I. Gülbahar Hatun
Gülbahar Hatun Osmanlı padişahı
II. Bayezid'ın annesi ve
Fatih Sultan Mehmet'in eşlerinden biridir. O dönemde henüz Valide Sultan ünvanı kullanılmaya başlamamıştı. Ancak Gülbahar Hatun'ın saraydaki rolü sonraki Valide Sultan'lardan hiç farklı değildi.
Gülbahar Hatun'un Arnavut, Sırp veya Fransız asıllı olduğu sanılmaktadır [1]. O zaman
Edirne'de bulunan Osmanlı sarayına 1446 yılında girdiği sanılmaktadır. Sonradan Fatih Sultan Mehmet olarak anılacak olan Şehzade Mehmet'le olan evliliği büyük ihtimalle Fatih'in ilk tahta çıkışının ardından tahtı tekrar babasına (
II. Murat) geri bırakması sonrasında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Bu tarihten yaklaşık 1 sene sonra 3 Aralık 1447 tarihinde Edirne yakınlarındaki Dimetoka Sarayı'nda Şehzade Bayezid 'i dünyaya getirdi. Gülbahar Hatun’un
II. Bayezid’den başka, Akkoyunlulara gelin giden Gevherhan Sultan’ın da annesi olduğu bilinmektedir.
Şehzade Mehmet 1450 yılında Edirne'de Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Mükrime Hatun'la bir evlilik daha yaptı ve yeni eşiyle birlikte gelenek üzere padişah
II. Murat tarafından Manisa'ya sancak beyliği yapmak üzere gönderildi. Gülbahar Hatun'un Şehzade Mehmet'le birlikte Manisa'ya gidip gitmediği bilinmemektedir.
Fatih Sultan Mehmet padişah olup 1453'de İstanbul'un aldıktan sonra Osmanlı Devleti'nin başkentini İstanbul'a nakletti. Ancak Gülbahar Hatun'un bir süre küçük yaştaki oğlu Bayezid'le birlikte Edirne'de kalmış olduğu sanılmaktadır. Bayezid 9 yaşına geldiğinde gene yukarıda söz edilen gelenek üzere 1456 yılında babası tarafından Amasya'ya sancak beyliğine atandı. Gülbahar Hatun oğluyla birlikte
Amasya'ya taşındı ve 1481 yılında oğlu tahta çıkana kadar orada yaşadı[2]. Yaşamının geri kalan kısmını ise İstanbul'da geçirdi.
Gülbahar Hatun'un oğlunun padişahlığı sırasında etki sahibi olduğu bilinmektedir. Oğluna yazdığı elimizde mevcut olan iki mektuptan birinde Hersekzade Ahmet Paşa aleyhinde, bir diğer mektupta da oğlunun lalası Ayas Paşa ve Hızırbeyoğlu Mehmet Paşa lehinde oğluna tavsiyelerde bulunduğu açıkça görülür.
Gülbahar Hatun yaklaşık 1492 yılında vefat etti ve İstanbul'da Fatih Camii avlusunda Fatih Türbesi karşısında kendi adı ile anılan türbesine gömüldü. Ölümünden sonra II. Bayezid Tokat'ta annesinin hatırasına Hatuniye Camii'ni ve bir de okul yaptırdı.
****/****
II. Gülbahar Hatun
Gülbahar Hatun (ölümü yaklaşık 1510) Osmanlı padişahı
Yavuz Sultan Selim'ın annesi ve II. Bayezid'in eşidir.
Gülbahar Hatun 1510 yılı civarında oğlu tahta çıkmadan önce öldü. O sırada
Trabzon valisi olan
Yavuz Sultan Selim, Trabzon'da annesinin anısına 1514 yılında Gülbahar Hatun Camii ve Külliyesi'ni yaptırdı. Bu camiinin Trabzon'daki ilk İslami eser olduğu düşünülmektedir.
****/****
Ayşe Hafsa Sultan Ayşe Hafsa Sultan (1479-1534) Osmanlı padişahı
Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi, Valide Sultan ve
Yavuz Sultan Selim'in eşidir.
Ayşe Hafsa Sultan Kanuni Sultan Süleyman 1520 yılında tahta çıkınca Valide Sultan oldu. 14 yıl Valide Sultan kaldı. Her ne kadar Valide Sultan'lık dönemi Kanuni'nin çok etki sahibi eşi Hürrem Sultan'ın zamanına rast gelmişse de Kanuni'nin annesine sık sık danıştığı ve fikirlerine önem verdiği bilinmektedir. 1534 yılında oğlunun saltanatı sırasında öldü. İstanbul'daki Sultan Selim Camii'ndeki türbeye gömüldü.
Ayşe Hafta Sultan'ın Kökeni Ayşe Hafsa Sultan'ın kökeni hakkında çeşitli kaynaklarda iki değişik teori yer almaktadır. Bunlardan birincisine göre Ayşe Hafsa Sultan'ın Kırım hanı Mengli Giray'ın kızı olduğu öne sürülmüştür. Gerçekten de
Yavuz Sultan Selim'in eşlerinden birinin Mengli Giray'ın kızı olduğu kesin olarak bilinmektedir. Ancak ikinci bir teoriye göre Kanuni Sultan Süleyman Mengli Giray'ın kızından değil de, Yavuz Sultan Selim'in başka bir eşi olan Avrupa kökenli bir cariyeden dünyaya gelmiştir.
****/****
Hürrem Sultan
Hürrem Sultan
Hürrem Sultan, (1506 - 1558)
Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi ve Osmanlı tarihinde önemli roller oynamış bir sultandır. Bir Osmanlı padişahıyla nikahla evlenmiş tek kadın olarak bilinir. Leh asıllı Yahudi bir ailede doğan Hürrem Sultan'ın asıl adı Roxelanne'dı (Alexandra Lisowska). Güzelliği nedeniyle küçük yaşta 1520 tarihinde bugünkü
Ukrayna sınırları içinde bulunan Rohatyn şehrinden kaçırılmıştır. (Bölge 1184-1939 yılları arasında
Polonya Kırallığı sınırları içersinde bulunuyordu.) Daha sonra Kırım Hanı tarafından Osmanlı sarayına sunulan Hürrem Sultan, sarayda özel bir eğitim gördü. Dişiliği, zekası ve becerisi ile padişahın dikkatini çekmeyi bildi. Harem kadınları ve saray ileri gelenleri arasında da kendine yer edindi.
Hürrem Sultan saraya geldiğinde Kanuni'nin cariyelerinden biri olan Mahidevran Sultan'dan Mustafa isimli bir oğlu vardı. Mustafa zamanla çok sevilen bir şehzade haline geldi. Mustafa'nın Kanuni'den sonra padişah olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu da Mahidevran Sultan'ın Valide Sultan olacağı anlamına geliyordu. Oysa Hürrem Sultan her bakımdan Mahidevran Sultan'ın önüne geçti ve Kanuni'nin güven ve sevgisini kazanarak onun nikahlı eşi oldu. Bazı kaynaklar çeşitli entrikalar uygulayarak 16. yüzyıl Osmanlı tarihini olumsuz yönde etkilediği iddia ederler. Kızı Mihrimah Sultan'ı Vezir-i Azam Rüstem Paşa ile evlendirerek Vezir-i Azam'la bir ittifak oluşturdu. Kanuni, yeniçeriler tarafından çok sevilen oğlu Mustafa'yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü. Hürrem Sultan'ın Kanuni'yi bu kararda etkilediği inancı yaygındır. Şehzade Mustafa'nın öldürülmesinden sonra Mahidevran Sultan iyice gözden düştü. Yaşamının büyük bir bölümünü fakir olarak oğlunun mezarının bulunduğu Bursa'da geçirdi. Ancak Hürrem Sultan'ın ölmesinden sonra Hürrem Sultan'ın oğlu padişah II. Selim Mahidevran Sultan'a maaş bağlattı ve oğlu Mustafa'nın türbesini yaptırttı.
Devlet yönetiminde etkili olan Hürrem Sultan, İran savaşını destekledi. Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı. Bu dönemde Ruslar Kazan ve Astrahan Hanlıklarına hakim olup doğuya doğru yayılmaya başladılar. Tüm bunlara rağmen, eşi Kanuni Sultan Süleyman'dan önce 52 yaşındayken öldü ve oğlu
II. Selim'in tahta çıkışını göremedi.Cenazesi
İstanbul'da
Süleymaniye Camii haziresindeki Hürrem Sultan Türbesi'ne gömüldü.
****/****
Nurbanu Sultan
Nurbanu Sultan'in 1587 yılındaki cenaze törenini tasvir eden bir minyatür (Lokman'ın Şahinşahname eserinden alınmıştır)
Nurbanu Sultan (1525-1587) Osmanlı padişahı
III. Murat'ın annesi, Valide Sultan ve
II. Selim'in eşidir.
1520lerde henüz 10 yaşlarında bile değilken Osmanlı korsanları tarafından kaçırılmış ve
İstanbul'da dönemin en ünlü ticaret merkezi olan Peradaki köle tacirlerinden birine satılmıştı. Tam adı ve kaçırıldığı ülke kesin olarak bilinmemekle birlikte Osmanlı kaynaklarında Yahudi bir ailenin çocuğu olduğundan bahsedilirken bazı tarihçiler onun
Venedikli olduğunu iddia ederler.
Onlu yaşların başındaki bu küçük kız bir saray görevlisi tarafından hizmetli yetiştirmek maksadıyla satın alınır. Henüz çok küçük yaşta kendisini sarayda bulan kız saraydaki diğer hizmetçiler gibi eğitimden geçirilir. Bu eğitimlerden biri sırasında dönemin padişahı
Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Haseki Hürrem Sultan'ın dikkatini çeker. Bu zayıf çelimsiz kız zekasıyla Hürrem'i çok etkiler ve Hürrem Sultan tarafından Manisa sancağına eğitime yollanır. Birkaç yıl sonra Hürrem Manisa sancağını ziyareti sırasında sarayın bahçesinde gezerken uzun boylu hafif balık etli ve mükemmel gözlere sahip bir kız görür kızın güzelliği hürremi o kadar etkiler ki Haseki Sultan uzun süre kendine gelemez hemen yanına çağırdığı kızın uzun yıllar önce İstanbul'dan yolladığı o kız olduğunu öğrenince çok sevinir. O andan itibaren Hürrem Sultan'ın aklında tek bir düşümce vardır bu kız mutlaka oğullarından biriyle evlenmelidir. Hürrem kızın geleceğinden o kadar emindir ki onun adını "Nurbanu" koyar yani tanrının ışığını saçan kraliçe.
Hürrem'in dediği olur Nurbanu Hürremin oğlu
Şehzade Selim ile evlenir. Fakat Selim Nurbanu'yu ilk defa evlendikleri gün görmesine karşın ona büyük bir aşkla bağlanır. Selim'in Nurbanu için yazdığı şiirler divan edebiyatının en güzel eserleri arasında gösterilir. Selim'in nurbanu için dediği gibi 'önümden geçip giderken ayağının bastığı yerler bir gül bahçesine dönüşüyor ve sana seslendiğimde bana baktığın zaman sanki zaman duruyor'. Bunu takip eden yıllarda olmayacak olur ve Selim'in tüm kardeşlerinin ölmesiyle Selim önce Kanuni'nin varisi sonra da Osmanlı imparatoru olur, Nurbanu da bir kraliçe. Sarı Selim'in hayatına ilerleyen yıllarda pek çok kadın girsede hiç biri Nurbanu'nun Selim üzerindeki etkisini kıramaz. Selim ve Nurbanu'nun oğlu Murat Selim'in ölümüyle Osmanlı padişahı olur ve Nurbanu hayatına valide sultan olarak devam ederken Hürrem'den sonra uzun yıllar Osmanlı imparatorluğunu kapı arkasından yönetir. Yaşlılığında oğlunun karısı Safiye Sultan ile haremde girdiği hakimiyet mücadelesiyle adından söz ettirir. Safiye Sultan'ın dediği gibi 'Nurbanu'yu ilk defa kırklı yaşlarının ortasında görmüştüm ama ilerlemiş yaşına rağmen benim o ana ve bugüne kadar gördüğüm en güzel kadındı'.
Nurbanu Sultan 1587 yılında oğlunun saltanatı sırasında öldü. Cenazesi İstanbul
Ayasofya Camii'nde II. Selim Türbesine gömüldü.
****/****
Safiye Sultan
Ann Chamberlin'in Safiye Sultan hakkında yazdığı romanın Türkçe çevirisinin kapağı
Safiye Sultan (1550-1618) Osmanlı padişahı
III. Mehmet'in annesi, Valide Sultan ve
III. Murat'ın eşidir.
Safiye Sultan Osmanlı Devleti'nin en parlak döneminde Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın torunu, İkinci Selim ile Nurbanu Sultan'nun oğlu veliaht Murat ile yaşadığı fırtınalı aşk ile adını duyurmuş bir cariyeydi.
Safiye sultan asıl adıyla Sofia Baffo 1530'ların sonunda
Venedik'te dünyaya geldi. Çok zengin bir ailenin tek çocuğu( Babası bir Vali idi) olan Sofia dönemine göre oldukça iyi koşullarda bir eğitim aldı. Henüz 14 yaşındayken Akdeniz'de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı. Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul'da bir köle pazarında bulan genç Sofia'nın güzelliği Osmanlı imparatoru Sarı Selim'in karısı ve Veliaht III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan'ın kulağına kadar geldi.
Manisa sancağındaki genç veliaht Murat'ın kendisini afyon ve esrara vermiş devlet meselelerinden uzak pasif karakteri annesi Nurbanu'yu düşündürmekteydi. Nurbanu Sofia'yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı. 2 yıl süreyle haremde eğitim gören Sofiya'nın adı Safiye olarak değiştirildi. 17 yaşında III. Murat'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları iri gözleri ve uzun boyuyla, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat'ı kendisine aşık etti. Hemen ardından Osmanlı tahtının gelecekteki imparatoru III. Mehmet'i doğurarak saraydaki yerini sağlamlaştırdı. Sakindi ama gizliden Nurbanu'ya karşı planlar da kuruyordu. GÜç, onun istediği tek şeydi ve ona ona aşık olan Murad bunu ona en iyi sağlayacak kişiydi.
III. Murat tahta geçince baş kadın oldu. Büyüleyici güzelliği yanında parlak zekası sayesinde büyük bir nüfuz sahibi oldu. Özellikle kayınvalidesi Nurbanu Sultan'ın ölümünden sonra Osmanlı devletini kapı arkasından yönetti ve istediği her kararı aldırttı. Kayınvalidesinin Venedik yanlısı siyasetini devam ettirdi. İngiltere kraliçesi I. Elizabeth dahil birçok yabancı liderlerle haberleşti. Kocası öldüğünde oğlu III. Mehmet Valisi olduğu Manisa'dan İstanbul'a gelene kadar kocasının ölümünü gizli tuttu. 1599 yılında
Kraliçe I. Elizabeth'in Safiye Sultan'a bir süslü bir at arabası ve oğlu
III. Mehmet'e de bir org hediye ettiği bilinmektedir. Oğlu III. Mehmet ölünce torunu I. Ahmet onu eski saraya gönderdi. 15 yıl sonra 1618 yılında öldü. Cenazesi İstanbul Ayasofya Camiinde III. Murat Türbesine gömüldü.
****/****