Arama

Osmanlı Gelinlikleri

Güncelleme: 21 Kasım 2012 Gösterim: 2.133 Cevap: 1
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
31 Aralık 2005       Mesaj #1
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Gelinlikleri
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar

gelinliktarihi1875az8


Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğdu. Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünmenin gelişimi, insanların gelenekleri ve ferdi zevklerinin sonucu oluştu.

Türk giyim ve kuşamı uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafi alan, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu. Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi hiç kuşkusuz gelinlik oldu. Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı.

Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğdu. Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünmenin gelişimi, insanların gelenekleri ve ferdi zevklerinin sonucu oluştu.

Türk giyim ve kuşamı uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafi alan, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu. Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi hiç kuşkusuz gelinlik oldu. Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı.

Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giyinmeleri ayıp sayıldığından genç kızlar genellikle sade elbiseler giyerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuvarlarıydı.

Dönem modasını yansıtan pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler gösterişli ve süslüydü. Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu. Gelinin yüzünü örten duvak kırmızı idi. 1870'lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı. Beyaz kumaştan gelinliği ilk kez 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan giydi. Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik 20. yüzyılda vazgeçilmez oldu.

Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti. Osmanlılarda düğünün kaç gün süreceği, evlenenlerin sosyal statülerine göre değişim göstermekteydi. Düğünün her gününde farklı bir kıyafet giyilirdi. Kına gecesinde ve gerdek günü için farklı kıyafetler, gerdek ertesinde ise, 'paçalık' tabir edilen bir kıyafet giyilirdi.

osmanli1r

Kadınların başlıca giyim eşyaları şalvar, hırka, gömlek, entari ve kaftanlardı. Şalvarla giyilen entariler Türk kadın giyiminin en eski örneklerini teşkil eder.
Peşli entari, belden aşağı doğru etek kısımları genişletilerek biçimlenir. 18. yüzyıl başlarından itibaren bu entarilerin yaka açıklığı, kol kesimi, etek boyu, elbisenin bedene oturması gibi model değişiklikleri, 19. yüzyıl ortalarına kadar etkili oldu.

19. yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller gözde oldu. Üç etekler yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar entarilerdir. Üç etek 1875'lere kadar etkiliydi ve kırsal kesimlerde 20. yüzyıla kadar kullanıldı. 1867'de Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve şalvarlara gençlerin rağbeti azaldı, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlandı.


Entarilerin dört peşli, dolama, topuk döven, kumru yaka, hâkim yaka çantalı, kutu içi gibi değişik adlarla anılanları vardır.

Bu entarilerden sadeleri günlük, ağır işlemelileri düğün- tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı. Bu entariler umumiyetle kadifeden, baştan geçme, uzun boy, beden kısmı vücuda göredir. Yakası yuvarlak ve önü bele kadar açıktır. Yakanın açığından içe giyilen helâli gömlek görünür. Bu entari ile başa krep veya yemeni örtülür, beline gümüş kemer takılır.

19. yüzyılın başlarında çoğunlukla mor, bordo kadifeden, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve bindallı adı verilen elbiseler gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyilirdi.

II. Abdülhamid döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisinde uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bıraktı. Etek-ceketler atlas, tafta ve münakkaş gibi ipekli kumaşlardan yapılırdı. İlk örnekleri atlas kumaşa bindallı tarzında ve oldukça uzun kuyruklu etek ve korsajlı ceketten oluşur. Bu gelinlikler daha sonraları yerlerini tafta ve sim dokumalı ipekli kumaşlardan uzun, kloş etekli, korsajlı, balenli, vücudu saran üstlü, pelerinli kıyafetlere bıraktı. Bu giysilerle krep oyalı baş örtüleri, renk ve işlemeye uygun olarak kışın, diz hizasında ve bele oturan içi kürklü kadife mantolar giyilirdi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar kullanılırdı. Giysilerdeki batılılaşma ayakkabı modellerine de yansırdı.

Osmanlı döneminde genç kızların hayallerini süsleyen gelinlikler bugünün genç kızlarının da düşlerini zengin kılacak nitelikte.

Osmanlı'da Gelinlik Geleneği

TÜRK giyim ve kuşamın uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafi alan, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu. Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyıl başlarından itibaren üçetek ve dörtetek denilen elbiseler giyinilmeye başlanmıştır. Bu entarilerin yanında torba şalvar ile sim işli cepkenler ve bellere bağlanan, iki ucu işlemeli kuşaklar zarif ve rahat bir kıyafet oluşturmuştur. İçlerine kol ağızları ve yaka kenarları oyalı bürümcük veya ipekli kumaşlardan gömlekler giyinilmekteydi. Kadife veya atlas üzerine dival işi tekniğinde sırma ve sim işlemeli bindallı elbiseler kına gecesi gibi özel günlerin vazgeçilmez giysileridir. Avrupa ile gittikçe artan ilişkilere bağlı olarak 18. yüzyılda İstanbullu kadınların Avrupa'dan ithal edilen kumaşları yer yer geleneksel giysilerin yapımında kullandıkları ve 19. yüzyılda üçetek ve şalvar gibi geleneksel kesimi bırakarak, özellikle Paris modasının etkili olduğu kıyafetler giyindikleri görülmektedir. Vücuda oturan korsajlı kesimler, kabarık uzun kollu bluzlar, uzun fırfırlı etekler geleneksel entarilerin yerini almıştır. Eldiven, ipekli çorap, yelpaze, şemsiye gibi aksesuarlar bu giysileri tamamlamaktadır. Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi hiç kuşkusuz gelinlik oldu.
Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı. Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giyinmeleri ayıp sayıldığından genç kızlar genellikle sade elbiseler giyerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı. Dönem modasını yansıtan pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler gösterişli ve süslüydü. Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu. Gelinin yüzünü örten duvak hep kırmızı oldu. Daha önce de belirttiğimiz gibi, 1870'lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı. Beyaz kumaştan gelinliği ilk kez 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan giydi. Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik 20. yüzyılda artık vazgeçilmez oldu. Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti.


Son düzenleyen Efulim; 21 Kasım 2012 09:49 Sebep: Mesaj düzeni.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Kasım 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlı'da Gelinlik
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar

Renkler Değişse de Düşler Aynı
Osmanlı Gelinlikleri. Osmanlı geleneği gereği simli, pullu, işli giysiler ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi...

Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğmuştur. Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünme, insanların gelenekleri ve ferdî zevklerinin sonucu gelişmiştir.

Türk giyim ve kuşamı; uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafî alanı, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu. Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi, hiç kuşkusuz gelinlik oldu. Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı.

Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giysiler, ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu; evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik, her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı.

Dönem modasını yansıtan pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler, gösterişli ve süslüydü. Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu. Gelinin yüzünü örten duvak, kırmızı idi. 1870'lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı. Beyaz kumaştan gelinliği, ilk kez 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II. Abdülhamit'in kızı Naime Sultan giydi. Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik, 20. yüzyılda vazgeçilmez oldu.

osmanli2

Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti. Osmanlılarda düğünün kaç gün süreceği, evlenenlerin sosyal statülerine göre değişim göstermekteydi. Düğünün her gününde farklı bir kıyafet giyilirdi. Kına gecesinde ve gerdek günü için farklı kıyafetler, gerdek ertesinde ise, 'paçalık' tabir edilen bir kıyafet giyilirdi.

Kadınların başlıca giyim eşyaları; şalvar, hırka, gömlek, entari ve kaftanlardı. Şalvarla giyilen entariler, Türk kadın giyiminin en eski örneklerini teşkil eder. Peşli entari, belden aşağı doğru etek kısımları genişletilerek biçimlenir. 18. yüzyıl başlarından itibaren bu entarilerin yaka açıklığı, kol kesimi, etek boyu, elbisenin bedene oturması gibi model değişiklikleri, 19. yüzyıl ortalarına kadar etkili oldu.

osmanli3

19. yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller, gözde oldu. Üç etekler; yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar olan entarilerdir. Üç etek, 1875'lere kadar etkiliydi ve kırsal kesimlerde 20. yüzyıla kadar kullanıldı. 1867'de Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve şalvarlara gençlerin rağbeti azaldı, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlandı.

Entarilerin dört peşli, dolama, topuk döven, kumru yaka, hâkim yaka, çantalı, kutu içi gibi değişik adlarla anılanları vardı.

osmanli4

Bu entarilerden sadeleri günlük, ağır işlemelileri düğün, tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı. Bu entariler; umumiyetle kadifeden yapılmış, baştan geçmeli, beden kısmı vücuda göre olan uzun giysilerdir.

Yakası yuvarlak ve önü bele kadar açıktır. Yakanın açığından, içe giyilen helâli gömlek görünür. Bu entari ile başa krep veya yemeni örtülür, bele gümüş kemer takılır.

19. yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve "bindallı" adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyilirdi.

osmanli5

II. Abdülhamit döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisindeki uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bıraktı. Etek-ceketler; atlas, tafta ve münakkaş gibi ipekli kumaşlardan yapılırdı. Atlas kumaşa bindallı tarzında yapılan ve oldukça uzun kuyruklu olan etek ve korsajlı ceketler, ilk örnekleri oluşturmuşlardır. Bu gelinlikler, daha sonraları yerlerini, tafta ve sim dokumalı ipekli kumaşlardan yapılan uzun, kloş etekli, korsajlı, balenli, vücudu saran, üstlü, pelerinli kıyafetlere bıraktı. Bu giysilerle krep oyalı baş örtüleri, renk ve işlemeye uygun olarak, diz hizasında ve bele oturan içi kürklü kadife mantolar olarak kışın giyilirdi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar kullanılırdı. Giysilerdeki batılılaşma, ayakkabı modellerine de yansırdı.

Osmanlı dönemindeki genç kızların hayallerini süsleyen gelinlikler, bugünün genç kızlarının da düşlerini zengin kılacak nitelikte.


Yazan: Sebahat Gül, Türk-İslam Eserleri Müzesi Etnografya Seksiyon Şefi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

24 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
26 Mayıs 2011 / virtuecat Osmanlı İmparatorluğu
1 Ekim 2017 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
6 Nisan 2010 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu
27 Haziran 2012 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu