Ziyaretçi
Empire: Total War
MsXLabs.org
Shogun: Total War ile strateji oyunlarında bizde varız diyen The Creative Assembly firması, yapımlarıyla sektörün önemli firmalarından biri olmuştur. Firma Total War serileri ile bizlere Roma İmparatorluğu, Orta Çağ ve Rönesans tarihi dönemlerini yaşatmış, alternatif tarihi bizim yazmamıza olanak sağlamıştır. Hepimiz birer İmparator, Padişah, Kral olduk ve seferlere çıktık.
Gelenek bozulmuyor, Rönesans sonrası tarih devam ediyor. Total War serilerinin yeni üyesi Empire: Total War diğer serilere nazaran büyük farklılıklarla geliyor. Kılıç ve yayla fethedilen topraklar şimdi ateşli silahlarla fethediliyor. Akabinde Total War'cıların şimdiye kadar tadamadığı, deniz savaşlarının da canlı canlı yönetilmesine olanak sağlıyor. Empire: Total War konsept olarak sanayi devrimini benimsemiş durumda. Yani bu 18. ve 19. yüz yıl demek oluyor. Aral İthalat'ın ve Total War Türkiye topluluğunun katkılarıyla Türkiye'de bir ilke imza atarak Empire: Total War'ı, piyasaya sürülmesine yaklaşık iki ay kala, oynama fırsatını bulduk. Sizler için bir ön inceleme yazısı yazmaya karar verdik.
Deneme fırsatı bulduğumuz oyunumuz Editorial Preview diye adlandırılan sürümdür. Ne yazık ki bu versiyonda sadece Amerika kıtası bulunmaktadır. Tam sürüm piyasaya sürüldüğünde tüm kıtalar ve devletler hakkındaki geniş çapta bilgiyi sizlere aktaracağız. Deniz savaşlarını denedik ıslandık, kara savaşlarını denedik kafamıza gülle yedik ve harita üzerinde diplomasi ile entrikalar yaşadık. Kısacası genel anlamda oyunun temel her bölümünü gördük. Umarım bu yazı biraz da olsa kalp atışlarınızı yavaşlatır.
Bağımsızlığa Giden Yol / Road To Independence
Empire: Total War, büyük oranda vakit geçirdiğimiz strateji haritası yani Campaign denilen bölüm haricinde Medieval 2: Total War Kingdoms gibi dört tane küçük (Büyük) senaryo içeriyor. Senaryolar Amerika kıtasındaki kolonileşmeden başlayıp Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuna kadar uzun bir süreci konu ediniyor. Bu süreç ise dörde bölünmüş durumda. Biz ise Episode 3 - American War of Independence senaryosuna göz atacağız.
Büyük Britanya 18. yüz yıl ortalarında kendi krallığından ve yönetimi altında bulundurduğu ülkelerden insanları Amerika kıtasına yerleştirerek kolonilerini oluşturur. Yıllar sonra bu kolonilerin sayısı on üçe yükselir. Büyük Britanya sürdürdüğü savaşlardan dolayı maddi açıdan sıkıntıya girmiş ve bu yüzden Amerika'daki kolonilerden ağır vergiler talep etmiştir. Vergiler veriliyor ama herhangi bir destek alınamıyordur. Sonucunda George Washington'un başını çektiği özgürlük mücadelesi başlatılır. Bu senaryo da tam burada başlıyor.
Kara Savaşları
Alışkın olduğumuz sistemde ilerleyen kara savaşları şimdi daha çok zamanlamaya ve doğru karar vermeye bakıyor. Birimlerin gücüne dayalı olarak önceki serilerde askerlerimizi biraz daha fevri kullanıyorduk. Fakat şimdi ateşli silahları ve süngü savaşlarını düşünürsek savaşların kolay olmayacağını sizde hak vereceksiniz. Bu durum oyuna yansıtılmış. Oyuncunun becerisi ön plana çıkmış. Önceki serilerde, savaş alanından zamanla sıkılan oyuncular sadece strateji haritası üzerinde yoğunlaşıyordu. İşte bu zorluk bunun önüne geçecektir düşünüyorum. Eğer geçemezse harita üzerindeki devlet yönetimi şimdi daha sistematik olmuş. Her yönden eğlenileceği kesin. Bu konuya daha sonra değineceğim. Savaştığımız alanlar oldukça renkli ve detaylı, yeni geliştirilen oyun motoru ile oyuna canlılık gelmiş. Medieval 2'nin savaş alanlarını aratmayacak cinsten. Ayrıca askerlerimiz savaşın durumuna göre çevreyi aktif olarak kullanabiliyor. Haritadaki bir binanın içine girip burayı sığınak olarak kullanabiliyor, gene aynı şekilde bir taş çitin arkasına geçip siper alabiliyor. Ayrıca savunma tarafıysanız piyade birimleri savaş öncesi dizilişlerine göre yapay sığınak ya da mızraklı çit çekebiliyor (askeri teknolojiye sonra değineceğim). Düşmana göre seçim size kalmış. Düşman ordusunda süvariler çoğunlukta ise mızraklı çit, piyade çoksa sığınak yapmak en mantıklısı. Ek olarak hareket alanımız üzerindeki engelleri askerlerimiz otomatik olarak algılayıp kendileri aşıyorlar. Örneğin siper aldıkları bir taş duvarın üzerinden atlayıp diğer tarafa geçebiliyorlar. Bu durum atlı süvariler ve piyadeler için geçerli. Hızlı ve yavaş olarak da iki farklı atlama animasyonları var.
Bu dönem savaşlarının sisteminden haz etmesem de vatanseverliğin ne demek olduğunu apaçık bir şekilde bu dönemde görüyoruz. Gözlerinizin önüne getirin, iki bölük bir birine 10 metre yaklaşıyor. Savunan birlik hazır durduğundan atak yapan taraf menzile girince tetikler çekiyor. Bir saniye sonra öleceği kesin, bunu biliyor asker ama o ordu üstüne çalan davullar ya da trampetler eşliğinde yürüyor. Kayıplar kaçınılmaz. Empire: Total War'ı bambaşka duygular içersinde oynayacaksınız. Canınızdan bir parça kopmuş gibi olacaksınız. Yabancıların değimi ile "Epic" (destansı) sahneler yaşayacaksınız. Davul demişken artık asker bölüklerinde bayrak taşıyan ve vurgulu/üflemeli çalgılar çalan askerler de var. Bölüğün tam ortasında ve en ön sırada duran bu birimler Total War serilerinde bir ilk. Sancaktarların canlandırmaları çok güzel, öyle ki iki ordunun sıcak teması sırasında kan gövdeyi götürürken dalgalanan o sancaklar sizi derinden etkileyecek. Sancaktar ölünce kimi zaman başka biri sancağı alırken kimi zaman yerde kalıyor. Trampet ve borazan çalan birim son nefesini verene dek durmuyor, omuz omuza çarpıştığı arkadaşlarına moral veriyor.
Asker birimlerinden devam edecek olursak piyade birimleri koşarken ve yürürken tüfeklerini farklı şekillerde tutuyorlar. Kısacası direk klon olayı Empire: Total War'da yok. Bol miktarda animasyon çeşitliliği gözümüzden kaçmıyor. Asker üniformaları aynı fakat küçük farklılıklar içeriyorken tüm askerlerin suratları aynı. Neden bu ayrıntıyı Medieval 2'deki gibi yapmamışlar merak ettim.
Bir parmak hareketi ile kaderimizin değişecek olması ülke adına önemli insanların artık savaşları geriden yönetmesine ya da savaşlara katılmamasına neden olmuştur. "Delikli boru çıktı mertlik bozuldu" sözünden yola çıkarak ana hedef olmamaları için komutanlarımızı haritanın en stratejik yerlerine çekiyor ve savaşın kırılma noktalarında saldırtıyoruz ya da savaşı izletmeye devam ettiriyoruz. İnsanlar alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemiyor, önceki serilerden alıştığım yöntemle saldırdığım birkaç savaşta sürekli George Washington'un ölmesine sebep oldum ve en son yüklediğim oyunu tekrar tekrar açmak zorunda kaldım.
Şehir kuşatmalarını sursuz oynamak bende bir boşluk hissine neden oldu. Gerçi yeni keşfedilen bir yere ne kadar sur çekersin ki, sonuçta bir kolonisin. Şehrin göbeğinde düşmanı bekliyorsunuz veya şehir dışında karşılıyorsunuz. Şehir içi biraz sakıncalı, bir veya iki bina içerisine konuşlanabiliyorsunuz. Ama düşman topları sizi binalardan çıkmaya zorluyor. Oyuncak lego gibiler.
Empire: Total War hakkında yayınlanan ilk video oyun içi komboların ve ara sinematiklerinin "Capture Motion" teknolojisi ile yapıldığını anlatıyordu. Bilgisayar ortamına hareketleri aktaran kıyafetleri giyen iki kişi yaptıkları tüfek ve kılıç dövüşleri oyunda harika görünüyor. SEGA - Empire: Total War sitesi videolar bölümünden "Art of Dueling" videosuna bakabilirsiniz.
Asıl bomba şimdi geliyor, savaş alanında zamanı hızlandırıyor ve durdurabiliyorduk. Bu özelliklerin yanı sıra savaş alanlarında olanları yavaş çekimde izleyebilecek ve yönetebileceğiz. Dolayısıyla bütün olan biteni en ince ayrıntısına kadar görebileceğiz. Açıkçası içimdeki "Deniz savaşları olduğu için kara savaşları yabana atılabilir." korkusu ortadan katlı. Bekleyip görelim, kara savaşları adına tam sürümde daha ne gibi yeniliklerle karşılaşacağız...
Deniz Savaşları
Total War serilerinin büyük bir özlemle beklenilen kısmına gelmiş bulunuyoruz. Deniz savaşları Total War'ın daimi eksikliği olacak sanılıyordu. Bir sürü oyun çıktı ama hiçbir zaman deniz savaşlarını üç boyutlu ortamda yaşayamamıştık. Tarih kavramıyla devam eden gelenek bozulmuyor ama eksikliklerle devam eden gelenek bu sefer bozuluyor... Medival 2: Total War yapımı yarılandığı dönemlerde The Creative Assembly firmasının bir diğer stüdyosu olan Horsham'da Empire: Total War yapımlarına başladığını uzun bir süre önce duyurmuştu. O zaman bu zamandır en çok uğraştıkları bölüm deniz savaşları olmuş hatta ben bu yazıyı yazarken de buna devam ediyorlardır. Oyun çıkana kadar, en son noktaya kadar ETW'yi geliştirmeye devam edeceğiz bilgisini bizlere iletmişlerdi. Bu işe merak salanlar illaki birkaç kez deniz savaşlarını barındıran oyunlar oynamıştır. Özellikle Imperial Glory'i oynadığınızı düşünüyorum. Empire: Total War kendi tarzını oluşturmuş. Her hangi bir yerden çalıntı öğeler yok. Resident Evil'dan sonra çıktı diye Kabus 22'yi nasıl aşağılayanlar olmuştu. Aynı şekilde ister istemez Empire: Total War'ın deniz savaşları bölümü Imperial Glory'ye benzeyecek deniliyordu. ETW'nin duyurulduğu dönemlerde hevesimi gidermek için (ucuzluktan da yararlanarak) Imperial Glory almıştım. Şimdi ise en çok karşılaştırılan iki oyunu test etme şansını yakaladım ki akıllarda kalan soruları cevaplandırmadan bırakmayım. İki oyun arasındaki benzerlik deniz savaşları bölümündeki komutlar sınırlı. Bunun dışında gözüme batan bir yan göremedim. Yani Empire: Total War özgün bir oyun olmuş.
Heyecan ve korku içerisinde savaş eğitim bölümünden deniz savaşlarını seçtim. Gemimi hareket ettirmeyi ve savaştaki yönetim sistemini öğrendikten sonra bizler için özel hazırlanmış deniz savaşına giriş yaptım. Amerika ve Büyük Britanya donanması arasından geçen bu savaşta Büyük Britanya'yı seçtim. SEGA Empire: Total War sitesinde tanıtılan gemi filolarını bizzat yönettim. Kara savaşlarındaki istikrarla devam eden başarı deniz savaşlarına da yansımış. Savaş eğitimi bölümünde edindiğim tecrübe ile gemileri oldukça kolay komuta ettim. Küçük gemilerin atlanmaması gerektiğini tecrübe edindim, verdikleri hasarı gördüm. Kaptanımın olduğu geminin ana direğimi kaybetmem ise büyük utanç vericiydi. Yani düşmanla savaştıktan sonra başarı elde etme oyuncuya kalmış. Dönem Misket topu, zincirli top ve direk top teknolojilerini gemi savaşlarında kullanabiliyoruz. Kalyonlarda görev yapanların modellemeleri ve grafik kalitesi kara savaşları ile aynı. Gemiler top atışlarını bırakıp halatlarla birbirlerini çektikten sonra sıcak savaş başlıyor. Gemiler yaklaşana kadar top atışları aralıklı devam ediyor ve düşman gemisi ile bizim gemimizde bulunan tüfekli askerler birbirine ateş ediyor. Eğer gemilerin boyutları aynı ise hem halat hem de tahta köprüler sayesinde gemiler arası geçiş sağlanıyor. Halatlara sarılıp sürüne sürüne düşman gemisine geçen askerler beni oldukça güldürdü. Çok hoş animasyonları var. Göğüs göğse savaşta kara savaşlarındaki gibi kombolar var. Kara savaşları kadar çok uzun sürmeyen bu sıcak temas olayı yenilen tarafın beyaz bayrak çekerek kaçması ile son buluyor ve diğer gemilere yöneliyoruz.
Kullandığımız bomba türüne göre gemilere farklı zararlar veriyoruz. Zincir bombası yelken ve direkleri daha çok harap ederken düz top atışı gövde ile düşman toplarını paramparça ediyor. Bu atışları istersek otomatik istersek kendimiz belirleyebiliyoruz. Ben üç gemimin otomatik atış yapmasına izin verdim. Kalan iki gemiyi kendim yönettim. Kaptanımın bulunduğu gemiyle iki tur atış yaparak sağ ve sol tarafımdaki iki gemiyi batırdım. Doğru top ve zamanlama ile anlınızın akıyla deniz savaşlarından çıkacaksınız. Fakat unutulmaması gereken bir durum var ki o da denize yirmi gemi sürebiliyoruz. Büyük filoların çarpışmalarında çok terleyeceksiniz. Bu tür savaşları lütfen C vitamini alabileceğiniz şartlarda yapınız... Gemiler batarken mürettebat nerede olursa olsun direk denize atlıyor. Gemi ne tarafa yatarak batarsa kaçamayan askerler eğik olan tarafa doğru kayıyor ve ölüyorlar. Unutmadan eklemek istiyorum kara savaşlarındaki yavaş çekim seçeneği deniz savaşlarında da var. Eğlence tavan yapacak yani... Hava şartlarının etkili olduğu savaşlara denk gelmedim büyük ihtimalle editör sürümüne eklememişler. Fakat rüzgârın estiği yöne doğru yelkenlerin şiştiğini gördüm ve ağır gemilerin rüzgâr sayesiyle hızlandıklarını hissettim. Küçük gemilerde rüzgârın etkisini hissedemedim, zaten hızlı gidiyorlar. Fakat bu hazır savaşta Amerika tarafını seçtiğimde Büyük Britanya'nın küçük gemileri oldukça hızlı manevra yapıyorlardı. Alay edercesine etrafımda dönüyorlardı. Demek ki ben iyi kullanamadım. Sonuç itibariyle deniz savaşları beni ciddi anlamda etkiledi. En az kara savaşları kadar eğlendim.
Savaş Yönetim Arabirimi
Savaşlar esnasında askerlerimizi komuta ettiğimiz arabirimde yeni seçeneklerimiz var. Fare ile birimlerimizi taşıma, sağ ile sola döndürme ve diziliş sırası ile biçimlerini ayarlama seçenekleri kara savaşlarındaki yönetim arabirimine eklenmiş. Denizde ise sağ ile sola dönme, düz rota ve yelkenlerin açılış sıralarını faremiz ile yapabiliyoruz. Kara savaşları için sevindim, özellikle kuşatma savaşlarında savunan taraf oluyorsak asker dizilimleri oldukça zaman kaybettiriyordu.
Strateji Haritası Ve Devlet Yönetimi
En az deniz savaşları kadar büyük yenilikler içeren strateji haritası Total Warcıların hayalindeki gibi olmuş diyebilirim. Daha sistemli yönetim panelleri ile oyunu daha iyi kavrıyor ve ülkemizi yönetiyoruz.
Asker Üretimi ve Bina Yapımı
Binalarımızı şehir içi ve dışı olarak iki bölümde ele alabiliriz. Geliştirilmeye açık binaların üzerinde çekiç ve spatula işareti çıkıyor. Binaya tıkladığımızda, ekranın aşağısında bulunan yönetim panelinde binamızın bir üst kademeye geçmiş hali ile yapımı sürecek yılı gösteren bir resim görüyoruz. Bu resme tıkladığımız zaman belli bir yıl sonra, aşina olduğumuz şekilde bina güncelleniyor. Eskiden ekranın yarısını kaplayan pencere çıkardı şimdi böyle sade olması bence daha iyi olmuş. Ayrıca bazı binaların birden fazla geliştirme seçeneği var. Mesela limanlar ticari, askeri vs. gibi farklı dallara ayrılabiliyor. İnşa süresi içerisinde ve inşa tamamlandıktan sonra bina modeli değişiyor. Yönetim arabiriminin aşağı sağ köşesinde tüm binalarımızın bir listesi yer alıyor buradan kolayca bilgileri takip edebiliyoruz.
Şehrimize tıklıyoruz ve tamamladığımız binalara göre yönetim panelinin ortasındaki "Recruitment" sekmesine tıklayıp askerlerimizi üretiyoruz. George Washington'dan başka komutan görmedim, komutanımız da asker üretebiliyor. Asker üretim süresi bitince ana şehirden komutanımızın yönettiği tabura katılıyor. Kısacası eski serilere göre çok farlı bir sistem yok. Bina gelişiminde olduğu gibi burada da ekranı kaplayan büyük pencereden arınmış durumdayız.
Görevler
Medieval 2'de loncadan ya da kişilerden edindiğimiz görevler aynı şekilde devam ediyor. "Tarafından verdili" bölümü olsa da bir lobi ya da lonca tarafından bir görev almadım. Direktif olarak görevler edindim ki sadece iki taneydi, şehir almamı söylüyordu. Görev penceresinde Amerika kıtası üzerinde almamız gereken yerleri görüyor ve bu görevin ne kadarını yapmışız istatistikî bilgileri edinebiliyoruz.
Hükümet Biçimlerinden Cumhuriyet
Elimizdeki sürüm gereği sadece Cumhuriyet yönetim biçimini tecrübe edinebildik. Hükümet içerisindeki görevliler: Cumhurbaşkanı, Hazine Bakanı, Anayasa Hâkimi, Kara Orduları Komutanı ve Deniz Filoları Komutanı olarak sıralanıyor. Hepsinin getirisi ve götürüsü var. Her yıl seçim yapabiliyor ya da istediğiniz kadar uzatıyorsunuz. Sekiz yılda bir kez yapmak önerilen kısım. Fakat ben yirmi turda bir kez yaptım, otomatik olarak bir seçim mesajı ile karşılaşmadım. Demek ki uzun süre seçim yapmazsak sorunlar çıkıyor, belki rejim dahi değişebiliyor... Halk iki kesimden oluşuyor üst sınıf ve alt sınıf. Her iki sınıftan ayrı vergi alabiliyorsunuz. Yine şehir şehir detaylı halk bilgilerini görebiliyoruz. Son olarak hükümet sekmesinde devletin gelir-gideri, ticaret yaptığı ülkeler ile hangi mallar üzerinden ticaretin döndüğünü, devlet görevlilerimizi, yönetim biçimi ve din gibi unsurlarımızı görebiliyoruz.
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Shogun: Total War ile strateji oyunlarında bizde varız diyen The Creative Assembly firması, yapımlarıyla sektörün önemli firmalarından biri olmuştur. Firma Total War serileri ile bizlere Roma İmparatorluğu, Orta Çağ ve Rönesans tarihi dönemlerini yaşatmış, alternatif tarihi bizim yazmamıza olanak sağlamıştır. Hepimiz birer İmparator, Padişah, Kral olduk ve seferlere çıktık.
Gelenek bozulmuyor, Rönesans sonrası tarih devam ediyor. Total War serilerinin yeni üyesi Empire: Total War diğer serilere nazaran büyük farklılıklarla geliyor. Kılıç ve yayla fethedilen topraklar şimdi ateşli silahlarla fethediliyor. Akabinde Total War'cıların şimdiye kadar tadamadığı, deniz savaşlarının da canlı canlı yönetilmesine olanak sağlıyor. Empire: Total War konsept olarak sanayi devrimini benimsemiş durumda. Yani bu 18. ve 19. yüz yıl demek oluyor. Aral İthalat'ın ve Total War Türkiye topluluğunun katkılarıyla Türkiye'de bir ilke imza atarak Empire: Total War'ı, piyasaya sürülmesine yaklaşık iki ay kala, oynama fırsatını bulduk. Sizler için bir ön inceleme yazısı yazmaya karar verdik.
Deneme fırsatı bulduğumuz oyunumuz Editorial Preview diye adlandırılan sürümdür. Ne yazık ki bu versiyonda sadece Amerika kıtası bulunmaktadır. Tam sürüm piyasaya sürüldüğünde tüm kıtalar ve devletler hakkındaki geniş çapta bilgiyi sizlere aktaracağız. Deniz savaşlarını denedik ıslandık, kara savaşlarını denedik kafamıza gülle yedik ve harita üzerinde diplomasi ile entrikalar yaşadık. Kısacası genel anlamda oyunun temel her bölümünü gördük. Umarım bu yazı biraz da olsa kalp atışlarınızı yavaşlatır.
Bağımsızlığa Giden Yol / Road To Independence
Empire: Total War, büyük oranda vakit geçirdiğimiz strateji haritası yani Campaign denilen bölüm haricinde Medieval 2: Total War Kingdoms gibi dört tane küçük (Büyük) senaryo içeriyor. Senaryolar Amerika kıtasındaki kolonileşmeden başlayıp Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuna kadar uzun bir süreci konu ediniyor. Bu süreç ise dörde bölünmüş durumda. Biz ise Episode 3 - American War of Independence senaryosuna göz atacağız.
Büyük Britanya 18. yüz yıl ortalarında kendi krallığından ve yönetimi altında bulundurduğu ülkelerden insanları Amerika kıtasına yerleştirerek kolonilerini oluşturur. Yıllar sonra bu kolonilerin sayısı on üçe yükselir. Büyük Britanya sürdürdüğü savaşlardan dolayı maddi açıdan sıkıntıya girmiş ve bu yüzden Amerika'daki kolonilerden ağır vergiler talep etmiştir. Vergiler veriliyor ama herhangi bir destek alınamıyordur. Sonucunda George Washington'un başını çektiği özgürlük mücadelesi başlatılır. Bu senaryo da tam burada başlıyor.
Kara Savaşları
Alışkın olduğumuz sistemde ilerleyen kara savaşları şimdi daha çok zamanlamaya ve doğru karar vermeye bakıyor. Birimlerin gücüne dayalı olarak önceki serilerde askerlerimizi biraz daha fevri kullanıyorduk. Fakat şimdi ateşli silahları ve süngü savaşlarını düşünürsek savaşların kolay olmayacağını sizde hak vereceksiniz. Bu durum oyuna yansıtılmış. Oyuncunun becerisi ön plana çıkmış. Önceki serilerde, savaş alanından zamanla sıkılan oyuncular sadece strateji haritası üzerinde yoğunlaşıyordu. İşte bu zorluk bunun önüne geçecektir düşünüyorum. Eğer geçemezse harita üzerindeki devlet yönetimi şimdi daha sistematik olmuş. Her yönden eğlenileceği kesin. Bu konuya daha sonra değineceğim. Savaştığımız alanlar oldukça renkli ve detaylı, yeni geliştirilen oyun motoru ile oyuna canlılık gelmiş. Medieval 2'nin savaş alanlarını aratmayacak cinsten. Ayrıca askerlerimiz savaşın durumuna göre çevreyi aktif olarak kullanabiliyor. Haritadaki bir binanın içine girip burayı sığınak olarak kullanabiliyor, gene aynı şekilde bir taş çitin arkasına geçip siper alabiliyor. Ayrıca savunma tarafıysanız piyade birimleri savaş öncesi dizilişlerine göre yapay sığınak ya da mızraklı çit çekebiliyor (askeri teknolojiye sonra değineceğim). Düşmana göre seçim size kalmış. Düşman ordusunda süvariler çoğunlukta ise mızraklı çit, piyade çoksa sığınak yapmak en mantıklısı. Ek olarak hareket alanımız üzerindeki engelleri askerlerimiz otomatik olarak algılayıp kendileri aşıyorlar. Örneğin siper aldıkları bir taş duvarın üzerinden atlayıp diğer tarafa geçebiliyorlar. Bu durum atlı süvariler ve piyadeler için geçerli. Hızlı ve yavaş olarak da iki farklı atlama animasyonları var.
Bu dönem savaşlarının sisteminden haz etmesem de vatanseverliğin ne demek olduğunu apaçık bir şekilde bu dönemde görüyoruz. Gözlerinizin önüne getirin, iki bölük bir birine 10 metre yaklaşıyor. Savunan birlik hazır durduğundan atak yapan taraf menzile girince tetikler çekiyor. Bir saniye sonra öleceği kesin, bunu biliyor asker ama o ordu üstüne çalan davullar ya da trampetler eşliğinde yürüyor. Kayıplar kaçınılmaz. Empire: Total War'ı bambaşka duygular içersinde oynayacaksınız. Canınızdan bir parça kopmuş gibi olacaksınız. Yabancıların değimi ile "Epic" (destansı) sahneler yaşayacaksınız. Davul demişken artık asker bölüklerinde bayrak taşıyan ve vurgulu/üflemeli çalgılar çalan askerler de var. Bölüğün tam ortasında ve en ön sırada duran bu birimler Total War serilerinde bir ilk. Sancaktarların canlandırmaları çok güzel, öyle ki iki ordunun sıcak teması sırasında kan gövdeyi götürürken dalgalanan o sancaklar sizi derinden etkileyecek. Sancaktar ölünce kimi zaman başka biri sancağı alırken kimi zaman yerde kalıyor. Trampet ve borazan çalan birim son nefesini verene dek durmuyor, omuz omuza çarpıştığı arkadaşlarına moral veriyor.
Asker birimlerinden devam edecek olursak piyade birimleri koşarken ve yürürken tüfeklerini farklı şekillerde tutuyorlar. Kısacası direk klon olayı Empire: Total War'da yok. Bol miktarda animasyon çeşitliliği gözümüzden kaçmıyor. Asker üniformaları aynı fakat küçük farklılıklar içeriyorken tüm askerlerin suratları aynı. Neden bu ayrıntıyı Medieval 2'deki gibi yapmamışlar merak ettim.
Bir parmak hareketi ile kaderimizin değişecek olması ülke adına önemli insanların artık savaşları geriden yönetmesine ya da savaşlara katılmamasına neden olmuştur. "Delikli boru çıktı mertlik bozuldu" sözünden yola çıkarak ana hedef olmamaları için komutanlarımızı haritanın en stratejik yerlerine çekiyor ve savaşın kırılma noktalarında saldırtıyoruz ya da savaşı izletmeye devam ettiriyoruz. İnsanlar alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemiyor, önceki serilerden alıştığım yöntemle saldırdığım birkaç savaşta sürekli George Washington'un ölmesine sebep oldum ve en son yüklediğim oyunu tekrar tekrar açmak zorunda kaldım.
Şehir kuşatmalarını sursuz oynamak bende bir boşluk hissine neden oldu. Gerçi yeni keşfedilen bir yere ne kadar sur çekersin ki, sonuçta bir kolonisin. Şehrin göbeğinde düşmanı bekliyorsunuz veya şehir dışında karşılıyorsunuz. Şehir içi biraz sakıncalı, bir veya iki bina içerisine konuşlanabiliyorsunuz. Ama düşman topları sizi binalardan çıkmaya zorluyor. Oyuncak lego gibiler.
Empire: Total War hakkında yayınlanan ilk video oyun içi komboların ve ara sinematiklerinin "Capture Motion" teknolojisi ile yapıldığını anlatıyordu. Bilgisayar ortamına hareketleri aktaran kıyafetleri giyen iki kişi yaptıkları tüfek ve kılıç dövüşleri oyunda harika görünüyor. SEGA - Empire: Total War sitesi videolar bölümünden "Art of Dueling" videosuna bakabilirsiniz.
Asıl bomba şimdi geliyor, savaş alanında zamanı hızlandırıyor ve durdurabiliyorduk. Bu özelliklerin yanı sıra savaş alanlarında olanları yavaş çekimde izleyebilecek ve yönetebileceğiz. Dolayısıyla bütün olan biteni en ince ayrıntısına kadar görebileceğiz. Açıkçası içimdeki "Deniz savaşları olduğu için kara savaşları yabana atılabilir." korkusu ortadan katlı. Bekleyip görelim, kara savaşları adına tam sürümde daha ne gibi yeniliklerle karşılaşacağız...
Deniz Savaşları
Total War serilerinin büyük bir özlemle beklenilen kısmına gelmiş bulunuyoruz. Deniz savaşları Total War'ın daimi eksikliği olacak sanılıyordu. Bir sürü oyun çıktı ama hiçbir zaman deniz savaşlarını üç boyutlu ortamda yaşayamamıştık. Tarih kavramıyla devam eden gelenek bozulmuyor ama eksikliklerle devam eden gelenek bu sefer bozuluyor... Medival 2: Total War yapımı yarılandığı dönemlerde The Creative Assembly firmasının bir diğer stüdyosu olan Horsham'da Empire: Total War yapımlarına başladığını uzun bir süre önce duyurmuştu. O zaman bu zamandır en çok uğraştıkları bölüm deniz savaşları olmuş hatta ben bu yazıyı yazarken de buna devam ediyorlardır. Oyun çıkana kadar, en son noktaya kadar ETW'yi geliştirmeye devam edeceğiz bilgisini bizlere iletmişlerdi. Bu işe merak salanlar illaki birkaç kez deniz savaşlarını barındıran oyunlar oynamıştır. Özellikle Imperial Glory'i oynadığınızı düşünüyorum. Empire: Total War kendi tarzını oluşturmuş. Her hangi bir yerden çalıntı öğeler yok. Resident Evil'dan sonra çıktı diye Kabus 22'yi nasıl aşağılayanlar olmuştu. Aynı şekilde ister istemez Empire: Total War'ın deniz savaşları bölümü Imperial Glory'ye benzeyecek deniliyordu. ETW'nin duyurulduğu dönemlerde hevesimi gidermek için (ucuzluktan da yararlanarak) Imperial Glory almıştım. Şimdi ise en çok karşılaştırılan iki oyunu test etme şansını yakaladım ki akıllarda kalan soruları cevaplandırmadan bırakmayım. İki oyun arasındaki benzerlik deniz savaşları bölümündeki komutlar sınırlı. Bunun dışında gözüme batan bir yan göremedim. Yani Empire: Total War özgün bir oyun olmuş.
Heyecan ve korku içerisinde savaş eğitim bölümünden deniz savaşlarını seçtim. Gemimi hareket ettirmeyi ve savaştaki yönetim sistemini öğrendikten sonra bizler için özel hazırlanmış deniz savaşına giriş yaptım. Amerika ve Büyük Britanya donanması arasından geçen bu savaşta Büyük Britanya'yı seçtim. SEGA Empire: Total War sitesinde tanıtılan gemi filolarını bizzat yönettim. Kara savaşlarındaki istikrarla devam eden başarı deniz savaşlarına da yansımış. Savaş eğitimi bölümünde edindiğim tecrübe ile gemileri oldukça kolay komuta ettim. Küçük gemilerin atlanmaması gerektiğini tecrübe edindim, verdikleri hasarı gördüm. Kaptanımın olduğu geminin ana direğimi kaybetmem ise büyük utanç vericiydi. Yani düşmanla savaştıktan sonra başarı elde etme oyuncuya kalmış. Dönem Misket topu, zincirli top ve direk top teknolojilerini gemi savaşlarında kullanabiliyoruz. Kalyonlarda görev yapanların modellemeleri ve grafik kalitesi kara savaşları ile aynı. Gemiler top atışlarını bırakıp halatlarla birbirlerini çektikten sonra sıcak savaş başlıyor. Gemiler yaklaşana kadar top atışları aralıklı devam ediyor ve düşman gemisi ile bizim gemimizde bulunan tüfekli askerler birbirine ateş ediyor. Eğer gemilerin boyutları aynı ise hem halat hem de tahta köprüler sayesinde gemiler arası geçiş sağlanıyor. Halatlara sarılıp sürüne sürüne düşman gemisine geçen askerler beni oldukça güldürdü. Çok hoş animasyonları var. Göğüs göğse savaşta kara savaşlarındaki gibi kombolar var. Kara savaşları kadar çok uzun sürmeyen bu sıcak temas olayı yenilen tarafın beyaz bayrak çekerek kaçması ile son buluyor ve diğer gemilere yöneliyoruz.
Kullandığımız bomba türüne göre gemilere farklı zararlar veriyoruz. Zincir bombası yelken ve direkleri daha çok harap ederken düz top atışı gövde ile düşman toplarını paramparça ediyor. Bu atışları istersek otomatik istersek kendimiz belirleyebiliyoruz. Ben üç gemimin otomatik atış yapmasına izin verdim. Kalan iki gemiyi kendim yönettim. Kaptanımın bulunduğu gemiyle iki tur atış yaparak sağ ve sol tarafımdaki iki gemiyi batırdım. Doğru top ve zamanlama ile anlınızın akıyla deniz savaşlarından çıkacaksınız. Fakat unutulmaması gereken bir durum var ki o da denize yirmi gemi sürebiliyoruz. Büyük filoların çarpışmalarında çok terleyeceksiniz. Bu tür savaşları lütfen C vitamini alabileceğiniz şartlarda yapınız... Gemiler batarken mürettebat nerede olursa olsun direk denize atlıyor. Gemi ne tarafa yatarak batarsa kaçamayan askerler eğik olan tarafa doğru kayıyor ve ölüyorlar. Unutmadan eklemek istiyorum kara savaşlarındaki yavaş çekim seçeneği deniz savaşlarında da var. Eğlence tavan yapacak yani... Hava şartlarının etkili olduğu savaşlara denk gelmedim büyük ihtimalle editör sürümüne eklememişler. Fakat rüzgârın estiği yöne doğru yelkenlerin şiştiğini gördüm ve ağır gemilerin rüzgâr sayesiyle hızlandıklarını hissettim. Küçük gemilerde rüzgârın etkisini hissedemedim, zaten hızlı gidiyorlar. Fakat bu hazır savaşta Amerika tarafını seçtiğimde Büyük Britanya'nın küçük gemileri oldukça hızlı manevra yapıyorlardı. Alay edercesine etrafımda dönüyorlardı. Demek ki ben iyi kullanamadım. Sonuç itibariyle deniz savaşları beni ciddi anlamda etkiledi. En az kara savaşları kadar eğlendim.
Savaş Yönetim Arabirimi
Savaşlar esnasında askerlerimizi komuta ettiğimiz arabirimde yeni seçeneklerimiz var. Fare ile birimlerimizi taşıma, sağ ile sola döndürme ve diziliş sırası ile biçimlerini ayarlama seçenekleri kara savaşlarındaki yönetim arabirimine eklenmiş. Denizde ise sağ ile sola dönme, düz rota ve yelkenlerin açılış sıralarını faremiz ile yapabiliyoruz. Kara savaşları için sevindim, özellikle kuşatma savaşlarında savunan taraf oluyorsak asker dizilimleri oldukça zaman kaybettiriyordu.
Strateji Haritası Ve Devlet Yönetimi
En az deniz savaşları kadar büyük yenilikler içeren strateji haritası Total Warcıların hayalindeki gibi olmuş diyebilirim. Daha sistemli yönetim panelleri ile oyunu daha iyi kavrıyor ve ülkemizi yönetiyoruz.
Asker Üretimi ve Bina Yapımı
Binalarımızı şehir içi ve dışı olarak iki bölümde ele alabiliriz. Geliştirilmeye açık binaların üzerinde çekiç ve spatula işareti çıkıyor. Binaya tıkladığımızda, ekranın aşağısında bulunan yönetim panelinde binamızın bir üst kademeye geçmiş hali ile yapımı sürecek yılı gösteren bir resim görüyoruz. Bu resme tıkladığımız zaman belli bir yıl sonra, aşina olduğumuz şekilde bina güncelleniyor. Eskiden ekranın yarısını kaplayan pencere çıkardı şimdi böyle sade olması bence daha iyi olmuş. Ayrıca bazı binaların birden fazla geliştirme seçeneği var. Mesela limanlar ticari, askeri vs. gibi farklı dallara ayrılabiliyor. İnşa süresi içerisinde ve inşa tamamlandıktan sonra bina modeli değişiyor. Yönetim arabiriminin aşağı sağ köşesinde tüm binalarımızın bir listesi yer alıyor buradan kolayca bilgileri takip edebiliyoruz.
Şehrimize tıklıyoruz ve tamamladığımız binalara göre yönetim panelinin ortasındaki "Recruitment" sekmesine tıklayıp askerlerimizi üretiyoruz. George Washington'dan başka komutan görmedim, komutanımız da asker üretebiliyor. Asker üretim süresi bitince ana şehirden komutanımızın yönettiği tabura katılıyor. Kısacası eski serilere göre çok farlı bir sistem yok. Bina gelişiminde olduğu gibi burada da ekranı kaplayan büyük pencereden arınmış durumdayız.
Görevler
Medieval 2'de loncadan ya da kişilerden edindiğimiz görevler aynı şekilde devam ediyor. "Tarafından verdili" bölümü olsa da bir lobi ya da lonca tarafından bir görev almadım. Direktif olarak görevler edindim ki sadece iki taneydi, şehir almamı söylüyordu. Görev penceresinde Amerika kıtası üzerinde almamız gereken yerleri görüyor ve bu görevin ne kadarını yapmışız istatistikî bilgileri edinebiliyoruz.
Hükümet Biçimlerinden Cumhuriyet
Elimizdeki sürüm gereği sadece Cumhuriyet yönetim biçimini tecrübe edinebildik. Hükümet içerisindeki görevliler: Cumhurbaşkanı, Hazine Bakanı, Anayasa Hâkimi, Kara Orduları Komutanı ve Deniz Filoları Komutanı olarak sıralanıyor. Hepsinin getirisi ve götürüsü var. Her yıl seçim yapabiliyor ya da istediğiniz kadar uzatıyorsunuz. Sekiz yılda bir kez yapmak önerilen kısım. Fakat ben yirmi turda bir kez yaptım, otomatik olarak bir seçim mesajı ile karşılaşmadım. Demek ki uzun süre seçim yapmazsak sorunlar çıkıyor, belki rejim dahi değişebiliyor... Halk iki kesimden oluşuyor üst sınıf ve alt sınıf. Her iki sınıftan ayrı vergi alabiliyorsunuz. Yine şehir şehir detaylı halk bilgilerini görebiliyoruz. Son olarak hükümet sekmesinde devletin gelir-gideri, ticaret yaptığı ülkeler ile hangi mallar üzerinden ticaretin döndüğünü, devlet görevlilerimizi, yönetim biçimi ve din gibi unsurlarımızı görebiliyoruz.