Arama

İnternet Bağımlılığı Sendromu

Güncelleme: 4 Ağustos 2016 Gösterim: 6.474 Cevap: 5
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
29 Mart 2009       Mesaj #1
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
İnternet Bağımlılığı Sendromu
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

İnternet bağımlılığı sendromu, Ivan Goldberg tarafından 1995 yılında yerici bir şaka ile ortaya çıkan varsayımsal bir rahatsızlıktır. Goldberg'in bu esprili tanımı tanısı ilk olarak DSM-IV tarafından konulan nedensiz kumar rahatsızlığından esinlenmiştir.
İnternet Bağımlılığı Sendromu her ne kadar yerici bir şaka olarak ortaya çıkmışsa da bazı kişiler bu olgunun gerçek bir duruma karşılık geldiğini savunmaktadırlar. Bu kişiler İnternet Bağımlılığı Sendromunu genellikle alt türlere ayırırlar. Bu türlerden bazıları pornografi, coşkun ve mantık dışı oyun tutkusu, sosyal iletişim siteleri ya da web güncelerinde aşırı zaman tüketimi ve İnternet üzerinden alışveriş takıntısıdır. Dayanılmaz bir kumar oynama ya da alışveriş yapma isteği gibi kişide sorun yaratması olası olgular zaman zaman İnternet içtepileri olarak adlandırılır. Bilgisayar oyunları karşısında aşırı zaman geçirme ise bu olgunun etkilerinin günlük yaşama etkisi olmadığı sürece tehlikeli sayılmaz.
Nedensiz bilgisayar kullanımı günlük yaşama etkiyen aşırı bilgisayar kullanımına örnek olarak verilebilir. Bu terimler bağımlılık terimini özellikle içermemekte ve oluşma nedenleri tek bir etmene bağlı bulunmamaktadır.

Günümüzdeki durum
Birçok çevrenin olumsuz tavrına karşın ruhbilimci Kimberly Young İnternet Bağımlılığı Sendromunun DSM'nin yeni sürümü DSM-V'e eklenmesi için çaba harcamaktadır. Young'a destek verenler rahatsızlığın resmi orunlarca tanınması durumunda sigorta şirketlerinin İnternet bağımlılığı danışmanlığı için ödenek ayırmalarının kolaylaşacağını düşünüyorlar. Ne var ki, karşı görüşteki birçok uzman İBR'nin gerçek bir bağımlılık ya da özel bir rahatsızlık olmadığını ve bu nedenle DSM-V'te yer almaması gerektiğini savunmaktalar. Ayrıca, tedavi gerektiren durumların ele alınmadığı da gerçek dışı ve hastalık genellikle başka adlar altında (ADD ve depresyon) ele alınarak tedavi ediliyor.
Amerikan Medikal Kurumu Haziran 2007'de Amerikan Ruhbilim Kurumu'na ilettiği mektupta İBR'nin DSM'nin 2012 sürümüne eklenmeyeceğini bildirdi. Bunun yanında kurum, "uzun süreli oyun oynama" olgusunun daha ayrıntılı bir biçimde incelenmesini salık vermiştir. Amerikan Bağımlılık İlaçları Topluluğu üyeleri aşırı İnternet kullanımı ve uzun süreli video oyunu oynamanın gerçek bir bağımlılık olduğu yargısına karşı çıktı. Bu aşamadaki araştırma konuları "aşırı kullanım"ın tanımlanması, "İnternet bağımlılığı"nın takıntı, depresyonda ilaç alımı ve içtepiden ayrılmasıdır.
İnternet bağımlılığının kabul edilebilir bir rahatsızlık olup olmadığı tartışıladursun bu rahatsızlığı yaşadığını söyleyen kimi kişiler mahkemelerde tazminat davaları açmaktadırlar. Yakın tarihli bir Amerikan davasında (Pacenza - IBM Corp.) davacı Amerikan Engellilik Yasasına aykırı biçimde engellendiğini (Vietnam Savaşı ile ilintili Travma Sonrası Stres Bozukluğunun yol açtığı İnternet bağımlılığına bağlı olarak) savunmuştur. Dava, New York'un güney kesimindeki başka bir davanın sonucunu beklemektedir.

Destekleyicileri
Harvard Üniversitesi McLean Hastanesi Bilgisayar Bağımlılığı Çalışma Merkezi müdürü Maressa Orzack'e göre İnternet kullanıcılarının %5 ila 10'unda İnternet bağımlılığı görülmektedir.
Başka bir destekleyici İnternet Davranışları Merkezi müdürü olan David Greenfield'dır. Greenfield, 1999 yılında ABC News.com ile bir çalışma yürütmüştür ve halen Virtual Addiction yazarlığı görevini sürdürmektedir. Bu uzmana göre bazı İnternet hizmetleri sunduğu özellikler kullanıcıların kişilik çözünmesi, zaman algısı yitimi ve anlık zevk gibi bozukluklara yakalanma risklerini artırıyor ve tüm kullanıcıların %6'sı bu olguların doğrudan sonuçlarını gündelik yaşamlarında duyumsuyor. Ne var ki, bu olgunun bağımlılık yerine bir içtepi olarak kabul edilmesinin daha doğtu olacağını savunuyor. Greenfield, İnternet ortamında seks, oyun, kumar ve alışverişin kişilik bozukluklarına yol açabileceğini düşünüyor.
İnternet Bağımlılığı Merkezi'ne göre İnternet bağımlıları depresyon ve kaygı bağlantılı rahatsızlıklar yaşamakta ve hoş olmayan düşünce ve stres yaratan durumlardan kaçmak amacıyla İnternet'in düşlemsel ögelerini kullanmaktadırlar. İBR tedavisi gören insanların yaklaşık %60'ı pornografiye karşı aşırı ilgi ve seks içerikli konuşmalarda bulunma gibi uygunsuz buldukları davranışları sergiliyor. Bu kişilerden yarıdan fazlasının ise alkol, uyuşturucu, tütün ve seks bağımlısı olduğu gözleniyor.
"Çoğu danışman ve uzmana göre bilgisayar karşısında geçirilen süre İnternet bağımlılığı tanısına katkı sağlayamaz. Asıl sorulması gereken İnternet kullanımının iş yirimi, evlilik sorunları, depresyon, içe kapanma ve kaygı gibi ciddi sorunlara yol açıp açmadığıdır. Proctor Hastanesi'nden Dr. Zehr İnternet bağımlılığı sınırını İnternet kullanımının kişinin denetiminden çıktığı nokta olarak kabul ediyor. Dr. Cash ve diğer terapistler bilgisayar oyunları ve anlık iletiler nedeniyle eskiye oranla daha fazla sayıda gencin karşılarına bağımlı olarak çıktığını söylüyorlar. Bu kişilerde ilgi eksikliği ve sosyal beceri bozukluğu sorunları gözleniyor."
Amerikan Ruhbilim Dergisi'nin Mart 2008 sayısındaki bir yazıda Ruhbilimci Jerald Block İnternet bağımlılığının APA tarafından hazırlanan Tanı ve İstatistik Kılavuzu'nun beşinci sürümüne bir rahatsızlık olarak eklenmesi gerektiğini savunuyor. Bu uzmana göre İnternet bağımlılığının belirtileri aşağıdaki rahatsızlıklarınkilerle birebir örtüşmektedir:
  • Aşırı kullanım (genellikle zaman algısı yitimi ile ilişkilendirilir)
  • Engellenme karşısında geri çekilme
  • Hoşgörüde artış
  • Olumsuz geri tepmeler (içe kapanıklık gibi)
Ayrıca, İnternet bağımlılığı bulgusuna rastlanan hastaların %86'sında diğer zihinsel sağlık sorunlarının görüldüğü gözlenmiştir.

Eleştiriler
İnternet Bağımlılığı Sendromu öncelikli olarak yanıltıcı bir ada sahiptir. Ruhbilimci Dr. Goldberg'e göre İnternet bağımlılığı gerçek bir bağımlılık olmamasının yanı sıra diğer rahatsızlıkların belirtisi olabilir. Bağımlılığın ucu açık bir tanımı herhangi bir dengeleyici davranışın bağımlılık olarak tanımlanması olasılığına açık kapı bırakıyor. Örneğin, hoş olmayan bir durumun oluşmasını engellemek isteyen bir kişinin yaptığı uzun süreli bir telefon konuşması bu kişinin "telefon bağımlısı" olarak adlandırılmasına yol açabilir.
Carol Potera ve Jonathan Bishop da İnternet bağımlılığının yanlış adlandırıldığını savunuyorlar. İnternet'in bir nesne değil sosyal bir ortam olması insanların ona bağımlı hale gelmelerini engeller. Bu olgu şu benzerliklerle açıklanabilir: Bir kişi çok sevdiği bir kentte, bir Japon balığı havuzda yaşamaya bağımlı olamaz.
Daha sık kabul gören bir görüşe göre ise "İnternet bağımlıları"nın büyük bir kısmı bilinen diğer rahatsızlık ulamları altında sınıflandırılabilmektedirler. İnternet'in aşırı ya da uygunsuz kullanımı çoğu hasta için depresyon, kaygı, içgüdü denetimi rahatsızlıkları ve nedensiz kumarın göstergesidir. Bu görüşe göre İnternet Bağımlılığı Sendromu yemek bağımlılığıyla benzeştirilmektedir (yemek bağımlısı olduğu düşünülen insanların gerçekten yemeğe bağımlı olmadıkları bağlamında).
Bir kişinin çevrimiçi açık artırmalarda fiyat bildirimlerine katılması, porno içerikli siteleri görüntülemesi, İnternet üzerinden oyun ve kumar oynaması gibi durumlara konu olması İnternet ortamının bağımlılık yaratan bir doğası olduğunu göstermez. Şu sorunlar İnternet Bağımlılığı Sendromu etiketi altında sunulmaktadırlar:
  • Bir nedene bağlı olmaksızın kumar oynayan bir kişi bu eylemi bilgisayar karşısında ya da yüzyüze yapmasına bağlı olmaksızın kumar tutkunu olarak nitelendirilir.
  • İçgüdü denetimi zayıf bir kişinin bilgisayar oyunları ya da İnternet'te gezinme nedeniyle uykusuz kalması bu kişinin sürükleyici bir roman ya da çok sevdiği bir televizyon izlencesi nedeniyle uykusuz kalabileceği gerçeğini değiştirmez.
  • Seks takıntısı bulunan bir kişiye ait bu gerçek pornografik ürünlerin bilgisayarda ya da kâğıt üzerinde izlenmesine bağlı olarak değişmez.
  • Alışveriş çılgını bir kişi bu özelliğini satın aldığı ürünlerin sergilendiği ortama bağlı olmaksızın koruyacaktır.
  • Borsada sürekli işlem yapan bir kişinin bu alışkanlığının bulunduğu ortama bağlı olmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, İİnternet Bağımlılığı Sendromunun üzerinde çok durduğu İnternet etkinlikleri (e-posta, yazışma, gezinme, kumar oynama) arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Kumara atfedilen toplumsal yaşam çemberinin dışına çıkma eğilimi İnternet için kesinlikle kabul edilebilir değildir. Sözde İnternet bağımlıları genelgeçer bağımlılık türleri ile ilgili tedavi gören kişilerin yaşadığı sağlık ve ilişki sorunlarıyla karşılaşmamaktadırlar.

Yaygınlığı
Bir araştırma sonucuna göre dokuz milyon Amerikalı nedensiz bilgisayar kullanıcısı olarak nitelendirilebilirler.
Britanyalı ruhbilimcilerin geçen yıl Advances in Psychiatric Treatment dergisinde yayımlanan raporda "önemli azınlık" (tüm İnternet kullanıcılarının yüzde 5 ila 10'u arasında olduğu tahmin ediliyor) olarak adlandırılan kullanıcı öbeğinin İnternet bağımlısı olduğu belirtiliyor. Ayrıca, önceki bulgulara göre İnternet bağımlılarının içe dönük erkekler olan büyük bir kısmının evlerinde bilgisayar kullanan orta yaşlı kadınlar olduğu gözlenmiştir.
Çin, Güney Kore ve Tayvan'ın da içinde bulunduğu birçok Asya ülkesi genç kuşakta İnternet bağımlılığına en sık rastlanan ülkelerdir.
Konuyla ilgili hükümet destekli bir araştırmayı kısa süre önce sonuçlandıran Hanyang Üniversitesi çocuk ruhbilimi uzmanı Ahn Dong-hyun Güney Koreli gençlerin yaklaşık %30'unun (2.4 milyon insanın) İnternet bağımlısı olma riski taşıdığını belirtmektedir.
Çin İnternet Ağı Bilgi Merkezi (CNNIC) 30 Haziran 2006 tarihi itibariyle 123 milyon kişinin İnternet'e girdiğini, bunların %14.9'unun 18 yaşından küçük olduklarını açıklamıştır. Chou ve Hsiao'ya göre hastalığın Tayvan üniversite öğrencileri arasında görülme sıklığı %5.9'dur. Wu ve Zhu Çinli üniversite öğrencilerinin %10.6'sının İnternet bağımlısı olduğunu ortaya koymuştur.
Pekin savcısı Shan Xiuyun kentteki gençliğe özgü suçların %85'inin İnternet'le ilintili olduğunu vurgulamaktadır. Çin Komünist Gençlik Birliği 2007 yılında yaptığı bir açıklamada 13-17 yasları arasındaki Çin yurttaşlarının yüzde 17'sinin İnternet bağımlısı olduğunu öne sürmüştür.
Block son araştırma sonuçlarına dayanarak yaptığı açıklamada Çinli yetişkinlerin %13.7'sinin İnternet bağımlılığı tanısına ait ölçütlerle uyumluluk gösterdiğini belirtmiştir. Bu durum Çin hükümetince başlatılan günde üç saatlik bilgisayar oyunu kısıtlamasına yol açmıştır.

Seyri
Tümünde olmamakla birlikte çoğu durumda sorun kendi kendine düzelir. Profesör Kiesler İnternet bağımlılığını moda bir hastalık olarak adlandırmaktadır. Kiesler şöyle diyor: "Televizyon bağımlılığı daha kötü. İnternet'te uzun süre geçiren kişiler üzerinde bir araştırma yapmaktayım ve ilk bulgular deneklerin büyük bir kısmının İnternet kullanımını azalttığını gösteriyor. Bu bana ciddi durumların bile kendi kendine düzelebildiğini düşündürüyor."

Önlemler ve tedavi
Tedavi yöntemleri içerik denetimi yazılımları kullanma, danışmanlık, kavramsal davranış terapisi ve 12 adım izlencesidir.



_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
10 Mayıs 2010       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
İnternet Bağımlılığı
Teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde bilgisayar ve internet kullanımı artık hayatın vazgeçilmez gereçleri haline gelmiştir. İnternetin temel ortaya çıkış amacı bilgiye kolay, ucuz, hızlı ve güvenli ulaşmak ve iletişimi kolaylaştırmak olmasına rağmen internetin tahmin edilenden de hızlı yaygınlaşması patolojik aşırı kullanıma ve yeni bir bağımlılık türü olarak nitelenebilecek internet bağımlılığına yol açmaya başlamıştır. Gelişen çağa hızla ayak uyduran ülkemiz de internet kullanımının giderek yaygınlaşması nedeniyle bu yeni tanımlanan bozukluk için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Türkiye’de internet bağımlılığı problemi daha ziyade bu teknolojiye daha yatkın olan gençlerde ve çocuklarda daha fazla görülmektedir ve artık aileler çocuklarının internet kullanımının yol açtığı sorunlar nedeniyle bu bozukluğun tedavisinin arayışına girmeye başlamıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Tarihçesi
Başlangıç dönemlerinde internet, sadece bilgisayar uzmanları, mühendisler ve bilim adamları tarafından kullanılmaktaydı ve kullanımı kolay değildi. İlk zamanlarda kişisel, ev ya da ofis bilgisayarları yoktu ve internet karmaşık bir sistemin öğrenilmesiyle kullanılabiliyordu. Bu dönemlerde sistem, sadece elektronik posta amacıyla kullanılıyordu. Daha sonraları 1991’de Tim Barnes Lee, Word Wide Web’i (www) icat etti. Bu sistem “hypertext” denen daha görsel bir temele dayanıyordu ve araştırmaların, bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırmak amacını taşıyordu. WWW’in ortaya çıkması aynı zamanda ticari çevreleri de motive etmiştir. Bu tarihte kullanıcı sayısı 617.000’e ulaşş ve bilgisayar ağı bugünkü “internet” adını almıştır. 1990’larda internet kullanıcı sayısı ve fiziksel yapısı katlanarak artmıştır. İnternetin çok hızlı geliştiği ülkelerden biri olan Türkiye’de, kayıtlı internet abonesi sayısının 2,5-3 milyon civarında olduğu sanılmaktadır. Kayıtlı kullanıcıların yanı sıra, işyeri ve internet kafe gibi mekânlardaki kullanım da dikkate alındığında, internetteki Türk nüfusunun yaklaşık olarak toplam 5 milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir. İnternet kullanıcılarının ülke nüfusuna oranı %7,2’dir.

Tanımlaması
“İnternet bağımlılığı”, “patolojik internet kullanımı (PİK)”, “aşırı internet kullanımı” ya da “uygun olmayan internet kullanımı”; genel olarak internetin aşırı kullanılması isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, yoksun kalındığında aşırı sinirlilik hali ve saldırganlık olması ve kişinin iş, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir. Çalışmalarda yukarıdaki tanımlamaların hangisinin kullanılacağına dair bir uzlaşı olmadığı için, ilgili bölümde bu terimler bazen birbirinin yerine geçecek şekilde kullanılmıştır.
Webster’s New World Medical Dictionary’nin Bilgisayar/İnternet Bağımlılığı tanımı ise şöyledir;
Bireyin duygu durumunu değiştirmek, anksiyete, izolasyon ve yalnızlık duygularıyla başa çıkabilmek, sorunların üstesinden gelebilmek amacıyla dikkatini başka yöne dağıtmak suretiyle çok fazla süre ile internet kullanması ya da bilgisayar oyunu oynaması olarak tanımlanmaktadır.
Birçok kişi için bağımlılık kavramı klasik anlamda alkol, esrar, kokain, eroin gibi kimyasal madde kullanımını içerir fakat aslında bağımlılığı neyin oluşturduğu konusunda gerçekte net bir açıklama yapmak zordur. Özellikle son zamanlarda kumar, seks, para harcama, alışveriş yapma, yemek yeme, egzersiz, televizyon izleme, bilgisayar oyunları oynama gibi çok çeşitli davranışların da bağımlılık yaratabileceği görüşü artmaktadır.
İnternet bağımlılığı ile ilgili yapılan gözlemler sonucu, oluşturulan tanı ölçütlerinin daha çok madde bağımlılığına benzer özellikler gösterdiği görülmüştür.
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından 1994’te yayınlanan ve “DSM IV” kısaltmasıyla isimlendirilen “Ruhsal Bozuklukların Tanımsal ve Sayısal El Kitabı”nda internet bağımlılığı halen bir hastalık olarak tanımlanmamaktadır. Buna karşılık son yıllarda giderek artan bir internet kullanımı ile bazı kişilerde internet kullanma alışkanlıklarının bir bağımlılıktan söz edilebilecek boyuta ulaştığına dair yayınlar ve vaka bildirimleri hızla artmaktadır. Bu nedenle araştırıcılar internet bağımlılığının giderek DSM V’e girmeyi hak edebilecek bir bozukluk adayı haline gelmekte olduğundan söz etmeye başlamışlardır.
İnternet bağımlılığı tanımını ilk ortaya atan ve ilk tanı ölçütlerini oluşturan Young’a göre internet tıpkı kumar gibi bağımlılık yaratmaktadır ve internet bağımlıları çeşitli dürtü kontrol bozukluğu belirtileri göstermektedir. Ancak DSM IV’te tanımlanan bağımlılık ölçütleri sadece kimyasal maddeler için belirlenmiştir ve davranışsal bağımlılıkları içermemektir. Kimyasal olmayan davranışsal bağımlılıklar DSM IV’te “dürtü kontrol bozuklukları” olarak değerlendirildiğinden; Young, herhangi bir madde kötüye kullanımını içermeyen internet bağımlılığına en yakın bozukluğun DSM IV’te dürtü kontrol bozuklukları başlığı altında yer alan “patolojik kumar oynama” olduğu kanaatine varmıştır. Bu nedenle de patolojik kumar oynama tanı ölçütlerini patolojik internet kullanımına uyarlamış ve “internet bağımlılığı” için ilk ciddi tanı ölçütlerini oluşturmuş ve yayınlamıştır.

Young’un İnternet Bağımlılığı için Önerdiği Tanı Ölçütleri
(Young tarafından Patolojik Kumar Oynama kriterleri modifiye edilerek hazırlanmıştır. 5 kriterin pozitif olması tanıyı koydurur.)
1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb)
2. İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma
3. İnterneti kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik ba
şarısız girişimlerin olması
4. İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi
5. Ba
şlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma
6. A
şırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme
7. Ba
şkalarına (aile, arkadaşlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme
8. İnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan (örn: çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzakla
şmak için kullanma

Goldberg’in İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri

On iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerin 3’ü veya daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya yada sıkıntıya yol açan uygunsuz internet kullanımı


1. Aşağıdakilerden biriyle tanımlanan tolerans gelişimi.
a. İstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmış internet kullanım süresi

b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması


2. Aşağıda tanımlanan şekilde yoksunluk gelişmesi.
Ağır ve uzun süreli internet kullanımı sonunda aşağıdakilerden en az 2 tanesinin günler içinde ortaya çıkması (1 ay içinde ortaya çıkabilir) ve kişilerin bunlardan dolayı iş, soysal ve önemli işlevsel alanlarda sıkıntı yaşaması.

a. Psikomotor ajitasyon

b. Bunaltı

c. İnternette neler olduğu hakkında takıntılı düşünceler

d. İnternet hakkında fanteziler ve hayal kurma

e. İsteyerek ya da istemeyerek tuşlara basma hareketi yapma

f. Bu sıkıntılı durumlardan kurtulmak için internete veya benzeri servislere bağlanma


3. İnternet kullanımı genellikle planlandığından daha uzun süreler alır
4. İnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya boşa çıkan çabalar vardır.
5. İnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır (kitap almak, yeni web tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.)
6. İnternet kullanımı nedeniyle önemli toplumsal mesleki etkinlikler veya boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır veya azaltılır.
7. İnternet kullanımı, yol açtığı sorunlara (uykusuzluk, evlilik problemleri, işe ve randevulara geç kalma vb.) rağmen aşırı olarak devam eder.

Ergenlikte internet kullanımı ile ilgili veriler
  • İnternet bağımlılığı her yaşta ve cinsiyette görülen bir rahatsızlıktır.
  • Ülkemizde internet bağımlılığı oranı % 1.98’i ile % 3,5 arasında değişmektedir.
  • İnternet bağımlılığı, özellikle 12-18 yaş için önemli bir risk taşımaktadır.
  • İnternet bağımlılığı, görece daha geç yaşlarda başlayan psikoaktif madde ve alkol ve kumar bağımlılığın aksine daha erken yaşlarda başlamaktadır.
  • İnternet bağımlılığı erkeklerde kızlara oranla 2 veya 3 kat daha fazla görülmektedir.
  • 452 Koreli adolesan üzerinde yapılan bir çalışmada, internet bağımlılığı ile depresyon, alkol bağımlılığı, OKB semptomları ve biogenetik temperament arasındaki ilişkiye bakılmış.(Psychopathology,2007) Sonuçta, internet bağımlılığı ile depresyon ve OKB semptomları arasında önemli bir ilişki bulunmuştur.
Mizaç özellikleri incelendiğinde, internet bağımlılığı olan gençlerin, kaçıngan özelliklerinin olduğu, kendini yönetme ve yönlendirme becerilerinin ve işbirlikçi özelliklerinin düşük olduğu belirlenmiştir.

Ergenleri İnternete bağımlı kılan nedir?

  • Teknolojinin kendisine bağımlı olabilir.
  • Sadece belli bir uygulamaya bağımlı olabilir. (Örneğin; msn, icq gibi Chat programlarına veya interaktif bilgisayar oyunlarına)
  • İnternetin sunduğu anonimlik(kimliklerini gizleme ve istedikleri kimlikle kendilerini tanıtma) ve kontrol duygusuna bağımlı olabilirler.
İnternetin zararları nelerdir?
  • İnternetin içeriğine bağlı olarak ortaya çıkan zararlar
  • İnternet başında geçirilen vaktin kaybına bağlı olarak ortaya çıkan zararlar
  • İnternet ortamına ulaşma sürecinde ortaya çıkan sorunlar
İçeriğe bağlı zararlar:
OYUNLAR: Şiddet ağırlıklı oyunlar
CHAT İLE İLGİLİ: Olumsuz arkadaşlar edinme, yaşına, gelişim düzeyine uygun olmayan iletişimler kurma
GİRDİKLERİ SİTELERLE İLGİLİ: Şiddet ve cinsellikle ilgili yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayan site ziyaretleri

Harcanan zamana bağlı zararlar:

Çocuk ve genç internet başında zamanının önemli bir bölümünü geçirir.
Bu süreçte yapabileceği, sosyal, sportif ve sanatsal etkinliklerden mahrum kalır.
Bu etkinliklerle kazanabileceği yeti, arkadaşlık ve bilgileri kaybeder.

Ulaşım sürecindeki zorluklar:

İnternete ulaşımda ekonomik sorunlar ve bunları çözmek için uygun olmayan yollara başvurma söz konusu olabilir.
İnternete bağlanılan ortam, çocuk ve gencin içinde bulunmasına uygun olmayan özelliklere sahip olabilir.
Çocuk ve genç, madde kullanımı ve suça yönelik davranışlar açısından riskli ortamlara girebilir.

Tedavi Yakla
şımları

Farmakoterapi

İnternet bağımlılığında tedavi hedefi öncelikle eğer saptanabilmişse altta yatan psikiyatrik rahatsızlığın tedavi edilmesidir. Belirttiğimiz gibi internet bağımlılığı pek çok psikiyatrik bozukluk ile eş zamanlı olarak bulunabilmektedir. Bu nedenle, öncelikle eğer varsa bu bozuklukların tedavi edilmesi patolojik internet kullanımını azaltabilir.

Psikoterapi

İnternet bağımlılığının tedavisinde bir diğer seçenek; farmakoterapiye ek olarak ya da farmakoterapiden bağımsız olarak bilişsel-davranışçı yöntemlerin kullanılmasıdır. Araştırıcılar, internet bağımlılığında tıpkı depresyonda olduğu gibi bazı olumsuz bilişlerin rol oynadığını ve internet bağımlılığının hayatta başarısız olunan alanları telafi etmeye yönelik bir davranış örüntüsü olarak ortaya çıktığını öne sürmüşler ve bu bağlamda internetin aşırı kullanımının ödüllendirici bir davranış olarak görülebileceğini ve öğrenme mekanizmaları aracılığıyla bazı olumsuz duygularla (korku, huzursuzluk, hayal kırıklığı) mücadele etmeye yarayan yetersiz bir strateji olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir. İnternet bağımlılığının tüm bu bilişsel özellikleri dikkate alındığında bilişsel-davranışçı tekniklerin bu bozukluğun tedavisinde önemli yeri olacağı açıktır
Şimdiye kadar internet bağımlılığının gerek farmakoterapisi gerek bilişsel-davranışçı tedavisinin etkinliği ile ilgili uzunlamasına yapılmış herhangi bir çalışma bulunmamakla birlikte, özel merkezlerde bu tip bağımlıları gören terapistlerin deneyimlerine ve diğer bağımlıklarla ilgili yapılan araştırmalara dayanarak internet bağımlılığın tedavisinde kullanılan çeşitli bilişsel-davranışçı teknikleri şuşekilde özetlemek mümkündür:
a. internet kullanımını tam zıt saatlere kaydırmak,
b. dı
ş durdurucular kullanmak,
c. internet kullanımıyla ilgili hedefler belirlemek,
d. özellikle belli bir i
şlevden uzak durmaya çalışmak,
e. hatırlatıcı kartlar kullanmak,
f. internet yerine yapmak istediklerini not edebileceği ki
şisel bir defter kullanmak,
g. bir destek grubuna girmek
h. aile terapisi.

Belirtilen ilk üç müdahale aslında basit zaman ayarlama teknikleridir. Ancak, zaman ayarlamanın yeterli olmadığı durumlarda daha agresif müdahalelerin kullanılması gereklidir. Bu tip durumlarda tedavi hedefi, kişinin güçlenmesi ve uygun destek sistemlerini kullanarak etkili baş etme stratejileri geliştirmesini sağlamak ve bu şekilde bağımlı davranışını değiştirmeye çalışmaktır.
Eğer kişi uygun baş etme yolları geliştirebilirse, olumsuz olaylar ile baş etmek için artık internete başvurmasına gerek kalmayacaktır. Ancak, unutulmamalıdır ki, özellikle tedavinin başlangıcında hasta bir kayıp yaşayacak ve daha sık internete girmek için bir özlem duyacaktır. Bu normaldir ve beklenmelidir. Nihayetinde, bu kişiler uzun süre internete bağlanmaktan büyük bir zevk almışlardır ve internet hayatlarında merkezi bir rol oynamıştır, bu nedenle birdenbire internet olmadan yaşamaya alışmakta zorlanmaları doğaldır.

a.
İnternet kullanımını tam zıt saatlere kaydırmak
İnternet bağımlılığının tedavisinde kişinin zamanını nasıl harcadığını yeniden
organize etmek önemli bir adımdır. Dolayısıyla, tedaviye ba
şlamadan önce kişinin internet kullanım alışkanlıkları hakkında bilgi edinmelidir. Bu bilgi kişiye
i) özellikle hangi günler internete bağlanıyorsunuz?,
ii) günün hangi saatinde internete girmeye ba
şlıyorsunuz?,
iii) genellikle kaç saat internete bağlı kalıyorsunuz?,
iv) bilgisayarı genelde nerede kullanıyorsunuz? Gibi sorular sorarak edinilebilir.

Bir kez kişinin internet kullanım şekli açığa çıkarıldıktan sonra hastayla beraber yeni bir kullanım şeması oluşturabilir. Buradaki amaç, kişilerin günlük rutinini kırmak ve sanal alışkanlığını bırakabilmesi için yeni kullanım alışkanlıklarına adapte olmasını sağlamaktır. Mesela, kişinin ilk işi sabah kalkar kalkmaz e -postalarını kontrol etmekse, kişiye sabahları ilk iş olarak internete bağlanmaktansa önce bir duş alması ve kahvaltı etmesi önerilebilir.
Ya da eğer ki
şi eve geldikten sonra sadece akşamları bilgisayarın önüne oturuyor ve tüm geceyi internette geçiriyorsa, o zaman kişiye akşam yemeği ve haberlerine kadar beklemesini ve daha sonra internete girmesini salık verebilir. Kişi hafta içi her gün internete giriyorsa, hafta sonuna kadar beklemesi önerilebilir ya da sadece hafta sonları internete giren birisiyse kullanımını hafta içi günlere kaydırması önerilebilir. Eğer kişi hiç ara vermiyorsa, kişiye her
yarım saatte bir mola vermesi söylenebilir. Eğer ki
şi bilgisayarı sadece çalışma odasında kullanıyorsa, bilgisayarını yatak odasına taşıması önerilebilir.

b.
Dış durdurucular
Kişinin internet kullanımını durdurmak için somut bazı araçlar kullanılabilir. Kişinin o saatte yapması gereken bir şey ya da gitmesi gereken bir yer gibi. Eğer kişinin saat 7.30’da evden çıkması gerekiyorsa 6.30’da internete girmesi önerilir, böylece kişinin internetten çıkmak için tam 1 saati olur. Ancak, buradaki tehlike kişinin bu tip doğal alarmları görmezden gelmesi olabilir. Böyle bir durumda, gerçek bir alarm saati kullanmak uygun olabilir. Kişinin internetten çıkması için bir saat belirlenir ve alarm o saate kurulur, kişiye de alarmı bilgisayarına yakın bir yere koyması önerilir. Alarm çaldığında internetten çıkma vakti gelmiş demektir.

c.
İnternet kullanımıyla ilgili hedefler belirlemek
Kişinin internete bağlanacağı zaman dilimini belirsiz bırakması nedeniyle internet kullanımını sınırlandırma çalışmalarının çoğu başarısızlığa uğramaktadır. Yenilemeyi önlemek için hastaya yapılandırılmış bir program uygulanmalıdır, örneğin internet kullanım süresini haftada 40 saatten 20 saate indirmek gibi. Daha sonra bu 20 saat belirli zaman dilimlerine bölünmeli ve haftalık bir takvime yazılmalıdır. Hastanın internet seansları sık ama kısa süreli olmalıdır. Bu yoksunluk belirtilerini ve tırmalarcasına internete girme isteğini azaltacaktır. Bu şekilde planlanan 20 saatlik bir kullanım çizelgesine örnek vermek gerekirse; kişi mesela hasta hafta içi her gün 8-10.30 arasında ve hafta sonu 1-6 arasında internete girebilir veya yeni bir 10 saatlik kullanım çizelgesinde, haftada sadece iki gece 20.00-22.30 arası ve Cumartesi günü 8.30-13.30 arası internet kullanabilir. Akla yatkın bir internet kullanım şemasının çıkarılması internetin hastayı kontrol etmesinden ziyade hastanın interneti kontrol etmeye başlamasını sağlayabilir.

d.
Özellikle çok kullanılan belli bir internet işlevinden uzak durma
Eğer hasta için belli bir internet işlevinin (Chat, sörf, oyunlar, vb) çok önemli olduğu belirlenebilmiş ve hastanın bu işlevin kullanımını kontrol edemediği görülmüşse, bir sonraki adım hastanın bu işlevden mümkün olduğunca uzak durmasını sağlamaktır. Aslında hasta bu işlevle ilgili tüm etkinliğini durdurmalıdır. Ancak bu, kişinin kullanmaktan daha az haz aldığı diğer internet işlevlerini kullanmayacağı anlamına gelmez. Chat odalarına bağımlı olan bir kişi, bu odalardan uzak durmalıdır fakat e-postalarını kontrol edebilir veya uçak rezervasyonu yapmak ya da bir araba satın almak için web’de gezinmeye devam edebilir. World Wide Web (www) bağımlısı biri ise web’de dolaşmaktan uzak durmalıdır ama bu kişi de mesela politika, dinle ilgili konuların tartışıldığı ya da son olayların yer aldığı haber gruplarına girebilir. “Uzak durma”, özellikle geçmiş alkol-madde bağımlılığı öyküsü olanlarda çok işe yarayan bir tekniktir. Bu tip bağımlılık öyküsü olan kişiler genellikle interneti bu bağımlılıklarının yerine koyabilecekleri güvenli bir yedek gibi görürler. Dolayısıyla, kişi alkol ya da madde alımını engelleyebilmek için obsesif bir şekilde internete girmeye başlayabilir. Ancak kişi interneti güvenli bir liman olarak görürken aslında halen daha bağımlı davranışına yol açan sorunlardan kaçmaya devam etmektedir. Böyle bir durumda kişi daha önceki bağımlılığını tedavi etmede kullanılan bir model olan “uzak kalma” modeline daha kolay uyum sağlayabilir. Bu hastalarda daha önce işe yarayan geçmiş stratejileri kullanmak internet kullanımları konusunda da yardımcı olabilir ve böylece kişi altta yatan sorunlarına daha kolay odaklanabilir.

e.
Hatırlatıcı kartlar
Çoğu zaman hastalar düşünme hataları nedeniyle yaşadıkları zorlukları abartma ve çözüm yollarını küçümseme eğiliminde olurlar. Hastanın internet kullanımını azaltma hedefine odaklanabilmesi için hastadan;
i) İnternet kullanımının yol açtığı beş temel sorunu
ii) İnternet kullanımını bırakmakla elde edeceği beş temel yararı yazacağı bir kart hazırlaması istenir.
İnternet kullanımının yol açtığı sorunlar için; eşle vakit geçirememe, evde yaşanan tartışmalar, işte yaşanan sorunlar veya zayıf notlar örnek olarak gösterilebilirken, internet kullanımını bırakmakla sağlanacak yararlar için de eşle daha fazla birlikte vakit geçirebilme, evde artık tartışma yaşamama, gerçek hayattaki arkadaşlarına daha fazla zaman ayırabilme, iș veriminin artması ve yükselen notlar örnek olarak gösterilebilir.
Daha sonra kişi bu listeyi yaptıktan sonra kişiden bunu bir karta geçirmesi ve bu kartı hep yanında taşıması istenir. Kişiden, ne zaman daha verimli bir şey yapmak yerine internet kullanmak istese ve bu konuda bir karar vermesi gerekse bu kartlara bakması ve neden kaçınmaya çalıştığını ve aslında kendisi için gerçekte ne yapmak istediğini kendine hatırlatması istenir. Aynı şekilde, hastanın tedavi motivasyonunu arttırabilmek amacıyla haftada birkaç kez düzenli olarak ve özellikle de internete bağlanmak için zorlayıcı bir istek duyduğu anlarda bu kartlara bakması ve kendine aşırı internet kullanımının nelere mal olduğunu ve internet kullanımını azaltabilirse neler kazanabileceğini hatırlatması önerilir. Hastadan bu listeyi hazırlarken listeyi mümkün olduğu kadar geniș tutması ve mümkün olduğu kadar dürüst olması istenir. Bu şekilde açık ve net bir zihinle hazırlanmış sonuç değerlendirmeleri, hastanın internet bağımlılığını azalttığı ya da tamamen bıraktığı ileriki dönemlerde bağımlı davranışının tekrarlamasını önlemek için de ihtiyaç duyacağı iyi bir araç olabilir.

f.
Kişisel defter oluşturma
Hastanın internet kullanımını azaltmaya çalı
ştığı ya da internetin belli bir işlevini kullanmaktan uzak durmaya çalıştığı dönemleri için internet kullanımının yerine geçecek alternatif bir etkinlik bulmak önemlidir. Bu amaçla, hastadan internette geçirdiği vakit nedeniyle yapmayı bıraktığı etkinliklerin bir listesini yapması istenir. Belki de hasta, internet kullanımı nedeniyle golf oynamayı, balık tutmayı, kamp yapmayı, dağa tırmanmayı, yürüyüş yapmayı, koşmayı, basketbol oynamayı, futbol oynamayı veya sevgilisiyle dışarı çıkmayı bırakmış olabilir. Bu, belki de hastanın hep yapmayı isteyip de bir türlü yapamadığı spora başlama, eski bir arkadaşla buluşma gibi bir etkinlik de olabilir. Klinisyen, hastadan internet kullanma uğruna yapmayı ihmal ettiği ya da ertelediği aklına gelen her türlü etkinliğin bir listesini yapmasını ve bunları çok önemli, önemli ve az önemli şeklinde bir sıraya dizmesini ister. Hasta bu kaybedilmiş etkinliklerin listesini yaparak aslında internet hayatına girmeden önce nasıl bir yaşamı olduğunu görür. Liste yapıldıktan sonra, hastaya en önemli olarak nitelediği etkinliklerin hayat kalitesini nasıl etkilediği sorulur. Bu egzersiz, hastanın internet kullanma uğruna yaptığı seçimleri gözden geçirmesini ve aslında ne kadar çok seçeneği olduğunu anlamasına yardımcı olur ve eski etkinliklerin ateşini tekrar yakabilir. Bu ödev, özellikle internete bağlandığında öfori hisseden hastaların duygusal tatminlerini sanal ortam yerine gerçek yaşam etkinliklerinden elde etmesini sağlayabilir.

g.
Destek grupları
Bazı ki
şiler, gerçek hayatlarında sosyal destek sağlayamadıkları için bağımlı birer internet kullanıcısı haline gelebilirler. Özellikle, yalnız yaşayan ve eve bağımlı kişilerde internet bağımlılığı görülme riski yüksektir. Araştırmalar, gerçek hayatlarında sosyal destek eksikliği çeken bu kişilerin internetin özellikle chat odaları gibi interaktif işlevlerini uzun süreler boyunca kullandıklarını ortaya koymuştur. Ayrıca, boşanan ya da eşini veya işini kaybedenlerin gerçek hayatlarında yaşadıkları sorunlardan zihinsel olarak uzaklaşabilmek için internete yönelebilecekleri ve sanal ortama gömülerek sorunlarından bir parça kurtulabilecekleri düşünülmektedir. Eğer, değerlendirme esnasında bu tip olumsuz yaşam olayları saptanırsa, tedavi hastanın gerçek hayattaki sosyal destek ağını geliştirme üzerine odaklanmalıdır. Klinisyen, hastanın sorunlarına en iyi şekilde cevap verebilecek bir destek grubu bulmasına yardımcı olmalıdır. Kişinin özel hayat koşullarına göre bulunacak bir destek grubu, hastanın benzer sorunları yaşayan insanlarla tanışmasını sağlayarak sanal gruplara bağımlılığını azaltabilir. Mesela, eğer kişi yukarıda belirtildiği gibi yalnız bir yaşam sürdürüyorsa belki de yerel bir etkileşim grubuna, bekârlar grubuna, seramik kurslarına katılabilir ya da yeni boşamış biri için bu durumdakilerin gittiği bir grup daha uygun olabilir. Bu kişiler, gerçek bir ilişki kurduklarında hayatlarında eksik olan anlayışı artık internetten sağlama yoluna daha az başvuracaklarıdır.
Bugün için ABD’de Massachusetts, Philadelphia ve Chicago’daki internet bağımlığı tedavi merkezlerinde “internet bağımlıları için sosyal destek grupları” hizmet vermektedir. Ancak, bu tip imkanı olmayan küçük yerlerde klinisyenler hastalarını alkol-madde bağımlıların tedavi olduğu rehabilitasyon merkezlerine, 12 adım tedavi programlarına yönlendirebilirler. Bu tip tedavi
grupları özellikle de yetersizlik ve dü
şük öz-saygı ile baş edebilmek için internete yönelmiş olan internet bağımlılarına bir çıkış yolu sağlayabilir. Bağımlılar için kurulmuş olan bu tedavi grupları, olumsuz duygulara yol açan uyum sağlayıcı olmayan düşüncelerin saptanmasını ve kişilerin internet üzerinden sağladıkları arkadaşlık ilişkilerinin yerine gerçek hayattan arkadaşlar bulmasını sağlayarak sosyal içe çekilmelerini azaltabilir. Son olarak, bu tip destek grupları tıpkı AA (Adsız Alkolikler) gruplarında olduğu gibi kişinin bu geçiș aşamasında yaşayabileceği olumsuz yaşam olayları ile baş etmesine de yardımcı olabilir.

h. Aile terapisi
Son olarak, özellikle aile ve evlilik ilişkileri internet kullanımına bağlı olarak zarar gören hastalarda aile terapisi yararlı olabilir. Aile terapisinde şu noktalara odaklanılmalıdır:
  • Aileyi internetin bağımlılık yapabileceği konusunda eğitme,
  • Bağımlı kişiyi davranışları nedeniyle suçlamalarını azaltma,
  • Kişiyi internet üzerinden psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yöneltmiş olan daha öncesine ait ailevi çatışmaların açık bir şekilde konuşulabilmesini sağlama,
  • Aileyi bağımlı kişinin tedavisine (yeni hobiler edinmesi, uzun bir tatile çıkarılması, bağımlı kişinin duygularını dinleyebilme konusunda) yardımcı olmaları için cesaretlendirme.
Güçlü bir aile desteği kişinin internet bağımlılığı problemini aşmasına yardım edebilir.
Şimdiye kadar internet bağımlılığının tedavisi için yukarıda önerilmiş olan yöntemlerin etkinliğini araştıran pek fazla çalışma bulunmamakla birlikte, Young, kurmuş olduğu internet bağımlılığı tedavi merkezine başvuran 114 kişiyle yaptığı bir çalışmada, bilişsel-davranışçı tedavinin etkinliğini motivasyon, zamanı kullanma becerisi, sosyal etkinliklerde düzelme, cinsel işlevlerde düzelme, sanal olmayan etkinliklere katılma ve sorun yaratan internet işlevinden uzak durabilme bağlamında bir anket çalışması ile değerlendirmiş ve 6 ay boyunca 3, 8 ve 12. haftalarda bu anketi tekrarlamıştır. Sonuç olarak, danışanların çoğunun 8 haftalık seanslar sonrasında başvuru anındaki belirtileriyle baş etmeye başladıklarını ve 6 aylık izlemde bu iyilik hallerini koruduklarını belirtmiştir.

Ailelelere öneriler
Aile önce kendi bilgisayar kullanımını gözden geçirmeli, rol modeli olmalı. Kendileri internet kullanımlarını kontrol etmede sorun yaşıyor mu?
Bilgisayarı ve internet kullanımını yasaklamayın, bu ancak öfkeye ve internet kafelere daha fazla gitmeye neden olur.
Bilgisayarı evin ortak kullanım odasına alın.
Çocuğunuzu ilgisini çekebilecek fiziksel aktivitelere yönlendirin.Etkilenmiş kişinin hayatını organize etmek ve internette geçirdiği vakti azaltacak dışsal engeller yaratmak gerekir. Örneğin akşam eve gelir gelmez internet başına geçen bir kişinin eve daha geç gelmesini sağlamak için bir kursa başlatmak, sabah saatlerinde spor yapıyorsa bunu akşama kaydırmak gibi müdahaleler etkili olabilir.
Eğer çocuğunuz sosyal olarak çekinik ise, diğer çocuklarla birlikte olabileceği hobi gruplarına yönlendirebilirsiniz.
Şifreleme programları araştırabilirsiniz.
Çocuğunuzla daha fazla vakit geçirin.

Sonuç

Teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde bilgisayar ve internet kullanımı artık hayatın vazgeçilmez gereçleri haline gelmiştir. İnternetin temel ortaya çıkış amacı iletişimi arttırmak ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmak olmasına rağmen internetin tahmin edilenden de hızlı yaygınlaşması patolojik aşırı kullanıma ve yeni bir bağımlılık türü olarak nitelenebilecek internet bağımlılığına yol açmaya başlamıştır.
Ülkemiz, özellikle genç nüfusun yüksekliği, yeni gelişen bir ülke olması, internet kullanımının giderek yaygınlaşması, işsizlik ve internet kafelerin kontrolsüzce çoğalması nedeniyle bu yeni tanımlanan bozukluk için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Türkiye’de internet bağımlılığı problemi daha ziyade bu teknolojiye daha hâkim olan gençlerde ve çocuklarda daha fazla görülmektedir ve artık aileler çocuklarının internet kullanımının yol açtığı sorunlar nedeniyle bu bozukluğun tedavisini yapabilecek merkezlerin arayışına girmeye başlamıştır.
Ülkemiz için henüz yeni olan bu sorunu uzun bir süredir yaşamakta olan uzak doğu ülkelerinde ve ABD’de artık bu bozuklukla ilgili tedavi merkezleri oluşturulmuş ve hızla bu konuda deneyimli klinisyenlerin yetiştirilmesine başlanmıştır. Gelecekte, ülkemiz için de bu tip tedavi merkezlerinin kurulmasına ihtiyaç duyulup duyulmayacağı belli olmamakla birlikte, gelişen çağa hızla ayak uyduran Türkiye’de de “internet bağımlılığı” sorununun giderek artmaya başlayabileceği ve klinisyenlerin bu durumla daha sık karşılaşmaya başlayabilecekleri düşünülebilir. Bu nedenle, klinisyenlerimizin bu bozukluk konusunda yeterli bilgiye sahip olmaları ve bu bozukluğu tanımaları ve uygun tedavi yaklaşımları sergilemeleri büyük önem arz etmektedir.

Kaynaklar:
  • Patolojik İnternet Kullanımı - İnternet bağımlılığı Dr Yeşim Can AMATEM
  • İnternet Bağımlılığı Ve Tedavisi -Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar Yard. Doç Dr. Özden Arısoy Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı,
  • Çocuk ve Gençlerde İnternet Bağımlılığı Doç Dr. Serpil Erermiş

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Eylül 2010       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Klinik uygulamalarda temel olarak bağımlılık tanımı açısından iki kavram davranışsal bağımlılık ve fiziksel bağımlılık kullanılmaktadır. Davranışsal bağımlılık madde arayışı içeren aktiviteler ve bununla bağlantılı patolojik kullanım özelliklerinin varlığına ilişkin bulguları, fiziksel bağımlılık ise genel olarak toleransın ve yoksunluğun varlığını tanımlamaktadır. DSM-IV’de internet bağımlılığı bir hastalık olarak bulunmamaktadır. Kimyasal olmayan, alışkanlık gibi gözüken davranışsal bağımlılıklar halen DSM-IV de dürtü kontrol bozuklukları olarak değerlendirilmektedir. Kimyasal olmayan bağımlılıkların bağımlılık yaratıp yaratmadığını belirlemenin yolu ilaç bağımlılığı için saptanmış olan klinik ölçütlerle karşılaştırmaktır.
Bu yöntem davranışsal bağımlılıkların klinik olaraktanımlanabilmesini kolaylaştırmaktadır. Herhangi bir madde aşırı veya kötüye kullanımı olmadığından internet bağımlılığının en yakın olduğu hastalığın patolojik kumar oynama olduğu ileri sürülmüştür. Bazı araştırıcılar internet ve video oyunlarının aşırı kullanımının ödüllendirici bir davranış olarak görülebileceği, dolayısıyla öğrenme mekanizmaları aracılığıyla bazı negatif emosyonlarla (korku, huzursuzluk ve hayalkırıklığı) mücadele etmeye yarayan yetersiz bir strateji olarak kullanıldığını iddia etmişlerdir. Hatta bazı çalışmalarda DSM III-R deki patolojik kumar kriterlerinden türetilen “internet bağımlılığı değerlendirme ölçekleri” kullanılmaktadır. Patolojik kumar, internet bağımlılığına göre üzerinde oldukça çalışılmış bir konudur.
Kandel hazzın nöralmekanizmalarının yeteri kadar iyi anlaşılmadığınıancak bunların olasılıkla beyindeki ödül ve öğrenilmiş davranışın pekiştirilmesi mekanizmalarıyla çakıştığını ifade etmiştir. Ventral tegmental alandan mezolimbik ve mezokortikal alanlara uzanan dopaminerjik nöronların birçok psikoaktif madde tarafından aktive edilebiliyor olması orta beyin dopaminerjik nöronlarının ödül-bağımlılık sistemlerindeki rolünü güçlendirmektedir.Bu nedenle dopamine haz molekülü yada antistres molekülü de denilmektedir. Dopamin sinaptik aralığa salındığında birçok dopaminerjik reseptörü (D1, D5) stimüle ederek stres hissinin azalmasına ve kişinin kendini daha iyi hissetmesine neden olabilmektedir. Bazı genetik varyanta sahip kişilerde,beynin ödül sistemlerindeki bir disfonksiyon yani hipodopaminerjik bir trait, bu durumdaki kişinin daha yüksek dopamin düzeylerine ihtiyacını doğurabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi birçok psikoaktif maddenin yanı sıra hazzın subjektifliği göz önüne alındığında birçok madde ya da davranışın ventral-tegmental alandan dopamin salınımını artırabileceği düşünülebilir.DAD2 reseptörü A1 aleline sahip bireylerde D2 reseptör yoğunluğunun azalmasının tüm madde bağımlılıklarına ve patolojik kumar, seks bağımlılığı, antisosyal davranış örüntülerine neden olabileceği iddia edilmiştir. Patolojik kumar ve madde bağımlılıklarının nörobiyolojik olarak ortak etyopatogenezlere sahip olmaları kompulsif alışveriş, aşırı internet kullanımı-bağımlılığı ve kompulsif seksüel davranışlarında aynı davranışsal bağımlılık mekanizmalarını kullanıyor olabileceğini düşündürtmektedir.
Aşırı internet kullanan bireyler incelendiğinde bu kişilerin insan ilişkilerindeki hayal kırıklıklarına karşı aşırı duyarlı oldukları yabancılarla iletişime girmenin bu kişilerdeki anksiyete düzeylerini belirgin derecede artırdığı saptanmıştır. Yine aynı araştırmada kontrol grubuyla karşılaştırıldığında internet bağımlılarının depresyon düzeylerinin ve kompulsif eğilimlerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Sosyal anksiyete düzeyi yüksek olan kişilerin bu probleminin genetik olarak aktarılan ve bebeklik döneminde stres yanıtlarının (tükrük, terve idrarda katekolamin yıkım ürünleriyle ölçülen)yüksekliğiyle ortaya çıkan nörogelişimsel birbozukluğu olduğu iddia edilmiştir.
Çocukluk ve ergenlik döneminde çevreyle ve yabancılarla olan ilişkinin yoğun stres yanıtına yol açtığı kişilerde kaçıngan davranışın öğrenilerek bir kalıp olarak yerleştiği de ifade edilmiştir. Dolayısıyla komorbid olarak sosyal anksiyete bozukluğu olan kişilerin bir kaçınma aracı olarak internet aşırı kullanımına eğilim gösterdikleri düşünülebilir.

Klinik Görünüm ve Tedavi
İnternet gibi ileri derecede sofistike bir teknolojik aracın bağımlılığın tanımlanması ve ayırıcı tanısının yapılması oldukça güçtür. Bu nedenle klinisyenlerin normal ve patolojik internet kullanımının sınırlarını çizmek açısından dikkatli ve deneyimli olmaları gerekir. Herhangi bir sınıflama sistemine henüz girmediği ve üzerinde genel anlaşma sağlanmış bir tanımının olmaması nedeniyle kendine en yakın bozuklukmuş gibi düşünülen patolojik kumar oynama kriterleri Young tarafından modifiye edilerek 8 maddelik bir değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur. Ayrıca Goldberg tarafından geliştirilmiş 7 maddelik DSM-IV sınıflama sistemine göre uyarlanmış bir tanı ölçeği de bulunmaktadır.

Young’ın İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri
1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş
2. İnternete bağlı kalma süresinde artışa ihtiyaç duyma
3. İnternet kullanımını azaltmaya yönelik başarısız girişimlerde bulunma
4. İnternet kullanımının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri
5. Başlangıçta olduğundan daha uzun süre internete bağlı kalma
6. İnternetin aşırı kullanılması yüzünden ilişkiler, okul ya da işle ilgili sorunlar yaşama
7. İnternete bağlı kalabilmek için aile üyelerine, terapiste ya da başkalarına yalan söyleme
8. İnternete bağlı kalındığı süre içerisinde duygulanım değişikliğinin olması (umutsuzluk, suçluluk,anksiyete, depresyon gibi)

Goldberg’in İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri
On iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerin 3’ü veya daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz internet kullanımı.

1. Aşağıdakilerden biriyle tanımlanan tolerans gelişimi.
a. İstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmış internet kullanım süresi
b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması

2. Aşağıda tanımlanan şekilde yoksunluk gelişmesi
Ağır ve uzun süreli internet kullanımı sonunda aşağıdakilerden en az 2 tanesinin günler içinde ortaya çıkması (1 ay içinde ortaya çıkabilir) ve kişilerin bunlardan dolayı iş, soysal ve önemli işlevsel alanlarda sıkıntı yaşaması.
a. Psikomotor ajitasyon
b. Bunaltı
c. İnternette neler olduğu hakkında takıntılı düşünceler
d. İnternet hakkında fanteziler ve hayal kurma
e. İsteyerek ya da istemeyerek tuşlara basma hareketi yapma
f. Bu sıkıntılı durumlardan kurtulmak için internete veya benzeri servislere bağlanma

3. İnternet kullanımı genellikle planlandığından daha uzun süreler alır
4. İnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya boşa çıkan çabalar vardır.
5. İnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır (kitap almak, yeni web tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.)
6. İnternet kullanımı nedeniyle önemli toplumsal mesleki etkinlikler veya boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır veya azaltılır.
7. İnternet kullanımı, yol açtığı sorunlara (uykusuzluk, evlilik problemleri, işe ve randevulara geç kalma vb.) rağmen aşırı olarak devam eder.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
ms_plesina - avatarı
ms_plesina
Ziyaretçi
5 Kasım 2012       Mesaj #4
ms_plesina - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de internet bağımlılığı ile ilgili ilk birimi hizmete sokan Balıklı Rum Hastanesi'nin doktorlarından Özgür Öztürk:
"Genelde çocuklar online oyun oynayarak zaman geçiriyor. Kadın hastalar arasında online alışveriş yapmak yaygın. Chat'e de çok meraklılar. Erkeklerin çoğu kumar sitelerine düşkün.

"Kimi chat yapmayı da seviyor"
Hayatımızı kolaylaştıran internet yeni bir hastalık türünün ortaya çıkmasına neden oldu: İnternet bağımlılığı. Uzakdoğu Avrupa ve Amerika'dan sonra artık Türkiye'de de bu hastalıktan mustarip olanlar var. Balıklı Rum Hastanesi Madde Bağımlılığı Kliniği'nde tedavi gören hastaların arasına yaklaşık üç ay önce internet bağımlıları da katıldı. Kliniğin doktorlarından Özgür Öztürk
"İnternet bağımlılığını genel bağımlılıkların yeni ortaya çıkan bir parçası olarak görüyoruz. Bu hastalığın belirtileri kişinin internet kullanımını kontrol edememesiyle başlıyor."
diyor.

Kliniğe gelen ve internet bağımlısı olan hastalarınızı ağırlıklı olarak gençler mi oluşturuyor?
Her yaş grubundan başvuran var. Türkiye'de interneti en çok ergenler kullandığı için 12-18 yaş grubundan daha çok hasta geliyor. Ama aralarında 35 yaşın üzerinde olanı da var ev kadınları da.
Hastalarınıza bakarak;
çocuklar internet oyunları bağımlısı kadınlar alışveriş sitelerine düşkün erkekler kumar ve bahis sitelerine meraklı gibi bir çıkarım yapabiliyor musunuz?
Genelde çocuklar online oyun oynuyorlar. Kadın hastalar arasında online alışveriş yapmak yaygın. Kadınlar kumar sitelerine de giriyor ama daha çok chat yapmaya meraklılar. Erkeklerin çoğu kumar sitelerine düşkün. Kimi erkek hasta ise chat yapmayı tercih ediyor.
İçlerinde önemli bir bölümünü bilgi bağımlıları oluşturuyor. Bütün gün önünde bilgisayar ekranı açık olan insanlarkendilerine lazım olmayan bilgi sitelerine giriyor. Kiralık ev arsa satılık araba ilanı içeren sitelerde saatlerce zaman geçiriyorlar. İlgi alanları olmadığı halde amazon.com'da en çok satan kitaplar listesi gibi bilgilerle uğraşıyorlar. Bir yerden sonra kendilerini internetten alamıyorlar. Tüm bağımlılıklar da böyledir zaten. Alkolde de durum böyledir. Hasta bir yerden sonra kendini engelleyemez.
İnterneti bir köle gibi kullanmak lazım"
Alışveriş bağımlısı olan bir kadının internete girdikten sonra online alışveriş bağımlısı haline gelme ihtimali var mı?
Evet. Ev kadınları genellikle online alışveriş ve chat bağımlısı oluyor. Kimisi alışveriş sitelerinde çok para harcıyor. İnternette yapılan harcama insana gerçekmiş gibi gelmiyor. Çünkü cebinden çıkan somut bir şey yok. Böyle olduğunda işin gerçekliği ortadan kalkıyor. Online alışveriş bağımlıları hesabını bilmeden alışveriş yapıyor. Akılları ancak kredi kartı ekstresini aldıklarında başlarına geliyor.

Birinin bağımlı olup olmadığını anlamak için günde kaç saat internete girdiği önemli mi?
Bunun kriteri zaman değil. Bunun kriteri kişinin normalde yapması gereken şeyleri internette geçirdiği vakit nedeniyle yapamamaya başlaması. Mesela bir bankacıysanız günde 10 saat internet başındasınızdır. Ama bu sizin bağımlı olduğunuz anlamına gelmiyor.
Ailenizle geçireceğiniz zaman yerine bilgisayarı tercih ediyorsanız arkadaşlarla buluşmak yerine internete giriyorsanız bağımlılıktan bahsedebiliriz. Eğer internet sosyal hayatı ve iş performansını engellemeye başlarsa bağımlılık söz konusu. Günde bir saatlik boş vaktiniz varsa ve onu bile internette geçiriyorsanız bağımlı olma ihtimaliniz yüksek.
İnternet sadece hayatınızı kolaylaştıran bir araç olarak kalıyorsa bir problem yok. Bu kaçınılmaz bir şey. Hepimiz internetten alışveriş de yapacağız kredi kartı borcumuzu da ödeyeceğiz. Ancak internete köle olmak yerine interneti bir köle gibi kullanmak gerekiyor.

"Bağımlılıklar yön değiştirir"
İnternet bağımlılığına hastalık adını vermek doğru mu?

Hastalık diyebiliriz. Uluslararası tanımlanmış literatüre girmiş olmasa da en kısa zamanda böyle bir tanımlama yapılacaktır.

Bağımlı tedavi olduktan sonra bu hastalık tekrarlayabilir mi?
Bağımlılıklar genellikle tekrarlar. Tekrarlamazsa yön değiştirir. Mesela bir alkol bağımlısı daha sonra kokain bağımlısı olabilir. Bağımlılığa eğilimi olan kişi o bağımlılığa yol açan unsur engellenmedikçe risk altındadır. Kişi alternatif bir hayat tarzı geliştirmiyorsa sosyal çevresiyle iletişimi iyi değilse düzgün bir iş veya okul hayatı yoksa bağımlılık bir yerden tekrar eder. İnternet bağımlılığı sona erdiyse başka bir bağımlılıkla karşı karşıya kalabilir.

Bu hastalığın tedavisinden bahseder misiniz? Hangi yöntemler izleniyor?
Daha çok psikoterapi ve davranışçı psikoterapi dediğimiz yöntemle kişinin hayatını değiştirmek internet bağımlılığına neden olan etkenlerden uzaklaştırmak gerekiyor. Çocuklara interneti sınırlamak onu enerjisini atabileceği sosyal kanallara yönlendirmek önemli. Kişi sosyal fobik olduğu için internette zaman geçiriyorsa öncelikle kişinin sosyal fobisini yok etmek lazım. Depresyon nedeniyle interneti tercih ediyorsa ilaç tedavisi devreye giriyor. Altta yatan başka bir psikiyatrik hastalık varsa önce o tedavi edilmeli. Kişinin bir sosyal fobisi depresyonu yoksa sorunu sadece internet bağımlılığıysa davranışçı çözümlerden yararlanılır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
kenan23 - avatarı
kenan23
Kayıtlı Üye
20 Temmuz 2016       Mesaj #5
kenan23 - avatarı
Kayıtlı Üye
İnternet bağımlılığı, internet kullanımına sınırlama getirememe, sosyal veya akademik zararlarına rağmen kullanıma devam etme ve internete ulaşımın kısıtlandığı durumlarda anksiyete duyma gibi belirtilerle kendini göstermektedir (Esen ve Siyez, 2011). Bağımlılık, internete değil, içeriğine ve sunduğu imkanlara karşı gelişmektedir.

İnternet’i çekici kılan unsurlar;

Sosyalleşme,
her an el altında olması,
yasaklanmış olana ulaşabilmeyi kolaylaştırması,
oyun oynamaya, risk almaya yardım etmesi bunlardan birkaçıdır
İnternet bağımlılığının belirtileri:

Yalnızca birkaç dakika diyerek saatler harcamak.
Çevrenizdekilere ekran karşısında geçirdiğiniz zaman hakkında yalan söylemek.
Uzun süre bilgisayar kullanmaktan dolayı fiziksel sorunlardan şikâyet etmek.
Anonim bir kişiliğe bürünmek, insanlarla internet üzerinden konuşmayı yüz yüze konuşmaya tercih etmek.
İnternet dışı uğraşlara ilginin kaybolması.
Gece geç saatlere kadar bilgisayar başında kalmak. Sürekli uykusuz kalma ve yorgunluk.
İnternete girmek için yemek öğünlerinden, derslerden ya da randevulardan ödün vermek.
Bilgisayarınızın başında çok fazla zaman geçirdiğiniz için suçluluk duyuyorken bir yandan da büyük bir zevk almak ve bu iki duygular arasında gidip gelmek.
ALINTI: sorularlapsikolojim
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
fatmakatarci - avatarı
fatmakatarci
Ziyaretçi
4 Ağustos 2016       Mesaj #6
fatmakatarci - avatarı
Ziyaretçi
İnternet bağımlılığı akıllı telefonlar, pc, tablet vs derken artık ciddi derecede bir hastalık olduğunu göstermeye başladı. Özellikle küçük çocukların bu tarz teknolojik aletleri kullanımında ebeveynlerin dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu hususta profesyonel yardım almak isterseniz moodist hastanesini önerebilirim. Uzman kadrosu ve uygun fiyatlarıyla gerçekten tercih edilebilir bir kurum. Rabbim tüm hastalara şifa versin.

Benzer Konular

16 Aralık 2011 / ThinkerBeLL Bilgisayar
28 Mart 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
4 Mayıs 2008 / Pollyanna Tıp Bilimleri