Çekingenlik Utangaçlık Sosyal Fobi Sosyal-Fobi
şağıdaki belirtilerden en az dördünün varlığı ile birlikte erişkinliğin erken dönemlerinde başlayan yetersizlik duyguları, sosyal acıdan kendini geri çekme ve başkalarınca olumsuz değerlendirilmeye aşırı duyarlı olma, fazla incinme ile seyreden bir kişilik bozukludur.
1-Başkaları tarafından kabul görmeme, küçümsenme, eleştirilme, dışlanma endişeleriyle sosyal ilişki gerektiren islerden uzak durma
2-Sevilip, sayıldığına kesin inanmadıkça başkalarıyla iletişim kurmak,görüşmek istemez
3-Hafife alınıp, dalga geçileceği endişesi ile yakın ilişkilerde rahat davranamaz,bu ilişkilerde tutukluk yasayıp, kendini ve sahip olduklarını ortaya koyamaz
4-Başkalarının da bulunduğu iletişim gereken ortamlarda düşünce içerikleri yoğun bir şekilde eleştirilme, dışlanma düşünceleri ile kaplanmıştır
5-Hissettikleri yetersizlik duyguları nedeniyle, daha önce karsılaşmadıkları kişilerle ayni ortamda bulunduklarında istedikleri gibi hareket edememelerine, konuşma ve davranışlarında kısıtlılık hissetmelerine yol acar.
6-Kişiler kendilerini sosyal acıdan yeteneksiz, renksiz, etkisiz ,zayıf veya diğer kişilere göre daha değersiz bireyler olarak görürler.
7-Küçük düşüp, mahcup olacakları seklindeki düşünce yapıları nedeniyle kendi baslarına bireysel girişimlerde bulunamaz ve yeni aktivitelere başlamak ya da başkalarına katılmak istemezler.
Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır.Ve kişi bu korkunun yaşanmasından kurtulamak için bu tür sosyal ortamlara girmekten kaçınır. Kaçınma nedeniyle kişinin sosyal mesleki yada aile yaşamı etkilenir.
Sosyal fobi iki farklı şekilde görülür.
Genel : Korkular hemen her durum için geçerlidir.
Özel : Yalnızca özel bazı durumlar için geçerlidir. (Başkalrının önünde imza atmak, yemek vs gibi.)
Sosyal fobide en sık karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.
Çarpıntı
Titreme
Terleme
Kaslarda gerginlik
Midede rahatsızlık hissi
Göğüste sıkıntı hissi
Sıcak yada soğuk basması
Başta ağırlık hissi-Baş ağrısı
Bu durumda kişi zaman içerisinde bu belirtilerle yaşamaya alışabilir. Ancak hayatının değişik alanlarını kısıtlamaya başlayan belirtiler bir gün iş güç yapmayı da engellemeye başlarsa işi için tedavisi şart bir durum haline gelir.Yaşanan bu belirtiler kişide derin bir korku ve heyecan hali ile birlikte görülür.
Korkulan durumlardan kaçıma davranışı genellikle çok belirgindir.Ve bazen tam bir sosyal yalnızlıkla sonuçlanabilir. Korkulan durumlarda kaçınmak için olmadık şeyler yaparlar. Bir seminer vermesi gereken kişinin seminer iptal olsun diye ayağının kırılmasına bile sevineceğini söylemesi hatta bunun için dua ettiğini söylemesi olayın ne kadar sıkıntı verici olduğunu anlatmak için yeterli olur sanırım.
Sosyal fobisi olanlar genelde aşağıdaki durumlarda sosyal fobi belirtilerini yoğun olarak yaşarlar.
- Topluluk önünde konuşmak.
- Bir işle uğraşırken seyredilmek.
- Başkalarının önünde yemek-içmek.
- Otorite konumundaki kişilerle temas etmek.
- Misafir kabul etmek
- Başkaları ile tartışmak
- Toplulukta telefonla konuşmak.
- Tanımadığı kişilerin gözlerinin içine bakmak,
- İlgi odağı olmak.
- Başkalarının önünde yazı yazmak.
Sosyal fobi belirtilerini bazen kişi kaygı belirtilerinden birisi imiş gibi düşünebilir.
Korkulan durumdan kaçma davranışı genellikle çok belirgindir. Tam bir sosyal yalnızlığa yol açabilir. Başlangıç yaşı sosyal fobide çok erkendir. Hastaların % 40’ında başlangıç yaşı 10’un altındadır. Hastaların %95’inde ise başlangıç 20’nin altındadır. Okul fobisi olan çocukların %40’ında ise sosyal fobi olduğu belirtilmektedir.
Ne Zaman Başlar ??
Sosyal fobinin başlama yaşının erken olması ciddi sorunlar doğurur. Okul başarısı etkilenir. Bazıları okulu bırakmak zorunda kalır. Yine bir çok psikiyatrik rahatsızlığın ortaya çıkmasına da yol açabilir.bunların içinde en önemlisi depresyon, alkol bağımlılığı ve ilaç bağımlılığıdır. Özellikle batılı ülkelerde yapılan çalışmalarda sosyal fobide alkol kullanımı normal toplum bireylerine oranla 2,5 kat daha yüksek bulunmuştur. Bu da alkolün superegoyu baskılaması daha rahat davranmayı sağlaması ile açıklanabilir ki bu durumda zamanla alkol bağımlılığı riskini artırmaktadır. Alkolikler arasında yapılan bir çalışmada sosyal fobi görülme sıklığının normale oranla 9 kat fazla olduğu tespit edilmiştir. İntihar düşünceleri ve girişimleri sosyal fobide yaşanan sıkıntıya bağlı olarak sık görülmekle birlikte sosyal fobiye başka psikiyatrik rahatsızlıklar ilave olduğunda daha da artmaktadır. Dolayısıyla sosyal fobi bir an önce tanınmalı ve tedavi edilmelidir.
Sosyal fobisi olanlar genel nüfusa oranla şu farkları gösterirler.
/ Yalnız yaşama oranları yüksektir.
/ Eğitim seviyeleri düşüktür. Özellikle çok erken başlangıçlılarda okul fobisi gibi olur
ve başarı düşük olduğu için eğitimlerini sürdüremezler.
/ Genellikle ekonomik açıdan bağımlıdırlar yada fobileri dolayısıyla gerçek
performanslarını gösteremedikleri için hak ettikleri başarıyı gösteremez ve ekonomik
anlamda olmaları gereken yerin çok altında yer alırlar.
/ Başka psikiyatrik problemleri vardır.
/ Sosyal açıdan toplumdan yalıtılmış bir durumdadırlar.
/ Zaman zaman yaşadıkları sıkıntılar intiharı düşündürebilir.
İlaçla Tedavisi:
/ Sosyal fobi iyi tanımlanmış bir durumdur ve tedaviye iyi yanıt verir.
/ Fobik kaçınma sosyal ortamlarda duyulan anksiyeteden (sıkıntı) kaynaklanır.
İlaçla kişinin sosyal ortamlardan duyduğu sıkıntı azalır.
/ Genel sosyal fobide ilaç uygulamaları ile başkaları tarafından reddedilme
yada eleştiriye maruz bırakılmaya duyulan aşırı hassasiyet azalır.
/ İlaç tedavisi bağımlılığa yol açmaz. (Doktor kontrolünde olduğu müddetçe.)
İlaç tedavisinde genellikle depresyonda da kullanılan antidepressanlar kullanılır. En az 6 aylık tedavi önerilir. Ancak bu devrede ilaç kesildiğinde kendiliğinden nüksler görülebilir.Daha uzun süreli kullanım önerilir. Hastaların en sık yaptığı yanlış: sıkıntılar hafiflediğinde ilaç kullanımını aksatmalarıdır. Bu yüzden hastalık belirtileri tekrar ortaya çıktığı için hastalık müzmin (kornik) bir hal almaktadır ve kişinin tedavi olamayacağı gibi yanlış bir kanıya saplamasına neden olmaktadır.
Psikolojik Tedavi:
Sosyal fobide psikoterapi uygulamanın gerekçesi hastaların negatif yoldaki inançları ile (sosyal ortamlarda başarısızlığın kaçınılmaz olduğu gibi ) yüzleşmelerini sağlamaktır. Sosyal fobinin temelinde bu tür inanların yer aldığı düşünülmektedir.
Hipnozda sosyal fobide psikoterapiye yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Hastanın sosyal ortamlara uyumu için ve sıkıntı duygusunu yenmesi için oldukça yararlı bir yöntemdir.
Özet olarak
Sosyal fobi erken başlangıçlı kronik gizli bir hastalıktır.
Tedaviye iyi yanıt verir. İyi tedavi hastanı durumuyla baş etmek için zararlı stratejiler geliştirmesini ve depresyon ve alkolizm gibi ek rahatsızlıkların ortaya çıkmasını engeller.
İlaç tedavisi belli bir süre devam etmesi gerekir. İlk ay belirgin bir yanıtın alınamayabileceği hatırdan çıkarılmamalıdır.Tek başına yada ilaçla birlikte yapılan psikoterapi sosyal fobide oldukça faydalı neticeler verir.
Çocuklar ve Gençler Günlük Hayatta ne gibi Zorlularla Karşılaşırlar ?
- Öğrenci ise tahtaya kalkamaz
- Soruları bildiği halde parmak kaldırmaz
- Öğretmen kaldırıp soru sorarsa aşırı heyecanlanır yüzü kızarır ve kekelemeye başlar ve dili dolanır. Bildiği halde şaşırıp yanlışlar yapar. Çok utanır. Arkadaşlarına ve öğretmenine karşı rezil olduğunu düşünür, bazen okula bile gitmek istemez.
- Bu çocuklar arkadaş edinemezler, hep yalnızdırlar veya çok azının bir- iki arkadaşı vardır.
- Karşı cinsle iletişim kuramazlar.
- Yüzleri kızarır, elleri titrer çok heyecan yaparlar.
- Kalabalık bir ortamda kendilerini izleniyor gibi hissedip, bakışların üzerinde olduğunu zannederler. Bu nedenle bu tür ortamlarda bulunmamaya dikkat ederler. Zaruri ise o ortamın en kuytu sote yerini bulup “ gizlenmeye” çalışırlar.
- Bazı çekingen çocuklar sürekli eve kapanırlar.Bilgisayar, internet başında sanal alem bağımlısı olabilirler.
- Bu gençlerin % 40 ı zamanla depresyon geçirebilirler.
- % 10-15 i alkol bağımlısı olabilirler.
- % 40 ı yaşamları boyu evlenemezler, bekar kalırlar. Çünkü karşı cinsle iletişim kuramazlar ve o kız isteme törenleri, nişan, nikah onlara işkence gibi geldiğinden bekar kalırlar.
- Bu gençler çalışmaya başladıklarında genelde masa başı ve geride insanlarla gözgöze iletişim olmayacak şekilde iş tercih ederler.
- Hak ve hukuklarını arayamazlar.
- İnsanlara hayır diyemezler.
- Güçlü, etkili insanların çekim alanlarına girip onların her dediğini yapabilirler.
- Marjinal, ideolojik, tarikat ideolojilerine kapılabilirler.
- Kendisini tanımaya bir şehre yada ülkeye göç edebilirler.
Bu Durumda Olan Çocuklarımıza Ne Yapılmalı Nasıl Yardımcı Olunmalıdır ??
- Bu çocuklarımız eleştirilmemeli, sosyal olmaya zorlanmamalı
- Çocuğu- genci anlamaya yönelik yaklaşmalı, onun açılmasına yardımcı olunmalı
- Eğer hatalar varsa süratle düzeltilmeli
- Çocuğu olan ailelerle dialog arttırılarak doğal karşılanma, kaynaşma sağlanmalıdır.
- Küçük sorumluluklar verilerek başarı için yüreklendirilmeli, teşvik edilmelidir.
Sonuç alınmadığı durumlarda ailecek bir uzmana gidip yardım alınmalıdır. İlaç tedavisi ile psikoterapi iyi sonuç vermektedir.
Çekingenlik ve Utangaçlık Bir Hastalık Mıdır?
Aşırı derecede çekingenlik, utangaçlık bir psikolojik bozukluktur. Türkiyeli insanlarda ve bazı gelişmemiş ülkelerde daha fazla çekingen insan vardır. Bizim kültürümüzde “ Sessiz, uysal itaatkar “ çocuk hep teşvik edilmiştir. Örneğin “ kız gibi oğlan çok sakin uysal “ lafı Anadolu da çok yaygındır.
“ Çekingen- kaçıngan kişilik bozukluğu” ve “ sosyal fobik bozukluk” başlıca iki çekingen yapıyı temsil eder. Yaklaşık toplumdan % 10 kadar insan bu sorunla karşı karşıyadır.
Çekingenlik, utangaçlık ve sıkılganlığın kaynağı ; genetik, “silik anne- baba modeli”, otoriter ebeveynlerin varlığı, aşırı koruyucu kollayıcı ve hep eleştiren anne-baba modeli,
En büyük nedenler aileden ve çevreden kaynaklanır.
Anne- babanın her ikisi veya biri aşırı evhamlı, titiz, koruyucu- kollayıcı ise ; sürekli çocuğunu “ kollamaya”, “göz önünden ayırmamaya çalışır.” Yada çocuğun yaptığı işler beğenilmeyip hep eleştiriyor ve küçümseniyorsa , diğer çocuklarla kıyaslanıyorsa veya çocuğa her “ yanlışında” dayak atılıyorsa bu çocuklar potansiyel çekingenliğe adaydır.
Çocuğun kendine güvenli, girişimci olabilmesi için teşvik edilmesi, iltifat edilmesi gerekir. Çocuğun sırtını sıvazlamak, aferin demek onu motive eder. Çocuğa uygun ve kesinlikle zararlı olmayan şeylerde ona uymak ve onun tercihlerine saygı göstermek çocuğun yeteneklerinin gelişmesi için özgür ve öz denetime dayalı bir disiplin anlayışı olmalıdır. Çocukla hem oynamalı hem eğlenmeli hemde ciddi konularda ilgilenilmelidir.
Aşırı derece de çekingen ve utangaç olan çocuklar ; gençlikte de, yetişkinlikte de bu sorunla iç içedir.