Arama

Sağlıklı Yaşam ve Bilgiler - Sayfa 58

Güncelleme: 20 Ocak 2015 Gösterim: 601.879 Cevap: 719
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
5 Kasım 2008       Mesaj #571
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
ÇOK YAZILIP ÇİZİLİYOR AMA...

Diyette doğru bilinen 10 yanlış
Sponsorlu Bağlantılar
İnternet, gazete ve dergilerdeki yazılar, beslenme ve diyet hakkında önerilerle dolu. Peki bu bilgilerin ne kadarı yanlış, ne kadarı doğru?

Chicago'da Amerikan Diyetetik Derneği'nin yıllık toplantısında konuşan Georgia State Üniversitesi'nden Christine Rosenbloom, diyette doğru bilinen 10 yanlışı ortaya çıkardı.

İşte diyette doğru bilinen 10 yanlış:

1-Gece yemek yemek şişmanlatır.

Doğrusu:
Bunun bir kanıtı olmadığını söyleyen Rosenbloom, gece ya da gündüz alınan toplam kalorinin önemli olduğunu, ve gece ya da gündüz yenen yemeklerin kalorisinin hesaplanması gerektiğini belirtti.

2-Kan şekerini yükselten yiyeceklerden uzak durun.

Doğrusu:
Rosenbloom, yiyeceklerin karbonhidrat seviyelerine göre ayarlanabileceğini söyleyerek, kilo kaybetmek ya da kan şekerinizi dengeli tutmak için bunun tek strateji haline getirilmemesini önerdi.

3-Yüksek fruktozlu mısır şurubu kilo artışına neden olur.

Doğrusu:
Araştırmacılar, 2003 yılında obezitenin yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanımıyla arttığına dair açıklama yaptıklarında, Rosenbloom bunun yanlış olduğunu açıkladı. Bunu destekleyen herhangi bir kanıt olmadığını savunan Rosenbloom, Amerikan Medikal Derneği'nin geçtiğimiz günlerde yüksek fruktozlu mısır şurubunun obeziteye katkıda bulunmadığını açıkladığını söylüyor.

4-Kafein sağlıklı değil.

Doğrusu:
Rosenbloom, kafeinin ünlü zindelik veren etkisinin yanında Parkinson hastalığı ve gut gibi bazı hastalıklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deliller bulunduğunu belirterek, "Ancak düzenli olarak kafein tüketen insanlarda, kafein su kaybına yol açmaz" dedi.

5-Az şişmanlatan yiyecekler daha iyidir.

Doğrusu:
Bazı insanlarda kilo kontrolü için yağ gramının hesaplanmasının işe yaradığını, ancak bazılarında bunun geçerli olmadığını belirten Rosenbloom, "Kalp hastalığı, diyabet ve metabolik sendromlu hastalar için karbonhidrat kesilerek tekli doymamış yağ gibi çok az miktarda sağlıklı yağ ilavesi yapılabilir" dedi.

6-Daha az sodyum yiyin, tuzlu yiyeceklerden uzak durun, sofra tuzu yerine deniz tuzu kullanın.

Doğrusu:
Tat alma duyusunun her zaman sodyum ve deniz tuzunu fark edemeyeceğini ya da diğer gurme tuzları sofra tuzundan daha sağlıklı olmadığını açıklayan Rosenbloom, işlenmiş birçok yiyeceğin çok fazla tuz içerdiğini ve bu nedenle yiyeceklerin etiketlerinin kontrol edilmesi gerektiğini öneriyor.

7-Günde çok fazla su içmek kilo kaybına neden olur.

Doğrusu:
Suyun kilo kaybettirdiğine dair bir kanıt olmadığını belirten Rosenbloom, "Çorba gibi su içeren yiyecekler, sizi tamamen doyurur. Fakat sadece su içmek aynı etkiyi yapmaz. Susuzluk ve açlık mekanizmamız iki farklı şeydir" dedi.

8-Tam hububatlar, rafine edilmiş ve arıtılmış olanlardan daha sağlıklıdır.

Doğrusu:
Tam hububatların sağlıklı bir seçim olduğunu ifade eden Rosenbloom, "Fakat rafine edilmiş hububatları da terk etmenize gerek yok. İkisinden de biraz yemelisiniz"

9-Şeker çocuklarda davranışsal sorunlara yol açar.

Doğrusu:
Birçok çocuk için "Çocuklar şeker yediklerinde daha coşkulu, hareketli oldukları söylenir" tezi üzerine Rosenbloom, şeker yemeseler dahi çocukların bazen daha hiperaktif davrandıklarını gösteren araştırmalar olduğunu belirtiyor.

10-Protein, atletler için çok önemli bir besin.

Doğrusu:
Atletlerin hareketsiz insanlardan daha fazla proteine ihtiyacı olduğunu doğrulayan Rosenbloom, "Ancak düşünüldüğü gibi çok proteine ihtiyaçları yok. İlave olarak protein almalarına gerek yok, yedikleri besinlerle bol miktarda protein alıyorlar" dedi. Fakat zamanlama sorunu yaşadıklarını belirten Rosenbloom, ağırlık antrenmanından sonra atletlerin yaklaşık 8 gram protein tükettiklerini ve bunu küçük bir kutu az yağlı çikolatalı süt ile karşılayabileceklerini açıkladı. ZAMAN
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:44
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
5 Kasım 2008       Mesaj #572
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Kuaförde saç yıkatmak boyun fıtığı nedeni

Sponsorlu Bağlantılar


Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirurji Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, kuaförlerde başın geriye doğru yatırılarak yakınma şeklinin, boyun fıtığının en önemli nedeni olduğunu bildirdi.

İSTANBUL - Kunday, yaptığı yazılı açıklamada, kadınların en önemli uğrak yerlerinden biri olan kuaförlerde saçların, oturur vaziyette baş geriye doğru yatırılarak yıkandığına, saç boyanması durumunda bu şekilde oturulma süresinin daha da uzun sürdüğüne dikkati çekti.

''Başın geriye doğru yatırılarak yıkanma şekli boyun fıtığının en önemli nedenidir'' diyen Kuday, kadınların ense adalelerinin zayıf olması nedeniyle boyun fıtığı hastalığının kadınlarda daha çok görüldüğüne işaret etti.

Boynun vücudun en hareketli bölgelerinden biri olduğunu belirten Kuday, kuaförde başın geriye doğru yatırılması, arabaların ani fren yapması, voleybol ve basketbol oynamak, denize balıklama atlamak gibi nedenlerin boyun fıtığına yol açtığını kaydetti.

Televizyon seyrederken ya da koltukta uyuyakalmak gibi nedenlerle boynun bir tarafa kontrolsüz düşmesi sonucunda ise boyun fıtığı hastalığının yavaş yavaş oluştuğuna işaret eden Kuday, 50'li yaşlardan sonra boyun fıtığı olma olasılığının yüksek olduğunu vurguladı.

Parmaklarda ya da kolda ağrı, hissizlik ve his değişikliği, omuzda ise kürek kemiğinin arkasında ağrının fıtık belirtisi olduğunu ifade eden Kuday, boyun fıtığının omurganın ortasına doğru baskı yapması durumunun tehlikeli olduğuna dikkat çekti.

Fıtığın omurgaya ortadan baskı yapması durumunda hastanın hemen ameliyat edilmesi gerektiğini ifade eden Kuday, ameliyat olunmaması durumunda geriye dönüşü olmayan bozuklukların başlayacağını belirtti.

Boyun fıtığının MR ile görüntülenebileceğini anlatan Kuday, boyun fıtıklarının yüzde 60-70'nin fizik tedavi ve ilaçla iyileştirilebileceğine dikkat çekti.


A.A

GAZETEPORT
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:44
PembeSeker - avatarı
PembeSeker
Ziyaretçi
6 Kasım 2008       Mesaj #573
PembeSeker - avatarı
Ziyaretçi
Operatör Dr. Ahmet Çakır, "Canlı çiçekler hem enfeksiyon riski taşıyor hem de odaların oksijen seviyelerini düşürüyor" dedi.
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, hastalara götürülen çiçekler konusunda uyarıda bulundu.
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Operatör Dr. Ahmet Çakır, hastanenin her türlü sağlık ihtiyacına zamanında cevap vermek amacıyla nöbetçi hekim kadrosu ile 7 gün 24 saat hizmet verdiğini söyledi.
Çakır, hastanede yatan hastalara çiçek götürülmemesi konusunda da uyarılarda bulunarak, "Canlı çiçeklerin gerek enfeksiyon taşıma riski gerekse odaların oksijen seviyelerini düşürdüğünden dolayı mümkün olduğunca kabul etmeyiniz" dedi.
Hastane hakkında bazı bilgiler veren ve uyulması gereken konuları anlatan Çakır, "Hastanemize evcil hayvanlar kabul edilmemektedir. Her hasta için 1 refakatçi eşlik edebilir. Refakatçiler, herhangi bir sorunla karşı karşıya kalmamaları için 'Refakatçı kartlarını' takmayı unutmasın. 4207 sayılı kanun gereği hastane içi ve kafeterya dahil olmak üzere sigara içilmesi kesinlikle yasaktır. Doktorunuzun hemşirenize taburcu olabileceğinizi bildirmesi üzerine, hasta danışmanlarımızın yardımıyla işlemlerinizi hızlı bir şekilde kapatabilirsiniz. Ziyaret saatlerimiz her gün öğlen 12.30 ile 14.00 ve akşam 18.00 ile 19:00 saatleri arasındadır. Lütfen 7 yaşın altındaki çocukları ziyaretçi olarak getirmeyiniz, kabul etmeyiniz. Sağlığınız için aynı anda iki kişiden fazla ziyaretçi kabul etmemenizi ve ziyaret süresini 10 dakika ile sınırlandırmanızı öneriyoruz. Hastalarımızın ve hastanemizin güvenliği kameralar ve güvenlik personeli tarafından sağlanmaktadır. Acil bir durumda telefonla arayabilirisiniz. Kıymetli eşyalarınızı açıkta bırakmayınız ve koruyunuz. Kaybolan eşyalardan hastanemiz sorumlu değildir" dedi.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
6 Kasım 2008       Mesaj #574
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Soğuk algınlığı saç döküyor



Erkeklik hormonları, soğuk algınlığı, yüksek ateş kelliğe neden oluyor...

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cevdet Altınyazar, ergenlik döneminde saç köklerinin erkeklik hormonlarına gösterdiği aşırı duyarlılığın, kelliğe yol açtığını bildirdi.

Doç. Dr. Altınyazar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıklı bireylerde saçların yüzde 85-90'ının büyümeyi sürdürdüğünü, günde 50 ile 100 saç telinin dökülmesinin normal olarak kabul edildiğini söyledi.

Saç dökülmesinde birbirinden bağımsız rahatsızlıklar arasında erkek tipi saç dökülmesi durumunun ergenlikle beraber görülmeye başlandığını belirten Doç. Dr. Altınyazar, şöyle devam etti:

''Bu durumda, saçlar tepe bölgesinden dökülürler ve zamanla kellik oluşur. Ergenlik döneminde saç köklerinin erkeklik hormonlarına gösterdiği aşırı duyarlılık, kelliğe yol açar. Kalıtımsal unsurlar da bunda etkilidir. Bu tip saç dökülmesi, erkeklerde en sık rastlanan durumdur. Modern tedavi yöntemleri ancak kısmi ve geçici fayda sağlamakta, tedavi kesildikten sonra dökülme devam etmektedir. En yoğun dökülme 20;li yaşlarda olmakta, 35 yaşından sonra dökülme azalmakta ya da durmaktadır. Bu dönemden sonra medikal tedaviler etkisizdir, ancak saç ekimi gibi cerrahi yaklaşımlar denenebilir.''


-HASTALIKLAR DA SAÇ DÖKÜYOR-

Bağışıklık sistemi hastalıkları, duygusal stres, vitamin ve demir eksikliği, yetersiz beslenme ve bazı ilaçların da saç dökülmelerine neden olduğunu bildiren Doç. Dr. Cevdet Altınyazar, şunları kaydetti:

''Soğuk algınlığı, yüksek ateş ve ağır infeksiyon sırasında saçların büyümesi durur ve dinlenme aşamasına geçer. Daha sonra hastalıktan 3 ay sonra dinlenen saçlar dökülür. Bu zamanla düzenlenen bir durumdur. Tiroit hastalıklar sonrası ile memoterapi ve doğum kontrol hapları da saç dökülmelerine neden olmaktadır. Altta yatan problemin düzeltilmesi ya da ilaçların kesilmesi saçların geri gelmesini sağlamaktadır. Bazı deri hastalıklarında ise saç kökleri tamamen tahrip olduğundan yeni saç çıkması mümkün değildir. Tedavinin en önemli yolu kaynağın tespit edilmesidir''


AA

EN SON HABER
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
6 Kasım 2008       Mesaj #575
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Sinirleri yatıştıran yiyecekler


Bu aralar sorunlu bir dönem mi geçiriyorsunuz, herşey sizi sinirlendiriyor mu? İşte sizi sakinleştirecek lezzetli öneriler..


az yemek yemek sismanlatiyor zayiflik diyet



Kiraz, çilek ve böğürtlen gibi meyveler sizi rahatlatabilir İçeriğindeki karbonhidrat yavaşça şekere dönüşürken sizi mutlu edecek ve aynı zamanda vücudunuz bir şeker bombardımanına tutulmamış olacaktır. C vitamini açısından güçlü olan meyveler sayesinde vücudunuzdaki kortizol hormonu azalacak ve daha az stresli hissedeceksiniz. Siyah çikolatayı deneyin %70 kakao içeren siyah çikolatadan vazgeçmeyin! İçeriğindeki güçlü antioksidanlardan olan flavanoid sayesinde rahatlayacak ve kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz. Kuşkonmazın stresinizi azaltabileceği aklınıza gelmiş miydi? İçeriğinde doğal olarak bulunan folik asit sayesinde kendinizi rahatlamış hissedeceksiniz. Bir kap yoğurdun içine karıştırarak yiyebilirsiniz. Bir Meksika mezesi olan Guakamole yapmaya ne dersiniz?

B vitamini deposu olan avokadaların sizde yaratacağı etki çok iyi olacaktır. Tarif: 2 avokadayı soyun. Çekirdeklerini çıkartarak 4’e bölün. Yoğurt, maydonoz, limon suyu, sivri biber, soğan ve sarımsağı bir kaba avokadolar ile birlikte koyun. Hepsini iyice ezilene kadar karıştırın. Bunun için mutfak robotunuzu kullanabilirsiniz. Sonrasında 2 domatesi küp küp kesin, ve hazırladığınız karışımın içine ekleyin. Buzdolabında yaklaşık 1 saat beklettikten sonra çıkarın ve işte muhteşem bir stres düşürücü lezzetiniz
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
7 Kasım 2008       Mesaj #576
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Midye severler dikkat



Deniz sularının ağır metallerle kirletilmesi bazı deniz canlılarını da etkisi altına aldı.


MİDYE YEMEYİN

Suların kirlenmesindeki bir diğer konu da sanayi bölgelerinde ağır metallerin denize akıtılmasıdır. Civa ve ağır metaller denizdeki oksijeni ve yaşamı yok etmiş, yumuşakçaların bünyesine ve bu yolla insan vücuduna girmiştir. Midye, karides, ahtapot gibi canlıların bünyesine yerleşen civa ve ağır metaller insanda doğrudan kanser yapmaktadır. Bu nedenle ne ağır metallerin olduğu denizlere girilmesi ne de bu denizlerden çıkan yumuşakçaların yenmesi doğrudur.

Ülkemizde kanserin yaygın olmasının bir nedeni de budur. Aynı sütte olduğu gibi suda da kontamine olmamış, ağır metallerin bulaşmasından uzak suları içmek, suyu doğal kaynak suyu sattığı bilinen markalardan almak, kirli sulara girmemek ve suların kirletilmesini önlemek, bireysel çabalarla kirlenmesinin önüne geçmek vatandaş olarak hepimizin görevi olmalıdır.

LAĞIMLAR DENİZE AKIYOR

Ülkemizde ne yazık ki denize lağım akıtılıyor. Lağımlardan denize akan mikropların içinde en önemlisi koli basilidir. Koli basili insanın bağırsak florasında doğal olarak yaşayan ve insana vitamin sağlayan yaşamımız için önemli mikroorganizmalardan biri. Ancak bağırsak ortamından dışarı çıktığında insan için en öldürücü organizmalardan biri, çünkü kolera hastalığına neden oluyor.


EN SON HABER
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
8 Kasım 2008       Mesaj #577
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
FAZLASININ CİLDE BİR FAYDASI YOK

Cilt güzelliği için 2 bardak yeterli
Çok su içmenin cildi güzelleştirdiği ve kırışıklıkları önlediğine dair herhangi bir kanıt bulunamadı.

Cilt güzelliği için iki bardak su içmek yeterli. İnsanın ihtiyacı olan günlük su tüketim miktarı üzerinde yaptıkları araştırmalarda her gün yeni bir sonuca ulaşan ABD'li bilim adamları, oranın bilinenin aksine daha az olabileceğini açıkladı.

'Günde sekiz bardak su içilmeli' inanışının yanlışlığına değinen uzmanlar, çok su içmenin cildi güzelleştirdiği ve kırışıklıkları önlediği teziyle ilgili herhangi bir kanıt bulunmadığını belirtti. New York Times'ta yer alan haberde, konuyla ilgili 2007 yılında yapılan bir çalışmaya yer verildi. Çalışmada günde 500 ml su içmenin cilde giden kan akışını artırdığı ortaya çıktı. Ancak suyun kırışıklıkları azalttığı veya ten rengini, görünümü iyileştirdiğine dair hiçbir delile rastlanmadı. Yapılan diğer çalışmalarda ise C vitamininin kırışıkları önlediğine işaret edildi. Östrojen kullanımının, menopoz öncesi dönemde görülen cilt kuruluğunu engellediği ve cilt yaşlanmasını geciktirdiğine dikkat çekildi. Amerikan Dermatoloji Akademisi'nden Dr. Margaret Parsons, fazla suyun cilde olumlu etkisi olmadığını ancak susuz, kurumuş ciltlerde kırışıkların daha belirginleştiğini söyledi.

ZAMAN
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
8 Kasım 2008       Mesaj #578
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
ASİMO'YU ÜRETEN EKİPTEN YAŞLILARA ARMAĞAN


Yaşlılar için müthiş icat
Honda, zorlanan yaşlıların merdiven çıkmasına yardımcı olan robot yürütgeç icat etti.

İnsansı robotların öncüsü Japon Honda Motor şirketi, yürüme yardımcısı yeni makineyi dün kamuoyuna tanıttı.

Bilgisayarlı robot bacaklar, yaşlıların merdivenleri çıkmasına yardımcı olduğu gibi fabrika işçilerinin işlerini de kolaylaştırıyor. 2000 yılında dünyanın ilk iki bacaklı yürüyen robotu ASIMO'yu üreten Honda'nın yürüme teknolojisine en son eklediği makine 6.5 kilo ağırlığında, bisiklet gibi oturulan bir sele ve bacak benzeri metal eklemler ve ayakkabılardan oluşuyor.

Henüz deney aşamasında bulunan motorlu alet, merdiven veya yokuş yukarı tırmanırken vücudun ağırlığını destekleyerek güç sarfını önlüyor. Alet esas olarak kas ve eklemlerini kullanmakta zorlanan yaşlı ve hasta insanları hedefliyor. Honda, ayrıca işçilerin çalışırken hareketlerini kolaylaştırması da beklenen aleti Tokyo'daki fabrikalarından birinde deneyecek. Alet ayakkabıların içindeki alıcılardan gelen sinyaller tarafından kontrol edilen iki motorla iki ayrı bacak için çalışıyor.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Kasım 2008       Mesaj #579
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Cildiniz soğuktan etkilenmesin


Cilt hastalıkları uzmanı Dr. Betül Şengör, cildini soğuk havalardan korumak isteyenlere önerilerde bulundu. Dr. Şengör, soğuk günlerde kuruyan ciltleri, daha sağlıklı ve daha güzel hale getirebilmek için başta turunçgillerle, palamut ve lüfer gibi yağlı balık tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Dr. Betül Şengör, Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde bir güzellik merkezinin düzenlediği paneli izleyen yaklaşık 50 kadına, kozmetik dünyasındaki yenilikleri anlattı. Sorular üzerine, yaklaşan kış mevsiminde insanların ciltlerini koruyabilmek, güzelleştirmek için neler yapmaları gerektiğini de anlatan Dr. Şengör, havaların soğumasıyla birlikte kurumaya başlayan cildin bakımının zor olduğunu, nemlendirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Kurumayla birlikte çatlaklar ve lekeler oluşan cildin nemlendirilmesi gerekir. Bunun için de ilk önerim işin uzmanlarına başvurulması olacaktır. Kliniklerde uygulanacak kimyasal soyma yöntemi, cildi nemlendirmede en etkili yönetimdir. Bunun yanı sıra yine uzmanlık merkezlerinde uygulanacak maskelerle ışık tedavileri aracılığıyla cildin dış etkenlere karşı savunması artırılabilir, hücre üretimi hızlandırılabilir.”

Dr. Şengör, maddi yetersizlikler nedeniyle evinde cilt bakımı yapmak zorunda kalanlara da eczanelerde satılan nemlendirici kremleri tercih etmelerini önererek, “(Bitki, her ilacın ana maddesi) dememek lazım. Çünkü, hangi bitkinin neye iyi geldiği konusunda bilimsel bir veri yok. Bitkiyi cilde yararlı hale getireyim derken, tam tersine zarar görebilirsiniz. Yan etkileri oluşabilir” dedi

CİLDİNİZ İÇİN BUNLARI YİYİN

Dr. Şengör, daha güzel ve daha sağlıklı bir cilt için soğuk havaların hüküm sürdüğü zamanlarda tüketilmesini önerdiği besinleri ve faydalarını da şöyle sıraladı:Turunçgiller (Portakal, greyfurt, limon, mandalina): İçerdikleri A ve C vitaminleri, kış güneşinin olumsuz etkilerini yokeder. Hücrelerinin yeniden yapılanmasına katkı sağlayarak cildin lekelenmesini engeller.

Koyu yeşil sebzeler: Salatalık, roka gibi koyu yeşil renkli sebzeler, ciltteki ter bezlerini çalıştırır, bol vitamin ve madeni madde vererek cildin taze ve pürüzsüz olmasını sağlar.Kekik ve nane: Kan dolaşımını canlandırdığı cildin sağlıklı bir görünüm kazanmasına katkı sağlar.

Bitki çayları (Ada çayı, kuşburnu ve yeşil çay): Bunlar da kan dolaşımın yanı sıra sindirim sisteminin düzenliçalışmasına yardım ederek cilde sağlık görünüm kazandırır. Yağlı balıklar: Özellikle lüfer ve palamutun içerdikleri omega 3 yağ asitleri cilt hücrelerini saran zarı güçlendirir, kırışıklıkları önleyen kusursuz dengeler oluşturmaya katkı sağlar.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:45
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
11 Kasım 2008       Mesaj #580
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Kanseri anlamak için yeni yöntem

ABD’li bilim adamları, deney farelerinin iç organlarını adeta bir pencere gibi gösterecek bir yöntemle kanserin yayılma sürecine ışık tutmayı umuyor.



Nature Methods dergisinde yer verilen bir araştırmaya göre bilim adamları, bu yöntemi kullanarak 21 gün boyunca bir deney faresini yaşatmayı ve meme kanseri hücrelerinin yayılma sürecini incelemeyi başardılar.
İngiltere’de Kanser Araştırmaları Derneği Cancer Research UK, bunun insanlarda “metastaz” diye tanımlanan ve kanserin ilk oluştuğu organdan başka yerlere sıçraması sürecinin anlaşılmasında büyük fayda sağlayabileceğini söylüyorlar.

Kanserlerin bir çoğunda, hasta ilk tümörden değil, bu tümörün başka organlara yayılması sonucu hayatını kaybediyor. Ancak buna sebep olan metastaz süreci, pek az biliniyor. Uzmanlar, bunu kısmen metastazın yeterince gözlenememesine bağlıyor.

Kanser hücrelerinin laboratuar ortamındaki hareketleri, organlar üzerindeki davranışlarından tamamen farklı olabiliyor. Geçmişte denenen yöntemlerde, farenin derisi kaldırılarak mikroskop altında kanser hücrelerinin tutumu izleniyordu. Ancak bu şekilde metastazın bir kaç günde ya da haftada gerçekleşmesi nedeniyle ve farenin yaşam süresi yetmediğinden verimli sonuç alınamıyordu.

Yeni teknik kapsamında, deney faresinin vücuduna bir tür lamel yerleştiriliyor, bu sayede hem kanser hücreleri gözlemlenebiliyor hem de fare hayatta tutulabiliyor.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 19:46 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

7 Mart 2016 / WaRrioR Sağlıklı Yaşam
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2016 / prenses ayşe Cevaplanmış