Arama

Güzellik Sırları ve Pratik Bilgiler - Sayfa 12

Güncelleme: 22 Temmuz 2016 Gösterim: 215.132 Cevap: 130
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
6 Ocak 2010       Mesaj #111
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Kivi cilt lekelerini giderir, biberiye cildi gerginleştirir!

Güzellik deyince artık doğal ürünler devreye giriyor. Birçok insan doğal yaşamdan sırlar öğrenip uyguluyor. Amaç genç ve güzel kalmak. Sizin için de uygulaması çok kolay yollar var...

Sponsorlu Bağlantılar
Şifalı ve doğal ürünlerle güzellik ve bakım konusu son yıllarda bir trend oldu. Size tabiattan önerilerde bulunuyoruz. Ama o kadar titizsiniz ki, söz edilen uygulamalar hakkında emin olmak istiyorsunuz. O nedenle sorularınızı her zaman mail veya telefonla bekliyoruz. Size bu kez farklı doğal yöntemlerden söz edeceğim.

Pürüzsüz bir cilt için


Stres ve yanlış beslenme cildi bozar. Bu arada cildi bakımsız bırakmak da elbette aynı etkiyi yaratır. Bu aralar herkes anti-aging kremleri kullanıyor. Oysa haftada bir kez peeling uygulaması ile bu sorunu çözersiniz. Yüzeydeki ölü hücreler peeling ile yok olur. Bu süreç içinde pürüzsüzlük sağlar. Peeling için "doğal" bir öneri istiyorsanız şunu söyleyebiliriz: Yüzünüze meyve maskeleri de uygulayabilirsiniz. Hem daha ucuz, hem de yan etkisi yok!

Boyun bakımı


Boyun bölgesi önemlidir. Buraya her gün gerginleştirici doğal bir krem sürün. Haftada bir kez de boyun ve dekolte bölgesine masaj yaptırın. Boyun için arada önerdiğimiz doğal maskeleri uygulayabilirsiniz. Biz mutlaka bitkilerden yararlanmanızı tavsiye ediyoruz ve bizim farkımız onları önermemiz. Bunun için size biberiye özlü kremi tavsiye ediyoruz.

Kollar ihmale gelmez!


Yaz aylarında güneş ışığı nedeniyle kollar zarar görür. Kollardaki lekeler ve izler için mutlaka bir leke çıkarıcı bitkisel losyon kullanın. Çiller ile ilgili doğal ürünleri eller ve kollar için de kullanabilirsiniz. Bu arada kırışıklık kremlerini kollarınıza da sürmeyi ihmal etmeyin.

Dudaklar kurumasın!


Bazı dudak bakım ürünleri kimyasal yağlar içeriyor. Bunlar dudakları kurutarak kötü bir görüntü oluşturur. Kullandığınız ürünün bileşiminde bitkisel yağlar olursa daha çok yarar görürsünüz. Bu arada haftada bir, köy tereyağı ile dudaklarınıza bakım yapın. Tereyağını dudağınıza sürün ve 1 saat bekletin.

Kivi ile kolajen yapımı


Kivi'de çok fazla C vitamini vardır. İçindeki meyve asitleri de cildi yeniler. Peeling etkisi gösterir. Böylece hem lekeler gider, hem de canlı bir görünüm alır. Unutmayın, ölü deriyi ciltten attığınızda kolajen yapılanması olur.

Kivi maskesi


Bir kivinin kabuklarını soyun. İnce ince dilimleyin. Bu halkaları cildinizin birçok yerine koyun. Yarım saat dinlendikten sonra yıkayın. Cildiniz yağlı ise kiviyi özellikle tercih edin çünkü gözenekleri sıkılaştırır ve yağ dengesini sağlar.

Selülit sorununa köklü çözüm


Günümüzde bölgesel yağlanma ve selülit, birçok kadının sorunu. Yağların biriktiği bu bölgelerde Herbalium'da üretilen selülit yağı iki aylık bir sürede etkin sonuç veriyor. Tamamen bitkisel olan bu yağla yapılan masaj, portakal kabuğu görünümünü bir süre sonra yok ediyor...
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:26
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
6 Ocak 2010       Mesaj #112
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Nar çekirdeği yağı gençleştiriyor!

Doğan Ürün Uzmanı Volkan Kurt, nar çekirdeği yağının bilinmeyen yönlerini açıklıyor.
‘Gençlik iksiri’ olan nar çekirdeği yağı, fabrikasyon olmayan bir yolla yani damıtma yöntemi ile elde ediliyor. Nar çekirdeği yağının sağladığı güzellik, gerçek güzellik! Bu yağ sadece cilde ihtiyaç maddelerini takviye etmekle kalmıyor, yenileme özelliği de bulunuyor. Ancak bu etkinin olabilmesi için yağın, yüzde yüz doğal ortamda üretilmiş meyveden elde edilmesi ve soğuk sıkma yöntemiyle üretilmesi gerekiyor. Nar çekirdeği yağı kırışıklıkların giderilmesinde de eşsiz bir doğal reçete; hücrelerin yenilenmesine de yardımcı. Herbalium Doğal rnler Merkezi sitesinde de bilgilerine ulaşabileceğiniz bu yağ, cilt dokusunun daha pırıltılı ve elastiki görünmesini sağlıyor. Cildin kaybettiği kolajeni ve cilde gerekli olan malzemeleri kazandırıyor.
Sponsorlu Bağlantılar

Güzellik, kırmızı tanelerin çekirdeğinde gizli!
Nar yağı, yaşlanmayı önleyici ve tersine çevirici özelliklerinden dolayı önemli bir doğal yağ haline geldi. Kadınlar arasında da popüler olmaya başladı. Orta yaşlar için yaşlanmayı önleyici özelliklere sahip yağ, genç ciltlerde de işe yarıyor. Onlara daha canlı ve parlak bir görünüm veriyor, çizgileri engelliyor.

2 aylık nar çekirdeği yağı kürü nasıl uygulanır?
Yorgun ve yaşlı bir görünümü ortadan kaldıran bu kürde, nar çekirdeği yağını bir pamuğa sıkarak cildinize uyguluyorsunuz. Sonra parmaklarınızla hafif hafif masaj yaparak gözaltı hariç, tüm yüze ve boyuna yediriyorsunuz.

30 yaşında olan ama hala 20'li yaşların başında gözüken Ebru Şallı’nın güzelliğini nar özlü kremler kullanmaya borçlu olduğunu her fırsatta söylediğini anımsayın!

Doğanın farkı!
Nar çekirdeği yağı, bakımsızlık, yaş ve hava etkilerinden dolayı bazı maddeleri kaybetmiş ve yıpranmış ciltler için “S.O.S çözüm" getiren bir doğal yağ. Birçok bitkisel yağın özünde şifa ve gençlik özellikleri saklı ama "nar çekirdeği yağı" gerçek anlamda adeta gençliğin gizli sırrını barındırıyor. Herbalium'un ürettiği yağ doğal östrojen içeriyor; cilt besleyici, sıkılaştırıcı etkisi ile gençlik kazandırıyor. Düzenli kullanımda cildin pürüzsüz bir hale gelmesine yardımcı oluyor. Yaşlılığı tersine çevirici özelliği ile güzelliğine düşkün kadınların çoğu onu tercih ediyor.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:26
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
6 Ocak 2010       Mesaj #113
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Portakal kabuğundaki gençlik mucizesi

Portakal ve limon kabuğu... Bu ikisi biberiye bitkisinin özü ile birleşince ortaya süper bir karışım çıkıyor. İşte bu güçlü iksirin formülünü Doğal Ürün Uzmanı Volkan Kurt açıklıyor.
Yüzde kırışıklık ve sarkma problemleri birçok kadının ortak sorunudur. Bu problem, sigara ve düzensiz beslenmeden dolayı genç kızlarda dahi görülebilmektedir. Form kazanma yöntemleri kışın daha çok gündeme geliyor. Çünkü kış, insanı depresyona sokan bir mevsim. Ve bu da cildi etkiliyor, bozuyor. Kadınların büyük çoğunluğu güzellik ve sağlık çözümleri için tercihini doğal olandan yana kullanıyor. Artık günümüzde, “doğal” güzelliğe daha çok kıymet verilmeye başlandı.

Şimdi size portakalın getirdiği güzellikten ama mucize bir güzellikten söz etmek istiyorum. Portakalın içeriğinde potasyum, protein, B ve E vitaminleri bulunmaktadır. Kabuğunda bulanan karoten, kanı temizlediği için cilde de çok yararlıdır. İşte güzellik sırrı da bu kabukta saklı. Portakal kabuğu özü, yine cilt için çok önemli bir şifalı bitki olan biberiye özü ile birleşince da harikalar yaratıyor. Bu karışım ciltteki sorunları yok ediyor.

Turuncu kabuktaki gençlik sırrı
Biberiyenin yapraklarının özü, yaralar ve kesiklerin giderilmesinde kullanılır. Portakal kabuğu uçucu yağı ise derideki bazı sorunları giderir. Limonda da cilt için çok faydalı maddeler bulunmaktadır. Bizler lekelere, kırışıklıklara iyi gelen, gençleştiren bitkisel çözümler üzerinde duruyoruz. Bazı bitki ekstreleriyle saf yağların da güzellik, gençlik için yararlarını biliyoruz. Portakal ve limon kabuklarındaki özler neticesinde, deride çok yönlü güzelleştirici etki yaratır. Sorunları gideren, deriye aydınlık ve parlaklık veren portakal ve limon özleri, biberiye gibi doğal başka bir yağ ile buluşturulduğunda ise mükemmel bir cilde davetiye çıkarır.

Güzelliğin ve gençliğin tabiattaki doğal bitkilerde aranmasının nedeni son yıllardaki yükselen eğilimlerle de ilgili. Çünkü birçok kadın artık doğal olan kozmetiğe değer veriyor. Doğadaki güzelleştirici formüllere inanıyor, deniyor ve sonuçlarını alıyor. Bu durum, derinin onarılmasını ve korunmasını sağlayan doğal kremlere olan ilgiden de açıkça belli oluyor.

Sözünü ettiğimiz bitki özlü krem düzenli olarak sabah ve akşam saf gülsuyu ile temizlenmiş cilde uygulanmalı. (Yalnız yüzünüz yağlı ise, gülsuyu ile silmeyin) Dairesel hareketlerle emilmesini sağlayın. 12 haftadan sonra cildin daha sorunsuz, genç ve yumuşak bir görünüme kavuştuğunu göreceksiniz.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:27
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
11 Şubat 2010       Mesaj #114
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Bel çevremiz neden kalınlaşır?


Pek çok kadın düşük bel pantolonlardan taşan ve dar kıyafetlerde kötü bir görünüm veren bel çevresi yağlarından şikayetçidir.

Pek çok kadın düşük bel pantolonlardan taşan ve dar kıyafetlerde kötü bir görünüm veren bel çevresi yağlarından şikayetçidir. Hem görsel açıdan hem de pek çok hastalığa zemin hazırlaması nedeni ile bel çevresi yağları önemsenmeli, sağlıklı beslenme programı ve egzersiz ile önlenmelidir.

Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın Selçuk, “Bel çevresi yağlanmasının nedenleri ve Memorial Ataşehir Tıp Merkezi’nde uygulanan ayrıntılı vücut analiz cihazı ile abdominal yağlanmanın ölçülmesi ve çözüm yolları” hakkında bilgi verdi.

“Bel çevrem kalınlaştı, göbeğim yağlandı, kilo veriyorum fakat göbeğim hiç gitmiyor.” gibi cümleler kilo sorunu olan-olmayan herkesin yaşadığı ve şikâyet ettiği dönemlerde dilden düşmeyen cümlelerdir. Kalıcı tedavinin diyet tedavisi olduğu kabul edilmesi gereken bu tip yağlanma, aslında birçok kronik hastalığın oluşmasında etkin bir rol oynamaktadır.
Ayrıntılı vücut analizi bel çevresi yağ dağılımı ve miktarı hakkında 1 dakikada bilgi verir. Yapılan ölçümler sonucunda kişinin genel yağ yüzdesi, yağ kütlesi, bölgesel olarak yağ ve kasın dağılımı, bel kalça oranı baz alınarak yağlanmayı azaltacak diyet planlanır.

Bel çevresi geniş olan kişilerde kronik hastalıkların görülme sıklığı yüksektir!


Özellikle metabolik sendrom, dislipidemi, kardiyovasküler hastalıklar ve tip 2 diyabetin sık gözlendiği bu kişilerde bu yağlanmayı azaltmak için doktor ve diyetisyen kontrolü şarttır. Çünkü bu kişilerde oluşan hormon bozukluklarında ilaç tedavisi gerekebilir. Diyet tedavisi bel çevresi yağlanmasını azaltır bu rahatsızlıkların oluşum riskini ortadan kaldırır.

1. ADIM: Bel çevresi yağlanmasının nedenini araştırmak
• Vücutta yağlanma oranının yüksek olması sağlık problemlerinin var olmasında tek başına bir indikatör değildir. Fakat abdominal yağlanma olarak tanımladığımız bel çevresi yağlanmasının oluşmasında altta insülin direnci, kortizol fazlalığı, hipotiroidi, Cushing ( böbrek üstü hormonların fazla çalışması ) gibi sağlık sorunlarının olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
• Yağlanma sebeplerinden bir diğeri de gıda alımında dengesiz tüketimdir.
• Menopoz dönemi de yağlanmanın vücutta fizyolojik olarak arttığı ve tetiklediği bir dönemdir.
• Hareketsizlik ve buna bağlı enerji harcamada azalma.
• Fazla alkol tüketimi de bel çevresi yağlanmayı artırmaktadır.
• Kronik stres bel çevresinde yağlanmaya en önemli nedenlerdendir.

2. ADIM: Nedeni bulduktan sonra çözüme yönelmek gerekir.
Bel çevresi yağlanmasının sebeplerini öğrenmek için doktor kontrolü sonrasında gerekli tahliller yaptırılıp, hormonal bir sebep var ise ilaç tedavisi başlar. Bununla birlikte kilo fazlası olanlarda bel çevresi yağlarını azaltmaya yönelik diyetisyen kontrolünde diyete başlanır.
Kilo fazlalığı; fazla kilolu olma ya da obezite hangi aralıkta olursa olsun beraberinde vücutta yağlanmayı da artırmaktadır. Yapılan vücut analiz ölçümlerinde bu yağlanmanın miktarı ve dağılımı hakkında sonuç alındıktan sonra sık takiple kişinin sağlıklı kiloya gelmesi hedeflenir.

Bu konuda hedeflenen tartı çok önemlidir. Hedef tartı uzun süre korunabilecek, kişinin boyu ve ayrıntılı vücut analizi ölçümü dışında yaşını da göz önüne alarak hesaplamak gerekir. Kısacası hedef kilo sağlıklı kilo olmalıdır. Diyetin içeriği karbonhidrat, yağ ve proteince dengeli olarak kişiye uygun olarak planlanır.

3. ADIM: Yağlı ve karbonhidratlı besinlerin tüketiminde miktar kontrolü şart!
Yine sıklıkta duyduğumuz cümlelerdir “ Ben hiç yağlı şeyler yemiyorum, yemeklerimi zeytinyağlı yapıyorum, evimize margarin tereyağı hiç girmez… Fakat vücudum yağlanıyor? ” bilinmesi gereken en önemli gerçek vücutta oluşan yağ ile tüketilen yağ farklı şeylerdir. Vücut yağı; yağ ve yağlı gıdaları tüketme dışında örneğin, simit, börek gibi hamur işi besinler, meşrubatlar, bisküvi, cips, gofret, tatlılar, hazır et suları, salata sosları gibi daha sayabileceğimiz karbonhidrat ve proteinli gıdaların gereğinden fazla tüketilmesi sonucunda da vücutta artar ve bel çevresinde depolanır.

İnsülin direncine dikkat!
Özellikle insülin direnci gibi diyabet oluşum riski artmış kişilerde sıklıkla gördüğümüz abdominal yağlanmada diyetin içeriğinde özellikle glisemik indeksi düşük diyet uygulanarak bu kişilerde oluşan sürekli açlık hissinin ortadan kaldırılması ile kilo kontrolü sağlanır.

Özellikle insülin direnci ile gelen hastalar “Yedikçe yeme isteğim oluyor, yemek sonrasında hemen canım tatlı bir şeyler çekiyor, sık acıkıyorum, çok sık tatlı yiyorum” gibi gıda alımında sıkıntılarla gelmekteler. Çünkü insülin direncinde aldığımız tüm besinlerin içeriğinde bulunan karbonhidrat olan şeker kandan hücrelere taşınamıyor ve hücreler kendini sürekli aç hissedip beyne açlık sinyali gönderiyor. O açıdan diyet yeterli ve dengeli öğünlerle sık aralıklı ve kan şekerini hızlı düşürüp kişiyi hemen acıktırmayacak şekilde planlanmaktadır.

Özellikle glisemik indeksi düşük bu diyetlerde pizza, burger gibi fast food yiyecekler, beyaz pirinç, makarna, gözleme, börek, reçel, bal, tatlılar, meyvelerden muz- incir- kavun- üzüm gibi daha birçok besinde kısıtlama yoluna gidilmektedir. Çünkü bel çevresini artıran besinler genelde glisemik indeksi yüksek gıdalardır.

Geçici çözümler uygulamayın!
Doğru zannettiğiniz en büyük yanlış yağlanmanın sadece bel çevresinde biriktiğini düşünmeniz
Karın çevresinde oluşan yağlardan lipoliz, mezoterapi ve liposuction benzeri yöntemlerle ancak geçici olarak çözüm bulabilirsiniz. Bu konunun uzmanları da bel çevresi yağlanması yüksek olan kişilerde öncelikle fazla kiloların verilmesini vurgulamaktadırlar.

Yapılan yağ analizlerinde kişilerde abdominal yağlanma dışında bacak, kalça, gövde ve kollarda da yağ yüzdelerinin beldeki kadar yüksek hatta bazen beldekine oranla daha yüksek yağ yüzdelerine sahip olduğu görülmektedir. Yani kişi kilo alımı sırasında sadece karından yağ almış olduğunu görünüşünde hissetse bile ölçümler diğer bölgelerde de yağın kasa oranla olması gerekenden daha yüksek olduğu görülmektedir.

Bu sebeple bu kişilerde genel yağlanmayı düşürecek şekilde diyet yapılarak vücudun tüm bölgelerinde yağ kaybı hedeflenecek şekilde kilo verimi sağlanır.

Unutmayın her gıdanın fazlası vücutta depolanmayı tercih edecektir. Meyvenin fazla tüketimi de bel çevresini artırabilir. Yeterli miktarda tüketmek en önemlisi!

Genel beslenmelerde yapılan en büyük hatalar;
• Akşam sadece meyve yiyip yatmak
• Saat 6’ dan sonra yemek yememek
• Kahvaltı, öğle gibi ana öğünleri atlamak
• Diyette hiç ekmek yememek
• Ara öğünler yapmamak
• Yüksek karbonhidratlı besinleri diyette çok sık tüketmek
• Pilav, makarna, tatlı, mantı, çorba ve börek gibi yemekleri aynı öğünde bir arada tüketmek
• Kuruyemiş, kuru meyve gibi gıdaları gereğinden fazla tüketmek
• Light gıdaları kilo aldırmaz düşüncesi ile fazla miktarda tüketmek.

Herkesin alması gereken kalori farklıdır

Herkesin yiyebileceği bir porsiyon ölçüsü vardır. Bir besini gereğinden fazla tüketmek de diyetten tamamen çıkarmak da doğru bir hareket değildir. Uzun açlıklar başta bel çevresi olmak üzere yağlanmayı artırır. Önemli olan sık aralıklarla yeterli miktarda tüketmeyi öğrenmektir.
Önemli olan aynı öğünde çok çeşit yemekleri bir arada tüketmek değil farklı günlerde az miktarlarda çeşitli beslenmektir!

Amaç yediklerinizi hep daha aza indirmek değil enerji harcamanızı arttırmak olmalıdır!
Aslında bir adımsayar alarak öncelikle günlük nasıl bir harcamanız olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Çalışmalar bir kişinin günde 8000-10000 adım atması gerektiğini vurgulamaktadır. Çok hareketli olduğunuzu veya hareketsiz olup olmadığınızı anlamanın en pratik yolu adımsayar alıp kendinizi takip etmek ve adım sayılarınızı gün geçtikçe artırarak daha da enerji harcamak atacağınız en büyük adımdır!
Egzersiz yapmak vücutta genel yağlanmayı azaltan en önemli parametrelerden bir tanesidir.

Özellikle yürüyüş ya da yüzme vücutta hem bölgesel hem genel yağlanmayı düşüren 2 spor şeklidir. Haftada 4 kez 35-45 dakika tempolu aralıksız yapılan aktivite yağlanmayı azaltır. Hızlı yapılan aktivite sizi daha çok terleten aktivite kas oranınızı azaltmaktan öteye gidemez.
Romatizması, kalp sorunu, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalığı bulunan kişilerin hekimlerinin kontrolünde önerilerine uyarak spor yapmaları gerekmektedir. Egzersizi tek başına uygulamak yağlanmanızı azaltmaz tam tersi size kilo bile aldırabilir. Diyetinizi de alarak öneriler eşliğinde abdominal yağlanmayı düşürebilirsiniz.

(ekolay)
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:29
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
1 Mart 2010       Mesaj #115
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

Saçları her gün yıkamak zararlı olabilir!


Saçların her gün yıkanmasının derideki koruyucu bakterileri yok ederek kepeklenme ve dökülmeye neden olabileceği açıklandı.

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşin Köktürk, saçlı derinin kendine özgü koruyucu florası olduğunu, bakımının özenle yapılması gerektiğini söyledi.

Bazı kişilerin "çok yağlı" diyerek saçlarını sık aralıklarla yıkadığını belirten Prof. Dr. Köktürk, "Bu davranış doğru değil, sık yıkamakla yağlı saçlardan kurtulunmaz. Sık yıkamak saçlı derinin koruyucu florasını bozar" dedi.

Saçları sık yıkamanın derideki koruyucu bakterileri yok ederek kepeklenme ve saç dökülmesine yol açabileceğini kaydeden Köktürk, "Koruyucu tabaka yok olduğu gibi deride istenmeyen bakteri ve mantarların üremesine de neden olabilir. En sağlıklı olanı saçların haftada 3 gün PH değeri 5,5 olan şampuanla yıkanmasıdır. Ayrıca yıkama sırasında çok sıcak su yerine ılık su kullanılmalı" diye konuştu.

Köktürk, saçlarda jöle ve boya gibi fiziksel ve kimyasal uygulamaların uzun süre kalmamasını önerdiklerini belirterek, "Bu ürünler de saçın ve saç derisinin doğal yapısını bozuyor, saçları güçsüzleştiriyor. Saçın maruz kaldığı kimyasal etkinin uzamaması için jöle kullanan kişiler gün sonunda saçlarını muhakkak yıkamalı" dedi.

(ekolay)
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:29
RivaN - avatarı
RivaN
Ziyaretçi
24 Haziran 2010       Mesaj #116
RivaN - avatarı
Ziyaretçi
Saçlarınızı yıpratmamaya özen gösterin. Kesinlikle fırça, sık dişli tarak kullanmamaya özen gösterin. Islaklığı usulca havlu ile giderin. Saç kurutma makinası ve saç ısıtma makinesi kullanmayın. Hatta bırakın kendiliğinden kurusun. Kurulamaya mecbursanız düşük sıcaklıkta kurulama yapın. Islak saçlarınızı taramaktan kaçınınız ki kırılmasın.
Biyotinli soya türünden yiyeceklerle beslenmeye özen gösterin. Biyotin saç sağlığınız ve canlı saç derisi için gereklidir. Bazı erkeklerin saç dökülmesi sorununa çözüm olabilmektedir. Biyotin içeren besinler; mercimek, pirinç, bulgur, fasulye, ceviz, soya, ayçiçeği, yulaf'tır.

Saçın dökülmesine neden olan bakteri ve mineralleri etkisiz hale getiren etkili yağ çay ağacı yağıdır. Çay ağacı yağı kafanın heryerine 10 damla şeklinde dağıtılarak uygulanır, akabinde zeytinyağlı sabunla yıkanır ve durulanır.

Keskin diyarlerden uzak durunuz. Yeterli beslenememeniz saç sağlığınız için olumsuz bir etkendir.

Silizyum ve Biyotin içerikli saç ürünlerini kullanmaya özen gösteriniz. C vitamini, E vitamini ve jojoba yağı da saç için önem arzetmektedir. Papatya, kadife çiçeği, ginsenng ve çarkıfelek çiçeği saçlarınızın canlı ve parlak görünmesine katkıda bulunacaktır.

Özellikle soya gruplarını barındıran yiyecekleri tüketmeye özen gösteriniz. Soya taneleri, tempeh, tofu beslenme alışkanlığınızda yer etmelidir. Soya içerikli yiyecekler saç dökülmesini tetikleyen dihidrotestesteron hormonununu etkisini azaltarak dökülmeyi engeller.

Salmonella enfeksiyonu riskinden dolayı çiğ yumurta yememeye özen gösteriniz.
Saç derinize masaj yapmanız kafa derisindeki kan dolaşımını arttırıp saç köklarinizin beslenmesini sağlayacaktır. Bu da dökülmeyi önleyecek ve saçlarınızın parlak ve canlı görünmesini sağlayacaktır. Fazla oranda A vitamini alınması saç dökülmesini hızlandırır. A vitamini ihtiyacınızı Beta Carotenle giderebilirsiniz.
Ada çayı ve Elma sikesi ile saçlarınızı durulamanız saçınızın çanllılığına katkısı olacaktır.
Silisyum barındıran at kuyruğu saçınızın sağlıklı olmasını sağlayacaktır.Ginko bilola kan dolaşımını hızlandırdığı için saçınızın beslenmesini sağlayacaktır.

Yeşil çay, saw palmetto, ısırgan saç dökülmesini engelleyen mineralleri barıındırır.
Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, nişastanın ise az tüketilmesi gerekir.
Güneş saçlarınıza zararlıdır. Ayrıca deniz suyu da saçlarınıza zararlıdır. Uzak durmaya özen gösteriniz.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:30
RivaN - avatarı
RivaN
Ziyaretçi
24 Haziran 2010       Mesaj #117
RivaN - avatarı
Ziyaretçi

Göz Makyajı


Gözler yüzün en çok dikkat çeken bölgesidir. Teninize ve saçınıza uygun bir göz makyajı ile çok etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz. Bunun yanında gözlerinizdeki anlamı ön plana çıkarmak için göz şeklinize uygun makyaj yapmalısınız.
Böylelikle küçük olan gözlerinizin büyük görünmesini sağlayabilir, istediğiniz etkileyici bakışları elde edebilirsiniz. Unutmayın anlamlı bakışlar doğru yapılan makyajla ortaya çıkar?

Küçük gözler
Bir koyu, bir de açık renk far seçin.
Üst göz kapağınızın tamamına açık renk farı sürün.
Koyu renk bir kalemle kirpik diplerine çizgi çekerek göz çevrenizi belirleyin. Çizgiyi dışa doğru dağıtın.
Koyu renk farı gözün dışına doğru, göz çukurunun üzerine sürün. Dışa doğru hafifçe dağıtın.
Gözün iç kenarına beyaz renk far sürün. Açık ve koyu farlar arasındaki renk farkının sınır oluşturmaması için renkleri birbirine iyice yedirin.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Ayrık gözler
Yumuşak tonda kestane rengi bir far ile koyu renk bir diğer far seçin.
Kestane rengi farı burnunuz ile gözünüz arasındaki bölgeye uygulayın. Farın leke gibi durmasını engellemek için rengi iyice dağıtarak gölge havası verin.
Koyu renk farı göz kapağınızın hareketli kısmına sürün.
Aynı farla, gözün dış kenarını, dışarı taşarak yuvarlayın.
Koyu renk kalemle göz kapağınızın üstüne ve gözün iç kısmına çizgi çekin.
Sadece üst kirpiklerinize iki kat rimel sürün.

Düşük gözler

Birbirini tamamlayan renklerde üç far seçin. Renklerden biri açık, biri orta, biri ise koyu tonlarda olmalı. Tek ambalajda satılan üçlü göz farları uygun bir seçenek oluşturabilir.
Koyu renk farla, alt kirpiklerinizin ortasından başlayıp dışarı doğru bir çizgi çekin. Çizginin ucunu göz kenarınızın dışında hafifçe yukarı doğru kaldırın.
Aynı işlemi üst kirpikleriniz boyunca da uygulayın ve iki çizgiyi birleştirin.
Sünger uçlu bir aplikatör veya bir pamuklu çubuk yardımıyla çizgileri dağıtarak hafifleştirin.
Açık renk farı üst göz kapağınızın tamamına sürün.
Orta koyuluktaki farı göz çukuruna muz formunda uygulayın.
Yine orta koyuluktaki farla gözün dış kenarına gölge yapın.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Yuvarlak gözler
Bir koyu, bir açık tonda iki far rengi seçin. Renkler birbirleriyle uyumlu olmalı.
Açık renk farı göz kapağınızın tamamına uygulayın.
Koyu renk farı göz kapağınızın sadece hareketli kısmına sürün. Göze daha uzun bir form kazandırmak için renkleri uygularken gözün dışına ve yukarıya doğru çalışın.
Göz kapağınıza, kirpiklerin hemen dibinden, boylu boyunca kalem çekin. Çizgiyi göz kenarından dışarı doğru taşırın.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:30
RivaN - avatarı
RivaN
Ziyaretçi
24 Haziran 2010       Mesaj #118
RivaN - avatarı
Ziyaretçi
Kirli eller, uzamış ve bakımsız tırnaklar sanırım hiç birimiz için hiç hoş bir görüntü
oluşturmuyor. Onun için erkek, kadın fark etmez el ve ayak bakımını kimse ihmal etmemeli.

Eller, yaşlılığı vücudun diğer kısımlarına göre çok daha önce gösterebilir. Yüz ise estetik ameliyatlar ile gençleştirilebilinir, ama ele bu yapılamaz. Onun için ellerin yaşlanmasını bakımla engellemek gerekir. Su ellerinize zararlıdır, özellikle deterjanlar ve evde kullanılan temizleyiciler ellerinizi mahveder. Soğuk hava, toprak, güneş ve deniz suyu gibi şeyler de yine elleri hırpalar. Dolayısıyla, ellerimize her gün el kremi sürmek size bir alışkanlık haline gelmeli.

Ellerinizi ıslatarak iş yapacağınız zaman kesinlikle lastik eldiven giyin. Bahçede çalışıyorsanız, lastik eldiven yerine kalın kumaş eldivenleri tercih edebilirsiniz. Soğuk havada ya da kar yağdığında ise eldivensiz sokağa çıkmayın. Ellerinizi her yıkamanızdan sonra iyice kurulayın ve el kremi veya losyon sürün. Günde en az bir defa parmakları, tırnakları bir fırçayla, yumuşak sabunla fırçalayın. Haftada bir kez, ellere çok yağlı bir kremle masaj yapmak veya el maskesi kullanmak ellerinize çok iyi gelecektir. Özellikle gece yatmadan önce ellere mutlaka vazelin sürüp pamuklu eldiven giyerek yatın. Bu işlem eller için çok yararlıdır. Ayrıca, el üstlerine sürülen sıcağa yakın parafin gözenekleri açar, cildi temizler ve yoğun bakım yapar.

Tırnaklarda bakıma çok ihtiyaç duyar. Bol bol nemlendirici sürerek tırnak etlerinin yumuşamasını sağlayabilirsiniz. Yumuşayan tırnak etlerini ise bir havlu ile geri itebilirsiniz. Gece yatmadan önce tırnak diplerine özel krem sürmeniz size çok faydalı olacaktır.

Tırnakalrınıza Manikür yaparken, sabunlu su yerine, ılık zeytinyağı kullanabilirsiniz. Fakat tırnak cilasını sürmeden önce tırnakları iyice silmeniz gerekir, yoksa cila tırnaklardan akar.

Ayaklar, dik durabilmemizi sağlayıp bütün gün vücudumuzu taşırlar. Ayak dertlerinin birçoğu fazla dar, burnu sivri, topuğu yüksek ayakkabıları giymekten oluşur. Ayakkabılarınızın tam ayağınıza göre olması gerekmektedir. Ayak Başparmakla ayakkabının burnu arasında en az 1 cm boşluk olmalıdır. Ayaklar sabahları en küçük halindedirler, o yüzden ayakkabı almak için en doğru zaman akşamüstüdür. Ayakları her gün sabunla köpürterek kesinlikle yıkayın ve sert kıllı bir fırçayla fırçalamanızda fayda var. Özellikle topuk kısmında ki sertlikleri gidermek için ponza taşını kullanabilirsiniz. Ayaklara, losyonla masaj yapmak çok iyidir. Hem kişiyi rahatlatır, hem de ayak derisi yumuşar. Ayaklara, talk pudrası sürün. Bu, nemi yok eder. Gece yatmadan önce ise ayaklarınıza vazelin sürün ve pamuklu çorap giyip yatınız.

Yorgun ayakları dinlendirmek için, bir leğenin içine ılık su ve birkaç damla lavanta yağı dökün. Ayaklarınızı suyun içinde 15 -20 dakika bekletin. Ayrıca limon suyu da cildi yumuşatır ve ayakları dinlendirir.

Her 10 günde bir pedikür yapmanız gerekir. Tırnaklarınızı keserken dikkatli olmalısınız, tırnağın yanlış kesilmesi tırnak batmasına sebep olabilir. Çok sıkı, dar ayakkabılar giyilmesi de tırnakları rahatsız edip batmasını sağlayabilir.

Ömür boyunca vücudumuzu taşıyan ayaklarımızı, bakımsız bırakmamız pek akıllıca olmaz sanırım dimi. Onun için ayak bakımınızı ihmal etmeyin diyoruz.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 01:31
RivaN - avatarı
RivaN
Ziyaretçi
24 Haziran 2010       Mesaj #119
RivaN - avatarı
Ziyaretçi

bayan'larda kıyafet seçimi:
Kısa boy, dar omuzlar, geniş kalçalar...Herkesin bir kusuru var! Önemli olan bu“Kusurlarınızı kapatabileceğiniz püf noktaları neler?”, “ten ve saç renginize en yakışan renkler hangileri?” ve “çalışıyorsanız, gardırobunuzda neler olmalı?” gibi soruların cevapları.

KISA BOYLUYSANIZ...
Pantolon: Eğer vücudunuzun üst kısmını uzun göstermek istiyorsanız düşük belli pantolonlar tercih etmelisiniz. Bacaklarınızı olduğundan uzun göstermek için ise yüksek belli ve düz inen pantolonlar seçin. Kontrast renklerden ve iri desenlerden kaçının. Canlı renkleri üstünüzle aynı tonlarda olmak kaydıyla rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Ceket ve gömlek: Fazla uzun veya belde biten kısa ceketlerden kaçının. Bele oturan ve kalça hizasında kalan modeller seçin. Düşük belli bir pantolon giymek istiyorsanız üzerine saçaklı, püsküllü veya payetli bir gömlek kullanabilirsiniz. Altla üst arasında renk kontrastları yapmayın, illa bir kontrast yapmak istiyorsanız, kumaş türü kontrastları uygulayın: ipek bir elbise üzerine jean ceket gibi.

Elbise: Tek renk ve düz kesim elbiseler silueti daha uzun gösterir. Ayrıca kadınsı ve seksi kesimleri de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Etek boyu baldırların ortasına hatta topukların hemen üstüne kadar inebilir.

ŞİŞMANSANIZ...
Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin.

Üst: Özellikle pantolon üzerine, bacaklarınızın üst kısmına dek inen uzun tunikler giyin. Göz alıcı, dikkat çekici büyük desenler yerine tek renk ve koyu tonları tercih edin. Dekolte kullanmaktan kaçınmayın ama kalın ve belinizi saran kemerlerden kaçının!

Ceket: Dökümlü kumaşlardan olanları tercih edin; mümkünse önünü iliklemeden giyin. Ceketlerinizde büyük vatkalar yerine daha küçük, omuzlarınızı hafifçe yükseltecek vatkalar kullanın.

Elbise - etek: Asla vücudunuzu sarmamalı: streç kumaşlara veda edin! Vücuda yapışmayan, uçuşan kumaşlar idealdir. Renk olarak daha çok tek renk ve koyu tonlar kullanın. Emprime seviyorsanız minik desenlileri tercih edin. Etek boyu baldırlarınızın hemen altına dek inmeli; daha uzun boylar da rahatlıkla kullanabilirsiniz.

GENİŞ KALÇALIYSANIZ...
Pantolon: Geniş pantolonlarla kalçalarınızı kamufle etmeye çalışmayın. Dökümlü kumaştan dikilmiş, düz kesim pantolonlar giyin. Her zaman koyu ve tek renk tercih edin. Asla ve asla tayt giymeyin!

Üst: Üstünüz ince ve kalçalarınız genişse, vücudunuzdaki bu farkı yok etmeniz gerekiyor. O halde, dikkati vücudunuzun üst kısmına çekecek tarzda gömlek, kazak, tişört vb. giymekte tereddüt etmeyin. Çiçekler, geometrik şekiller, karışık renkler, hatta büyük aksesuarlar kullanın, minik dekolteler uygulayın. Göz ve dudak makyajına ağırlık verin.

Elbise - etek: Eteklerinizde dökümlü kumaş ve nötr renkler (siyah, gri, bej gibi) kullanın. Verev kesim ve büzgülü modellerden kesinlikle kaçının. Bel oyuğu kalçanın hemen üzerinden başlayan kesimler tercih edin. Elbisede dikkat etmeniz gereken nokta, göğüslerinizi belirginleştirmek, kalçanızı ise saklamaktır. En doğru model, bel hattı olan ama bele fazla oturmayan, kalça yuvarlağını çıkarmayan düz kesimlerdir. Diz altı etek boyu en ideal olandır.

BOYUN DEKOLTESİ Boynunuz uzunsa, her tarzı uygulayabilirsiniz. Özellikle, yuvarlak açılmış dekolteler ve boyna bağlanmış küçük bir fular çok hoş duracaktır.

Boynunuz kısaysa, “V” yakalı bluzlar veya “V” açılmış dekolteler tercih edin; boynunuz daha uzun görünecektir. Fular kullanmamaya çalışın; boynunuzu iyice kısaltıp omuzlarınıza gömülmüş gibi gösterir. Bunun yerine omuzlarınıza bir şal alın; böylece “V” dekolteniz de kapanmamış olacaktır.

OMUZ DEKOLTESİ
Omuzlarınız kareyse, asimetrik omuz dekolteli veya kolsuz kıyafetler seçin.
Omuzlarınız yuvarlaksa, ince askılı giysiler sizin için idealdir.

Omuzlarınız düşük ve darsa, reglan kollu kıyafetler giymeyin. Omuz başlarını ortaya çıkaran, derin kol oyuğu olan giysiler omuzları daha geniş gösterir.

AYAKKABI SEÇİMİ
Topukta esas, kıyafetin etek uzunluğudur. Diz ve diz altı hizasındaki bir etek uzunluğuyla 7 cm.den uzun bir topuk giyilebilir. Mini bir etekle daha alçak topuk kullanmak gerekir.
Şişmansanız, vücudunuzla oransızlık yaratmamak için yüksek topuktan kaçının, orta boy topuk idealdir.

Kısa boyluysanız, yüksek ve ince topuk vücudunuzda dengesizlik yaratır, eğri ve kambur bir görünüm verir. 5-6 cm.lik bir yükseklik yeterlidir.

Uzun boyluysanız, yine de çok düz ayakkabılar seçmeyin. Az da olsa biraz topuk siluetinize çekicilik katacaktır.
nları gizlemenin yolunu bilmek.
LadyöLüm - avatarı
LadyöLüm
Ziyaretçi
10 Şubat 2011       Mesaj #120
LadyöLüm - avatarı
Ziyaretçi
KİL: Kil, güneşin ve suyun sahip olduğu tüm sağlıklı özellikleri içerir. En önemli özelliklerinden bir kaçı ise, yara izlerinin iyileşmesi ve yağlı ciltlerin temizlenmesini sağlayan çok etkili mineraller içermesidir.

DENİZ YOSUNU: Vücudumuzda toksin içeren sıvının dışarı atılmasında çok büyük yardımı vardır. Bu nedenle, denizde yosun bulup üzerinize yerleştirin. Çok iyi gelecektir...

FINDIK YAĞI: Bitkisel bir yağdır. Cildin yumuşak ve kadife olmasını sağlar. Rüzgardan ve güneş ışınlarından koruduğu gibi aynı zamanda diri ve elastik bir görünüme sahip olmasına yardımcı olur.

SARMAŞIK: Cildin diriliğinin, tazeliğinin yeniden kazanılmasına yardımcı olur. Ayrıca tenin hava almasınada etkisi çok büyüktür.

ALOA VERA: Aloa veranın bronzlaştırıcı ve hafif pembemsi bir renk verici olma özelliğindeki başarısı inanılmazdır. Ayrıca çok kuru ciltler üzerindeki yumuşatma ve nemlendirme konusundaki etkisi ise çok kuvvetlidir.

PAPATYA: Kuru ve çatlamış derileri rahatlatma ve yumuşatma özelliğine sahip bir bitkidir. Bu yüzden çoğunlukla el bakım kremlerinin içinde ve ellerde kullanılır.
Son düzenleyen NeutralizeR; 22 Temmuz 2016 18:45

Benzer Konular

14 Aralık 2008 / Misafir Sağlıklı Yaşam
10 Ekim 2008 / HeliX Taslak Konular
4 Nisan 2013 / reyan Astroloji/Fallar
7 Nisan 2007 / RuffRyders Taslak Konular