Arama

Uyku Bozuklukları ve Tedavi Yöntemleri

Güncelleme: 2 Temmuz 2019 Gösterim: 82.233 Cevap: 12
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Uyku Bozuklukları ve Tedavisi

Ad:  ukz1.jpg
Gösterim: 1994
Boyut:  18.7 KB
Alıntı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da önerisi değildir.

Niçin uyuma ihtiyacı duyarız?


Uyku sadece günlük yaşamın dışında kalmış bir zaman parçası değil, bedenin kendini yenilediği sağlıklı ve uzun yaşamın temeli olan yaşamsal bir gerekliliktir.

Sponsorlu Bağlantılar
Gereğince alınamayan uyku, insanın kendini gün boyunca yorgun, bitkin ve uykulu hissetmesine neden olur. İşinizin kalitesi, konsantrasyon yeteneğiniz ve insanlarla karşılıklı ilişkileriniz etkilenebilir.

Ne kadar uykuya ihtiyacımız var?


Uyku ihtiyacı kişiden kişiye değişir. 4 - 5 saatlik uykuyla zinde uyanan ve gün boyu dinç kalan insanlar olduğu gibi, sekiz saat uykudan sonra bile uyuma ihtiyacı duyan insanlar vardır. Uyku süresi kişiden kişiye farklı olmakla beraber, genelde sekiz saatlik uyku sağlıklı bir insan için yeterlidir.


İyi bir uyku aldığınızın başlıca ölçüsü nedir?


Sabah dinç uyanmanız ve kendinizi gün içinde zinde hissetmenizdir.


Uyku apnesinin belirtileri nelerdir?


Hayati sağlık sorunlarına neden olabilen uyku apnesinin belirtilerini hastanın kendisinin farkedebilmesi zordur. Hasta genellikle uykudaki anormal durumlardan, eşi veya yakınlarının farketmesiyle haberdar olur.


Düzensiz solunum:


Uyku apnesinin en önemli belirtisi gece uykusu süresince ani solunum duraklamaları, çok gürültülü horlamalar ve iç çekmelerdir. Bu solunum düzensizlikleri, çoğumuzda zaman zaman ortaya çıkan yumuşak, hafif horlamalardan farklıdır. Bu tip horlamalar daha çok sırtüstü uyuma sırasında gerçekleşirken, apne türü horlamalar her türlü pozisyonda gerçekleşebilir. Apne tipi horlamada hasta, el kol hareketleriyle rahatsız bir şekilde uyumaya çalışır.


Uykuda nefesin durması:


Uykuda dalma, uyanma veya rüya görme sırasında bazı solunum düzensizlikleri hemen herkeste görülebilir. Uyku apneli hastalıklarda ise sık sık tekrarlanan uzun süreli solunum durmaları olur. Apneli durumlarda 10 saniyeden başlayan solunum duraklamaları bir dakikadan fazla sürelere kadar devam edebilir. Uykuları boyunca saatte 20, hatta 100 defa tekrarlayan, bir dakikaya varan nefes durmalarıyla boğulurcasına mücadele eden kişilerde uyku ve oksijen yetersizliğinin büyük sorunlara neden olması kaçınılmazdır.


Uyku apnesi şüphesinde ne yapılır?


Bahsi geçen belirtilerin birkaçının bulunduğu bir kişide uyku apnesi olabileceği düşünülse de, benzer şikayetlere neden olan farklı birçok uyku bozukluğu hastalığı vardır.

Uyku apnesinin kesin teşhisi ve şiddetinin ölçülebilmesi için uyku labaratuarlarında “poligrafik tetkik” adı verilen incelemeler yapılması gerekir. Uyku sırasında birçok parametrenin kaydedildiği “poligrafik tetkik”, beyin bölgelerinin aktiviteleri, uykunun yapısı ve uyku bozuklukları hakkında en sağlıklı bilgileri veren modern bir laboratuar yöntemidir.
Bu yöntemle, solunum hareketleri, uykuda oksijenlenme, kalp ritmi ve EKG kayıtları yapılarak bunların beden fonksiyonları üzerindeki etkileri incelenir.

Kimlerin tedaviye ihtiyacı vardır?


Uyku testlerinden sonra elde edilen bilgiler değerlendirilerek uyku apnesinin gerçekten tedaviye ihtiyaç gösterip göstermediğine karar verilir.

Günlük aktiviteler sırasında özellikle araba kullanırken uyuklamalar, iş kazalarına yol açabilecek durumlar söz konusu ysa, uyku apnesiyle ilişkili kalp yetersizliği veya oksijen saturasyonunda çok büyük düşüşler tespit edildiği takdirde vakit geçirmeksizin tedaviye başlanması gerekir. Ayrıca; aşırı yorgun, uyku apnesine bağlı aşırı yüksek tansiyonlu, düzensiz kalp atışları olan kişilerde veya saatte 40’ın üzerinde apne sayısı tespit edilenlerde de tedaviye gerek vardır.

Tedavi nasıl olur?


Uyku apnesinin teşhisinden sonra hastanın bir KBB uzmanının kontrolünden geçmesi gerekir. Konuyla ilgili anatomik bozukluklar varsa, bunlar düzeltilmelidir.

Uyku apnesinin cerrahi veya ilaçla tedavisi yoktur. Uyku apnesinin en etkili tedavisi CPAP (Continious Positive Airway Pressure) cihazı kullanılarak yapılır.
Bu cihazın kullanılmasındaki amaç, hastaya devamlı hava basıncı uygulamasıyla uyku sırasında kapanan üst hava yollarını açık tutmaktır. CPAP cihazı hastanın burnuna yerleştirilen, yumuşak silikon bir maske ve bunu cihaza birleştiren hortumdan ibarettir. Cihazın olumlu etkisi birkaç gün içinde görülür.
Yorgunluk, uyuklama gibi belirtiler kaybolur; hastanın günlük aktivitesi ve canlılığı artar, horlamalar kesilir. Artan dinamizm, şişman hastaların zayıflamasını ve sağlıklı kilolara ulaşmasını sağlar.
Uyku apnesi tedavi edilmezse aşağıdaki sorunlara yol açabilir:
  • Düzensiz kalp atışları
  • Kalp büyümesi
  • Kalp krizi riskinin artması
  • Yüksek tansiyon
  • Aşırı yorgunluk ve gündüz uyuklamaları
  • Trafik kazaları (direksiyonda uyku gelmesi)
  • Cinsel arzunun azalması, iktidarsızlık
  • Kontrol edilemeyen şişmanlama (Zayıf, normal kilolu insanlarda da uyku apnesi görülebilir.)
  • Uykuda terleme, sık idrara çıkma
  • Aşırı sinirlilik, depresyon, canlılığın kaybolması
  • Uykuda ölüm

Uyku bozukluğunuz var mı?


Bunu anlamak için aşağıdaki sorularla kendinizi test edebilirsiniz.
1. Hatırlamadığım halde bana uykum sırasında horladığım, tıkandığım veya nefesimin durduğu söyleniyor.
2. Yüksek tansiyonum var.
3. Gece boyunca kalp çarpıntısı veya kalp atışlarımın teklediğini hissederek uyandığım oluyor.
4. Gece iyi uyuduğum halde gün içerisinde kendimi uykulu hissediyorum.
5. Sık sık başağrısıyla uyanıyorum.
6. Araba kullanırken veya iş yerimde aşırı uyku ihtiyacı hissediyorum.
7. Gün içerisinde karşı koyamadığım uyuklama nöbetlerim oluyor.
8. Uykuya dalarken veya uyanırken rüya benzeri hayaller görüyorum.
9. Kızdığımda, şaşırdığımda, üzüldüğümde veya korktuğumda aniden uykuya daldığım oluyor.
10. Uyanınca birkaç dakika yerimden kıpırdayamadığım zamanlar oluyor.
11. Gece boyunca kol ve bacaklarımda atmalar olduğu yanımdakini tekmelediğim söyleniyor.
12. Uyumak için uzandığımda bacaklarımda sık sık karıncalanma hissediyorum.
13. Gece sık sık bacak kramplarıyla uyanır ve bundan kurtulmak için ayağa kalkıp yürüme ihtiyacı hissederim.
14. Sık sık gördüğüm ürkütücü, kötü rüyalardan rahatsız oluyorum.
15. Uykum sırasında yürüdüğüm, konuştuğum veya dişlerimi gıcırdattığım söyleniyor.
16. Çalışma programım değiştiğinde ya da uçak yolculuklarından sonra kendimi yorgun ve uykulu hissediyorum.


Bu cevaplar ne anlam geliyor?

Eğer 1’den 6’ya kadar olan sorulara iki veya daha fazla “evet” dediyseniz sizde uyku apnesi olabilir. Uyku apnesi gece uyku esnasında kişinin yüzlerce defa nefesinin durduğu, ciddi kalp - solunum problemleri yaratarak hayatı tehdit edebilen bir hastalıktır.

Eğer 7 - 10 numaralar arasındaki sorulara iki veya daha fazla “evet” dediyseniz, sizde narkolepsi (gün içinde önüne geçilemeyen uykuya dalma) adı verilen tıbbi bir rahatsızlık var demektir.
Eğer 11 - 12 ve 13. sorulara “evet” dediyseniz, “periyodik bacak kasılmaları veya huzursuz bacak sendromu” olarak bilinen durum olabilir. Kan üresini yükselten hastalık durumlarında ya da bazı nörolojik hastalıklarda bu durumlar ortaya çıkabilir. Tedavi edilmediği takdirde uykusuzluğa neden olur. Eğer 14 - 15 ve 16 numaralı sorulara cevabınız “evet” ise, sizde parsomnia adı verilen uyurgezerlik, uykuda konuşma, gece kabusları veya diş gıcırdatma belirtileriyle ortaya çıkan rahatsızlık söz konusu olabilir.

Uyku labaratuvarında neler yapılıyor?


Uyku esnasında aktiviteler (beyin dalgaları, kas hareketleri ve göz hareketleri, ağız ve burundan solunum, horlama, kalp hızı ve ritmi, bacak hareketleri) elektrot adı verilen küçük altın disklerin başa ve cilde yapıştırılmasıyla kaydedilir. Bu elektrotlar hiçbir batırma, acı verme işlemi yapılmadan sadece yapıştırılır. Hastada elektrikle ilgili hiç bir temas olmaz. Solunum hareketlerini ölçmek için göğüse ve karın çevresine elastik bantlar konulur. Bunların hiç biri acı veren, rahatsız edici işlemler değildir.


Uyku Labaratuvarlarında Nasıl Uyunur?


Uyku merkezimizde, yatak odası, hastanın ev ortamını aratmayacak görünüşte, banyosu ve tuvaleti içinde, televizyonu, mini barı olan konforlu bir otel odası şeklinde hazırlanmıştır. Teknik aletler ve uyku teknisyeni ayrı bir odada bulunur. Siz rahatlıkla sağa, sola dönebilir, tuvalete kalkabilirsiniz. Uyku teknisyeni sizi devamlı izler, odanızdan kendisiyle konuşabilirsiniz.

Gece boyunca uyku sırasındaki beyin dalgaları ve vücut fonksiyonları yandaki odada teknisyen tarafından kaydedilip, ölçülür.

Uyku testinden sonra neler yapılır

?
Doktorunuz, testten sonra bütün gece kaydedilen ölçümleri inceleyip, değerlendirecektir. Eğer uyku bozukluğu bulunursa, gereken tedavi uygulanacaktır. Test sonuçlarını ve palnlanan tedaviye tam anlamanız için doktorunuzla yüzyüze görüşmeniz en iyisidir.

BAKINIZ
Sağlıklı Uyku ve Uyku Terimleri

Uyku Apnesi
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 17:57
*TeoDora* - avatarı
*TeoDora*
Ziyaretçi
3 Aralık 2007       Mesaj #2
*TeoDora* - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  ukz2.jpg
Gösterim: 1679
Boyut:  15.7 KB
İnsan ömrünün üçte biri uykuda geçmektedir. Eskiden beri uyku problemleri başka psikolojik problemlerin belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Uyku kimine göre organizmanın tümüyle her türlü davranış ve tepkilerinin yavaşladığı, algı kapılarının kapandığı, organizmanın korumaya alındığı, merkezi sinir sistemi ve bedenin pasif bir dinlenmeye geçtiği bir durumdur. Öte yandan uykuda beynin aktif olarak çalıştığı, nörofizyolojik bir toparlanma ve onarım yapıldığı, uyanıkken öğrenilenleri ayıklama, depolama, beyin kabuğunda uyanıklık için etkin hazırlanma süreçlerinin olduğu da ileri sürmektedir.
Her bireyin uykusu zaman zaman bozulabilir. Psikolojik sıkıntılar, bedensel hastalıklar uykunun süresini, düzenini gelip geçici olarak bozabilir. Uyku bozuklukları genel olarak iki gruba ayrılmaktadır:
Sponsorlu Bağlantılar

A- Dissomniya: Uykunun miktarı, niceliği ve zamanlamasında bozukluk (uykusuzluk, aşırı uyku vb.)
B- Parasomniya: Uykuda anormal bir durumun ortaya çıkması (kabuslar, uyurgezerlik gibi.

DİSSOMNİYALAR


Uykusuzluk (İnsomniya)


Uykuda dalmada, uykuyu sürdürmede güçlük ya da uyuduğu halde uykusunu alamamış, dinlenmemiş hissetme ile belirli bozukluktur. Bu durumun en az bir ay boyunca, haftada en az üç kez sürmesi gerekir. Hasta saatlerce uykuya dalamadığını, uykuya erken dalsa bile uykunun sık sık bölündüğünü ve uyanınca tekrar uyumakta güçlük çektiğini anlatır. Kimi hastalarda uyuduğu halde dinlenemediklerini, uykuyu alamadıklarını söylerler.
Kişideki uykusuzluk alınan bir madde veya ilaca bağlı değildir. Ya da uykusuzluğun nedeni herhangi bir ruhsağlığı bozukluğu ve bedensel bir hastalıkta değildir. Uykuya dalamadıkça birey uyumak için daha fazla çaba harcar ve gerginlik yaşar. Bu gerginlik gevşemeyi engellediğinden dolayı uykuya dalma iyice güçleşir.
Uykusuzluk yakınmaları kadınlar arasında ve yaşın ilerlemesiyle birlikte daha da yaygınlaşmaktadır.

Aşırı Uyku (Hipersomniya)


Bu bozukluğun temel belirtisi geceleri normal süre uyunduğu halde gündüzleri aşırı uykululuk durumudur. Gündüzleri uykululuk işyerinde, araba kullanırken, toplantılarda uykuya dalma ve uyku isteğinin sürmesidir. Aşırı uyuma kişide sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmalara neden olur. Bu kişilerde aşırı uyuma herhangi bir ruhsal hastalık veya herhangi bir bedensel hastalık ile açıklanamaz; kişinin kötüye kullandığı bir madde ya da tedavi amacıyla uygulanan bir ilaca da bağlı değildir.
Bu tür bozukluğu olan bireylerde de uyku dinlendirici nitelikte değildir. Hızla uykuya daldıkları halde sabahları uyanmakta zorlanırlar. Uyandıklarında ise uyku sersemliğini üzerlerinden atamazlar. Bu uykudan uyanıklığa geçiş sırasında ortaya çıkan bu duruam “uyku sarhoşluğu” adı verilir.

PARASOMNİLER


Parasomniler ya uyku sırasında ya da uyku-uyanıklık arasındaki geçiş sırasında oluşan anormal olayları kapsayan bir bozukluktur. Bilindiği gibi günlük yaşamda yürüme, konuşma, yemek yeme, idrar yapma, dışkılama gibi eylemler uyanıklık durumunda olağan eylemlerdir. Ancak uyku sırasında ya da uyku-uyanıklık arası geçiş döneminde diş gıcırdatma, konuşma, yürüme, istemli kontrol olmaksızın idrar ve dışkı yapma gibi eylemler ortaya çıktığı takdirde bu durum parasomni olarak değerlendirilir. Tüm parasomniler çoğunlukla çocukluk ve ergenlik dönemine özgüdür. Bu grupta yer alan temel bozukluklar kabus bozukluğu, uyku terörü ve uyurgezerliktir.

Kabus Bozukluğu


Her insan rüyasında kabuslar görebilir ama bu durum haftada birkaç kez oluyorsa bozukluk olarak değerlendirilir. Bu rüyalar genellikle canlıdır ve içeriği genellikle kişiye yönelik tehdit içerir. Kişi için stres oluşturan durumlar, yorgunluk ve uyku ortamındaki değişiklikler bu tür kabus yaşantılarının daha sık görülmesine yol açar. Uyanınca rüya oldukça net bir şekilde hatırlanabilir fakat kişi tekrar uyumaktan korkar. Çocukluk çağında geçicidir, yetişkinlikte ise süregenleşebilir.

Uyku Terörü


Uykunun genellikle ilk birkaç saatinde bir rüya olmaksızın bireyin birden büyük bir korku ile haykırarak uyanma nöbetidir. Her bir atak yaklaşık olarak 1-10 dakika sürer. Bireyde derin bir korku ve panik vardır. Kişi uyandığında şaşkın ve etrafında olup bitenleri ayırt edemeyecek durumda olup; yatak çarşafları, battaniye ve elbiseleri çekiştirmek gibi yineleyici davranışlarda bulunabilir. Bir kişide böyle bir bozukluk bulunduğuna kesin olarak karar verebilmek için kişinin bu durum nedeniyle sıkıntı duyması; sosyal ve mesleki yaşamında da bozulma olması gerekmektedir. Kişiler kendilerindeki bu durumu, çevresindekilerin fark etmemesi için kaçınma davranışı içine girebilirler. Diğer insanlarla toplu bir şekilde uyumak istemezler. Genellikle 4-12 yaş arasındaki çocuklarda başlar.

Uyurgezerlik


Uykunun genellikle ilk birkaç saatinde yatakta oturma, yineleyici hareketler yapma, kalkarak dolaşma, giyinme, kapıları açma, yemek yeme gibi otomatik nitelikte davranışlarla belirli bir uyku bozukluğudur. Nöbet sırasında kişinin yüzü donuktur, tek bir noktaya bakarak hareket eder, uyandırmak güç olur. Ataklar sırasında kişiler konuşabilirler veya başkalarının sorularını cevaplayabilirler. Ancak kişilerin konuşmaları genellikle anlaşılmaz ve gerçek bir diyalog kurmak pek mümkün değildir. Çocuklukta sık görülür. Yetişkinlerde nadirdir.

UYKU BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİ


Uyku bozukluklarının tedavisinde her şeyden önce uykusuzluğa neden olan bir başka hastalığın olup olmadığını saptamak gerekir. Organik hastalıklara bağlı uykusuzluklarda (örneğin ağrının çok olduğu durumlarda) önce bu hastalığın giderilmesi, ağrının ortadan kaldırılması gerekir.
Uykusuzluk bozukluğunda öncelikle uyku hijyenine dikkat etmek gerekir. Bu bağlamda hemen ilaca sarılmamalı, geceleri geç yatılsa bile sabahları vaktinde kalkılmalıdır, akşam yemekten sonra alkol, kolalı içecekler, kahve, çay ve sigaradan kaçınmalıdır. Uyku vaktinden birkaç saat önce egzersizler yapılabilir ama uykudan hemen önce fazla yorucu hareketlerden sakınmak gerekir. Yatak odasını uyku ve cinsel eylemler dışındaki faaliyetler için kullanılmamalıdır. Akşam ağır yemekler yememek gerekir. Uyku için yatınca ve uyuyamayınca uyumak için kendini fazla zorlamamalıdır.
İlaç sağaltımından önce gevşeme talimleri, ılık banyo ve davranış sağaltım yöntemleri denenmelidir. İlaç kullanılırken de ilacın alışkanlık yapmaması, kısa sürede etkili olması, ertesi gün sersemlik yapmaması gerekir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:28
Lavie - avatarı
Lavie
Ziyaretçi
10 Mart 2008       Mesaj #3
Lavie - avatarı
Ziyaretçi

Uyku apne sendromu


Uyku apne sendromu, uyku sırasında horlama, solunumun 10 saniyeden fazla durduğu apne nöbetleri ve gündüz aşırı uyku eğilimi ile karakterize bir hastalık sendromudur.
Uyku apne sendromunda henüz açıklanamayan mekanizmalarla uyku sırasında üst solunum yollarında gelişen tıkanmaya ve santral nedenlere bağlı olarak solunum durmaları olmaktadır.
Hastalar, apne nöbeti dediğimiz durum dışında gece boyunca sıklıkla horlarlar. Uyku apnesi var diye bilmek için saatte görülen apne sayısının 5'den büyük olması gerekir. Bu apneler sıklıkla oksijen desatürasyonu dediğimiz kandaki oksijen yüzdesinin düşmesi ile seyreder. Apne indeksinin yüksekliğine bağlı olarak hipoksi gelişir. Bu hipoksi pulmoner arter basıncının artmasına,daha sonra sistemik kan basıncının artmasına neden olarak hastalarda sistemik hipertansiyon ve uzun vadede kor pulmonale gelişmesine neden olur. Eğer genç hastada, nedeni açıklanamayan hipertansiyon ve kor pulmonale varsa akla uyku apne sendromu gelmelidir. Hastalarda apne geliştiğinde, apnenin sonlanması sırasında arousal dediğimiz beyin uyanması olur. Bu kimi zaman farkında olunmayan hareketlerle ya da tam uyanmayla sonlanır. Buna uyku bölünmesi (fragmantasyonu) diyoruz. Bu bölünmeler apnenin sıklığına bağlı olarak ne kadar sık oluyorsa, hastanın uyku kalitesi o kadar bozuluyor ve olumsuz semptomlar o kadar çok artar. Bu bireyin uykudan dinlenmemiş, yorgun kalkmasına neden olur.
Bunlara bağlı olarak hastada baş ağrısı, sinirlilik, kişilik değişikliği, huysuzluk, çabuk yorulma, genel isteksizlik hali ortaya çıkar. Gündüz aşırı uyku eğilimi hastalığın şiddeti ile doğru orantılı olarak artar.
Apnelerin sıklığı, süresi, bir başka deyişle oksijen desatürasyonun derecesi,arousal indeksinin yüksekliği hastanın klinik bulgularının kötüleşmesine, eşlik eden hastalıkların hızla gelişmesine neden olacaktır.
Ad:  ukz3.jpg
Gösterim: 1837
Boyut:  29.5 KB


Uyku apne sendromunu yaşamı nasıl etkiler?


Uyku apne sendromlu hasta kronik olarak yorgun, sinirli, huysuz, isteksizdir. Gündüz aşırı uyku eğilimi vardır. İşte eski başarısını gösteremez. Dikkatini toplayamaz, önemli toplantılarda uyuklar.
Hasta, araba kullanırken direksiyon başında uyuklar, bu uyuklama ciddi trafik kazaları ile sonuçlanabilir. Makina başında çalışan işçide yine küçük uyku atakları nedeniyle iş kazaları olabilir.
Hastaların önemli yakınmalarından biride horlama olup, hastanın eşi, oda arkadaşı ve diğer aile bireyleri horlamanın oluşturduğu gürültüden rahatsız olurlar. Bu kimi zaman eşlerin boşanmalarına kadar gidebilir.
Hastalığın şiddetine bağlı olarak libido(cinsel istek) kaybı olabilir.Hastalarda enpotans (iktidarsızlık) gözlenebilir.
Gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle, hasta çoğu zaman otururken, önemli bir toplantıda konuşurken, yemek yerken, oturarak çalışırken horlayarak uyumaya başlar.

Uyku apne sendromu tedavi edilmezse nelere neden olur?


Uyku apne sendromunun tedavisi yapılmazsa, hayatı tehdit eden bir hastalık olacaktır. Hasta, gelişen hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon gibi nedenlerden dolayı kötüleşecek sağlığı hızla bozulacak,bunlara bağlı gelişecek komplikasyonlarla kaybedilecektir.
Hastalığın ağırlığına bağlı olarak gece apnelerinin uzaması sonucu solunum arresti, koroner spazmı yada ciddi kardiyak aritmilerle kaybedilecektir.
Sılıkla uykuda gözlenen ani ölümlerin nedenlerinden birinin uyku apne sendromu olduğu bilinmektedir.
Hasta tedavi edilmezse, gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle gündüz uyanık kalamayacak ve işlerini yapamayacak, işini kaybecektir.
Çoçukluk çağında, çoçukların gelişmesinde gerilik, ani çoçuk ölümleriyle karşılaşılabilir. Erişkinde görülen diğer klinik durumlar tedavi edilmezse zaman içerisinde çoçuklarda da gelişebilir.

Uyku apne sendromu düşünülen kişilere öneriler


Genel önlemlerde, hasta şişmansa zayıflaması önerilir. Bunun için ev diyetleri, profesyonel diyet önerileri, ilaçla zayıflama yöntemleri, cerrahi olarak gastroplasti yöntemleri ile zayıflamaya çalışılır.
Kişi sigara içiyorsa bunu kesinlikle terk etmelidir. Sigaranın üst solunum yollarında oluşturacağı ödem uyku apne sendromunun ağırlaşmasına neden olarak ikincil hastalıkların çabuk ortaya çıkmasına kolaylaştırır.
Alkol kullanımıda yine üst solunum yollarında ödeme neden olur. Arousal eşiğini yükselterek apneden çıkmayı güçleştirir. Sinir iletisinde azalma yaparak solunum yollarının kolay kapanmasına neden olur. Her koşulda hastalığın ağırlaşmasına neden olur. Bu nedenle hastaların alkol kullanmaktan kaçınmaları önerilir.
Hastanın uyuma pozisyonunu ayarlaması, sırt üstü uyumaması önerilir. Eğer sıklıkla sırt üstü yatarak uyumayı tercih ediyorsa, bu durumda gece kıyafetinin sırtına sert cisim koyarak yan yatmayı sağlaması önerilir.
Sedatif ve hipnotik ilaçların uykudan önce alınmasın kaçınılması gerektiği, hastalığın seyrini kötüleştireceği için önerilmelidir.
Tıbbi tedavi yaklaşımlarında eşlik eden hastalıkların tedavisi öncelikle yapılmalıdır. Örneğin kronik obstriktif akciğer hastalığının tedavisi ,uyku apnenin daha hafiflemesini sağlayacaktır. Hipotiroidinin tedavi edilmesi, uyku apne semptomlarının ortadan kalkmasını sağlıyacaktır.

Uyku hastalıklarının tanısı nasıl konulur?


Uyku hastalıkları tanısı bu iş için özel donanımla donatılmış, uyku laboratuvarı dediğimiz mekanlarda konulur. Uyku laboratuvarlarında polisomnografi dediğimiz uykunun evrelerini ayırt etmeyi (EEG kanalları, göz hareketleri (EOG), çene EMG'si), solunumsal kayıtların (Airflow,göğüs ve karın kas hareketleri, oksimetre), EKG, bacak EMG'si kayıtlarının yapıldığı bir cihazla uyku çalışması yapılır. Hasta bu laboratuvarda normal uykusu sırasında yukarıda belirtilen kayıtlar yapılarak tetkik edilir. Sabah hasta uyandıktan sonra bu kayıtlar değerlendirilip ne tür bir hastalık olduğu konusunda karar verilir.
Bu işlem sırasında herhangi bir ilaç, sedatif, alkol gibi uyku kalitesini etkileyecek materyal kullanılmaz. Hastanın olabildiğince doğal uyuması sağlanır.
Hastanın rahatsızlığının türüne göre tedavili uyku çalışması yapılarak, hastanın tedaviden ne kadar yarar göreceği saptanır.
Uyku hastalıkları tanısında polisomnografi altın kuraldır. Tanı için bazan ambulatuvar tarama cihazları da kullanılmaktadır. Ancak hastalığın tanısı ve tedavisinde polisomnografi olmazsa olmaz kuraldır.
Polisomnografi pahalı bir tanı aleti gibi algılanmakla birlikte radyolojik tanı amacıyla kullanılan birçok cihazdan daha ucuzdur. Ayrıca sağıltılan hastaların kazanılması ve hastaların iyileşmesine bağlı sosyo-ekonomik kazanımlarla kıyaslandığında cihazın çok ucuz olduğu ortadır.

Ülkemizde uyku laboratuvarı nerelerde var?


Ülkemizde uyku laboratuvarları çok fazla olmayıp yaygınlaşma eğilimindedir.
İlk iki laboratuvardan birisi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöröloji Anabilim Dalındadır. İkincisi ise Ankarada Gülhane Tıp Akademisi Psikiatri Anabilim Dalındadır.
Üçüncü laboratuvar, 1995 yılında SSK Ankara Eğitim Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz kliniğinde, tarafımdan kurulmuştur.
Sonra sırasıyla Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında ,Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında, İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde , Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Nöröloji ve Göğüs Hastalıkları ve Tbc Anabilimdallarında ortaklaşa, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöröloji ve Göğüs Hastalıkaları kliniklerinde vardır.Bu arada birçok üniversitede, kurulma aşamasında olan uyku laboratuvarları vardır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:32
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
27 Kasım 2008       Mesaj #4
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  ukz7.jpg
Gösterim: 1716
Boyut:  16.8 KB

Normal 'uyku' süresi ne kadar?

Günlük aktiviteleri devam ettirebilmek ve verimli olabilmek için günde en az 6-8 saat uyumak gerektiğini belirten uzmanlar, "Çok uyumak değil kaliteli uyumak önemlidir. Sık sık uykunun bölünmesi ile uyku süresi artar. Yani verimli bir dinlenme için daha uzun süre uyumak gerekir. Oysa rahat normal sıcaklık ve neme sahip bir ortamda uyanmadan uyunan bir uyku daha kısa da olsa yetebilir. Bu nedenle şartlar da göz önüne alınmalıdır" uyarısında bulundular.

Uykusunu alamayan kişinin gün boyu bunun sıkıntısı çektiğini dikkati çeken uzmanlar, bireyin unutkan, sinirlili davranabildiğini, dikkatsizlik ve iç sıkıntı sorunu yaşadığını kaydettiler. Uykunun insanoğlunun her zaman çok ilgilendiği konular içerisinde yer aldığını ve bunun nedenin herkesin günlük işlevselliğini sürdürebilmek için uyku uyuma ihtiyacı olduğunu vurgulayan uzmanlar, şu bilgileri verdi:

"Günlük aktivitelerimizi devam ettirebilmek için,verimli olabilmek için bir günde belli sürede uyumamız gerekmektedir. Ve biz, bu gerekli uykuyu alamazsak gün boyu bunun sıkıntısı çekeriz. Unutkan oluruz,sinirliliklerimiz artar, dikkatimiz dağılır, iç sıkıntısı duyarız. Ancak bazen de uykuyu fazla kaçırmaya başlarız. O zaman da, problem olur bizim için. Az uyumak gibi çok uyumakta bir problemdir. Altında yatan sebep araştırılmalıdır. En önemli sebeplerden biri depresyondur. Aşırı uyuma ile birlikte sinirlilik halleri öfke hayattan zevk almama halleri de eşlik edebilir. O zaman konuya daha hassas davranmalı kendimizi bunu sebebine yönelik araştırma yapmaya yönlendirmeliyiz.

'Uykunun normali nedir?' diye bir soru sorulursa o zaman şöyle cevap vermek gerekir. Uyku uyuma hususunda herkes için geçerli olan bir normal olmamakla birlikte 6-8 saat normal uyku kabul edilebilir. Gerçi uykunun süresi kalitesi ile alakalıdır. Sık sık uykunun bölünmesi ile uyku süresi artar. Yani verimli bir dinlenme için daha uzun süre uyumak gerekir. Oysa rahat normal sıcaklık ve neme sahip bir ortamda uyanmadan uyunan bir uyku daha kısa da olsa yetebilir. Bu nedenle şartlar da göz önüne alınmalıdır.

Günlük olaylarla etkilenme uyku süresini bozabilir. Mesela sınavımız kötü geçmiş olabilir, eşimizle kavga etmiş olabiliriz yada o gün çok ciddi para kaybetmişizdir. Ama bu tür uyku bozuklukları gelip geçicidir. Sebep ortadan kalktıktan sonra tamamen düzelir. Bazen de çok uzun uyunabilir. Eğer tembellik etmiyorsak ve uykumuzun aşırı olması çok uzun zamandır varsa ve biz buna rağmen dinlenmemiş kalkıyorsak o zaman ilk önce uyku hijyeni şartlarımızı gözden geçirmeliyiz. Yani yatağımız sağlıklı mı? Odamızın havası temiz mi? Oda ısısı normal mi ? Geceleri sık sık uyanıyor muyuz ? Tüm bunları gözden geçirdikten sonra hiçbir problemimiz yoksa ve fazla uyumamız hayatımızdaki bazı işleri kısıtlamaya başlamışsa artık iş çığırından çıkıyor demektir. Biz uykumuz için bir hekime başvurmalıyız ve sebebe yönelik araştırma yapmalıyız. Kaynağını bulmalı ve bunu halletmeliyiz."
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:33
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
9 Mayıs 2011       Mesaj #5
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

Narkolepsi hastalığı nedir?

Ad:  ukz5.jpg
Gösterim: 1831
Boyut:  58.7 KB

Uyku haliniz içtiğiniz fincanlarca kahveye rağmen geçmiyorsa, belki de artık bir uzmana görünmenizin zamanı gelmiş demektir. Gece yeterince uyunmasına rağmen gündüz aniden gelen dayanılmaz uyku isteği Narkolepsi hastalığının en önemli belirtisi.
Halk arasında çok fazla bilinmediği için ihmal edilen ve uzmana başvurmakta geç kalınan bu hastalıkla ilgili merak edilenleri Nöroloji ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kaynak yanıtladı.

Hangi sınırlar aşıldığında aşırı uyku bir hastalık olarak tanımlanabilir?
Aşırı uykululuk hali, ciddi rahatsızlıklara neden olabilen önemli bir sorun olması gerekirken, genellikle günlük iş temposuyla veya başka sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilip ciddiye alınmıyor. Birçok hasta uzun yıllar aşırı uykululuk halini normal olarak değerlendiriyor. Öğlen saatlerinde, akşam televizyon karşısında, yolculukta ve hatta işte veya direksiyon başında uyumayı normal kabul ediyor. Oysa bunların hepsi birer hastalık belirtisi.

Genel yorgunluktan kaynaklanan uyku isteği ile Narkolepsi arasındaki fark nedir?
Yorgunluk ve uyku halinin birbirleriyle karıştırılmaması gerekiyor. Yorgunluk, aşırı fiziki aktivite ile ortaya çıkan bir durum olup, dinlenmeyle geçiyor. Uyku apne sendromlu hastalarda olduğu gibi bazı uyku hastalıklarında yorgunluk ve uyku hali birlikte de olabilir. Ancak Narkolepsi’deki aşırı uyku hali kişinin öncesinde ve sürekli bir uyku hali yokken birdenbire uykusunun gelmesi ve uykusuna genellikle direnememesidir. Kısa süreli de olsa Narkolepsi’de uykular dinlendirici oluyor ve hasta kısa süre uyuduktan sonra kendini dinlenmiş hissediyor.

Bu durumun hastalık kabul edilmemesi için doğru sınır, kişinin dinlenmiş uyanması ve gündüz hiçbir şekilde kendini uykulu hissetmemesi olarak tanımlanıyor. Aşırı uyku isteği bir hastalık mı?
Öncelikle uykuya ait bazı terimleri tarif etmekte fayda var. Narkolepsi sendromunda aşırı uykudan bahsederken gece uykusunun aşırılığı söz konusu olmuyor. Narkolepsi sendromundaki aşırı uykululuk, kişi herhangi bir uyku hali hissetmezken aniden gelen ve gündüz saatlerinde ortaya çıkan uyuma isteği ve dayanılmaz bir uyku halidir. Uyku atakları, uyku için uygun ortamlarda daha sıklıkla olabildiği gibi, taşıt kullanırken gibi uygunsuz ortamlarda da gelebiliyor.
Uykuda solunum durması gibi uykunun kalitesini etkileyen durumlarda da gece uykusunun uzaması, gece uykusundan dinlenmemiş uyanma gibi aşırı uykululuktan bahsedilebilecek hastalıklar var. Ancak böyle nedenlerle ortaya çıkan aşırı uykululuk halini ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekiyor. Sonuç olarak, hasta eski uyku süresinden daha uzun süre uyumak zorunda kalıyor, uykusundan dinlenmemiş olarak uyanıyor ve bunların hiçbiri olmaksızın gündüz uykusuzluktan şikayet ediyor veya gündüz ani uyku isteğinden yakınıyorsa, bu hali kesinlikle bir uyku hastalığının belirtisi olarak ele alınmalı.

Özellikle bahar aylarında yorgunluk ve uyku isteği artıyor, Narkolepsi hastalarında da ataklar bahar aylarında artar mı?


Narkolepsi hastalarının uyku hali hiçbir dış faktörden etkilenmediği gibi, mevsimsel değişimlerden de etkilenmiyor. Hasta, her mevsim ve şartta aniden uyku hali hissediyor ve kısa süre uyuduktan sonra dinlenmiş olarak uyanıyor, güne devam ediyor.

Ne zaman doktora başvurmalı?


Narkolepsi, hekime başvurmadan ve tedavi edilmeden sürdürülebilecek bir durum değil. Sorun, hastaların belirtileri doğru tarif edememeleri ve hangi hekime başvuracaklarını bilememelerinden kaynaklanıyor. Çok nadir görülen bir hastalık olması dolayısıyla da hekimlerin görmeye çok da alışık olmadıkları bir sorun. Uyku atakları veya diğer belirtilerden bir tanesi ilk belirti olabilir. Tüm belirtiler bir arada ortaya çıkmadığı gibi, bazı belirtilerin bittiği dönemde diğerlerinin de başlaması söz konusu olabilir. Belirtilerden herhangi birinin ortaya çıkması hastanın hekime başvurması için yeterli görülmeli.

Narkolepsinin tedavi yöntemlerini anlatır mısınız?


Narkolepsi uzun yıllardır tedavi edilebilen bir hastalık. Bu yönü ile tüm diğer uyku hastalıkları gibi önemli olan doğru teşhis edilmesi. Son yıllarda yapılan araştırmalarla tedavi seçenekleri de arttı, modern ilaçlarla çok daha başarılı ve güvenle tedavi edilmeye başlandı. Aşırı uyku hali için geliştirilmiş ilaçların yanında, hastalığın diğer belirtilerinin tedavisinde genellikle antidepresan olarak bilinen ilaçların bazıları kullanılıyor ve tedaviden yüzde 100’e varan oranlarda sonuç alınıyor.

Korunmak ya da önlemek mümkün mü?


Narkolepsi önlenebilecek bir hastalık olmayıp, yapılması gereken; hastaların bir an önce tedavi edilerek, genç yaşta hayatlarının bu hastalıktan olumsuz etkilenmesinin önlenmesidir.

Narkolepsi nedir?


Narkolepsi, uzun yıllardır bilinen nörolojik bir hastalık. Uyku tıbbı uzmanlarınca araştırılmaya başlanan bu hastalıkta son yıllarda ciddi boyutta gelişmeler elde edildi. Bu gelişmeler hastalığın tanınırlığını artırdığı gibi, yapılan araştırmalar hastalığın daha iyi anlaşılır ve tedavi edilir hale gelmesini de sağladı. Narkolepsi, genellikle birçok belirtiden oluşan kompleks bir hastalık. Bu sendromun diğer belirtileri arasında halk arasında karabasan olarak bilinen uyku felci ve uykuya dalarken veya uyanırken ortaya çıkan halüsinasyona benzer görüntü, duyum ve seslerin algılanması durumları da sayılabilir. Hastalar gündüz aşırı uykulu olmalarının aksine geceleri sık sık uyanırlar ve bazı hastalar gündüz uyku ataklarını gece uykusuzluklarına bağlarlar.
Narkolepsi her yaşta görülebiliyor. Ancak tüm belirtilerin tamamlandığı, hastanın şikâyetlerinin arttığı ve hayatının aksamaya başladığı dönem 20-30 yaşlar arası oluyor.

Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:37
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
17 Eylül 2011       Mesaj #6
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Uykuya yardımcı bitkiler


Bazı bitkiler sizi uykuya hazırlamakta etkilidirler. Örneğin akdiken, ağrıkesici bir etkiye sahiptir. Sinirlilik ve gerginlikle savaşır ve kalp atışlarını düzene sokar. Anlayacağınız sinir sistemine iyi gelir. Kediotu da aynı şekilde sakinleştirici ve spazm çözücü etkiye sahiptir. Çarkıfelek çiçeği de genelde stresle savaşmak için önerilen bitkiler arasındadır. Rahatlatıcı ve ağrı kesici etkisi beraberinde mışıl mışıl bir uykuyu da getirir. Son olarak uzmanlar ıhlamuru da uyku için önerirler. Ama dikkat; aşırıya kaçmadan! Çünkü fazlası da uyarıcı bir etki yapar ve enerji verebilir…
Ad:  ukz8.jpg
Gösterim: 12811
Boyut:  15.2 KB

Uyku Problemine Bitkisel Kürler

  • Melisa, rezene, papatya ve anasondan oluşan bitki çayları içerdiği etken maddeler nedeniyle sakinleştirici özellik taşır.
  • 1 su bardağı keçi sütüyle, 1 su bardağı ev yapımı yoğurdun karıştırılarak yatmadan önce içilmesi tavsiye edilir.
  • 1 bardak kaynar suya 1 tatlı kaşığı ıhlamur konularak 10-15 dakika demlenir. Bu çayın yatmadan önce içilmesi önerilir.
  • Havuç ve kereviz sapının suyunun karıştırılarak içilmesi tavsiye edilir.
  • 1 bardak kaynar suya, 1 tatlı kaşığı rezene toz halinde konulup, 10 dakika bekletilir. Şekerle tatlandırılan çayın yatmadan 1 saat önce tüketilmesi önerilir.
  • 3-4 kaşık kurutulmuş melisa otu (oğul otu) 250 gram kaynar suya karıştırılarak demlenir. Uyku düzeni için kullanılması tavsiye edilir.
  • Papatya çayı yüzyıllardır uyku vakti içeceği olarak kullanılmıştır. Papatyanın içeriğinde bulunan “apigenin” sakinleştirici etkisi kanıtlanmıştır. 1 bardak kaynar suya atılan bir tutam papatyanın 10 dakika bekletildikten sonra, yatmadan önce içilmesi önerilir.
  • Lavanta yağı, uykusuzluk da dahil olmak üzere her türlü rahatsızlık için tıbbi tedavinin yanında kullanılan bir bütünsel tıp metodudur. Lavanta yağının bazı bileşenleri hücre zarlarını etkileyerek, hücrelerin birbirleriyle olan etkileşimlerini keser. Yağ sinirlerindeki iletişimi yavaşlattığı için, huzursuzluk halini yatıştırarak uykuya geçmeyi hızlandırır. Ancak tüm lavanta türleri de sakinleştirici değildir. Bazı türleri özellikle de İspanyol lavantası, biberiye gibi sinirleri uyarıcı özelliklere sahiptir. Lavanta yağı satın alınırken yatıştırıcı etkisi olup olmadığına dikkat etmelisiniz.

Rahatlama hareketleri


Yatağa yatın ve sizin için en rahat olan uyku pozisyonunu bulun. Gözlerinizi kapayın. Birkaç nefes egzersizi yapın; karın nefesleri çalışın ve elleriniz hep karnınızın üzerinde olsun. Bu şekilde bilinciniz vücudunuzun bu bölgesinde ve bu harekete odaklanacak. Zihniniz bir dolu düşünceyi atacak ve bedeninize odaklanacak.

Ardından vücudunuzun çarşafla temas eden tüm bölgelerine bakın ve hissedin. Tüm anatominiz ve varlığınız üzerine odaklanın. Başınızdan başlayarak; ardından boyun, omuzlar, sırt, karın, bacaklar ve ayaklar şeklinde kendinizi bırakın. Bunu yaparken vücudunuz gevşedikçe o bölgelerdeki sıcaklığı ve o sıcaklığın tüm vücudunuza yayılışını hissedin.

Son olarak kafanızdaki (geçmişteki veya gelecekteki) tüm negatif düşünceleri atın ve mutlulukla dolun. Sizi mutlu eden şeyler düşünün, hayallere dalın. Az önce bedeninizin elde ettiği zaferi şimdi de zihniniz edecek. Sadece güzel şeyleri düşünün, kötü düşüncelerin her şeyi bozmasına izin vermeyin. Bunu da başardığınızda huzurla uykuya nasıl daldığınızı fark etmeyeceksiniz bile!

Beslenme önerileri


Uykuyu etkileyen önemli faktörlerden biri de beslenmemizdir. Kafein, alkol gibi tüketimler uykuyu zorlaştırdığı gibi bazı yiyeceklerin de uyku yapıcı etkileri vardır. Size bu konuda 3 önerimiz var:
  • Şu sözü beslenme planınıza yerleştirin bir kere: “Kral gibi kahvaltı yap, prens gibi öğle yemeği, fakir gibi akşam yemeği ye.” Hafif bir akşam yemeği sayesinde hipogliseminin sizi gecenin bir vakti uyandırmasını engellemiş olursunuz.
  • Uykuya yardımcı olan yiyeceklerden faydalanın. İyi bir dinlenme ve derin bir uyku için amino asit kaynağı hindi, rahatlama ve uyku için etkili triptofan kaynağı süt, vücudu rahatlatan melatonin ve magnezyum kaynağı muz gibi yiyecekler tüketin. Ayrıca ne çok erken yiyip gece açlıktan mide kramplarıyla uyanmak; ne de tam yatmadan önce yiyip hazmı uyku esnasına bırakmak doğru değildir.
  • Uyku kaçıran yiyeceklerden uzak durun. Eğer uyumak istiyorsanız; kahve, çay gibi kafein içeren içeceklerden, alkolden, ağır ve yağlı yemeklerden kesinlikle uzak durmanız gerekir. Ayrıca fasulye, brokoli, karnabahar, Brüksel lahanası gibi gaz yapan sebzelerden ve mide yanması yapabilecek baharatlardan da akşamları kesinlikle uzak durulması gerekiyor.
kaynak : Saglik ve Gebelik
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:40
Sen sadece aynasin...
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #7
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  ukz4.jpg
Gösterim: 1624
Boyut:  12.8 KB
Yaşamın üçte biri uykuda geçiyor. Uyku, yorulan ve yıpranan sinir sisteminin bakıma alındığı bir dinlenme dönemi. Bu süreç boyunca, gün içinde öğrenilenler ayıklanıp depolanıyor. Beyin bir sonraki güne hazırlanıyor. Yetişkin bir insanın günlük uyku gereksinimi yedi sekiz saat kadar. Ancak bu süre kişilere göre önemli değişiklikler gösteriyor. Kimileri günde üç saat uykuyla sağlıklı ve zinde bir yaşam sürdürüyor. Bazılarıysa günde sekiz dokuz saat uyudukları halde kendilerini dinlenmiş hissedemiyorlar. Bazı araştırmacılara göre, sıkıntılı ve karamsar kişiler daha çok uyuyor. İyimser ve canlı kişilerse uykuya daha az gereksinim duyuyor. Az ya da çok herkesin uykuya gereksinimi var. Uyumadan sağlıklı bir yaşam sürdürmek olanaklı değil. Laboratuvar çalışmaları uzun süre uykusuz bırakılan kişilerde önemli ruhsal ve bedensel sorunlar ortaya çıktığını gösteriyor. Altmış saat uykusuz kalan kişilerde boyun kaslarında güçsüzlük ve ellerde titreme görülüyor. Kişi sendelemeye ve sallanmaya başlıyor. Doksan saati aşan uykusuzluk durumundaysa kişinin gözüne hayaller görünmeye başlıyor, içinde bulunduğu zamanı ve nerede olduğunu bilemez hale geliyor. Bu belirtiler bir iki gün uyumakla geçiyor. Bu denli önemli bir mekanizmada meydana gelen bozukluk ve aksaklıklar doğal olarak kişinin yaşamını ciddi biçimde etkiliyor. Dolayısıyla, uyku bozuklukları ve bunların tedavileri son yıllarda üzerinde en çok araştırma yapılan alanlardan birisi.

Uykusuzluk


  • Uykusuzluk genelde; stres, sıkıntı, depresyon ve uyarıcı maddelerin kullanımı sonucunda meydana gelmektedir.
  • Hayatınızdaki tüm uyaranlardan kurtulun (çay, kahve, tütün, kola ve uyarıcı ilaçlar gibi).
  • Aerobik egzersizler yapmayı alışkanlık haline getirin. Gününüzün belirli bir bölümünü bu egzersizlere ayırın. Belirli bir süreegzersiz yapmak genelde geceleri rahat bir şekilde uyumanız için yeterli olabilir.
  • Yatmadan önce sıcak bir banyo yapmak (aşırı sıcak değil tabiiki), kaslarınızı gevşeterek uyumanıza yardımcı olur.
  • Eğer kas ağrılarınız ve kas spazmlarınız varsa ve bu nedenle uyuyamıyorsanız, şerbetçiotu (Humulus lupulus) bitkisinin çaylarını içebilirsiniz. Bira yapımında kullanılan bu bitki, binlerce yıldır yatıştırıcı ve rahatlatıcı oalrak kullanılmaktadır.
  • Yine ıhlamur çayı rahatlatıcı etkisi ile rahat uyumanıza yardımcı olur.
  • Yatmadan önceki 6 saat süresince çay ve kahve içmeyin.
  • Her sabah normalde kalktığınız saatten 1 saat önce kalkmaya çalışın.
  • Sinir - kas gevşemesini sağlayan kalsiyum ve magnezyum alın. Yatmadan hemen önce her ikisinden de 1000 mg alabilirsiniz. Glukonat ve sitrat formları mide-barsak sisteminde daha kolay bir şekilde emilmektedirler.
  • Yatmadan 30 dakika önce nişastalı bir şeyler yiyin; örneğin fırında pişirilmiş sade bir patates veya bir dilim ekmek gibi. Bunlar beyinden yatıştırıcı maddelerin salınmasına neden olabilir.
  • Uyumak için yattığınızda solunum egzersizleri yapın.
  • Kediotu (Valeriana officinalis) bitkisinin çaylarını (özellikle kökü) deneyebilirsiniz. Bu bitkiden elde edilen valepotriatların yatıştırıcı etkisi vardır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 01:37
My Love - avatarı
My Love
Ziyaretçi
9 Kasım 2011       Mesaj #8
My Love - avatarı
Ziyaretçi
Uyku tıbbı, tüm dünyada göreceli olarak yeni bir bilim dalıdır. Ayrıntılı uyku araştırmalarının başlaması, önce uykunun yapısı ve evrelerinin, sonra da hastalıklarının tanınması yaklaşık olarak 50 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ömrümüzün üçte birini geçirdiğimiz uykunun özelliklerini ve hastalıklarını artık daha iyi biliyoruz.
Memorial Hastanesi Uyku Laboratuvarı Sorumluları , uyku hastalıkları ve uyku laboratuvarında gerçekleştirdiği çalışmalarla ilgili bilgi verdi.

Uyku hastalıkları


Bugün uykuyla ilgili 80'den fazla hastalık tanımlanmış durumdadır. Bu hastalıkların bazıları uykusuzluğa, bazıları aşırı uyku haline yol açıyor. Diğer bir kısmı uykuda arzu edilmeyen motor aktivitelere (uykuda yürüme, rüya sırasında hareketler, uyku terörü, diş gıcırdatma, uykuda konuşma, kabuslar vb.) neden oluyor ve "parasomniler" başlığı altında inceleniyor.

Huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik bacak hareketleri


Huzursuz bacak sendromu, yatakta uyanıkken bacaklarda ortaya çıkan nahoş hisler ve bunu engellemek için onları sürekli hareket ettirme ihtiyacı yüzünden uykuya dalma güçlüğü yaratıyor. Uykuda ise bacaklarda, hatta kollarda meydana gelen periyodik hareketler, uykuyu bölerek veya derinleşmesini engelleyerek uyku kalitesini bozuyor.

Uyku-apne sendromu


Uykuyla ilgili solunum bozuklukları, özellikle de uyku-apne sendromu, uykuda yüzlerce kez nefes durmasına ve kanda oksijenin düşmesine neden olarak hayatı tehdit edecek komplikasyonlar geliştiriyor. Narkolepsi ise gün içinde engellenemeyen uyku atakları ve bazı başka bulgularla ortaya çıkıyor.

Uyku hastalıklarının tanısı nasıl konuyor?


Uyku hastalıklarının tanısının konabilmesi için, hastaların uyku laboratuvarında en az bir gece yatırılarak, uyku sırasında birçok parametrenin incelenmesi gerekiyor. Hasta gece boyunca video ile izlenip görüntüsü kaydediliyor. Ayrıca hastanın ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olduğunun, uykunun hangi dönemlerinde bulunduğunun ve bunların gece içindeki oranlarının belirlenmesi için elektroansefalografi yapılıyor.
Göz hareketleri, çene ve bacaklardan kas aktivitesi kayıtları; solunum olaylarının belirlenebilmesi için de ağız- burun solunumu, göğüs ve karnın solunum eforu, kan parsiyel oksijen basıncı, kalp atımı gibi birçok parametre, baş ve vücuda yerleştirilen elektrot, kemer ve diğer sensorlarla kaydediliyor.
Şüphelenilen hastalığın tipine göre bu parametrelere başkaları da eklenebiliyor. Bazı hastalar, tanı konduktan sonra tedavi için ikinci bir gece daha yatabiliyorlar. Örneğin uyku-apne sendromu olan hastalar, ikinci gece tedavide kullanılan ve burundan verdiği pozitif basınçlı hava ile solunum yollarını açık tutan nasal CPAP aletinin titrasyonu ile uyuyorlar.

Memorial Hastanesi Uyku Laboratuvan'nın çalışmalarını anlatabilir misiniz?


Laboratuvar, periyodik olarak ortaya çıkan ve günlerce sürebilen uyku atakları ile karakterize bazı hastalıklarda kesintisiz 24-36 saat çekim yapabiliyor. Ayrıca narkolepsi hastalığının tanısının daha güvenilir biçimde konabilmesi için, gece uykusunun ardından, ertesi gün 4-5 kez iki saat aralıklarla 20 dakika süreli uyku latansı testleri de yapılıyor. Uyku laboratuvarının işlevi, sadece uyku hastalıklarının incelenmesiyle sınırlı kalmıyor.
Epilepsi ayırıcı tanısında da önemli katkısı var. Gerek uykunun gerekse uykusuz kalmanın, EEG'de epileptik deşarjların ortaya çıkmasını kolaylaştırıcı etkisi mevcut. Bu yüzden epilepsi şüphesi olup, rutin uyanıklık EEG'lerinde patolojik bulgu saptanamayan ya da nöbetleri sadece uykuda olan hastaların, uykusuz bırakıldıktan sonra veya doğrudan gündüz 2-3 saat süreyle ya da tüm gece boyunca aktivasyon amaçlı uyku EEG'leri kaydediliyor. Bu sayede nöbetlerin veya rutin incelemelerde saptanamayan patolojik bulguların yakalanması mümkün olabiliyor. Her türlü uyku hastalığının tanı ve tedavisine olanak sağlayan Uyku Polikliniği ve iki yataklı Uyku Laboratuvan, Memorial Hastanesi Nöroloji Kliniği bünyesinde hizmet veriyor.
Son düzenleyen Safi; 28 Mayıs 2016 23:52
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Mart 2012       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı

Türkiye'nin Yüzde 35'i Uykusuzluktan Şikâyetçi


Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, uykusuzluğun temel sebebinin, modern yaşamın getirdiği stres faktörleri olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, "Türkiye'de yaklaşık olarak yüzde 3 civarında, ciddi tedavi edilmesi gereken uyku hastası vardır. Sadece uykusuzluk adına bakacak olursak neredeyse yüzde 35'i, bir şekilde uyku bozukluğundan, uykusunu yeterince alamamaktan, uyku ile ilgili sorunlardan yakınmaktadır. Uyku bozukluğu iş kazalarına, trafik kazalarına, çalışma hayatında iş veriminin düşmesine sebep olabilmektedir." dedi.

Uyku bozukluğunun, mutluluk, üretkenlik gibi birçok alanda hem insan sağlığını hem de toplum sağlığını yakından ilgilendiren bir konu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludağ, uyku bozukluğuna birçok faktörün sebep olabileceğini belirtti. Modern yaşamın getirdiği stres faktörlerinin uyku bozukluğunun temel sebebi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Uludağ, bunun dışında genetik faktörlerin, kişinin bazı kötü alışkanlıklarının, çevre ve iç faktörlerin uykusuzluğa sebep olduğunu ifade etti.

Uyku haplarının, kendi kendine verilen kararlarla kullanılacak ilaçlar olmadığına, mutlaka hekimin önermesi gereken ilaçlar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Uludağ, "Uyku hapları, kişi uykuya dalma sorunu yaşıyorsa ve uykuya daldıktan sonra uykuyu sürdürme sorunu yaşıyorsa, doktor da öneriyorsa gerçekten yararlı olabilen haplardır. Şunu unutmamak gerekir ki sürekli kullanımıyla bu ilaçlar etkisiz hale gelebilir." dedi. Uyku bozukluğu ile ilgili 85 hastalığın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Uludağ, bunlardan biri dışında diğerlerinin, gerek ilaçlarla gerek ilaç dışı yardımcı yöntemlerle tedavi altına alındığını söyledi.

Kaynak: Margiana / Bilim ve Sağlık
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 17:58
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Mayıs 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Uyku Bozuklukları Nasıl Geçer


Uyku bozuklukları, sık rastlanan sorunlar arasındadır. Genellikle stres ya da depresyon nedeni ile oluşan uyku bozuklukları oldukça rahatsız edicidir. Bu bozukluklar kronik hale geldiğinde kişide gün içinde yorgunluk, halsizlik ve konsantrasyon bozukluğu gibi etkiler görülür.

Uyku sorunu neden olur?


Uyku bozuklukları farklı nedenler ile olabilir. Başlıca uyku bozuklukları nedenleri şunlardır:
  • Uykusuzluk: En sık görülen uyku bozukluğudur. İnsomnia olarak da bilinen bu durum stres ya da ilaç kullanımı gibi farklı faktörler nedeni ile olabilir.
  • Başka bir uyku bozukluğu de uyku apnesidir. Üst hava kanallarından hava geçişi rahat olmadığında kişide hırıltı ve tıkanma gibi durumlar olabilir. Genellikle bu durumda kalbe bir süre oksijen gitmez. Bu nedenle uyku apnesi oldukça ciddi bir sağlık sorunudur.
  • Huzursuz bacak sendromu da uyku bozukluğunun başka bir formudur. Kişide bacaklar hareket ettirilmediğinde karıncalanma ve ağrı oluşur. Bu nedenle uyku sık sık bölünür.
  • Narkolepsi de bir çeşit uyku bozukluğudur.

Uyku bozukluğu belirtileri:


  • Geceleri uyumakta sorun yaşanıyorsa uykusuzluk çekilecektir.
  • Uykunun bölünmesi ya da düzenli uyunmaması gün içinde enerji düşüklüğüne ya da yorgunluk ve uyku haline neden olabilir.
  • Uyku apnesinde ise uyku sırasında tıkanarak uyanılabilir. Bu sorun da kişide gün boyunca yorgunluk oluşmasına neden olabilir.
  • Diğer belirtiler ise sinirlilik ve huzursuzluk gibi belirtilerdir.
Uyku bozukluğuna ne iyi gelir: Uyku sorunlarına bitkisel çözüm
Eğer rahatsız ve huzursuz bir uyku düzeni söz konusu ise bitkisel ve doğal çözümler denenebilir.

1. Ağrı kesiciler ve ağrı kesici etkisi yaratan besinler
Ağrı varsa bu sorunu çözmek için şu yöntemler uygulanabilir:
  • Uykuya dalmadan bir ya da iki saat önce ağrı kesici alınmalıdır.
  • Kafein tüketimini en aza indirgemek gerekir.
  • Yatmadan önce ılık bir duş alınmalıdır.
2. Sıcak duş uyku getirir mi?
Uyumakta zorlanılıyorsa yatmadan önce sıcak bir banyo yapılabilir. Şu adımlar izlenmelidir:
  • Sakin olunmalıdır.
  • Kasları yatıştırmak için vücut serbest bırakılmalıdır.
  • Uzanarak kas gevşetme hareketleri yapılabilir.
3. Uyku getiren egzersizler ve yoga
Yorucu ve stresli bir günün ardından kasları gevşetmek gerekir. Bu nedenle akşamları kısa koşu ve yürüyüşler yapılabilir. Bu tür egzersizler ile kaslar önce kasılır ardından gevşer.
  • Az efor sarf edilen orta düzeydeki egzersizler yapılabilir.
  • Kasları rahatlatmak gerekir.
  • Yoga yapılabilir.
Yoga vücut ve zihni dinlendirirken aynı zamanda zihin ve beden arasında denge sağlar. Aynı zamanda yoganın kan dolaşımını artırdığı bilinmektedir. Vücudun farklı bölgelerinde rahatlamaya sağlamaya yardımcı olur. Aynı zamanda stres yönetimi sağlar ve gerilimi alır.

4. Uykusuzluk için ne yapılmalı: Kilo vermek
Özellikle uyku apnesi sorununa karşı kilo vermek oldukça etkili bir çözüm olacaktır.
  • Uyku apnesi olduğunda hava kanallarında solunum düzgün olarak gerçekleşmez. Eğer kişi kiloluysa baskı artacağı için nefes alıp vermede daha çok zorlanılabilir.
  • Kilo vermek için egzersiz planlarının dışında uygun diyet ve beslenme şekilleri de uygulanabilir.
5. Uykusuzluğa neden olan ilaçlar
Bazı ilaçlar uykusuzluk gibi yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle şu yollar izlenmelidir:
  • Uyku döngüsüne yardımcı olmak için ilaç alımı durdurulmalıdır.
  • Eğer sürekli kullanılan bir ilaç söz konusu ise uykusuz gibi yan etkileri hakkında doktora danışılmalı, muadili başka bir ilaç verilmesi istenmelidir.
6. Jet Lag sorunu
Yolculuk sırasında zaman algısının değişmesi olarak bilinen jet lag sorununu yaşayan kişilerde de uyku sorunu görülebilir. Şu yollar denenmelidir:
  • Uykulu hissedildiği anda uyunması gerekir. Uykuyu ertelememekte fayda olacaktır.
  • Vücut yeni zaman dilimleri için ayarlanmalı önceden uyku düzeni yavaş yavaş değiştirilmelidir.
7. Gece yarısı aperatiflerden uzak durulmalıdır
Yatmadan kısa süre önce bir şeyler atıştırmak uykusuzluğu tetikleyebilir. Doygunluk hissi uyumayı zorlaştıran bir etkendir. Bu nedenle şu konulara dikkat edilmelidir:
  • Geceleri geç saatte yemek yenmemelidir.
  • Yemek yendiğinde kan şekeri seviyelerinde artış olur. Bu da kişiyi uyanık tutar.
  • Kafeinli içeceklerin alımı azaltılmalıdır.
Kafeinli içeceklerin azaltılması ile bazı etkiler yaratabilir:
  • Uykuya daha kolay dalınır.
  • Sıvı kaybı engellenir ve gece boyunca susama sorunu ortadan kalkar.
  • Kafein gibi alkol içeren içeceklere de sınır getirilmelidir.
8. Bazı yöntemler denenebilir
Uykuya yardımcı olmak için rahatlatıcı bir müzik dinlenebilir. Aynı zamanda uyunan odanın karanlık ve sessiz olması da önemlidir.

9. Nikotinden kaçınmak gerekir
Sigara içilmesi uyarıcı etki yaratacağı için uykunun kaçmasına neden olabilir. Bu nedenle sigara özellikle yatmadan en az 2 saat önceye kadar içilmemelidir.
Tütünün sinir sistemi için bir uyarıcı olarak çalıştığı bilinmektedir. Bu nedenle:
  • Yatmadan önce sigara içilmemelidir.
  • Sigara dumanının olduğu ortamlarda bulunulmamalıdır.
10. Demir alımı önemlidir
Özellikle huzursuz bacak sendromu gibi uyku bozukluklarında demir alımı artırılmalıdır. Bu nedenle şu yollar denenebilir:
  • Ispanak tüketilmelidir.
  • Kırmızı et tüketimi artırılmalıdır.
  • E vitamini eksikliğini gidermek için E vitamini içeren gıdalar tüketilebilir.
11. Uyunan odaya dikkat edilmelidir
Huzurlu ve rahat bir odada uyumak önemlidir.
  • Yüksek sesle televizyon izlerken uyuya kalınmamalıdır. Ses uykunun bölünmesine neden olabilir.
  • Eğer uyurken müzik dinleniyorsa kısık sesle ve rahatlatıcı parçalar seçilmelidir. Yüksek sesle müzik dinlemek de uyku bozukluğuna neden olabilir. Aynı şekilde yüksek sesle konuşulan bir ortamda da uyunmamalıdır.
  • Yatak ve yastık ne çok sert ne de çok yumuşak olmalıdır. Ortopedik ürünler kullanılabilir.
12. Düzenli uyku düzeni
Düzenli bir uyku düzeni ile uykusuzluk gibi sorunlara çare bulunabilir. Her gün en az sekiz saat uyumak gerekmektedir. Ayrıca çok geç saatlerde yatılmamalı sabahları erken saatte uyanılmalıdır.

13. Çocuklarda uykusuzluk için
Çocuklarda uyku sorunu varsa bazı ritüeller çocuğun uykuya dalmasına yardımcı olabilir:
  • Sıcak bir banyo yaptırılmalıdır.
  • Masal okunabilir.
  • Hafif tonlarda müzik dinletilebilir.
Biyolojik saat ve uykuyu düzene sokan hormonlar vardır. Bu hormonların üretilmesinin artırılması için uyku getiren çaylar denenebilir.
Uykusuzluğa iyi gelen bitki çayları:
  • Papatya çayı
  • Rezene çayı
  • Çarkıfelek çayı
  • Şerbetçiotu çayı
  • Kedi otu çayı
  • Limon otu çayı
  • Melisa çayı
  • Oğul otu çayı
  • Acem otu çayı
Uyku bozuklukları ciddi bir sağlık sorunu gibi görünmese de kişinin günlük hayatını etkileyebilir ve başka hastalıkların oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle uyku sorunun mutlaka çözülmesi gerekir. Düzensiz uyku ya da uykusuzluk gün boyunca yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğuna neden olarak iş hayatı ve sosyal hayatı da etkiler. Eğer uyku bozukluklarına dair herhangi bir belirti görülüyorsa doğal yöntemlerin denenmesinin yanı sıra bir doktora danışılması önerilir.

kaynak: Sağlık İpuçları
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

23 Eylül 2016 / volture Tıp Bilimleri
11 Haziran 2009 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri
24 Eylül 2009 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2012 / hsn68 Cevaplanmış