Arama

Şeker Ahmet Paşa

Güncelleme: 22 Ekim 2016 Gösterim: 43.197 Cevap: 5
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
13 Ocak 2008       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Ad:  Şeker_Ahmed_Paşa2.JPG
Gösterim: 3149
Boyut:  53.4 KB

Şeker Ahmet Paşa



Sponsorlu Bağlantılar
(1841 - 5 Mayıs 1907)
Osmanlı ressamı, asker ve bürokrattır. Asıl adı Ahmet Ali’dir.

İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. 1855 yılında Tıbbiye Mektebi'ne girdi. Tıp öğrenimini tamamlamadan Harbiye Mektebi'ne geçti. Resme olan ilgisi ortaya çıkınca Paris'e gönderildi. Burada yedi yıl Gerome ve Boulanger atölyelerinde çalıştı. 1871 yılında İstanbul'a döndü. Bir yandan askeri kariyerini sürdürürken, diğer yandan resim yaptı. Natürmort çalışmaları ile ünlüdür. Resimlerinin önemli bir bölümü İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzeleri ile, Sakıp Sabancı Müzesi ve bazı özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Şeker Ahmet Paşa, kendisi de bir ressam olan Sultan Abdülaziz tarafından 1861 yılında Pariste’ki Mekteb-i Osmani’ye gönderilir. Burada uyum eğitiminden geçtikten sonra Paris Genel Sanatlar Okulu (Ecole Des Beaux Arts)’na kabul edilir. Bu okulda Gustave Boulanger ile Jean - Leon Gerome'un öğrencisi oldu. Paris’te açılan önemli sergilere katılarak bu sergilerde başarılar elde etmiş ve önemli yankılar uyandırmıştır.

1867, 1869, 1870 yıllarında Paris resim salonlarında bazı yağlıboya çalışmalarını ve Abdülaziz’in karakalem bir portresini sergileyerek mezun olur. Paris’teki başarılı eğitiminden dolayı okul müdürü tarafından Roma’ya gönderilir.

1871 yılında ise Paris’teki diğer Türk sanatçılarla birlikte İstanbul’a döner. Yüzbaşı rütbesiyle Tıbbiye Mektebine atanır, aynı zamanda saray yaveri olur. Bu görevleri dışındaki zamanlarında sanat çalışmalarını sürdürür. Genç ressamlarla dostluk kurar. Resim ile ilgili bilgilerini onlarla paylaşıp destek olur. Bu yıllarda Beyazıt Zeyrek Kaptan-ı Derya İbrahim Paşa Mektebine resim öğretmeni olarak atanır. Gösterdiği başarılar sonucunda 1876’da binbaşı, 1877’de yarbay, 1880’de albay, 1885’te tuğgeneral, 1890’da korgeneral olur ve kendisine mabeyn ressamı unvanı verilir. 1896’da yabancı misafirleri ağırlama işleriyle ilgilenen Yabancı Konuklar Teşrifatçısı-Protokol Sorumlusu- görevini de üstlenir.

1873 yılında İstanbul’da Divanyolu ‘da eski Maarif Nezareti binasında düzenlediği memleketimizin ilk resim sergisini açmıştır. Sergisini para ile gezdirmiştir. Bu alanda ilk sanat hareketini göstermiş ve yeni bir çığır açmıştır. Ertesi yıl, ikinci sergi açılmıştır. Padişah Abdülaziz’in, dönemin ünlü yabancı ressamlarının eserlerinden oluşan bir koleksiyon derlemesinde önemli rol oynamış, gene bazı ressamların yurda davet edilmesinde etken olmuştur.

Türk resim sanatı tarihinde sağlam bir devre yaratan, Türk resminin klasikleri diye adlandırılabilecek ustalardandı. Hüseyin Zekâi Paşa ve Süleyman Seyyit ile birlikte Avrupa sanatı ile kökten ilk ve öz bağlantıyı kurmuştur.

Şeker Ahmet Paşa’nın tablolarında her şeyden çok gerçeğe bağlılık dikkati çeker. Titiz ve dikkatli çalışır, bıkıp usanmadan uğraşırdı. Avrupa’dan döndükten sonra bu alana yeni bir anlatım şekli getirmiştir, ölü doğa resimleri, zevkli bir ışık gölge içinde canlandığı gibi manzaraları da gerçekçiliğin en güzel örneklerini oluşturmuştur. Manzara resimlerindeki başarısının nedenini kendi benliği ile yalnız kalmasında, batı etkisini ulusal değerlerle bağdaştırıp sindirmesinde aramak daha doğru olur. Paşayı, bir etki çevresi altına koymak gerekirse, akla, Fransız ressamı Gustave Courbet gelir.

Şeker Ahmet Paşa’nın Resimlerinde doğa ezici bir ağırlıktadır. Doğanın betimlenmesinde kullanılan renkler ve ışık, tinsel bir içeriğin taşıyıcısı olup ona aşkın bir nitelik kazandırmaktadır. Resimlerindeki durgun ve sürekli ışık, nesnelere zamanı aşan anıt izlenimi vermektedir.

Şeker Ahmed Paşa, temiz bir işçiliğe sahiptir. Titiz ve sabırlı bir çalışma tarzı vardır. Az ve öz, çizgi ve renk ile yapıtını oluşturmaktadır. İç­tenliği her şeyden önde tutmuştur. Bu açıdan klasik ve romantik olarak tanımlanabilir.

Yurda döndükten sonra 27 Nisan 1873’te Sultanahmed Mekteb-i Sanayi’de (Sanat Okulu), bazı kaynaklarda yalnızca kendi yapıtlarından oluştuğu söylenen, Mustafa Cezar’ın araştırmasına göre dönemin yerli ve yabancı sanatçılardan adları bilinen on kişinin katıldığı önemli bir sergi açmıştır ki, bu sergi aynı zamanda Türkiye’de açılan ilk resim sergisi olarak kabul edilmektedir. Bu serginin açılışındaki amaçlardan biri de, Batılı anlamda resim anlayışını halka tanıtmak ve sevdirmektir. Etrafında iyi huylu, sakin bir kişilik olarak bilinen paşa arkadaşları tarafından şeker adıyla çağrılır. Tümgeneralliğe dek yükselen Paşa, daha sonra sarayda Misâfirîn-i Ecnebiyye Teşrifatçısı (Yabancı Konuklar Teşrifatçısı/Protokol Sorumlusu) olur, ölünceye kadar bu görevini sürdürür.

Günümüze kadar ulaşan az sayıdaki ünlü tabloları, Ankara ve İstanbul’daki Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonlarında sergilenmektedir. Şeker Ahmed Paşa, 18 Mayıs 1907 Cumartesi günü, Mercan’daki konağından Tepebaşı’na gitmek üzere çıkmış, Mahmutpaşa Yokuşu’nun başında fenalaşmış ve kendini bir dükkana atmış, kısa bir süre sonra da burada son nefesini vermiştir.

Derlemedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 22 Ekim 2016 00:13 Sebep: Konu düzeni moderatör ekleri foruma uygun resim eki
Biyografi Konusu: Şeker Ahmet Paşa nereli hayatı kimdir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
13 Nisan 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Şeker Ahmet Paşa



Sponsorlu Bağlantılar
Doğumu: 1841, İstanbul
Ölümü: 1907, İstanbul
Ressam.

Türk resim tarihine ve plastik sanatına batı anlayışını getiren öncü ressam olarak bilinir. 1864'te Paris Akademisi'nde resim öğrenimi gördü. Burada Léon Gérûme ve Louis Boulanger gibi klasisizme bağlı ressamların atölyelerinde çalıştı. Ancak daha çok Corot, Courbet, Daubigny'nin etkisinde kaldı. 1871'de İstanbul'a dönünce Tıbbiye'de resim öğretmenliği yaptı. Tatlı dili ve dost severliğinden dolayı kendisine "şeker" lakabı verildi. İlk sergisini 1872'de açtı. Burada natürmort ve manzara resimlerini sergiledi.

Courbet'nin etkisinde doğayı betimleyen geyik ve karaca resimleri, orman manzaraları, çeşitli meyveleri bir araya toplayan natürmortlar yaptı. Bu türlerde oluşturduğu yapıtlar arasında en önemlileri "Karaca", "Bursa'da Bir Orman" ve "Karpuzlu" adlı tablolarıdır. Bu yapıtlar İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde bulunmaktadır.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 21 Ekim 2016 23:44 Sebep: başlik ve sayfa düzeni
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
6 Mayıs 2011       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Şeker_Ahmed_Paşa.JPG
Gösterim: 1731
Boyut:  67.8 KB

Şeker Ahmet Paşa


(1841 - 1907)

Gerçek adı Ahmet Ali olan Şeker Ahmet Paşa, 1841 yılında İstanbul’un Üsküdar semtinde dünyaya geldi. Küçük bir çocukken eniştesi Yahya Paşa tarafından himaye edilen Ahmet Paşa, 1855 yılında Tıbbiye Mektebine girdi
ancak doktorluğun hassas yapısına uymadığına karar verdiği için Harbiye Mektebine geçti. Burada resme karşı olan ilgisi onun Harbiye Mektebi’nin resim öğretmenliği bölümüne atanmasını sağladı. Resme ilgisiyle tanınan Abdülaziz Han tarafından, başarılarından dolayı Paris’e gönderilen Şeker Ahmet Paşa, 1855 yılında Paris’te açılan Mekteb–i Osmanî’de resim sanatı üzerine öğrenim gördü ve yedi yıl süreyle Boulanger ve Gerome’un atölyelerinde çalıştı. 1869 yılında Paris resim salonlarında bazı yağlıboya çalışmalarını ve Abdülaziz’in karakalem bir portresini sergileyerek mezun oldu, 1871 yılında Paris’teki diğer Türk sanatçılarla birlikte İstanbul’a döndü.

İstanbul’a dönünce yüzbaşı rütbesiyle Tıbbiye Mektebine atanan Ahmet Paşa, aynı zamanda saraya yaver oldu. Bu görevleri dışındaki zamanlarında da resim ile ilgili çalışmalar yaptı. Bu yıllarda Bayazıt Zeyrek Kaptan-ı İbrahim Paşa Mektebine resim öğretmeni olarak atandı ve 27 Nisan 1873’te dönemin ressamları ve öğrencileri ile Türkiye’nin ilk resim sergisini açtı. Sanayii Nefise Mektebinin açılmasında etkili olan Ahmet Paşa, gösterdiği başarılar sonucunda!1876 yılında binbaşı, 1877 yılında yarbay, 1880 yılında albay, 1885 yılında tuğgeneral, 1890 yılında da korgeneral oldu ve kendisine mabeyn ressamı ünvanı verildi.

1896’da yabancı misafirleri ağırlama işleriyle ilgilenen Yabancı Konuklar Teşrifatçısı (Protokol Sorumlusu) oldu. İlk saray ressamlarından biri olan Şeker Ahmet Paşa, yaver olduğu ve Şehzade Yusuf İzzettin’in huzurda bulunduğu bir sırada II. Abdülaziz “Yaver Ahmet Efendi’yi çağırınız” diye emretmiş, mabeynci hangi Ahmet olduğunu anlamamış, Şehzade Yusuf İzzettin “canım bizim Şeker Ahmet” demiştir. Bundan hoşlanan Abdülaziz kahkahalarla gülmüştür. O zamandan sonra Ahmet Ali, iyi kalpliliğinin ve uysallığının karşılığı olarak bu lâkapla anılmıştı.

Asker ressamlar geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerinde insanlara ve olaylara odaklı bir yaklaşım yerine; ormanlar, meyveler, çiçekler, karacalar, geyikler, koyun sürüleri ve çoban köpekleri sevgi ile işlenmiş motiflerdir. Sanatçının iddialı, zengin, büyük boyutlu natürmortları ise, sürüş ve renk olarak tercihlerini ve becerilerini en başarılı biçimde yansıttığı işler olarak diğerlerinden ayrılırlar. Batı tarzında resim yapan ilk ressamımız olmasına karşın kendisinin bugün de yadsınamayacak özgünlükte başarılı yapıtlar gerçekleştirmesi, Osmanlı görsel sanatlar geleneğinin alt yapısının “batı tarzı resim sanatı” için de bir temel görgü kaynağı ve temel oluşturabilmesine bağlanabilir.

Batı etkilerini, kendi sanatına özgün bir biçimde yansıtan asker ressamlar kuşağının önde gelen isimleri arasında özel bir yere sahip olan Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerinin önemli bir bölümü, İstanbul, Ankara Resim–Heykel müzelerinde ve bazı banka koleksiyonlarında ve Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenmektedir. Süleyman Seyyid ve Hüseyin Zekai Paşa ile birlikte 19. yüzyılın natürmort resimler yapan en önemli ve ilk ustalarından olan Şeker Ahmet Paşa, 1907 yılında 5 Mayıs Cumartesi günü kalp krizinden öldü ve Eyüp Sultan’daki Sokullu Mehmet Paşa Türbesi civarına gömüldü.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 21 Ekim 2016 23:39 Sebep: konu düzeni moderatör ekleri foruma uygun resim eki
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
14 Nisan 2014       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Şeker_Ahmed_Paşa_Eserleri1.JPG
Gösterim: 1930
Boyut:  208.6 KB

Şeker Ahmet Paşa



(d.1841 - ö. 5 Mayıs 1907),
Osmanlı ressam, asker ve bürokrat. Asıl adı Ahmet Ali'dir.

İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. 1855 yılında Tıbbiye Mektebi'ne girdi. Tıp öğrenimini tamamlamadan Harbiye Mektebi'ne geçti. Harbiye Mektebi'nde aldığı anatomi ve perspektif dersleri ile resim yeteneğini geliştirdi. Resme olan ilgisi ortaya çıkınca Sultan Abdülaziz tarafından Paris'e gönderildi. Burada yedi yıl Gerome ve Boulanger atölyelerinde çalıştı.

Paşa Ressamlar Geleneği


Şeker Ahmet Paşa'nın yaşamını öyküsünü irdelemeden önce onu doğru bir şekilde konumlandırabilmek; içinde yetiştiği sanat ortamının yapısını ele almakla olanaklıdır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Figüratif resim, ya Enderun'da yetişen, ya da tekke ve dergah gibi dinsel öğretilerin kuram ve uygulamasının gerçekleştirildiği kurumsal yapılardaki nakkaşların elinde belirli bir seviyeye gelmişti. Tanzimat'ın ilanıyla birlikte gündeme gelen yenileşme, Osmanlı seçkinlerinden halka uzanan bir harekettir. 19.yüzyılın özelikle ikinci yarısında yetişen ressamların çoğunlukla askerlerden çıkması ve paşa ressamlar olarak adlandırılması bu nedene dayanmaktadır. Topçu Kara Okulu gibi öğretim kurumlarının açılması ve hendese-i tersimiyye, resm-i hatii gibi resim sayılabilcek bilgilerin verilmesi, yetenekli gençlerin yabancı ülkelere - özellikle Fransa'ya -gönderilmesi bu sonuca neden açmıştır. Böylece batılı resim anlayışı sanatımıza girmiştir (Güvemli, 1975).

Yaşamı


Asıl adı Ahmet Ali’dir. Küçük yaşta Tıbbiye Mektebine girmiştir. Resim yeteneği nedeniyle bu okulda resim öğretmenliği yardımcılığına getirildi. Daha sonra okuldan ayrılarak Harbiye’ye geçti. Abdülaziz’in ilgisini çekince, resim öğrenimi için Paris’e gönderildi (1864). Önce Mekteb-i Osmani’ye devam etti. Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçti ve G. Boulanger, J. L. Gerome gibi öğretmenlerden dersler aldı. Paris Uluslararası Fuar sergisinde resimleri sergilendi (1867). Resimleri Salon’a kabul edildi (1869, 1870) Abdülaziz, Avrupa gezisi sırasında sergideki resimleri gördü ve Ahmet Ali’yi resim seçip almakla görevlendirdi. 1870’te Akademiyi bitiren Ahmet Ali, Prix de Romeu kazanarak, üç ay süreyle Roma’ya gönderildi. Yurda dönünce kolağası rütbesiyle Sultanahmet’teki Sanat Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atandı (1871). Uzun hazırlık ve çalışmalardan sonra, Sultanahmet'teki Mekteb-i Sanayi'de Türk ve yabancı ressamların eserlerinden oluşan bir resim sergisi açmayı başardı (27-Nisan-1873). Bu sergi, Osmanlı'da açılan ilk resim sergisiydi. İkinci sergiyi 1 Temmuz 1875’te Çemberlitaş'taki günümüzde Basın Müzesi binası Darülfünun'da salonunda açtı. Bu sergide kendi resimleri, diğer Türk ressamların eserleri, çoğunlukla Hıristiyan ve yabancı ressamların eserleri yer aldı. Şeker Ahmet Paşa, Abdülaziz’in takdirini kazanarak, padişah yaverliğine atandı. Bu görevi sırasında manzara resimlerinden uzaklaştı ve İstanbul Mercan'daki konağındaki işliğinde (atölye) natürmort çalışmaları yaptı. 1884’te Mirliva (Tuğgeneral), 1890’da da Ferik (Tümgeneral) rütbesine yükseldi.

Sanatı


Şeker Ahmet Paşa, çağdaş Türk resim sanatı’nın temel taşlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Peyzaj temasına yaptığı dünya çapındaki üslup katkısı, sanatçının mekân derinliği ve atmosfer ilişkilerini yorumlayan duyarlığının ürünü olarak görünür. Şeker Ahmet Paşa’nın düzen anlayışına mal olan lirizm, özgün bir şema geometrisiyle dengelenmektedir.

Şeker Ahmet Paşa'nın yaşadığı yıllarda siyasal ve sosyal açıdan pek çok olay gerçekleşmiş olmasına karşın, Paşa'nın eserlerinde bu tür olayların ele alınmadığı gözlenebilmektedir. Bu, onun bir gözlemci olarak bakışlarını doğaya çevirmiş, yaşadığı topluma kapalı, yalnız iç dünyasında yaşayan bir sanatçı olduğunu ve bu tavrını yaşamı boyunca koruduğunu göstermektedir (Güvemli, 1975).

Paris'te bulunduğu yıllarda, tabiatta, açık havada yapılan resmi savunan Barbizon ressamlardan etkilenmiştir. 1870'de Roma'ya gitmiş, 1871 yılında İstanbul'a dönmüştür. Bir yandan askerî kariyerini sürdürürken, diğer yandan resim yapmıştır. 27 Nisan 1873'te Sultanahmet'te açtığı sergi, Türk resim sanatında bir sanatçının kendi adına açtığı ilk resim sergisi olarak literatüre geçmiştir.

Natürmort çalışmaları ile ünlüdür. Resimlerinin önemli bir bölümü İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzeleri ile, Sakıp Sabancı Müzesi ve bazı özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Başlıca Eserleri: Karpuz Dilimli ve Üzümlü Natürmort, Ağaçlar Arasında Karaca, Manolya ve Meyveler, Talim Yapan Erler, Manzara, Tepe Üzerindeki Kale.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 21 Ekim 2016 22:50
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
21 Ekim 2016       Mesaj #5
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
AHMET PAŞA Şeker
Ad:  Şeker_Ahmed_Paşa_Eserleri.JPG
Gösterim: 6125
Boyut:  68.7 KB

türk ressam
(İstanbul 1841 - 1907).

Asıl adı Ahmet Alı. Küçük yaşta sınavla Tıbbiye mektebı’ne girdi (1855). Okulda resim yapma konusundaki yeteneğiyle dikkati çekti ve resim öğretmenliği yardımcılığına getirildi Tıbbıye'den ayrılarak Harbiye’ye geçti. Kendisi de bir ressam olan Abdülazız’ın buyruğuyla resim öğrenimi için Paris’e gönderildi (1864). Paris Güzel sanatlar okulu’na girdi.

Oryantalizm akımının başta gelen temsilcilerinden Gustave Boulanger'nin.Doğu’yu çok iyi tanıyan(1854 te Türkiye'ye geimıştı) Jean Leon Gerome'un atölyelerinde çalıştı. Yapıtları Paris’te açılan devlet sergisi Salon'a kabul edildi (1869, 1870) Okulunu üstün başarıyla, Roma ödülünü de kazanarak bitirdi (1870). Okulu tarafından üç aylığına Romaya gönderildi. Türkiye’ye dönüşünde kolağası rütbesiyle Sanat mektebi’nın resim öğretmenliğine getirildi (1871). Rüştiyelerde de resim dersleri verdi.

Türkiye’de ilk resim sergisi, öğretmenlik yaptığı Sultanahmet'teki Sanat mektebi’nin bir salonunda onun tarafından açıldı (27 nisan 1873). Sergide birçok türk ve yabancı ressamın eserleri yer aldı. Bunu, Darülfünun salonlarında düzenlediği ikinci bir karma sergi izledi (1 temmuz 1875). Sanayı-ı nefise mektebi nin kuruluşunda, okulun yöneticiliğine getirilen Osman Hamdı Bey ile birlikte etkin rol oynadı. Bir ara Abdülaziz'in yaverliğim yaptı. Rütbesi ferikliğe kadar yükseldi (1890).

Saray’da yabancı konuklar teşrifatçılığına getirildi (1895) Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi ve Süleyman Seyyit ile birlikte Batı sanatına dönük türk resminin öncüleri arasında yer alır. Daha çok peyzaj ve natürmort türlerinde yapıt verdi. Bazı manzaralarında kullandığı figürleri, doğanın görkemim vurgulamak için çok küçük boyutlarda işledi. Avrupa'ya gitmeden önce yaptığı Tepe üzerindeki kale ve Talim yapan erler adlı yapıtları, resim bilgisinden yoksun, naıf bir yaklaşımın ürünleridir.

Paris’te kaldığı sırada yakınlık duyduğu Courbet’nın etkisiyse, Orman ve Geyikli peyzaj adlı yapıtlarında açıkça görülür. Şeker Ahmet Paşa, türk resminde, minyatürden yağlıboyaya geçildiği bir aşamada, ışık-gölge biçimselliğine ve ölçülü bir oylum anlayışına dayanan realist bir bıçem geliştirerek, bir sonraki kuşağa bir başlangıç sağlamıştır. Yapıtları yurt içinde ve dışında çeşitli müze, galeri ve koleksiyonlardadır Başlıcaları: Natürmort. Peyzaj, Kendi portresi, Geyikli peyzaj, Talim yapan erler. Tepe üzerindeki kale, Orman, Manolya ve meyveler.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 22 Ekim 2016 00:51
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Ekim 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ahmed Paşa (ŞEKER)
Ad:  AHMET PAŞA Şeker.jpg
Gösterim: 2333
Boyut:  51.7 KB

asıl adı AHMED ALİ
(d. 1841, İstanbul - ö. 5 Mayıs 1907, İstanbul),
Osmanlı sanatında Batı türü resim geleneğinin yerleşmesinde önemli rol oynamış ressam ve eğitimci.

1855’te girdiği Mekteb-i Tıbbiye’de resme olan yeteneği ortaya çıkınca resim öğretmeni yardımcılığına getirildi. Tıp mesleğine fazla ilgi duymaması nedeniyle bir süre sonra Mekteb-i Harbiye’ye geçti. Bu sıralarda resimleri Abdülaziz’in dikkatini çekti ve 1864’te resim öğrenimi için Paris’e gönderildi. Orada bir süre, Türk askeri öğrencilerinin gittiği Mekteb-i Osmani’ye devam etti. Daha Sonra Güzel Sanatlar Yüksekokulumda Oryantalist üslupta çalışan Gustave Boulanger (1824-88) ile Jean Leon Geröme’un öğrencisi oldu. Resimleriyle 1867’deki 2. Paris Dünya Sergisi’ne, 1869 ve 1870’teki resmî Salon sergilerine katıldı. 1870’te Paris’i ziyaret eden Abdülaziz tarafından Dolmabahçe ve Çırağan sarayları için resim satın almakla görevlendirildi.

Aynı yıl okulu bitirdi ve kazandığı Roma Ödülü ile üç ay Roma’da çalıştı. 1871’de İstanbul’a döndükten sonra Sultanahmet Sanat Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atandı; çeşitli askeri liselerde de ders verdi. 1873’te Sanat Mektebi’nde, İstanbul’da ilk kez bir resim sergisi düzenledi ve yabancı sanatçıların yanında Türk sanatçılara da yer verdi. Bunu 1875’te Darülfünun’ da düzenlediği ikinci sergi izledi. Çalışmalarıyla Abdülaziz’in övgüsünü alarak padişah yaverliğine atandı; 1884’te mirliva, 1890’da da ferik rütbesine yükseltildi. 1895’te yabancı misafirler teşrifatçılığına getirildi. Düzenlediği sergiyle, Türk ressamların yetişeceği bir güzel sanatlar okulunun açılması düşüncesinin gündeme gelmesinde rol oynamıştı. 1876’da padişah böyle bir okulun kurulmasını onayladı. Ama araya 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın girmesi nedeniyle okul ancak 1883’te açılabildi. Ahmed Paşa da Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi adı verilen bu okulun kuruluşunda Osman Hamdi Bey’le birlikte çalıştı.

Ahmed Paşa’nın Paris’te eğitim gördüğü sıralarda Courbet, Corot ve Daumier en parlak dönemlerini yaşıyorlardı. Monet, Degas ve Pissarro gibi genç ressamlar ise henüz tam anlamıyla izlenimciliği geliştirmemişlerdi. Ahmed Paşa’nın, bu dönemdeki “Orman” (İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi) gibi yapıtlarında Courbet’nin gerçekçi üslubunun etkisinde kaldığı görülür. Büyük bir doğa tutkusu ve gözlem yeteneği ile gerçekleştirdiği manzara ve ölüdoğa resimlerinde ışık-gölge karşıtlığını ustaca kullanmıştır. Biçimleri ölçülü bir anlayışla hacimlendirmiş, boyayı düz ve pürüzsüz uygulamıştır. “Kendi Portresi” (İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi) dışında figürle fazla ilgilenmemiş, bazı manzara resimlerine yerleştirdiği figürleri de küçük tutmaya özen göstermiştir.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

17 Nisan 2018 / Kral_Aslan Edebiyat tr
1 Ağustos 2015 / nötrino Türkiye'den
29 Temmuz 2015 / nötrino Siyaset tr
29 Temmuz 2015 / nötrino Siyaset tr
1 Ağustos 2015 / nötrino Siyaset tr