Şeker Ahmet Paşa
Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı ressamı, asker ve bürokrattır. Asıl adı Ahmet Ali’dir.
İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. 1855 yılında Tıbbiye Mektebi'ne girdi. Tıp öğrenimini tamamlamadan Harbiye Mektebi'ne geçti. Resme olan ilgisi ortaya çıkınca Paris'e gönderildi. Burada yedi yıl Gerome ve Boulanger atölyelerinde çalıştı. 1871 yılında İstanbul'a döndü. Bir yandan askeri kariyerini sürdürürken, diğer yandan resim yaptı. Natürmort çalışmaları ile ünlüdür. Resimlerinin önemli bir bölümü İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzeleri ile, Sakıp Sabancı Müzesi ve bazı özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Şeker Ahmet Paşa, kendisi de bir ressam olan Sultan Abdülaziz tarafından 1861 yılında Pariste’ki Mekteb-i Osmani’ye gönderilir. Burada uyum eğitiminden geçtikten sonra Paris Genel Sanatlar Okulu (Ecole Des Beaux Arts)’na kabul edilir. Bu okulda Gustave Boulanger ile Jean - Leon Gerome'un öğrencisi oldu. Paris’te açılan önemli sergilere katılarak bu sergilerde başarılar elde etmiş ve önemli yankılar uyandırmıştır.
1867, 1869, 1870 yıllarında Paris resim salonlarında bazı yağlıboya çalışmalarını ve Abdülaziz’in karakalem bir portresini sergileyerek mezun olur. Paris’teki başarılı eğitiminden dolayı okul müdürü tarafından Roma’ya gönderilir.
1871 yılında ise Paris’teki diğer Türk sanatçılarla birlikte İstanbul’a döner. Yüzbaşı rütbesiyle Tıbbiye Mektebine atanır, aynı zamanda saray yaveri olur. Bu görevleri dışındaki zamanlarında sanat çalışmalarını sürdürür. Genç ressamlarla dostluk kurar. Resim ile ilgili bilgilerini onlarla paylaşıp destek olur. Bu yıllarda Beyazıt Zeyrek Kaptan-ı Derya İbrahim Paşa Mektebine resim öğretmeni olarak atanır. Gösterdiği başarılar sonucunda 1876’da binbaşı, 1877’de yarbay, 1880’de albay, 1885’te tuğgeneral, 1890’da korgeneral olur ve kendisine mabeyn ressamı unvanı verilir. 1896’da yabancı misafirleri ağırlama işleriyle ilgilenen Yabancı Konuklar Teşrifatçısı-Protokol Sorumlusu- görevini de üstlenir.
1873 yılında İstanbul’da Divanyolu ‘da eski Maarif Nezareti binasında düzenlediği memleketimizin ilk resim sergisini açmıştır. Sergisini para ile gezdirmiştir. Bu alanda ilk sanat hareketini göstermiş ve yeni bir çığır açmıştır. Ertesi yıl, ikinci sergi açılmıştır. Padişah Abdülaziz’in, dönemin ünlü yabancı ressamlarının eserlerinden oluşan bir koleksiyon derlemesinde önemli rol oynamış, gene bazı ressamların yurda davet edilmesinde etken olmuştur.
Türk resim sanatı tarihinde sağlam bir devre yaratan, Türk resminin klasikleri diye adlandırılabilecek ustalardandı. Hüseyin Zekâi Paşa ve Süleyman Seyyit ile birlikte Avrupa sanatı ile kökten ilk ve öz bağlantıyı kurmuştur.
Şeker Ahmet Paşa’nın tablolarında her şeyden çok gerçeğe bağlılık dikkati çeker. Titiz ve dikkatli çalışır, bıkıp usanmadan uğraşırdı. Avrupa’dan döndükten sonra bu alana yeni bir anlatım şekli getirmiştir, ölü doğa resimleri, zevkli bir ışık gölge içinde canlandığı gibi manzaraları da gerçekçiliğin en güzel örneklerini oluşturmuştur. Manzara resimlerindeki başarısının nedenini kendi benliği ile yalnız kalmasında, batı etkisini ulusal değerlerle bağdaştırıp sindirmesinde aramak daha doğru olur. Paşayı, bir etki çevresi altına koymak gerekirse, akla, Fransız ressamı Gustave Courbet gelir.
Şeker Ahmet Paşa’nın Resimlerinde doğa ezici bir ağırlıktadır. Doğanın betimlenmesinde kullanılan renkler ve ışık, tinsel bir içeriğin taşıyıcısı olup ona aşkın bir nitelik kazandırmaktadır. Resimlerindeki durgun ve sürekli ışık, nesnelere zamanı aşan anıt izlenimi vermektedir.
Şeker Ahmed Paşa, temiz bir işçiliğe sahiptir. Titiz ve sabırlı bir çalışma tarzı vardır. Az ve öz, çizgi ve renk ile yapıtını oluşturmaktadır. İçtenliği her şeyden önde tutmuştur. Bu açıdan klasik ve romantik olarak tanımlanabilir.
Yurda döndükten sonra 27 Nisan 1873’te Sultanahmed Mekteb-i Sanayi’de (Sanat Okulu), bazı kaynaklarda yalnızca kendi yapıtlarından oluştuğu söylenen, Mustafa Cezar’ın araştırmasına göre dönemin yerli ve yabancı sanatçılardan adları bilinen on kişinin katıldığı önemli bir sergi açmıştır ki, bu sergi aynı zamanda Türkiye’de açılan ilk resim sergisi olarak kabul edilmektedir. Bu serginin açılışındaki amaçlardan biri de, Batılı anlamda resim anlayışını halka tanıtmak ve sevdirmektir. Etrafında iyi huylu, sakin bir kişilik olarak bilinen paşa arkadaşları tarafından şeker adıyla çağrılır. Tümgeneralliğe dek yükselen Paşa, daha sonra sarayda Misâfirîn-i Ecnebiyye Teşrifatçısı (Yabancı Konuklar Teşrifatçısı/Protokol Sorumlusu) olur, ölünceye kadar bu görevini sürdürür.
Günümüze kadar ulaşan az sayıdaki ünlü tabloları, Ankara ve İstanbul’daki Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonlarında sergilenmektedir. Şeker Ahmed Paşa, 18 Mayıs 1907 Cumartesi günü, Mercan’daki konağından Tepebaşı’na gitmek üzere çıkmış, Mahmutpaşa Yokuşu’nun başında fenalaşmış ve kendini bir dükkana atmış, kısa bir süre sonra da burada son nefesini vermiştir.
Derlemedir.
Son düzenleyen Baturalp; 22 Ekim 2016 00:13
Sebep: Konu düzeni moderatör ekleri foruma uygun resim eki
Biyografi Konusu: Şeker Ahmet Paşa nereli hayatı kimdir.