Ziyaretçi
Deniz Ressamı: Aivazovski
Fırtınalı Denizde Gemi
Aivazovsky, 1817 yılında Kırım'da bir Karadeniz Liman şehri olan Feodosiya'da dünyaya gelmiştir. Feodosiya tarihi ve coğrafi özellikleriyle Aivazovsky'nin sanatçı kişiliğinin gelişmesine önemli ölçüde etki etmiştir. Şehir, Karadeniz'in kuzeyinde yer alan Kırım'ın doğusunda konumlanmaktadır. Civarındaki kırsalın hemen dışında yükselen birkaç küçük tepe dışında büyük ölçüde düzlük olan Feodosiya, böylece geniş ufuklu görünümlere olanak sağlamaktadır. Ayrıca 19. yüzyılın Rus İmparatorluğu topraklarında Akdeniz iklimine yakın olan bölgede bulunmaktadır.
Şehrin tarihi, M.Ö.6.yüzyıla uzanmaktadır. Buraya ilk olarak Helen kolonileşme çağında Miletos'tan gelen Grekler yerleşmiştir. Daha sonra M.S.3.yüzyılda Got istilasına uğramış ve ardından Hun hakimiyetine girmiştir. 13. yüzyıl başlarında Latin Haçlılar'ı dönemi yaşanmış, bundan sonra şehre Cenovalı tüccarlar hakim olmuş ve Kaffa adını vermişlerdir. 1475'te gerçekleşen Osmanlı hakimiyetiyle bu isim Kefe ya da Küçük İstanbul olarak değiştirilmiştir. Osmanlı'nın gerileme döneminde, 1771'de Rusların eline geçmiş ve bundan sonra tekrar Feodosiya olarak anılmıştır.
Şehrin tarihi ve deniz ticaretinin taşıdığı farklı insanlar, ona kozmopolit bir kimlik kazandırmaktaydı. Aivazovsky'nin yetiştiği şehir; Tatarlar, Türkler, Ermeniler, Ruslar, Yahudiler ve Arapların iç içe yaşadığı bir şehirdi. Dolayısıyla Aivazovsky, günlük hayatta farklı kültür ve dillere aşinaydı.
Feodosiya; şehrin toplumsal yapısına, mimarisine ve yaşayışına yansıyan kozmopolit yapısı dışında, bir deniz şehri olmasıyla da Aivazovsky'nin üzerinde etki sahibi olmuştur. Çocukluk döneminden itibaren burada, kimi zaman süt liman kimi zaman fırtınalı, gün doğarken ve gün batarken, denizin tüm değişen hallerini gözlemleyebilmektedir.
Aivazovsky küçük yaşlardan itibaren resme ilgi göstermiştir. Sanatçı, 1887 tarihli bir resminde kendisini küçük bir çocuk olarak Feodosiya'ya hakim bir yükseklikten şehri resmederken tasvir etmiştir. Resmin üzerinde "1825'te Aivaz." yazmaktadır. Kendisinin hayatının çok erken bir döneminde, henüz 8 yaşında resme duyduğu ilgiyi ortaya koyan bu resim, aynı zamanda Feodosiya'nın onun üzerinde bıraktığı etkiyi de ifade etmektedir. Ailesinin tanıklıklarına göre, çocukken evlerin duvarlarına kömürden çizimler yapıyordu. Onun bu ilgisi, babasının şehrin mimarı olan arkadaşı Koch tarafından değerlendirilmiş ve Koch çocuğa resim üzerine perspektif gibi temel bazı bilgileri içeren dersler vermiştir. Bununla da kalmamış, resimlerini şehrin yöneticisi Kaznaachev'e göstermiştir. Kaznaachev, Aivazovsky'e destek vermiş ve görevi gereği Kırım'ın daha büyük bir şehri olan Simferepol'e taşındığında onu da yanında götürmüştür. Burada, St. Petersburg'la bağlantıları olan zengin ve asil Naryshkin ailesinden Natalia Feodorovna Naryshkin, onun resimlerini beğenerek St.Petersburg İmparatorluk Akademisi'ndeki ressam arkadaşı Tonci'ye yollamıştır. Bunun sonucunda Aivazovsky altı yıllık bir burs kazanmıştır
1833'te 15 yaşındayken St.Petersburg'a, ülkenin başkentine gitmiştir. St.Petersburg ülkenin sadece siyasi değil, kültürel başkentidir de... Uzun zamandır katolik batıdan farklı çizgide bir kültürel gelişim süreci içerisinde olan Rusya, 18. yüzyılda batıdaki gelişmelerle ilişki içerisine girmeye başlamıştır. Bu yüzyılda; Fransa, İtalya ve Almanya'dan pekçok sanatçı, Rus sarayının siparişlerine yanıt vermek üzere St.Petersburg'a gelmiştir. Onların sanatsal üretimleri ve uzmanlıklarıyla sağladıkları katkılar sonucunda, 1757'de İmparatorluk Akademisi kurulmuştur. Okul resmi ve akademik tarzda bir eğitim vermektedir.
19.yy. başlarında St.Petersburg'un merkezinde bulunduğu bu kültürel değişim süreci resim alanında ilk sonuçlarını vermeye başlamıştır. Pekçok Rus ressamı yetişmekte ve St. Petersburg'un sanat ortamına dahil olmaktadır.
Aivazovsky'nin Akademi'de devam ettiği manzara sınıfının başında bulunan Vorobiov, atmosfer koşulları üzerinde duran ve açık hava resmini savunan bir ressamdı. Sanat yaşamı boyunca eserlerinde atmosfer koşulları ile ilgilenmiş olan bir Aivazovsky'nin, hocasından etkilenmiş olduğu, en azından varolan ilgilerinin hocasının yaklaşımıyla örtüştüğü anlaşılmaktadır. Öğrenciyken, Akademi başkanı Olenin'in tavsiyesi üzerine Akademi sergisi için deniz ve atmosfer koşullarını konu alan Deniz Üzerinde Hava Çalışması adlı resmi yapması, kariyerinin başlangıcında sanatsal çizgisinin şekillenmeye başladığını ortaya koymaktadır. Resim, Akademi sergisinde yer almış ve büyük bir başarı göstererek gümüş madalya kazanmıştır.
Bu başarı, Aivazovsky'nin İmparator I. Nicholas'ın takdirini kazanmasına ve onunla tanışmasına olanak sağlamış; imparator, Baltık Donanması ile Finlandiya Körfezi'ne deneme seferi yapacak olan oğlu Grandük Konstantin Nikolaievich'e eşlik etmesini istemiştir. Bu deneyim, Aivazovsky'nin deniz üzerindeki yaşantıyı ilk elden görmesi ve imparatorluk donanması ile hayatı boyunca sürecek olan yakın ilişkinin başlangıcı olması açısından önemlidir.
Sanatçı, 1836 Akademi sergisine yedi resimle katılmıştır. Bunlardan birisi üç yıldır görmediği Feodosiya şehrini betimlemektedir. Aivazovsky, resimlerini doğrudan doğadan çalışarak üretmemektedir. Yaptığı ön çizimlerden ve hafızasından yararlanmaktadır. Aivazovsky, bu sergide ünlü Rus şair Pushkin'le tanışma fırsatını da bulur. Pushkin ve onun şiirleri Aivazovsky'i derinden etkilemiştir.
1837 yılında, deniz manzarası resmindeki dikkat çekici başarısından dolayı altın madalya ile ödüllendirilen Aivazovsky, Akademi'den mezun olmuş ve Rusya'nın deniz görünümlerini resmetmek üzere iki yaz için Kırım'a yollanmıştır. Normalde Akademi ümit veren öğrencileri İtalya'ya yollamaktaydı, ancak bu dönemde Rus sanatında toplumsallık tartışmaları gündeme gelmiştir ve resimlerinde Rus köylüsünü ve onların günlük hayatını konu edinen Alexei Venetsianov şu çıkışı yapmaktadır:
"Atalarımızın ulusal kostümü Romalılarınkinden daha az renkli değildir ve bir Rus köylüsünün sade gömleği bir Yunan tuniği kadar güzeldir."
Bu koşullarda bir Rus ressamı tarafından yapılmış Rusya görünümleri önem kazanmaktaydı. Aivazovsky, Kırım'ın güney sahillerine yaptığı gezi dışında, Karadeniz donanmasının askeri seferlerine katılmış ve iki yıl içerisinde gerçekleştirdiği çalışmaları Akademi'ye sunduktan sonra 1840'ta İtalya'ya gitmiştir.
Rönesans'ın doğduğu topraklarda çeşitli yerleri ziyaret etmiş burada tanıştığı ünlü Rus yazar Gogol ile birlikte yolculuk etmiştir. Ayrıca, Roma'da İngiliz romantik ressam Turner'la tanışmış ve ünlü ressam onun resimlerinden etkilenerek; "Sizin sanatınız yüksek ve güçlü çünkü siz dehadan ilham alıyorsunuz" diye yazmıştır.
Papa 16. Gregory'nin, Aivazovsky'nin ünlü Kaos adlı resmini Vatikan için satın alması gibi başarı haberleri St.Petersburg'ta yankılanmaktadır. Bir Rus ressamın batı sanatı çevrelerinde kazandığı başarı, Rusya'nın batı uygarlığının akışına dahil olma sürecinde özellikle önem taşımaktadır.
Aivazovsky, Rusya'nın batı kültürüne armağan ettiği ilk uluslar arası düzeyde ressam olarak Rus sarayı tarafından hararetle desteklenmiştir.
Sanatçı, 1892'de batı resim sanatının iki önemli merkezi, İngiltere ve Hollanda'yı ziyaret etmiş ve bu ülkelerdeki deniz resmi geleneğini incelemiştir, kendisi de deniz konusu üzerine çalışmıştır. Aynı yılın Paris sergisine katılan tek Rus sanatçısı olarak, sanat çevrelerinden büyük övgüler kazanmıştır. Paris'e yerleşip Fransız vatandaşlığına geçeceği dedikoduları üzerine, 1844 yılında St.Petersburg'a geri dönmüştür. Burada büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Bu süreçte, donanma ile ilişkileri resmiyete kazanmış ve Rusya'da denizciliğin tarihine ve genel olarak donanmaya adanmış bir seri resim yapmakla görevlendirilmiştir.
Aivazovsky, dünyanın dört bir yanını ziyaret etmiş bir sanatçıdır. İngiltere'den İtalya'ya, Hollanda'dan Portekiz'e Avrupa'nın pek çok ülkesini, Mısır'ı (1869) ve A.B.D'ni gezmiş, buralardan çeşitli birikimler edinmiş ve ününü dünyanın her köşesine yaymıştır. Ama onu dünyada en fazla etkileyen köşe İstanbul olmuştur. Aivazovsky, 1845 yılında, Grandük Konstantin Nikolaievich ile birlikte; Anadolu, Ege Adaları ve Doğu Akdeniz'e yapılan bir geziye katılmıştır. Gezinin durakları arasında İstanbul ve Truva da vardır. Geziden hemen sonra 1846'da Feodosiya'da düzenlediği sergi ile ilgili belgelerden birinde şu satırlar yer almaktadır: "Üç küçük manzaradan en çok Truva'yı beğendim. Onda bir tür hüzünlü şiirsellik var ki herşeyden önce bunu ifade etmek istiyor."
İstanbul'a ilk ziyaretini içeren bu gezinin ardından, 1846'da Karadeniz donanmasıyla bazı manevralara katılmıştır. Bu dönemde doğduğu şehir olan Feodosiya'ya yerleşmiştir. Sanatçı doğduğu şehre hayatı boyunca bağlı kalmış ve sarayla olan bağlantılarını da kullanarak Feodosiya'ya bir liman, tren yolu ve arkeoloji müzesi gibi çok sayıda katkı sağlamıştır. Şehrin merkezi kişiliği ve adeta gayrı-resmi yöneticisi olmuştur. Bu arada St.Petersburg ve sarayla ilişkilerini hiçbir zaman koparmamış, hatta imparatorluk ailesini kendi evinde ağırlamıştır.
Kırım Savaşı nedeniyle 1854-7 arasında denizden uzak olan Karkov'da yaşayan Aivazovsky, savaşın sona ermesiyle Paris'e gitmiştir. Burada bir sergi düzenlemiş ve II. Napoleon tarafından Legion d'Honneur ile ödüllendirilmiştir. Kırım'a dönüş yolculuğu sırasında bir kez daha İstanbul'a uğramıştır.
1860-80 arasında Kafkasya (1868), Mısır (1869) Fransa ve İtalya (1872), İstanbul (1874) ve Hollanda, İtalya, Fransa (1878) gezileri yapmıştır. Hayatının son yirmi yılını, 1880'de bir sanat galerisi açtığı Feodosiya'da geçirmiştir. Bu arada Feodosoya, St.Petersburg ve Moskova'da çok sayıda sergi açmıştır. 1892'de A.B.D.'ye gitmiştir ve burada özellikle Niagara şelalelerinden etkilenmiştir.
18 Nisan 1900'de evindeki atölyesinde bir Türk gemisinin patlaması üzerinde çalışmaya başlamış, ertesi gün 83 yaşında ani bir beyin kanamasıyla şövalesinin başında ölmüştür.
Sponsorlu Bağlantılar
Şehrin tarihi, M.Ö.6.yüzyıla uzanmaktadır. Buraya ilk olarak Helen kolonileşme çağında Miletos'tan gelen Grekler yerleşmiştir. Daha sonra M.S.3.yüzyılda Got istilasına uğramış ve ardından Hun hakimiyetine girmiştir. 13. yüzyıl başlarında Latin Haçlılar'ı dönemi yaşanmış, bundan sonra şehre Cenovalı tüccarlar hakim olmuş ve Kaffa adını vermişlerdir. 1475'te gerçekleşen Osmanlı hakimiyetiyle bu isim Kefe ya da Küçük İstanbul olarak değiştirilmiştir. Osmanlı'nın gerileme döneminde, 1771'de Rusların eline geçmiş ve bundan sonra tekrar Feodosiya olarak anılmıştır.
Şehrin tarihi ve deniz ticaretinin taşıdığı farklı insanlar, ona kozmopolit bir kimlik kazandırmaktaydı. Aivazovsky'nin yetiştiği şehir; Tatarlar, Türkler, Ermeniler, Ruslar, Yahudiler ve Arapların iç içe yaşadığı bir şehirdi. Dolayısıyla Aivazovsky, günlük hayatta farklı kültür ve dillere aşinaydı.
Feodosiya; şehrin toplumsal yapısına, mimarisine ve yaşayışına yansıyan kozmopolit yapısı dışında, bir deniz şehri olmasıyla da Aivazovsky'nin üzerinde etki sahibi olmuştur. Çocukluk döneminden itibaren burada, kimi zaman süt liman kimi zaman fırtınalı, gün doğarken ve gün batarken, denizin tüm değişen hallerini gözlemleyebilmektedir.
Aivazovsky küçük yaşlardan itibaren resme ilgi göstermiştir. Sanatçı, 1887 tarihli bir resminde kendisini küçük bir çocuk olarak Feodosiya'ya hakim bir yükseklikten şehri resmederken tasvir etmiştir. Resmin üzerinde "1825'te Aivaz." yazmaktadır. Kendisinin hayatının çok erken bir döneminde, henüz 8 yaşında resme duyduğu ilgiyi ortaya koyan bu resim, aynı zamanda Feodosiya'nın onun üzerinde bıraktığı etkiyi de ifade etmektedir. Ailesinin tanıklıklarına göre, çocukken evlerin duvarlarına kömürden çizimler yapıyordu. Onun bu ilgisi, babasının şehrin mimarı olan arkadaşı Koch tarafından değerlendirilmiş ve Koch çocuğa resim üzerine perspektif gibi temel bazı bilgileri içeren dersler vermiştir. Bununla da kalmamış, resimlerini şehrin yöneticisi Kaznaachev'e göstermiştir. Kaznaachev, Aivazovsky'e destek vermiş ve görevi gereği Kırım'ın daha büyük bir şehri olan Simferepol'e taşındığında onu da yanında götürmüştür. Burada, St. Petersburg'la bağlantıları olan zengin ve asil Naryshkin ailesinden Natalia Feodorovna Naryshkin, onun resimlerini beğenerek St.Petersburg İmparatorluk Akademisi'ndeki ressam arkadaşı Tonci'ye yollamıştır. Bunun sonucunda Aivazovsky altı yıllık bir burs kazanmıştır
1833'te 15 yaşındayken St.Petersburg'a, ülkenin başkentine gitmiştir. St.Petersburg ülkenin sadece siyasi değil, kültürel başkentidir de... Uzun zamandır katolik batıdan farklı çizgide bir kültürel gelişim süreci içerisinde olan Rusya, 18. yüzyılda batıdaki gelişmelerle ilişki içerisine girmeye başlamıştır. Bu yüzyılda; Fransa, İtalya ve Almanya'dan pekçok sanatçı, Rus sarayının siparişlerine yanıt vermek üzere St.Petersburg'a gelmiştir. Onların sanatsal üretimleri ve uzmanlıklarıyla sağladıkları katkılar sonucunda, 1757'de İmparatorluk Akademisi kurulmuştur. Okul resmi ve akademik tarzda bir eğitim vermektedir.
19.yy. başlarında St.Petersburg'un merkezinde bulunduğu bu kültürel değişim süreci resim alanında ilk sonuçlarını vermeye başlamıştır. Pekçok Rus ressamı yetişmekte ve St. Petersburg'un sanat ortamına dahil olmaktadır.
Aivazovsky'nin Akademi'de devam ettiği manzara sınıfının başında bulunan Vorobiov, atmosfer koşulları üzerinde duran ve açık hava resmini savunan bir ressamdı. Sanat yaşamı boyunca eserlerinde atmosfer koşulları ile ilgilenmiş olan bir Aivazovsky'nin, hocasından etkilenmiş olduğu, en azından varolan ilgilerinin hocasının yaklaşımıyla örtüştüğü anlaşılmaktadır. Öğrenciyken, Akademi başkanı Olenin'in tavsiyesi üzerine Akademi sergisi için deniz ve atmosfer koşullarını konu alan Deniz Üzerinde Hava Çalışması adlı resmi yapması, kariyerinin başlangıcında sanatsal çizgisinin şekillenmeye başladığını ortaya koymaktadır. Resim, Akademi sergisinde yer almış ve büyük bir başarı göstererek gümüş madalya kazanmıştır.
Bu başarı, Aivazovsky'nin İmparator I. Nicholas'ın takdirini kazanmasına ve onunla tanışmasına olanak sağlamış; imparator, Baltık Donanması ile Finlandiya Körfezi'ne deneme seferi yapacak olan oğlu Grandük Konstantin Nikolaievich'e eşlik etmesini istemiştir. Bu deneyim, Aivazovsky'nin deniz üzerindeki yaşantıyı ilk elden görmesi ve imparatorluk donanması ile hayatı boyunca sürecek olan yakın ilişkinin başlangıcı olması açısından önemlidir.
Sanatçı, 1836 Akademi sergisine yedi resimle katılmıştır. Bunlardan birisi üç yıldır görmediği Feodosiya şehrini betimlemektedir. Aivazovsky, resimlerini doğrudan doğadan çalışarak üretmemektedir. Yaptığı ön çizimlerden ve hafızasından yararlanmaktadır. Aivazovsky, bu sergide ünlü Rus şair Pushkin'le tanışma fırsatını da bulur. Pushkin ve onun şiirleri Aivazovsky'i derinden etkilemiştir.
1837 yılında, deniz manzarası resmindeki dikkat çekici başarısından dolayı altın madalya ile ödüllendirilen Aivazovsky, Akademi'den mezun olmuş ve Rusya'nın deniz görünümlerini resmetmek üzere iki yaz için Kırım'a yollanmıştır. Normalde Akademi ümit veren öğrencileri İtalya'ya yollamaktaydı, ancak bu dönemde Rus sanatında toplumsallık tartışmaları gündeme gelmiştir ve resimlerinde Rus köylüsünü ve onların günlük hayatını konu edinen Alexei Venetsianov şu çıkışı yapmaktadır:
"Atalarımızın ulusal kostümü Romalılarınkinden daha az renkli değildir ve bir Rus köylüsünün sade gömleği bir Yunan tuniği kadar güzeldir."
Bu koşullarda bir Rus ressamı tarafından yapılmış Rusya görünümleri önem kazanmaktaydı. Aivazovsky, Kırım'ın güney sahillerine yaptığı gezi dışında, Karadeniz donanmasının askeri seferlerine katılmış ve iki yıl içerisinde gerçekleştirdiği çalışmaları Akademi'ye sunduktan sonra 1840'ta İtalya'ya gitmiştir.
Rönesans'ın doğduğu topraklarda çeşitli yerleri ziyaret etmiş burada tanıştığı ünlü Rus yazar Gogol ile birlikte yolculuk etmiştir. Ayrıca, Roma'da İngiliz romantik ressam Turner'la tanışmış ve ünlü ressam onun resimlerinden etkilenerek; "Sizin sanatınız yüksek ve güçlü çünkü siz dehadan ilham alıyorsunuz" diye yazmıştır.
Papa 16. Gregory'nin, Aivazovsky'nin ünlü Kaos adlı resmini Vatikan için satın alması gibi başarı haberleri St.Petersburg'ta yankılanmaktadır. Bir Rus ressamın batı sanatı çevrelerinde kazandığı başarı, Rusya'nın batı uygarlığının akışına dahil olma sürecinde özellikle önem taşımaktadır.
Aivazovsky, Rusya'nın batı kültürüne armağan ettiği ilk uluslar arası düzeyde ressam olarak Rus sarayı tarafından hararetle desteklenmiştir.
Sanatçı, 1892'de batı resim sanatının iki önemli merkezi, İngiltere ve Hollanda'yı ziyaret etmiş ve bu ülkelerdeki deniz resmi geleneğini incelemiştir, kendisi de deniz konusu üzerine çalışmıştır. Aynı yılın Paris sergisine katılan tek Rus sanatçısı olarak, sanat çevrelerinden büyük övgüler kazanmıştır. Paris'e yerleşip Fransız vatandaşlığına geçeceği dedikoduları üzerine, 1844 yılında St.Petersburg'a geri dönmüştür. Burada büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Bu süreçte, donanma ile ilişkileri resmiyete kazanmış ve Rusya'da denizciliğin tarihine ve genel olarak donanmaya adanmış bir seri resim yapmakla görevlendirilmiştir.
Aivazovsky, dünyanın dört bir yanını ziyaret etmiş bir sanatçıdır. İngiltere'den İtalya'ya, Hollanda'dan Portekiz'e Avrupa'nın pek çok ülkesini, Mısır'ı (1869) ve A.B.D'ni gezmiş, buralardan çeşitli birikimler edinmiş ve ününü dünyanın her köşesine yaymıştır. Ama onu dünyada en fazla etkileyen köşe İstanbul olmuştur. Aivazovsky, 1845 yılında, Grandük Konstantin Nikolaievich ile birlikte; Anadolu, Ege Adaları ve Doğu Akdeniz'e yapılan bir geziye katılmıştır. Gezinin durakları arasında İstanbul ve Truva da vardır. Geziden hemen sonra 1846'da Feodosiya'da düzenlediği sergi ile ilgili belgelerden birinde şu satırlar yer almaktadır: "Üç küçük manzaradan en çok Truva'yı beğendim. Onda bir tür hüzünlü şiirsellik var ki herşeyden önce bunu ifade etmek istiyor."
İstanbul'a ilk ziyaretini içeren bu gezinin ardından, 1846'da Karadeniz donanmasıyla bazı manevralara katılmıştır. Bu dönemde doğduğu şehir olan Feodosiya'ya yerleşmiştir. Sanatçı doğduğu şehre hayatı boyunca bağlı kalmış ve sarayla olan bağlantılarını da kullanarak Feodosiya'ya bir liman, tren yolu ve arkeoloji müzesi gibi çok sayıda katkı sağlamıştır. Şehrin merkezi kişiliği ve adeta gayrı-resmi yöneticisi olmuştur. Bu arada St.Petersburg ve sarayla ilişkilerini hiçbir zaman koparmamış, hatta imparatorluk ailesini kendi evinde ağırlamıştır.
Kırım Savaşı nedeniyle 1854-7 arasında denizden uzak olan Karkov'da yaşayan Aivazovsky, savaşın sona ermesiyle Paris'e gitmiştir. Burada bir sergi düzenlemiş ve II. Napoleon tarafından Legion d'Honneur ile ödüllendirilmiştir. Kırım'a dönüş yolculuğu sırasında bir kez daha İstanbul'a uğramıştır.
1860-80 arasında Kafkasya (1868), Mısır (1869) Fransa ve İtalya (1872), İstanbul (1874) ve Hollanda, İtalya, Fransa (1878) gezileri yapmıştır. Hayatının son yirmi yılını, 1880'de bir sanat galerisi açtığı Feodosiya'da geçirmiştir. Bu arada Feodosoya, St.Petersburg ve Moskova'da çok sayıda sergi açmıştır. 1892'de A.B.D.'ye gitmiştir ve burada özellikle Niagara şelalelerinden etkilenmiştir.
18 Nisan 1900'de evindeki atölyesinde bir Türk gemisinin patlaması üzerinde çalışmaya başlamış, ertesi gün 83 yaşında ani bir beyin kanamasıyla şövalesinin başında ölmüştür.
Kaynak: lebriz.com
Biyografi Konusu: Aivazovski nereli hayatı kimdir.