Arama

Caspar David Friedrich

Güncelleme: 8 Ocak 2012 Gösterim: 9.630 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Caspar David Friedrich (1774 - 1840)

Sponsorlu Bağlantılar
18.yüzyıl batı uygarlığı açısından bir değişim sürecinin başlangıcını işaret etmektedir. Aydınlanma’yla bağlantılı olarak gelişen tarih ve doğa ilgisi, Fransız İhtilali sonucunda hızla yaygınlaşan ulus bilinci, kentleşme sürecinin ve endüstriyel gelişmelerin ilk basamaklarının alınması gibi etkenler, yeni bir Avrupa’nın doğuşuna kaynak oluşturmuştur. Toplum yapısında, ekonomik ve siyasi düzende köklü değişiklikleri gerektiren bu süreçte; bireyin yaşama, dine, doğaya bakışında farklı bir konum belirlemesi kaçınılmaz olmuştur. Sanatçılar, içinde bulundukları uygarlığın bu değişen çehresini hassasiyetle kavramışlar, eserlerinde yansıtmışlar ve değişimin biçimlenmesine bizzat katılmışlardır.
18.yüzyıl sonu ve 19.yüzyılın başlarında sanat, edebiyat ve düşün alanlarında karşılığını bulan Romantizm akımı, sanatçıların değişime verdikleri tepkinin erken sonuçlarından birisidir. Resim sanatında doğanın yüceltildiği, insanoğlunun doğa karşısındaki konumunun sorgulandığı manzaralar ağırlıklı bir yere sahip olmuş, sanatçının birey olarak varlığı ve iç dünyası ön plana çıkmaya başlamıştır. Fransa’da Delacroix, Gericault; İngiltere’de Turner, Constable ve Almanya’da Runge, Friedrich gibi sanatçılar romantik resmin en güçlü temsilcileri olmuşlardır.
Caspar David Friedrich, Kuzey Almanya’da Baltık Denizi kıyısındaki Greifswald’da dünyaya gelmiş ve hayatının ilk 20 yılını burada geçirmiştir. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği bu bölgede, Baltık Denizi’nin, Harz Dağları’nın ve buzların çözülmesi sonucunda erkek kardeşinin içinde boğulduğu Elbe Nehri’nin görünümleri belleğine kazınmıştır. Friedrich, 1794 yılında, Baltık’ın doğduğu şehre çok da uzak olmayan karşı kıyısına, Kopenhag’a giderek buradaki Güzel Sanatlar Akademisi’ne kayıt olmuştur. Akademi’de 1798’e kadar süren eğitiminin yanı sıra kendi özel çabasıyla da resmini geliştirmenin yollarını aramıştır.
Kopenhag’dan sonraki durağı, bu kez denizden oldukça uzaklarda, Almanya’nın iç kesimlerinde yer alan Dresden şehridir. Burası 18.yüzyılın başlarından itibaren önemli bir kültür ve sanat merkezidir ve daha sonra, 20.yüzyılın başlarında, öncü sanat akımlarından dışavurumculuğun doğuşuna tanıklık edecektir. Friedrich, Dresden’de Alman romantizminin şair, yazar, düşünür ve ressamlarıyla tanışma ve onlarla arkadaşlık etme fırsatını bulmuştur. Novalis, Kleist, Tieck gibi yazar ve düşünürler, Runge gibi ressamlarla paylaşılan görüşler, Friedrich’in romantik ideali benimseyip kavramasında etkili olmuştur. Onun bu dönemde ilişki içerisinde olduğu isimlerden birisi de, resimlerinden övgüyle söz eden ünlü yazar Goethe’dir.
Kuzey romantizminin entelektüel çevresiyle kurduğu bağlantı, onun sanat gelişiminde doğrudan etkili olmuştur. Sanatçı, aynı zamanda aralarında Dahl, Carus gibi ressamların bulunduğu isimlere hocalık etmiştir. 1805 yılında Weimar Sanat Derneği’nin bir ödülünü kazanmış olan Friedrich, 1815- 1824 yılları arasında Peyzaj Resmi Üzerine Dokuz Mektup adlı kuramsal kitabını hazırlamış ve 1824’de Dresden Akademisi’nde profesörlüğe getirilmiştir.
Baltık kıyılarına ve doğduğu kente yaptığı birkaç seyahat dışında hayatını Dresden’de geçiren Friedrich’in resimlerinde, ana tema doğanın yüceltildiği manzaralardır. Sanatı derin bir doğa bilgisine dayanmaktadır ve yapmış olduğu çok sayıdaki eskiz, onun doğayla ve farklı hava koşullarıyla yakından ilgilendiğini ortaya koymaktadır. Koyu bir hrıstiyan olan sanatçının bu doğa ilgisi, resimlerinde manzaraya dinsel bir sembolizm yüklemesi sonucunu doğurmuştur. Dinsel içeriğin doğanın yüceltilmesi yoluyla sunumu, hrıstiyan ikonografisinin geleneksel kompozisyonlarından oldukça farklı bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, romantizmin içeriğine uygun bir şekilde, sanatçının iç dünyasına ve doğaya temellenmektedir. Friedrich’in başlıca amaçlarından birisi, hrıstiyan sanatını yenilemek olmuştur. Dağdaki haç, gotik kilise yıkıntıları gibi öğeler manzaralarındaki dinsel etkiyi biçimlendiren doğrudan unsurlardır. Ancak, onun doğa görünümlerinde ışık ve renk kullanımıyla mistikleştirilmiş atmosfer bile dinsel bir etki vermeye yetmektedir.
Onun manzaraları, sadece doğayı yücelterek dinsel bir sembolizm yaratmayı amaçlamaz, aynı zamanda Turner, Gericault gibi çağdaşlarının resimlerinde olduğu gibi, insanın doğa karşısındaki konumunu sorgular. Deniz Kıyısında Keşiş adlı resminde bu durum oldukça belirgindir: “Keşiş bize doğa güçlerinin ortasındaki insan varlığını ve önemsizliğini anımsatmak, peyzajın maddi boyutunu göstermek ya da onun tinsel boyutunu sezdirmek için oradadır.”[CLAUDON, Francis; Romantizm Sanat Ansiklopedisi, s.52]
Ad:  0049-002.jpg
Gösterim: 642
Boyut:  12.7 KB
Umudun Enkazı

Buna karşılık, başyapıtlarından birisi olan Umudun Enkazı, konu olarak doğrudan romantik gelenekle bağlantılıdır: İnsanoğlunun doğa karşısındaki acizliği. 1823- 1824 yıllarında gerçekleştirdiği resmin yüzeyini büyük oranda kırılmış bir buz kütlesi kaplamaktadır. Donmuş okyanus yüzeyinin soğuk mavi, tekdüze ve yekpare sonsuzluğu; kitlesel, sert, sivri kırılmalardan oluşmuş bu yükselen bütünün karşı çıkışıyla bozulmaktadır. Bu yönüyle resim, çeşitli metaforları da içermektedir: Toplum içerisinde romantik sanatçının birey olarak sivrilen varlığı, birey olmanın keşfi ve zamanın kişiyi yutan tekdüzeliğine sanatçının tepkisi gibi. Her durumda bu resim, bir karşı çıkışın simgesi olarak evrensel bir imge olma özelliğini kazanmıştır.
Oysa, resmin asıl konusu son derece somuttur ve yaşanmış bir olaydan alınmıştır. 1819- 1820 yıllarında William Parry’nin Kuzey Kutbu’na yaptığı keşif gezisi sırasında batmış olan Umut gemisinin enkazı tasvir edilmiştir. Gemi, resmin sağ kısmında, buz kitlesinin hemen dibinde yan yatmıştır ve resim yüzeyinde oldukça küçük bir alan kaplamaktadır. Yükselen dev buz karşısında, yan yatmış geminin küçüklüğü ile yaratılan karşıtlık duygusu, romantik resmin doğanın insana üstünlüğünü temel alan geleneksel temasını destekler niteliktedir.
Firedrich’in resimlerinde renk ve ışık kullanımının resme kattığı bütünlük duygusu, bu çalışmada belirgin bir şekilde izlenebilmektedir. Biçimsel kırılmalar, ışık ve rengin bütünleyici etkisiyle dengelenmektedir. Sanatçı tek bir rengin çeşitlemesini ve çoğunlukla alacakaranlık zamanını akla getiren gizemli bir ışığı kullanarak konunun tanımlanmasına da olanak sağlamaktadır.
Resimlerinde başlıca konu manzara olmakla birlikte, Friedrich doğanın tarafsız bir tanığı değildir, ona sembolik ve bireysel anlamlar yüklemektedir. Sanatçı doğa karşısındaki tutumunu şu şekilde tanımlamıştır: “Ressam yalnızca karşısında gördüklerinin değil fakat kendi içinde gördüklerini de tuvaline geçirmelidir.”
Friedrich’in resimleri yoğun bir içsellik taşımaktadır, bunlar adeta kendi iç manzaralarıdır. Eserlerine kaynak olan duyguları son derece yoğun bir şekilde yaşamaktadır ve bu yoğunluk onun yaklaşık 1810 yılına tarihlenen Otoportre’sinde açıkça belli olmaktadır.
Sanatçının iç dünyasına egemen olan ölüm duygusu resimlerine de yansımıştır. 1819 tarihli, Karda Mezarlık adlı resminde bu duygu özellikle belirgindir. Gotik bir kilise yıkıntısının ve kuru ağaç gövdelerinin arasında uzanan karla kaplı mezarlık görünümü, izleyeni ölüm duygusunun soğuk ürperişiyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Ad:  0049-001.jpg
Gösterim: 632
Boyut:  14.2 KB
Karda Mezarlık

Biyografi Konusu: Caspar David Friedrich nereli hayatı kimdir.
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
12 Haziran 2011       Mesaj #2
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
233px Caspar David Friedrich 032
Bulutların Üzerinde YolculukCaspar David Friedrich, 1818Tuval üzerine yağlı boya , 98,4 × 74,8 cmKunsthalle Hamburg, Hamburg

Sponsorlu Bağlantılar

Bulutların Üzerinde Yolculuk ya da Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Almanca: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman romantik ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablo. Tablo şu anda, Almanya'nın Hamburg kentindeki Kunsthalle Hamburg'da sergilenmektedir.

İçerik

Ön planda genç bir adam kayalık bir uçurum kenarında, sırtı izleyiciye dönük biçimde dikilmektedir. Koyu yeşil bir palto giymiştir ve sağ elinde bir baston tutar.Saçları rüzgarda dalgalanmakta olan adam, kalın bir sis örtüsüyle kaplı olan göz alıcı manzarayı izlemektedir. Resmin orta bölümünde, adamın üzerinde dikildiğine benzer başka kayalıklar, sisten fışkırır gibi görülmektedir. Sis halkalarının arasındaki bu tepeliklerde ormanlar vardır. Uzakta görülen dağlar, batıdan doğudaki düzlüklere doğru alçalmaktadır. Bunun ötesinde, her yeri kaplayan sis sonsuza doğru uzar, ufukla birleşerek bulutlu gökyüzüne karışır.

Tabloda, Saksonya ve Bohemya'da bulunan Elbsandsteingebirge dağlarının birçok farklı özelliği birlikte yer alır. Ressamın genel çalışma şekli çerçevesinde, sahada çizilen eskizler, stüdyoda bu tablonun kompozisyonunun oluşturulmasında kullanılmıştır. Arka planda sağ tarafta Zirkelstein görülür. Sol arka taraftaki dağ ise Rosenberg ya da Kaltenberg olabilir. Bunun önündeki kayalık grup, Rathen'deki Gamrig'i temsil eder. Adamın üzerinde dikildiği kayalar ise Kaiserkrone üzerindeki bir grup kayalıktır.

120px Caspar David Friedrich 023

Rügen Kayalıkları, Museum Oskar Reinhart am Stadtgarten,Winterthur, İsviçre. Bu tablo ile Bulutların Üzerinde Yolculukarasında kaydadeğer benzerlikler bulunur.

Yorumlar

Bulutların Üzerinde Yolculuk Romantik stilin, özelde ise Friedrich'in kendi tarzının tam bir örneğidir. Ressamın Rügen Kayalıkları ve Buzda Gemi Enkazı isimli tablolarıyla benzerlikler gösterir.
Gorra'nın yorumuna göre tablonun temel mesajı, adamın sis denizinin kasvetine bakışıyla temsil edilen Kantvari "kendi üzerine düşünme" eylemidir. Dembo'ya göre ise, resimdeki adamın gezinti yapmakta oluşu, bilinmeyen geleceğe dair bir metafordur. Gaddis'e göre adamın uçurumun tepesindeki duruşu bir çelişki içerir: Bu duruş adamın manzara üzerindeki hakimiyetini temsil edebileceği gibi, insanın bu manzara içindeki önemsizliğini de vurguluyor olabilir.
Tablonun anlamı, Almanca özgün ismi olan Wanderer über dem Nebelmeer'in nasıl yorumlanacağına göre de değişebilir. Buradaki wanderer sözcüğü, amaçsızca dolaşan kişi ya da doğa yürüyüşçüsü anlamlarına gelebilir. İlk anlama göre resimdeki adam kaybolmuş olabilir. İkinci anlama göre ise önceden belirlediği bir yere gitmekte olabilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
6 Ocak 2012       Mesaj #3
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Hayatın Evreleri
Hayatın Evreleri ya da Hayatın Safhaları (Almanca: Die Lebensstufen), Alman romantik ressam Caspar David Friedrich tarafından 1835'te çizilen alegorik peyzaj. Ölümünden beş yıl önce tamamladığı bu tabloda ressam, insanın ölümlülüğü ile hayatın geçiciliğini ele almıştır.
Resimde, bir limana yukarıdan bakan bir yükselti üzerinde bulunan iki yetişkin ve iki çocuktan oluşmuş gruba doğru yürümekte olan, izleyiciye sırtı dönük yaşlı bir adam vardır. Limanda farklı uzaklıklarda görülen beş gemi, karadaki beş kişinin yansıması gibidir. Böylece, insan yaşamının değişik evreleri, bir yolculuğun sona erişi ve ölüme yakınlık ile ilgili bir alegori ortaya çıkar.
Resimdeki figürlerin Friedrich ile ailesi olduğu bilinmektedir. Yaşlı adam ressamın kendisi iken, oğlan çocuğu ressamın oğlu Gustav Adolf, kız çocuğu ise kızı Agnes Adelheid'dir. Genç kadın ressamın diğer kızı Emma, silindir şapkalı adam ise yeğeni Johann Heinrich'tir.
Friedrich'in birçok tablosu hayalî manzaraları gösteriken, Hayatın Evreleri'nde görülen yer, bugün kuzeydoğu Almanya'da bulunan ve ressamın doğum yeri olan Greifswald yakınlarındaki Utkiek'tir.

775pxcaspardavidfriedri

İçerik

Tabloda Baltık Denizi kıyısındaki bir liman günbatımında betimlenmektedir. Denizde, limana dönmekte olan üç gemi görülmektedir. Ortadaki büyük gemi yelkenlerini toplamaya başlamıştır. İki ufak yelkenli ise karaya neredeyse varmıştır. Bunlardan sağdaki, kıyıdaki beş kişilik gruba doğru yönelmiştir. Kıyıdaki beş kişi, kıyafetlerinden anlaşıldığı üzere kasaba ahalisindendir. Grubun ortasında elinde İsveç bayrağı tutan bir oğlan çocuğu oturur. Yanındaki kız çocuğu ise bayrağa doğru uzanmaktadır. Sağ taraflarında, çocuklara doğru uzanan ve sağ elini havaya kaldırmış bir kadın oturmaktadır.
Kıyıdaki grup bir yarım çember oluşturur. Perspektife göre en uzakta çocuklar vardır. Onların iki yanında izleyiciye daha yakında bulunan iki yetişkin yer alır. Sol kenarda, ileriye, çemberin dışına doğru bakan yaşlı adam dikilmektedir. Kadın ile çocuklar yazlık giysiler içindedir, ancak yaşlı adam palto giymiştir ve kürklü bir şapka takmaktadır. Ortadaki büyük geminin pruvası, bayrak tutan çocuklara hizalanmıştır.
Bu beş kişilik grup, tamamı karaya yönelmiş durumda çizilmiş beş gemi ile eşleştirilebilir. Üç grup hâlinde konumlandırılan insanlar - yaşlı bir adam, iki yetişkin, iki çocuk - ile farklı uzaklıklardaki gemilerin yerleşimi birbirini yansıtır. Bu durum ölümün yakınlığını ve yaşamın evrelerini anlatan bir alegoridir. Ortadaki gemi genç kadını simgeler. Her iki yanı, iki daha küçük gemi ile sarılmıştır ve bunlar kıyıdaki diğer iki küçük çocuktur. Resmin sağında uzaklarda ufukta kaybolmak üzere olan gemi yaşlı adamı sembolize eder.
İsveç bayrağı

Orta kısımdan detay: Çocukların elinde İsveç bayrağı
551pxlebesstufendetail

Friedrich'in memleketi olan Greifswald, 1630'a kadar Batı Pomeranya'ya dahildi. Bu tarihte bölge, İsveç egemenliğindeki İsveç Pomeranyası'na katıldı. 1815'te ise Prusya Krallığı'nın bir eyaleti hâline geldi.
Bölgenin el değiştirmesinden 20 sene sonra çizilen tabloda Friedrich'in küçük kızı Agnes Adelheid ile oğlu Gustav Adolf'ün elinde İsveç bayrağı görülmektedir. Resimdeki manzarada görülen yarımada Baltık Denizi'ne doğru uzanır ve karşı kıyı İsveç'e aittir. Ressam oğluna İsveç Kralı Gustav Adolf IV'ün adını vermiştir. İsveçli yazar Per Daniel Amadeus Atterbom'a göre Friedrich Pomeranyalı'dır ve kendini yarı-İsveçli saymaktadır.

Tablonun adı

Dönemin romantik ideallerine bağlı kalan Friedrich, tablolarının tamamıyla görsel öğeleriyle öne çıkmalarını istiyordu, bu sebeple eserlerine tanımlayıcı ya da çağrıştırıcı isimler verilmemesine dikkat ediyordu. Resmi tanımlar nitelikteki Hayatın Evreleri ismi, büyük ihtimalle ressam tarafından verilmemişti. Tablo bu ismi, ressama olan ilginin arttığı 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı arasındaki dönemde aldı.


Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
8 Ocak 2012       Mesaj #4
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Rügen Kayalıkları (Almanca: Kreidefelsen auf Rügen), Alman romantik ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablo. Tablo şu anda, İsviçre'nın Winterthur kentindeki Museum Oskar Reinhart am Stadtgarten koleksiyonundadır.
476px Caspar David Friedrich 023
Rügen Kayalıkları

Çizilişi

Ocak 1818'de Caspar David Friedrich, kendinden yirmi yaş küçük olan Christiane Caroline Bommer ile evlendi. Çift balaylarında, Temmuz ve Ağustos 1818 aylarında Neubrandenburg ve Greifswald'deki yakınlarını ziyarete gitti. Daha sonra çift, Friedrich'in kardeşi Christian ile birlikte Rügen adasına seyahat etti. Tablo bu dönemde çizildi.
Ressamın aynı temadaki başka bir resmi; suluboya, 1824, 25 × 32 cm
Kreidefelsen 1010

İçerik ve yorumlar

Tabloda, o dönemdeki ünlü manzara izleme yerlerinden biri olan Stubbenkammer'deki tebeşir yamaçları betimlenmiştir. Tablodaki kayalıkların genelde Wissower Klinken olarak bilinen tebeşir kayaları olduğu sanılır ancak bu doğru değildir, çünkü Wissower Klinken resmin çizilişinden daha sonra erozyon sonucunda oluşmuştur. Friedrich manzara resimlerini genelde birkaç eskizin çeşitli unsurlarını birleştirerek oluşturmuştur, dolayısıyla tablodaki kayalığın tam olarak gerçek bir kayalığa denk gelmiyor olması muhtemeldir.

Tabloda ön planda, resmin üstteki üçte birlik kısmını yapraklarıyla kaplayan ve manzarayı çerçeveleyen iki ağaç vardır. Şehirli elbiseleri içindeki iki adam ve bir kadın manzarayı izlemektedir. Ortadaki zayıf figürün genelde Caspar David Friedrich'in kendisi olduğu düşünülür. Ressamın yanında yerde duran şapkası alçak gönüllülük göstergesidir. Otların arasında ayağını basacağı bir çıkıntı aramasının hayatın geçiciliğini, önündeki uçurumun boşluğuna bakışının ise ölümün boşluğunu simgelediği düşünülür. Sağ tarafta, kollarını kavuşturmuş bir adam çürümüş bir ağaç gövdesine yaslanmakta ve deniz üzerinden uzaklara bakmaktadır. Denizde iki ufak yelkenli, sonsuz yaşama doğru ilerleyen ruhları simgeler ve resimdeki iki adam figürüne paraleldir.

Soldaki kırmızı elbiseli kadının genelde Friedrich'in eşi Caroline olduğu düşünülür. Kadın neredeyse tamamen kurumuş bir çalının üzerine oturmuştur. Çalının sadece kadının yüzüne yakın dalları yeşildir. Sağ eliyle boşluğu ya da etrafındaki çiçekleri göstermektedir. Uzaklara ya da boşluğa bakan adamların aksine kadın, diğer iki figürle iletişim hâlindedir. Uçurumdan korkmuş mu olduğu yoksa doğanın güzelliği karşısında şaşkın mı kaldığı belirsizdir. Tablodaki insan figürlerinin elbiselerinin renkleri de semboliktir. Ortadaki figür, inancın rengi olan mavi elbiseler giymiştir. Soldakinin kırmızısı aşkı, sağdakinin yeşili ise umudu simgeler. Böylece bu üç figür, Hıristiyanlık'taki üç teolojik erdem olan inanç, umut ve sevgiyi simgelemektedir. Sanat tarihçisi Helmut Börsch-Supan'a göre tabloda Friedrich'in ölümle ve ölümün hayat üzerindeki tehdidiyle ilişkisi, daha önce olmadığı kadar açık ve sakin biçimde ele alınmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
🌘 🚀

Benzer Konular

6 Haziran 2016 / kompetankedi Siyaset ww
2 Ekim 2008 / KisukE UraharA Bilim ww
17 Nisan 2007 / Misafir Bilim ww
4 Temmuz 2015 / Safi Sanat ww
29 Eylül 2015 / Safi Müzik ww