Arama

Eugène Delacroix

Güncelleme: 11 Haziran 2011 Gösterim: 13.046 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eugene DELACROIX (1798-1863)
Ad:  delacroix.jpg
Gösterim: 611
Boyut:  39.9 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Fransız ressam Eugene Delacroix, özgün renk kullanı­mı ve dramatik kompozisyonlanyla ünlenmiştir. Güçlü ilişkileri olan sanatsever bir aile orta­mında müzik ve tiyatro sevgisi kazandı. Eski Yunan ve Latin edebiyatına merak sardı, 17 yaşında ünlü ressam Pierre-Narcisse Guerin'in öğrencisi oldu. O sıralarda tanıştığı romantik ressam Theodore Gericault'dan çok etkilendi. Delacroix yıllarca günlük tutmuş, bu günlük sanatçının yaşamı ve sanat görüşleriyle ilgili önemli bir bilgi kaynağı olmuştur.
Delacroix resimlerinde Fransa'daki siyasal olaylara büyük yer verdi. 1830 Ayaklanması'ndan esinlenerek yaptığı Halka Yol Gösteren Özgürlük (Louvre Müzesi, Paris) adlı tablo çok canlı ve gerçekçidir. Sakız Adası Katliamı (Güzel Sanatlar Müzesi, Bordeaux) ise Yunan bağımsızlık savaşını konu alır.
Delacroix 1825'te tekniğini, özellikle renk kullanımını geliştirmek amacıyla İngiltere'ye gitti. Daha önce Paris'te görmüş olduğu İngiliz ressam Constable'ın İngiltere manzaralarından çok etkilenmişti. Constable'ın görüntüye canlılık katan renklendirme tekniğini benimseyen Delacroix yapıtlarında saf ve duyarlı renkler kullandı. İngiltere'de kaldığı sırada İngiliz edebiyatıyla da ilgilendi. Sir Walter Scott'un bir yapıtından esinlenerek yaptığı Liege Piskoposu' nun Öldürülmesi (Louvre Müzesi, Paris) bu dönemin ürünlerindendir.
Delacroix 1832'de gittiği Fas'ın insanları, doğası ve parlak güneşinden etkilendi. Konuları çeşitlendi, aslan avı, çöl görünümleri,
kadınlar, müzikçiler, Arap atları resimlerine girdi. Cezayirli Kadınlar (Louvre Müzesi, Paris) adlı resim bu dönemin ünlü
yapıtlarıdandır.
Delacroix 1830'larda Kral Louis Philippe tarafından sarayın dekorasyon işleriyle görev lendirildi. Lüksemburg Sarayı kütüphanesi nin ve Louvre'daki Apollon Galerisi'nin ta van bezemelerini o yıllarda gerçekleştirdi, Delacroix İngiliz ressam J. M. W. Turner'la birlikte İzlenimci ressamları derinden etkilemiştir.


MsxLabs.org & Temel Britannica

Biyografi Konusu: Eugène Delacroix nereli hayatı kimdir.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
12 Aralık 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Eugène Delacroix (1798-1863)
Talleyrand’ın oğlu olduğu sanılan Eugène Delacroix, 15 yaşında annesi ölünce, ablasının yanında yaşamaya başladı. 1816’da Güzel Sanatlar Akademisi’ne girerek, Guérin’in atölyesinde çalışmaya koyuldu; ama onun klasisizmle ilgili derslerine aldırış etmeyerek, o tarihlerde kendini kanıtlayıp, kurallarını kabul ettirmiş olan David’in, daha sonraları da Rubens’in, Rembrandt’ın, hatta mizaç bakımından kendisine çok uzak olan Watteau’nun etkisinde kaldı. 1822 yılında Salon’da, Dante’nin Kayığı’ nı sergiledi. İki yıl sonra, Sakız Adası Kıyımından Sahneler ‘i tamamladı.

Sponsorlu Bağlantılar
delacroix38
Daha o dönemde bir hareket ressamı olduğunu ortaya koyan Delacroix, renk titreşimini işlemede o zamana kadar hiç kimsenin gerçekleştiremediği bir yoğunluğa ulaşmıştı: Gerçekten, Delacroix’nın renkleri, tuval üstüne sanki oturmamış gibidir; tablodaki her fırça vuruşu, yanındaki fırça vuruşuna göre değer kazanacak biçimde, inceve güçlü bir düzen içinde gerçekleştirilmiştir. O yıllarda Bonington’la kurduğu dostluk, aralarında doğan rekabet açısından, Delacroix için yararlı oldu. Benliğinde büyük bir coşkunluk duygusu uyandıran Shakespeare ve Goethe’yi okumanın dışında, sanatçı kendini bütünüyle çalışmaya verdi ve Tasso Deliler Hapishanesinde, Yiğit Charles’ın Ölümü, Don Juan’ın Kayığı, Kör Milton(1827), Sardanapal’ın Ölümü (1827) Poitiers Savaşı (1829), İsa Zeytinlikler Dağında ‘vb’ yi gerçekleştirdi.
1832 yılında Fas’a yaptığı yolculuk, Delacroix’nın sanat evriminde yeni bir aşama oluşturdu. Afrika’da Eski çağ’dan kalma yapıtla büyük ölçüde etkilenen sanatçı, çok sayıda kroki ve suluboya yaptıktan sonra Fransa’ya dönünce, görkemli renklerin egemen olduğu birçok tablo gerçekleştirdi: Vad Sebu Kıyıları; Arap Fantazyası; Cezayir’li Kadınlar (1834); Fas’ta Yahudi Düğünü (1839); Muhafızlarının Arasında Fas Sultanı (1845); Aslan Avı (1854)

delacroix22 d

Tarihi olaylar, tiyatro sahneleri, Cezayir haremleri, Türk savaşları ve hamamları onun konuları oldu.

Guérin’in yanında yetişmiş, ancak Göricault’un dışında ona Constable ve Rubens de büyük etki yapmışlardı. Seçtiği ressamlar hep renkçi idiler. Renk ve heyecan, onu Klassisizm’in karşısına çıkarmıştı. Şair ruhlu,olgun, hoşgörülü, bir kişiliği vardı. lngres, onu kendisine rakip edinmiş ve düşmanı olmuştu. Ancak Delacroix, Klassisizmin şefi olan Ingres’i, XIX. yy.’ın ortalarına doğru bertaraf etmiş, hatta Akademiye, Ingres’den sonra müdür olmuştu. Dante, Shakespeare, Byron ve Scott, sevdiği konularını edindiği yazarlar oldu. Atlar, aslanlar, kaplanlar da çizip resmettiği konulardı.

delacroix10

1832’de Cezayir’e yaptığı seyahatten yığınla taslakla döndü. Ve Doğunun renkli bir dünya olduğunu keşfetti. Egzotik, yabancı ülkelerin hayatları ile ilgili birçok anıtsal resimler yaptı. Gelişen Yeni-Barok akımının büyük temsilcisi oldu. “Cezayir Kadınları, “Sakız Adası Halkının Kılıçtan Geçirilişi “Halka Önderlik Eden Hürriyet (Barikat), “Haçlılargibi büyük boyutlardaki eserleri yanında, bilhassa değerli olan portreleri vardır.

Bütün bu eserlerinde akılda kalan hareketli, fakat son derece dengeli bir anlatım dikkati çeker. Yazı yazar gibi, konuşur gibi bir anlatıma ve fırça kullanılışına sahip olan Delacroix, bu kendiliğinden yazışın diriliğini resimlerine kazandırmıştır. “Büyük sanatçılarda yaratış denilen şey, doğayı kendilerince görmek düzenlemek ve biçimlemektir."? Bu nedenle o gözünün altındakini, kendi düşüncesine göre değiştirmeyi doğru buluyordu. Ona göre sanatın esası hürlüğe dayanıyordu. Ressam, doğaya ve gerçeğe bağlandı mı gücünü yitirir. Sanat bir dildir. Anlaşılır şeyler konuşmak için de, doğa gibi ortak şeylerden söz etmek zorundadır. Ona göre portre, nesneye bağıntılı olduğu için, sanatçının hür yaşantısına engel olur. Bu nedenle o portrelerini ikinci planda görür. Bu kanıları bile onun ne denli hür ve coşkun bir iç dünyası olduğunu yansıtır.

Delacroix, her şeyden önce renge bağlıdır. Onun anılarını yazdığı Günlük’ü, sanat üzerine görüşlerini yansıtması bakımından ilgi çekicidir. “Bir tablonun ilk değeri, göz için bayram olmasıdır sözü, onun sanatı mutluluk için bir araç gibi düşündüğünü gösterir. Rengi, rahat, coşkun hareketlerle tuvale aktarır. Ancak gene de o düzenlidir. Bu düzen, kompozisyon öğelerinin birbirleri ile sıkı bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır. Örneğin, onun “Barikat adı ile de bilinen Hürriyet kompozisyonunda, unsurların griler içindeki dokusu, havada dalgalanan bayrağın renkleri ile canlanır, hayat bulur. Böylece o, can alıcı noktaların gerektiğini anladığını gösterir. Bu onun düzen fikrine ne denli önem verdiğini de açıklar. Bunun yanında “sanattan söz eden, şiirden söz eder, şiire yönelmeyen sanat yoktur der.

Onun “Sardanapol’ın Ölümüadlı çok figürlü kompozisyonu, Byron’un bir şiirinden alınmıştır. Asur hükümdarı, düşmanı olan Perslerin eline bir şey geçmesin diye, bütün karılarını ve değerli atlarını boğazlattırır. Ve sarayını ateşe vermeden önce bu işi yaptırır. Hükümdar büyük bir döşek üzerinde kurulmuştur ve adamlarının karılarını öldürmelerini seyreder.

sardanapal d

Dikkat edilirse, sanatçı, onu renge götürecek, yaratıcı hayalini işletecek konular seçmektedir. “Cezayir Kadınlar, adlı eserinde, kafesler arasından giren sıcak Cezayir güneşinin kısmen aydınlattığı loş haremde oturan renkli giyinişli, siyah saçlı, kömür gözlü, beyaz tenli kadınları gösterir. Ancak sanatçının yaptığı kompozisyon, unutulmayacak bir motif haline getirilmiştir. “Barikat da, motif olarak adeta hürriyetin simgesi olmuştur. Delacroix’nin coşkun renkleri, bu kompozisyon buluşları da dikkate alınırsa, onun ne denli disiplinli olduğu anlaşılır.

lngres’de ve hatta ustası David’de bile romantik duygular görülmüştü. Ancak, onlar klasik çizgiden, çizgi ritminden vazgeçmediler. Delacroix ise çizgiyi bile renklendirdi. Ingres, Antikite’nin uyumlu, ölçülü figürlerini ve figürlerdeki çizgilerin kompozisyonunu ele almıştı. Delacroix ise, renk ve siyah-beyaz etkilerin kompozisyonunu benimsedi. Bu renk etkilerinin, boya heyecanı ile birlikte figüre aktarılması, yeni bir olay olmamakla birlikte, Tiziano, Rembrandt, Tiepolo, Rubens, Velasquez, Constable gibi sayıları çok az olan renkçi ressamlarda görülmüştü. Gerçekten, desenin egemenliği içindeki klasik anlatımın, renge önem vermediği, ancak Geç-Klasikle birlikte renk sorunlarının çıktığını, Barok’la renk tonlarının zenginleştiğini ve yarım - tonların önem kazandığını, siyah beyaz kompozisyonun, deseni geriye, arka plana ittiğini ve konstrüktif desen yerine, izlenime dayanan desenin önem kazandığını görüyoruz. İşte siyah-beyaz değerlerin ve renk tonlarının zenginleştiği bu dönemde resim sanatında dramatik, şiirsel, heyecanlı, tarihi, kişilerle ilgili, günlük hayata değgin özellik ve konuların önem kazandığı görülür. Oysa biz Olgun-Rönesans’ta ancak Leonardo’nun bir savaş sahnesi çizdiğini görüyoruz. İşte o zamandan bu yana, resim sanatında böyle bir aşamalar dizisi oluşur. Abartmalar karakteristik bir hal alır. Leonardo ile birlikte ortaya çıkan karikatür, Carracci, Leronzo Bernini’de tekrar kendini gösterir. Esprinin, belirgin hale getirilmesi için motifte gerekli abartmalar yapılır.
Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Haziran 2011 01:00 Sebep: Sayfa düzeni.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
11 Haziran 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Eugène Delacroix

Doğum: 1798, Saint-Maurice/Seine
Ölüm: 1863, Paris)
Coşumculuk (romantizm) akımının öncüsü olan Fransız ressamı.

Lisedeyken, çocuk yaşta başladığı desen ve resim çalışmalarını sürdürdü. 18 yaşında Güzel Sanatlar Okulu'na girdi. Louvre'daki çalışmaları sırasında Rubens, Paolo Veronese gibi ünlü ressamların yapıtlarını inceleme fırsatı buldu. "Dante ile Vergilius Cehennemde" (1822) tablosuyla kişiliğini buldu, klasikçilerce eleştirildi. "Sakız Adası Katliamından Sahneler" (1824) adlı tablosu da aynı akımca eleştirildi. At figürlerini, Venedik, Flaman, İtalyan ressamlarını, İran minyatürlerini, Orta Çağ tezhiplerini inceledi.

1831 sergisine "Halka Önderlik Eden Özgürlük" ya da "Barikat" adıyla bilinen tablosunu gönderdi. 1834 sergisine "Cezayirli Kadınlar"ı sundu. "Yahudi Düğünü", "Dövüşen Tancalılar", "Magadorlu Yahudi Müzikçiler", "İmparator Abdurrahman'ın Çağrısı", "Messolongion Harabelerinde Can Veren Yunanistan" bu dönem yapıtlarındandır. 1835 sergisinde "Chillon Mahpusu"nu sergiledi. "Medea" adlı tablosunu yaptı (1837). Belçika ve Hollanda'ya gitti. "Trajanus'un Adaleti" (1840), "Haçlıların İstanbul'a Girişi"ni (1841) sergiledi. "Meknes Sarayından Çıkan Sultan", "Marcus Aurelius'un Ölümü"! (1845), "Arap Oyuncu ve Soytarılar" (1848), "Aslan Avı" (1854) sergilenen yapıtları arasındadır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Benzer Konular

18 Aralık 2015 / KisukE UraharA Tiyatro ww
7 Ocak 2012 / KisukE UraharA Sanat ww
26 Mayıs 2010 / ThinkerBeLL Asker ww
12 Haziran 2012 / buz perisi Bilim ww
29 Mart 2010 / KisukE UraharA Siyaset ww