Arama

Hieronymus Bosch

Güncelleme: 4 Nisan 2012 Gösterim: 10.566 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hieronymus Bosch (1450- 1516)
Sanatın tarihi olağanüstü, büyüleyici, şaşırtıcı, gizemli, renkli, kimi zaman hüzünlü, çoğu zaman da tutkulu bir hikayeler bütünü olarak algılanabilir. Bu büyülü dünyanın kapılarını araladığınızda, kendinizi sınırsız zenginlikte bir görsel şölenin ortasında bulursunuz. Çünkü sanat, herşeyden beslenen ve sonsuz anlatım biçimlerine ulaşabilen, zamanlar ve mekanlar ötesi bir üretimdir ve insanoğlunun üretegeldiği en mükemmel şeydir.
Sponsorlu Bağlantılar
Sanatçı, sanatıyla; bireyin iç dünyasının, insanlığın değişmez gerçeklerinin ve yaşadığı dönemin koşullarının en önemli tanığıdır. Aynı, kendi uydurduğu ismiyle Hieronymus Bosch ya da gerçek adıyla Jeroen Anthoniszoon van Aken'in sanatında olduğu gibi. Bosch'un, kendi duyarlı yapısıyla aşırılıklara ve gerçek üstü düşlere taşımaktan çekinmediği resimleri; bir yandan yaşadığı dönemin ve kendisinin bir parçası, diğer yandan tüm zamanların ve tüm insanların bir aynası olma özelliğini taşırlar.
Bosch, 1450 yılında Antwerp yakınındaki Hertogenbosch'da dünyaya gelmiştir. Babası Anthonis van Aken, büyükbabası Jan van Aken ve amcaları da ressam olan Bosch'un ailesi aslen, Aachen'lidir ve gerçek adındaki Aken buradan gelmektedir. Ancak bizler tarafından bilinen Bosch ismini, doğduğu kentin son hecesinden alarak kullanmayı tercih etmiştir. 1516'daki ölümüne kadar bu küçük kentte yaşamıştır. Burası, Bosch zamanında Brabant'ın en önemli şehirlerinden birisiydi. Flaman sanat merkezlerinden uzak kalmasına ve gelenekçi bir toplumsal yapıya sahip olmasına karşın, kültürel ve tinsel sorunlara ilgisiz bir yer değildi.
Hertogenbosch'da, ortaçağın ünlü din adamı ve eğitimcilerinden Geert Groote'nin (1340- 1384) kurduğu ve Kuzey Avrupa eğitim sisteminde önemli değişiklikler gerçekleştiren Ortak Yaşam Kardeşleri adlı tarikatın bir okulu vardı. Bosch'un adı, bu tarikatın kayıtlarında sık sık geçmektedir. Bu kayıtlarda, sanatçının ölümü dolayısıyla, 1516'da ondan insignis pictor (seçkin ressam) olarak bahsedilmektedir. Ortak Yaşam Kardeşleri'nin tüm Kuzey Avrupa ve Almanya'da yaygınlaşan okullarında eğitim gören isimlerden birisi de, Bosch'un çağdaşı ünlü filozof Desidarius Erasmus'tur.
15.yüzyıl sonunda, Kuzey Avrupa'da ticaret ve endüstrinin gelişmesiyle kentler de son derece zenginleşmişti.
"Brüksel'deki Bourgogne düklerinin sarayı Avrupa'nın en şatafatlılarındandı... Ancak öte yandan, sefalet ve açlık içindeki halk serserilik ve dilencilikle yaşıyordu."
[VENTURI, Lionello; "Hieronymus Bosch'tan Bruegel'e", Gergedan, Mart 1988, S.13, s.101]
Ortaçağın Sönüşü adlı eseriyle tanınan ünlü Hollandalı tarihçi Johan Huizinga (1872- 1945), bu dönemi şu şekilde tanımlar:
"XV.yüzyıl, korkunç bir karamsarlıkta, müthiş bir bunalım devridir. Sürekli olarak haksızlığın ve şiddetin tehdidi altında, cehennem ve kıyametin, vebanın, yangın ve açlığın, şeytanlar ve cadıların dehşetiyle bu yüzyılın nasıl hep korku içinde yaşandığından daha önce söz etmiştik."
İşte bu koşullarda filozofların, yazarların ve ressamların eleştirel dili olabildiğince keskinleşmiştir. Bosch'un resimlerinde karşımıza çıkan eleştirel yaklaşım, aslında çağdaşı Erasmus'un Deliliğe Övgü adlı eserinde yazınsal karşılığını bulmaktadır. Onlar, içinde bulundukları şartlardan rahatsız olan bireylerin kalemi ve fırçası olmuşlardır. Erasmus'un yazdıkları, Bosch'un resimlerini anlamamız için bize yeterli ipucunu vermektedir:
Aktörler rollerini oynarken biri gelip onların maskelerini söküp atarak seyircilere doğal çehrelerini gösterirse, sahneyi bozmaz mı? Bir çılgın gibi tiyatrodan dışarı atılmayı hak etmez mi? Fakat bu olunca her şeyin hemen yüzü değişir: kadın bir erkek olur, delikanlı da bir ihtiyar, krallar, kahramanlar, tanrılar o anda gözden kaybolurlar ve yerlerinde yalnız bir takım sefiller, maskaralar görülür. Hayal mahvolmakla piyesin uyandırdığı bütün ilgi mahvolur. İşte bu kılık değiştirme, bu gizlenmedir ki, seyircinin gözlerini sahneye bağlar. Fakat hayat nedir? Böyle şekillere girmiş olan insanlar, sahneye çıkarlar, rollerini oynarlar ve tiyatro sahibi bazen rollerini değiştirdikten, onları kah kralların görkemli erguvanı içinde, kah esaret ve sefaletin iğrenç paçavralarına bürünmüş olarak gösterdikten sonra, nihayet sahneyi terketmeye zorlar. Gökten düşen bir bilge birden bire aramızda görülse de şöyle haykırsa: "Tanrınız ve efendiniz gözüyle bakmakta olduğunuz kimse, insan adına bile layık değildir; o madem ki hayvanlar gibi idaresini vahşi tutkularına bırakmışsa, o halde hayvanlar sınıfından da üstün değildir, madem ki bu kadar aşağılık efendilere kendi arzusuyla boyun eğmektedir, o halde tutsakların en alçağıdır." Babasının ölümüne ağlayan bir adama da şöyle dese: "Sevin, baban şimdi yaşamaya başlıyor, zira bu dünyada hayat bir çeşit ölümden başka bir şey değildir."
[ERASMUS, Deliliğe Övgü, Kabalcı,4.basım, ç.: N. Hızır, s.41, 42]
Erasmus, açık bir şekilde yaşadığı dünyaya eleştiri oklarını yöneltmekte ve bunu yaparken hicvin ustalıklarını ortaya koymaktadır. Bunlar, Bosch ve onun resimleri için de geçerlidir. Erken çalışmalarından birisi olan (yaklaşık 1475) Yedi Ölümcül Günah; Tembellik, Öfke, Hırs, Oburluk, Kıskançlık, Kibir ve Şehvet'in tasvirlerinden oluşmaktadır. Bu çalışmayı, bir uyarı olarak hayatı boyunca kendi yatak odasında bulundurduğu bilinmektedir. Oldukça dindar ve ahlakçı bir kişi olduğu anlaşılan Bosch, toplumu çürüten davranış bozukluklarını anlatımcı bir dille ve çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Tembellik sahnesinde, şöminesi başında ayağının dibindeki köpeğiyle birlikte bir koltukta uyuya kalmış bir figürle karşılaşırız; Öfke'de, elleri bıçaklı kanlar içinde iki figür kavgaya tutuşmuştur; Hırs'ta, şık giyimli bir asilzade kim bilir ne dümenlerle yoksul bir kişinin fakirhanesine el koymak üzeredir; Oburluk'ta, masada oturan oldukça şişman bir figür etrafındaki fakirin ve çocuğun haline aldırmaksızın tıkınmaya devam etmektedir ve böyle devam edip gider.
Yine erken dönem çalışmaları arasında olduğu tahmin edilen Deliliğin Tedavisi ve Aptallar Teknesi bu anlatımcı dili devam ettirirler. Deliliğin Tedavisi, Erasmus'un Deliliğe Övgüsü'ne açık çağrışımlar yapar. Burada, kafasında huni olan bir figür, belli ki bir delinin kafasını neşterle açarak onu tedavi edeceğine inanmaktadır. Bu aptalca girişimi yapan da bir delidir. Aynı Erasmus gibi Bosch, bir bilgenin umutsuzluğu içerisinde, düzelmeyeceğine inandığı delilerin, yani toplumun büyük kesiminin sunumunu yapmaktadır.
Onun önemli eserlerinden birisi de, 1480- 85 arasına tarihlenen Saman Arabası isimli triptiktir. Burada, Bosch'un oldukça geniş bir mekan içerisine yerleştirdiği çok sayıdaki küçük ve hareket halinde figürlerle somutlanan sahnelerinin tipik örneklerinden birisini görürüz. Bosch'un resimlerinde, onun düş ve gerçek arasında gidip gelen yaratıklarından oluşan Boschvari bir faunanın varlığından söz edebiliriz. Saman Arabası, konusunu eski bir atasözünden alır:
Dünya herkesin alabildiğini aldığı bir saman yığınıdır.
Bu atasözü, Bosch'a ahlaki çöküntünün eleştirel bir sunumunu vermek için son derece uygun gelmiş olmalıdır.
"Arabanın peşinde papa, imparator ve prensler vardır. Kalabalık arabaya tırmanıp biraz saman almaya çalışmaktadır, kimileri tekerleklerin altına düşer, kimileri daha aşağıda yiyip içer... bulutların arasında İsa cehenneme adanmış tüm bu insanlığa acı ve merhametle bakar."
[VENTURI, Lionello; a.g.m., s.102]
Ama, onun bu tarz resimleri arasında belki de en dikkat çekici olanı, 1500- 1505 yıllarına tarihlenen bir triptik olan Dünyevi Zevkler Bahçesi adlı resmidir. Burada, Erasmus'dan yukarıda yaptığımız alıntının tam bir karşılığını buluruz. Bosch'un inanılmaz zenginlikteki dünyası en çarpıcı örneğiyle karşımızdadır. Şehvet, açgözlülük, zevk düşkünlüğü, ahlaki çöküntü, akla hayale sığmayan bir yaratıcılıktaki sayısız gerçek üstü figürün devinimiyle sunulur. Dünyevi Zevkler Bahçesi'nde, insanoğlunun kendini şuursuzca ve bir delilik buhranına tutulmuşçasına kaptırdığı bir oyunun çeşitli sahneleri içiçe geçmiştir. Erasmus'un tabiriyle, 'maskeler takılmıştır' ve bilgeye bu sahneyi ibretle ve çaresiz bir şekilde izlemek kalmaktadır.
Gerek Erasmus gerekse Bosch, yaşadıkları deliler dünyasının bilge tanıkları olarak kalmışlardır. Onların eserlerinde dram yoktur, aksine gülünç, hiciv yüklü tasvirler vardır. Biri yazılarında diğeri ise resimlerinde, bu dünyanın az sayıdaki bilgelerinden olmanın ağır sorumluluğu içerisinde, gözlemlerini birer tanıklığa dönüştürmüşler, bunlardan ahlaki dersler çıkartmaya çalışmışlardır.
Bosch'un daha sınırlı bir sahne içerisinde sıkıştırılmış büyük figürlerle somutlanan geç dönem resimlerinde de bu durum devam eder. Dikenli Taç, Calvary Yolu gibi dinsel içerikli resimlerde özellikle yüz ifadeleri önem kazanmıştır.
Günümüzden 500 yıl öncesinin bilgelerinin bize sundukları tanıklıklar, aslında halen ibret vericidir. Dünyevi Zevkler Bahçesi'nin figürlerini sahneye yerleştirmek siz okuyuculara kalıyor. Saman Arabası'nın hortumcularının kimler olduğuna da siz karar verin.
-Alıntıdır/lebriz.com

Biyografi Konusu: Hieronymus Bosch nereli hayatı kimdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
adszoi1 adszytv1 wwbp7

Sponsorlu Bağlantılar
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
31 Temmuz 2011       Mesaj #3
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hieronymus Bosch
220px Jheronimus Bosch 28cropped29
Hieronymus Bosch (Jeroen Anthoniszoon van Aken), 15. ve 16. yüzyılHollandalı ressam. Rönesans' ın kuzeydeki temsilcilerinden biri sayılır. Yaşadığı dönemde eserleri kral ve asiller tarafından satın alınan ünlü bir ressam olmasına rağmen, günümüzde hakkında çok az şey bilinmektedir.

Yaşamı

Jeroen Anthoniszoon van Aken adıyla ressam Anthonis van Aken' in (ö. 1478) oğlu olarak 1450 senesinde Kuzey Brabant, Hollanda' da dünyaya geldi. Hayatının büyük bir kısmını 's-Hertogenbosch kenti ve çevresinde geçirecek olan Bosch'un resmi kayıtlarda adı ilk kez 1474 yılında, iki erkek ve bir kız kardeşi ile birlikte geçmektedir.
Bossche Markt 'ta bulunan De Kleine Winst adlı evde doğduğu sanılmaktadır ve bugün evin dış duvarında buranın Bosch' un doğduğu yer olduğunu gösteren bir tabela bulunur. Babası Meryem Ana Kardeşlik Örgütü 'nde genç ressamlara sanatsal danışmanlık yapan bir ressamdı.Kayıtlarda adı ilk kez 1430'da geçen büyükbabası Jan van Aken (ö. 1454), üç amcası ve kardeşi Goossen de ressam olan Bosch' un ilk eğitimini ailesinden aldığı düşünülmektedir. Babası gibi amcalarından birinin de aynı örgütte danışmanlık yaptığı farzedilmektedir; ancak onların çalışmalarından günümüze kalan olmamıştır.

250px Hieronymus Bosch 003

"Antoniusstr: Versuchung des Hl. Antonius", detay

Bocsh'un yaşamı ve aldığı eğitim konusunda çok az şey bilinir. Ardında herhangi bir günlük ya da mektup bırakmadığından hakkındaki kısa ve öz bilgiler de 's-Hertogenbosch kentinin belediye kayıtlarından ve üyesi olduğu Meryem Ana Kardeşlik Örgütü 'nden kalan bazı hesap defterlerinden alınmıştır. Kişiliği ya da sanat görüşü hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Doğum tarihi bile ölümünden kısa bir süre önce yapılmış - otoportre olduğu sanılan- bir resmin incelenmesi ile tahmini olarak saptanmış; Bosch' un bu resimde altmışına yakın olmasından yola çıkılarak 1450 tarihinde doğduğunda karar kılınmıştır.
Aslında aile adı Van Aken olan Bocsh, doğduğu ve yaşamının hatırı sayılır bir kısmın geçirdiği yer olan 's-Hertogenbosch ( Den Bosch olarak da anılır) kentinin adından esinlerek 1495'ten sonraki resimlerini Bosch adıyla imzaladı.
Günümüzde Güney Hollanda' da yer alan 's-Hertogenbosch, 15. yy' da gelişmekte olan bayındır bir kentti. Ancak 1463' te , 13 yaaşında olan Bosch' un da tanıklık edeceği büyük bir yangın felaketinde 4000' den fazla ev yok olacaktı. Bu olay Bosch' un çalışmalarında yanan kentleri resmetmesiyle yerini alacaktır.
Döneminde oldukça ünlü bir ressam olan Bosch, zaman zaman yurt dışında görevler de alıyordu. İspanyollar ona El Bosco adını vermişti. 1488' de toplumda oldukça saygın bir yere sahip olan Meryem Ana Kardeşlik Örgütü'ne katıldı. Bu örgüt oldukça muhafazakar, dindar ve bir o kadar da nüfuzlu olan kişilerden oluşuyor; 's-Hertogenbosch' ta 40, Avrupa çapında ise 7000 dolayında üye barındıryordu.

250px Hieronymus Bosch2C Garden of Earthly Delights tryptich2C centre panel

Dünyevi Zevkler Bahçesi, 1504-1510, Pano üzerine yağlıboya

1479 ile 1481 arasındaki dönemde kendisinden birkaç yaş büyük olan Aleyt Goyaertsvan der Meervenne ile evlenmiştir. Ressam daha sonra karısıyla birlikte, karısının zengin ailesinden ev ve bir miktar toprağın miras kaldığı yakınlardaki bir diğer kasaba olan Oirschot' a taşınmıştır.
Bosch Meryem Ana Kardeşlik Örgütü kayıtlarına göre 9 Ağustos1516'da hayatın kaybetmiş ve düzenlenen ayinin ardından Saint John Kilisesi' nde toprağa verilmiştir.

Sanatı

Bosch, en ünlüsü Dünyevi Zevkler Bahçesi olmak üzere pek çok triptik resimlemiştir. Adı geçen ünlü tablonun sol panelinde, Adem - Havva ve harikulâde hayvanlar eşliğinde cennet tasvir edilir. Orta panelde pek çok çıplak figür, eşsiz güzellikte meyveler ve kuşlarla birlikte dünyevi zevkler; sağ panelde ise günahkârların değişik biçimlerde cezalandırılışının gösteridiği cehennem resmedilmiştir. Dış paneller kapatıldığında ise rölyef (kabartma) üzerinde tanrının dünyayı yaratışı konulu eser görülmektedir. Bosch bu eserde resmin yapıldığı tablo yüzeyini oldukça pürüzlü seçmiştir. Bu durum o dönemin Flamanressamları arasında yaygın olan ve resmin pürüzsüz bir yüzey üzerine uygulanıp esere insan eli değmiş hissini hafifletmek için kullanılan geleneksel resim tekniği ile tam bir karşıtlık oluşturur.
Bosch bir tanesi dışında tablolarının hiçbirine tarih atmamıştır. Bugün ona ait olduğu sanılan tabloların sayısı yirmi beşten daha azdır. İspanya kralı II. Philip' in, Bosch' un ölümünden sonra onun bazı tablolarını edinmek istemesine bağlı olarak Prado Müzesi günümüzde Dünyevi Zevkler Bahçesi de dahil olmak üzere onun eserlerinin önemli bir kısmına sahiptir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
abranlar - avatarı
abranlar
Ziyaretçi
4 Nisan 2012       Mesaj #4
abranlar - avatarı
Ziyaretçi
Hieronymus Bosch, yaklaşık 1450 yılında, bugünkü Hollanda sınırları içinde kalan Den Bosch'da doğdu. Ailesi van Akenler, uzun süredir sanatla uğraşıyorlardı. Bosch'un babası Anthonis, dedesi Jan ve dört amcasından üçü de ressamdı. Fresk yapımı, ağaç heykelleri yaldızlamak ve kent katedrali için dinsel duvar süslemeleri, ailenin geçim kaynağıydı. Bosch'un gençlik yıllarına dair az şey bilinse de ilk sanat eğitimini aile atölyesinde aldı. Ressamın takma ad kullanması, Felemenk'te yaygın bir gelenekti, ayrıca kendini ailesinden ayırt etmek de istemişti.

Bosch'un resimlerindeki karanlık bilinçaltı görüntüleri, çağının çok ilerisinde alışılmadık bir üsluptadır. Fakat resimlerindeki dehşet verici gizemli sahnelerin aksine Bosch, oldukça düzenli ve görünürde toplumla uyum içinde bir hayat yaşadı.

1480'de zengin ve aristokrat bir ailenin kızı Aleyt Goyaertsvan der Meervenne ile evlendi. Bu evlilik Bosch'un tutucu ve dışa kapalı toplumu içindeki statüsünün yükselmesini sağladı.

1486'ya gelindiğinde ise Bosch'un adı, '' Meryem Ana Kardeşlik Örgütü''nün kayıtlarında 'seçkin üye' sıfatıyla geçer.

1488'den itibaren Kardeşlik Birliğinin yıllık kuğu şölenlerinde zamanının tek tescilli ressamı olarak bir çok sipariş aldı ve ünü ülke sınırlarını aştı.

9 Ağustos 1516'da Kardeşlik Birliğinin usulüne göre yapılan cenaze töreniyle toprağa verildi.

Bosch'un ailesi, atölyesi ve Kardeşlik Örgütü arasında paylaştırdığı yaşamını bozacak hiçbir dramatik olaya yer yoktur. Resimlerindeki gerçeküstü sahnelerin kaynağı, içinde yaşadığı flaman toplumunun kültüründe ve yaşam biçiminde yatmaktadır.

15. ve 16. yüzyıl Kuzey Avrupa halkı genelinde cahil ve sofu insanlardı. Ama kapalı yaşamlarının içinde yine de eğlenceye ve mizaha düşkündüler. Şenlikler ve geçit törenleri genç Ortaçağ insanlarının yaşamlarında önemli bir yere sahipti. Her yıl 'ahmaklar şenliği' düzenlenir ve günlerce sokaklarda her türlü tabunun geçici olarak kaldırılmasıyla kutlanan karnavallar düzenlenirdi.

Doğal afetlerin özellikle de sellerin sıkça yaşandığı bu topraklarda korku ile sindirilmiş sessiz bir yaşam sürmekteydi. Dolayısıyla bu toplu bilinçaltı Bosch'un sanatına da yansıdı.

Ressamın eserlerindeki ironi ve gizli simgeler, görünenin ardında başka gerçekleri ve zıtlıkları vurgular. Bu yüzden de resimleri oldukça gizemli ve karanlık bulunmuştur. Hatta ressamın, Ortaçağın hetorojen kültürüne açık fikirli yaklaşımı geleneksel ikonografinin baskın olduğu eserlerinde, dinsel temalara saygısız ve şeytani imgeleri, -Meryem Ana Kardeşlik Örgütünün bir üyesi de olsa- 16 yüzyıl Hollanda'sında sayıları giderek artan sapkın mezheplerin ideolojisinden yana olduğu gerekçesiyle suçlanmıştır.

Bosch'un '' Dünyevi Zevkler Bahçesi'' adlı eserindeki çıplak figürlerin şehvete düşkünlüğü onun, Özgür Ruh Kardeşlik Birliği'ne bağlı ve cinsel özgürlüğü savunan bir mezhep olan Homines İntelligentiae'nin üyesi olduğunu düşündürür.

Bosch'un ilham aldığı kaynaklardan biri de, 15 yüzyılın en önemli kitaplarından biri olan Strasbourglu hümanist Sebastian Brant'ın şiir biçimindeki uzun taşlaması '' Ahmaklar Gemisi''dir. Şiir, günahlar ve manevi huzursuzluklarla çürümüş, hasta bir toplumun zayıflıklarının ve aksaklıklarının alegorisidir. Bir grup deli bir gemiye binip, vaat edilen 'ahmaklar cenneti'ne doğru denize açılır, gemi en sonunda batmadan önce, bolluk ülkesinin limanına girer ve ahlaksızlığın ve müstehcenliğin konu edildiği sayısız olay anlatılır. Bosch, diğer tüm edebi yorumlardan daha başarılı bir eser yaratarak, gemisini toplumun her düzeyinde delilerle doldurarak, realizmi, metaforu ve alegoriyi, şeytansı ve müstehcen olanla beceriyle harmanlamıştır.

Hayvanlar ise Bosch'un hayal dünyasının başlıca karakterleridir. Egzotik doğu kültürlerinden aldığı hayvan figürlerinin yanı sıra kendi düş gücüyle yarattığı canavarımsı yaratıklar bazı temel kavramları simgeler; Balık canlıyken şehveti, genelde ise günahın göstergesidir. Baykuş, bağlama göre bilgeliği ya da sapkınlığı simgeler, kurbağa ise vücut bulmuş şeytandır.

Hieronymus Bosch'un resim sanatına etkilerine Hollanda'dan Venedik'e kadar Avrupa'nın bir çok yerinde rastlanmıştır. Yapıtlarındaki ironi ve gerçeküstücü anlatım, Bruegel gibi ondan sonra gelen bir çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.

Benzer Konular

16 Ekim 2015 / BARIŞ Bilim ww
18 Şubat 2012 / Mira Sanat
23 Şubat 2012 / Mira Sanat
12 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Bilim ww