Arama

Şan Dersi Teknik Bilgiler

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 9 Mart 2009 Gösterim: 42.729 Cevap: 4
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #1
we come one - avatarı
Ziyaretçi
Nefes ve Teknikleri
Ses Sanatçılarında Ses Bozukluklarının Nedeni
Sponsorlu Bağlantılar
Nefes İyi şarkı söyleyebilmek ve iyi konuşabilmek için, her şeyden önce doğru nefes alıp vermesini öğrenmek gerekir. Şarkı söyleyen kişi, ciğerlerine en çok hava dolduracak şekilde nefes almalıdır. Aşağıdaki şekil üzerindeki sayıların her biri, ayrı bir nefes türünü göstermektedir.


sekil1
Şekil l'de 1 sayısı ile gösterilen nefes, akciğerlerin eşit bir biçimde havayla dolmasıdır. Bu nefes bizi rahat hale getirmediği, yumuşak ve kaynaşan bir sesin oluşumuna elverişli olmadığı için şarkı söylerken kullanamayız.



sekil2

Şekil 2'de 2 sayısı ile gösterilen omuz ve göğüs nefesidir. (Jimnastik nefesi) Bu nefes, havanın daha çok ciğerlerin üst yarısında toplananıdır. Bu tür nefes, bilindiği gibi beden eğitimi çalışmalarında kullanılan nefestir. Kalbe daha fazla yük Olduğu ve göğüs boşluğundaki rezonansı önlediği için şarkı söylemeye fazla elverişli değildir.. Havayı, kalbi sıkıştıracak şekilde ve hançeresinin pek yakınına topladığı için yorucu ve tehlikeli bir nefes alış şeklidir. Ayrıca bu nefesle alınan hava, diğer nefes alış şekillerine göre, ciğerlere dolan havadan daha azdır.



sekil3


Şekil 3'de gösterilen nefes diyafram nefesidir. İşte bu nefes şarkı nefesidir. Çiçek koklar gibi, havayı ciğerlerimizin en derin köşelerine doldurmaya çalışırken, karnımızı dışarı doğru itersek diyafram nefesini elde ederiz. Nefes verirken de, karnımızı hafıfçe içeri doğru çekerek, diyaframımızı çalıştırrnış oluruz.

Doğru diyafram neresi almak için, önce burnumuzdan nefes almalıyız. Diyafram nefesi, yatmakta olan bir insanın doğal nefes alış biçimidir. Sırt üstü yatarken, elimizi karnımızın üzerine koyarsak, bu hareketi rahatlıkla izleyebiliriz. Yatarken çok doğal olan bu nefes, ayakta iken zorlukla ve belirli bir teknikle elde edilir. Bir şarkıcı için diyafram nefesi çok önemlidir.
Diyafram nefesinde, diyafram kubbelenip düzlcşerek, havayı düzeni bir şekilde boşaltır. Bu ritmik hareketi kontrol etmek için, ayakta bir elin avucunu göğsün üst kısmına, diğerini de alt tarafına dayamalıdır. Böylece, diyafram bölgesindeki avucun, hava basıncı ile dışarı doğru itildiği hissedilmelidir.. Bir çiçeği koklarken, hayret ve korku anında, yatarken alınan nefes, doğal diyafram nefesidir. Diyafram nefesi alınırken omuzlar yukarı kaldırılmamalı ve göğüste gözle görülür bir hareket olmamalıdır.

Diyafram nefesi, daha çok akciğerlerin alt yarısında toplanan ve ciğer uçlarına kadar inerek diyaframla ilişki kuran nefestir. Bu nefes, ses eğitimine en uygun olan nefestir.Diyafram nefesinde hava, diyafram ve ses organının güç birliği şarkı söylememizi kolaylaştırır. Diyafram nefesi, diğer nefeslere oranla, kalbimize fazla yük olmaz. Diyafram nefesi, şarkı söylemek için gerekli olan daha geç, daha düzenli ve istenen basınçta nefes boşaltmaya çok elverişlidir. Bu nefes göğüs boşluğu rezonansını kısıtlamaz

Nefes egzersizleri başlangıçta baş dönmesi ve yorgunluk yapabilir. Bunda çekinilecek bir şey yoktur. Fazla oksijen almak, insanda sersemlik yapar. Nefes alma- verme süreci sona erdiği zaman, çok kısa bir an bütün kasları gevşeterek , daha verimli yeni bir nefese hazırlanılmalıdır.
Şarkı söylerken, gereğinden fazla hava vermek, sesin hışırtılı ve havalı çıkmasına neden olur. Her ses içiıı, gerektiği kadar hava harcanmalıdır. Fazla hava kullanmak yüzünden, ses tellerinin kasılmaları ile ses tizleşmeleri ve ses kısılmaları meydana gelir. Bunun için başlangıçta, doğru nefes alma, ölçülü verme ve zamanında gevşemeleri iyi öğrenmek için yaptığı çalışmalar bir şarkıcıyı amacına daha çabuk ulaştırır. Şarkı söylerken, müzik cümlelerinin durumuna göre denetimle veya kaçamak nefes alınır.
A) DENETİMLİ NEFES: Yavaş, uzun, geniş ve yeterince alınmalıdır. Gereğinden fazla nefes almak ses tellerini sıkıştırır. Denetimli nefes hem ağız hem de burundan alınabilir.
B) KAÇAMAK NEFES: Çabuk, kısa, geniş ve yeterince alınmalıdır. Kaçamak nefes sadece ağızdan alınır. Bu nefes. gülme, korkma gibi durumlarda karın duvarının kasılması ile oluşur.
Nefes Çalışmaları
1- Çiçek koklar gibi nefes almak ve alınan nefesi F veya S konsonu (sessiz harfi) ile boşaltmak. Bu çalışmada çiçek koklar gibi alınan nefes tıslar gibi düzenli bir biçimde boşaltılmalıdır.

2- Alınan bir tek nefesin, kesik kesik boşaltılması.Bu çalışma nefesin, diyafrarnla sıkı bir şekilde işbirliği yapmasına yardımcı olacak ve nefes basıncını arttıracaktır. Alınmış bir tek nefes S konsonu kullanılarak kesik kesik verilirken ikinci bir nefes alınmamalıdır. Kesik nefes çalışmalarına, eğiticinin sayacağı her sayıya karşı bir kesik nefes istenmesiyle başlanmalıdır.
Başlangıçta 5 kesik nefes, birinci yıl çalışmaları sonunda en çok 30 kesik nefese kadar çıkarılmalıdır.. Nefes çalışmalarında kalbimiz, normal nefese oranla daha büyük bir yük altındadır. Tutularak boşaltılan bir nefes esnasında, kalbimizin daha kuvvetli ve sık çarptığını hissederiz. Bu yüzden, bütün nefes çalışmalarının, kalbe fazla yüklenmeden dengeli ve makul sürelerde uygulanması gerekir.

3- Kesik ve uzun nefes çalışmaları bir arada yapılmalıdır.

4- Kuvvetli, hafif, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı kesik ve uzun nefes çalışmalarına kuvvetli ve hafif nefesleri de katarak nüans yapılmasını sağlamaktır.

5- Büyüyen ve küçülen, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı, diyafram gücünü ve nefes basıncını arttırmaktır.

Olcay Kolçak,Ses Eğitimi ve Şarkı Sanatı

Şarkı söylerken doğru teknik kullanılmaması halinde, ses tellerinde nodül oluşabilir. Bu ilerledikçe sesin şarkı söylenemeyecek hale gelmesine de neden olabilir. Dolayısıyla her soliste şan dersi alması tavsiye edilir.



Son düzenleyen we come one; 15 Ocak 2008 16:50
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #2
we come one - avatarı
Ziyaretçi
album2
Şan derslerinde Kullanılan Terimler
Sponsorlu Bağlantılar



Şan Derslerindeki Terimler
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Kullanılan nüanslar'la ilgili gırtlak hareketleri (piano, forte, kreşendo) dekreşendo, portamento, giissando vb.b) :
Bir müzik yapıtını tekdüzelikten kurtarmak, parçaya daha bir müzikal boyut katarak etkisini artırmak için bazı nüanslar kullanılır.
Nüans sözcüğü TDK Türkçe sözlüğüne göre -ayırtı Aynı cinsten olan şeyler arasmdaki ince fark; Mahmut R. Gazimihalin Musiki sözlüğüne göre de şöyle açıldanmıştır.
incefark (Estetik mefhumu olarak) Her musiki buluşunun özünde bir ifade kuvveti vardır. Nüanslı (ince farklı) ve ifadeli bir yorum sağlayabilmek üzere muhtelif seslere türlü kuvvet veya tatlılık derecesi verdirilir. Derecelerin her farklı inceliğine nüans denir. Bu sebepledir ki nüans meflıumunu ince fark bileşikliği ile ifade ederiz.
En sık kullanılanların, şan tekniği açısından incelendiğinde bazı özellikler görülür.
Piano: Türkçede orijinalindeki gibi piano şeklinde yazılır. (enstrüman anlamma gelen ise, piyano şeklinde yazılır) işareti (p) dir hafif sesle söyleneceği anlamına gelir;
mezzopiano işareti dir, orta hafiflikte söylenecek demektir;
pianissimo işareti (pp)dir, çok hafif söyleneceğini belirtir; çok daha hafif üç piano pianississimo işareti (ppp)dir, piano-forte hafif sesten kuvvetli sese birden geçileceği anlamındadır. İtalyanca da derhal demek olan subibo sözcüğüyle birleştirilerek subitoforte de denilebilir, bunun tersi de kuvvetli sesten birden bire hafif geçileceğini belirtmek içinde subitopiano deyimi kullanılır
Şan açısından: Piano söylemek hiçbir zaman rezonanssız, duyulmayacak şekilde söylemek değildir.
Şanda genel kural çıkanlan her tonda mutlaka hem göğüs rezonansı, hem de larenks, farenks, ağız içi boşluğu burun konkalan, sinüs boşluklan ve beynin içinde yer aldığı kafasındaki tüm boşlukların rezonansını kapsayan kafa rezonansı bulunmalıdır. Her tonda bu rezonanslar dengeli bir oran içinde bulunur.
Alt tonlarda yani kalın seslerde göğüs rezonansı ağırlıkta olmakla birlikte mutlaka belli oranda kafa rezonansmın da eklenmesi gerekir, aksi halde ses kof ve tınısız olur, uzağa gitmez. Bunun en gibi en üst, en ince tonlarda bile kafa rezonansı söz gelimi %90 ise %10 oranında da göğüs rezorıansı bulunması gerekir, eksikliğinde ses tınılı fakat volüm bakımından küçük kalır, forteler de doyurucu olamaz. Sesin kuvvetli ya da hafif çıkartılması, subglotta toplam havanın diyafram yardımıyla az veya çok üflenmesine bağlı olduğu kadar sesin rezonatörlere yönlendirilmesiyle de ilintilidir.
Genel kuralı anımsattıktan sonra sesin nasıl hafif çıkarılacağmın açıklaması daha kolay anlaşılabilir. Özellikle tiz tonlarda piano yapmak çok zordur ve ustalık ister; diyafram desteği aniden ve tümüyle yok edilirse ses kırılması, çatlaması denen tatsız olay meydana gelir. Bu nedenle bir ölçüde ağızı hafif kapatarak ağız için boşluğunu küçültmekle, göğüs rezonansı dozunu en aza indirerek ve bunun yanısıra diyafram desteğini ayarlayarak üflenen hava basıncını da azaltarak başaralı ve sağlık bir piano yapılabilir. Bu kural yukarıda belirtilen pianonun dereceleri için de geçerlidir.
Forte: işareti (f)dir volüm bakımından kuvvetli, gür bir sesle söylenecek demektir; daha güçlüsü fortissimo işareti (ft)dir; en güçlü en gür söyleme ise fortississimo işareti (fff)dir.
Şan açısından: Nasıl ki piano söylemek sesin duyulmaması demek değilse, forte söylemek de bağırmak anlamına gelmez.
Spor gösterilerinde heyecana gelen izleyici bağırır, sonra da üç, beş gün sesi kısılır, çıkmaz. Bir sokak satıcısı bağınr; eskiden onlarda her satıcının sattığı şeyin türüne göre melodik bir biçimde malını pazarlar, geldiğini müşterisine duyururdu. Ne söylediklerini duymasanız, anlamasanız bile soğuk kış gecelerinde bir salepçinin, bir bozacının sesi içinizi ısıtır. Bir yoğurtçunun veya bir simitçinin sesini diğerlerinden ayırabilirdiniz. Ama bir şarkıcı kesinlilde bağırmamalıdır.
Deneyimsiz ya da ses eğitiminden yoksun kişilerin forte ile zorlama anlamına gelen forseyi kanştırdıkları sıklıkla görülür. Güçlü söyleyeceğim diye kesinlilde ses tellerini zorlamamak gerekir.
Anlam yönünden olduğu gibi şan tekniği açısından da forte, pianonun tersidir. Forte söylemek için diyafram basmcı ve göğüs rezonansı dozu gerekli oranda arttırılır. Ağızm açıklığı oranında göğüs rezonansı artar. Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın çok az açılmış ağızla forte yapılamaz, ağız açmada forte yapmaya çalışıldığmda bu, ses tellerini zorlayan forseye dönüşür. Fortenin dereceleri de belirtilen bu iki işlemin az veya çok arttınlmasıyla ayarlanır.
Kreşendo: Crescendo, işareti cresc. Latince kökenli crescere flulinden türeyen bu İtalyanca sözcük, müzikte hafif başlayan bir cürnlenin giderek kuvvetleneceği anlamına gelir. Sempre ccresc. Sürekli kreşendo; crec. Poco a poco azdan başlayarak aşamalı olarak güçlenme anlamına gelir. Kreşendo, sürtone ile aynı anlama gelen Creschi yani tizleşme ile karıştınimamalı.
Şan açısından: Piano ve fortede uygulanan yöntem yavaştan başlayarak geliştirilmek koşulu ile aynıdır. Bunun da poco a poco aşamalı yapılanı vardır.
Dekreşendo; Decrescendo, işareti decresc. Dir. Kreşendonun zıttı olan kuvvetliden başlayan bir müzik cümlesinin ya da bir tek tonun giderek hafifleyeceğini belirtir.
Şan açısından: Kreşendo dakinin ters uygulaması yapılır.
Portamento: Portamento di vocede denir; İtalyanca portare, taşımak fiilinden kaynaklanır; yani sesi taşımak, sesi bulunduğu tonda alıp belirtilen bir başka tona taşımak anlamına gelir. Legatoyu belirten, iki nota arasındaki bağ işaretinin üstüne veya tek başına port kısaltma işaretiyle belirtilir. Sesi iki nota arasında keskin bir zıplamayla değil,abartmadan biraz kaydırarak bağlama yapmayı gerektirir. Kaydırma anlamına gelen glissando bunun biraz daha abartılısıdır.
Şan açısından: Portamento kalın bir sesten ince bir sese ya da tersi, ince sesten kalın sese yapılabilir. Her ikisinde de temel kural, ses bölgeleri, yani registerden bir başka registere geçişde dikkat edilmesi gereken geçit tonlarını hesaba katarak uygun rezonatör değişimlerini bilinçli ve doğru bir şekilde yaparak ve elverdiğince geçişleri belli etmeden sanki aynı bölgede söylüyormuşçasına doğru olarak sesin başlangıçtan bitim noktasına taşınmasıdır.Bu arada diyafram desteği hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Eski söyleyiş tarzında, eski modada portamento ve giissando daha altı çizilerek, abartılı bir şekilde yapılırdı, fakat günümüzün müzikal zevkine göre bu belli belirsiz ve daha asil bir şekilde yapılmaktadır.
THMden bir örnek olarak Aaaah... (port.) ... Gesi bağlannda... ya da Beeeen... (port)... susadım... türküsü gösterilebilir
Kullanılan süslemeler ornamentslerle ilgili gırtlak hareketleri, (çarpmaappjatür, işleme brodöri, kümecilikler-grupetto, sürekli çarpma-tril, ikili veya üçlü çarpma-mordan vb):
Süslemeler . Ornaments; İtalyanca ornare süslemek fiulinden gelen ornamento süs demektir, çoğulunun ornamenti olması gerekir.
Düz bir melodinin, geleneklerden doğan ve yorumcunun zevk ve ustalığı oranında süslenerek seslendirilmesinden kaynaklanmıştır. Ezgilerin notaya geçirilmesi ve okunmasmda kolaylık sağlamak amacıyla, sıkça yapılan süsleme türleri bazı isimler altında kalıplaştırılmıştır. M.R. Gazimihal, Musiki sözlüğünde süs notalan, bezentiler deyimlerini kullanmış ve şu açıklamayı getirmiştir.
... İfadenin şive gücünü artırmak için esas bir sese katılan nağme notalan. Başlıcaları şunlardır:
çarpma (-appoggiatur), işleme (-brodörü), notacıklar bezenek (- fioritur), kümecik (-grupetto), sessürtümü (-port de Woix), tril kavraç (-mordant), ses geçidi (roulade; gessang passage) v.b. Gerçekten de bütün bunlar seslerin yepyeni bir çeşni edinmesini mümkün kılıyorlar. Eski lağutacılar ve ilk süvit klavsencileri süslemeciliğe revnak kazandırıp işin fazlasıyla irticali, fakat zevk inceliği gösteren göreneği epey devam da ettirmişti. Kısa süs de denir, fiili süslemek orner

Türk Müziğinde notanın kullanılmadığı dönemde kulaktan duyarak ezberleme yöntemiyle ustadan çırağa geçen icra özelliklerinin tümü, eserlerin notaya aktarımından sonra da TSM notalarında büyük ölçüde belirtilmeyip gelenek ve görenek ile yorumcunun bilgi ve zevkine bırakılmıştır. THM eserlerinin derlenip, notaya alınmasında ise Cumhuriyetin ilk yıllarında gerek yabancı uzmanların gerekse bilimselliğin ön plana geçmesi eğitimiyle yetişmiş kuşaktan olan müzik ve bilim adamlarının titiz çabaları sonucu daha olumlu davranılmış, pek çok eser kaynakta yorumlandığı şekliyle saptanmıştır. THMnin orta kuşak müzikçilerinin Yücel Paşmakçı, Mehmet Özbek gibi bir bölümü de bu yolun takipçisi olmuş alınan notalarda okuma güçlüğüne karşın, hemen hemen tüm süsleme notaları belirtilmiştir.
Çarpma: Acciacatura, İtalyanca ezmek anlamına gelir. Müzikteki pek çok çeşidi çarpma başlığı altında toplanabilir.
Appogiatur:
Appogiatür (Abanrnak, dayanmak anlamına İtalyanca appogiare tiilinden)
- Abantı, abanık: Akora katılan yabancı bir notadan ibarettir. Düzenin kendi notasından bir veya yarım ton aralıkta bulunur. Asli notanm üst tarafında bulunan üst appociatür, alt tarafmdayken al appociatür denilir. Kendi meslek dilimizde alt abantı, üst abantı diyebiliriz. Çeşitleri vardır: çarpma da denilen kısa abanık Alnıancanın Verschlog terimiyle karşılaşıyor.
- Çarpma tabirini bütün çeşitlere teşmil ederek karşılık tutanlarırmz da olmuştur:
Kısa çarpma; Uzun çarpma; Çift çarpma; Üçte iki çarpma; Üstten kısa çarpma vb. çarpma her abantının çarpım unsurcuğudur: bu itibarla, konu dışı olan mordan ve trilin de çarpma unsurları vardır.
Nota yazımında işareti, küçük yazılmış bazen üzerine 1 kesme işareti konulmuş notacıklardır.

Şan açısından: Vibrato için belirtilen teknik yöntem çarpma için de geçerlidir. Şan yaparken sesin en sağlıklı pozisyonunda asıl ton tutulurken, üst çarpma yapılması sırasında lareknsin ön çeperi aniden öne itilerek yanm veya bir ton üst tona gidip, yine çabucak asıl tona dönülür. Bunu yaparken gene vibratoda olduğu gibi çene kemiğinin uç noktasmm hemen bitiminden başlayan ses tellerini etkileyen kası gerip sertleştirmeden eylemi gerçekleştirme gerekir. Alt çarpma yapılıyorsa, asıl tonu tutarken yani normal şan pozisyonundaki gırtlak, küçük çarpma notasını yaparken çok çabuk biraz daha aşağıya çekilir ve yine yerine getirilir. Tüm bunlar yapılırken diyaframdan yararlanmayı unutmamak gerekir. Vibrato da olduğu gibi çene ve boyun hareketinden yararlanmak yanlıştır.
İşleme : Brodöri;
Işleme (-Broderie) Geniş anlamıyla, bir melodiye katılan her türlü süsleyici tertipciklere işleme tabir olunur: aittan, üsten, diatonik, kromatik gibi türlü çeşitleri sabittir; esas perde ile onun yanındaki işlek nota arasında geçer. Geçit notası denilen farkı tekrar esas perdeye dönüvermesinden ibarettir.
İşlemek (-Broder)- İcra edilen bir partiye süsleyici nağrneler katmak XVTI ve XVIII. Yüzyılların violonist ve levsenistleri basılı notada işaretli bulunmadığı halde, partilerinin münasip noktalarına icra esnasmda kendiliklerinden süslemeler katarak musikiyi işlemekte zevk, zarafet tecrübe ve maharet sahibiydiler. Eski basımların işaretsiz sadeliği bundandır.
Şan açısından: Yapılan işlemeye bağlı olmakla birlikte vibrato ve çarpma konusunda belirtilen teknik uygulama gibidir.
Kümecikler: Grupetto
Grupetto (it.) grupçuk kümecik. Esas notanın bir derece üst veya alt perdesinden başlayıp kıvracık kümelerini veren üç veya dört notalık melodik süsleme.

Bir esas nota, sonra onun üst notası, dönüşte alt notaya urayıp son olarak yine esas notaları birleşik kümecik Grupetto, esas notanın üst veya alt perdelerinden birinden girebilir. Grupettonun notalan ayrı ayrı yazılmadığı taktirde, yatık çizili ince bir (sola yatık S) harfmden ibaret itibari işaretiyle notada gösterilir. İşaretin istediği şudur: esas nota eğer komşu perdeye çıkıyorsa, başlayış esas notanın üst perdesinden girmiş bulunmalıdır; iniş takdirinde ise, esas notanın altmdan girilecek demektir.
Grupettonun notaları kıvrak icra olunarak, kıymetlerin tutan esas notanın süresini aşmaz.°
Şan açısından: Bir önceki açıklama gibidir.
Sürekli çarpma: Tril
Tril Her meslek dilinde terim olarak aynen kullanılan, farklıca söyleniş ve yazılışları olan onomatopedir: titremenin taklidi bizde de tiril tiril oluşu gibi! Notada üzerine konulu bulunduğu sesi bir veya yanm ton üst tarafindaki sesle sık ve nöbetleşe çırpındırtan işaretin adıdır. Tril kelimesinin iki baş harfi (tr şeklinde) notanm tepesinde işaretli bulunur. Bir trilin girişi ve bitişi belirli bir tarzda olacaksa, bunlar işaretin evvel ve sonrasmda küçük notalarla gösterilmiş bulunur. Uzayacak trillerde işaretin önünde yatık bir tırtıllı ek de bulunur.
Çarpmalann sayısı cümlenin hız ve karakterine bağlıdır. Ağır hareketin uzun notasında tril çarpmalan ağırdan girip sıkıştınlabilir. Musiki cümlesinin sonunda ve kadans içinde yer alan trile kadans da denilir.31
Şan açısından: Vibrato ve çarpmadaki gibidir.
İkili veya üçlü çarpma: Mordan
Mordan (- Mordant, le pince) al., Mordent, Beisser, Praitriller) Melodi süslemelerinden biri. Esas bir notanm iki veya üç kere çarpma yapmasıdır, yani iki veya üç çarpmalı trildir. Bu çarpmaların kapışları dolayısıyla: Kapıveren veya ısıran anlamma olarak mordant denilmiştir (-modce ısırmak fihinden). Notanın üzerine konulu zikzak bir yatık çizgicikle gösterilir. Kapma
Şan açısından: Çarpma ve tril gibidir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 2 Kasım 2010 15:08
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #3
we come one - avatarı
Ziyaretçi
ogret

Eğitmen Seçiminde Dikkat Etmeniz Gerekenler



Öğretmen Seçimi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Şan Ögretmeninizi Seçerken;
Şarkı söylüyor veya söyleyebilmeyi istiyorsanız, istediğiniz biçimde, zorlanmadan şarkı söylemenin ne büyük bir zevk olduğunu bilir veya en azından tahmin edebilirsiniz..
Şan sanatını öğrenme serüveni çok zevkli, son derece sabır ve çalışma isteyen, hayata bakış açınızı değiştirebilecek bir olgudur. Ancak bu uğurda yanlış ellere teslim olduğunuz zaman son derece mutsuz olur, mutsuzluğunuzun yanında bedensel sağlığınızı da kaybedebilirsiniz.
Çok zorlu bir serüven yaşamış ve gerçekte aradığı tekniği konservatuardan mezun olduktan çok sonra bulan birisi olarak, şu tavsiyelerime ihtimam göstermenizi salik veririm. Bana göre ideal bir şan pedagogu bu özelliklerin hepsine birden aşağıda belirtilen öncelik sırasıyla sahip olmalıdır.
1) Yukaridaki notta da belirttiğim gibi bu konuda usta olan, kendini ispat etmiş veya en azından uzun süre sahnede bu işi yapmış olan kişilerle çalışın.
2) Öğretmeniniz ile çok iyi bir iletişiminiz olmalı. Yani hocanızı son derece sert, kırıcı, iletişime kapalı kişilerden seçmeyin. Çünkü bu gibi kişilerin yanında kendinizi rahat bir şekilde ifade edemez ve sürekli gergin hissedersiniz. Size mutluluk verebilen insanları tercih edin. En iyi, bedenen ve ruhen gerginlikten uzak olduğunuz zaman şarkı söyleyebilirsiniz. Hayatın her aşamasında insanlar gerginliklerle karşılaşır. İyi bir şan öğretmeni size bunlarla savaşmanın yolunu da öğretmelidir. En azından şarkı söylerken... Sizi mutsuz eden insanlarla bir an bile çalışmayın.
3) Hocanızın size göstermiş olduğu teknikte kendi doğallığınızdan uzak hiçbir şey bulunmamalı. Daha açıkçası, verdiği hiçbir egzersizde ciddi bir biçimde zorlandığınızı hissetmemelisiniz. Egzersiz esnasında veya sonrasında özellikle ses tellerinizin yanmaması, kızarıp bozaracak kadar nefessiz kalmamanız, damarlarınızın hiçbir şekılde şişmemesi ve kasılmamanız gereklidir. Böyle bir durum hissettiğinizde derhal hocanız uyarmalısınız. (Gerçekte, cidden usta bir hocayla çalışıyorsanız uyarmanıza bile gerek kalmayacaktır.) Uyarılarınıza rağmen bu sorununuz hala devam ediyor ve bu problemle başa çıkma yolunu hocanızdan uzun bir süredir (ne kadar uzun olabileceği madde 3'te yazıyor) alamamış durumdaysanız, en başta kendi sağlığınız için o kişiyle çalışmayı derhal bırakın.
4) Eğer iyi bir teknik alt yapıya sahipseniz yeni bir hocadan verim alabilmeniz için 3-4 ay gereklidir. Çünkü herşan öğretmeninin tekniklerine istinaden kendine ait imgelemleri bulunur. Bu imgelemleri anlayabilmek biraz zaman alir. Bunun yanında size öğretilmeye çalışan seyleri uygulayabilme beceri ve hakimiyeti de zamana ihtiyaç duyar. Eger şan öğrenmeye yeni başladıysanız çok daha uzun bir periyoda ihtiyaç duyacaksınızdır. En başta; sesini rezonansa tak, diyaframına otur, vs. gibi şan terimlerinin ne demek olduğunu öğrenmeniz gerekmektedir. Eğer ki en kötü durumdaysanız, yani çok yanlış bir şan tekniği alt yapınız varsa çok daha sabırlı olmak zorundasınız. Iyi bir yola girebilmek üzere önce o yanlışların temizlenmesi, daha sonra da üstüne doğru olanların inşaa edilmesi gereklidir.
Ne kadar bir zamana ihtiyaç duymanız gerektiğini umarım anlatabilmişimdir. Ancak bu belirlemeyi yaparken öğretmenin ifade edebilme kapasitesi ve ögrencinin algilama gücündeki varyasyonların da dikkate alınması ihmal edilmemelidir.
Dipnot: İyi bir öğretmenle çalışmak gerçekten de bir şans işidir. Ancak buşansı daha somut bir çerçeveye oturtmak için ders alacağınız insanlar hakkında iyi bir araştırma yapmanızı öneririm. İse en başta, müstakbel hocanızın öğrencilerini gözlemleyerek başlayabilirsiniz; öğretmenleri ile iletişimi nasıl, teknik açıdan ne kadar zamanda, nereden nereye gelmişler; bu çok önemli... Unutmayın ki siz de onlardan biri olmak üzeresiniz...
Sonuç olarak, tüm bu hususlardan sonra,şan sanatını anlatırken kullanılan serüven tabirinin neden gerektiğini umuyorum ki anlamışsınızdır. Öğrenme sürecinin hiçbir zaman bitmeyeceği, bu zorlu yolda mutlu bir serüven yaşamanız dileklerimle

we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #4
we come one - avatarı
Ziyaretçi
amac2

Şan ve Ses Eğitiminin Amaçları


Şan Eğitimin Amaçları
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Şan eğitiminin ilke ve amaçları : İlke, sözlük anlamına göre, temel düşünce, temel inanç, unsur, umde, prensip, her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, davranış kuralıdır. (TDK,1988) Hançerlioğlu'na göre de "tasarlanmış bir kural, bir önerme, bir düzen, bir eylem ve bir inanç"tır. (Hançerlioğlu, 1994)
Bu tanımlara göre şan eğitiminde ilkeler; şan eğitiminin gerçekleştirilebilmesi için tasarlanan kurallar, her türlü tartışmanın dışında sayılan öncüller, temel düşünceler ve davranış kurallarıdır.
Şan eğitiminin ilkeleri, bu eğitimin çeşitli disiplinlerle birlikte uygulanma gerekliliğinden dolayı, ilgili olduğu anatomik, fizyolojik, fiziksel, eğitimsel, sanatsal (müziksel) ve dilbilimsel özelliklere göre belirlenirler. İ. Okatan, G. Dursun, E. Belgin, sözlü ve yazılı görüşme, 1997) Söz konusu ilkeler, ilgili bilim alanlarına göre;

" Düzenli bir solunumla, gırtlak altı (subglottik) basınç çok iyi ayarlanmalıdır,
" Doğal ses oluşumuna aykırı olmamalıdır,
" Ses bölgeleri (registerler) iyi tanınmalı, yerine göre ve uygun olarak kullanılmalıdır,
" Ses, anatomik yapı özelliklerinin dışındaki tonlarda zorlanmamalıdır,
" Artikülasyon, dilin gereklerine uygun olarak oluşturulmalıdır,
" "Konuşur gibi" şarkı söylenmelidir,
" Müziğin gerekleri yerine getirilmelidir,
" Şan eğitiminin (temelden en ileri düzeye kadar) her aşamasında eğitimcilik ve öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun davranılmalıdır.
Şan eğitiminin genel amacı ise, ilgili olduğu bilim dallarının gerekleri doğrultusunda; bireyin, konuşurken ve şarkı söylerken sesini, anatomik ve fizyolojik yapısına en uygun olarak doğru ve etkili bir biçimde kullanabilmesini, konuştuğu dilin ses bilim (fonetik) özelliklerine uygun olan artikülasyon ve diksiyon alışkanlığını kazanabilmesini sağlamaktır.
Şan eğitiminin yöntem (teknik)leri :

Yöntem, genel anlamıyla bir amaca ulaşmak için, belli bir düzene göre izlenen yol demektir. Bilimsel yöntem ise"gerçeğe uygun bilgi üretme yöntemidir" (Kongar, 1995) Gerçeğe uygun bilgi üretmenin, gerçeği bulmakla bunun da, "eldeki verilerin gerçeğe uygun olup olmadığının saptanması"yla mümkün olduğunu belirten Kongar, "gerçeğe uygun olup olmadığı saptanmamış bilginin, bilimsel bilgi aşamasına varamamış, varsayım ya da kuram aşamasında kalmış bilgi"olduğunu belirtmektedir.
Türkçe sözlükte yöntem, "bilimde belli bir sonuca erişmek için, bir plana göre izlenen yol, metot"olarak tanımlanmaktadır. (TDK, 1988) Hançerlioğlu'na göre ise "bilgi edinmek için tutulması gereken yoldur ve her bilgi alanının kendine özgü bir bilgi edinme yöntemi vardır." (Hançerlioğlu, 1994)
O halde bilimsel yöntem, bilgi edinmek ve eldeki verilerin gerçeğe uygun olup olmadığının saptanması için, o bilginin içinde bulunduğu bilimsel alan özelliklerine göre, önceden planlanan en doğru, en kısa ve en uygun bilimsel yoldur.
Teknik ise, Türkçe sözlükte (1988) "bir sanat, bir bilim ve bir meslek dalında kullanılan yöntemlerin hepsi"dir.
Hançerlioğlu'na göre teknik, "kuramsal bilimin pratikteki uygulanmasıdır. (1994) Bu tanım, doğrudan doğruya uygulamayı esas almakta ve kuramsal bilginin uygulanmasını belirtmektedir.
Şan eğitimi, içinde bulunduğu müziğin sanat ve bilim özelliklerinden dolayı, kuramsal ve uygulama boyutlarıyla bir bütündür. Bu bağlamda, şan eğitimi uygulamasının doğru olarak gerçekleşebilmesi, onun kuramsal boyutunda bulunan bilimsel temeller ve verilerin gerçeğe uygun olup olmadığının saptanmasına bağlıdır. Söz konusu bilimsel temeller ve verilerin gerçeğe uygunluğu ise, şan eğitimi yöntem ve tekniklerinin bilimsel yöntemlere uygunluğuna dayanır.
Şan eğitiminde yöntemler, temelde aynı öge, ilke ve amaçlara yönelik olarak ortak özellikler taşırken, değişik ülkelerin dil ve müzik özelliklerine bağlı olarak farklılıklar göstermekte ve ekol, tarz veya stil gibi adlar almaktadırlar. Örn. İtalyan ekolü denilen şan eğitimi tekniği, İngiltere'de dil ve müzik özelliği dikkate alınarak farklı, Fransa'da farklı olarak uygulanmakta ve"İngiliz stili", "Fransız ekolü" diye adlandırılmaktadır. (Marafioti, 1922) ve (Archaınbaud, 1936)
Bu bağlamda, Türkçeye uygun bir şarkı söyleme ve şan metodu geliştirilerek Türk müzik eğitiminde, kullanılma yerine göre "Türk şan tekniği" ve "Türkçe şan metodu" kavramlarının yaygınlaştırılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Genel müzik eğitimi bağlamında, ses eğitiminin amaçları

İnsanın doğuştan beraberinde getirdiği doğal çalgısı"ses"le ilgili doğru davranışlar kazanmak, (türü ve düzeyi ne olursa olsun) müzik eğitiminde en önemli ve temel amaçlardandır. İlköğretim kurumları müzik dersi öğretim programının (İKMDÖP 1994), birinci ve ikinci devre amaçlarında belirtildiği gibi öğrenciye, konuşurken, şiir okurken ve şarkı söylerken sesini yormadan kullanabilmesi ve doğru kullanmayı alışkanlık haline getirebilmesi, hedeflenmiştir.
Öte yandan herkesçe bilinen bir gerçek vardır ki, müzik şarkı söylemekle başlar ve müziğin temel kaynağı da budur. (le Grand livre des Arts, 1980) Müzik tarihinde bilinen ilk müzik aracı insan sesidir. İnsan sesi, ilk çağlardan bu yana müziğin oluşmasında ilk çalgı olmuş, çağlar içinde gelişerek bugünkü şarkı söyleme sanatı oluşmuştur.
İnsanın en önemli iletişim aracı ve doğal çalgısı olan sesin, doğru alışkanlıklar kazanılarak kullanılıp korunması, küçük yaşlarda başlayan bir ses eğitimiyle mümkündür. Yapılan araştırmalar, yaşam düzeyinin yükselmesiyle birlikte, çocuk seslerinde belirgin olarak ses hastalıklarının arttığını göstermektedir. (Belgin, 1996) Yüksek sesle konuşma, oyun oynama, çığlık ve bağırmalar televizyonların da etkisiyle, çocuklarda yanlış konuşma alışkanlıklarına ve ses bozukluklarına neden olmaktadır.
Çocuklukta kazanılan yanlış konuşma ve şarkı söyleme alışkanlıkları, gelişimini tamamlayamadan yitirilen seslere neden olmaktadır. Bundan dolayı, özellikle genel müzik eğitimi verilen kurumlarda ses eğitiminin önemi çok büyüktür.
Özetle, genel müzik eğitimi verilen kurumlarda ses eğitimi; bireyin sağlıklı ses üreterek, doğru ve güzel konuşma, doğru ve güzel şarkı söyleme, sesini doğru kullanma ve koruma alışkanlığı kazandırılmasını amaçlar.

Ref >www.sandersi.com
volkantokur - avatarı
volkantokur
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #5
volkantokur - avatarı
Ziyaretçi
şan tekniklerinde üç çeşit nefes teknikleri vaedır san tekniklerini illaki şarkı söylemek amaçlı olarak kullanılmaz
Msn Dunno

Benzer Konular

15 Şubat 2015 / alisaid Cevaplanmış
26 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap