Arama

Belgesel Sinema

Güncelleme: 14 Şubat 2017 Gösterim: 14.673 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Belgesel Sinema


belgesel sinema, olgusal gerçekleri eğitim ya da eğlence amacıyla derleyip yorumlayan sinema türü.
Sponsorlu Bağlantılar

Belgesel niteliği olan filmler aslında sinemanın ilk günlerinden beri ilgi çekmiştir. Lumiere Kardeşler’in filmlerinin çoğu belgesel nitelikte filmlerdi. Lumiere’lerin gönderdiği kameramanlar da dünyanın dört bir köşesinden ilginç görüntülerle dönüyorlardı. Rusya’da 1900’lerde Bolşeviklerin iktidara ilerleyişi sırasındaki olaylar filme alınmış, propaganda amacıyla kullanılmıştı. 1922’de ABD’li yönetmen Robert Flaherty’nin kişisel gözlemlerine dayanarak Eskimo yaşamını görüntülediği Nanook of the Nortfı (Kuzeyli Nanook) pek çok belgesel film için bir ilk örnek oluşturdu. Hemen hemen aynı sıralarda İngiliz yönetmen H. Bruce Woolfe, I. Dünya Savaşı’ndaki çarpışmaların görüntülerinden oluşan bir dizi derleme film yaptı. Uzun metrajlı Wege zu Kraft und Schönheit (1925; Güce ve Güzelliğe Giden Yollar) gibi Alman kültür filmleri de dünyanın her yerinden istenir.

İngiltere’de gelişen belgesel sinema hareketi, özellikle Grierson’ın ringa avına çıkan bir balıkçı filosunu görüntüleyen Drifters ile (1929; Balıkçı Tekneleri) Londra-Edinburg arasında gece çalışan posta trenini konu alan Night Mail (1936; Gece Postası) gibi
filmleriyle 1930’larda dünya filmciliğini etkiledi. ABD’de de bu türe önemli katkısı olan filmler yapıldı. Pare Lorentz’in ABD’ nin toz fırtınalarına açık, kurak bölgelerinde geçen The Plow that Broke the Plains (1936; Ovaları Yaran Saban) ve selleri önlemenin yollarını tartışan The River (1937; Irmak) adlı filmleri bunun ilk örnekleri arasındaydı. Dünyanın dört köşesinde filmler çeken HollandalI Joris Ivens de belgesel sinemanın en önemli temsilcilerinden biri oldu.

II. Dünya Savaşı bu alandaki gelişmeyi hızlandırdı. Savaş sırasında Almanya’da Nazi hükümeti, devletleştirilen sinema sanayisini belgesel propaganda filmleri için kullandı. ABD’li yönetmen Frank Capra, ABD ordusu için Why We Fight (1942-45; Neden Savaşıyoruz) dizisini gerçekleştirdi. İngiltere’de London Can Take It (1940; Londra Dayanabilir), Target for Tonight (1941; Bu Gecenin Hedefi) ve Desert Victory (1943; Çöl Zaferi) gibi filmler çekildi. Kanada Ulusal Sinema Kurulu da ulusal yararı gözeten eğitici filmler yaptı.

1950’lerin başlarında İngiliz Özgür Sinema hareketiyle dikkatler bir kez daha belgesel filmler üzerinde toplandı. Bir grup genç sinemacının önderliğinde yapılan filmler bireyle ve bireyin günlük yaşantısıyla ilgiliydi. Belgesel filmler özellikle 1960’ların sonlarıyla 1970’lerde televizyon aracılığıyla da yaygınlık kazandı.

Türkiye’de de sinemacılık belgesel filmlerle başladı. Fuat Uzkınay’m çektiği Ayastefanos’taki Rus Âbidesinin Yıküışı (1914) belgeseli, ilk Türk filmi olarak kabul edilmektedir. 1915’te kurulan Merkez Ordu Sinema Dairesi askeri konulu belgeseller çekti. 1917’de Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ nin sinemacılık kolu kuruldu. Daha sonra bu kuruluşların sinema etkinliklerini 1923’e değin Malûl Gaziler Cemiyeti yürüttü. Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına doğru kurulan Ordu Film Alma Dairesi de savaşı görüntüleyen filmler çekti.

1934’te Türkiye’ye gelen Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviç, eski filmleri de kullanarak Türkiyenin Kalbi Ankara adlı belgesel filmi gerçekleştirdi. Aynı yıl gelen Sovyet Ester Şub, Türk İnküabında Terakki Hamleleri adlı derleme filmi, üç yıllık bir çalışma sonucunda, 1937’de tamamladı.

1950’lerin ortalarında İstanbul Üniversitesi Film Merkezi’nin kurulması ile Sabahattin Eyuboğlu, Mazhar Şevket İpşiroğlu ve Aziz Albek’in başarılı çalışmaları, belgesel sinemaya canlılık kazandırdı. Sonraki yıllarda birçok sinemacı bu türde de örnekler verdi. Süha Ann ve Güner Sarıoğlu, çalışmalarını bu alanda yoğunlaştırarak belgesel sinemanın önemli temsilcileri oldular.

Belgesel Sinema Çeşitleri

Haber Belgeseli


Haber niteliğindeki bir olayın, sade ve olayın gelişim safhalarını değiştirmeden direk olarak verildiği belgesellerdir. Günlük olaylardan kaynaklanan belgelerin derlenerek derinlemesine bahsi geçen konunun araştırılması ve ilgili belgelerin kaynak olarak ispatlanmasından yola çıkılarak hazırlanır. Sonuç seyirciye bırakılır, yorum yapılamaz. Geleceğe yönelik varsayımlara da dikkat edilerek hazırlanır.

Gezi Belgeseli


Güncel olayların geçtiği veya genellikle dünya üzerindeki fazla bilinmeyen bölgelerin tanıtımını yapan filmler gezi belgeselidir. Belgesel filmlerin önemli bir dalıdır. Bahsi geçen bölgenin tam anlamıyla belgelenmesi ilkesine dayanır. Bu nedenle konunun derinlemesine araştırılması ve göstermek yerine ne olduğunu anlatmak ilkesinin uygulanması gerekir.

Toplumsal Belgesel


Toplum yaşamı ve geleceğiyle ilgili sorunları tam bir sorumluluk bilinci içinde, yorum yapmadan ortaya koyan belgesel film türüdür. Toplumsal davranışların, eylemlerin ardındaki gerçekleri yasal sınırlar içerisinde araştırarak, bu araştırmanın sonuçlarını belgelerle anlatma şeklidir. Yüzeysel veya bölgesel tepkiler konu olarak işlenirken, sanki bizim de veya sizinde başınıza gelebilir şeklinde düşsel bir etki katılabilir. Karşılaştırma yapılabilir.

Araştırma Belgeseli


Araştırmanın konusunu, araştırmacının ilgilendiği konuyu film aracılığıyla açık seçik bir yaklaşımla sergilemeye çalıştığı, sanatsal yönü önem taşımayan, yalın ve dolaysız belgesel film türüdür. Bu belgesel film türünün en önde gelen özellikleri kurgunun kullanılması, renkli çekimin önem kazanması, yavaşlatılmış ve hızlandırılmış devinimlerin kullanılması ve alıcıyla elde edilecek görüntünün anlaşılır olmasıdır.

Bilimsel Belgesel


Genellikle bilimsel araştırma ve bulguların sonuçlarını önceden tasarlanmış bir biçimde örneklendirerek anlaşılması kolay durumda ortaya koyan belgesel türüdür.

Tarih Belgeseli


Tarih belgeselinde tarih içerisindeki gerçeklerin doğruluğu ve anlamı önem kazanmaktadır. Tarih belgesel filmlerinin amacı, tarihi gerçekleri doğruya uygun bir biçimde yansıtarak değişik toplumların dününü aydınlatarak bugün ve gelecek için alınması gereken kimi önlemlerle ilgili bir takım sonuçlar çıkarmaktadır.

Propaganda Belgeseli


Birey yada toplulukların belli bir görüş ya da amaç doğrultusunda etkilenebilecekleri biçimde bilgilendirilmesi olarak niteleyebileceğimiz propaganda zamanla belgesel sinemanın temel amaçlarından biri olmuştur. Genel olarak tanıtma, bilgilendirme, eğitim ve amaçlanan doğrultuda etkileme niteliklerinin içeren propaganda belgeselleri geçmişte de görüldüğü gibi günümüzde de belgesellerin önemli bir türü olmaktadır.

Derleme Belgesel


Önceden yaşanmış olaylarla ilgili elde bulunan belge ve filmlerin kurgu yardımıyla yeniden düzenlenerek değişik bir anlayış içerisinde sunulmasıyla ortaya çıkan belgesel film türüdür. Önceden çekilmiş belge filmlerinin ve kurgunun önem kazandığı derleme belgeselleri, belgesel filmcilerin kendi yaşadığı çağdan daha eski olayları, konu ve sorunları izleyicilere kendi anlayışıyla iletmek amacıyla ortaya çıkar.

Arkeoloji Belgeseli


Bilimsel araştırma belgeseli konusuna giren ve arkeoloji konusunu ele alan belgesel türüdür. Günümüzde yaşamayan bir kültürden veya nesli tükenmiş bir canlıdan arta kalan belgelerden yararlanılarak, bilisel araştırma belgeselinin kullandığı metotlara dayanarak hazırlanır. Gerektiğinde animasyonlar kullanılır.

Spor Belgeseli


Bir spor dalının belgelere dayanan tarihsel gelişimini konu alan filmlere spor belgeseli denebilir. Bu belgesel türünde amaç spor dalının tanıtımını yaparken, kuralları, çeşitleri ve turnuvaların özellikleri hakkında bilgi vermeye kadar geniş bir yelpazeyi konu alır. Bir sporcunun yaşam biyografisi spor belgeseli sayılmasa da, sporcunun bir turnuvaya hazırlık safhaları ve turnuva görüntüleri veya sporcu hakkındaki belgeler, röportajlar spor belgeselinin konusudur.

-Derlemedir-

Son düzenleyen Safi; 14 Şubat 2017 23:53
Lavie - avatarı
Lavie
Ziyaretçi
10 Ekim 2008       Mesaj #2
Lavie - avatarı
Ziyaretçi

Belgesel (dökümanter)


deyimi “belgelerle ilgili, belgelerden oluşan, belgelere dayanan ” gibi anlamları dile getirdiği için kullanımı sadece sinemayla ilgili değildir. Belgesel film ise sinema içinde ayrı bir yeri olan ve çeşitli alt türlere ayrılan sanat dalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

Belgesel filmin oluşumunda iki önemli öğe vardır. Belgesel film yapımcısı bu iki önemli öğeyi kullanarak bir eser üreten sanatçıdır. Belgesel film, insanların hem zihinsel etkinliklerini, hem de duygusal etkinliklerini harekete geçirmeyi amaçlar. Bu amaç da yaşamın gerçekliğini sanat yoluyla ifade etmeyle gerçekleştirilir. Belgesel film yaşadığımız dünyanın gerçekliğidir. Yaşamın kendisidir.

Aslına sadık kalarak yeniden kurulmak yoluyla yorumlanan gerçekliğin bir yönünü akla ya da duygulara seslenecek biçimde film üzerine kaydetme yöntemlerinin tümü belgesel filmdir. Buna göre gerçeğe sadakat,belgeselin ayırt edici ve bu nedenle vazgeçilmez özelliğidir.

Belgesel sinemanın direği olan belgeler, belgesel filmlere malzeme olmakla, sürekli değişen, kaybolup giden değerlerin sonraki kuşaklara aktarılmasına, böylelikle toplumsal hafızanın canlı tutulmasına aracılık ederler.
Başka bir deyişle, tozlu raflarda, arşivlerde bekleyen belgeler ya da her gün baktığımız ama göremediğimiz yaşam parçaları, belgesel filmcinin onlara kattığı ruhla bir vücut bulur ve konuşmaya başlar.

Sinemayla özellikle de belgesel sinema ile uğraşıyorsak belgelemek su içmek, yemek yemek, uyumak gibi zorunluluk olarak çıkmalı karşımıza. Daha da ötesi nefes almak kadar içgüdüsel olmalı. Her gün aynı sokaklardan geçsek de, her gün aynı sokaklardan geçtiğimizin bilincinde olarak değişimi, varoluşu, yok oluşu, anlık olayları belgelemeyi ve biriktirmeyi görev saymalıyız.

“Geçmişi olmayan hiçbir şey olamaz”. Belgeler,öykülerdir, tespitlerdir, doğrulardır, yanlışlardır, geçmişi var edenlerdir. Belgeler, belgesel sinemanın en önemli malzemesidir. Belgesel filmler yaparken belleklere yeni belgeler ekleriz.
Belgesel Sinemacılar, gözlemleyen, kaydeden, olayların, durumların geçmişini, geleceğini araştıran yaklaşımlarıyla dünü ve bugünü yarına aktaran toplumsal hafıza elçisi olma sorumluluğunun bilincinde olduğunu söylemekteler.
Toplumsal hafızayı oluşturmanın yolu ise anıları, insan hayatlarını bilgileri, ve belgeleri biriktirmek… Sesleri ve fotoğrafları biriktirmek…Daha da ötesi ayrıntıları biriktirmek…

Belgesel sinemacının işi ise bu biriktirdiklerimizi estetik değerlerle önyargısız yoğurmak/ yorumlamak. Belgesel sinemacının sonsuz bir özgürlük alanı vardır. Konu seçiminde zorlanmaz. Her coğrafyanın zengin bir doğası, her doğanın kendini üreten malzemesi vardır. Doğadan insana, insandan zamana akıp giden bu sonsuz süreçte belgesel sinemacı yaşanan çağı sorgulayan kişi olmaktan geri kalmayacaktır.

Sonuç olarak; belgesel sinema yaşadığımız günün ya da yakın tarihimizin “izdüşümüdür”. Yazılan cümle, çekilen bir kare fotograf ve giderek belleğin en güçlü açılımı olan belgesel sinema ! Sanatın yaşantıyla, yaşantının tarih oluşturmakla buluştuğu, yedinci sanatın bu alt dalı, yeterince ilgi görmeye hak kazanmaktadır.
belgeseltv.net

Son düzenleyen Safi; 14 Şubat 2017 17:52
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Şubat 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
BELGESEL SİNEMA ÇEŞİTLERİ

propaganda filmi


doğrudan doğruya bir görüşü yaymak, izleyicileri belirli bir düşünce ve davranışa yöneltmek amacıyla çekilmiş film. Genellikle bir devlet ya da siyasal güç tarafından gerçekleştirilir. Savaş zamanlarında sayıları oldukça artan propaganda filmleri, televizyonun ve öteki iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla etkilerini yitirmiştir.

Sinemanın kitleleri etkileme gücü daha ilk geliştiği yıllarda fark edilmişti. 1898 tarihli ABD yapımı Tearing Down the Spanish Flag (İspanyol Bayrağını Yırtarken) izleyicilerin milliyetçi duygularına sesleniyordu. Fransız Georges Melies’in L’Affaire Dreyfus (1899; Dreyfus Olayı) filmiyse adalet mekanizmasındaki haksızlıkları ortaya seriyordu.

I. Dünya Savaşı propaganda filmlerinde büyük artışa yol açtı. Savaşa katılan ülkeler askerlerinin ve halklarının moralini yükseltmek, kendilerini güçlü göstermek amacıyla propaganda filmleri yaptırıyor, bu tür filmler üretecek birimler kuruyordu. 1917 Devrimi’nden sonra Sovyet hükümeti propaganda sinemasına özel bir önem verdi. Çarlık döneminde çekilmiş haber filmlerinin yeniden kurgulanarak yeni rejimin tanıtımı için kullanılması zorunluluğu, yalnız propaganda filmlerinde değil, yenilikçi ve belgesel Sovyet filmlerinde de kurguya dayalı bir gelişmeye yol açtı.

Ispanya İç Savaşı sırasında çekilen Ivor Montagu’nün The Defence of Madrid'i (1936; Madrid Savunması), Ivens’in The Spanish Earth'ü (1937; İspanyol Toprağı), Ester Şub’un İspaniya'sı (1939; İspanya) ve Andre Malraux’nun Espoir’ı (1938; Umut), Cumhuriyetçileri savunmakla birlikte, propaganda filmi,sınırlarını aşan belgesel özellikler taşıyordu. Bu savaş sırasında Milliyetçiler de Alman-İspanyol yapımı propaganda filmleri çektiler.

Almanya’da propaganda filmleri, Nazilerin 1933’te iktidara geldikten sonra oluşturdukları dev propaganda aygıtının önemli bir arçası oldu. Propaganda Bakanı Goebels’in denetlediği filmlere, ilgiyi artırmak için eğlence öğeleri de katılıyordu. II. Dünya Savaşı sırasında gelişmesinin doruğuna varan Alman propaganda sinemasının en önemli üretimlerinden biri, cepheden haberleri içeren Deutsche Wochenschau adlı diziydi. Leni Riefenstahl’in yönettiği propaganda filmleri ise Nazi ideolojisinin sinemadaki estetik yansımaları oldu.

II. Dünya Savaşı Müttefik ülkelerde de birçok propaganda filmi çekilmesine yol açtı. İngiliz yönetmenler anlatım ve çekim niteliği oldukça gelişkin filmler yaparak, sonradan belgesel sinema içinde sayılacak bir akım yarattılar. ABD’de ise Savaş Haberalma Dairesi’nde çalışan Frank Capra, John Ford, William Wyler ve John Huston gibi ünlü yönetmenler çeşitli filmler yaptılar. The March of Time (1935) adlı haber filmi dizisiyle ABD halkının savaş sırasında morali ayakta tutulmaya çalışıldı. Anatole Litvak, Alfred Hitchcock, Charlie Chaplin, Howard Hawks ve Wyler gibi yönetmenler, savaş sırasında çektikleri uzun filmlerde de Nazi karşıtlığı ve yurtseverlik temalarını işlediler.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra propaganda filmlerinin önemi gittikçe azaldı. Soğuk savaş yıllarında ABD’de komünizm tehlikesini ve hür dünyanın üstünlüğünü vurgulayan, SSCB’deyse sosyalist sistemin üstünlüğünü yansıtan filmler yapıldı. 1960’lı yıllarda Vietnam Savaşı’nın antiemperyalist yanını vurgulayan inside North Vietnam (1967; Kuzey Vietnam’da) ve altı ünlü yönetmenin ortaklaşa yaptığı Loin du Vietnam (1967; Vietnam’dan Uzakta) gibi filmler çekildi.
Türkiye’de, tek parti döneminde yeni Cumhuriyet’in etkinliklerini tanıtmak amacıyla yaptırılan, daha sonra da Kıbrıs olayları nedeniyle hazırlanan birkaç film dışında bu alanda önemli bir etkinlik olmamıştır.

haber filmi


haber değeri taşıyan günlük olayları saptayan kısa belgesel filmlere verilen ad. Haber filminin kökeni sinemanın ilk günlerine, Lumiere Kardeşler’e değin uzanır. Dünyanın dört köşesine kameramanlar gönderip önemli olayları filme aldıran Lumiere’ler, kısa süre soma karşılarında rakip olarak Fransa’da Charles Pathe ve Leon Gaumont’u, İngiltere’de Robert Paul ve Birt Acres’i, Almanya’da Oskar Messter’i, ABD’de de Biograph ve Vitagraph gibi şirketleri bulmuşlardı.

Haber filmleri düzenli olarak önce müzikhollerde gösteri aralarındaki boşluklarda, daha sonra da sinema salonlarında, film aralarında gösterilmeye başlamıştı. Flaş nitelikte haber konusu olayları filme almanın maliyeti yüksek olduğundan, haber filmleri geçit törenleri, açılış ve göreve başlama törenleri, spor karşılaşmaları ve güzellik yarışmaları gibi önceden bilinen olayları ya da sel gibi sürekliliği olan, etkisi uzun süren olayları konu alıyordu.

İlk olarak Fransa ve İngiltere’de gösterilen Pathe-Journal (1908) ve ABD izleyicisi için hazırlanan Pathe Weekly (1912), en tanınmış haber filmi dizileri arasında yer alıyordu. ABD’de Time Inc. tarafından yapılan The March of Time (1935), dramatik kurgusu ve açıklayıcı röportajlarıyla belgesel sinemanın etkisini kanıtlayan bir dizi oldu. Televizyonun yaygınlaşması ve televizyonda haber bültenlerinin, belgesel filmlerin ve özel haber programlarının daha çok izlenir olmasıyla haber filmlerinin sayısında belirgin bir azalma görüldü. Gitgide gerileyen haber filmleri 1950’lerin sonlarında bütünüyle önemini yitirdi.

derleme film


MONTAJ FÎLMİ ya da KURGU FİLMİ olarak da bilinir, başka amaçlarla çekilmiş ya da daha önce gösterilmiş filmlerden alman parçalarla oluşturulan film. Çok değişik niteliklerde olabilmekle birlikte bunlar genellikle bilgi verme, eğitme, etkileme ve eğlendirmeye yönelik, kurmaca olmayan yapımlardır. Yayınlanmamış filmlerle daha önce gösterilmiş filmlerin bir arada kurgulandığı televizyon ya da sinema yapımları tam anlamıyla derleme film kapsamına girmez; ama bunların yayınlanmış parçalardan oluşan bölümleri derleme film sayılabilir.

Derleme film yapımında en önemli aşama kullanılacak parçaların bulunması, sınıflandırılması ve tanımlanmasıdır. Film arşivlerinin ve haber filmi koleksiyonlarının çoğalıp gelişmesi bu süreci kolaylaştırmıştır, ilk başlarda özen gösterilmemesine karşın telif hakları da zamanla önem kazanmıştır. Günümüzde kullanılan parçalar için genellikle telif hakkı ödenmekle birlikte bazı yapımcılar, derleme filmi normal bir filmin çekiminden ucuz bulmaktadır.
Sinemanın ilk yılları olan 1890’lardan bu yana yapılan derleme filmler zamanla kalıcı bir tür haline geldi. Türün ilk önemli örneği, Edwin S. Porter’ın 1903 tarihli The Life of an American Fireman (Amerikalı Bir İtfaiyecinin Yaşamı) filmi oldu. Propaganda ve tanıtım amaçlarıyla yapılan derleme filmlerin sayısında da, özellikle iki dünya savaşının öncesinde ve sonrasında artış görüldü. 1918’de gerçekleştirilen America Answers (Amerika Cevap Veriyor), ABD hükümetinin resmî savaş değerlendirmesiydi. SSCB’de Dziga Vertov’un İstoriya grajdanskoi voini (1921; İç Savaşın Tarihi) adlı filmi, etkiyi artırmak amacıyla çeşitli kurgu tekniklerinin kullanıldığı ilk derleme örneklerindendi. II. Dünya Savaşı’nda hazırlanmış propagandaya yönelik derleme filmlerden bazıları da, Frank Capra’nın Why We Fight (1942-45; Neden Savaşıyoruz) dizisi, SSCB’de Dovjenko, Solntseva ve Avdeyenko’nun hazırladığı Bitva za naşu Sovietskuyu Ukrainu (1943; Ukrayna Sovyetimiz İçin Savaş), Paul Rotha’nın Total War in Britain'ı (1945; İngiltere’de Topyekûn Savaş) gibi filmlerdi. Savaş anıları sonraki yıllarda da çok sayıda derleme filme konu oldu. Alain Resnais’nin Nuit et brouillard (1955; Gece ve Sis), Winston Churchill’in anılarına dayanan The Valiant Years (1960; Zor Yıllar), Rotha’nın Almanya’da gerçekleştirdiği Das Leben von Adolf Flitler (1961, Adolf Hitler’in Yaşamı), Mihail Romm’un Obiknovenyi faşizm'i (1964; Sıradan Faşizm), 1974’te gerçekleştirilen The World at War (Savaşan Dünya) bunlardan bazılarıdır. Jack Haley, Jr.’ın 1974’te, Gene Kelly’nin de 1976’da hazırladığı, eski müzikal filmlerden derlenen iki bölümlük That’s Entertainment (İşte Eğlence), eğlence amaçlı derleme filme örnektir.

Türkiye’de, 1930’larda gelen Sovyet yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç’in gerçekleştirdiği Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) ve Ester Şub’un üç yılda hazırladığı Türk İnkılabında Terakki Hamleleri (1937) filmlerinden sonra derleme konusunda ciddi bir çaba gösterilmemiş, film arşivleri yeterince değerlendirilmemiştir.

cinema-verite


Fransa’da 1960’larda gelişen ve insanları günlük yaşamları içinde, doğal hareketleri ve gerçek konuşmalarıyla yansıtmaya dayanan sinema hareketi. Yaygın olarak kullanılan ses ve görüntüyü birlikte kaydetme tekniği yerine, sinema sanatçısı önce geçmekte olan konuşmaları, yapılan söyleşileri ve öne sürülen görüşleri ses bandına alır. Buradan en iyi malzemeyi seçtikten sonra da, genellikle elde taşınabilir bir kamerayla bu seslere en uygun görüntüleri çeker. Film daha sonra montaj odasında birleştirilir.

Cinema-verite, özellikle Sovyet sinema yönetmeni Dziga Vertov’un kuramlarıyla yapıtlarından, İngiliz belgesel sinema hareketinden, II. Dünya Savaşı sonrası
İtalya’sının yeni gerçekçiliğinden, 1950’lerde gene İngiltere’de ortaya çıkan ve sıradan durumların önemini vurgulayan Özgür Sinema hareketinden önemli ölçüde etkilenerek gelişmiştir. Sanatsal anlatımdan uzaklaşıp röportaja yaklaşmakla suçlanarak eleştirilmiş, ama giderek daha da gerçekçi olmaya yönelmiş ve belgesel film yapımına farklı bir yaklaşım getirmiştir. Fransa’da cinema- verite'nin en önemli örnekleri Jean Rouch’un Chroniqued’un ete (1961; Bir Yaz Günlüğü) ve Chris Marker’ın Le joli mai (1962; Güzel Mayıs) adlı filmlerdir.

Ucuz sayılabilecek, elde taşınabilir, aynı zamanda da profesyonel kullanıma son derece uygun 16 mm’lik kameraların ve eşzamanlı ses kayıt sistemlerinin ortaya çıkmasıyla, hemen hemen aynı dönemde ABD’de de benzer bir hareket gelişmiştir. Bazen cinema-verite, bazen de “doğrudan sinema” (direct cinema) olarak adlandırılan bu hareketin amacı, kamera için herhangi bir düzenleme yapmaksızın bir insan, bir an ya da bir olaydaki gerçekliği yakalamaktır. Bu alanda ürün vermiş başlıca ABD’li sinemacılar Primary (1960; İlk Elden) filmini yapan Ricky Leacock, Titicut Follies’i (1967; Titicut Revüsü) çeken Frederick Wiseman, Monterey Pop (1968) filmiyle Donn Pennebaker ve Salesman'la (1969; Satıcı) Maysles kardeşlerdir. Bu ilginç yapıtlar daha çok okullarda ve eğitici yayın yapan televizyonlarda gösterilmiştir.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

13 Şubat 2017 / ThinkerBeLL Sanat
26 Haziran 2012 / Efulim Sanat
25 Şubat 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük