Art Brut Sanatı
Fransızca bir terim olan 'art brut'nun tam karşılığı, 'ham sanat'tır. Art brut'da profesyonel olmayan, kendiliğinden bir sanat söz konusudur. Art Brut sözlük anlamı ile 'raw art / rough art' anlamına geliyor. Debuffet'e göre bu çeşit sanat, kabul edilen kültür sınırlarının dışında yaratılıyor ve buna 'outsider art' adı veriliyor. Deliligin sanatı, dışarıda kalmış sanat. Bir anlamda 'öteki'nin sanatı da denilebilir.
1948 yılında Dubuffet, Breton ve Tapie, 'art brut'yu kurdular. Bu sanatçıların amacı; kendi kendini yetiştirenlerin, meşhur olmayanların, mahpusların ve ruh hastalarının ürünlerini ortaya çıkarmaktı. Jean Dubuffet'nin topladığı çalışmalardan bir 'art brut' kolleksiyonu oluşturuldu.
Dubuffet, kazanılmış kültürün ürünleri olan sanatları reddetti ve 'art brut'nun ateşli bir savunucusu oldu. Kendi resimlerinde de bu yaklaşımı açıkça görülmektedir.
“Art Brut”, toplumdan bir şekilde dışlanmış ya da kendini bilinçli olarak toplum dışına atmış olan insanların elinden çıkan yapıtları içeren bir sanat akımı. Aslına bakılırsa tam anlamıyla bir akım bile sayılmaz; Fransız ressam Jean Dubuffet 1947 yılından itibaren akıl hastalarının, mahkûmların, sağır ve dilsiz insanların, körlerin eserlerinin koleksiyonunu yapmaya başlıyor ve bu eserlere dair bir tanım olarak da “Art Brut”yu getiriyor.
Sponsorlu Bağlantılar
1948 yılında Dubuffet, Breton ve Tapie, 'art brut'yu kurdular. Bu sanatçıların amacı; kendi kendini yetiştirenlerin, meşhur olmayanların, mahpusların ve ruh hastalarının ürünlerini ortaya çıkarmaktı. Jean Dubuffet'nin topladığı çalışmalardan bir 'art brut' kolleksiyonu oluşturuldu.
Dubuffet, kazanılmış kültürün ürünleri olan sanatları reddetti ve 'art brut'nun ateşli bir savunucusu oldu. Kendi resimlerinde de bu yaklaşımı açıkça görülmektedir.
“Art Brut”, toplumdan bir şekilde dışlanmış ya da kendini bilinçli olarak toplum dışına atmış olan insanların elinden çıkan yapıtları içeren bir sanat akımı. Aslına bakılırsa tam anlamıyla bir akım bile sayılmaz; Fransız ressam Jean Dubuffet 1947 yılından itibaren akıl hastalarının, mahkûmların, sağır ve dilsiz insanların, körlerin eserlerinin koleksiyonunu yapmaya başlıyor ve bu eserlere dair bir tanım olarak da “Art Brut”yu getiriyor.
Bir Jean Dubuffet çalışması; Tütüncünün Kirazları, 1925
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!