Arama

Avangard Sanat

Güncelleme: 26 Mart 2009 Gösterim: 10.993 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Avangard Sanat
"Sizlerin avangardı biz sanatçılarız (...) en etkilisi ve hızlısı sanatın gücüdür: İnsanlar arasında yeni fikirler yaymak istediğimizde; onları biz tuvale veya mermere nakşederiz (...) toplum üzerinde yapıcı bir iktidara sahip olmak, gerçek bir rahiplik görevi yürütmek ve sağlam adımlarla zihnin bütün melekelerinin önüne düşmek; işte sanatın muhteşem kaderi..."
Sponsorlu Bağlantılar
Saint-Simon
"Avangard gerçekte, modernitenin berisindeki varsayımları soruşturan son derece sorumlu, zahmetli, sebat isteyen bir mesaidir."
Lyotard

Avangard teriminin anlamı tam olarak öncü, önde giden olarak açıklanabilir. Askeri bir metafordan gelir ve orduda önde giden birlik, birliğin öncü kolunu tanımlamak için kullanılırdı. 1830'lu ve 1840'lı yıllarda siyaset diline girdi ve köklü dönüşümlerin bayraktarları anlamında kullanılmaya başladı. 'Avangard' terimi, sanata verilen öncü rolü ifade etmek için ilk kez sosyalist Saint-Simon ve onun cemaati tarafından kullanıldı. 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, özellikle 20. yüzyılın başında ortaya çıkan, alışılmış anlatım biçimlerini dışlayıp yeni bir sanatsal dil oluşturmak peşinde olan sanatçılar ve sanat akımlarını tanımlamak için kullanılmaktadır. Aynı zamanda toplumsal, siyasal ve kültürel anlamdaki değişimlerin farkında olan ve buna taraf olan sanatçı tipi için de avangard terimi kullanılmaktadır. Peter Burger'e göre avangard, sanatın kurumlaşmasına karşı bir saldırıdır. Hedefi sanat kurumunu yok etmektir. Ancak sanat sonunda savaştığı kurumlara yenik düşmüştür. Avangard sanatçıların işleri sergilerde, müzelerde, istemedikleri kılıklarda piyasaya sürülmektedir.
Avangard sanatın temel özellikleri şöyledir:

1) Aktivizm: Eylem, dinamizm ve araştırma beğenisi/hazzı
2) Antagonizm: Sosyal düzen, gelenek ve geçmişe düşmanlık
3) Nihilizm: Aşırı davranış tarzı ve yıkıcılık
4) Agonizm: Romantik ıstırap, pathos, gerilim ve özveri
5) Fütürizm: Sanatın geleceğini tahmin etme ve öngörü

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
26 Mart 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Avangard Sanat

Sponsorlu Bağlantılar
Avangard, bugün her ne kadar sanata dair bir kavram olarak görülse de aslında askeri bir deyim olarak doğmuştur. Birliğin önünde giden, yol açan anlamında kullanılırken daha sonraları bütün Avrupa’da, günümüzde ise artık tüm dünyada, düşün ve sanat yaşamımızda yer edinmiş terim, sanatsal açıdan da yine benzer bir anlamda kullanılmaktadır.
“Avangard sanat, zamanın değer yargıları ve pratikleri ötesinde uyarıcı ve düşündürücü bir sanat hareketidir.”
Yani, sanatsal avangardizm, geleceğin sanatı adına ileriye atılan, yeni bir estetik görüş için her türlü riski göze alan sanatsal hareketleri tanımlar. Bu bağlamda yenilikçi ve devrimci denebilecek bir yapıdadır. Avangard, başkaldıran, isyankâr bir tavır içindedir. Onun düşüncesi var olanı yıkmaktır.
“Avangart sanat politik bir tavır içerir ve ayrıca kendinden önce ortaya çıkan tüm sanat anlayışlarına karşı çıkar.”
Burada politik tavır ile kastedilmek istenen, politik söylemin yıkıcı gücüdür. Graf’ın dediği gibi avangard akımlar, sanatın sorunlarıyla ilgiliydiler ve politikayla yıkıcı gücü bakımından meşgul olmuşlardır. Bundan dolayıdır ki avangart akım, politik ihtiyacı duyduğu söylenemez. Avangardın bu politik tavrına bakınca, belirgin sebeplerden dolayı öyle gözüküyor ki çıkmaz sokak içinde toplayıcı bir vizyon açmaktadır.
Düşünüre göre: Avangart, 19. yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır, çünkü bundan önce böyle bir durum yoktu. Aslında düşünürün buradaki yaklaşımını kabul etmekle beraber, avangard anlamda eksik olduğunu düşünüyorum, burada kastedilen modern avangard olsa gerek, Şahiner’in dediği gibi politik ve sanatsal ilericilik anlamında “avangard” Courbet ile ortaya çıkmıştır.
19 yüzyıl sonlarından itibaren, avangard dediğimiz şey, anlamını sosyalist anarşizm’den ve alt kültür dinamiğinde bulmaya çalışıyor. Sanatçılar bu zaman diliminde, burjuva toplumunun kültürel tutuculuğuna karşı çıkmışlardır. Böylece avangardın niteliği, Sain Simon’dan ve burjuva dünyasından açığa düşüyor. Simon’a göre sanat ve bilim sanayiye dayalı burjuva dünyasının ilerlemesini sağlayacaktır.
Avangard, yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi, bir “tehdit ve meydan okuma” olarak ortaya çıkmıştır. Sanat piyasasının, yozlaşmanın etkisinde olması sanat üretiminin geleceğini tehdit altına sokmaktaydı. Diğer bir durum, meydan okuma ise, sanatın artık radikal bir çıkışla kendini yenilemek zorunda olmasıdır. Avangard, sanatçıların kişiliklerinde ortaya çıkan bu durum, çalışmalarında fark edilmeyen yenilikler ile kendini göstermiş ve bu sayede piyasadan kaynaklanan tehditlerden kendilerini uzak tutmuşlardır. Avangardın amacı ilk günden bu yana devam eden bir sorun olarak, sanat ve yaşam arasına çekilmiş sınır çizgisini bertaraf etmektir sadece. Kısacası sanat ve sanat yapıtına ilişkin yürürlükte olan ne varsa tümünü inkâr etmek, avangardın yegâne amentüsüdür. Avangart sanat, yerleşik, geçerli ve egemen olana karşı siyasi, felsefi, sosyal, dinsel vb. karşı çıkışın sahibi, öncü ve devrimci tutuma işaret eder. Ortaya çıkış gerekçesi olarak kurulu düzene karşı bir tepki ve alternatif sunmasıdır. Bu durum zamanla yok olmayla yüz yüze kalsa da, Avangard sanat bundan etkilenmeden her zaman üste çıkmayı başarır.
“Avangard’lar sıklıkla ortaya çıktıklarından çok sonraları toplum tarafından kabul görmüşlerdir.”
Örneğin empresyonistler ortaya çıktıkları dönemde büyük tepkiler ile karşılaşmış olmalarına rağmen ancak yaklaşık yirmi yıl sonra benimsenmeye başlamışlardır.

Greenberg’e göre, Avangard sanat 1920’li yıllara kadar iniş çıkışlı bir durum ortaya koyarken bunun benzeri bir durum 1930 ve 1940’lı yıllarda görülmektedir. Fakat bu tarihten sonra, yani 1950’li yıllardan sonra yavaşlamanın olmadığı bir döneme girilmiştir. Çünkü sanat çevrelerince bu durum özümsenmiş ve içselleştirilmiştir. Bu durumun bu kadar çabuk kabul görmesini hazırlayan etmenler arasında, gelinen noktada “zevksiz ve eski kafalılığa karşı duyulan tepkiler” neden olmuştur. Bu tutum ayrıca sanat çevrelerince de avangardizmin beklenmesine sebep olmuştur. Bu durum uluslararası bir yön kazanmış, örneğin Andy Warhol gibi isimler şöhretleriyle popüler bir kimlik kazanmışlardır.
Daha sonra ortaya çıkan durum için Greenberg, çok sayıda avangard sanatçının olduğunu, toplumsal bir şekilde bu kadar fazla kabul görmesinin sebebini ise şu cümleler ile açıklıyor “Avangardın özgün kimliği, sanatsal olmayan sonuçlara aldırmaksızın, öncelikle normlara ve en üst seviyede ki kazanımlara olan bağlılıkla oluştu. Şimdiye kadar, herhangi bir nesilde bu seviyeye ulaşabilmiş sanatçı ve usta bulmak, nerdeyse imkânsız.”
Çünkü “avangardın doğasında özgür bir yaratıcılık ruhu” vardır. Burada ayrıca görülüyor ki, avangard denebilecek çok sayıda sanatçının artık var olduğudur. Yine bu anlamda, bu avangard dünya görüşündendir ki insan, yeni bir şeyler keşfedebilmiştirler, Dadaizm, Sürrealizm gibi avangard akımlar ortaya çıkmıştır. Ama yinede bu gelişme, özellikle 1920’li yıllarda görülen yükselme kadar olmadığı bir gerçektir.
1950’li yıllardan sonra ortaya çıkan, çok uzun süre eskimemiş ve varlığını korumuş, ayrıca birçok kitle tarafından hayranlıkla izlenen bir avangard akım olmuştur soyut dışavurumculuk. Çok uzun süre varlığını göstermesinin sebebi, büyük hayran kitlesinden kaynaklandığı görülen bu akım, sonlara yaklaştığında klişeleştirilmiş, basitleştirilmiş ve böylece, taklit edilmesi ve beğenilmesi kolaylaştırılmıştır. Daha sonra ortaya çıkan Pop art, bu akımın savunucusu olan bir çevre tarafından desteklenerek popüler bir şekil almıştır. Esasen Pop-art, soyut kübist sanatın her şeyi imgesel şemalar üzerine oturtan tarzından alarak temellenmiştir. O bakımdan bu sanat formları aslında yeterince cesur olmadıklarından dolayı gerçekten avangard sanat olamazlar.
Avangard sanatı tanımak için Tunalı’nın dediği gibi: öncelikle Dadaizm ve Sürrealizm’i tanımak gerekir. Bu yaklaşımların çıkış noktaları avangard sanat olması, bu açıdan ele alınmaları bizi sağlıklı bir sonuca ulaştırır. Bilindiği üzere Dadaizm’in asıl amacı kültür, ahlak ve özellikle sanat değerlerini kaldırmaktı. Bu değerlerin yerine, yeni değerler ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu durumun aynısı Sürrealist sanat için de geçerli olduğunu görürüz.
Eşi benzeri görülmemiş bu avangard hareketlerinin bu kadar hızlı yayılmaları bilinen bir durum değildir. Bu süreçte ortaya çıkmak için halk ile arasına mesafe koyan avangard bu sayede var olabilmiştir. Burada üzerinde durulması gereken avangard, toplumda her türlü kültür tabakasına sızan, sıradan zevklere sahip entelektüel olmayan kesimden kendini koruyamamış olduğunu en son ispatlamış gibidir. Entelektüel olmayan ve basit zevklere sahip bu tabaka, her zaman avangardın en zorlu düşmanı olmuştur. Bu süreç içerisinde sanatçının iş üretemez hale gelmesi halkın sırtını piyasaya ve özellikle avangard sanata dönmesi demek, avangardın sona gelmiş olması anlamına gelebilir.
Amerikan Soyut Ekspresyonizmi, yani ikinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmış olan Amerikan sanatı belki avangardın son atılımıydı.
“Tarihi bir var oluş olarak avangardın, belki de gerçekten sona yaklaşıyor olduğunu açıkça göz önünde bulundurmadım. Bu durum gerçekleştiğinde, yüksek sanat üretimi, başka birileri tarafından ele alınmak zorunda kalacak… ancak yüksek sanat üretiminin, avangard sanatla beraber bir sona yaklaştığını görebiliyorum.”
demektedir düşünür. Günümüzde avangard, modernitenin bitmesiyle son bulmuştur diyor Özgür. Avangartlık mademki bir karşı duruş ifade ediyor; öyle ise bu gün buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.


Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

9 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
21 Eylül 2013 / Heulwen X-Sözlük