Arama

Sanat Akımları - Doğalcılık (Naturalizm)

Güncelleme: 9 Temmuz 2013 Gösterim: 11.598 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Ağustos 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Görsel Sanatlarda Doğalcılık
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Görsel sanatlarda Doğalcılık, her şeyin olduğu gibi betimlenmesi biçiminde ortaya çıktı. Gerçekte ilk Doğalcı yapıtları, Eski Yunanistan'da, klasik dönem sanatçıları ver­diler. Rönesans döneminde, bu tutum yeni­den canlandırıldı. Rönesans sanatçıları, yapıt­larının ancak, güzel nesneleri ya da modelleri betimlediklerinde güzel olacağına inanıyor­lardı. Doğalcı terimi ilk kez 17. yüzyılda kullanıldı. Bu yüzyılda yaşayan Doğalcı res­samlar doğayı, güzelliği ve çirkinliğiyle oldu­ğu gibi yansıtmakta birleşiyorlardı.
1830'larda, doğanın tüm yönleriyle, olduğu gibi betimlenmesi gerektiğini savunan İngiliz John Constable, Fransa'daki Barbizon Okulu üzerinde etkili oldu. Barbizon ressamları, yeni Avrupa Doğalcılık'ınıri manzara resmindeki temsilcileriydi. Bu yıllarda Jean-Baptiste Camille Corot ve İzlenimci dönemleri önce­sinde Alfred Sisley, Camille Pissarro ve Claude Monet de Doğalcı yapıtlar verdiler. 19. yüzyılın sonuna doğru Doğalcılık Almanya'ya sıçradı. ABD'de ise 19. yüzyılda, Gerçekçilik ve Doğalcılık iç içe gelişti.
Doğalcılık, kısa ömürlü bir akım olmakla birlikte Gerçekçilik'in zenginleşmesini, yeni konuların bulunmasını, biçime öncelik tanı­mayan ve yaşama yakın olan bir anlatımın ge­lişmesini sağladı.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Temmuz 2013       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Natüralizm (Doğalcılık)
MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar

19.yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan natüralizm, bir anlamda realizmin bir üst basamağı (gerçeğe yaklaşmadaki katılığı nedeniyle) olarak düşünülebilir.

Natüralizmi, realizmden ayıran nokta onun deney yöntemine de yer vermesidir. Deney yöntemi, doğa olaylarında aynı nedenler, aynı koşullar altında aynı sonuçları doğurur düşüncesidir (Determinizm). Natüralistler bu anlayışın tabiatta olduğu gibi insan yaşamı için de geçerli olduğunu savunmuşlardır.Bu yaklaşımla pozitif bilimlerle sanatı birleştirmeye çalışmışlardır. İnsanın fizyolojik özellikleri üzerinde durmuş; insanı ırsiyet (soyaçekim) ve genetik özellikleriyle ele almışlardır. Ayrıca sosyal çevrenin insan üzerinde yaptığı etkileri de derinlemesine araştırmışlar, bir anlamda kendilerini bilim adamı, toplumu laboratuvar, insanı da deneme, inceleme aracı olarak ele almışlardır.

natC3BCralizm 300x223

Natüralist yazarlar insanı belli koşulların içinde ele alır, onun duygu ve düşünce dünyasını, yetiştiği doğal ve toplumsal çevrenin etkisi doğrultusunda çizerler. Onların eserlerinde insan kendi yazgısını biçimlendirici, çevre üzerinde değiştirici bir güç taşımaz. Toplumsal nedenleri bir yana bırakmışlar, yalnızca yaşananı “nesnel” bir biçimde aktarmakla yetinmişlerdir. Bu sebeple de onlara “zabıt katipleri” yakıştırması yapılmıştır.
İnsan psikolojisiyle fizyolojisini birbirine bağlı kabul ettikleri için eserlerinde kahramanların fiziksel özelliklerini çok ayrıntılı olarak vermişlerdir. Buna bağlı olarak da betimleme, doğalcı eserlerin en önemli anlatım biçimi olarak dikkat çeker.

Realistlerdeki biçim güzelliği, kompozisyon olgunluğu ve üslup kaygısı natüralistlerde yoktur. Ancak natüralistler de halkın kolayca anlayabileceği açık ve yalın bir dil kullanmışlardır.

Tiyatroda, kostüm ve dekora önem veren natüralistlerin eserlerine genel olarak bir kötümserlik havası hakimdir.

Başlıca temsilcileri:
  • Emile Zola (Meyhane, Germiznal, Nana, Toprak…..)
  • Alphonse Daudet
  • Guy de Maupassant
  • Goncourt Kardeşler
“Roman anlatılmış ve tabiattan çıkartılmış belgelerle vücuda getirilmelidir. Tarihçiler, mazinin hikayecileri, romancılar da halin hikayecileridir”.
  • Goncourt Kardeşler

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

10 Kasım 2012 / Misafir Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
20 Ocak 2012 / BrookLyn Felsefe
7 Ocak 2012 / ThinkerBeLL Edebiyat