Arama

Estetik Tarihi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 11 Temmuz 2012 Gösterim: 12.059 Cevap: 3
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Eylül 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ivo Frenzel

Sponsorlu Bağlantılar
ESTETİK TARİHİ

Antikçağ

Antikçağın estetik anlayışı objektivistti. Bu şu demektir: Anikçağ için güzel, insani istek, hoşlanma, yaratma ve seyirden bağımsız bir manifestasyondu. Güzel, aynı zamanda hem iyi, hem de doğruydu. Salt, kendi başına, bağımsız (bu anlamda: objektif) olan bu doğru ve iyiye, ahlâksal veya başka türden herhangi bir sübjektif yolla erişilemezdi. Platon için güzel, meydana gelmeyen ve.yokolmayacak, başka bir şeye dönüşmeyen, tek ve kendinde-varolan, sonsuz bir şey, en yüksek ide idi. Bir bakımdan sanatın anlamı, olsa olsa taklit (mimemis) olabilirdi; sanat, kendi idealini "kalokagathiâ' (güzel-iyi) ya erişmek olarak koymakla yetinebilirdi. Platon için güzellik, kendisin- den hoşlanılan ve bizde özel bir duygu uyandıran bir şey olarak, uyumlu (harmonik) ve simetrik olanın içinde "ışır" (Phitebos, 51). Ama idenin bu ışıması, insan için duyum ("aisthesis") yoluyla kavranılabilir (Phaidros, 250 B). Yani güzellik, sonuç olarak, duyumsallığa ilişkindir. Bu Platoncu konumlamanın tüm spekülatif çabaların çekirdeğinde yer aldığı görülür. Örneğin, güzel-iyi (kalokagathia) tasarımı altında, sanatın ahlâksal amaçlara da hizmet etmesi gerektiği düşüncesi kadar, güzel ve dogrunun sınırsız geçerliliğe sahip olduğu düşüncesi de, Hegel'e kadar felsefı estetiğin temel savları arasında yer almıştır. Yine bunun gibi, taklit (mimesis) de Platon'la birlikte, felsefi bir inanç olarak estetiğe yerleşmiştir. Ariştoteles mimesis'e, her türlü sanat etkinliğini bağlayan bir şey olarak bakar Ama o Platon'dan ayrı olarak, sanatsal etkinliğin görünür nesnelerin taklidi değil de, "physis" deki, doğadaki yaratıcı gücün taklidi olduğunu söyleyerek, sanatta yaraıma (poesis) ya sınırlı bir yer tanımış olıır. Aristoteles için sanat, doğada tamamlanamamış (yetkinleşmemiş) halde kalanı tamamlamaya çalışan bir etkinliktir. Sanat, bu yetkinleşme ereğine, en fazla, trajedinin "kathartik" (arındıncı) etkisinde yaklaşır. Katharsis momenti, geç Antikçağda Plotinos'ta özel bir değişime uğrar. Güzel, Plotinos için de, Platon’ da olduğu gibi, "idede ışıyan şey" dir; o tanrının saydamlığıdır ve ondan, ancak ruhun arınması (katharsis) ile pay alınır. OrtaçağBu estetik kavrayış, Ortaçağda da genişliğine benimsenir ve Ortaçağ, antik kurâmı daha da pekiştirmekle yetinir. Augustinus gibi Aquinolu Thomas da güzelin ölçütleri olarak, birlik, yetkinlik, uyum ve say damlığı sayar ki, bunlar güzelin öznitelikleri olarak kabul edilirle Thomas bu konumlama içinde Platoncu-Aristotelesçi geleneğe sık sıkıya bağlıdır. Ama buna karşılık, onda güzeli iyiden ayırmak konusunda bir çabaya da rastlanır. Hatta Thomas, güzeli, duyum yoluyla hoşlanılan şey olarak şöyle tanımlar: "Güzel, kendisinden dolayı ve seyirde hoşlanılan şeydir" (pulchrum cuius ipsa apprehensio placet) Estetik seyir üzerine yaptığı bu vurgulama ile Thomas, daha sonr süjeye, süjenin sanat yapıtıyla kurduğu ilişkiye önem veren Yeniçağ estetiğine de öncülük etmiştir.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ortaçağ

Sponsorlu Bağlantılar

Bu estetik kavrayış, Ortaçağda da genişliğine benimsenir ve Ortaçağ, antik kurâmı daha da pekiştirmekle yetinir. Augustinus gibi Aquinolu Thomas da güzelin ölçütleri olarak, birlik, yetkinlik, uyum ve say damlığı sayar ki, bunlar güzelin öznitelikleri olarak kabul edilirle Thomas bu konumlama içinde Platoncu-Aristotelesçi geleneğe sık sıkıya bağlıdır. Ama buna karşılık, onda güzeli iyiden ayırmak konusunda bir çabaya da rastlanır. Hatta Thomas, güzeli, duyum yoluyla hoşlanılan şey olarak şöyle tanımlar: "Güzel, kendisinden dolayı ve seyirde hoşlanılan şeydir" (pulchrum cuius ipsa apprehensio placet) Estetik seyir üzerine yaptığı bu vurgulama ile Thomas, daha sonr süjeye, süjenin sanat yapıtıyla kurduğu ilişkiye önem veren Yeniçağ estetiğine de öncülük etmiştir.
arrjin - avatarı
arrjin
Ziyaretçi
15 Eylül 2007       Mesaj #3
arrjin - avatarı
Ziyaretçi
ESTETİK

GENEL

Başka hiçbir felsefe disiplini, estetikte olduğu kadar, sağlam olmayan öndayanaklar üzerinde durmaz. O, bir rüzgâr gülü gibi, "her felsefi, kültürel, bilim-kuramsal rüzgârın çarpmasıyla yön değiştirir; bir anda metafiziksel, bir anda empirik, bir anda normatif ve bir anda betimleyici oluverir; bir anda sanatçıdan ve bir anda da estetik haz duyandan (estetik süjeden) hareket eder. Bugün için estetiğin ana konusu sanattır ve günümüz estetiği için doğal güzellik, sanatsal güzelliğe göre ancak bir alt basamaktır; ama belki yarın estetik, sanatsal güzellikte, olsa olsa ikinci elden devşirilmiş bir doğal güzellik de bulabilir". Estetiğin Moritz Geiger tarafından böyle betimlenen ikilemi, özellikle 19. yüzyılın ortalarından buyana bu disiplinin içinde bulunduğu durumu karakterize etmektedir. Çoğu asla yeterince olgunlaşamamış halde kalan estetik kuramlardaki bu çoğulluğun (pluralite) iki nedeni vardır: Bir kez, sanatı, genel olarak bir felsefi kategoriler sistemi altında ele almak zor, hatta olanaksızdır. Öbür yandan estetik temellendirmeler, geleneksel olarak, aslında hep belirli ve değişik bilgi-kuramsal tutumlara daima bağımlı kalırlar. Çünkü estetikte de, bu disiplinin kendi objesini betimleme tarzı, ilkesel olarak, onun sahip oldu~u obje kavramına bağımlıdır. Bu yüzden bilgi-kuramsal problematik, estetikte de doğrudan doğruya kendini gösterir. Denebilir ki, estetiğin bilgi kuramına bu geleneksel bağımlılığı, aşağıda görülebileceği gibi, konunun niteliğinden gelmektedir ve bilgi-kuramsal terminoloji, estetikte de genişliğine içerilmiş haldedir.

ESTETİK KAVRAMI

Estetik sözcüğü, Grekçe "aisthesis" (algı, duyum)den gelir ve ilk kez Alexander Gottlieb Baumgarten (1714-17ö2) tarafından kullanılmıştır. Christian Wolff'un öğrencisi ve izleyicisi olan Baumgarten, ana yapıtına "Aesthetica" (1750) adını vermiştir. O, bununla, bir "duyum bilgisi bilimi" ortaya koymak istemişti. Bu bilim, "aşağı bilgi kuramı" (gnoseologia inferior) olarak Wolffun sistemini ("Mantık"ını) tamamlayacaktı. Kavramın bu belirlenimine dayanarak Kant, estetiği, "genel olarak duyarlık kurallarının bilimi" olarak gösterdi. Daha sonra Husserl de kavramı bu anlamda kullandı. Ama bu belirlemelerin yanısıra, yine Baumgarten'le birlikte ve ondan buyana yaygınlaşan bir başka belirlemeye göre, estetik, özgür, "serbest (güzel) sanatlar" ve "güzel üzerine düşünme sanatı" olarak da anlaşıldı. Bu belirlemeye göre estetik, artık bir "sanat felsefesi" oluyordu. Estetiğin böyle anlaşılması, klasik ve aynı zamanda en belirgin ifadesini, Alman İdealizminin dört sistemci yapıtında buldu: Kant'ın "Yargıgücünün Eleştirisi", Schelling'in "Sanat Felsefesi", Negel'in "Estetik Dersleri" ve Schopenhauer'in "İstenç ve Tasarım Olarak Evren" adlı yapıtının üçüncü kitabı. Bu yapıtlara egemen olan bir kavrayışa göre, sanat felsefesi, aynı zamanda "güzelin kuramı" ile biraradaydı. Aslında geriye doğru bakıldığında, Platon'dan Hegel'e kadar, güzel kavramının estetik spekülasyonların merkezinde yer aldığı görülür ki, bu açıdan, haklı olarak felsefı estetiğin felsefe tarihi içinde sürekli bir geleneğe sahip olduğu söylenebilir. Yani estetik'e ilişkin felsefi çabalar, estetik adı altında özel bir felsefe disiplini altında toplanmazdan önce de, çok eski bir geçmişe sahip bulunuyordu.

Gerçekten de, sanattaki güzel, sanatsal güzellik bilmecesini çözmek için ikibinbeşyüz yıldan beri bitip tükenmez çabalar sarfedilmiştir. Betimleyici, çözümleyici, eleştirici- normatif ve spekülatif açılardan konuya yönelen çabalar birbirini izleyip durmuştur. Bu bilmece, çözülemezliği oranında araştırmacıları hep cezbetmiş; sanat yapıtının "gerçeklik" ile, onu seyreden (Anschauer) ile ve son olarak onu yaratanla (sanatçı ile) olan ilişkisi, sürekli ele alınmıştır. Ne var ki, güzel kavramındaki ve bu kavramın geleneksel belirlemelerindeki problematik, bugün artık değişmiş olan bir sanat tasarımı altında ele alınmaktadır. Öyle ki, Hegel'in ölümünden bu yana estetik, sadece bir güzel kuramı olmaktan çok, bizzat sanatın ne olduğuna yönelen bir sanat kuramı olarak gelişmeye başlamıştır.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
11 Temmuz 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Estetik
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org & Vikipedi

Sanat yapıtlarında güzelliği oluşturan nitelikleri araştırıp inceleyen bilgi dalı. Genelde güzelin bilimi olarak nitelenir. Buna göre yalnız sanattaki güzeli, sanat felsefesini değil, doğasal güzelliği de kapsar. Güzelin tanımı ve niteliği ise Platon ve Aristoteles'ten başlayarak farklılık taşımıştır. Çağdaş estetikçilere göre güzeli ya da sanat yapıtının güzelliğini oluşturan, sanatçının bakış açısı, anlattığı nesneyi dile getiriş biçimidir. Bu ise güzel ya da çirkin, insanın dışında ama insanla birlikte var olan gerçekliğin sanatsal gerçekliğe dönüştürülmesi, estetik güzelliğin yaratılması demektir.

Estetik, değer teorisi ya da aksiyoloji adı verilen felsefenin bir dalıdır. Duygu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. Sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir.
Güzel olan ve güzellik hakkında ya da güzelllik değeri ve güzellik yargısı felsefe tarihinde her zaman değerlendirmeler söz konusudur. Bu bağlamda hemen her felsefe eğiliminin epistemoloji, mantık ve etik bölümleri olması gibi genelde açık ya da örtük olarak estetik bir bölümü de olduğu söylenebilir.

Etimoloji

Terimi 1750 yılında ilk ortaya atan Alman düşünür Alexander Gottlieb Baumgarten'in tanımladığı şekliyle estetik, duyusal bilginin bilimidir; konusu da duyusal yetkinliktir. Gerçekleştirmek istediği, güzel üstünde düşünme sanatıdır. Estetik kavramı güzel olanı aramak,duyumsamak şeklinde açıklanır.
Baumgarten'dan önce, estetiği bir felsefe kolu olarak biçimlendiren önemli düşünürlerin başında Alman filozof Immanuel Kant gelmektedir. Estetik sözcüğü, Grekçe aisthesis ya da aisthanesthai sözünden gelir. Aisthesis sözcüğü; duyum, duygu, algılamak, duyular anlamına gelmektedir
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

24 Haziran 2015 / Misafir Soru-Cevap
24 Mayıs 2010 / kompetankedi Müslümanlık/İslamiyet
24 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap