Mehmed II (FATİH)
(d. 30 Mart 1432, Edirne - ö. 3 Mayış 1481, Hünkârçayın, Maltepe yakınlan, İstanbul)
Sponsorlu Bağlantılar
Gençlik yılları ve tahta ilk çıkışı.
II. Murad’ın dördüncü oğluydu. On iki yaşma geldiğinde geleneğe uygun olarak iki hocasıyla birlikte Manisa sancakbeyliğine gönderildi. Aynı yıl tahttan çekilmeye karar veren babası tarafından Edirne’ye getirtilerek padişah ilan edildi. İlk padişahlığı döneminde (Ağustos 1444-Mayıs 1446) önemli iç ve dış sorunlarla karşılaştı. Bir çocuğun Osmanlı tahtına çıkmasından yararlanmak isteyen Macaristan, papalık, Bizans ve Venedik ortak bir Haçlı seferi düzenlediler.
Edirne’de ise II. Murad yanlısı Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile genç padişahın haklarını koruma iddiasıyla ortaya çıkan Zağanos ve Şihabeddin paşalar arasında şiddetli bir güç mücadelesi başladı. Eylül 1444’te Tuna’yı aşan Haçlı ordusunun Varna’yı kuşatması üzerine, Bursa’dan gelerek askerin başına geçen II. Murad 10 Kasım 1444’te Varna’da kazandığı zaferle bunalıma son verdi. Ardından, savaş sırasında Edirne’de kalan II. Meh- med’i tahtta bırakarak Manisa’ya çekildi. Zağanos ve Şihabeddin paşaların Mehmed’i Konstantinopolis’i almak için kışkırttığı bir sırada, Çandarlı Halil Paşa yeniçerileri ayaklandırarak II. Murad’ın yeniden tahta geçmesini sağladı (Mayıs 1446).
Tahta ikinci çıkışı ve İstanbul'u alması. Lalalığına atanan Zağanos ve Şihabeddin paşalarla birlikte Manisa’ya gönderilen Mehmed, orada kendisini meşru sultan olarak görmeye devam etti. Babasının ölümü üzerine Edirne’de ikinci kez tahta çıkınca (18 Şubat 1451) Konstantinopolis’i alma düşüncesi doğrultusunda hazırlıklara girişti. Öncelikle otoritesini pekiştirmek için, cülus bahşişinin gecikmesi nedeniyle ayaklanmaya kalkışan yeniçerileri sert biçimde cezalandırdı. Aynı zamanda yeniçeri örgütünü güçlendirecek yenilikler yaptı. Venedik ve Macaristan’ı tarafsızlaştıracak bazı ödünler vererek bu ülkelerle barış antlaşmaları imzaladı.
1452’de İstanbul Boğazını denetlemek amacıyla Boğazkesen Hisan’m (Rumeli Hisarı) yaptırdı, 31 kadırgalık bir filo kurdu ve büyük çaplı toplar döktürdü. Macar topçu Urban’a, Avrupa’da görülmemiş büyüklükte toplar ısmarladı. Konstantinopolis’ı alma düşüncesine karşı olan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın bu tutumunu kuşatmanın (6 Nisan-29 Mayıs 1453) önemli karar anlarında toplanan iki savaş meclisinde de sürdürmesi üzerine, son büyük saldırıyı hazırlama görevini Zağanos Paşa’ya verdi. Saldırı gününde de komutayı doğrudan üstlenerek, toplarla kent surlarında açılan gediğe yönelik harekâtın başında bulundu. Kentin alındığı günün ertesinde tutuklanan Çandarlı Halil Paşa, daha sonra Edirne’de öldürüldü. Aynı zamanda padişahın kayınpederi olan Zağanos Paşa sadrazamlığa getirildi.
II. Mehmed başlangıçta kentin üç gün süreyle yağmalanmasına izin vermek zorunda kalmasına karşın, birinci günün akşamından önce bu kararını geri aldı. Bir tören alayının başında kente girer girmez Ayasofya’ya giderek bu kiliseyi camiye dönüştürme kararını açıkladı. Daha sonra çeşitli vakıflar kurarak caminin bakımı ve harcamaları için yılda 14 bin altın bağışladı. İzleyen dönemde yeni başkent İstanbul’u dünya çapındaki bir imparatorluğa yaraşan, varlıklı ve görkemli bir merkeze dönüştürme işine dört elle sarıldı. Kentin ticaret merkezi Galata’dan kaçan Rumların ve Cenevizlerin dönmesi için can güvenliklerini sağladı ve evlerini geri verdi. Kent nüfusunu artırmak amacıyla Anadolu ve Balkanlar’dan toplanan çeşitli Hıristiyan ve Müslüman gruplan kente yerleştirdi.
Fener Rum Patrikhanesi’ni yeniden açtırdı (6 Ocak 1454), bir Yahudi hahambaşılığı ve bir Ermeni patrikliği kurdurdu. İstanbul’un önemli kesimlerinde cami, medrese, vakıf ve çarşılar inşa ettirdi; vezirlerini de aynı yolu izlemeye yöneltti. Bu kurumlann çevresinde yeni yerleşim alanlarının gelişmesiyle kent hızla büyüdü. 1478’de yapılan bir araştırmaya göre, o sırada İstanbul ve Galata’da 16.324 ev ve 3.927 dükkân vardı. İstanbul 50 yıl sonra Avrupa’nın en büyük kenti durumuna geldi.
Osmanlı topraklarını genişletmesi. Konstantinopolis’i almanın getirdiği büyük ünün ve saygınlığın da etkisiyle Kayser-i Rum (Roma caesar'ı) unvanını kullanan ve kendisini “iki diyarın ve iki denizin efendisi” (Anadolu ve Balkanlar ile Ege ve Karadeniz) olarak niteleyen II. Mehmed, Bizans’ın mirasçısı olarak fetihler yoluyla geniş bir imparatorluk kurma hedefine yöneldi. Venedik ve Cenova ile kapsamlı ticari antlaşmalar imzaladıktan sonra, Sırbistan’la olan çekişmeyi kesin bir sonuca bağlamak için sefere çıktı. 1454 ve 1455’te yaptığı iki seferle Güney Sırbistan’ı aldı ve Sırp despotuna boyun eğdirdi.
1456’da Ege Denizi’nde Cenevizlerin elindeki Taşoz, İmroz ve Linini adalarına geçici olarak egemen oldu. Aynı yıl Belgrad’ı kuşattıysa da Macaı komutan Janos Hunyadi karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. 1458’de Sadrazam Mahmud Paşa’yı Sırbistan’a gönderdi. Sadrazamın Reşava, Kuruca ve Osirovic’i almasının ardından kendisi de bölgeye giderek 1459’da Sırbistan Krallığı’na son verdi.
II. Mehmed 1460’ta Despot Demetrios’tan Mora’yı aldı ve Zağanos Paşa’yı Mora beylerbeyi olarak atadı. Boğazlar’a ve Karadeniz’e tamamen egemen olmak için Cenovalılann ticari limanlarından Kefe’yi (bugün Feodosiya) Kırım hanına kuşattırdı. 1461’de önemli bir Cenova üssü olan Amasra’yı ele geçirdi. Ardından Sinop’u alarak Candaroğullanna, Trabzon’u alarak Pontos Devleti’ne son verdi. 1462’de Eflâk seferine çıktı ve OsmanlIlara bağlanmayı kabul eden Radul’u III. Vlad Tepeş’in (Kazıklı Voyvoda) yerine voyvodalığa atadı. Aynı yıl Midilli Adasını kesin olarak Osmanlı topraklarına kattı. 1463’te Bosna Hersek’ın fethini tamamladı. 1466’da Karamanlılardan Konya ve Karaman’ı alarak Karaman Eyaleti’ne dönüştürdü.
Venediklilerle karada ve denizde süren savaşlar 1470’te OsmanlIların lehine sonuçlar vermeye başladı. Aynı yıl Eşriboz Adası alındı. Buna karşılık Venedikliler Antalya ve İzmir’i abluka altına aldılar ve kıyı kentlerini yağmaladılar. 1471’de Alaiye (bugün Alanya) alınarak Alaiye beylerinin egemenliğine son verildi. OsmanlIlar Anadolu’daki beyliklere boyun eğdirerek topraklarını genişletirken II. Mehmed ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Haşan arasında Anadolu’ya egemen olmak için büyük bir çekişme sürüyordu. Uzun Haşan Venedik’ le ittifak kurmuş, savaşlarda Osmanlılara karşı Karamanlıları ve Pontos Devleti’ni desteklemişti. Akkoyunlularla kesin bir hesaplaşmanın kaçınılmaz olduğunu gören II. Mehmed, 1473 ilkbaharında büyük bir orduyla sefere çıktı. Uzun Hasan’ı Otlukbeli Savaşı’nda (11 Ağustos 1473) yenerek Anadolu’yu kesin olarak OsmanlIlara bağladı.
II. Mehmed 1475’te Gedik Ahmed Paşa’yı Kırım seferine gönderdi. Bazı Cenova kaleleri fethedildi ve Cenovalılann elinde tutsak olarak bulunan I. Mengli Giray kurtarılarak Kınm hanı yapıldı. Kırım Hanlığı da OsmanlIlara bağlandı. 1478’de yeni bir Rumeli seferine çıkan II. Mehmed, Kroya Kalesi’ni alarak Arnavutluk’un büyük bölümünü ele geçirdi. Ardından, Güney İtalya’ya seferler düzenledi. 1479’da Mavra, Kefalonya ve Zâkinthos, 1480’de de Otranto OsmanlIların eline geçti.
II. Mehmed 1481 ilkbaharında yeni bir Anadolu seferine çıkarken, İstanbul’un 25 kilometre dışında öldü. Bir süre önce tutulduğu gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği yolunda belirtiler de vardır. Ölümünden sonra tahta en sevdiği oğlu Cem Sultan yerine hükümdarlığının son yıllarında zaman zaman uygulamalarına karşı çıkan oğlu Bayezid geçti. Bunun başlıca nedeni, devlet gelirlerini artırmak için din kuruluşlarına ve toprak sahiplerine ait olan 20 bin dolayında köy ve çiftliğe el koymasının ve bunları orduya gelir sağlayan kaynaklar olarak kullanmasının yarattığı hoşnutsuzluktu.
Yenilikleri. II. Mehmed devlete düzenli ve sürekli bir yapı kazandırmak için getirdiği düzenlemeler açısından Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutar. Fatih Kanunnamesiyle yönetim, maliye ve hukuk alanlarında sonraki padişahlar döneminde de yürürlükte kalan kurallar koyarak devletin işleyişini düzenledi. Tek kişinin mutlak otoritesine dayanan bir yönetim kurarak, klasik Osmanlı padişahı imgesini yarattı. Kendi emir ve yasalarına karşı çıkanları en sert biçimde cezalandırmakla birlikte, geniş görüşlü ve uygar düşünceli bir padişah olarak kültür ve sanat alanında modernleşmeye öncülük etti.
İstanbul’u aldıktan sonra İtalyan hümanistleri ve Rum bilginleri sarayında topladı. Patrik II. Gennadios Skholarios’a Hıristiyan inancının temel ilkelerine ilişkin bir yapıt hazırlattı ve bunu Osmanlıcaya çevirtti. Sarayında Yunanca ve Latince yapıtlardan oluşan bir kitaplık kurdu. Venedik’ten getirttiği Gentile Bellini’ye, sarayın duvarlarını fresklerle süsletti ve günümüzde Londra’da Ulusal Galeri’de bulunan portresini çizdirdi. Fatih Camisi’nin çevresinde kurduğu sekiz medrese, İslam bilimleri alanında yüz yıl boyunca imparatorluğun en ileri öğretim kurumu oldu.
Zaman zaman “ulema” denen İslam ilahiyatçılarını bir araya toplayarak, onların tartışmalarını dinlerdi. Hükümdarlığı sırasında Osmanlı Devleti matematik, astronomi ve ilahiyat alanlarında en yüksek düzeye erişti. Şairlik yönü de olan II. Mehmed’in Avnî mahlasıyla yazdığı ve Ali Emiri tarafından bulunan şiirleri, Fatih Divanı (1944; yay. haz. S.S. Bilmen), Fatih’in Şiirleri (1946.; tıpkıbasım ve çevriyazı, yay. haz. K. E. Ünsel) Fatih ve şiirleri (1959; yay. haz. A. Aymutlu) gibi adlar altında yayımlanmıştır.
Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Baturalp; 14 Aralık 2016 02:45