Arama

Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Selim

Güncelleme: 15 Mart 2013 Gösterim: 31.440 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
17 Şubat 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
SULTAN ÜÇÜNCÜ SELİM
1789 - 1807
Sponsorlu Bağlantılar

Babası : Sultan Üçüncü Mustafa
Annesi : Mihrişah Sultan
Doğumu : 24 Aralık 1761
Ölümü : 28 Temmuz 1808
Saltanatı : 07 Nisan 1789 - 29 Mayıs 1807
Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Selim
ÜÇÜNCÜ SELİM
HAYATI
Sultan Üçüncü Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mustafa, annesi Mihrişah Sultan'dır. Annesi Gürcüdür. Kahinlere inanan babası Sultan Üçüncü Mustafa, onların yeni doğan oğlu Selim'in eşsiz bir cihangir olacağını söylemeleri üzerine, büyük bir sevince kapılmış, yedi gün yedi gece bayram yapılmasını emretmiştir. Sultan Üçüncü Selim, doğum günündeki bu hava içinde büyüdü. Sarayda çok güzel bir şekilde yetiştirildi. Sultan Üçüncü Mustafa, kendisinden sonra oğlu Sultan Üçüncü Selim'in padişah olmasını istemişti. Ancak, babasından sonra padişahlığa amcası Sultan Birinci Abdülhamid getirildi. Sultan Birinci Abdülhamid, Sultan Üçüncü Selim'i sarayda göz önünde bulunduruyor, ancak yine de onun eğitimine önem veriyordu. Amcası Sultan Birinci Abdülhamid'in ölümü üzerine 7 Nisan 1789 günü 28 yaşındayken Osmanlı tahtına oturdu.

Sultan Üçüncü Selim edebiyata ve güzel yazı yazmaya çok meraklıydı. Yazmış olduğu hat ve levhalardan bazıları cami ve türbelere asılmıştır. Arapça ve Farsça dillerini çok iyi konuşuyordu. Çok merhametli bir insan olan Sultan Üçüncü Selim dinine, vatanına ve milletine çok düşkündü. Ciddi bir eğitim görerek yetişti. İyi bir şair, tamburi neyzen ve hanende idi. Bestekar da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düşkün, açık fikirli, ancak zaafa varacak kadar yumuşak karakterliydi. Osmanlı Devleti'nde batıcılığın yerleşmesini istiyordu.

Sultan Üçüncü Selim tahta çıktığı zaman halk ona büyük ümitler bağladı. Halk, genç hükümdarın Osmanlı imparatorluğu'nu o eski güçlü ve ihtişamlı devirlerine geri döndüreceğini düşünüyordu.

Sultan Üçüncü Selim, 29 Mayıs 1807 tarihinde Osmanlı padişahlığını Şehzade Mustafa'ya terk ettikten sonra 1 yıl 2 ay daha yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa Olayı sırasında, yeni padişahın adamları tarafından 28 Temmuz 1808 tarihinde öldürüldü. Cenazesi, Laleli Camii avlusunda, babası Sultan Üçüncü Mustafa'nın yanına defnedildi.

OSMANLI - RUS SAVAŞLARI
Sultan Üçüncü Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti Rusya ve Avusturya ile savaş halindeydi. Sultan Üçüncü Selim bu iki devlete karşı mücadeleye devam etti.

Bu savaşın temel sebepleri Kırım'ı kurtarmak ve Osmanlı topraklarını aralarında paylaşma hesapları yapan Avusturya ve Rusya'ya engel olmaktı. Kırım'ın jeopolitik konumu İstanbul'un güvenliği için çok önemliydi. Bu savaşlar sırasında Avusturya'ya karşı İsmail Zaferi gibi bazı başarılar kazanılmışsa da, Ruslara karşı aynı başarı gösterilememişti. Ruslarla yapılan Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze Savaşları'nda (22 Eylül 1789) Osmanlı kuvvetleri büyük kayıplar verdi. Akkerman kalesi Ruslara geçti ve Baserabya bölgesi Rus işgaline uğradı. Sebeş, Muhadiye, Lazarethane ve Pançova'yı işgal eden Avusturyalılar ise önce Belgrad'ı (8 Ekim 1789) daha sonra ise Semendire'yi ele geçirdiler.

ZİŞTOVİ BARIŞI
Savaş devam ederken siyasi faaliyetler de devam ediyordu. 11 Temmuz 1789 tarihinde Osmanlı Devleti ile İsveç arasında bir dostluk antlaşması imzalanmıştı. Sultan Üçüncü Selim, Rusya ve Avusturya'nın kendileri için de bir tehlike olacağını düşünen Prusya Kralı ile bir ittifak antlaşması yaptı (31 Ocak 1790). Ancak bu antlaşmalar yürürlüğe girmedi. İç işlerinde meydana gelen karışıklıklar, Avusturya'yı Osmanlılarla Ziştovi Barış Antlaşması imzalamaya mecbur bıraktı (4 Ağustos 1791).

Ziştovi Barış Antlaşmasıyla Avusturya, savaş sırasında aldığı toprakları Osmanlı Devleti'ne geri verdi. Orsova ile Unna suyu taraflarındaki küçük bir arazi ise Avusturya'ya bırakıldı. Avusturya, Rusya'ya açık ya da gizli hiçbir yardımda bulunmayacağını dair bir garanti vermişti.
YAŞ ANTLAŞMASI
Avusturya'nın bu savaştan çekilmesi sonucunda yalnız kalan Rusya, bir yıl sonra barış istedi. İki devlet arasında imzalanan Yaş Antlaşması ile savaş sona erdi (1792). Bu antlaşma ile Kırım'ın Rus hakimiyetine geçişi onaylanmış oldu. Buğ ve Dinyester ırmakları arasında kalan bölge ve Özi kalesi Rusya'ya bırakıldı. Dinyester ırmağı iki devlet arasında sınır kabul edildi. Karlofça Antlaşması'ndan sonra başlayan gerileme süreci, yerini dağılma ve parçalanma dönemine bıraktı.
NİZAM-I CEDİD
Sultan Üçüncü Selim, Osmanlı-Rus savaşında alınan yenilginin sorumlusu olarak yeniçeri ocağını görüyordu. Şehzadeliği sırasında, Avrupa ordularındaki ilerlemeleri izlemiş, Prusya ordusunda eğitime verilen önemi görmüştü. Askerlerin düzenli eğitim görmeleri gerektiğini düşünüyordu. Bazı yeniçeri birliklerini düzene sokmaya çalıştı. Yeniçerilerin dışında yeni askerler de topladı ve orduya dahil etti. Böylece, "yeni usul asker" anlamına gelen "Nizam-ı Cedid" adlı askeri örgütü kurdu (24 Şubat 1793).

Nizam-ı Cedid ocağının masraflarını karşılamak için İrad-ı Cedid adında yeni bir de hazine kuran Sultan Üçüncü Selim, bu yeni askeri örgütün eğitim ve öğretim işlerini de Avrupa'dan getirttiği yabancı subaylara verdi. Selimiye kışlalarını kurdu, mevcut Kara ve Deniz Mühendishanelerini de yeniledi. Özellikle Yaş Antlaşması'ndan sonra ıslahatlara yönelen Sultan Üçüncü Selim, Nizam-ı Cedid'i oluşturmakla yetinmeyip, Paris, Londra, Viyana ve Berlin gibi kentlerde elçilikler açtı. Fransızca, Osmanlı Devleti'nin ilk resmi yabancı dili olarak kabul edildi. Yabancı dil eğitimine ve kültür hareketlerine önem verildi, bazı teknik eserler Türkçe'ye çevrildi.
MISIR VE FRANSA
Osmanlı-Fransız İlişkileri 16.yy'da başlamış, Lale Devri'nde gelişmişti. Fransa; Venedik ve Avusturya ile yapılan savaşlarda Osmanlı Devleti'ne destek olmuştu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayıp, Sultan Birinci Mahmud zamanında genişletilerek devamlı hale getirilen kapitülasyonlar, Osmanlı-Fransız dostluğunu pekiştirmişti. Bu ilişkiler 18.yy'ın sonlarına doğru bozulmaya başladı.

1789 yılında çıkan ihtilal sonucu Fransa'da krallık devrilmiş ve cumhuriyet ilan edilmişti. Bu durumu kendileri için tehlike olarak gören Avrupalı devletler, Fransa'ya karşı birleşmiş, ancak yaptıkları savaşlarda Fransa'ya karşı başarılı olamamışlardı. Fransa ordularının başında ünlü komutan Napolyon Bonapart vardı. Tüm Avrupa'ya üstünlüğünü kabul ettiren Napolyon Bonapart sadece İngiltere'yi yenememişti. Fransa'nın amacı İngiltere'yi Akdeniz'den uzak tutmak ve Hindistan'a giden ticaret yollarını denetimine almaktı. Bu amaçla Mısır Seferine çıkan Napolyon Bonapart, İskenderiye'yi işgal etti (2 Temmuz 1798). Kahire'nin de Napolyon Bonapart'ın eline geçmesi (22 Temmuz 1798) üzerine Osmanlı Devleti, 2 Eylül 1798 günü Fransa'ya karşı savaş açtı. Akka önlerinde karşılaştığı Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri karşısında yenilgiye uğrayan (18 Mart 1799) Napolyon Bonapart, gizlice Fransa'ya kaçtı ve hayatını zor kurtardı (22 Ağustos 1799). Fransa'nın 27 Haziran 1801 tarihinde Mısır'dan çekilmesi üzerine Osmanlı Devleti ile Fransa arasında El-Ariş antlaşması imzalandı (25 Haziran 1802). Bu antlaşma ile Mısır, Osmanlı devletine geri verildi.
SON DÖNEMLER
Osmanlı-Rus ilişkileri 1789'da ve 1805'te imzalanan antlaşmalar ile düzelmeye başlamıştı. Ancak Ruslar, izledikleri yayılma politikalarından vazgeçmediler. Balkanlarda Rus baskısından kurtulmak isteyen Osmanlılar, boğazları Rus gemilerine kapadı. Rus yanlısı Eflak ve Boğdan Beyleri değiştirildi. Ancak alınan bu kararlar, İngiliz ve Rusların baskıları sonucu yürürlüğe konamadı.
KABAKÇI MUSTAFA İSYANI
Osmanlı Devleti'nin en ıslahatçı padişahlarından biri olan Sultan Üçüncü Selim, Osmanlı Devleti'nde bugüne kadar gerçekleştirilememiş bir düzenleme yaparak Nizam-ı Cedid ordusunu kurmuştu. Bu köklü yeniliklerden memnun olmayan ve önemli görevlerde bulunan bazı devlet adamları Osmanlı-Rus Savaşı'nın devam ettiği yıllarda, İstanbul'da bulunan Yeniçeri Ağaları ile Nizam-ı Cedid'i ortadan kaldırma planları yapıyorlardı.

Kendilerine Nizam-ı Cedid kıyafeti giydirmekle görevlendirilmiş olan Raif Mahmud Efendi'yi öldüren yeniçeriler, Kabakçı Mustafa'nın liderliğinde ayaklandılar. Osmanlı hükümeti bu gelişmeler üzerine derhal toplanarak ayaklanma ile ilgili kararlar almak istedi. Ancak Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa ayaklanmanın ciddi bir hadise olmadığını, Nizam-ı Cedid birliklerinin de olaya müdahale etmesinin yersiz olacağını bildirdi. Bu sayede meydanı boş bulan asiler, daha fazla taraftar topladılar.

Nizam-ı Cedid'in kaldırılmasını isteyen asilere müdahalede çok geciken, Sultan Üçüncü Selim, Nizam-ı Cedid'i kapatmak zorunda kaldı. İstekleri yerine getirilen asiler buna rağmen ayaklanmaya son vermediler. Sultan Üçüncü Selim'e olan yakınlıkları ile tanınan 11 devlet adamının kendilerine teslim edilmesini isteyen asiler, Şehzade Mustafa ve Şehzade Mahmud'un da hayatlarının tehlikede olduğunu öne sürerek kendilerine yollanmasını ve Sultan Üçüncü Selim'in tahttan inmesini istediler.

Bu istek karşısında Sultan Üçüncü Selim, "Böyle isyankar tebanın hükümdarı ve halifesi olmaktansa olmamak daha iyidir" diyerek padişahlıktan ayrıldığını açıkladı (29 Mayıs 1807).

Sultan Üçüncü Selim, tahttan indikten sonra sarayda bir yıl daha yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa'nın kendisini tekrar tahta çıkarmak için ayaklandığı sırada, Sultan Dördüncü Mustafa tarafından öldürüldü. Başladığı ilerleme hareketlerinde başarısızlığa uğramakla beraber, Osmanlı İmparatorluğu'nda Avrupa'ya yönelişin ilk temelleri sayılacak önemli işler gördü. Avrupa askerlik örgütünü ve bilgilerini ülkeye sokması, müsbet bilimlere önem veren teknik okullar açması başarılı işlerindendir.
MİMARİ ESERLER
İmar faaliyetlerine de önem veren Sultan Üçüncü Selim,
İstanbul Selimiye Camii,
Tophane Kışlası,
Haliç Humbaracı ve Lağımcı Kışlaları'nın dışında
İsakçı ve Üsküdar Zahire Ambarları gibi büyük ve önemli binalar inşa ettirdi.
Eyüp Sultan Camii'ni onartıp, türbe'nin kapılarını gümüşten yaptırdı.
Konya'da ki Mevlana türbesinde bazı kısımları da tamir ettirdi.

Sultan Üçüncü Selim döneminin diğer eserleri şunlardır;
Soma Hızır Bey Camii,
Yozgat Cevahir Ali Efendi Camii,
Eyüp Mihrişah Valide Sultan Külliyesi,
Safranbolu İzzet Mehmed Paşa Camii,
Bursa Emir Sultan Camii ve Türbesi,
İzmit Hisar Bey Camii.

tugra28
ÜÇÜNCÜ SELİM(Tuğrası)
h14


III. Selim devrinde Osmanlı sınırları

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Kasım 2007       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
ucuncuselimhf3

Sultan Üçüncü Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mustafa, annesi Mihrişah Sultan'dır. Annesi Gürcüdür. Kahinlere inanan babası Sultan Üçüncü Mustafa, onların yeni doğan oğlu Selim'in eşsiz bir cihangir olacağını söylemeleri üzerine, büyük bir sevince kapılmış, yedi gün yedi gece bayram yapılmasını emretmiştir. Sultan Üçüncü Selim, doğum günündeki bu hava içinde büyüdü. Sarayda çok güzel bir şekilde yetiştirildi. Sultan Üçüncü Mustafa, kendisinden sonra oğlu Sultan Üçüncü Selim'in padişah olmasını istemişti. Ancak, babasından sonra padişahlığa amcası Sultan Birinci Abdülhamid getirildi. Sultan Birinci Abdülhamid, Sultan Üçüncü Selim'i sarayda göz önünde bulunduruyor, ancak yine de onun eğitimine önem veriyordu. Amcası Sultan Birinci Abdülhamid'in ölümü üzerine 7 Nisan 1789 günü 28 yaşındayken Osmanlı tahtına oturdu.
Sponsorlu Bağlantılar
Sultan Üçüncü Selim edebiyata ve güzel yazı yazmaya çok meraklıydı. Yazmış olduğu hat ve levhalardan bazıları cami ve türbelere asılmıştır. Arapça ve Farsça dillerini çok iyi konuşuyordu. Çok merhametli bir insan olan Sultan Üçüncü Selim dinine, vatanına ve milletine çok düşkündü. Ciddi bir eğitim görerek yetişti. İyi bir şair, tamburi neyzen ve hanende idi. Bestekar da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düşkün, açık fikirli, ancak zaafa varacak kadar yumuşak karakterliydi. Osmanlı Devleti'nde batıcılığın yerleşmesini istiyordu.
Sultan Üçüncü Selim tahta çıktığı zaman halk ona büyük ümitler bağladı. Halk, genç hükümdarın Osmanlı imparatorluğu'nu o eski güçlü ve ihtişamlı devirlerine geri döndüreceğini düşünüyordu.
Sultan Üçüncü Selim, 29 Mayıs 1807 tarihinde Osmanlı padişahlığını Şehzade Mustafa'ya terk ettikten sonra 1 yıl 2 ay daha yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa Olayı sırasında, yeni padişahın adamları tarafından 28 Temmuz 1808 tarihinde öldürüldü. Cenazesi, Laleli Camii avlusunda, babası Sultan Üçüncü Mustafa'nın yanına defnedildi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Haziran 2010       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

III. Selim Dönemi:
(1789 - 1808)

  • Gerilemenin son,
  • Dağılmanın ilk padişahıdır.
  • Döneminde Fransız ihtilali (1789) oldu.
  • Avusturya ihtilalinin kendi ülkesine sıçramasından korkarak Osmanlılarla anlaşma yaptı.
III. Selim'in Yaptığı Yenilikler:
  • Nizam-ı Cedid adlı ordu kurdu.
  • İrad-i Cedid adlı hazine kurdu. (Nizami Cedid ile Yeniçerilerin maddi yönünü karşılamak için.)
  • Avrupalı devletleri yakından tanımak için Avrupa şehirlerinde "sürekli elçilikler" kuruldu.
  • Batı dili öğrenilmeye çalışıldı.
  • Bu yenilikler Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona erdi.
  • Ordu Osmanlı - Rus Savaşında iken yenilik düşmanları ve yeniçeriler III. Selimi öldürdü.
  • Alemdar Mustafa Paşada Ka­bakçı Mustafa'yı idam ettirdi.
III. Selim'den sonra IV. Mustafa iş başına geçtiyse de II. Mahmut yönetimi eline aldı. (1807 - 1808)
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
4 Ekim 2010       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Üçüncü Selim Ìstanbul'da dogdu. Sarayda çok güzel bir Sekilde yetistirildi. Edebiyata ve güzel yazi yazmaya çok merakli idi. Yazmis oldugu hat ve levhalardan bazilari cami ve türbelerde asilmistir.

Arapça ve Farsça lisanlarina fevkalade vakifti. Çok merhametli ve nazik tabiatli idi.

Devrinde olan mühim hadiseler: 1791 'de Avusturya ile Zistovi, 1792'de de Rusya ile Yas anlasmasi yapildi.

1793'de Nizam-i Cedid askerî teskilâti kuruldu.

1798'de Napolyon'un Misir'a saldirmasiyla, Fransa ile savas basladi.1799'da Rusya ve Ìngiltere ile ittifak yapildi.

Napolyon'a karsi meshur Akka müdafaasi yapildi. Cezzar Ahmed Pasa Misir'da Fransizlara boyun egdirdi. Bazi iddialara göre Napolyon bu devirde müslüman oldu.

1801'de Fransizlar Misir'i mecburen bosalttilar. 1802'de Fransa ile Paris Anlasmasi yapildi.

Ayni senelerde Arabistan'da (Vehhabilik) isimli bãtil mezhebin faaliyetleri görüldü. Vehhabiler üç ay müddetle Mekke'yi ve Medine'yi isgal ettiler. Bütün mübarek sahsiyetlerin kabirlerine hakarette bulundular, yakip yiktilar.

1806'da Sirp ihtilãli oldu ve Ruslarla savas basladi.

1807'de Kabakçi ihtilâli oldu. Bu ihtilâlle Üçüncü Selim tahttan indirildi. Bir sene sonra da 46 yasinda iken sehid edildi. (Allah rahmet eylesin.)

Dini, vatani ve milletine çok düskün olan Üçüncü Selim, ayni zamanda sairdi. Kirim'in Ruslarin eline geçtìginde su içli misralari söylemistir

Kalalim mi kiliç altinda öyle
Oturmak dinimizde var mi böyle
Esir etmis nice tatari bir bir
Kirim Rusya'da kalsin mi söyle
OI Moskof'tan varip öcüm alayim
Ya düsman içre helâk olam söyle.

Telgraf ve Litografya bu devirde ìcad edilmistir.

Çocugu yoktu.

MsXLabs.org & Osmanlı Tarihi
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2011       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Selim

(1761 İstanbul-1808 İstanbul), Osmanlı padişahı.

III. Mustafa'nın oğludur. Amcası I. Abdülhamit'in yerine tahta çıktı (1789).
Şehzadeliğinden beri yenilik yanlısı olarak bilinirdi. 1787 yılında başlamış olan Avusturya ve Rusya savaşlarında Osmanlı Devleti güç durumdaydı. Ancak Fransız Devrimi'nin etkileri bu iki ülkeyi barış yapmaya zorladı. Avusturya ile Ziştovi (1791) ve Çarlık Rusyası ile Yaş (1792) antlaşmaları yapıldı.

III. Selim'in dönemi, 1798'de Fransa'nın Mısır'a asker çıkarması ve Suriye'ye saldırması (Akka Kuşatması) dışında barış içinde geçti. Böylelikle, III. Selim'in düşündüğü yenilikler için uygun bir ortam doğdu. Askerî alandaki yenilik, zamanla Yeniçeri Ocağı'nın yerini alması düşünülen Nizamı Cedit ordusunun kuruluşu oldu. Eğitim alanında, birer askerî kurum olan Mühendishanei Berrii Hümayun kuruldu ve Mühendishanei Bahrii Hümayun geliştirildi.

Siyasî alanda önemli yenilik, Paris, Londra ve Viyana gibi önemli Avrupa başkentlerinde sürekli elçiliklerin oluşturulması oldu. Ancak, III. Selim bu girişimlerinde başarılı olamadı. Başta yeniçeriler olmak üzere yeniliklerden ürken çevreler tarihte "Kabakçı Mustafa Ayaklanması" olarak bilinen ayaklanmayla III. Selim'i tahttan indirip hapsettiler ve yerine IV. Mustafa tahta çıkarıldı. Rusçuk'ta bulunan Alemdar Mustafa Paşa, III. Selim'i yeniden tahta çıkarmak için ordusuyla İstanbul'a girdi. Ancak III. Selim öldürtüldü. IV. Mustafa tahttan indirildi, yerine II. Mahmut padişah oldu.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
erenege - avatarı
erenege
Ziyaretçi
20 Eylül 2011       Mesaj #6
erenege - avatarı
Ziyaretçi
III. Selim

(
Osmanlı Türkçesi: سليم ثالث Selīm-i sālis) (d. 24 Aralık 1761 - ö. 28 Temmuz 1808), 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.
III. Selim,
24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa'nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası 1774 yılında öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için amcası I. Abdülhamit tahta çıktı. I. Abdülhamit şehzade Selim'e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı. Kafes (oda hapsi) hayatı yaşamasına rağmen Selim'in iyi bir eğitim almasına izin verdi. Şehzade Selim müzik ve şiirle ilgilendi. Fransa'nın Fransız Devrimi öncesindeki son kralı olan XVI. Louis'le mektuplaştı. Daha tahta çıkmadan Osmanlı Devleti'nde köklü bir yapısal değişikliğe gerek olduğu inancına vardı. I. Abdülhamit 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim Avrupa'yı temelinden sarsacak olan Fransız Devriminin eşiğinde tahta çıktı.
III. Selim tahta çıktığında
Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya'yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1792 yılında Avusturya'yla yapılan Ziştovi Antlaşması ve 1792 yılında Rusya'yla yapılan Yaş Antlaşmasıyla son buldu. Böylece III. Selim Osmanlı ordusunda çoktandır yapmak istediği yenilikleri yapma fırsatı buldu. 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu sırada Napolyon Bonapart'ın komutası altındaki Fransız orduları bütün Avrupa'ya üstünlüğünü kabul ettirmiş, Osmanlı Devleti'ne ait olan Mısır'a saldırmıştı (1798). Osmanlı ordusu Mısır'ı başarıyla savundu. 1801 yılında yapılan El-Ariş Antlaşmasıyla Fransa Mısır'daki emellerinden vazgeçti.
1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa'nın önderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine geçen amca oğlu IV. Mustafa III. Selim'i tekrar kafese geri gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken III. Selim padişah IV. Mustafa'nın emriyle boğduruldu. III. Selim'le onu idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir. III. Selim'in cenazesi Laleli Camii'nin avlusunda babası III.Mustafa Türbesine defnedildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
15 Mart 2013       Mesaj #7
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye
III. SELİM
Reformcu Bir Padişah


Sultan III. Selim 24 Aralık 1761’de doğdu. 1774 Ocak’ında ilme ve sanata aşık olan babası III. Mustafa, uzun süren bir harbin getirdiği yenilginin kahrından öldü. Rusya’nın Suvorov’dan sonra karşımıza çıkan Rumyantsev gibi bir generali Küçük Kaynarca Antlaşması’na doğru giden gelişmeleri başlatmıştı. Doğrusu, 18’inci yüzyılda Rusya ve Avusturya’nın karşısında karada yer yer gerilemeler, zaman zaman da direniş ve mevzii zaferlerle imparatorluk tutunabiliyordu.

Osmanlı 1699 Karlofça Barışı’ndan beri askeri teknolojisini Avrupa standartlarında yenilemeye başlamıştı. Topçuluk düzeni, süvari kuvvetleri yenileniyordu. Askerî modernleşme tamamlanmış değildi, ama kısmi neticesi de görülüyordu. 1768’de Polonya’nın işlerine Rusya’nın karışmasından dolayı Osmanlı Rusya’ya harp ilan etmişti.

Bu savaşın en kötü olayı 1770 Temmuzu’nda donanmamızın Çeşme Körfezi’nde Rus donanması tarafından ablukaya alınıp yakılması olur. Çeşme Faciası’nın tek önemli olayı Cezayirli Hasan Paşa’nın kendi komutasındaki gemileri kurtarması ve Limni Adası civarında Rus donanmasını püskürtüp Boğazlar’ı müdafaaya almasıdır. Cezayirli Hasan Paşa bu olaydan sonra kaptanıderya tayin edildi ve donanmada da ilk reformlara başlandı.

Osmanlı Klasiklerini Okudu

III. Selim’in mahzun bir veliahtlık dönemi vardı. Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak için her şeyi planlamaya başladı ve galiba aydın bürokrasinin her şeyi gerçekleştirebileceğini düşündü. Nizam-ı Cedid takımının adı büyük, kendileri kifayetsizdi ve muhtemelen birkaç akıllı adamı da öbürküler saf dışı etti.

Sınıf tırmanan insanlar bazen mucizeler yaratır, bazen de adamakıllı çığrından çıkarlar. At sahibine göre kişner. III. Selim Han etrafını dizginleyen bir lider olamadı. Büyük Petro başta Prens Mençikov dahil bütün adamlarını sopadan geçirirdi. II. Mahmud Han ise o kadar zahmete ihtiyaç duymaz, cellada teslim ederdi. Çünkü reform devrine şiddet lazımdır.

Uzun veliahtlığı, sırasında amcası I. Abdülhamid yumuşak karakterli, müstebit olmaktan uzak biriydi. Cariyesine yalvararak aşk mektupları yazan tek hükümdar odur. Böyle mutedil karakterli bir padişahtan ileride II. Mahmud gibi şedid ve acımasız oğlunun çıkması ilginçtir. III. Selim aydın bir veliahtlık dönemi yaşadı. Musikide memleketin en sevilen bestekârıydı ve bizzat kuzeni II. Mahmud’u da çok etkiledi. Ama II. Mahmud ne kadar göz dolduran bir hattatsa, III. Selim o derece yazısı kötü olan bir hükümdardı.

Osmanlı klasik eserlerini okudu, politika ilmine merak sardı, hatta bu ilmi öğrenmek için safdil bir gayretle Fransa Kralı XVI. Louis ile dahi mektuplaştı. Hükümdarın, yani amcası I. Abdülhamid’in bilgisi dışındaki bu mektuplaşma o zaman ağır bir suçtu. Nitekim III. Selim’den 70 yıl önce böyle bir fiilde bulunan Rusya veliahdı Aleksi Petrovic, babası Büyük Petro’nun gözünün önünde işkenceyle öldürülmüştür. I. Abdülhamid ise iyi bir insandı, yeğenine kıymayı bile düşünmedi. Bu fiili bir ihtarla men etti.

III. Selim 7 Nisan 1789’da tahta geçti. Buzu Bozgunu’ndan sonra Rusya Tuna’nın kuzeyinde ilerlemeye başladı. General Suvarov, İsmail Kalesi’nin kuşatmasını inatla sürdürdü ve ani bir hücumla aldı. Özetle, padişah böyle bir ortamda tahta çıkmıştı ve kararını uyguladı; Nizam-ı Cedid teşkilatını kurdu, muhteşem bir eser olan Selimiye Kışlası’nı inşa ettirdi. Bu kışla bugün de 1. Ordu Merkezi’dir. Türkiye’de askerliğin ve askerî ihtiyaçların ile kadar önde geldiğini gösterir.

Halk, Nizam-ı Cedid askerinin talimi, mühimmatın alımı, yeni dökümhaneler ve silah imalathanelerinin kurulması için konan aşırı vergile ve her zaman olduğu gibi tepki gösterdi. Ama fitneyi üreten kesimler daha da gürültücüydü. Nitekim dönemin popüler tarih yazarı Yayla İmamızade risalesinde bu gibi provokatörleri; “Nizam-ı Cedid’in karşısında laf söylemeyi kâr bilen bir alay taharetini bilmez”ler diye ifade eder.

Bir müddet sonra Rumeli Kavağı’nın muhafızı olan Laz uşakları balarında zabitleri ile şehre yürüdüler. III. Selim tahttan indirildi, Kabakçı Mustafa ve hempaları amca oğlu Şehzade Mustafa’yı IV. Mustafa olarak tahta çıkardılar. Osmanlı tarihinin en karışık yılıydı. Kabakçı Mustafa ve hempaları arasında Aygır İmam diye bir tip de vardı. Sahanda üç okka pastırma üzerine 40 yumurta kırmış, yedikten sonra çatlayarak ölmüştü.

Kısa zamanda Hareket Ordusu’ndan 100 sene evvelki benzerlik tekrarlandı. Rusçuk ayanı yani o bölgeyi idare ve savunmadan sorumlu Alemdar Mustafa Paşa kendisine bağlı diğer Rumeli ayanları ile başkente geldi. Rumeli, III. Selim’i istiyordu. Bu sebeple araya saldırdılar.

IV. Mustafa 28 Temmuz 1808 günü yani bundan 200 sene evvel bu sanatkâr padişahı en adi bir biçimde katlettirdi. Şehzade Mahmud’u da takip etmeye başladılar ama onu Cevri Kalfa başta olmak üzere saray kadınları katillerin elinden kurtardı. Hanedanın son erkeği kurtarmak için Cevri Kalfa kendini öne atmıştır, bu tabii ki unutulmadı. Şehirde Cevri Kalfa adına yapılmış bir okul, çeşme, cami var ve kendisi de Valide Nakşidil Sultan’ın türbesinde, onun yanı başında gömülü.

Alemdar Mustafa Paşa yeniçerilerin ayaklanmasında sadaret konağının barut deposunu uçurarak helak oldu. Dedikodulara göre II. Mahmud kimseye borçlu kalmak istemedi ve bu katliama göz yumdu ama ondan sonra aslan kesildi. Vaka-i Hayriyye dediğimiz yeniçeri katliamı başlamıştı.

Bir asır önce Rusya’da Büyük Petro’nun tüfekçi askerini imha etmesi gibi bir olay ama dahi tarihçi Cevdet Paşa’ya sorarsanız; “Büyük Petro’nun strelitzleri ortadan kaldırması Rusya’nın sırtından bir uru kazımak gibidir. Halbuki yeniçeri, Devlet-i Aliyye’nin yüreğinde bir seratan, yani kanserdi; onun kazınmasıyla çok şeyi değiştirmek gerekti”.


kaynak: Defterimden Portreler (İLBER ORTAYLI)
Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Selim

Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2016 23:49

Benzer Konular

29 Ocak 2017 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
19 Aralık 2016 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
11 Haziran 2013 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
9 Haziran 2012 / kompetankedi Taslak Konular
24 Kasım 2007 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu