Abdülaziz (
d. 8 Şubat 1830, İstanbul - ö. 4 Haziran 1876, İstanbul),Osmanlı padişahı (1861-76). II. Mahmud’un oğludur. Annesi Pertevniyal Sultan’dı. Ağabeyi Abdülmecid, devlet işleriyle ilgilenmesine izin vermedi. Veliahtlığını, av, güreş, cirit sporlarıyla geçirdi. 25 Haziran 1861’de tahta geçti. Bir fermanla Tanzimat yeniliklerinin sürdürüleceğini vurguladı. Harcamaların kısılmasını istemesine karşın, dış borçlanmaya dayalı ekonomik politikayı değiştiremedi. Döneminde Avrupa’ya bağımlılık artmış, ayrılıkçı ayaklanmalar yoğunlaşmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar
1862’de bastırılan Karadağ ayaklanmasını, Sırbistan, Memleketeyn (Romanya) ve Girit’teki ayaklanmalar izledi. Romanya’nın bağımsızlığını ilan etmesi, Sırpların 1867’de Belgrad’ı işgal etmeleri karşısında sessiz kalan Abdülaziz, Girit’in Yunanistan’a ilhakını özerklik vererek önlemeye çalıştı. Bu bunalımlar sırasında devlete yardımda bulunan Mısır valisi İsmail Paşa’ya, 1865’te yeni bir veraset fermanı, 1867’de de hıdiv unvanı verdi. 1870’te Bulgarlar, panislavist çizgide bir adım daha ilerleyerek bağımsız bir kilise (Eksarhlık) kurdular.
Ülke yönetiminde ve dış ilişkilerde etkili olan Âli Paşa’nın 1871’de ölümünden sonra saltanatını daha keyfi bir biçimde sürdürme fırsatını elde eden Abdülaziz, Panslavizm hareketine, Hersek ve Bosna ayaklanmalarına herhangi bir çözüm getiremedi. Buna karşılık, İslam dünyasına yönelik siyasete ağırlık vererek Hicaz, Irak, Basra ve Yemen’e, deneyimli valiler, komutanlar göndererek bu eyaletlerin imparatorluktan kopmamasını, Rumeli’de ise Midhat Paşa gibi yetkin devlet adamlarının, Tuna vilayeti örneğinde olduğu gibi, reformcu girişimlerle kalan son toprakları elde tutmalarını öngördü.
Dış politikada ise, Fransa ve İngiltere’nin suyunda gitmek geleneğinden uzaklaşmayı, Osmanlı toprakları üzerindeki emellerini açıklamaktan çekinmeyen Rusya’ya yakınlaşmayı tercih etti. 1875 Bosna ayaklanmasında, Sırp ve Karadağ olaylarında, 1876’da başkaldıran Bulgarların eylemlerinde Rusya’nın parmağı olmasına karşın bu siyasetini değiştirmedi. Gelişmeler, Avrupa devletlerinin, Abdülaziz’e ağır tehditler ve önerilerle dolu bir memorandum vermelerine neden oldu.
Bu arada dış borçların 250.000.000 altına çıkması, Balkan ayaklanmaları ve Selanik Olayı, Yeni Osmanlıların Avrupa’daki eylemleri, Talebe-i Ulum hareketleri bunalımı ağırlaştırınca, Önde gelen vezir, nazır ve komutanların düzenlediği bir darbeyle 30 Mayıs 1876’da tahttan indirildi. Dört gün sonra da tam aydınlanmamış bir biçimde öldü.
Sorunları, sadrazam değiştirerek geçiştirmeyi yeğleyen Abdülaziz, 1867’de Avrupa gezisine çıkan ilk Osmanlı padişahı oldu. Paris, Londra ve Viyana’yı kapsayan yaklaşık üç aylık uzun gezinin etkileri ve izlenimleri ile ülkede birtakım yenilikler yapılmasına yanaştı. Saltanatının ilk on yılında sadrazamlık yapan Fuad Paşa ve Âli Paşa, etkili yönetimleri ile bir dizi reforma öncülük ettiler.
Donanmanın modernleştirilmesi, yeni vilayet örgütlenmesi, sultani düzeyinde okullar açılması, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin yayımlanması, Darülfünun’un kurulması, denizyolları, tramvay, demiryolu ve tünel işletmelerinin açılması, bankacılık hizmetlerinin, tiyatro, sergi, yayım etkinliklerinin başlaması, Şûra-yı Devlet ve Divan-ı Muhasebat’ın kurulması Abdülaziz döneminin olgularıdır. Spora olduğu kadar müziğe, resme ve heykele de düşkün, güzel sanatları teşvik eden, buna karşılık meşrutiyet isteklerine şiddetle karşı çıkan bir padişah olarak tanınır.
Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen perlina; 23 Ocak 2017 12:25