Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
16 Eylül 2008       Mesaj #3
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Ayasofya3.jpg
Gösterim: 526
Boyut:  83.8 KB
AYASOFYA

İstanbul'da Bizans İmparator­luğu zamanında kilise olarak yaptırılan, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasıyla cami­ye dönüştürülen, günümüzde ise müze olarak kullanılan tarihsel yapıdır.

Sultanahmet sem­tinde bugünkü Ayasofya'nın bulunduğu yerde İmparator Constantinus zamanında yapımına başlandığı sanılmaktadır. Yapım oğlu II. Constantius döneminde 360'ta tamamlandı. Kentteki öbür kiliselerden büyük olduğu için "Büyük Kilise" adı verilmişti. 5. yüzyıldan sonra Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) adını aldı. Bu ad Türkler'in İstanbul'u almaların­dan sonra dilimizde Ayasofya'ya dönüştü.

Yapılan ilk kilise 404'te bir ayaklanma sırasında, dinsel baskılara başkaldıran halk tarafından yakıldı. II. Theodosios'un 415'te yaptırdığı ikinci kilise ise 532'de çıkan başka bir ayaklanmada kentin büyük bir bölümünün ateşe verilmesi sonucu tümüyle yandı. İlk iki yapı ahşap beşik çatılıydı. İmparator I. Jüs-tinyen tarafından büyük boyutlarda yaptırılan ve beş yılda tamamlanan bugünkü Ayasofya 537'de açıldı. Mimarları Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletli İsidoros'tur.

Ayasofya'nın yapımında, Marmara ve Eğri-boz adaları ile Akdeniz ülkelerinden özenle seçilerek getirilen çeşitli renklerde mermer kullanılmıştır. İmparator I. Jüstinyen yeni tapınağın görkemli bir yapı olmasını istediği kadar depreme ve yangına da dayanıklı olma­sını istemişti. Bu nedenle hiç ahşap kullanıl­mamış, kemer ve kubbelerle örtülen yapıda yalnızca tuğla, taş ve mermer gibi yapı malze­melerinden yararlanılmıştır. 558'deki dep­remde ana kubbesinin yıkılması üzerine daha büyük bir kubbe eski mimar İsidoros'un yeğeni Genç İsidoros tarafından yapıldı ve kilise 562'de açıldı. Daha sonra gene deprem­lerden sonra onarım gören Ayasofya'daki değerli eşyalar 1204'te İstanbul'u işgal eden Haçlı ordusunca yağmalandı.

Yapı 70 x 100 metrelik geniş bir alana kurulmuştur. Fil ayağı denen dört büyük ve kalın sütunun taşıdığı kubbenin çapı yaklaşık 31 metredir. Kubbenin iç yüksekliği ise 55,6 metredir. Zaman zaman yıkılan kubbe birçok kereler onarılmıştır. Yapının çökme tehlikesi göstermesi üzerine de dayanak duvarları ya­pılmıştır.

Ayasofya'nın içi Bizans sanatının bütün güzelliğini ve görkemini yansıtır. Kilisenin bezenmesinde mozaikler, renkli mermerler, fildişi levhalar, gümüş ve altın eşyalar kulla­nılmıştır. Duvarlarda çeşitli dinsel konulan işleyen resimler bulunur.

Bugün Ayasofya'ya giriş kapısı olarak kul­lamları güney kapısının üzerinde, kucağında İsa ile tahtta oturan Meryem'in mozaiki görülür. Meryem'in bir yanında İmparator Jüstinyen, öbür yanında kiliseyi yeniden yap­tıran Constantius vardır. Bu mozaikin ze­mininde altın yaldız, giysilerde renkli camlar, ellerde ve yüzlerde renkli taşlar kullanıl­mıştır.

Ayasofya, mimarlık yönünden olduğu ka­dar mozaikleriyle de önemlidir. İmparator kapısının üstündeki Yakarış adlı mozaik Ayasofya'dakilerin en ünlüsüdür. Bu mozaikte İsa'nın bir yanında Meryem, öteki yanında ise Vaftizci Yahya resmedilmiştir. Kişilerin yüz-lerindeki anlatım ve ayrıntılardaki özeniyle ince bir işçilik ürünü olan bu mozaik resmin bir bölümü zamanla yıpranmıştır. Mihrabın üzerindeki mozaikte ise kucağında İsa ile Meryem yer alır. Yapının birçok yerinde de imparatorluk ailesinden kişilerin mozaik port­releri vardır.

Fatih Sultan Mehmed döneminde yapıya bir minare ve yeni bir mihrap eklendi. II. Beyazıd döneminde bir, II. Selim döneminde iki minare daha eklenmiştir. III. Murad döne­minde Mimar Sinan eski dayanak duvarlarını yeniden ördürüp, yeni duvarlar ekleterek Ayasofya'yı çökme tehlikesinden kurtardı. Bu sırada imparator kapısının iki yanına Bergama'dan getirilen, Eski Yunan'dan kal­ma iki küp yerleştirildi. Mihrabın iki ya­nındaki büyük şamdanlar Kanuni Sultan Sü­leyman tarafından Budin'den getirilmiştir.
Ad:  Ayasofya4.jpg
Gösterim: 533
Boyut:  79.0 KB

Camiye dönüştürüldükten sonra Ayasof-ya'da, asıl yapısı korunarak bazı değişiklikler yapılmıştır. İnsan figürlü mozaiklere uzun süre dokunulmamış; daha sonra İslam dinince yasak olması nedeniyle Kanuni Sultan Süley­man döneminde görünmeyecek biçimde ba­danayla örtülmüştür. IV. Murad döneminde de ince bir işçilikle mermer minber ve büyük kubbenin altında vaiz kürsüsü yapılmıştır. Kubbe yazısını ve her biri 7,5 metre çapındaki dört büyük levhayı ise 19. yüzyılın ünlü hattatı Mustafa İzzet Efendi yazmıştır.

Ayasofya en önemli onarımını Sultan Abdülmecid döneminde gördü. 1847-49 yılları arasında büyük kubbe demir çemberlerle sağlamlaştırıldı; mihrap ve minber onarıldı.

Kanuni döneminde üstü badanayla, Abdülmecid döneminde ise alçıyla örtülmüş olan mozaikler, 1931-38 yılları arasında temizlene­rek yeniden ortaya çıkarıldı. Çevresindeki bahçede Osmanlı padişah ve şehzadelerinin bazılarının türbeleri bulunan Ayasofya 1935'te müze olarak düzenlendi.

MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 21 Aralık 2016 20:04