AZTEKLER
Kristof Kolomb'un 1492'de Amerika kıtasını keşfetmesinden önce, eski Amerika halklarının en önemlilerindendi. Kendilerini "Meksika" ya da "Tenoçka" olarak adlandıran bu insanlar, bugün Meksiko kentinin bulunduğu vadide yaşıyorlardı. Nereden geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Destanlarına göre, kuzeyde bir göl adası olan Aztlân adlı anayurtlarından ayrılarak büyük bir olasılıkla 12. ya da 13. yüzyılda Meksika vadisine ulaşmışlardır.

Aztekler, buraya ilk geldiklerinde hayvan avlayarak, meyve toplayarak, balık tutarak ve ticaret yaparak yaşayan güçsüz ve önemsiz bir kabileydi. Bugün kurumuş olan Texcoco Gölü kıyısında bataklık bir adaya yerleştiler. Başlangıçta, daha güçlü komşularının saldırılarından korunabilmek için, onlara haraç ödüyorlardı. Zaman geçtikçe, ticaretle zen-ginleştiler. Öte yandan, başarılarının asıl nedeni ileri tarım yöntemleriydi. Tarım alanları elde etmek için, önce gölde "çinampa" adını verdikleri yapay adalar oluşturdular; daha sonra da adaların çevresindeki toprakları ele geçirdiler. 1325'te adada büyük bir başkent kurmaya başladılar. Başkentin adı, kendi adları olan Tenoçka'dan kaynaklanan Tenoç-titlân oldu. Kent, karaya su yüzeyinden yüksekte yapılan geçit ve yollarla bağlanıyor, saldırı durumunda kaldırılan köprülerle korunuyordu. Toprağı tarıma elverişli kılarak kentin alanını genişlettiler. Bir zamanlar bu kentte 150 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Tek ulaşım aracı kanolardı.
Aztek İmparatorluğu
Aztekler'in gücü giderek arttı 1428-40 yılları arasında hüküm süren dördüncü kralları Itz-cöatl döneminde, öteki kabilelere mal ve para haracı ödemeye son verdiler ve yaşadıkları bölgenin en önemli halkı olan Texcoco'lular kadar güçlü oldular. Kısa sürede komşu uygarlıkların önderi durumuna gelerek, gü.ıü-müzde Guatemala olarak adlandırılan ülkeye kadar topraklarını genişlettiler. Gelmiş geçmiş Orta Amerika uygarlıkları arasında en yoğun nüfuslu olanı Aztekler'di.
Gittikçe daha da güçlenip zenginleşen Aztekler'in başkenti Tenoçtitlân, 16. yüzyılda tüm Meksika'nın en görkemli kenti oldu. Adanın çeşitli bölümleri arasında ulaşımı kolaylaştırmak için kanallar açıldı, ev ve saraylar yapıldı; 25 piramidi kapsayan kutsal bir alan kuruldu. Bunların en önemlisi, yağmur ve savaş tanrılarına adanan ve 1485'te tamamlanabilen Huitzilopoçtli piramidiydi. Yüksek bir platform üzerinde yükselen bu piramidin, dik basamaklarla ulaşılan tepesi düzdü; sunak ile putlar buraya yerleştirilmişti.
Aztekler ticareti iyi biliyordu. Başlıca ticaret maddeleri yeşim ve başka değerli taşlar, kuş tüyleri ve kakao çekirdeğiydi. Kendilerine haraç ödemek zorunda olanlardan da çeşitli mallar elde ediyorlardı. Aztek toplumunda tüccarların ayrıcalıklı bir yeri vardı; kendi "semf'lerinde oturuyor ve Yacetecuhtli adlı kendi tanrılarına tapıyorlardı.
Aztekler, kocaman taşları yontarak büyük yapılar, gerçek boyutlarda insan figürleri ya da ilginç desenler yaptılar. Yeşim ya da kristalden oyulmuş minyatür hayvan ve insan figürlerini, değerli taşlar ya da incilerle süslenmiş kutsal masklar gibi küçük parçalan işlemekte de çok ustaydılar. Parlak renklerle boyanmış çömlekler yaptılar. Gelişmiş bir pamuklu dokuma sanayileri vardı; altın, değerli kürkler ve tropikal kuşlann parlak renkli tüyle-riyle süslenmiş zarif giysiler yaparlardı. Başlıca müzik aletleri boru, trompet, davul ve zildi. Şenliklerde şiir okuyup, şarkı söylerlerdi.
Aztekler'in alfabesi olmamasına karşın, re-simyazısıyla tarihlerini kaydetmişlerdi. Zengin kişilerin çocukları, rahip ve rahibelerin yönetimindeki okullarda eğitilirdi. Doktor ve cerrahların görevlendirildiği hastaneleri vardı. Aztek bilim adamları, Ay ve Güneş tutulmalarının tarihlerini hesaplayabilecek ve ayrıntılı bir takvim geliştirebilecek kadar iyi astronomi bilgisine sahiptiler; xiuhmolpilli adı verilen 52 yıl süreli dönemleri vardı. Aztek destanlarında, bu dönemlerden birinin bitiminde dünyanın sonunun geleceği kehanetinde bulunuluyordu. Aztek kalıntılarının en ünlüsü, 20 ton ağırlığındaki taştan oyma takvimdir. Aztek evrenini betimleyen bu takvimin üzerine Güneş tanrısı Tonatiuh'un yüzü oyulmuştu. Başka bir kalıntı ise, insanların kurban edildiği adak taşıdır.
Komşu uygarlıkların tanrılarının çoğunu benimseyen Aztekler, çok sayıda tanrıya tapar ve onlardan korkarlardı. Tanrıların, özellikle savaş tanrısı Huitzilopoçtli'nin, insan kurban edilmesini istediğine inanırlardı. Bazen binlerce kurban gerekirdi. Tanrıların insan kalbiyle beslendiğine inandıklarından, rahipler savaş tutsaklarının kalbini çıkararak tanrılara armağan ederlerdi. Savaşçı etkinliklerinin bir gerekçesi de, tanrılara kurban edilecek yeterli sayıda tutsak ele geçirmekti.
İmparatorluğun Sonu
İmparator II. Montezuma yönetiminde, büyük bir Meksika imparatorluğuna dönüşme evresinde olan Aztekler'in egemenliğine son veren, 600 kişilik ordusuyla Küba Adası'ndan gelen İspanyol kaptan Hernân Cortes oldu. Aztek destanlarında, doğudan gelerek onları yönetecek olan bir beyaz tanrıdan söz ediliyordu. Bu Aztek inancı Cortes'in işine yaradı ve 1519'da bu bölgeyi fethetmeye başlayarak sonunda Aztek İmparatorluğu'na son verdi.
Pırıl pırıl beyaz sarayları ve tapınaklarıyla, güzel Tenoçtitlân kenti işgalci İspanyollar'ın gözlerini kamaştırdı. Burada, eşsiz bitkilerle dolu gölgeli parklar ve bahçeler, Meksika'nın benzersiz hayvanlarını barındıran hayvanat bahçeleri buldular. Kentte, İspanyollar'ın daha önce hiç benzerini görmedikleri yiyecek, giysi ve el ürünleri ticaretiyle gelişmiş, hareketli, kalabalık ve büyük pazarlar vardı. Tenoçtitlân, Avrupa'da gördükleri kentler kadar büyük ve güzeldi. Meksika vadisini çevreleyen dağların tepesinden kenti ilk gördüklerinde İspanyollar çok şaşırmışlardı.
Merkezden yönetilen, etkili devlet örgütü de İspanyollar'ı hayran bıraktı. Erkek çocuklara devlet okullarında savaş sanatı öğretiliyor, imparatorluğun her köşesinden vergi toplanıyordu. İmparatorluk yasalarla yönetiliyor, suç işleyenler cezalandırılıyordu. Yabancı ülkelere giden tüccarlar, devlet adına elçilik ve casusluk yapıyordu.
Cortes yönetimindeki İspanyollar, uzun ve zorlu savaşlardan sonra Aztek egemenliğine son verdiler. Böylece Meksika, İspanya'ya bağlandı. Aztek ülkesine, Yeni İspanya adını verdiler. Bu fethin üzerinden dört yüzyıldan fazla süre geçmiş olmasına karşın, Meksika' da yaşayan pek çok Yerli hâlâ Aztek dilini konuşur, böylece de İspanyolca'yı zenginleştirir. Günümüz Meksika'sında halk, Aztek atalarıyla övünür; Aztek giyim, yemek ve yaşam alışkanlıklarının çoğunu da sürdürür.
MsXLabs.org & Temel Britannica