Arama

Aşık Edebiyatı - Tek Mesaj #3

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
20 Ekim 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Âşık Edebiyatı

Âşık, saz şairi, halk şairi, halk ozanı gibi adlarla anılan sanatçıların oluşturduğu âşık edebiyatının yaklaşık 500 yıllık bir geçmişi vardır. Âşık edebiyatının belli başlı ilk örnek­leri ise 16. yüzyıldan kalmadır. 17. yüzyılda altın devrini yaşayan ve daha sonraki yüzyıl­larda canlılığını koruyarak yaygınlaşan âşık edebiyatı 20. yüzyılda değişik boyutlar kaza­narak varlığını sürdürmektedir.
Âşık edebiyatında da ortak halk edebiyatı türlerinde olduğu gibi hece vezniyle ve dört­lükler kullanılarak şiir söylenir. 16. yüzyılın ikinci yarısından sonra aruzun bazı kalıplarıy­la şiirler söyleyen âşıklar da yetişmiştir. Med­rese kültürünün etkisinde kalan bu âşıkların çoğu aruz vezni ile söyledikleri şiirlerde başa­rılı olamadı. Bu etki bazı âşıkların Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalar kullanmasına da yol açtı. Bunun sonucu olarak halk dilinden uzaklaşmalar görüldü.
Âşık edebiyatının hece vezniyle söylenen en yaygın şiir türü koşmadır. Destan ve semai de âşıklarca kullanılan şiir türleri arasındadır. Âşıkların aruz vezniyle söylediği şiirler ise divan, kalenderi, semai, selis, satranç gibi adlar alır.
Âşıklara yaşadıkları ve yetiştikleri ortamla­ra göre köy kasaba âşıkları, göçebe Türkmen boylarından olan âşıklar, denizci ya da Yeni­çeri Ocağı'na bağlı âşıklar, büyük kentlerin âşık kahvelerine devam eden âşıklar, medrese kültürünün etkisiyle şiirler söyleyen kalem şairleri gibi adlar verilir. Bunların ürünleri arasında da dil ve konu bakımından birtakım farklılıklar vardır.
16.-20. yüzyıl arasında yaşamış ünlü âşıklar arasında Kul Mehmed, Öksüz Dede, Hayali, Köroğlu (16. yüzyıl); Temeşvarlı Gazi Âşık Hasan, Kâtibi, Kayıkçı Kul Mustafa, Kuloğ-lu, Gevheri, Âşık Ömer, Karacaoğlan (17. yüzyıl); Levni, Şermi, Mecnuni, Âşık Halil, Kara Hamza (18. yüzyıl); Bayburtlu Zihni, Seyrani, Tokatlı Nuri, Erzurumlu Emrah, Gedayi, Sümmani, Şem'i, Şenlik, Ruhsati, Serdari, Dadaloğlu (19. yüzyıl); Huzuri, Ef-kâri, Âşık Veysel, Ali İzzet, Âşık İhsani (20. yüzyıl) özellikle anılabilir.

Tekke Edebiyatı

Halk edebiyatının bu kolu dinsel kurumlar olan tekkeler ve bunlara bağlı topluluklar içinde gelişti. Her tarikatın tekkesi vardı ve şairler bağlı bulundukları tekkenin tasavvuf anlayışı doğrultusunda şiirler söylerlerdi. Bu şairler hece vezni yanında aruz veznini de kullanırlardı. Tekke edebiyatı çerçevesi için­de ele alınan şiir ve düzyazı türünde öğretici­lik ve tasavvufu kavratma amacı ağır basar. Anadolu'da 13. yüzyıldan itibaren örneklerini veren bu edebiyat Yunus Emre ile ilk büyük sanatçısını yetiştirdi. Yunus Emre'yi izleyen tekke şairleri arasında Hacı Bayram Veli, Eşrefoğlu Rumi (15. yüzyıl), Ümmi Sinan (16. yüzyıl), Nizamoğlu Seyfullah, Niyazi-i Mısri, Aziz Mahmud Hüdai (17. yüzyıl) özel­likle anılabilir. Bu şairlerin birçok şiiri ilahi olarak bestelenmiştir.
Anadolu tekke edebiyatının önemli bir kolu olan Alevi-Bektaşi edebiyatının öncüsü olarak kabul edilen Kaygusuz Abdal'dan (18. yüzyıl) sonra 16. yüzyılda Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet bu edebiyatın doruk noktaları olmuşlardır. Daha sonraki yüzyıllar­da da geleneksel konuları işleyen birçok Ale­vi-Bektaşi şairi yetişmiş, söyledikleri nefes ve deyişler tekkelerde okunagelmiştir.


MsxLabs & TemelBritannica
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....