Arama

İbrahim Çallı - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İbrahim ÇALLI (1882-1960)
MsXLabs.org & Temel Britannica
ibrahimcalli
Türk ressamla­rının en ünlülerinden olan ve birçok büyük ressamımızın yetişmesine katkısı bulunan İb­rahim Çallı'nın doğum yeri Denizli'nin Çal ilçesidir; bu nedenle Çallı İbrahim diye de tanınır. Çal'da başladığı ortaöğrenimini İz­mir'de tamamladı. Çocuk yaşta resme duydu­ğu ilgiyi, bu yıllarda resim defterlerine karala­malar, resimler çizerek sürdürdü. Ama İzmir' de resim eğitimi için gerekli ortamı bulama­yacağını düşünerek 17 yaşındayken babasın­dan kalma tarlayı sattı ve İstanbul'a okumaya gitti.
İstanbul'a gelişinin ilk gününde kaldığı otelde bütün parası çalınınca zor durumda kalan Çallı, İzmir'e geri dönmektense bir kahvede çalışmayı yeğlemişti. Çok geçmeden bulduğu adliye kâtipliği görevi sırasında ünlü ressam Şeker Ahmed Paşa'nın oğlu ile tanış­ması yaşamını etkileyen iyi bir rastlantı oldu. Arkadaş olduğu oğlunun aracılığıyla resimle­rini Şeker Ahmed Paşa'ya gösterebildi. Şeker Ahmed Paşa Çalh'daki yeteneği görünce, o zamanki adı Sanayi-i Nefise Mektebi olan Güzel Sanatlar Akademisi'ne (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) girmesine yardımcı oldu. Kâtipliğin yanı sıra resim öğrenimini de sür­düren Çallı, 1906'da başladığı okulunu 1909'da bitirdi. 1910'da devletçe açılan bir burs sınavını Çıplak Adam ve Harekât Ordusu'nun Muhafız Alayından Maksud Çavuş adlı tablolarıyla kazandı.
Daha sonra Paris'e giden Çallı'nın burada­ki resim öğretmeni Fernand Cormon'du. Bu öğretmeninden çok şey öğrendi, ama daha çok İzlenimci ressamlara yakınlık duydu. İzlenim-ciler'in etkisinde kalmasına karşın, bu akıma da, daha sonra başka bir resim akımına da tam olarak bağlanmadı. Resimdeki her yenilikten bir şeyler öğrenmek, esinlenmek için Paris'te bolca sergi izledi. I. Dünya Savaşı başladığında İstanbul'a dönen Çallı, bitirdiği okula öğretmen olarak atandı. Emekli olduğu 1947'ye kadar bu görevde kaldı.
Çallı öğretmenliği sırasında da Avrupa'dan dönen ressamlardan bilgi alıyor, resim alanın­da batıdaki gelişmeleri yakından izlemeye çalışıyordu. Atölyesi öğrencilerin sık sık uğra­dığı, her tür resmin denendiği, resim konula­rının tartışıldığı bir okul gibiydi. Çallı özgür bir anlayışla, coşkulu kişiliğini dışa vuran renklerle resim yapıyordu. Resimlerinde de­sene pek önem vermese de renk uyumunu önde tutuyordu. Parlak renkler kullanarak rahat ve serbest fırça vuruşlarıyla görünüm­ler, portreler, çıplaklar (nü), çiçekler ve meyveler çizdi. İstanbul'daki Adalar'da çam­lar arasında gezinen kadınlar, İstanbul Boğazı görünümleri, kadın portreleri, Türk resminde ilk kez görülen çıplak kadın resimleri başlıca konulan arasındaydı. Çallı, yaptığı bu resim­lerde Türk resmine yepyeni ve canlı bir hava kazandırdı. İstanbul'a göçmen olarak gelen ünlü Rus ressamı Aleksis Griçenko ile arka­daş olan Çallı ondan çok etkilendi ve İzle­nimcilik yerine soyutlama tekniği kullanarak "Mevleviler" adlı bir dizi resim yaptı. Bu resimlerinde deseni öne çıkaran belirgin renk­ler kullandı.
konuk040201
İbrahim Çallı'nın resimleri arasında Lüksemburg Bahçesi (1911), Türk Topçularının Mevzie Girişi (1917), Tefli Kız (1923), Nü (1923), İstiklal Savaşı'nda Zeybekler (1923), Mevleviler (1927), Boğaz adlı tabloları ile Atatürk (1935), İnönü portreleri çok ünlüdür.
Ressamlığının yanı sıra sevimli ve şakacı kişiliğiyle birçok fıkra ve anıya konu olan Çallı, Şeref Akdik, Refik Epikman, Saim Özeren, Elif Naci, Mahmut Cüda, Muhittin Sebati, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi gibi bir ressamlar kuşağının yetişmesini sağlamıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!