Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İskenderiye
MsXLabs.org & Temel Britannica
Ad:  alexandria.gif
Gösterim: 162
Boyut:  18.4 KB
İskenderiye, bundan 2.000 yıl önce dün­yanın en büyük kültür ve ticaret merkeziydi. Bugün Mısır'ın ana limanı olan bu kent, Nil Irmağı deltasının hemen batısında yer alır. Nüfusu yaklaşık 2.893.000 (1986) olan İskenderiye, Mısır'ın ikinci büyük kentidir.
İskenderiye'yi İÖ 332'de Büyük İskender kurdu. Kentte Yunanlılar, Yahudiler ve Mı­sırlılar için ayrı bölgeler vardı. İskenderiye, göl, çeşme ve anıtların yer aldığı güzel parkla­rı ve bahçeleriyle iç açıcı bir kentti. Saray, tapınak ve resmi yapıların tümü mermer­dendi.
İskenderiye kısa sürede doğu kervan ticare­tinin odağı oldu. Hindistan ve Çin'den alınan baharat, halı, altın, mücevher, değerli ahşap eşya ve ipek giysiler karayoluyla İskenderi­ye'ye getiriliyor, oradan da denizyoluyla Ak­deniz'in öbür limanlarına gönderiliyordu.
Büyük İskender ölünce, Mısır onun komu­tanlarından Ptolemaios'a verildi. İskenderi­ye'yi başkent yapan Ptolemaios, kentte papi­rüs üzerine yazılı 700 bin kitabın yer aldığı dünyanın ilk büyük kütüphanesini kurdu. Ptolemaios'lann soyundan başka bir kralın döneminde ise, bir üniversite kuruldu. Bura­da büyük matematikçi Öklit ders verdi. As­tronomi, coğrafya ve öteki bilim dallarında çok önemli gelişmeler oldu. 72 bilim adamı­nın İbranice'den Yunanca'ya çevirdiği Eski Ahit, Hıristiyan dünyasına ilk kez buradan yayıldı. Bu nedenle, Eski Ahit'in bu Yunanca çevirisine Latince'de 70 anlamına gelen "Septuagint" adı verildi.
Ptolemaios zamanında İskenderiye gör­kemli bir limana kavuştu. Limanın hemen girişine de bir deniz feneri yapıldı. Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan ve 180 metre yükseklikte olduğu söylenen bu fener bir deprem sonucu yıkılıncaya kadar, 1.600 yıl­dan daha uzun bir süre, limana giren gemilere yol gösterdi (bak. Dünyanın Yedi Harikası).
İÖ 30'da Kleopatra Mısır kraliçesi iken, ülke Romalılar'ın eline geçti ve yaklaşık 700 yıl onların egemenliğinde kaldı. Bu dönemde ortaya çıkan ayaklanmalar sırasında İskende­riye büyük ölçüde yıkıma uğradı. İS 616'da kent Persler'in eline geçti. 646'da ise Mısır'ı istila eden Araplar, İskenderiye Kütüphanesi'ni yaktılar. Daha sonra Araplar Kahire'yi başkent yaptılar.
1498'de doğuya giden yeni bir denizyolu­nun bulunması üzerine ticaret yolu değişti. Karayoluyla İskenderiye üzerinden yapılan ticaret, Ümit Burnu'ndan dolaşarak yapılma­ya başlandı ve limanın önemi azaldı. 1517'de Mısır'la birlikte kent Osmanlılar'ın eline geçti.
19. yüzyılda Hıdiv Mehmed Ali Paşa döne­minde İskenderiye yeniden canlandı. Liman­dan başka ülkelere pamuk, şeker, buğday ve çeşitli meyveler gönderilmeye başlandı. 1869'da limanın yakınında Süveyş Kanalı açıldı. Bunun sonucunda İskenderiye yeniden birçok geminin uğradığı bir liman oldu.
İngilizler'e ve Fransızlar'a karşı başlayan kitle gösterilerini, İngilizler kenti bombalaya­rak yanıtladı. Daha sonra İngilizler kenti işgal etti ve sömürge yönetimi 50 yıl sürdü. 1946'ya kadar İngiliz donanmasının üssü olan İsken­deriye'nin bugün eski görkemini anımsatacak Pompei Sütunu adlı 30 metre yüksekliğin­deki granit kuleden başka bir iz yoktur.
Kentteki anıtlardan Kleopatra'nın İğneleri olarak adlandırılan iki dikilitaş 1878'de Lon­dra'ya götürülmüştür.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!