İnsanlar toplum içinde yaşar ve yaşadığı sürece toplumdan etkilenir. Topluma uyum sağlama ya da toplumsallaşma nerdeyse doğar doğmaz başlar. Doğada şempanzeler gibi toplu olarak yaşayan hayvanlar da vardır. Ama insan toplulukları, dil öğrenme ve konuşabilme, karmaşık problemleri çözebilme gibi yetenekleriyle hayvanlardan ayrılır. Dil bir topluluk içinde yaşanarak öğrenilir. Matematikten müziğe, bir dizi bilim ve sanat dalı dil bilmeden öğrenilemez. Dilin bir özelliği de kuşaktan kuşağa bilgi aktarımını sağlamasıdır. Doğduğu zaman kendi varlığının farkında olmayan insan yavrusu ilk önce açlık, susuzluk gibi temel gereksinmelerinin karşılanması için tepki gösterir. Çok geçmeden ona yakın ilgi gösteren ana babasını ve öteki bireyleri tanır. İlgi alanı genişler, çevresiyle bağlar kurar. Küçükken aile çevresinin, daha sonra öğretmenlerinin ve arkadaşlarının davranışları, içinde doğduğu toplumun görenek ve gelenekleri kişiliğini etkiler. İnsanın tek tek başkalarıyla ve toplumsal çevresiyle olan ilişkisi psikolojinin ilgi alanına girer.