Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
08:10, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Menü
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 28 Mart 2025 - 08:10
Arama
MaviKaranlık Forum
Osmanlı Çadırları
-
Tek Mesaj #2
_KleopatrA_
Ziyaretçi
5 Şubat 2010
Mesaj
#2
Ziyaretçi
Otağ
Padişahlara ve beylere mahsus büyük süslü çadır.
Otağ, Orta Asya Türk devletlerinde bir azamet, Müslüman-Türk devletlerinde ise bayrak ve tuğla beraber hakimiyet alâmeti olarak telakki edilmiştir. Çin kaynaklarına göre eski Türklerde bayraksız otağ, otağsız bayrak olmazdı. Uygurlarda, hakan çadırlarına Bayraklı otağ denilirdi. Bundan, hakanın çadırının aynı zamanda savaş karargâhı olduğu düşünülebilir.
Otağlar renkleriyle de sahibinin devlet içindeki mertebesini belirtirdi. Göktürk ve Uygur hakanlarının çadırları, Altın otağ olarak adlandırılırdı. Otağlar ayrıca üzerlerini örten keçenin rengine göre ak, boz, kızıl, kara gibi isimler de alırlardı. Hakanın hareminin bulunduğu çadır, daima beyaz renkli olurdu. Oğuz Han'ın çadırı, kaynaklara göre, her direği altın varakla kaplı ve üzeri yakut, safir, zümrüt ve firuze ile süslenmiştir. Otağlar, bir ev büyüklüğünde olup, içerisi perdelerle odalara ayrılmıştı ve bir evde bulunması gereken bölümler mevcuttu. Altınordu Devleti'nde hakana ait çadır, beyaz renkte ve uzaktan bir tepeyi andırırdı. Divanhanesinin zemini, ipek halı döşeli ve ortada hakanın oturacağı kıymetli taşlarla süslü taht bulunurdu.
Türk hakanlarının çadırları, kubbeli olur ve gök kubbenin yeryüzündeki bir modeli olarak telakki edilirdi. Eski Türk devlet teşkilâtına göre, gökkubbe altında devlet, çadır kubbesi altında ise ailenin mahremiyeti bulunurdu. Eskilerden beri halk arasında kullanılan çadırını başına yıkmak deyimiyle, devletin veya ailenin yıkılmasının kastedilmesi, çadırın Türk kültüründeki manâsını açıklamaktadır.
Hakan otağı, maiyet otağları ve diğer kişilerin çadırlarının, savaş ve sulh zamanında, belirli bir kurulma düzeni vardı. Bu düzen, asırlarca bozulmadan devam etti. Kırgızlarda, ortaya hakan çadırı kurulur, etrafı çitle çevrilir ve diğer çadırlar, bu çitin dışına kurulurdu. Göktürk ve Uygurlarda ise ortada hakan çadırı bulunur, diğer çadırlar rütbeye göre çadırın etrafında halka şeklinde dizilirdi.
Otağ-ı hümâyûn ise, Osmanlı Devleti'nde padişaha mahsus çadırlardır. Çetr-i hümâyûn veya renginden dolayı kızıl çadır olarak da kaynaklarda geçmektedir. Türk sanatının en parlak numunelerinden olan otağ-ı hümâyûnlar, Orta Asya dan beri gelen çadır an anesinin en mükemmel hâlini almış şekilleridir.
Otağ-ı hümâyûn, birbirine geçilebilen birkaç çadırdan meydana gelirdi. Asıl otağ-ı hümâyûn yedi direkli olup, birbirleriyle bağlantılı bu çadırlar grubunun, cepheden üç kubbeli bir görünüşü vardı. Bu üç kubbenin biri padişahın dinlenme ve arz odası olan divanhâne, diğeri hamam odası, üçüncü kubbenin altı ise hazîne-i hümâyûnun muhafaza edildiği kısımdı. Otağ-ı hümâyûn, savaş meydanında veya konak yerindeki yerleşmede merkez noktasını teşkil ederdi. Sefer süresinde otağın muhafazası, sipahi ve silâhtar bölüklerinin vazifesiydi. Otağ-ı hümâyûnun çevresindeki birinci sırada altı bölük askerlerinin çadırları, ikinci sırada yeniçerilerin çadırları bulunurdu.
Seferde veya padişah başka bir yere gideceği zaman otağ-ı hümâyûn iki takım olarak tertip edilirdi. Padişah, bir konak yerindeyken ikinci otağ, bir sonraki konakta hazır edilirdi. Bir sonraki konak yerine hareket eden otağ-ı hümâyûnun bakımı ve muhafazası, sipahi bölüklerinden bir subayın emri altında yapılırdı.
Otağ-ı hümâyûnun sefere hazırlanması, yeniçeri ağasının kontrolünde, otakçıbaşı tarafından yapılırdı. Sefer tuğlarının dikilmesinden sonra rikab ağaları, İstanbul da bulunan dergâhların şeyhleriyle birlikte Sultanahmed meydanındaki çadır mehterleri ocağında bulunan otağ-ı hümâyûnu, dua ve ilâhilerle kaldırıp, Bâbüssaâde önüne getirirler, burada önceden dikilmiş tuğlarla birlikte yine dua ve tekbirlerle alıp, sayıları 400-700 arasındaki çadır mehterleri alayıyla, sefer Anadolu yönünde ise Üsküdar, Doğancılar meydanına; Avrupa yönünde ise Davutpaşa sahrasına kurarlardı. Böylelikle bütün İstanbul halkı seferin nereye olduğunu anlardı. Otağın, konak mahallinin en güzel manzaralı yerine kurulmasına itina edilirdi. Yerin seçilmesi, konakçıbaşının vazifesiydi. Konakçıbaşının rütbesi, beylerbeyi, sancak beyi veya kapıcıbaşı payesinde idi. Muharebe meydanına gelindiğinde, otağ-ı hümâyûnun kurulması esnasında, orduda bulunan toplar ve yeniçerilerin tüfekleriyle üç defa ateş ederek selamlamaları âdetti. Sefer müddetince, mehterhâne tarafından ikindi nevbeti vurulurken, otağın giriş kapısının perdesi açık tutulur. Burada konakçı ve otakçı nöbet tutarlardı ve nevbet vurulması bittikten sonra mehterhânenin yaptığı duaya katılırlardı.
Padişah otağları pamuk ipliğinden dokunmuş kumaşlarla yapılır ve kırmızı renkte olurdu. Şehzade, vezir ve beylerbeyleri de kırmızı çadır kurabilirlerdi. Ancak, esas kırmızı çadır padişahlara mahsustu.
Nemçe (Avusturya) Seferi esnâsında Kanunî Sultan Süleyman ın çadırı kaynaklarda şöyle tasvir edilir: Çeşit çeşit boyalarla sanatkârâne bir tarzda nakışlarla süslenmiş, yüksek divanhâneli çadırlardan meydana gelmiş otağın zemini, o zamana kadar görülmemiş tarzda dokunmuş ipek halılar ve kilimlerle döşenmişti.
Padişahlar sefere bizzat gitmezlerse otağlarını, sefere memur olan serdâr-ı ekreme verirlerdi. Zigetvar Seferi esnasında Kanunî Sultan Süleyman ın otağı olan çadır, Sultan Üçüncü Murad tarafından sefere giden sadrazam ve serdâr-ı ekrem Sinan Paşaya verilmiş, daha sonra da aynı otağ Satırcı Mehmed Paşa tarafından Macaristan Seferi esnasında kullanılmıştı.
Otağ-ı hümâyûnların dikilmesi ise otağ-geren-ı hassa denilen sanatkârların vazifesiydi. Bunlar, dört bölük olan çadır mehterlerinden ayrı yedi kişiydiler. Ayrıca hayme-dûzân (çadır dikiciler), nakış-dûzân (nakışçılar) gibi sanatkârlar da otağ imalinde çalışırlardı.
dallog.net
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 08:10
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Ã…ÂÂÂu Anda DinlediÃâ€ÂŸiniz Ã…ÂÂÂarkÃâ€Â±
WaRrioR
-
22:51
Forum OyunlarÃâ€Â±
Uydurmasyon Kampanyalar YaratÃâ€Â±n
WaRrioR
-
22:01
Forum OyunlarÃâ€Â±
Uykusuzlar Buraya, Gece Sohbetimiz
WaRrioR
-
23:18
Forum OyunlarÃâ€Â±
SÃâ€Â±kÃâ€Â±ldÃâ€Â±m, ne yapabilirim?
Dilhun
-
22:24
CevaplanmÃâ€Â±ÅŸ
SÃâ€Â±kÃâ€Â±ldÃâ€Â±m
WaRrioR
-
22:08
Forum OyunlarÃâ€Â±