Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Mart 2010       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Fyodor DOSTOYEVSKİ (1821-1881)
MsXLabs.org & Temel Britannica

Dün­yanın en büyük yazarlarından biri olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Moskova'da doğdu. Babası yoksul bir doktordu. İlk eğiti­mini annesi verdi. Daha sonra bir Fransız öğretmenden ders aldı.
Babası sert ve acımasız bir adamdı. Annesi 1836'da genç yaşta ölünce, Dostoyevski ağa­beyi ile birlikte Askeri Mühendislik Okulu'na verildi. Okulun katı - kuralları ve babasının cimriliği yüzünden zor geçen bu yıllarda Fyodor zamanının büyük bir bölümünü ede­biyata ve okumaya verdi. Rus ve Avrupa edebiyatını bu sırada tanıdı. 1839'da okulday­ken babasının çiftlikte kendi serflerince öldü­rüldüğünü öğrendi. Okulu bitirdikten kısa bir süre sonra edebiyatla uğraşabilmek için as­kerlikten ayrıldı ve 1846'da ilk romanı İnsan­cıkları yayımladı. Kitap okuyuculardan ve eleştirmenlerden büyük ilgi gördü. Aynı yıl­larda Çar I. Nikolay'ın baskıcı yönetimine karşı devrimci bir grubun toplantılarına katı­lan Dostoyevski, bu etkinliklerinden ötürü 1849'da tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıl­dı. Sekiz ay hücrede tutulduktan sonra ceza­nın yerine getirilmesine birkaç dakika kala bağışlanarak Sibirya'ya sürgüne gönderildi. Sibirya'da geçen yılların onda bıraktığı izler, Ölüler Evinden Anılar (1861-62) ile Yeraltın­dan Notlar (1864) adlı romanlarında görülür. Sürgündeyken sıradan Rus insanına yakınlık duymaya başlayan Dostoyevski, sonraki ya­pıtlarının çoğunda aşağılanan ve acı çeken bu insanların iç dünyalarına yer verdi. İsa gibi acı çekerek insanları kurtarma düşüncesi daha önceki devrimci düşüncelerinin yerini almaya başladı. Köktenci siyasal çözümler yerine, Çar II. Aleksandr'ın reformlarına bel bağladı.
1857'de evlenen Dostoyevski'nin yaşamının büyük bölümü borç içinde geçti. Ayrıca, sık sık sara nöbetleri geçiriyordu.
1859'da Amcamın Rüyası adlı komik bir öykü yazdı. Bunu kısa bir roman izledi. Bu romanın yayımlanmasının ardından 10 yıl önce ayrılmak zorunda kaldığı St. Petersburg'a dönmesine izin verildi. 1860'ta ağabeyi ile birlikte "Zaman" adlı bir dergi çıkardı. Dergi­de Ezilenler tefrika edilmeye başladı. İlk kez bu romanda küçük bir kız çocuğunun iç dünyası derinlemesine inceleniyordu.
Dostoyevski, 1862'de doktorların önerisi üzerine Avrupa'ya gitti. Döndükten sonra, Avrupa izlenimlerini anlatan yazı dizisi yü­zünden dergisi kapatıldı. O da, kumarda şansını denemek için yeniden Avrupa'ya gitti. Rus­ya'ya dönünce, "Çağ" adında yeni bir dergi çıkarmaya başladı. İlk olarak bu dergide yayımlanmaya başlayan Yeraltından Notlar daha sonraki büyük romanlarının habercisiy­di. Ne var ki, eleştirmenlerden pek ilgi görmedi. Karısı ve kardeşi ölen, dergisi de kapatılan Dostoyevski umutsuzluğa kapılarak Paris'e gitti. Orada kendini kumara verdi ve tüm malvarlığını yitirdi. Bu acılı dönemin ürünü bir başyapıt olan Kumarbaz'dır.
1866'da yayımlanan Suç ve Ceza uzun yılların birikimine dayanan bir sürecin sonun­da ortaya çıktı. Bütün romanlarında olduğu gibi iyilik ile kötülük arasında çetin bir iç mücadelenin yer aldığı Suç ve Ceza'da ana tema özgürlük arayışıdır. 1867'de genç sekre­teriyle evlenen Dostoyevski'nin yaşamı karı­sının çabalarıyla bir ölçüde düzene girdi; ama parasal sıkıntıları azalmadı. Bu dönemde Budala, Ebedi Koca, Ecinniler adlı romanları yazdı. Bunlardan Budala'daki Miskin tipi, iyilik, sevgi ve inanç dolu saf kişiliğiyle okur­ların gönlünde yer aldı.
Karamazov Kardeşler adlı son romanında tüm yazarlık yaşamı boyunca yer verdiği felsefi, dinsel ve toplumsal temaları bir arada işledi.
Uzun süren sara hastalığının ciğerlerinde yol açtığı yıpranma sonunda ölen Dosto­yevski, 19. yüzyıl romancıları içinde en çok okunan ve üzerinde en çok tartışılanlardan bi­ridir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!