Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
11:56, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazartesi, 15 Aralık 2025 - 11:56
Arama
MaviKaranlık Forum
Dünyadaki Büyük Depremler
-
Tek Mesaj #3
Daisy-BT
Ziyaretçi
26 Mayıs 2010
Mesaj
#3
Ziyaretçi
Dünyanın en bahtsız ülkelerinden biri olan Haiti, olanca yoksulluğu ve zorlu yaşam mücadelelerinin yanı sıra, şimdi bir de doğal afetin felakete dönmesiyle birlikte yeni ve olumsuz bir dönemece girdi.
Haiti önceki gece (12 Ocak 2010) şiddetli depremle sarsıldı. 7.0 Büyüklüğünde meydana gelen depremde, birçok binanın kullanılamaz hale geldi ve enkaz altında on binlerce kişinin kaldı ve on binlerce kişi hayatını kaybetti. Küba ve Dominik Cumhuriyeti’nde de hissedilen depremden sonra artçı sarsıntılar meydana geldi. 1 dakika süren büyük deprem ve ardındaki 5,5 ve 5,9 büyüklüğündeki artçı sarsıntılar nedeniyle çöken ve büyük zarar gören binalar arasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Parlamento binası, bakanlıklar, kiliseler ve oteller de bulunuyor.
200 yıldan uzun süredir en şiddetli depremin meydana geldiği Haiti’de başkent Port-Au-Prince büyük oranda yıkıldı. Kenti otobüsle gezen gazeteciler, Port-Au-Prince’deki durumun ciddi, can ve mal kaybının büyük olduğunu her geçen dakika ortaya çıktı.
Kamu binalarının harabeye döndüğünü, binlerce insanın evsiz kaldığı, ağır yaralı olan bazı kişilerin hastanelere yetiştirilmeye çalışıldığı felaket anı…İşin kötüsü başkent Port-au-Prince’i vuran 7 büyüklüğündeki depremde ölü sayısının 100 binlere yaklaşabileceği ifade ediliyor.
İngiliz sivil toplum kuruluşu “Save the Children”, depremden en az 2 milyon çocuğun etkilendiğini bildirdi. STK’nın acil durumların yönetiminden sorumlusu Gareth Owen, 7 büyüklüğündeki depremin ve insani felaketin Haitili çocuklar için çok derin travmaya yol açan bir deneyim olduğunu belirterek, depremden etkilenen 2 milyondan fazla çocuğun birçoğunun yaralandığını ve yetim kaldığını kaydetti.
BM, acil yardım fonundan 10 milyon dolar, Kanada 5 milyon dolar, Avrupa Komisyonu 4.5 milyon dolar, İspanya 4.5 milyon doların yanı sıra 3 yardım uçağı ve 100 tonluk acil yardım malzemesi, Hollanda 3 milyon doların yanı sıra 60 kişilik arama-kurtarma ekibi, Almanya 2.17 milyon dolar ve acil yardım ekibi, Çin 1 milyon dolar, birçok ülke de ekip ve malzeme göndereceğini açıkladı. Türkiye’de bu yardım kervanına katılacağını dün açıkladı. Türk Dışişleri Bakanlığı, dün bölgeye bir Kızılay ekibi gönderildiği ve yine 9 kişiden oluşan ve hazırlıklarını tamamlayan GEA Arama-Kurtarma-Ekoloji Grubu’nun bugün İstanbul’dan deprem bölgesine hareket ettiğini açıkladı.
Haiti Başkenti Afet Bölgesi
Korkunç depremde ölenlerin sayısını kesin olarak tahmin etmenin zor olduğunu söyleyen Başbakan Bellerive, ”Öyle çok bina, öyle çok inşaat yıkıldı ki, içindekilerle birlikte ölenlerin sayısının 100 binin üzerinde olduğunu düşünüyorum” dedi.
Uluslararası kamuoyunun dikkat kesildiği bu depreme çeşitli ülkelerden yardım yağmaya başladı. Haiti’ye içme suyu, gıda, ilaç ve ilk yardım malzemesi taşıyan ilk yardım uçağı olaydan 1 gün sonra bölgeye ulaşırken, başkent Port-Au-Prince’te arama kurtarma çalışmaları başladı.
Bu satırları yazdığımız sırada uçakla gelen az sayıda arama kurtarma ekibi de köpekler yardımıyla enkazlar arasında canlı kalabilenleri arama kurtarma çalışmalarını yürütüyordu.
Tarihe bir bakalım: Bam Depremi Bize Bir Fikir Vermiş Miydi?
Bazı coğrafyalar deprem kuşağında, diri deprem üreten faylar bu coğrafyadan geçiyor, Japonya, Asya’nın ortaları, İrsan, Türkiye Kuzey Anadolu Fayı gibi. Bu coğrafyaların başka bir ortak özelliği daha var: Daha çok fakirliğin, daha kötü çevre şartlarının hüküm sürdüğü coğrafyalar bunlar. 6 ya da 6.5 büyüklüğünde bir deprem Japonya’da bir kişinin bile ölmesi sonucu yaratmıyorken aynı büyüklükte bir deprem örneğin İran’da, Pakistan’da, Türkiye’de bir anlamda faciaya dönüşmekte ve büyük kayıplara yol açmaktadır.
Birbirlerine ne kadar da benziyorlar.Tarih bir yerlerde tekrarlanıyor ders çıkarılmadıkça….
Bizde yaşanan 17 Ağustos 1999’daki 7.4 büyüklüğündeki Marmara depreminden sonra dünyada meydana gelen ve büyük felaketlere sahne olan bazı büyük depremlere göz atalım.26 Aralık 2003 de İran’nın Bam kentinde 6.6 büyüklüğündeki deprem 28 bin kişinin ölümüne 30 bin kişinin yaralanmasına yol açmış, kentte dayanımsız eski tip yapıların neredeyse hepsini yerle bir etmişti.
İran’da neredeyse ilkel sayılacak bir kentsel çevrede, sağlıksız; özensiz yapılaşma koşulları altındaki binlerce insanın doğal afetlere karşı dayanımsız ortamda bir anda yok oluşunun ve Bam kentinin bir taş yığınına döndüğü felaketti bu sahneler.
O zaman da sormuştuk: Yingksiu depremi bize neyi hatırlatıyor?
12 Mayıs 2008’de Çin’de meydana gelen ve 8 büyüklüğündeki deprem kasabada yaşayan 10 bin kişiden sekiz binini bir anda yok etmişti ve kasabayı haritadan silmişti. Bu kasaba çevresindeki bölgede yaklaşık 35 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Sonra ilave etmiştik: Bu resimlere bakınca bizdeki Adapazarı, Gölcük, Yalova ve Düzce’nin 1999 yılı görüntüleri arasındaki ne çok benzerlik olduğunu görüyoruz. Yıkım her yerde yıkım. Unutunca, yok sayınca afetler önlenebiliyor sanki.Fark etmeyince, “ne olacak canım” dendiğinde can kayıpları durdurulabiliyor sanki. Deprem tehlikesinden bahsedince “hııı, ülkeyi -bölgeyi kötüleme, turizmi baltalama” ya da “depremden konuşanlar rant projesini savunuyorlar” diyenler olası depremi önleyebilecekler sanki.
Güllük gülistanlık, “inşallah”lı “maşallah”lı sözlerle gerçeklikler örtülebilirmiş gibi.”
Yingksiu depremi bize neyi hatırlatıyor?
Dünyanın en bahtsız ülkelerinden biri olan Haiti, olanca yoksulluğu ve zorlu yaşam mücadelelerinin yanı sıra, şimdi bir de doğal afetin felakete dönmesiyle birlikte yeni ve olumsuz bir dönemece girdi
Bir insanlık trajedisi olarak deprem
Haiti’de geçtiğimiz gün meydana gelen depremden ilk belirlemelere göre 3 milyon kişinin etkilendiği belirtiliyor. Kızılhaç Örgütü depremde 45-50 bin kişinin ölmüş olabileceğini ilk dakikalardan itibaren tahmin etti. Kötü tahminler yüz bine doğru gideceği yönünde. Enkaz altında kalan binlerce kişiyi kurtarmak için ise zamana karşı yarış halen sürüyor.
İşte felaket anından sonra ajanslarda “haber” haline gelen, felaketin dünyaya duyulmasıyla olağan üstü hareketliliğin başladığı “afet bölgesi” eğer planlanabiliyorsa ortaya çıkan kriz yönetilmeye ve başta can kayıplarını azaltacak, yaralılara hemen uzanacak bir zincir oluşuyor. Bununla birlikte yaşamını sürdürenlere gıda yardımı, temiz su, acil barınma hizmetleri götürülmesi yine afet planlamasının alt başlıklarından biri.
Afet anından başlamak üzere sürdürülen bu çalışmalar eğer organize bir ön hazırlık varsa mümkün olmaktadır. Diğer türlüsü, maalesef belli ölçülerde 17 Ağustos’ta Türkiye’de yaşanan şekliyle ama daha sonra İran, Çin ve bugün Haiti’de gündeme gelen krizin yönetilememesi, kaos ve büyük bir travma “afetlere hazırlık kültürünün” eksikliği olarak görülebilir.
Afetlere karşı dayanımlı çevre kurmak bir insan hakkı meselesidir
Haiti depremi ve ondan önce dünyada gördüğümüz Bam ve Yingsu depremleri açık açık olası beklenen İstanbul depremine bizi taşıyor. Bu manzaralar bizi hazırlıksız yakalanabilecek bir İstanbul depremi konusunda uyarıyor. Doğanın 1999 da verdiği ciddi uyarı ve bugüne kadar “hazırlanın artık” şeklinde de algılanabilecek olan tanıdığı süreyi gün gün, saat saat dolduruyoruz.
Bugün 17 Ağustos 1999 büyük yıkımından sonra oluşan bilinç dağılmış durumda. Başta hükümet bu dönemlerde kurulmuş Deprem Konseyi türünden örgütleri ‘faydasız’ bulup kapatarak ve yerine hiçbir şey geçirmeyerek bu konudaki aymazlığın en önde müsebbipleri sayılmalıdır. Bu hatırlatmayı en başa koymalıyız bir kere.
Ondan sonra, toplum nezdinde bu konuların takipçisi olması beklenen sivil toplum ve ondan daha önemlisi meslek odaları (TMMOB odalarını ve Mimarlar Odasını kastederek) tarafından konunun unutulup uyutulmasını, 17 Ağustos yıldönümlerini anma ritüeli haline getirenleri de ikinci sıraya yerleştirmek gerekir. Toplumun önüne ciddi hiçbir pratik koyamayan, risklerin azaltılmasına ilişkin hiçbir somut-pratik-can alıcı önermeyi yapmayan (ve ya yapamayan) bu örgütlerimizin sadece durumu eleştirmekle yetinen politikaları için acaba ne söylemek gerekir?
Üçüncü sırada ise toplumun kendisi, uçucu belleği ile oradan oraya savrulan ve her dönem küçük faydaların peşinde sürüklenen ve genel çıkarlarının izini kaybeden halkımızı koymak hiç de haksızlık olmayacaktır herhalde. Can korkusu nedeniyle 1999 ve 2000 yıllarında gösterdiği duyarlılığı yitiren toplumun yönetimler üzerinde bir yaptırımı da kalmamış görünmektedir.
Durum bu açıdan da oldukça umutsuzdur tabiî ki.Şimdi Haiti başkenti Port-Au-Prince de yaşanan felaket için soruyoruz:
Bize bir şey hatırlatıyorsa eğer, bu kenti ve bu ülkeyi afet zararlarına karşı önemleler alacak ve afetlerin felakete dönüşmesini önleyecek görevlerimizi hatırlayabilir miyiz acaba?Daha da geç olmadan…
Kaynak. Mimdap
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 11:56
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...