Arama

İslam'da Adalet İlkesi - Tek Mesaj #3

The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
17 Kasım 2010       Mesaj #3
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
ADALET

Adaletin sözlük anlamı, her şeyi yerli yerine koymak, leyhte ve aleyh­te aşırılıktan kaçınmak demektir. Ay­nı kökten gelen * itidal"de aşırılıktan kaçınmayı, herşeyi denge noktasında tutmayı ifade etmektedir. Adalet, hu­kuk terimi olarak, "Belli bir toplum­sal teşkilatlanmada herkese yasalar­la tanınmış hakkını vermek, yasaları herkese eşit olarak uygulamaktır" di­ye tanımlanmaktadır. Daha genel bir ifadesi de şöyledir: Bir toplumda her­kesin hakkından emin olması, hiçbir şekilde zulüm ve haksızlığa konu ol­mayacağını bitmesidir.
İslam, adaletin gerçekleşmesine, zulüm ve haksızlığa en küçük ölçüde bile olsa yol açılmamasına büyük önem vermiştir. Kur'an'da en çok ge­çen temel kavramlardan biri adalet­tir. Düşmana bile adaletle muamele etmek, ceza verirken aşırılıktan ve zu­lümden kaçınmak, suça en uygun do­zu tespit etmek esastır. Bir suçluyu ce­zalandırma imkânına sahipken affet­mek ise Allah'a bağlılığa daha yakın olarak nitelendirilmiştir.
"Şüphesiz ki Allah, size emanet­leri ehline vermenizi, insanlar arasın­da hükmettiğiniz zaman da adaletle hükmetmenizi emreder" (Kur'an, 4/58).
Bu ayet Mekke'nin fethi sırasın­da inmiştir. Mekke fethedilince o ana kadar Kabe hizmetini yürüten Talha bin Osman Kabe'yi kilitlemiş ve anah­tarı Hz.Peygamber'e vermek isteme­mişti. Hz.Ali de Kabe'nin anahtarla­rını zorla almıştı. Bu olay üzerine bu ayet inmiş, Peygamberimiz'in Kabe anahtarını Talha bin Osman'a iade eV-tirmişti. Ayette geçen "emanetleri eh­line vermek" ifadesi ile bütün kamu görevlerinin, mevkilerin ancak liyakat sahibi kimselere verilmesi gereğinin emredildiği bütün din alimlerince ka­bul edilmiştir.
"Ey iman edenler! Adaleti titizlik­le ayakta tutan (hâkimler) ve Allah için şahitlik eden (kimse)ler olunuz. (O hükmünüz ve şahitliğiniz isterse kendinizin, ana-babanızın, yakın ak­rabanızın aleyhine olsun. (Hakkında şahitlik ettikleriniz) ister zengin ister fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize kapılıp adaletten sapmayın. Şahitliği eğer bü­ker veya şahitlik etmekten kaçınırsa­nız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." Kur'an, 4/135).
Görüldüğü üzere ayette insanların adaletten sapmasına neden olan eko­nomik, sosyal, psikolojik hususlar sa­yılmış, hüküm vermede ve tanıklık et­mekte bunlara itibar etmeyip yalnız Allah'tan korkmak telkin edilmiştir.
M aide sûresi 8. ayeti ile Nahl sû­resi 90. ayeti de Adalet konusunda önemli ilkeler ortaya koyan ayetler­dendir.
Müslümanlıkta birçok alanda ol­duğu gibi, adalet konusunda da esas müeyyide (yaptırım) Allah korkusu­dur. O'nun her şeyi gördüğü, bildiği, denetlediği inancıdır. Din bakımından sorumluluğun evrensel çapta kayna­ğı budur.
Peygamberimiz'in konuya ilişkin görüş açıklama ve buyrukları da dik­kate değer özellikler taşımaktadır.
"Hâkimlerin iki bölüğü cehen­nemde, bir bölüğü cennettedir. Ger­çeği bilen ve buna göre hüküm veren cennettedir. Gerçeği bildiği halde bu­na aykın hüküm verenle, bilgisiz hü­küm veren ise cehennemdedir."
"Hâkimler sana lehinde hüküm verseler de sen gerçek hükmü vicda­nından iste" anlamındaki hadisler bunlara örnektir.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: