ADALET
Adaletin sözlük anlamı, her şeyi yerli yerine koymak, leyhte ve aleyhte aşırılıktan kaçınmak demektir. Aynı kökten gelen * itidal"de aşırılıktan kaçınmayı, herşeyi denge noktasında tutmayı ifade etmektedir. Adalet, hukuk terimi olarak, "Belli bir toplumsal teşkilatlanmada herkese yasalarla tanınmış hakkını vermek, yasaları herkese eşit olarak uygulamaktır" diye tanımlanmaktadır. Daha genel bir ifadesi de şöyledir: Bir toplumda herkesin hakkından emin olması, hiçbir şekilde zulüm ve haksızlığa konu olmayacağını bitmesidir.
İslam, adaletin gerçekleşmesine, zulüm ve haksızlığa en küçük ölçüde bile olsa yol açılmamasına büyük önem vermiştir. Kur'an'da en çok geçen temel kavramlardan biri adalettir. Düşmana bile adaletle muamele etmek, ceza verirken aşırılıktan ve zulümden kaçınmak, suça en uygun dozu tespit etmek esastır. Bir suçluyu cezalandırma imkânına sahipken affetmek ise Allah'a bağlılığa daha yakın olarak nitelendirilmiştir.
"Şüphesiz ki Allah, size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman da adaletle hükmetmenizi emreder" (Kur'an, 4/58).
Bu ayet Mekke'nin fethi sırasında inmiştir. Mekke fethedilince o ana kadar Kabe hizmetini yürüten Talha bin Osman Kabe'yi kilitlemiş ve anahtarı Hz.Peygamber'e vermek istememişti. Hz.Ali de Kabe'nin anahtarlarını zorla almıştı. Bu olay üzerine bu ayet inmiş, Peygamberimiz'in Kabe anahtarını Talha bin Osman'a iade eV-tirmişti. Ayette geçen "emanetleri ehline vermek" ifadesi ile bütün kamu görevlerinin, mevkilerin ancak liyakat sahibi kimselere verilmesi gereğinin emredildiği bütün din alimlerince kabul edilmiştir.
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan (hâkimler) ve Allah için şahitlik eden (kimse)ler olunuz. (O hükmünüz ve şahitliğiniz isterse kendinizin, ana-babanızın, yakın akrabanızın aleyhine olsun. (Hakkında şahitlik ettikleriniz) ister zengin ister fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize kapılıp adaletten sapmayın. Şahitliği eğer büker veya şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." Kur'an, 4/135).
Görüldüğü üzere ayette insanların adaletten sapmasına neden olan ekonomik, sosyal, psikolojik hususlar sayılmış, hüküm vermede ve tanıklık etmekte bunlara itibar etmeyip yalnız Allah'tan korkmak telkin edilmiştir.
M aide sûresi 8. ayeti ile Nahl sûresi 90. ayeti de Adalet konusunda önemli ilkeler ortaya koyan ayetlerdendir.
Müslümanlıkta birçok alanda olduğu gibi, adalet konusunda da esas müeyyide (yaptırım) Allah korkusudur. O'nun her şeyi gördüğü, bildiği, denetlediği inancıdır. Din bakımından sorumluluğun evrensel çapta kaynağı budur.
Peygamberimiz'in konuya ilişkin görüş açıklama ve buyrukları da dikkate değer özellikler taşımaktadır.
"Hâkimlerin iki bölüğü cehennemde, bir bölüğü cennettedir. Gerçeği bilen ve buna göre hüküm veren cennettedir. Gerçeği bildiği halde buna aykın hüküm verenle, bilgisiz hüküm veren ise cehennemdedir."
"Hâkimler sana lehinde hüküm verseler de sen gerçek hükmü vicdanından iste" anlamındaki hadisler bunlara örnektir.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: