Arama


ßaLpaRmaq - avatarı
ßaLpaRmaq
Ziyaretçi
7 Ocak 2012       Mesaj #19
ßaLpaRmaq - avatarı
Ziyaretçi

TANSİYON (DÜŞÜK TANSİYON)
Orta yaşlı ve sağlıklı bir kişide kan basıncı 130/80 mmHg (mm cıva basın­cı) arasındadır. Kalbin kasılarak kanı damarlara pompaladığı andaki (sistol) basınç büyük ya da sistolik kan basıncı, vücuttan dönen kanın kalbe dolduğu andaki (diyastol) basmç ise küçük ya da diyastolik kan basmcı olarak adlandırı­lır. Diyastol anında kan çoktan küçük çevrel (periferik) damarlara ulaşmıştır.
Büyük tansiyon 100 mmHg’nin altı­na düştüğünde düşük tansiyondan (hi­potansiyon) söz edilir. Düşük tansiyon, kan dolaşımının, vücudun gereksinimi­ni karşılayamadığını gösterir. Hastada ani pozisyon değişikliklerine neden olan vücut hareketleri (hızla ayağa kalkma gibi) sonucunda dokulara, özel­likle beyne yeterli oksijen ulaşamaz. Oksijensizliğe son derece duyarlı olan beyin bu durumdan çok etkilenir.
Dinlenme halinde büyük tansiyonu 100 mm’nin altında olanlarda dola­şım yetersizliği oJduğu söylenebilir
BİRİNCİL (ESANSİYEL) HİPOTANSİYON
Bazı olgularda düşük tansiyon kişiyi ra­hatsız etmez ya da önemsiz yakınmala­ra yol açar. Kan basıncının normalin al­tında olduğu kabul edilse de kişi tü­müyle sağlıklıdır. Bazı olgularda ise tansiyonun düşük olduğu oldukça belir­gindir. Kanın damarlarda hareketini sağlayan güç çok hafiftir. Dokulara gi­den oksijen miktarının normalin altına düşmesi, Özellikle beyin dokusunu etki­leyerek düşük tansiyona özgü belirtile­rin ortaya çıkmasına neden olur. Hasta en çok, sağlıklı kişilerde de tansiyonun düşük olduğu sabahları rahatsızlık du­yar; kendini yorgun, isteksiz hisseder ve çok sık esner. En hafif hareket bile çok güç gelir ve olağanüstü bir çaba ge­rektirir. Kızarma ve terlemenin yanı sı­ra, şkktetli baş ağnsr, soğuğa, dayaıuk-
sızlık ve solgunluk görülür.Ruhsal gerilim ishale ve sık idrara çıkmaya neden olur. Özel­likle yemeklerden son­ra dolaşımdaki ka­nın önemli bir bölümünün sindirim sisteminde göllenmesî sonucunda bey­ne giden oksijen miktarının azalması nedeniyle bastırılamayan bir uyku hali başlar. Aym nedenlerle bedensel güç harcamayı gerektiren durumlarda, ka­rım kaslarda toplanması beyni oksijen­siz bıraktığından uyku hali gözlenir.
Her açıdan tümüyle sağlıklı olan in­sanlarda tansiyonun düşmesi nasıl açık­lanabilir? Bunun yapısal bir özellik ol­duğu ve doğuştan geldiği görüşü bir de­receye kadar doğrudur. Düşük tansiyon genellikle normal ya da uzun boylu, uzun kol ve bacaklı, zayıf ve kas yapılan gelişmemiş kişilerde görülür. Zayıflık ve uzun boy gibi, düşük tansiyon da yapısal bir özellik olduğundan endişelenmek ge­reksizdir. Yapısal özellikler dışında tan­siyon düşmesine yol açan önemli bir et­ken böbreküstü bezi dış kabuğundan (korteks) salgılanan ve kan basıncını dü­zenleyen hormonların yetersizliğidir; bu durumun düzeltilmesi için eksik olan iıuımuııfar üasıaya dışarıdan verilir.Otonom sinir sistemini etkileyerek damarların büzülmesini sağlayan ilaçlar kan basıncını yiiksplterelc rahatsızlığın giderilmesini sağlar. Bununla birlikte, otonom sinir sisteminin dengesinin ko­runması için düzenli ve sakin bir yaşam diyet önerilir. Mideye fazla yük bindir­memek için sık aralarla hafif Öğünler yemek gerekir.Sabah kahvaltısı ve öğle yemeğin­den sonra bir fincan koyu kahve, akşam yemeğinde de yatıştırıcı olarak bir bar­dak kırmızı şarap ya da bira içilebilir. Öğleden sonra bir saat dinlenmek de çok yararlı olabilir.
Ayrıca, açık havada dolaşmak ve egzersiz yapmak da hastayı rahatlatır. Hafta sonları kent dışına çıkılmalı, kısa süreli de olsa gezilerle hava ve çevre değişikliği sağlanmalıdır.
Düşük tansiyonlulara öncelikle yüz­me ve kayak, aynca, jimnastik, masaj, özellikle geceleri soğuk duş ve banyo, yüksek karbonik asit içeren kaplıca kür­leri ve güneş banyosu önerilir. Ayrıca bele takılan esnek bir kemer karındaki atardamarlara dışarıdan basınç yaparak genişlemelerini bir ölçüde engeller ve tansiyonun düşmesinin önüne geçer.