Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
14:12, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 20 Aralık 2025 - 14:12
Arama
MaviKaranlık Forum
Alfred Joseph Hitchcock
-
Tek Mesaj #1
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2006
Mesaj
#1
Ziyaretçi
Alfred Joseph Hitchcock
13 Ağustos 1899’da İngiltere’de dünyaya geldi. Gerilim filmleri olağanüstü ilgi görmüş, Hitchcock adı ortalama izleyici için bir yıldızın adı kadar büyük önem kazanmıştır. Eleştirmenlerse onu sinema sanatının büyük ustaları arasına sokmuşlardır. 1979da Amerikan Sinema Enstitüsünün Yaşamsal Başarı Ödülü'nü almış, ertesi yıl da Kraliçe II. Elizabeth kendisine "Sir" unvanı vermiştir.
Babası kümes hayvanları ticaretiyle uğraşan Hitchcock, Londra'da bir Cizvit okulunda okudu. Daha sonra mühendislik öğrenimi gördü. 1920'de, Famous Players Lasky adlı ABD şirketinin Londra şubesinde sessiz filmlerin ara yazı tasarımlarını hazırlayarak sinema dünyasına girdi. İlk filmini 1925'te çekti. Ertesi yıl yönettiği The Lodger (Kiracı) gerilim türündeki ilk yapıtıydı. Blackmail (1929; Şantaj) ise ilk sesli İngiliz filmi oldu. The Thirty-nine Steps (1935; 39 Basamak) ve The Lady Vanishes (1938; Bir Kadın Kayboldu), gibi klasikleşmiş filmlerinin ardından İngiltere'den ayrılarak Hollywood'a yerleşti. Oradaki ilk filmi Rebecca (1940; Rebecca), en iyi film dalında Oscar kazandı.
Bu dönemde, gerilim yaratmadaki teknik ustalığını çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Örneğin Notoriousta (1946; Aşktan da Üstün), kalabalık bir salonun yüksek tavanına yerleştirdiği kamera, bütün salonu gösterdikten sonra görkemli bir inişe geçiyor, bu kamera hareketi ev sahibesinin avucunda tuttuğu ve öyküdeki gerilimin en önemli öğelerinden biri olan anahtarın yakın plana girmesin değin sürüyordu. Rope (1948; Ölüm Kararı) adlı ilk renkli filmiyse, Hitchcock'un başka düzeyde giriştiği bir teknik gösteriydi. Bir apartman dairesinde geçen ve bazılarının süresi 10 dakikaya varan toplam 11 çekimden oluşan film, çekimler arasındaki ustaca geçişlerle, kesintisiz tek bir çekimden oluşuyor izlenimi veriyordu.
1950'lerde Strangers on a Train (1951; Trendeki Yabancı), Rear Window (1954; Arka Pencere) ve Vertigo (1958; Ölüm Korkusu) gibi filmlerde gerilim tekniklerini kusursuzlaştıran Hitchcock, 1960larda yeni bir üsluba yöneldi. Psychoda (1960; Sapık), başroldeki kadının sinema tarihinin en ünlü cinayet sahnelerinden birinde bıçaklanarak öldürülmesi filmin ilk üçte birlik bölümünde yer alıyor; The Birds'de (1963; Kuşlar) kuşları insanlara saldırmaya yönelten şeyin ne olduğu sorusu yanıtsız kalıyor; Torn Curtain (1966; Esrar Perdesi) ile Topaz'daysa (1969; Topaz) bir yandan klasik casusluk öyküleri anlatılırken, bir yandan da bu tür etkinliklerin yarardan çok zarar geçirdiği yolunda güçlü karşı temalar işleniyordu. Frenzy (1972; Cinnet) ve Family Plot (1976; Aile Oyunu), Hitchcock'ın eski üslubuna başarılı bir dönüş yaptığı filmler oldu.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Bu mesajı
1
üye beğendi.
Cevapla
Kapat
Saat: 14:12
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...