Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Temmuz 2015       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Saklanan gerçek: Atatürk Müslüman değildi

Mustafa Kemal Atatürk yıllarca Türkiye Cumhuriyeti’ni bedeninde temsil eden bir ikon oldu. Çocukluğumuzdan üniversiteye kadar onun sözleri üzerinden inşa edilmiş bir ‘dünya görüşü’ zerk edildi kafalarımıza.

Mustafa Kemal askeri vesayetin kendini
meşrulaştırdığı bir bedendi. Bu ikonu once kendisi oluşturmaya başladı. Fakat zaman içinde devlet Atatürk’ü gidişata uygunlaştırdı.

Zamanla Atatürkçü devlet Mustafa Kemal’in sözlerini sansürleme ihtiyacını hisseti. Onu kendisinden kopardı.

Bu sansürün en açık uygulandığı meselelerden birisi dindir. Mustafa Kemal’in cumhuriyetin sahipleri tarafından yüzde 99’u Müslüman olan Türk halkına kolay kolay açıklanamayacak bir özelliği vardı. Atatürk Müslüman değildi. Ve bunu pek çok metinde çok açıkça yazmıştı.

Müslüman olmadığı gibi İslamın Arapların dini olduğunu ve Türklerin gerilemesinin sebebi olduğunu düşünüyordu.

Mustafa Kemal’in agnonstik mi, ateist mi olduğunu bilmiyoruz ama dinsiz olduğu ve bir yaratıcıya inanmadığını gösteren pek çok metin mevcut elimizde. İsterseniz bu noktadan sonra sözü ona bırakalım.

Mustafa Kemal’in yaratılış ve evrim üzerine görüşleri:

“İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.” (Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H)

“Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; denizlerden tekrar karalara geçti.” (Afet İnan Atatürk hakkında Hatıralar va Belgeler 1968)

“Hayat, her hangi bir tabiat harici etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir.” (Afet İnan Atatürk Hakkında 1930)

Mustafa Kemal’in din ve İslam üzerine görüşleri:

"Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din Arapların (..) Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. (..)

"Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)

"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

"... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra..." (Mustafa Kemal'in yazdığı Afet inan imzasıyla çıkan Medeni Bilgiler kitabı 1931)

''Aziz Millet Vekilleri,
Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' (Kaynak:Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389)

“Evet Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..” (Atatürk -Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159 )

''Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum” (Kaynak: Andrew Mango, Atatürk Syf.447 )

''Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir? Efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen düzeltilmesi gerekir." (Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II., s. 217.)

Aslında bu kaynaklar fazlasıyla uzatılabilir ama kanımca durum çok açıktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Müslümanlık ve dinle alakası yoktur.

ufuk uras



ATATURK VE DİN
(Unutturulan gerçekler)
₪ "Türk ulusunun yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir."

- Kaynak: ATATÜRK, 1933, 10.Yıl Nutku, Söylev ve Demeçleri

₪ "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

- Kaynak: ATATÜRK, 1925, Kastamonu Nutku, Söylev ve Demeçleri

Atatürk'ün ilkokullarda dahi öğretilen, çokça bilinen bu popüler sözlerinin arkasında yatan asıl "dünya görüşünü" birçok insan kavrayamamış durumdadır. Devrimlerinin çoğunu (hilâfetin kaldırılması, tevhid-i tedrisat, anayasadan "Türkiye devletinin dini islâmdır" maddesinin kaldırılması, laiklik ilkesinin getirilmesi, Arap harflerinin kaldırılıp Latin harflerinin kabulü vs.) dinin ümmet toplumu üzerindeki hegemonyasını kırma ve millet toplumu yaratma amacıyla yapmış bir liderin hâlâ "samimi bir dindar" sanılması, şüphesiz ki yalancı devletin ve onun şaklabanlarının başarılı sansür politikasının sonucudur. O halde biraz daha ileri gidelim; insan değil koyun yetiştiren korkak devletin politikaları yüzünden okullarda bahsi geçmeyen, unutturulan, sansürlenen, görmezden gelinen sözlerini ele alarak Türk milletinden gizlenen gerçek M.Kemal Atatürk'ü anlayalım:

----

₪ "Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur."

- Kaynak: ATATÜRK, 1933, Milli Eğitim Bakanı Dr.Reşit Galip'e hitaben, İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi

Dine inanan bir insan, ayetleri "dogma" olarak nitelendiremez. Kuran'daki "Allah'ın hükümlerinin asla değiştirilemeyeceğini" belirten ayete atfen "asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur" diyerek Kuran'ın akla aykırı olduğunu söyleyebilen birinin Kuran'a ve dine inandığı düşünülemez.

----

₪ "Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur."

- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı

İslâm'a inanan bir insan İslâm peygamberine saygı gereği "Hz.Muhammed" olarak hitap eder. Yalnızca "Muhammed" hitabında bulunabilecek bir kimse ancak İslâm'a inanmayan biri olabilir.

Ayetlerin Allah tarafından Cebrail aracılığıyla vahyedildiği kesin bir dille Kuran'da belirtilirken, "İslam ananesinde böyle kabul olunur" diyerek, bunun bir done değil bir varsayım olduğunu vurgulamıştır.

Muhammed'in, çevresindeki olaylardan etkilenerek vahiy ve ilham fikri ile harekete geçip peygamberlik iddiasında bulunduğunu söylemiştir. Burada vahiyin Allah kelamı değil, Muhammed'in kendi tasarladığı bir fikir olduğunu belirtmektedir. Böyle bir yorumu ancak dinsiz birisi yapabilir.