Arama

Sokmak Nedir? - Tek Mesaj #2

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SOKMAK g. f.
1. Bir şeyi (bir şeye, bir yere) sokmak, onun bir şeyin içine ya da arasına girmesini sağlamak: Anahtarı kilide sokmak. Elini cebine sokmak.
2. Bir kimseyi bir yere sokmak, onun oraya girmesine izin vermek, bunu sağlamak, onu oraya, içeri almak: Buraya yabancıları sokmazlar. Eylemciler; işgal ettikleri binaya polisi sokmadılar.
3. Bir şeyi, bir şeye sokmak, sivri bir şeyi, bir şeye, bir yere batırmak, saplamak: Toprağa kazık sokmak.
4. Bir kimseyi bir işe sokmak, onu işe yerleştirmek, koymak.
5. Bir şeyi, bir yere sokmak, içeri girmesini sağlamak, dışardaki bir şeyi gizlice içeri geçirmek: Ülkeye kaçak mal sokmak.
6. Bir kimseyi, bir topluluğu bir şeye (eylem) sokmak, onları bir eyleme sürüklemek: Ülkeyi savaşa sokmak. Beni, bu mücadeleye o soktu.
7. Bir kimseyi, bir topluluğu bir duruma, bir yola sokmak, onu içinden çıkamayacağı, ayrılamayacağı bir duruma getirmek: İzlenen politika, ülkeyi bir çıkmaza sokuyor.
8. Bir kimseyi (bedenin bir yerini) sokmak, bir böcek, zehirli bir hayvan sözkonusuysa, iğnesini, dişini batırıp zehrini akıtmak, kanını emmek: Elimi sivrisinek, arı, yılan soktu.
9. Bir şeyi bir şeye sokmak, o şeyle ilgisi olan ya da olmayan bir şeyi eklemek, yerleştirmek: Konuşmasına, bu bölümü neden soktu anlayamadım. Oyunu uyarlarken, araya özgün metinde olmayan espriler sokmuş.
10. Bir yarışçıyı, bir arabayı, atı vb. bir yarışmaya sokmak, onların yarışa katılmasını sağlamak: Atını yarışmaya sokmak. Bazı ülkeler ekiplerini olimpiyatlara sokmuyor.
11. Bir şeyi bir şey haline sokmak, ona belirtilen biçimi vermek, onu belirtilen biçime getirmek: Küçük odayı çalışma odası haline soktu
12. Bir bilgiyi, bir düşünceyi bir kimsenin kafasına, aklına sokmak, aklına girmesini sağlamak; bir kimseye bağlanacağı bir düşünce vermek.
13. Bir kimseyi sokmak, ona, onu kıracak, incitecek sözler söylemek.

sokulmak edilg. f.
1. Bir şeyin içine ya da arasına girmesi yerleştirilmesi sağlanmak.
2. Bir yere alınmak, kabul edilmek:
On sekiz yaşından küçükler buraya sokulmaz.
3. Dışardan gizlice içeri geçirilmek:
Yasadışı yollardan ülkeye sokulan uyuşturucular
4. Bir eyleme, güç bir duruma sürüklenmek:
Bir oldubittiyle savaşa itan ülke.
5. Bir duruma getirilmek: Bir.a bi'kaç ayda bir kütüphane haline sokuldu.

sokuşmak işt. f. Başkalarıyla birlikte dar bir yere girmeye çalışmak.

sokturmak ettirg t. Bir şeyi; bir kimseyi bir yere sokturmak, o şeyin, o kimsenin bir yere girmesini, oraya sokulmasını sağlamak; buna izin vermek: Sınırdan kaçak mal sokturmak. Seni buraya sokturmayacağım.

Kaynak: Büyük Larousse