NAİF sıf. (fr. söze.). Güz. sant. Ustalık (akademik ya da öncü) iddiasında olmayan, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip, kendi kendini yetiştirmiş ressamlar tarafından uygulanan bir sanata denir. (Bk. ansikt. böl.)
♦ a. Naif ressam.
—Ansİkl. Güz. sant. Tabela ya da exvoto ressamlarının ve kırsal bölge portrecilerinin geleneğini sürdüren ve bu geleneğin sönmeye yüz tuttuğu bir dönemde gelişen naif sanat, bir zanaat niteliği taşımaya devam etti. Sanatçılar, XIX. yy. sonlarına doğru, artık anonim olmaktan çıktılar ve Gümrükçü Rousseau’nun hayranı olan Jarry, Apollinaire, W. Uhde, Picasso, De- launay vb. gibi tanınmış kişiliklerin de etkisiyle, bazı isimler gittikçe daha büyük bir ilgi uyandırmaya başladı. Kendini ifade etme gereği (sanatçı çoğu kez mesleğini sürdürürken ya da onu bıraktıktan sonra bu gereği duyar), günlük yaşamdan kaynaklanan bir esin (naif ressamlara "gerçeğin halkçı ustaları" ya da "XX. yy. primitifleri” de denildi), aynı zamanda düşlerin, ütopyanın ya da gizemciliğin çağrısı, duygulu, titiz ve renkli, çoğu kez acemi, ama içten bir sanatın doğmasına yol açtı. Bu sanatın Fransa'daki temsilcileri Bomboiş Bauchant, Vivin, Sâraphine, Dominique Peyronnet, R. Rimbert, J. Eve, Jules Lefranc, Caillaud, vb.'dir. Dünyada ise aralarında Gürcü Pirosmanaşviliy (1862-1918), yunanlı Theofilos (1866-1934), Hlebine okulunun (Yugoslavya) “köylü ressamları'', Haiti ressamları ve ayrıca XVIII. ve XIX. yy. "primitiflerinin izinde giden amerikalı sanatçıların (Grandma Moses, Morris Hirshfield) yer aldığı birçok ressam, naif sanata özgü gelenekleri devam ettirdiler ya da ettirmektedirler. Fransa'da, Laval'deki Naif sanat müzesi (1967'de açıldı) ile Nice'teki uluslararası Naif sanat müzesi (1982'de açıldı) önemli koleksiyonları barındırmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse