Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  platolar.jpg
Gösterim: 12905
Boyut:  319.5 KB

Plato Nedir ? (Özet) :

1) Dekorun kurulduğu yer.
2) Yayla. Platolar, çevresine göre yüksekte kalan ve akarsular tarafından derin vadilerle parçalanmış geniş düzlüklerdir. Türkiye’de platolar çok geniş alan kaplar. Bunun nedeni, üçüncü jeolojik zamanın sonlarına kadar aşınarak düzlük haline gelen arazilerin, dördüncü zamanın başında kıt’a oluşumu hareketleriyle yükselmesidir. Bu olay, düzlüklerin parçalanmasına ve platoların oluşmasına yol açmıştır.

Türkiye`nin platolarına değinmeden önce dikkat edeceğimiz en önemli nokta yurdumuzun bütünü ile plato olmasıdır.
Türkiye bu duruma dış güçle tarafından aşındırılarak peneplen hale gelmiş yüzeylerin 4.zaman başlarında toptan yükselmesiyle erişmiştir. Ancak her yer aynı derece yükselmemiştir. Doğu Anadolu da 2000m olan bu yükselme değeri İç Anadolu da 1000-1500 m , Güney Doğu Anadolu`da 400-800 m, Kocaeli-Çatalca da 200-400 m`ler arasında oluşmuştur. Böylece ülkemizde alçak ve yüksek platolar oluşmuştur. Bunlara en çok İç Anadolu da rastlanır. Kimi platolar peneplen (yontukdüz) yüzeylerin yükselmesiyle, kimileri karstlaşımayla, bir bölümü de volkanik etkilerle oluşmuştur. Bu platoların beşeri ve ekonomik değerleri fazladır.

Yayla Nedir ?
Beşeri ve Ekonomik coğrafya terimidir. Belli bir şekli olmayan geçici bir yerleşim ve ekonomik etkinlik alanıdır. G.D.Anadolu'da Hayvancılığa yönelik yapılırken Karadeniz ve Akdeniz yaylacılığı genellikle Sayfiye (Dinlenme) amaçlıdır.

Plato Çeşitleri


Platoları 4 grupta inceleyebiliriz.

1. Peneplen Platoları

Bu platolar eski kütlelerin aşınım yüzeylerinden oluşurlar. Bu platoların yüzeylerindeki eski kütlelere ait kayaçlar ile tortul kütleleri birlikte görürüz. Bu sahalar genelde Post Neojende dış etmenler neticesinde oluşumlarını tamamlamış şekillerdir.
Bu bakımdan peneplen platoları ülkemizde kimi yerde alçak kimi yerde yüksek sahalar olarak karşımıza çıkarlar. Ülkemizde tipik peneplen platoları olarak KocaeliÇatalca, Menteşe-Uzunyayla, Kula, Denizli, Safranbolu platolarını sayabiliriz.

2. Karstik Platolar

Ülkemizde bu tip platoların tipik örneği Toros Dağlarının orta kesiminde yer alan Taşeli Platosudur. Taşeli platosu genelde II. zamana ait Kretase kalkerleri ile Neojen dolgu maddelerinden meydana gelmiştir. Burası deniz seviyesinden 1500-1750 m. yükseltidedir. Plato yüzeyi Ermenek, Dim, Gökdere, Tatlısu-Alamos vadilerin yukarı çığırları tarafından parçalanması yanında kalkerlerin erimesi sonucu ortaya çıkan dolin ve uvalalar ile çok parçalı bir görüntü kazanmıştır. Ancak bazı yerlerde çukurluklar içerisindeki düzlüklerin boyları 3-4 km.'yi bulabilir.

3. Lav Platoları
Ülkemiz yerkabuğu hareketlerinin en fazla görüldüğü sahalardan biri üzerinde bulunur. III. zaman ve IV. zamanda şiddetli bir volkanizmaya sahne olmuştur. Bu bakımdan volkanlar yanında lavların yığılma alanları da ülkemizde çok yaygındır.
Ülkemizde volkanik platoların en fazla geliştiği bölge volkanizmanın en çok görüldüğü Doğu Anadolu Bölgesidir. Bu bölgemizde Nemrut, Süphan, Tendürek, Büyük ve Küçük Ağrı'nın çıkardığı lavlar geniş sahalara yayılmış ve plato düzlükleri meydana getirmiştir. Erzurum, Kars ve Iğdır'ı içine alan saha tamamen bir lav platosu alanıdır. Gene bu bölgemizdeki Bingöl platosu Güneydoğu Anadolu'daki Karacadağ platosu, İç Anadolu'daki Niğde, Kayseri, Nevşehir arasında kalan saha Türkiye'deki lav platolarına örnek alanlardır.

4. Hafif Yarılmış Aşınım Platoları

Ülkemizdeki Neojen arazileri Post-Neojende yükselmeye maruz kalmış ve daha sonra dış kuvvetlerin etkisi ile aşınıp düzleşmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan düzlükler genelde hafif yarılmış aşınım platoları olarak anılır ve çoğu kez eski göl ve deniz tabanlarında biriken tortullardan meydana gelirler. Hafif yarılmış olan bu platolar yoğun olarak İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde çoğunlukla görülürler.
Urfa-Viranşehir, Hilvan, Haymana-Cihanbeyli, Yukarı Sakarya platoları bu tipe örnek verilebilirler.

Türkiyedeki platoların Dağılışı (Özet)
İç Anadolu: Cihanbeyli, Obruk, Haymana, Uzunyayla ve Bozok Platoları.
Marmara Bölgesi : Çatalca-Kocaeli Platoları
G.Doğu Anadolu Bölgesi: Şanlıurfa, Gaziantep, Mardin Eşiği
Akdeniz Bölgesi : Taşeli Platosu
Ege Bölgesi : Yazılıkaya ve İç Batı Anadolu Platoları
Doğu Anadolu Bölgesi : Erzurum-Kars, Ardahan Platoları

Platoların Türkiyedeki Coğrafi Dağılışı

Kuzey Anadolu Platoları:
Oldukça engebeli olan Kuzey Anadolu `da plato düzlükleri fazla değildir. En önemlileri Batı Kara denizde Safran bolu ve İstanbul boğazının iki yanında yer alan Çatalca-Kocaeli Platolarıdır. Çatalca-Kocaeli platosu, aşındırılarak peneplen hale gelmiş yüzeylerin yükseltisiyle oluşmuştur. Ancak bu yükselme 200-400 m değerleri arasında kaldığından alçak platolara girmektedir. Üzerinde alçak tepelikler mevcuttur. Çatalca sırtları ile Çamlıca tepeleri gibi. Bu plato trakya`da da devam eder.
Batı Karadeniz de yer alan Safranbolu platosu ortalama 500 m yükseltiye sahip peneplen ve alçak platolardandır. Yenice (Filyos) ve kolları Devrek , Araç, Soğanlı ırmaklarıyla parçalanmış olan bu plato kalkerli yapıda olup voklüz kayalıklara sahiptir. Bu kaynaklar sayesinde platodaki vadilerde ileri tarım söz konusudur.
Peneplen platolarının diğer platolardan farkı bunların aşınım yüzeylerinden meydana gelmiş olmalarıdır. Peneplen platoları çoğu kez eski kütleler olduklarından , yüzeyce eski kütlelere ait kayalar yer almakta ve bu eski kütleler içinde altın, gümüş, platin, nikel, krom, çinko, pirit, volfram gibi maden cevherlerine rastlana bilmektedir. Üstelik bu madenler yüzeyde yada yüzeye çok yakın oldukları için kolayca işletile bilmektedirler. Peneplen platoları için diğer bir özellik pınar ve kaynakların bu sahalarda yoğunlaşması ve kaliteli içme sularının özellikle bu sahalarda bulunmasıdır.

Güney Anadolu (Akdeniz) Platoları:

Güney Anadolu`nun en önemli platosu Taşeli platosudur. Toros Dağlarının orta bölümünde yer alan bu plato, karstik etkilerle oluşmuştur. Yüksekliği 2000m yi bulan Taşeli Platosu kalkerli kayalardan oluştuğu için yüzeyinde çok sayıda erime çukurları bulunur. Bu platoda yüzeyde su bulmak güçtür, çünkü yağmur suları kalkerlerin çatlaklarından kırmızı renkli killi topraklar (Terra Rossa) birikmiştir. Bu özelliğe taş çöllerini anımsattığından Taşeli platosu denmiştir. Plato, Ermenek ve Göksu ırmaklarıyla parçalanmıştır.

Taşeli Platosunda sürekli yerleşmeler yoktur: Taşeli platosunun belirtilen özelliklerine göre değerlendirilmesi yapıldığında bu platoda neden yerleşmenin olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar. Plato kırsal yaşam bakımından daimi yerleşme sınırları dışında kalmaktadır. Kır yerleşmeleri su kaynaklarına bağlı olarak kenar yamaçlarda yer almıştır. Bu alanda temel uğraş hayvancılıktır. Kışı köylerde geçiren insanlar ilk baharda plato üzerinde karların erimeye ve otsu örtüsünün gelişmeye başladığı tarihte platoya tırmanırlar. Platoya ulaşan sürüler daha çok dolinlerin tabanında gelişmiş ot ve dikenlerle beslenirler. Bu kısıtlı olanaklara karşılık en büyük güçlük hayvanların su gereksiniminin sağlanmasıdır. Yer yer sulu çukurlar ve ilkel sarnıçlar bu problemi kısmen çözümler. Ancak su azlığı , ot örtüsünün yetersizliği arazinin engebeliliği, kaya yüzeylerinin lapyalar yüzünden çok pürüzlü olması gibi nedenlerle plato üzerinde keçiden başka hayvan yetiştirmek mümkün olmaz.
Plato son bahara dek süren yayvancılık bu mevsimde sislerin ve soğukların bastırması ile sona erer, plato adeta kış uykusuna çekilir.
Teke platosu da karstik oluşumlu diğer platodur. Nüfuslanma az ve tarım geridir. Üzerinde çok sayıda erime çukuru bulunur.

Batı Anadolu Platoları:

Hafif dalgalı düzlükler ve tepelikler halinde Saroz körfezi çevresinde, Çanakkale – Balıkesir arasında ve İç Batı Anadolu da yer alırlar.güneyde menteşe eski kütlesi peneplen plato örneği oluşturur. İç Menteşe platosu, Büyük Menderes ve kollarıyla parçalanmış, kimi yerinde vadiler genişleyerek ovaları oluşturmuş (Tavsa,Yatağan,Çine,Bozdoğan) kimi yerinde daralıp dikleşir. Yüzeyi verimsiz toprakla örtülüdür. Su potansiyeli zayıf olduğundan tarım geridir. Son yıllarda seracılık ön plana çıkmıştır. Bu gelişme her şeyden evvel platoyu terk etmeye hazırlanan kır nüfüsunu yeniden toprağa bağlaya bilmiştir.
İç batı Anadolu da Kula platosu volkanik oluşumludur. Yüzeyinde ilginç volkanik şekiller yer almaktadır.

İç Anadolu Platoları:

Burada, hafif yarılmış aşınım platoları olan Yukarı Sakarya, Haymana, Cihanbeyli, Obruk ve Bozok platolarıyla, volkanik yapılı Niğde-Kayseri platoları ve bir peneplen plato olan Uzun yayla vardır.
Yukarı Sakarya platosu ortalama 800m yükseklikte olup Sakarya `nın kollarıyla yarılmıştır. Toprakları verimli, su kaynağı bol olduğu için ileri tarım sahasıdır.
Haymana-Cihanbeyli, 1000-1200m yüksekliğe sahip masa görünüşlü bir platodur. Kuvvetli akarsu olmadığı için fazla parçalanmamıştır. Kuru tarım yaygındır. Burası aynı zamanda tiftik keçisinin vatanıdır.
Obruk platosu tuz gölünün güneyinde yer alır. Güneyde Karaca dağ, Hasan ve Melendiz volkanlarına yaslanır. Fazla parçalı değildir. Platonun güneyinde Konya ovası yer alır.
Bozok platosu Kırşehir eski kütlesinde yer alır. Kızılırmak ve yeşilırmak`ın kollarıyla parçalanmıştır.
Niğde-Kayseri platosunda yüzeye yayılan tüf, lav ve bunların ayrışmasıyla oluşan maddeler, verimli toprakların yer almasına neden olmuştur. Özellikle volkanik dağlardan doğan dere ve çayların getirmiş olduğu topraklar alçak ve çukur alanlarda birikerek kalın alüvyon tabakaları oluşmuşlarıdır. Bu durum tarımsal potansiyeli artırmıştır. Bu plato Toros dağlarının gediklerinden gelen nemli hava kütleleri sayesinde çevreye göre çok yağış alabilmektedir Dağ üzerinde biriken karlar, bölümün su gereksinimini sağlayan depo durumundadır. Dağların eteklerinde ortaya çıkan çok sayıda su kaynağı, su potansiyelini daha da artırarak sulu tarıma elverişli bir zemin hazırlar.

Platoda Jeotermal kaynakların varlığı da tespit edilmiş ancak henüz yararlanmaya geçilmemiştir. Bunların yanı sıra özellikle Nevşehir ve Ürgüp yörelerinde lav ve tüflerin zemine yayılarak erozyona maruz kalmalarıyla peri bacaları oluşmuştur. Bu şekiller turizm açısından değerli olduğu gibi yöre halkına barınak ya da yiyecek deposu olarak yarar sağlar.
Bu platoda vadi içi ovalarında tarım önem kazanmıştır. Tahıl (buğday, Çavdar...) baklagil, şekerpancarı, patates, soğan gibi kültür bitkileri ilk sırada yer alır, elma yetiştiriciliği ve bağ kültürleri ise meyvecilik açısından ileri bir tarımsal etkinlik olarak dikkat çeker. Bu bölümdeki bağlar Ürgüp ve Niğde`yi Türkiye çapında şarapçılık merkezi durumuna getirmişlerdir.
Niğde - Kayseri platosu volkanik oluşumludur. Uzun yayla bir peneplen platodur ancak oldukça yüksektir.

Doğu Anadolu Platoları:
Genellikle volkanik yapılıdırlar. En yüksek plato Erzurum-Kars platosudur. 2000m ye yakın yükseltiye sahiptir. Türkiye” nin en önemli otlak sahasıdır. Diğer volkanik plato Murat platosudur. Murat ve kolları ile parçalanmıştır. Platoda Tunceli ve bir volkanik dağ olan Bingöl dağı yükselir.

Güneydoğu Anadolu Platoları:

Türkiye” nin İç Anadolu”dan sonra, diğer büyük plato sahası Güneydoğuda yer alır.Gaziantep platosundan başlayan platolar serisi Mardin ”e kadar uzanır. Ancak bu plato kuşağı içinde yer alan volkanik engebeler platoyu kesintiye uğratır. Bu nedenle platolar birbirinden ayrı parçalar halinde bulunurlar. Bunların içinde en karakteristik olanı Urfa-Suruç-Hilvan-Siverek- Viranşehir ve Ceylan pınar ; içine alan kısımdır. Urfa-Viranşehir-Hilvan Platosu diye adlandırılan bu plato Fırat ve kolları tarafından hafif yarılmış aşınım platosudur. Platonun yüzey şekilleri Kuzey-Güney yönlü değişir. Güneyde hafif dalgalı ava görünümünde iken kuzeye çıkıldıkça dik yamaçlar halinde devam eder. Bu yamaçlar arasında büyük düzlüklere de rastlanabilir. Kalkerden oluşan plato yüzeyi üzerinde toprak örtüsü geniş ölçüde yitirilmiş olup zemine ince bir toprak tabakası ile taş ve çakıllar hakimdir. Plato yüzeyi üzerinde toprak ve su azlığı nedeniyle bitki örtüsü son derece fakirdir. Buralarda tek bir köye bile çoğu kez rastlanmaz. Geniş plato yüzeyi nacak ilk baharda sürücülere mera hizmeti görebilir. Alanın en büyük sorunu su teminidir. GAP ile devlet bu sorunu çözümleyerek yöreyi ekonomiye kazandırılmaya çalışılmaktadır. Gaziantep platosu batıdan gelen nemli hava kütlelerine açıktır. Fırat`ı hafifçe parçaladığı bu sahada yer alan ova “verimli hilal” olarak anılmaktadır. Doğal bitki örtüsü ve tarım ürünleri çeşitlilik gösteren coğrafi potansiyeli yüksek bir sahadır.

Platoların Ekonomiye Etkileri
1) Platoların bir bölümü, geçici yerleşme yerleri olan yayla olarak değerlendirilir. Buralarda hayvancılığa dayalı ekonomik faaliyet sürdürülür.
2) Alçak platolarda tarım yapılır. Kuru tarım yöntemiyle tahıllar yetiştirilir.
3) Yerleşim alam için çok elverişli yerler değildir. Bu nedenle tenha yerlerdir.
4) Ulaşım için engelleyici bir özellik taşımazlar.
5) Yüzey suları ve toprak örtüsü bakımından fakir yerlerdir.
6) Sınırlı olarak bağcılık, meyvecilik yapılır.
7) Yüksek olduklarından kışların genellikle soğuk ve uzun geçtiği yerlerdir.

SİLENTİUM EST AURUM