Doğu Anadolu Bölgesi
, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri. Yaklaşık 163.000 km2 yüzölçümüyle ülkenin yüzde 21’ini kaplayan en büyük bölgesidir.
Karadeniz, îç Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine komşu olduğu gibi Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran ve Irak’la da sınır vardır. Karadeniz Bölgesi’yle olan sınırı, Doğu Karadeniz Sıradağları iç sıralarının güney yamaçlarından, Güneydoğu Anadolu’yla olan sınırı da Güneydoğu Toroslar’ın güney eteklerinden geçer. İç Anadolu Bölgesi’yle sınırıysa, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır. Yüzey şekilleri bu sınırın İç Anadolu tarafında bulunan Uzunyayla yöresinde oldukça düz, Doğu Anadolu tarafında daha engebelidir. Bölgenin Akdeniz Bölgesi’yle olan sınırı, aynı zamanda ormansız bir yöre ile önemli ormanların bulunduğu bir yöresinindir.
Türkiye’nin öteki altı coğrafi bölgesinde olduğu gibi, Doğu Anadolu Bölgesi’nin sınırlan da, içindeki illerin sınırlarıyla her yerde bütünüyle çakışmaz. Ardahan, Kars, İğdır, Ağrı, Van, Hakkâri, Muş, Bingöl, Tunceli, Elazığ, çok küçük bazı kesimleri dışında Bitİis ve Malatya illeri bütünüyle bölge içindedir. Erzurum ve Erzincan illerinin büyük kesimleri Doğu Anadolu Bölgesi içinde olmakla birlikte, birincinin Oltu, Olur, Tortum, Narman ve İspir, İkincinin Refahiye ilçeleri Karadeniz Bölgesi’nde kalır. Bunların dışında büyük kesimleri komşu bölgelerde olduğu halde bazı bölümleri Doğu Anadolu Bölgesi’ne taşan iller de vardır. Sivas ilinin Divriği ve Gürün ilçeleri, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ve Afşin ilçeleri, Adıyaman flinin Çelikhan ve Gerger ilçeleri, Diyarbakır ilinin Kulp, Lice, Çermik ve Çüngüş ilçeleriyle Siirt ilinin Aydınlar, Pervari, Eruh ve Şirvan ilçeleri, Batman ilinin Sason ilçesi, Şırnak ilinin Merkez ilçesiyle Beytüşşebap ve Uludere ilçeleri Doğu Anadolu Bölgesi sınırları içindedir. 1941 ’de Ankara’da toplanan ve Türkiye’nin coğrafi bölge sınırları üzerinde çalışmalar yapan 1. Türk Coğrafya Kongresi, Doğu Anadolu Bölgesi’ni Erzurum-Kars, Yukarı Fırat, Yukarı Murat-Van ve Hakkâri olmak üzere dört bölüme ayırmıştır.
Yüzey şekilleri
. Doğu Anadolu, Türkiye’ nin en yüksek ve en engebeli bölgesidir. Ortalama yükseklik yaklaşık 2.000 m’dir. Bölgede Türkiye’nin en yüksek dorukları yer alır. Ağn Dağı 5.137 m, Cilo (Buzul) Dağındaki Reşko (Uludoruk) Tepesi 4.135 m, Süphan Dağı 4.058 m yüksekliktedir. Bunlardan Cilo Dağı, Türkiye’deki anakaranın en yüksek noktasıdır. Öteki ikisi ekleme volkanik kütlelerdir. Doğu Anadolu’da dağlık kesimler arasında kalan çukur alanlar da yüksektir. Bunlardan Başkale Ovası (2.400 m), Yüksekova (2.000 m) ve Erzurum Ovası (1.850 m) Türkiye’nin batısındaki bazı ünlü dağların doruklarıyla aynı düzeyde ya da onlardan daha yüksektir. Doğuda İğdır Ovası (y. 800 m) ve güneybatıda Fırat Irmağının Güneydoğu Toroslar arasında açtığı boğazlar (y. 650 m) bölgenin en alçak kesimleridir.
Doğu Anadolu fiziki coğrafyasının bir özelliği de, yüzey şekillerinin çok çeşitli oluşudur. Erzurum-Kars Platosu yüksek düzlüklere örnektir. Bölgenin güneyinde bir yay çizen ve doğuya doğru yükseklikleri artan Güneydoğu Toroslar, bölgenin orta eksenini oluşturan ve Mercan Dağlarında 3.463 m’ye erişen Munzur Dağlan, en yüksek noktası olan Palandöken Dağında 3.176 m’ye erişen Karasu-Araş Dağlan, batı-doğu doğrultusunda uzanan yüksek ve devamlı dağ sıralandır. Bu dağlar arasında bulunan püskürük arazi önemli yer tutar. Ağrı, Aladağ, Tendürek, Süphan, Nemrut sönmüş yanardağları ilginç biçimleriyle bu çeşitliliğe ayrı bir özellik katar. Çeşitliliği artıran bir başka yüzey şekli olan dağlar arasındaki çukur alanlar tektonik kökenli havzalardır. Bunlar dağ sıralarının uzanışına uygun diziler oluştururlar. Bölgenin kuzeyindeki Erzincan-Tercan-Erzurum-Pasinler-Iğdır, güneyindeki Elbistan-Malatya- Elazığ (Uluova)-Palu-Muş çöküntü alanı dizileri buna örnektir.
Doğu Anadolu’da yüzey şekillerinin ana çizgilerinin oluşması Mezozoyik (İkinci) Zaman (y. 225-65 milyon yıl önce) sonunda başlayıp Tersiyer (Üçüncü) Dönemde (y. 65-2,5 milyon yıl önce) devam eden Alp dağoluşumuyla ilgilidir. Alp dağoluşumuyla kıvrımlar ortaya çıktıktan sonra bölge Oligosen Bölümde (y. 38-26 milyon yıl önce) uzun süren bir aşınma dönemi geçirmiştir. Mezozoyik (İkinci) Zaman sonuyla Senozoyik (Yakın) Zaman (y. 65 milyon yıl öncesinden günümüze) başlarında yan basınçların etkisiyle yükselirken bir daha kıvrılamamış, kırılmalara uğramış, bu kırıklar boyunca yer yer yüzeye çıkan magma, yanardağ konileriyle lav platolarını oluşturmuştur. Senozoyik (Yakın) Zaman içinde ortaya çıkan önemli iklim değişiklikleri de Doğu Anadolu’nun bugünkü görünümünde bazı ayrıntılı izler bırakmıştır. Bu değişiklik sürecinde şimdikinden daha sıcak ve kuru dönemlerle daha serin ve nemli dönemler birbirini izlemiştir. Serin ve nemli dönemlerde yağışlar artmış, dağlardaki bugün 3.000 m’den çok yüksekte bulunan sürekli kar sınırı aşağılara inmiş, elverişli yamaçların önünde biriken karlar vadilere doğru ilerleyen buzulları oluşturmuştur. Son büyük buzul çağının aşınım ve birikim şekilleri Doğu Anadolu’nun yüksek dağ kesimlerinde yer yer çarpıcı biçimde görülür. Ağrı ve Süphan dağlarıyla Hakkâri yöresindeki Cilo ve Sat dağlarında küçük buzullar bulunur. Bingöl Dağlarına adını veren çok sayıdaki göl çanakları da yakın buzul aşmının izlerini yansıtır. Munzur Dağlarında da eski buzulların aşındırması sonucunda oluşmuş buzyalakları ve buzyalağı gölleri vardır.
Doğu Anadolu’nun büyük kesimi Fırat, Dicle ve bunların kolları aracılığıyla suları Basra Körfezine gönderir. Bir kesiminin suları da Araş ve Kura ırmakları aracılığıyla Hazar Denizine gider. Ama Van Gölü çevresinde olduğu gibi sularını dışarıya göndermeyen kapalı havzalar da vardır. Ayrıca güneybatıdaki küçük bir kesim sularını Seyhan’ın ve Ceyhan’ın kollarıyla Akdeniz’e gönderir. Kuzeyde ise Çoruh Irmağının bazı kollarının kaynakları Doğu Anadolu Bölgesi’nin sınır çizgisinin hemen içinde olduğu için, çok küçük bir bölgenin sulan da Karadeniz’e gitmektedir. Doğu Anadolu’nun akarsuları genellikle baharda kabarır, yaz sonuna doğru çekilir. Doğu Anadolu göl bakımından da zengin bir bölgedir. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’ nün yanı sıra Erçek, Çıldır, Hazar başta olmak üzere pek çok irili ufaklı doğal göl bölge sınırlan içindedir. Keban ve Karakaya baraj gölleri bölgedeki önemli yapay göllerdendir.
İklim ve bitki örtüsü.
Yüksek ve dağlık oluşu, dağ sıralarıyla denizden ayrılmış bulunması Doğu Anadolu’nun iklim özelliklerini belirler. Yükseklik, yıllık ortalama sıcaklığın düşük olmasına ve kışların sert geçmesine yol açar. Yıllık ortalama sıcaklık Karaköse’de (Ağrı) ve Erzurum’da 5,9°C, Kars’ta 4,2°C’dir. Ocak ayı ortalamaları bütün bölgede 0°C’nin altında bulunur ve güneybatıdan kuzeydoğuya doğru gidildikçe azalır (Malatya’da —0,9°C, Elazığ’da -1,5°C, Erzincan’da -3,6°C, Erzurum’da -8,7°C, Kars’ta -11,5°C). Türkiye’de şimdiye değin en düşük sıcaklıklar bu bölgede saptanmıştır (Kars’ta -39,6°C, 20 Ocak 1972’de Karaköse’de -45,6°C). Bölgenin dağlık olması yamaçlar arasında karşıtlıklar doğurur ve kısa mesafelerde farklı iklim tipleriyle (mikroklima) karşılaşılmasına yol açar. Kars, Kağızman ve İğdır arasındaki fark buna örnektir. Kağızman’da, Kars’ta bulunmayan çeşitli meyveler yetişir. İğdır’ da ise meyveden başka pamuk bile üretilir. Bölgenin denizden dağ sıralarıyla ayrılmış olması da sıcaklık farklarının artmasına yol açar. En sıcak ay ile en soğuk ayın ortalamaları arasındaki fark Erzurum’da 28,2°C, Kars’ta 28,8°C’dir, Karaköse’de 30,9°C’ye ulaşır.
Bölgenin dağlık olması, yağışların İç Anadolu’ya göre fazla olmasının da nedenidir. Doğu Anadolu, doğusunda bulunan İran’dan daha yağışlıdır. Yağış miktarının 1.000 mm’yi geçtiği yüksek dağlık kesimlerin ve az yağmur alan bazı çukur alanların (Erzincan’da 367 mm, Van’da 380 mm, Malatya’da 387 mm) dışında, yağış miktarı 400 mm’den fazladır. Yağışların yıl içinde mevsimlere dağılışı (yağış rejimi) bakımından Doğu Anadolu’da da öteki bölgelerdeki gibi düzensizlik görülür. Doğu Anadolu’ nun bütün orta, kuzeybatı ve doğu kesiminde (Malayta, Erzincan, Van) en çok yağış düşen mevsim ilkbahardır. Bu kesimlerde kış, yağış payı bakımından ilkbaharın ardından gelir. Halbuki Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en yağışlı mevsim kıştır. Bölgenin kuzeydoğu kesiminde (Erzurum-Kars Bölümü) en az yağış kışın düşer. En çok yağış Erzurum’da gene ilkbaharda görülürken, kuzeydoğu yönünde ilerlendikçe yaz mevsimine kayar. Kars ve Ardahan’da görülen bu yağış rejimi tipi, Avrupa’nın doğu yarısında olduğu gibidir ve Türkiye’nin başka hiçbir yöresinde görülmez. Doğu Anadolu Bölgesi’nin kar yağışlı günler ve yerin karla örtülü olduğu günler sayısı bakımından da öteki bölgelerden çok farklı bir durumu vardır. Kars’ta ve Erzurum’da yerin karla örtülü olduğu günler yılda yaklaşık olarak üç ayı geçer.
Doğu Anadolu’nun doğal bitki örtüsü, orman azlığı ve buna karşılık otsu bitkilerin yaygın oluşu gibi bir özellik gösterir.Ormanlar bölge yüzölçümünün onda birinden daha az yer kaplar. Çayır ve otlaklar ise bölgenin yaklaşık üçte ikisini kaplamaktadır. Kuzey kesiminde yaygın ağaç türleri san çam gibi iğneyapraklılardır; orta ve güney kesimlerdeyse daha çok, çeşitli meşe türleri gibi genişyapraklılar vardır. Bu bölgede orman üst sınırının üstünde belli bir yüksekliğe kadar dağ otlakları, alt sınırının altındaysa step görünüşlü otsu bitkiler topluluğu yayılır. Yalnız, kuzeydoğu kesiminde (Kars ve Ardahan) yazlar serin ve yağışlı geçtiği için, yazın da yeşilliğini koruyan çayırlara rastlanır.
Nüfus
. Doğu Anadolu seyrek nüfuslu bir bölgedir. Son nüfus sayımına (1990) göre Doğu Anadolu Bölgesi’nin sınırlan içinde yaklaşık 6 milyon kişi yaşamaktadır. Bu, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 11’idır. Türkiye’de km2’ye ortalama 73 kişi düşerken, Doğu Anadolu’da 7 kişi düşer. Bununla birlikte yüzey şekillerinin durumuyla ilgili olarak, nüfus yoğunluğunda da bir çeşitlilik göze çarpar. Ovaların nüfus yoğunluğu genellikle bölge ortalamasının üstündedir. Yüksek yaylalarda nüfus yoğunluğu düşüktür. 2.500 m’den yüksekteki dağlık alanlar ise yazın göçebelerin sürüleriyle gelişi dışında neredeyse bütünüyle ıssızdır. Bölge nüfusunun yüzde 58’i bucak merkezi ve köylerde, yüzde 42’si ise il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Bölgedeki kentlerden Malatya ve azalmasına karşın Erzurum’un nüfusu 200 bini aşmakta, Elazığ ve Van’ınki 100-200 bin arasında, Erzincan, Kars, Karaköse (Ağn), Elbistan ve Tatvan’ın nüfusu ise 50-100 bin arasında bulunmaktadır. Bunları izleyen Muş, Bingöl, Erciş, Bitlis, İğdır, Doğubeyazıt, Patnos, Hakkâri, Afşin, Yüksekova ve Şırnak gibi 11 kentin nüfusu da 25-50 bin arasındadır.
Ekonomi.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde ekonomik etkinliklerin başında hayvancılık ve tanm gelir. Bölgede otlakların fazla yer tutması, Doğu Anadolu’nun hayvan varlığı ve hayvansal ürünler üretimi bakımından önemini artırır. Bu üretim, Türkiye genel üretiminin dörtte biri kadardır. Doğu Anadolu’nun kuzeydoğu kesimindeki Kars-Ardahan yöresi hayvancılık bakımından özel bir ortamdır, burada iyi cins sığır yetiştirilir.
Doğu Anadolu’da tarıma elverişli alanlar sınırlıdır ve bütün bölgenin ancak onda biri kadardır. Ekili alanların yüzde 90’nından çoğu tahıla ayrılmıştır. Tahıllar arasında buğday başta gelir, arpa ikinci sıradadır. Tahıl tarımının yaygın olmasına karşılık, sanayi bitkileri ekimi azdır. Ekilen başlıca sanayi bitkileri Elazığ ile İğdır’da pamuk, Malatya, Muş ile Bitlis’te tütün ve Malatya, Elazığ, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Kars, Muş, Van ve Ağrı’da şeker pancarıdır. Şeker pancarı ekimi bölgeye, şeker fabrikalarının yapımından sonra yakın zamanlarda girmiştir.
Meyve ağaçları, yüksek kesimlerde neredeyse bütünüyle ortadan kalkar.Buna karşılık, soğuktan korunmuş bazı çukur ovalarda çeşitli meyveler yetiştirilmektedir. Erzincan, Malatya, Elazığ ovaları bu bakımından önemlidir. Van Gölü çevresindeki dar ovalarda da iyi cins meyve yetiştirilir. Araş Vadisinin Kağızman’dan aşağıda kalan kesimi ve İğdır Ovası da meyve ağaçlarının yoğunlaştığı yerlerdir.
Doğu Anadolu’nun yeraltı zenginlikleri henüz bütünüyle ortaya çıkarılabilmiş değildir. Divriği ve Hekimhan’daki demir, Maden’deki bakır, Kebar’daki gümüşlü kurşun, Guleman’daki (Alacakaya) krom yatakları eskiden beri bilinen kaynaklardır. Linyit bölgede yaygın olup, saptanan en geniş yataklar Elbistan ve Afşin yöresinde bulunmaktadır. Erzurum ve Van yörelerinde petrol belirtilerine rastlanmıştır. Erzincan ve Tercan’da kayatuzu yatakları vardır.
Bölgede sadece büyük merkezlerde sanayi gelişmiştir. Pamuklu dokuma, şeker, çimento, gıda, tütün işleme başlıca sanayi kollarıdır. Enerji üretiminde Keban ve Karakaya hidroelektrik, Afşin-Elbistan termik santrallannın Türkiye enterkonekte sistemine katkısı büyüktür.
Doğal ve tarihsel değerler açısından yoksul sayılmayan bölgede bazı koruma ve düzenleme çalışmaları yapılmıştır. Bölgede birçok orman içi dinlenme yeri ile av koruma ve üretme alanı vardır. Türkiye’nin alanca en geniş ulusal parkı olan Munzur Vadisi Milli Parkı Doğu Anadolu Bölgesindedir. Nemrut Dağı Milli Parkı’nın kuzey kesimi bölge sınırlan içinde kalır.
Ulaşım.
Doğu Anadolu Bölgesinde yüzey şekillerinin daha çok doğu-batı doğrultusunda uzanması sonucunda başlıca yollar da bu doğrultuda oluşmuştur. Batı-doğu doğrultulu iki önemli yoldan biri Ağrı üzerinden Gürbulak sınır kapısına da ulaşan Erzincan- Erzurum-Pasinler-Kars, öteki Malatya-Elazığ-Muş-Van karayoludur. Bölgenin iki önemli demiryolu bağlantısı olan Sivas- Erzurum-Kars ve Malatya-Elazığ-Muş-Tat- van demiryolları da hemen hemen aynı güzergâhı izler. Bu iki demiryolu Çetinkaya-Malatya hattıyla birbirine bağlanır. Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye havayolu ulaşımı ağma Erzurum, Van, Elazığ ve Malatya’daki dört havaalanıyla bağlıdır. 1992’de Muş’taki havaalanı da uçak seferlerine açıldı. Bölgedeki yükseköğretim kurumları Erzurum’daki Atatürk, Van’daki Yüzüncü Yıl, Malatya’daki İnönü, Elazığ’daki Fırat üniversiteleridir.
Doğu Anadolu Kırık Kuşağı, Anadolu’ nun doğusunda, Karlıova’dan batıda Kahramanmaraş’a kadar 400 km boyunca uzanan sol doğrultu atımlı kırık kuşağı. Levha tektoniği açısından bir dönüşüm kırığı olan Doğu Anadolu kırığı, kuzeye doğru hareket eden Arabistan bloğu ile onun etkisiyle batıya itilen Anadolu bloğu arasında doğrultu atımlı bir sınır oluşturur. Bu harekete katılan başka bir sınır da sağ doğrultulu atılımlı Kuzey Anadolu Kırık Kuşağıdır.Bu kırık boyunca yer alan havzalarda, Pliyosen Bölümde (y. 7-2,5 milyon yıl önce) oluşmuş linyit yatakları görülür. Bu da kırığın oluşumunun, Miyosen Bölümün (y. 26-7 milyon yıl önce) ortalarında başladığını ve Pliyosen Bölümde tamamlandığını göstermektedir. Kırık, yılda ortalama 1,7 mm büyümektedir. Depremlerin (örn. 22 Mayıs 1971 Bingöl depremi) ve yüzey kırılmalarının çoğu, Bingöl çevresinde, kırığın belirgin olarak yön değiştirdiği bölgede olur.
Kaynak:Ana Britannica