Arama


MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
14 Mart 2007       Mesaj #2
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

Anadolu-Türk halıları


Bu halıların bugün bilinen en eskileri, 13. yüzyılda yapıldığı samlan ve 1905’te Konya Alaeddin Camisi’n- de bulunan sekiz parçadır. Ayrıca bu döneme ait üç halı parçası Beyşehir Eşrefoğlu Camisi’nde, yedi halı da el-Fuştat’ta (eski Kahire) bulunmuştur. Bunlar İstanbul’daki Türk-İslam Eserleri Müzesi ile İsveç ve Kahire müzelerine dağılmış durumdadır. Konya, Kayseri, Sivas gibi merkezlerde üretilmiş olan bu halılarda renkler açık ve koyu mavi, kırmızı, sarı, yeşil ve beyazdır. Zeminde aynı renklerin tonları ile stilize bitkisel ve geometrik örgeler yapılmıştır. Bu motifler tekdüze bir biçimde tekrarlanarak bütün zemini kaplar ve bir sonsuzluk izlenimi yaratır. Zemini bir kûfi yazı kuşağının yer aldığı bordür çevreler. İtalya’ya da ihraç edilen bu Anadolu Selçuklu halılan, Giotto’nun Padova’daki Arena Şapeli’nde bulunan bir freskinde de betimlenmiştir.

Selçuklu ile Osmanlı sanatlan arasındaki geçiş dönemi halıları olarak bilinen “hayvan figürlü halılar” ise desen karakteri olarak Sasani kökenli olmalıdır. İlk kez AvrupalI ressamların yapıtlarında görülen bu halılar 14-15. yüzyıllara tarihlenir. Zeminleri kare ya da sekizgenlere bölünmüş, tek hayvan, bir ağacın iki yanında yer alan kuş çifti, mücadele eden hayvan çifti gibi geometrik biçimde stilize edilmiş hayvan figürleriyle bezenmiştir. Bazı örneklerde de hayvan figürleri herhangi bir çerçeveleme olmadan serbestçe sıralanmıştır. Erken Rönesans’ın ünlü ressamlarının pek çoğunun resimlerinde yer almalarından, bu halılann o dönemde Avrupa’ya ihraç edildiği anlaşılmaktadır.

Holbein halılan, Osmanlı halıcılığının en eski ürünleridir. 15-17. yüzyıllar arasında üretilen geometrik örgeli bu halılar, Alman Rönesans ressamı Genç Hans Holbein’in resimlerinde çok rastlandığı için bu adla anılır {hak. Holbein halısı). Dört tipe ayrılan Holbein halılarının ilk iki tipinde zemin küçük karelere bölünmüş, bunların içine sekizgenler yerleştirilmiştir. Üçüncü tipin zemini, içlerinde birer sekizgen bulunan iki büyük kare ya da dikdörtgenle doldurulmuştur. Dördüncü tipte ise ortada bir büyük, iki uçta yan yana ikişer küçük kare, bunların hepsinin içinde de sekizgenler vardır.

16. yüzyılda görülmeye başlayan Osmanlı klasik dönem halıları, Uşak ve Osmanlı saray halılan olarak aynhr {bak. Uşak halısı; saray halısı). Yünden ve Gördes düğümü ile yapılan Uşak halıları madalyonlu, yıldızlı, kuşlu ve hayvan postu desenli olmak üzere başlıca dört gruba ayrılır. Uşak’tan başka bütün Batı Anadolu’da Gördes, Milas, Kula, Bergama, Karaman ve Karapınar’da yapılan bu halılar 18. yüzyıldan sonra İzmir’den ihraç edildiği için Avrupalılarca İzmir (Smyrna) halısı olarak adlandırılmıştır.

Saray halıları diye anılan grubun desenleri Osmanlı saray nakkaşları tarafından çizilmiştir. Desenlerinde lale, sümbül, karanfil, gibi çiçeklerin, kıvrıkdallann doğalcı bir anlayışla bir araya getirildiği saray halıları Sine düğümüyle ve ipek gibi yumuşak yün ipliğinden yapılmıştır. Tatlı kırmızı, sarı, koyu mavi ve yeşil egemen renklerdir.
18. yüzyıldan sonra Avrupa ürünlerinin ülkeye girmesi ve sanayinin yaygınlaşması sonucu el işçiliğine dayanan halı sanatı duraklama ve gerileme dönemine girmiştir.
19. yüzyılın sonlarında saray eliyle Hereke’de açılan atölyede üretilen çok nitelikli halılar {bak. Hereke halısı) bile gerilemeyi engelleyememiş, bu dönem, Cumhuriyet’in ilk yıllarına değin sürmüştür. Günümüzde el halıcılığı devlet eliyle ve Sümerbank kanalıyla başta Hereke ve Kayseri’deki atölyelerde, bilimsel yöntemlerle yaşatılmaktadır. Ama, günün beğenisinin de etkisiyle, bu halılardaki desenlerin karakteri, geleneksel desenlerinkinden uzaklaşmaktadır. Bu durumdan görece daha az etkilenenler yöresel halılardır.

Kafkas halıları


Kafkasya’da çok eskiden beri yaygın olan halıcılık İran etkisi altında gelişmiştir. İran’ın bölgede uzun süren siyasal ve kültürel egemenliği boyunca Kafkas tezgâhlarında yalnızca Iran sarayları için tasarlanan halılar üretilmiştir. Ama başka bölgelerden alınan modellerin uygulama sırasında yorumlanması ve yerel örgelerle birleştirilmesi, özgün bir Kafkas üslubunun gelişmesine yol açmıştır. Örneğin ortaçağ boyunca İran’da yaygın olarak kullanılan ejder figürleri aynen korunurken, ilk dönem Kafkas halılarında görülen dört ayaklı hayvan figürleri stilize edilerek halının değişik yerlerinde tekrarlanan paralelkenarlar içine yerleştirilmiştir. Kafkas halılarında yuvarlak çizgili figürlerin geometrik biçimde stilize edilmesinin bir nedeni de, sık düğüm atmak için gerekli iyi kalitede malzemenin bulunmamasıdır. Kafkas halılarının kaba dokulu olması da bundandır. Örneğin ejderü halılarda santimetre kare başına düşen ortalama düğüm sayısı genellikle 12’yi geçmez.

Kafkasya’daki sıradan halılar daha özgün ve alımlıdır. Desenleri çoğunlukla, birbirinden bağımsız yan yana getirilen basit geometrik figürlerden oluşur. Yakın zamanlarda dokunmuş örneklerde renkler biraz solgunlaşmış gibi görünmekle birlikte, Kazaklar, Sanıklar ve bölgedeki öbür göçebelerin dokudukları halılar renk bakımından son derece canlıdır. Hazar Denizinin batısındaki Dağıstan ve Küba ile İran-Irak sınınndaki Şirvan yörelerinde dokunmuş Kafkas halılan ise net, ağırbaşlı ve iyi dengelenmiş renkleriyle dikkati çeker.

Türkistan halıları


Çoğu zaman yanlışlıkla Buhara halısı olarak da adlandınlan Batı Türkistan halılan göçebe Türkmen kavimlerince dokunur. Yer yaygısı olmaktan başka amaçlarla da kullanılan bu halılann bir türü (yaklaşık 1 m x 1,5 m) erzak çuvalı olarak kullanılır. Bunlann bazısı da 60 cm x 60 cm boyutlanndaki birbirine bağlı kare biçimli iki parçadan oluşur. Büyük çadırların süslenmesinde kullanılan 30 cm genişliğinde bir bant biçimindeki halılann boyu yaklaşık 55 m’yi bulur. Bunun dışında çadınn girişini kapatmak için özel dokunmuş küçük halılardan yararlanılır. Genellikle 2 m x 3 m boyutlanndaki ya da daha küçük karemsi haklar ise çoğunlukla satılmak üzere dokunur.

Türkmen halılannda çözgü, atkı ve düğümler yünden yapıhr. Düğümler ya Gördes, ya da Sine tekniğiyle atıhr. Hemen hepsi de geometrik desenli ve koyu kırmızı renktedir. Kırmızıdan başka bellibaşlı renkler mavi, beyaz ve siyah kahverengi tonlandır. Sekizgenler ve genellikle aralanna elmas biçiminde örgelerin yerleştirildiği fil ayağı sıralan, halı desenlerinde çok kullanılır. Türkmen aşiretlerince dokunan halıların belli başlı türleri Teke halısı, Yomut halısı, Afgan halısı, Sanık halısı, Ersan halısı, Beşir halısı ve Beluc halısıdır.

Çin Türkistanı halıları


Günümüze ulaşmış en eski Çin Türkistanı halısının 17. yüzyıldan kaldığı sanılır. Birçoğu İran’dan kaynaklanan ve Çin yorumuyla yeniden biçimlendirilen bitki örgelerinin yer aldığı bu halılar genellikle ipekten, bazen de altın iplik katılarak dokunmuştur. Son dönem örneklerindeyse ipekten çok, yüne ağırlık verilmiş, çözgüler pamuktan yapılıp seyrek Sine düğümü kullanılmıştır. 18. yüzyıl örneklerindeki zengin ve koyu renkler, 19. yüzyılda biraz daha parlaklaşmış, en sonunda da kaba bir görünüm almıştır. En çok uygulanan iki modelden biri, aynı eksen üzerine yerleştirilmiş üç karemsi madalyondan ve Çin bulutuna benzer örgelerin yer aldığı bir bordürden oluşur. Böyle desenli halılar daha çok Kaşgar (Kashil, Hotan (Hetian) ve Yarkent’te (Shache) dokunmakla birlikte, piyasada Semerkand halısı diye anılır. “Beş çiçek halısı” adı verilen ikinci model ise, beş tane çiçekten oluşan baklava figürlerini içerir; başat renkleri genellikle açık bir maviyle birlikte kullanılan kırmızı ve turuncudur.

Mısır halıları


Eskiden Şam halısı olarak tanınan Mısır halıları, Memlûklerin (1250-1517) desteğiyle büyük bir gelişmenin görüldüğü dönemden beri bu hanedanın adıyla anılmaktadır. Aynca Kahire’de yaygın olarak üretilen halılara da bu kentin adı verilir (Kahire halısı). Düğümleme teknikle rinin büyük olasılıkla Anadolu’dan öğrenildiği döneme değin Kahire halılarında İran düğümü kullanılmıştır. Bunların hem zemininde, hem de bordüründe kırmızı, sarımsı yeşil ve açık mavi renkler ağırlıktadır. Mısır kökenli desenler, çevredeki örgeler ikinci planda kalacak biçimde merkezde toplanmıştır. Bordür örgeleri ise birbirine benzer dikdörtgen ve karelerdir. Bu halılarda bitki örgeleri de geniş yer tutmakla birlikte, genelde geometrik bir etki egemendir.
Ad:  halı3.JPG
Gösterim: 1675
Boyut:  113.6 KB

Hint halıları


İklim koşullan nedeniyle yer yaygısına gereksinim duyulmayan Hindistan’da halı dokumacılığı Asya’nın öbür bölgelerine göre daha az gelişmiştir. Halı dokumacılığının bir sanat olarak ele alınması 16. ve 17. yüzyıllarda, İran’dan özenerek Türk hükümdarları döneminde olmuştur. Hintli halı dokumacıları kendilerine Güney ve Doğu İran halılarını örnek almakla birlikte, dokumalarına resimsel Hint beğenisini de yansıtmışlardır.

Hint-Türk hükümdarlarının sar aylan için dokunan halılarda abartılı bir zenginlik dikkati çeker. Maliyet öğesinin ikinci planda düşünüldüğü bu dönemde, santimetre karesinde 95-190 arasında düğüm bulunan birçok halı üretilmiştir. Metropolitan Sanat Müzesi’nde sergilenen bazı özel örneklerde bu sayı 325’e kadar çıkmaktadır. Şah Cihan’ın (hd 1628-58) sarayı için dokunan bir dizi halıda kullanılan yüksek kalitedeki yünler de Keşmir ve uzak Himalaya vadilerinden özel olarak getirtilmiştir. Ama özünde taklit öğesinin bulunduğu bu halılar, hiçbir zaman İran halılarının sanatsal üstünlüğüne ulaşamamıştır.

Çin halıları


Çin sanatının tipik örgeleriyle bezenmiş Çin halılan, Doğu’da dokunan öbür halılardan kesin çizgilerle ayrılır. Pamuk ipliği çözgü üzerine Sine düğümüyle dokunan kalın havlı, yumuşak ve kaba yapılı bu halılarda örgeler genellikle “heykelimsi” bir etki yaratacak gibi, hafif bir oyuntuyla çevrilerek öne çıkarılmıştır. San, bazen bilinçli olarak çok kullanıldığından, bazen de kırmızı ve turuncunun solmasıyla en baskın renk durumundadır. Bunun dışında mavi ve beyaz da çok kullanılan renklerdir. Gerçek kırmızı, kahverengi ve yeşil tonlanna çok ender rastlanır.

Tipik Çin halılarından bazısı tekrarlanan bitki büklümleriyle, bazısı da zemine serpilmiş çiçek örgeleri ve Çin simgeleriyle bezenmiştir. Çin’e özgü başka bir halı türü de, bir sütunun çevresine sarıldığında iki uçtaki örgelerin (özellikle de ejderha figürlerinin) birbirini tamamladığı “sütun halısı”dır. Hah dışında küçük yer yaygıları ve koltuk örtüleri de Çin’de yaygın olarak dokunur. Bunlar yüzyıllar boyunca pek az değişikliğe uğradığından Çin halılarını tarihlemek çoğu zaman olanaksızdır. 20. yüzyılda Çin’de yurtdışına satılmak üzere çok miktarda büyük boy halı üretilmiştir.

İspanyol halıları


İspanya nın 8. yüzyıldan sonra Müslümanlarla yakın ilişki içine girmesi, burada halıcılığın hızla yayılmasına yol açmıştır. İspanyol düğümüyle dokunmuş bazı halı örnekleri, Ispanya’daki halı dokumacılığının 12. yüzyıla değin indiğini kanıtlar. Ama 15. yüzyıldan önceki dönemden günümüze pek az halı örneğinin ulaşabilmiş olması, İspanyol halılarının gelişimi ve türleri konusunda bir değerlendirme yapmaya engel olur. Bu halılarda en çok rastlanan iki bezeme türünden biri Doğu etkisinin, hanedan armalarıyla Hıristiyanlık amblemlerinden oluşan İkincisi ise açık bir Avrupa etkisinin izlerini taşır. 16. yüzyıl örneklerinde ise Rönesans etkisi izlenir. 18. yüzyılda klasik modellerden büyük ölçüde vazgeçilirken, adını aynı adlı bölgeden alan Alpujjara işi giderek yaygınlaşmıştır. Bu tür süslemeler halıya ya sonradan işlenmiş ya da halı tezgâhtayken atkı ilmeği yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Fransız halıları


Fransa’daki halı dokumacılığının da itici gücü Doğu’dan gelmiştir. Ama desenlerin kaynağı genellikle Doğu halıları değil, Fransa’da dönemlere göre moda olan değişik süsleme biçimleridir. 17. yüzyılda Fransa’daki halı üretiminin önemli adları, Chaillot’da bir imalathane kuran Jean Fortier ve Pierre Dupont’du. Daha sonraları “Savonnerie” adıyla ayn bir tür olarak ele alman bu halıların üretimi, XIV. Louis’nin Versailles Sarayı için büyük bir sipariş verdiği 17. yüzyıl sonlarında en yüksek noktasına ulaşmıştır. Kalın ve sağlam dokulu Savonnerie halısmda çözgü ve düğümler genellikle yün ipliğinden yapılmıştır. 18. yüzyılda ve daha sonraları yaygınlaşan duvar halısı üretiminin başlıca merkezi Aubusson’dur. Burada üretilen dokumalar Aubusson halısı olarak adlandırılmıştır (duvar halısı).

İngiliz halıları


Birleşik Krallık’ta yöresel bir el sanatı olarak başlayan halı dokumacılığı, Anadolu halılarının ülkede çok tutulması sonucunda gelişmiştir. Çözgü ve atkı olarak kenevir ipliğinin kullanıldığı bu halılar, kaliteli yünle dokunmuş, düğümlemede de Gördes tekniğinden yararlanılmıştır. Kabaca ikiye ayrılabilecek halı desenlerinin ilkinde çağdaş işleme modellerini anımsatan örgelere yer verilmiştir. Bunlar genellikle hanedan armaları ve hurma ağacı figürlerinden oluşur. “Türk işi” olarak adlandırılan ve koltuk, iskemle gibi mobilyaları kaplamakta kullanılan ikinci grupta ise Doğu desenlerinin taklitleri görülür. 18. yüzyılda büyük artış gösteren halı talebini karşılamak için Londra yakınlarındaki Paddington, Fulham ve Moorfields’de, aynca Devon’daki Exeter ve Axminster’da halı imalathaneleri kurulmuştur. Ama makine halısı dokumakta ulaşılan gelişmeler, bu sanatın 1880’lere değin gerilemesine yol açmıştır. Halıcılığı yeniden canlandıran Ingiliz ressam ve şair William Morris olmuştur.

Avrupa halk halıları


Avrupa halk sanatının yaygın bir dalı olan halı dokumacılığı bütünüyle Doğu etkisinden bağımsız gelişmiştir. Yüzyıllar boyunca değişmeyen geleneksel desenleri olan bu halılarda birçok farklı teknikten yararlanılmıştır.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 3 Ocak 2018 02:29