Gelişimsel psikoloji
Gelişim düzeyi kavramını Jean Piaget e borçluyuz. Piaget Teorisi olarak bilinen teori, herkesin değişmez bazı düzeylerden geçtiğini ve bunların birbirinden ölçülebilir olarak ayrıldığını ortaya koymuştur.
Teoriye göre, öğrenme nicel değil, niteldir. Yani, küçük bir çocukla büyük bir insana aynı soru sorulduğunda çocuğun farklı cevap vermesinin nedeni bilgi miktarının az olması değil, dünyaya farklı şemalarla baktığından kaynaklanmaktadır. Burada "şema" kelimesi ile organizmaların içinde yaşadıkları dünyayı kurgulamak ve davranış belirlemek için kullandıkları zihinsel organizasyonlar kasdedilmektedir.
Piaget, her organizmanın doğduğunda "refleks" olarak adlandırılan temel şemalarla dünyaya geldiğini, diğer yaratıkların aksine insanoğlunun bu şemaları bırakıp yeni şemalar oluşturabildiğini söyler. Piaget teorisinin temeli de "denge prensibi" olarak adlandırılan bu temele dayanır. Yerleşik bir şema üzerine yeni bilgiler edinildiğinde (asimilizasyon) uyumsuzluk ve bir çatışma, dengesizlik oluşuyorsa, mevcut şema değiştirilir (accomodation) ve yeniden düzenlenir. Örneğin Latin harfleriyle okuyup yazmaya alışık birinin aynı karakterlerle okunup yazılan bir dili öğrenmesi Kiril alfabesiyle okuyup yazan birinden daha kolay olacaktır. Ancak yeni dili öğrenebilmek için mevcut şemalarını değiştirmesi gerekecektir.
Piaget, çocukların gelişimlerinde 4 ana aşama olduğunu ortaya koyar:
Duyu-hareket
Genelde gelişimin ilk iki yılında gerçekleşir. İçgüdüsel hareketlerin ağırlıkta olduğu bu dönemde önce kendini çevresindeki objelerden ayırır. Daha sonra hareket edebildiğini ve objeleri hareketlendirebildiğini anlar. İpleri, giysileri çekiştirme gibi. En son olarak obje sürekliliğini (object permanence) sağlar ve nesneleri algılamadığı zaman onların var olmaya devam ettiklerini kavrar. Bu dönemde bebeklerde görülen en yaygın özellik nesnenin sürekliliğini kavrayamaması nesnelerin büyüklük ve hacimlarinin farkında olmamasıdır. refleksleren şemelera geçilir,doğadan ayrışım gerçekleşir,ertelenmiş taklit,monolog,hedefe yönelik davranışlar gerçekleştirilir,nesne sürekliliği,bu dönem gelişim özellikleridir
İşlem öncesi
Genelde 2-7 yaşları arasında yaşanır. Objeleri kelime ve resimlerle simgeleyebilmeyi öğrenir ve "dil" kullanmaya başlar.Benmerkezcidir, kendinden başkalarının bakış açılarını algılamakta zorlanır. Objeleri sadece tek bir özelliklerine göre sınıflandırabilir. 2 dönemden oluşur. 2-4 yaş sembolik ve 4-7 yaş sezgisel dönem. paralel oyun,oyunun simgeleşmesi,toplu monolog,kişilerin sürekliliği,animizm,tek yönlü düşünce bu dönemde görülen gelişimsel özelliklrdir.
Somut İşlemler
Genelde 7-11 yaş arası yaşanır. Olaylar ve nesneler hakkında mantık yürütebilir. Sayıların korunmasını genelde 6 yaşında, kütlenin korunmasını genelde 7 ve ağırlığın korunmasını genelde 9 yaşında kavrar. Nesneleri birkaç özelliklerine göre gruplayabilir ve organize edebilir (büyükten küçüğe, hafiften ağıra doğru gibi) somut işlemler yapılır,çok yönlü sınıflama yapılır,korunum kavramı kazanılır,ben merkezci düşünce tarzından kurtulur göreli düşünmeye başlar,
Soyut İşlemler
Soyut hipotezler üzerine mantık yürütebilir, varsayıma dayanan, geleceğe yönelik, ideolojik problemlerle ilgilenmeye başlar. Buda demektir ki çocuklar geç algıdan erken algıya iletler ergen egosantrizmi başlar
Deja vu (psikoloji)
Deja vu yaşanmış bir anın tekrar yaşıyormuşçasına kapılınan hislerdir. Fransızca; déja : daha önceden ve voir : görmek fiilinin geçmiş zamanda çekimi olan "vu" nun birleşimidir ( dejavü okunur) Türkçeye tam çevirirse daha önceden gördüm anlamındadır.
Beynin yorgunluk veya başka sebeplerden dolayı , bir görüntü, ses, veya bunun gibi içeri giren herhangi birşey giriş (öğrenilme) anı sırasında farkedilmez, beyin onu bir anda içerde buluverir. Bu da hatırlama gibi bir histir, çünkü ne zamandan beri o anı'nın orda olduğu bilinmez bu durum kendini deja vu olarak gösterir. Başka bir yoruma beynin sağ lobu ile sol lobununmilisaniyeden daha küçük bir zaman farkı ile çalışmasıdır, bir taraf diğer taraftan önce algıladığı için, geç algılayan taraf bu olayı daha önce yaşamış gibi olur. siniraksonlarındaki minik bir sapmadan kaynaklanır.
Trafik psikolojisi
Trafik psikolojisi, Psikolojinin uygulamalı alt dallarındandır. Yaya ve sürücülerin trafikteki davranışlarının altında yatan psikolojik süreçleri inceler. Başlıca amacı trafik kazalarını ve bu kazaların sonucu olan ölümleri azaltabilmektir.
Sürücülerin araç sürme eylemi sırasındaki algı, dikkat ve biliş süreçleri, sürücü kişiliği, risk alma davranışı, sürücülerin tutumları ve duyguları trafik psikolojisinin çalışma alanlarındandır
Çevresel psikoloji
Psikolojinin çevre ve insan davranışı arasındaki ilişkiyi inceleyen alt alanıdır. Hem çevre koşullarının insan davranışlarına etkisini, hem de insanların çeşitli eylemlerinin sosyal ve fiziksel çevreye etkisini inceler. Söz konusu olan çevre bir mahalle, ev, ofis, fabrika, okul, çocuk parkı ya da bir sokak olabilir. Psikolojinin diğer alt dalları (sosyal psikoloji, bilişsel psikoloji, okul psikolojisi gibi) ve psikoloji dışındaki uzmanlık alanları (mimarlık, mühendislik, çevre bilimi, eğitim bilimleri, ergonomi, sosyoloji, antropoloji gibi) çevresel psikolojinin gelişimine katkıda bulunur.
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 03:43