Arama

Uma Thurman

Güncelleme: 29 Ekim 2015 Gösterim: 10.453 Cevap: 1
PiSiK0PATR - avatarı
PiSiK0PATR
Ziyaretçi
7 Ekim 2006       Mesaj #1
PiSiK0PATR - avatarı
Ziyaretçi
Uma Thurman (1970 - ....)

Sponsorlu Bağlantılar
Tam adı Uma Karuna Thurman olan Hollywood'un ünlü yıldızı Uma Thurman, 29 Nisan 1970’te, Tibetli Budist bir rahip ve aynı zamanda Colombia Üniversitesi profesörü olan bir baba ve model bir annenin dördüncü çocuğu olarak Amerika'nın Boston kentinde dünyaya geldi. Dechen, Ganden ve Mipam adında 3 erkek kardeşi olan Thurman'ın ailesi Budizme inandıkları için çocuklarına bu Hint isimlerini verdiler. (Uma ismi, "kutsal bağışlayıcı" anlamına geliyor.

3 erkek kardeşiyle birlikte Massachusetts Amherst ve New York Woodstock'ta büyüyen, New England'da bir konservatuarda okuyan sanatçı, 15 yaşındayken New York'lu iki menajer tarafından keşfedildi. 16 yaşında, oyunculuk dalında kariyer yapmak üzere New York'taki Profesyonel Çocuklar Okulu'na geçiş yapman aktris, burada geçimini bulaşıkçılıktan modelliğe pek çok farklı iş yaparak sağladı.

İlk olarak Anthony Michael Hall'le birlikte rol aldığı "Johhny Be Good" ile kamera karşısına geçen Thurman'a uluslararası ün kazandıran film, tanrıça Venüs rolünü üstlendiği, Terry Gillian'ın 1988 yapımlı fantezi tarzındaki "The Adventures of Baron Munchausen / Baron Munchausen'in Maceraları" oldu.

Stephen Frears'ın 1988 yapımlı "Dangerous Liaisons" adlı yapıtında ünlü aktör John Malkovich tarafından baştan çıkarılan 18. yüzyıl manastır bakiresi portresi, çarpıcı ve çok yönlü bir aktris olan Thurman'a eleştirmenlerin övgüsünü getirdi. Ertesi yıl Fred Ward ve Maria de Medeiros'la birlikte rol aldığı, Philip Kaufman yapımı "Henry & June"da Henry Miller'ın nevrotik, erotik ve eşcinsel karısını canlandırdı.

Güzel yıldız, 1990'da John Boorman'ın yönettiği "Where The Heart Is" adlı komedide Dabney Coleman'ın üç şımarık çocuğundan biri olan Daphne McBain rolüyle sinemaseverlerin karşısına çıktı. 1992 yılında ise Phil Joanou'nun gerilim tarzındaki "Final Analysis" filminde Richard Gere ve Kim Bassinger'la birlikte kamera karşısına geçerek, Diana Baylor adındaki bir psikoterapi hastasını canlandırdı.

Bunun ardından, John Malcovich'le "Jennifer Eight" adlı yeni bir gerilim filminde bir kez daha bir araya gelerek Andy Garcia'nın kör kız arkadaşı Helena rolünü üstlendi. 1993 yılında John McNaughton'un yönettiği "Mad Dog and Glory"de Bill Murray'nin hayatını kurtarmak için Robert de Niro'nun hizmetine giren Glory isimli bir barmaid rolünü canlandırmaktaydı. Aktristin belki de bugüne kadarki en egzantrik filmi ise, yine aynı yıl çekilen Gus Van Sant yapımı "Even Cowgirls Get The Blues" oldu. Thurman filmde sinemaseverlerin karşısına otostopçu biseksüel hippi "Sissy Hankshaw" karakteriyle çıkmıştı.

1995'te Quentin Tarantino'nun büyük yankı uyandıran "Pulp Fiction / Ucuz Roman"ındaki rolüyle Oscar'a aday gösterilen sanatçı, filmde komik bir mafya babasının seksi sevgilisi Mia Wallace'ı canlandırmaktaydı. Aynı yıl Vanessa Redgrave'le birlikte romantik bir çalışma olan "A Month By The Lake"te rol alan aktris, 1996 yılında Ted Demme'in yönettiği "Beautiful Girls" ve Michael Lehmann'ın yönettiği "The Truth About Cats & Dogs" filmleriyle kamera karşısına geçti.

Bir sonraki yıl Arnold Schwarzenegger, George Clooney ve Chris O'Donnell ile birlikte kamera karşısına geçtiği "Batman & Robin"de Poison Ivy/Dr. Pamela Isley karakterini canladıran aktris, Ethan Hawke'yle başrolünü paylaştığı "Gattaca"da ise Irene Cassini rolündeydi. Sanatçı filmin setinde yakışıklı aktör Ethan Hawke’la tanıştı ve çift kısa bir süre sonra evlendi. Oyuncu, bu evlilikten Maya Ray (1998) ve Roan’ı (2002) dünyaya getirdi.

Thurman, 1998'de Gérard Depardieu ile birlikte başrollerini paylaştığı ve Fransız bir soylu rolünü canlandırdığı "Les Misérables / Sefiller"le, ardından da Ralph Fiennes ve Sean Connery ile birlikte oynadığı "The Avengers / Tatlı Sert" filmiyle izleyiciyle buluştu. 1999 baharında New york Classic Stage Company'de Moliére'in "The Misantrphe"unun modern uyarlamasıyla ilk tiyatro çıkışını yapan Thurman, aynı yıl Woody Allen'ın "Sweet and Lowdown" isimli filminde Sean Penn ve Samantha Morton'la birlikte rol aldı.

Farklı tarzda ve zorlu pek çok rol üstlenerek kendini kanıtlamış olan Thurman, "Sweet and Lowdown" filminde oynadıktan sonra modellik günlerine geri döndü ve 2000 yılında Fransız kozmetik firması Lancome’da model ve reklam sözcüsü olarak çalışmaya başladı. Empire Magazine’nin sinema tarihindeki en seksi 100 bayandan biri olarak kabul ettiği sanatçıyı, 1900’lerde geçen "The Golden Bowl / Altın Kap"da zengin bir mirasçı olarak başrolde izledi sinemaseverler. Sanatçının yine aynı yıl rol aldığı bir başka dönem draması da, 17.yy. Fransa'sında geçen "Vatel" oldu.

Aktris, 2002 yapımlı "Hysterical Blindness" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" dalında Altın Küre’ye layık görüldü. "Tape / Kaset"te gerçek hayattaki oyuncu eşi Ethan Hawke ile kamera karşısına geçen oyuncu, filmdeki güçlü karakter rolüyle dikkatleri çekti.
Aksiyon filmlerinin temposuna alışkın olan Thurman, Quantin Tarantino’nun yönetmenliğini üstlendiği 2003 yapımı "Kill Bill"de oynamayı kabul etti fakat filmin çekimleri güzel yıldızın hamileliği yüzünden ertelendi. Hawke’la olan evliliğinden ikinci çocuğunu dünyaya getiren Thurman, hızlı bir şekilde kilo vererek rolü için hazırlıklarını tamamladı. İki bölüm halinde çekilen ve ilk bölümü 2003’ün ekim ayında vizyona giren "Kill Bill Vol. 1" içerdiği aşırı şiddet öğeleriyle seyirciyi adeta şok eder nitelikte bir yapıt olma özelliğine sahip.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Ekim 2015 21:52
Biyografi Konusu: Uma Thurman nereli hayatı kimdir.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
6 Mart 2011       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Uma Thurman: 'İnanılmaz bir enerjim var'

Oyunculuğu bitmeyen bir yolculuk olarak görüyor. Entelektüel ve zeki erkeklerden hoşlanıyor. Tarantino’nun esin perisi olan bu güzel kadın 17 yaşından beri sinemada.

Sponsorlu Bağlantılar
l uma thurman 0cc6fe4f

Uma Thurman, geçen hafta içinde NATO telaşına boğulmuş ülkemizde gazetelerde şöyle bir haber oldu geçti. Uma Thurman da tatil için Türkiye'yi seçenler kervanına katılmış, Türk dostlarıyla birlikte İstanbul'da birkaç gün kaldıktan sonra Ege'nin mavi sularına açılmıştı. Ama hiç röportaj vermedi, tatilde olduğunu söyleyerek basının karşısına çıkmadı. Ben de bu yıl Cannes'da "Kill Bill"in basın toplantısında aldığım notlarla, onu sizlere olabildiğince tanıtmaya karar verdim. Uma, 1970 Boston doğumluydu. İsveçli psikanalist bir anneyle Budizm ve kıyaslamalı edebiyat profesörü olan bir babanın kızı olarak dünyaya gelmiş, ilk gençliği üniversite çevresinde geçmişti. Daha lisedeyken modellik yapmış, 17 yaşında ilk rolünü alarak üniversite eğitimini es geçmişti. Stephen Frears'in ünlü "Tehlikeli İlişkiler"inde baştan çıkarılan bakire rolüyle bizde de tüm dikkatleri topladığında, sadece 18 yaşındaydı. Ve arkası gelmişti. "Baron Münchausen'in Maceraları", "Henry ve June", "Gerçeği Arayış", "Hediyelik Kadın", "Gölde Bir Ay"...Ve derken, 1994 yılında Quentin Tarantino ile tanışarak onun "Pulp Fiction" denen kült-filminde rol alması...

16 YAŞINDAN BERİ
Küçük yaştan beri oyuncu olmayı istiyordum. Annem "saçmalama, herkes oyuncu olmak istiyor" diye beni caydırmaya çalışıyordu. "Brazil" filmine hayran olduğum Terry Gilliam beni illa da "Baron Münchausen" için istemeseydi ne olurdu, bilmiyorum. Ama o filmde çok şey öğrendim. Stephen Frears, John Boorman, Bille August, James İvory ve elbette Quentin'den de.... Onlar olmasaydı, burda olmazdım herhalde". Thurman, 16 yaşında başladığı sinemada tam 18 rol oynamış: çoğu baş rol olmak üzere..."-Amacım gitgide daha iyi bir oyuncu olmak. Bu işin sonu yok, sürekli öğreniyorsunuz. Aslında kariyerimi bitmeyen bir yolculuk gibi görüyorum. Her film bir durak. Sürekli arıyorsunuz, sürekli öğreniyorsunuz. Aslında star olmayı hiç düşünmedim, sadece iyi bir oyuncu olmaktı hayalim. Ve sanırım hala da öyle". Uma Thurman iki kez evlenmiş, ikisi de boşanmakla sonuçlanmış: önce kendine özgü oyuncu Gary Oldman'la, sonra genç oyuncu Ethan Hawke'la. İkisi de sıradan olmanın çok dışında yaratıcı kişilikler. Demek ki sanatçı, kişilikli ve entelektüel erkekleri seviyor, bu açık... Zaten öyle hızlı ve akıcı biçimde konuşuyor ki, onun için erkeğin sadece ünlü, zengin ve yakışıklı olmasının yetmeyeceği, kişiliğe büyük önem verdiği seziliyor. Tarantino, Thurman'ın kariyerinde çok önemli bir yer tutuyor. Zaten yönetmenin de onu esin perisi saydığı ve şöyle dediği biliniyor: "O benim Marlene Dietrich'im, ben de onun Josef von Sternberg'iyim". Bu yaratıcı/aktris ilişkisi, daha şimdiden sinema tarihinin en verimli ortaklıklarından biri olarak görülüyor. Şöyle diyor: "-Quentin, filmlerinin yansıttığı gibi kimselere benzemez bir kişilik. O, bir vizyon sahibi. Korku, dehşet, hayal, yaşam, dil, mizah, ritm, aksiyon gibi şeyleri olağanüstü biçimde harman ediyor. Ve en duygusal bölümleri hiç beklenmdik bir anda karşınıza getiriyor. Filmin ikinci bölümünü ben de ilk kez Cannes'da izledim. Bu bölüm, onun sinemacılığının en önemli özelliklerini barındırıyor. Saf Tarantino bu bölüm." "Kill Bill"in çekimleri bir yıla yakın (50 hafta) sürmüş. Filmin hemen her sahnesinde gözüken Thurman için, bu çok zor ve yorucu bir deney olmuş. Üstelik hemen tüm filmi kronolojik olarak çekmişler: "Böylece sanki Gelin'in hikayesini yakından yaşadım". Kendisini en çok zorlayan sahnenin Daryl Hannah ile döğüş olduğunu söylüyor: "Sadece bu sahnenin çekimi üç hafta sürdü". Ama ayrıca diri diri gömülme sahnesinde de çok zorlanmış: "Müthiş bir klostrofobi duygusuna kapılmıştım. Üstelik gerçek toprak içindeydim ve heryerime bulaşıyordu. Bir gün panikledim ve tabutun içinde haykırmaya başladım. Beni çıkarttılar ve setten fırlayıp gittim". İşin tuhafı, bu 'Gelin ve İntikamı' serüvenini 10 yıl önce, "Pulp Fiction" un çekimi sırasında ilk kez konuşmuşlar. Sonra yıllar geçmiş: "Dört yıl önce, 30. yaş günümde, Quentin bana madeni bir kolye ve bir dosyanın içinde bir metin yolladı. Bu "Kill Bill"in senaryosuydu. Ve böylece macera başladı".

HAYRAN OLDUKLARI
Gençliğinde hayran olup örnek aldığı oyuncuları sayıyor: Meryl Streep, Katharine Hepburn, Audrey Hepburn, Jodie Foster, Debra Winger, Diane Keaton...Filmlerinde Robert de Niro, John Malkovich, Gerard Depardieu, Glenn Close gibilerle çalışmış ve hepsinden çok şey öğrenmiş. Thurman, "Kill Bill"in hiçbir biçimde ticari bir aksiyon filmi olmadığını savunuyor. Cannes'a daha önce de çeşitli filmlerle tam beş kez gelmiş. Cannes'ı çok seviyor: "Burası sinemanın gerçek başkenti. Çok özel bir yer ve düzeyli filmleri tanıtmak için eşsiz bir mekan". Thurman'ın Ethan Hawke'den iki çocuğu var. Ayrıldıktan sonra ikisi de kendisinde kalmış. Şöyle diyor: "İnanılmaz bir enerjim vardır benim... Aileme çok düşkünüm, ama ayni ölçüde sinemaya da. Ve ikisini birlikte yürütmemek için bir neden yok". Umarım sanatçı ülkemizden iyi izlenimlerle ayrılır ve gönüllü elçilerimizden biri olur.

Son düzenleyen Jumong; 6 Mart 2011 01:10 Sebep: sayfa düzeni
🌘 🚀

Benzer Konular

22 Mart 2007 / Misafir Hayali Karakterler