Arama

Adnan Menderes

Güncelleme: 18 Şubat 2013 Gösterim: 42.211 Cevap: 6
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Adnan Menderes

Sponsorlu Bağlantılar

Adnan Menderes (tam adı: Ali Adnan Ertekin Menderes, 1899–1961), 1950-1960Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı görevinde bulunmuştur. yılları arasında
1899'da, Aydınlı zengin bir çiftçinin oğlu olarak doğdu. Büyük babası Hacı Ali PaşaKırım Tatarlarından olup Eskişehir çevresinden Tire taraflarına göç etmiştir. İlkokuldan sonra, Kızılçulu Amerikan Koleji'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1935 yılında mezun oldu. Kurtuluş Savaşı'nda savaştı İstiklal Madalyası aldı.
Aydın'da, 1930'da, kısa süreli "Serbest Cumhuriyet Fırkası"nın bir kolunu organize etti. Bu partinin kapatılmasından sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) katıldı.(1931) 1945 yılında parti içi muhalefetten dolayı ihraç edildi.
7 Haziran 1946'da, Demokrat Parti'yi, yani Türkiye'deki ilk yasal muhalefet partisini kurdu. 1946 seçimlerinde Celal Bayar'dan sonra partideki ikinci önemli adam haline geldi.
14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra DP iktidara geldi, ve Menderes başbakan oldu. İlk çok partili seçim olan 21 Temmuz 1946 tarihindeki seçimlerin aksine, Menderes hükümeti "açık oy gizli tasnif" yöntemi ile değil, "gizli oy açık tasnif" ile seçilmiştir. 10 yıllık başbakanlık döneminde Türk iç ve dış politikasında büyük değişimler meydana geldi. Tarım makineleştirildi; ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık ilerledi. Türkiye, ilerleme konseptini öğrendi. Aynı zamanda, bu dönemde Türkiye, Kore Savaşı'na asker yolladı; böylece NATO'ya girişin temelleri atılmış oldu.
Menderes, geleneksel aile yaşam tarzına daha toleranslıydı ve İslam'ın başka şekillerdeki uygulamalarına Atatürk ve partisinden daha sıcak bakıyordu. Atatürk döneminden o güne kadar Türkçe okunması mecburi olan ezanın istenilen dilde okunabilmesini serbest bıraktı, Batı yanlısı olmakla beraber önceki başbakanlara göre Müslüman ülkelerle daha yakın ilişkiler kuruyordu. Menderes, daha liberal bir ekonomi görüşüne sahipti; yani daha fazla özel girişime izin verdi. Ekonomik girişimleri toplumun fakir kesimini mutlu etti, ama ülkede aşırı ithalata sebep oldu.
Menderes, toplumun entellektüel kesimi ve Atatürk devrimlerinin tehlikede olduğunu düşünmekte olan askeri kesim arasında popülerliğini giderek yitirmeye başladı. Bu gelişmeler politik yaşamının sonunu hazırlayan faktörler oldu. Kara Kuvvetleri Komutani Orgeneral Cemal Gürsel kendi kisisel vatanperver perspektiflerini bir gece once sohbet ettigi Milli Savunma Bakani’na ve dolayisiyla hukumete sundugu icin erken emekliye sevkedilerek zorunlu izne gonderildi. Bu mektubunda, Adnan Menderes’e olan saygi ve destegini acik bir sekilde ‘Cumhurbaşkanlığına Sayın Adnan Menderes getirilmelidir. Bu muhterem zatı her şeye rağmen milletin çoğunluğunun sevmekte olduğuna kaniim. Bu sevgiden istifade edilerek kırılanların gönülleri alınmalı ve millete yeniden güven telkin edilmelidir’ gorusleriyle ifade eden "Cemal Aga", Silahli Kuvvetlerin tum kademelerine iletilen ve ordunun mutlaka siyasetten uzak kalmasini tavsiye eden ikinci bir veda mektubuna ragmen, 27 Mayıs 1960Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idama mahkum edildiler. Celal Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle müebbed hapse çevrildi. Devlet Baskani Cemal Gursel ve Ismet Inonu’nun, diger dunya liderleri ile birlikte Menderes ve diger kabine uyelerinin idam cezalarinin affi dilekleri, komite tarafindan reddedildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961'de İmralı Adası'nda asılarak idam edildi. 7 Kasim 1964’de, Celal Bayar’in hapis cezasi Cumhurbaskani Cemal Gürsel’in affi ile kaldirildi. Adnan Menderes'in mezarı ölümünden 29 sene sonra İmralı'dan alınarak İstanbul'daki bir anıtmezara taşındı (17 Eylül 1990). gününde gerçekleştirilen, Gursel ile alakasi olmayan ve kendisinin ne planlayip nede katildigi, albay ve daha alt rutbelilerin yuruttugu askeri müdahalenin daveti uzerine kurdugu Milli Birlik Komitesi'nin Baskanlik gorevini uslendi ve devrim lideri olarak tanitilarak kabul edildi. DP üyeleri çeşitli suçlardan, askeri harekatin idarecilerinin istegi uzerine, Yassıada'da yargılandılar. Menderes'e isnad edilen suçlar arasında Üniversite yönetimine ve öğrencilerine fazla baskıcı politika uygulaması gibi konular vardı. Dava sonunda Anayasa'yı ihlal suçundan Celal Bayar, Adnan Menderes,
Daha sonraları, Aydın'da bir üniversiteye (Adnan Menderes Üniversitesi) ve İzmir'de uluslararası bir hava limanına (Adnan Menderes Hava Limanı) onun adı verilmiştir.



Biyografi Konusu: Adnan Menderes nereli hayatı kimdir.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
25 Kasım 2006       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
1899 yılında Aydın'da doğdu. Babası İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey, annesi Aydınlı Hacı Alipaşazadeler'den Tevfika Hanım'dır.Anne ve babasını küçük yaşta kaybetti. O'nu anneannesi büyüttü. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi'nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji'nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar'la böyle tanışmış oldu.

Sponsorlu Bağlantılar
Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitiren Adnan Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedeksubay olarak askerliğini yaptı. Aydın'da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi'ni kurdu. Daha sonra Söke'de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı. Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı.

Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka'nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP'ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi.

1945 senesine kadar TBMM'de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti'nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945'te ihraç edildiler.

Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu hareketler Demokrat Parti'nin 7 Ocak 1946'da kurulmasına sebep oldu. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti'den Kütahya Milletvekili olarak meclise girdi. Celal Bayar'dan sonra ikinci adam durumuna geldi.

KESİTLER
menderes 7
Atatürk ve CHP macerası
27 Mayıs Darbesi
Darbe hakkında bir yazı
Bebek Davası
Menderes'in son dakikaları
61 Nolu Tebliğ
14 mayıs 1950 seçimlerinde DP oyların 53,5'ini alarak iktidar oldu. 10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye'nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı. Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı.

27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada'ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı'nca idama mahkum edildi. Yassıada'da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldığı söylenir.


ATATÜRK'ÜN SÖZÜ VE CHP MACERASI
menderes 1
Türk demokrasi tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Adnan Menderes 1930 yılında Serbest Fırka'ya katıldı. Serbest Cumhuriyet Fıkrası feshedildikten sonra, Celal Bayar'la görüşerek, Cumhuriyet Halk Partisine girdi, en sonunda da Mustafa Kemal'in "Bugün konuştuğum genç, elbette burada bizim parti mutemetleri ile çalışamaz. Şayan-ı dikkat bir gençtir" cümlesi ile beğenisini kazanmıştı ve 1931 yılında CHF Aydın Milletvekili seçildi, 1945 yılına kadar CHF Milletvekilliğini sürdürmüştür.
Adnan Menderes o dönemi şöyle anlatıyor:
"Atatürk zamanında ben, Aydın'da Serbest Fırka'nın reisiydim. Fethi Bey bizzat Aydın'a gelerek, Serbest Fırka ile meşgul oldu. Aydın'daki belediye seçimlerini kazandım. Gayet dürüst bir mücadeleye giriştim. Halk Fırkası ileri gelenleri ile tanışıyordum. Ama Halk Partisi'ne, onların rica ve ısrarına rağmen girmemiştim... Fethi Bey'in partisi, malum şartlar altında feshedildi. Memlekete derin bir teessür hakim oldu. Halk Partisi kendisini toparlamak istedi. Vilayetlere heyetler gönderildi. Bu arada Izmir ve Aydın'a da, Celal Bayar riyasetinde bir heyet geldi...Ben gelen heyetle bir hafta temas etmedim. Nihayet, Celal Bayar tanıdığım ve hürmet ettiğim bir zattı. Vasıf Çınar Ittihat ve Terakki mektebinden hocamdı... Ve temas temin edildi. Bu muhterem zatların ibram ve ısrarı üzerine, Halk Partisine girerek, fikirlerimizi parti içinde müdafaa etmek muvafık olacaktı. O zamana kadar ve benimle beraber Halk Partisi'ne karşı çekingen tanınan arkadaşlarla, Halk Partisi'ne girdik." (Bilgin Çelik, " Toplumsal Tarih Aralık 2000", "Aydın'da Serbest Fırka ve Belediye Seçimleri )

1945 senesine kadar TBMM'de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti'nin getirdiği Toprak Kanunu tasarısını şiddetle eleştirerek komisyondan istifa etti.Partide yaptıkları muhalefetten dolayı bir süre sonra Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945'te ihraç edildiler.



27 MAYIS DARBESİ
menderes 2
Sabah saat 04:36'da Ankara Radyosu'ndan yapılan bir anons nefesini tutan insanları bir anda heyecanlandırdı. Tek haberleşme aracı olan devlet radyosundan evlere ulaşan anonsta, ''Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır'' deniliyordu ve Türk halkı ihtilalle ilk defa tanışmış oldu.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar Çankaya Köşkü'nde; Başbakan Adnan Menderes Kütahya'da gözetim altına alınıyordu. Bakanlar Kurulu ve Tahkikat Komisyonu üyeleriyle DP milletvekilleri de bulundukları mekanlardan toplanarak Harp Okuluna gönderildiler.

Demokrat Parti iktidarı ile iyi ilişkiler içinde bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun başta olmak üzere üst rütbeli asker ve bürokratlar cezaevlerine konuldu. Ülkede ilan edilen sıkıyönetim sonucu tüm Demokrat Partili milletvekilleri, üst derecedeki bürokratlar, polis şefleri tek tek evlerinden alındı. Tüm siyasiler yargılanmak üzere Yassıada'ya gönderildiler.


DARBE HAKKINDA BİR YAZI BÜYÜK GÜN (Çetin Altan-27 Mayıs 1960-Milliyet )
BÜTÜN Türk vatanperverleri bu muazzam ve şanlı günün sevinci ve heyecanı içindedirler.
Çürümüş, sufli politik tertiplerinin şahsi ihtiraslarla Türkiye'yi en tehlikeli badirelere, kardeş kavgalarına sürüklemek üzere olduğu bir sırada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin medeni bir şekilde devlet idaresine el koymaları ve memleketi karanlık bir akibetten kurtarmaları, tarihimizin büyüklüğüne yakışan mutlu bir hareket olarak, Milletimize hür ve insan haklarına uygun yeni ufuklar açmaktadır.
Kara ve şüpheli günler selamete ermiş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin şahsında mukedderatına hakim olmuştur.
Silahlı Kuvvetlerimizi tam zamanında ve üstün bir anlayışla, Milletin kaderini, gitmekte olduğu kötü yoldan bir anda aydınlığa çıkarmıştır.
Her türlü yalan, baskı ve küçük oyunlardan uzak olarak, Kurucu Meclis'in koyacağı demokratik prensipler çerçevesinde, yakında serbest seçimlere gidilecektir.
Vatandaşların vakur bir anlayışla aynı milletin çocukları olduklarını hatırlamaları, Hukuk ve İnsan Haklarının koyduğu esaslar içinde, hür bir memlekette yaşayabilmek için birbirlerine kardeşce davranmaları bugün her zamandan ziyade milli bir vazife olmuştur.
Artık hiçbir partinin rozeti kanun dışı bir imtiyazın sembolü olmayacaktır. Güzel vatanımızda eşit ve hür olarak insanca yaşamanın saadetini paylaşacağımız dakikalar yakındır.
Kinsiz, baskısız ve zindansız kardeşce bir sevginin memleket üzerinde esas saadetini duyuyor ve bu büyük günü candan alkışlıyoruz.
Nefretlerin, kıskançlıkların ve ahlaksızlıkların uğursuz bulutları dağılmaktadır. Bütün vatandaşların bu yeni devrin kapısından bir tek vücut halinde girmeleri ve her türlü şahsi duyguların üzerinde, memleket menfaatlerini düşünmeleri en kutsal vazife olmuştur.
Hakiki hürriyetin saati çalmıştır. Atatürk'ün inkilaplarına bağlı olarak demokratik bir memlekette Türklüğün şerefine yakışan bir nizamın temelleri atılmaktadır.
Yaşasın Türk milleti yaşasın Türk Ordusu...



BEBEK DAVASI
menderes 3
"Adnan Menderes'in gayri meşru çocuğu, Dr. Mükerrem Sarol tarafından alınarak öldürüldü." Gazetelerin kullandığı bu haberler Yassıada Savcılarınca delil telakki edilerek, Adnan Menderes hakkında tarihte Bebek Davası olarak anılan dava açıldı. bunun yanında Başbakanlık kasasından çıktığını iddia edilen kadın iç çamaşırı ve bir kutu da çıplak kadın fotoğrafı da delin olarak kullanıldı. Menderes ise bu tutum karşısında gönül ilişkisini yalanlamadığı gibi özür de dilemedi; çocuğun öldürülmediğini, doğum anında öldüğünü söyledi. Adnan Menderes'in gönül ilişkisine girdiği Ayhan Aydan, gerçekten de Menderes'ten hamile kalmış ancak bebekten kurtulmayı kesinlikle istemediği gibi, doğurmayı çok arzulamıştı. Doğuma giren Dr. Fahri Atabey de, "bebeğin boynunu saran kordon yüzünden ölü doğduğunu" saptamıştı.
Türk siyasi tarihinde, kaçamağı göze alan, evliyken yaşadığı bir ilişki yüzünden kendini kamuoyu önünde savunmak durumunda kalan tek başbakan Adnan Menderes oldu.

Ayhan Aydan ise, Yassıada duruşmalarında tanık olarak dinlendiği kürsüde şunları söylüyordu:

"Adnan Menderes'i 1951'de tanıdım. Evli olmasına rağmen büyük bir aşkla sevdim. Bütün emelim ondan bir çocuk sahibi olmaktı. Bunu başaramadım. Ancak hangi vicdansız ana, üzerine titrediği bebeğinin öldürülmesine razı olabilir?" Mahkeme başkanı tarafından sevgilisini kurtarmaya çalışmakla suçlansa da, kamuoyu düşüncesini değiştirmeye, bu yasak ilişkideki masumiyete inanmaya, hatta sempati duymaya başladı. Tarihe "bebek davası" olarak geçen bu duruşmaların sonunda Adnan Menderes beraat etti. Menderes'in beraat ettiği tek dava da buydu. Fakat "devletin yüksek menfaatlerine ve istihbarat işlerine sarfedilmek üzere emrine tahsis edilen paraların bir kısmıyla opera sanatçısı Aydan Ayhan'a ev aldığı" iddiasıyla açılan davada suçlu bulundu.



MENDERES'İN SON DAKİKALARI İmralı'ya gelindiğinde, memleket içinde ve dış basında sıhhi durumu türlü spekülasyonlara yol açan Menderes, iskeleden konulduğu misafir salonuna kadar çiçek tarhları arasındaki 100 metrelik yolu hiç kimsenin yardımı olmadan rahatça yürüdü. Ayrıca misafir salonu ile darağacının bulunduğu yer arasındaki 80 metrelik yolu da, gene aynı rahatlıkla katetti.
İmralı Adasının etrafında ve içinde Örfi İdare Kumandanlığınca sıkı emniyet tedbirleri alınmıştı. İmralı Adasının etrafında donanmamıza mensup tekneler, içinde de deniz, kara ve hava askerleri görülmekteydi.
Yassıada'dan bir enstantane '.... birden önümdeki sırada sağda Bayar'ın başını tanıdım. Yanında oturanı seçemedim önce. Yalnız çok ince bir boyun, gevşek beyaz yaka ve sarı saçlar gözüme çarptı. Bir ara başını çevirdi, o zaman Bayar'ın yanında oturanın Adnan Bey olduğunu hayretle gördüm. Yarabbi ne hale gelmişti! Zayıflamış, zayıflamıştı. Yüzünde benek benek çiller. Sanki uzun bir hastalıktan yeni kalkmıştı...' Samet Ağaoğlu, Arkadaşım Menderes 1967 Baha Matbaası syf:176
Menderes'e M.B.K.'nin tasdik kararı, kendisine tahsis olunan misafir salonunda tefhim edilmiştir. Cumartesiyi pazara bağlıyan gece saat 01.30'da Zorlu ve Polatkan için yapılan formaliteler, Menderes için tekrarlandı.
Menderes Egesel'i dinlerken Polatkan derecesinde olmamakla beraber gene korku ile sarsıldı. Fakat zamanla kendisini toparladı. Oturduğu yerde kamburunu çıkararak daha da küçülmüş ve son arzusu sorulduğu zaman bir sigara istedi.
Verilen Yenice sigarasını içerken şunları söyledi:
- Dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. Vatanı ve milleti Allah refah içinde bıraksın.
Menderes, sabaha karşı saat 02.31'de Zorlu'nun ipe çekildiği darağacında asılmak suretiyle idam edildi. Menderes'in de, Zorlu ve Polatkan gibi darağacına götürülürken, usule uygun olarak bilekleri arkasına bağlanmıştı.



61 NOLU TEBLİĞ
menderes 5
M.B. Komitesi İrtibat Bürosunun (61) numaralı tebliğidir:
1- Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat, Amiral Bristol Hastahanesi Dahiliye Servisi Şefi Dr. Nevzat Yeginsu ve Yassıada Garnizon Hastahanesi tabiplerinden Dr. Galip Bozalioğlu, Dr. Ahmet Karahaliloğlu, Dr. Zeki Kebapçıoğlu ve Dr. Sedat Yürütgen'den müteşekkil heyet tarafından düşük Başvekil Adnan Menderes'in sıhhi muayenesi yapılmış sıhhi durumunun tamamen normale döndüğü raporla tesbit edilmiştir.
2- Yüksek Adalet Divanınca verilen ve Milli Birlik Komitesince tasdik edilen idam cezası hükmü infaz edilmiştir. Tebliğ olunur.

Son düzenleyen KisukE UraharA; 31 Mayıs 2008 11:44
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
14 Ocak 2007       Mesaj #3
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Adnan Menderes ( 1899)- (17.09.1961) 1899 yılında Aydın’da doğdu.Babası İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey, annesi Aydınlı Hacı Alipaşazadeler’den Tevfika Hanım’dır.Anne ve babasını küçük yaşta kaybetti.Onu anneannesi büyüttü.Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji’nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için çeşitli mercilere müracaat etti.Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı.Bayar’la böyle tanışmış oldu.

Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Adnan Menderes Birinci Dünya Savaşı sırısında yedeksubay olarak askerliğini yaptı.Aydın’da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi’ni kurdu.Daha sonra Söke’de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı.Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı.

Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısı sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın teşkilatını kurarak başkanı oldu.Bu parti kapatılınca CHP’ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın milletvekili seçildi.

1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu tasarısını şiddetle tenkit ederek komisyondan istifa etti.Partide yaptıkları muhalefetten dolayı bir süre sonra Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edildiler.
Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti.Bu hareketler Demokrat Parti’nin 7 Ocak 1946’da kurulmasına sebep oldu.1946 seçimlerinde Demokrat Parti’den Kütahya milletvekili olarak meclisi girdi.Celal bayar’dan sonra ikinci adam durumuna geldi.14 mayıs 1950 seçimlerinde DP oyların 53,5’ini alarak iktidar oldu.On senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu.İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu.Bu on senelik zaman içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu.Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı.Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı.
27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi.Yassıada’ya hapsedildi.Milli birlik komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı’nca idama mahkum edildi.Yassıada tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldı.17 Eylül 1961 tahinde İmralı Ada’da idam edildi.Türk Milleti O’nu hiç unutmadı.


HAKKINDA YAZILANLAR

Benim Gözümde Menderes
Necip Fazıl Bütün Eserleri Cilt: 35
Necip Fazıl Kısakürek
Büyük Doğu Yayınları / Hatıra Dizisi


O Zeybek

Zeybeğimi, birkaç kızan, vurdular;
Çukurda üstüne taş doldurdular.
Bir de, ya kalkarsa diye kurdular...
Zeybeğim, zeybeğim, ne oldu sana?
Allah deyip, şöyle bir doğrulsana...
Zeybeğim, kalkamaz, dirilemez mi?
Odası mühürlü, girilemez mi?
Şu ters akan sular çevrilemez mi?
Ne günedek böyle gider bu devran?
Zeybeğim, bir sel ol, bir çığ ol, davran!
Kır at zincirlenmiş, ufuk sahipsiz...
Han kayıp, hancı yok, konuk sahipsiz...
Baş köşede sırma koltuk sahipsiz...
Kızanlar, dört yandan, hep abandınız!
Zeybeğin kanına ekmek bandınız!

Öteki Menderes
Eski DP Milletvekili Gıyaseddin Emre'den Hatıralar ve 27 Mayıs Olayı
Recep Şükrü Apuhan
Timaş Yayınları / Yazılamayan Yakın Tarih Dizisi

Adnan Menderes, 17 Şubat 1959'da Londra'ya giderken düşen uçaktan yara almadan kurtuldu. Ankara'ya döndüğünde eşi Berrin Menderes'in merakla sorduğu soru şuydu: "Uçak düşerken ne düşünüyordunuz?" Adnan Menderes'in bu soruya verdiği cevapta, "Öteki Menderes"in siyasi ve ruhi portresindeki bütün ana renkler tüm canlılığıyla mevcuttur. Sadece bu mu? O cevapta Adnan Menderes'in başına geleceklerin işaretleri de gizlidir. "Öteki Menderes", yakın tarihimizin kördüğümlerini çözmeye çalışanlara, siyaset sanatına ilgi duyanlara, sadece hakikatı arayanlara ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgili sorumluluğunun farkında olan herkese çok ilginç ve oldukça önemli bilgi ve belgeler sunuyor.

Bilinmeyen Menderes 1
Mükerrem Sarol
Kervan Yayınları

Bilinmeyen Menderes 2
Mükerrem Sarol
Kervan Yayınları

Acılı Günler 1960
Aydın Menderes Anlatıyor
Muammer Yaşar
Tekin Yayınevi

Aydın Menderes, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin bütün olaylarını annesi Berin Hanım'la birlikte yaşadı. Acılı günlerin tanığı oldu.
enderes'in dramı üzerinde bugüne kadar pek çok şey yazıldı, anılar kitap haline geldi, ancak Aydın Menderes anılarını anlatmadı. İlk kez bu kitapta anılarıyla karşınıza geliyor. Gazeteci-yazar Muammer Yaşar, günlerce Aydın Menderes'le birlikte oldu.
Anlattıklarını dinledi. Uzun konuşmalar sırasında zaman zaman 1960'dan gerilere gittiler, hayatı İmralı Adası'ndaki idam sehpasında sönen bir dönemin güçlü Başbakan'ı Adnan Menderes'in siyasi kimliğini ve insancıl kişiliğini resimlediler...

Yassıada'dan İmralı'ya
Enver Durmuş
Boğaziçi Yayınları / Büyük Kültür Serisi

Menderes'le Anılar
Ercüment Yavuzalp
Bilgi Yayınevi / Ercüment Yavuzalp'in Kitapları Dizisi

"Menderes'le Anılar", ne akademik bir çalışma, ne de tarihsel bir incelemedir... Ülke siyasi tarihinin bir dönemine adını veren Menderes, bazılarınca bir ilah, bazılarınca da ülkenin karşılaştığı sorun ve kötülüklerin odak noktası olarak görülmüştür... Yazdıklarımda ağırlık noktası olarak bir dönemde adını vermiş merhum Başbakanı ve onun çevresinde gelişen olayları aldım. Kişilere ancak olaylar vesilesi ile ve asıl konu Menderes'in kişiliğini anlatmaya yarayacakları ölçüde temas ettim. Amacım bir devrin
dedikosunu değil, tahlilini yapmak olduğu için, genellikle ad vermekten kaçındım.

27 Mayıs ihtilali sonunda; maiyetinde görev yaptığım sürece bana daima nazik davranmış kimse ile, iki bakanın maruz kaldıkları trajik akıbet benim için sarsıcı oldu... anılarımı yazıya dökerken bu duyguların etkisi altında kalmamaya özen gösterdim."
-Ercüment Yavuzalp-

Siyasi Günlük
Demokrat Parti'nin Kuruluşu
Samet Ağaoğlu
İletişim Yayınevi / Anı Dizisi

Samet Ağaoğlu, sadece siyaset sahnemizin değil siyasi literatürümüzün de en özgün ve en önemli isimlerinden. Ağaoğlu'nun ilk kez günışığına çıkan siyasi günlüğü, yakın tarihimizin önemli bir dönemine ilişkin çok zengin bir eser niteliğinde.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 31 Mayıs 2008 11:45
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mayıs 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ADNAN MENDERES

Bir döneme adını veren siyaset ve devlet adamı. 1895 yılında Aydın'da doğdu. Annesi çevrenin en köklü ailelerinden olup Ali Rıza Paşa'nın kızıdır. Babası Ethem Bey ise Aydın'da Tahrirat Kâtipliği görevini yürüttükten sonra çiftçiliğe başlamıştı. Adnan Menderes, ailesinin tek çocuğu idi. İzmir ve Aydın'ın işgali sırasında Yunanlılara karşı kurulan direniş hareketlerine yedek subay olarak katıldı. Ege'nin en eski ailelerinden Evliyazâdelerin kızı ile evlendi ve üç oğulları oldu.

Politika hayatına 1930 yılında Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Fırka'ya girerek atılmıştı. Serbest Fırka'nın Ege çevresinde gördüğü büyük ilgi, Çakır Beyli çiftliğinin sahibi Adnan Bey'i de bu partinin saflarına çekmişti. Ancak ne var ki Serbest Fırka çok geçmeden kendisini feshetmişti.

Atatürk, bu partinin yarattığı büyük muhalefet cereyanının ana sebeplerini aramak için çıktığı Ege gezisi sırasında Aydın'a uğradığı zaman genç Adnan Menderes'i de tanımıştı. Atatürk, sorduğu sorulara gayet cesur ve mantıklı cevaplar veren bu gencin üzerinde özellikle durmuş ve çok geçmeden kendisine Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılması teklif edilmişti. Halk Partisi'ne katılan Adnan Menderes, 1931 seçimlerinde aday gösterilmiş ve milletvekili olarak parlamentoya katılmıştı.

Adnan Menderes'in Meclis'e girdiği günden 1946 yılında Demokrat Parti'nin kuruluşuna kadar geçen uzun ve kesintisiz milletvekilliği hayatı, kendi deyimi ile "Kendi kendini yetiştirme devresi" oldu. Bu yıllar içinde bir yandan Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirirken bir yandan da parti ve parlamento içinde Türk sporunun ana problemleriyle uğraştı. Eski bir sporcu idi. İzmir'de geçen eğitim devresi sırasında Karşıyaka takımında futbol ve basketbol sporlarıyla meşgul olmuştu.

Kendi kuşağının hükümet koltuklarını paylaştıkları Saraçoğlu'nun Başbakanlığı devrinde, Toprak Kanunu gibi bazı hareketler Menderes'i Halk Partisi içinde muhalefet safına itmiş ve sesi duyulmaya başlamıştı.

Adnan Menderes, Celal Bayar'ın bir muhalefet partisi kurma niyetini açıklamasından sonra, meşhur dörtlü takrire imzasını koyarak CHP'den gürültülü bir şekilde ayrıldı ve Demokrat Parti'nin kurucuları arasına katıldı. O günden sonra adı Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte duyulmaya başladı.

1946 seçimlerini Demokrat Parti kazanamamıştı ama Adnan Menderes'in adı bütün memlekete yayılmıştı. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi. Adnan Menderes, Demokrat Parti'nin on yıl süren iktidarının ilk ve son başbakanı oldu.

Menderes enerjik bir başbakan olarak o zamana kadar alışılagelmiş düzenden dışarı çıkmasını başarmış, halkla ilişkilerini son günlerine kadar devam ettirmesini bilmişti. 27 yıl iktidarda kalan CHP, DP'nin tam tersine, çok bürokratlaşmıştı. Ona oranla halka dayanmasını beceren bir partinin başında Menderes hiç kuşku yok ki büyük ve bulunmaz bir şansa sahipti.

Ne var ki serbest teşebbüs ve özel sektöre öncelik tanıyan Menderes politikasının ilk hızı kaybolup birçok eski arkadaşları Menderes'ten ve partisinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayınca gittikçe yalnızlaşan dinamik ve enerjik adamda bir hırçınlaşma başgösterdi. Ekonomik durum da onun iktidarının ilk yıllarındakinden çok farklı bir manzara arzediyordu. Ve Menderes ile memleket aydınları arasında aşılmaz engeller meydana gelmeye başladı.

Nihayet söz, fikir ve basın özgürlüklerini kısıtlayan kanunların çıkışıyla öğrenci hareketlerinin patlak vermesi Adnan Menderes'i birden bire güç bir duruma sokuverdi.
İşte Demokrat Parti'nin dört kurucusundan biri genel başkanı ve on yıllık başbakanı olan Adnan Menderes 27 Mayıs 1960'a böyle geldi.

27 Mayıs Devrimi'yle beraber, anayasayı çiğnemek suçundan bütün arkadaşlarıyle birlikte Yassıada'da kurulan Adalet Divanına sevkedildi. Yapılan duruşmalar sonunda suçlu görülerek idama mahkum edildi.

1 yıl 3 ay 21 gün Yassıada'da tutuklu kalan Adnan Menderes, hakkındaki idam kararının tasdikinden 36 saat sonra 17 Eylül 1961 pazar günü öğleden sonra mahkumlar adası İmralı'da asılmak suretiyle idam olundu.

Mezarı, Yassıada'da kurulan Adalet Divanınca ölüm cezasına çarptırılan iki bakan arkadaşı Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile birlikte İmralı adasından, yıllar sonra İstanbul Vatan Caddesi'ndeki Anıt Mezar'a nakledildi.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Nisan 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Adnan MENDERES (1899-1961)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Celal Bayar ve Adnan Menderes
foto7tb8

Demok­rat Parti'nin kurucularından olan ve 1950-60 arasında başbakanlık yapan Adnan Menderes Cumhuriyet döneminin ünlü siyaset adamlarındandır.
Aydın'da doğan Adnan Menderes büyük toprak sahibi bir aileden geliyordu. İzmir'de Kızılçullu Amerikan Koleji'nde okudu. 1916'da askere alındı. Kurtuluş Savaşı'na da yedeksubay olarak katıldı. Siyasal yaşama 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda baş­layan Adnan Menderes bu partinin kapatıl­masından sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdi. 1931'de Aydın'dan milletvekili seçildi. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1945'te Celal Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan'la birlikte o zaman tek parti duru­mundaki Cumhuriyet Halk Partisi'nin rejim anlayışına karşı çıkınca partiden çıkarıldı.
Ocak 1946'da arkadaşlarıyla birlikte Demok­rat Parti'yi kuran Adnan Menderes aynı yıl yapılan seçimlerde Kütahya milletvekili oldu.
Demokrat Parti dört yıllık bir mücadeleden sonra 1950'deki seçimleri kazanarak iktidara geldi. Partinin genel başkanı Celal Bayar cumhurbaşkanı seçildi, Adnan Menderes de başbakan oldu. İktidarının ilk yıllarında özel­likle ekonomik alanda belirli başarılar kaza­nan Demokrat Parti, dış politikada ABD ile yakın ilişkiler kurmaya çalıştı. Türkiye bu yıllarda NATO üyesi oldu. Ama iç politikada, muhalefetteyken verdiği sözlerin çoğunu yeri­ne getirmedi. Bununla birlikte Demokrat Parti 1954'teki seçimleri de kazandı. 1955'ten başlayarak ekonomik ve toplumsal alanda görülen olumsuz gelişmeler muhalefet partile­rinin, basının ve aydınların tepkisiyle karşıla­şınca Demokrat Parti de sert bir tavır aldı. Bu arada Demokrat Parti içinde de huzursuzluk­lar baş gösterdi. Bu gelişmelere karşın De­mokrat Parti 1957'deki seçimleri de kazandı. Ama muhalefetin de güçlendiği görülüyordu. 1957'den sonra siyasal çekişmeler yurt düzeyi­ne yayıldı. Adnan Menderes giderek sertleşen bir siyaset izleyerek olayların tırmanmasında etkili bir rol oynadı.
27 Mayıs 1960'ta ordunun yönetime el koymasından sonra kurulan Yüksek Adalet Divanı'nda anayasayı ihlal başta olmak üzere çeşitli suçlardan yargılanan Adnan Menderes 15 arkadaşıyla birlikte ölüm cezasına çarptırıl­dı. Cezaları Milli Birlik Komitesi'nce onayla­nan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan İmralı Adası'nda idam edildiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1990'da kabul ettiği bir yasayla Adnan Menderes'in ve iki bakanın siyasi itibarlarının geri verilmesini kararlaştırdı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Minikperi35 - avatarı
Minikperi35
Ziyaretçi
31 Ağustos 2009       Mesaj #6
Minikperi35 - avatarı
Ziyaretçi
Çocukluk ve gençlik yılları
1899'da, Aydınlı toprak ağası varlıklı bir çiftçinin oğlu olarak doğdu. Büyük babası Hacı Ali Paşa Konya'dan Tire taraflarına göç etmiştir[2] İbrahim Ethem Bey'le, Tevfika Hanım'ın oğludur. Kızkardeşi Melike küçük yaşta ölmüştür. I. Dünya Savaşı öncesinde önce Karşıyaka'da forvet, daha sonra Altay'da kalecilik olmak üzere futbol oynadı. İlkokuldan sonra, İzmir Amerikan Koleji'nden mezun oldu. I. Dünya Savaşı'nda yedeksubay eğitimi gördü, fakat hastalandığı için cepheye gidemedi. İstiklal Savaşı'na katıldı ve İstiklal Madalyası aldı.[3] İzmir'in ünlü ailelerinden, Evliyazade Fatma Berin Hanım'la evlenmiş, ondan Yüksel, Mutlu, Aydın olmak üzere üç oğlu olmuştur. Milletvekili seçildikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti ve 1935 yılında mezun oldu.
CHP dönemi [değiştir]

Ana madde: CHP Aydın'da, 1930'da, kısa süreli Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın bir kolunu organize etti. Partinin kendini feshetmesinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçti. Daha sonra 1931 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden Aydın milletvekili seçildi.[4] Atatürk'ün ölümünden sonra İnönü CHP'nin başına geçince İnönü'nün bütün üretim araçlarını devletleştirme faaliyetlerine karşı çıktı.Menderes en sert çıkışını ise çiftçiyi topraklandırma yasası görüşülürken yaptı. Mevcut tasarı'nın 6. maddesi devlet elindeki topraklarla birlikte o bölgedeki toprak ağalarının elindeki toprakların tarıma elverişli yerlerde 5.000 dekardan elverişsiz yerlerde ise 2.000 dekardan fazlasının kamulaştırılıp köylüye dağıtılmasını öngörüyordu. [kaynak belirtilmeli]Menderes (Menderes' in kendisi de bir toprak ağasıydı.Aydın'daki 30.000 dönümlük Çakırbeyli Çiftliği Menderes' e dedesinden kalmıştı.) ve diğer bazı milletvekilleri, özel mülkiyete tecavüz edilmek istendiğini belirterek bu tasarıya karşı çıktılar.[kaynak belirtilmeli] Bu tasarı üzerine Menderes, Türkiye'de zaten tüm arazilerin %70'ten fazlasının Devletin mülkiyetinde olduğunu ve İsmet Paşa'nın geriye kalan özel mülkleri de devletleştirerek Sovyetler Birliğindeki gibi tarımı kolhozlaştırmak istediğini açıklayarak üç arkadaşıyla birlikte dörtlü takriri verdi.[kaynak belirtilmeli] Dörtlü takrir olayı ve parti içi muhalefetten dolayı 1945 yılında CHP'den ihraç edildi.

Demokrat Parti dönemi [değiştir]

Ana madde: Demokrat Parti 200px Adnan Menderes magnify clip
1945 yılı sonunda Cumhuriyet Halk Partisi'nden ayrılarak, 1946 yılı başında arkadaşlarıyla birlikte Demokrat Parti'yi kuran Adnan Menderes


7 Aralık 1945'te, CHP'den birlikte ihraç edildikleri arkadaşları Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi kurdu. 1947'de yapılması gereken seçimler CHP tarafından bir yıl öne alındı.[5] Bu seçimleri CHP %85 oy oranı ile kazandığını ilan etti ancak seçimlerde "açık oy gizli tasnif" usulü uygulandığı için seçimlerin şaibeli olduğu iddia edildi.[6] 1946 seçimlerinden sonra muhalefet ve iktidarın arasında şiddetli kavgalar görülmeye başladı. DP ve CHP'nin arası günden güne geriliyordu. Ancak cumhurbaşkanı İsmet İnönü 12 temmuz 1947'de yayımladığı 12 Temmuz Beyannamesi ile CHP içindeki sertlik yanlılarını durdurdu. Muhalefete karşı sert bir tutum takınan başbakan Recep Peker istifa etti. Demokrat Parti genel başkanı Celal Bayar da, dönemin "Milli Şef"i İsmet İnönü'nün demokratik seçimlere izin vermesini sağlamak için "Devr-i Sabık yaratmayacağız" dedi (yani iktidara geldikten sonra yapılan yanlışların ve yolsuzlukların hesabını sormayacağız).[kaynak belirtilmeli] Bunun üzerine bazı DPliler partilerinden istifa ederek, 19 Temmuz 1948'de Mareşal Fevzi Çakmak önderliğinde, Osman Bölükbaşı ile birlikte Millet Partisi'ni kurdular.
1950 yılında seçimlerden önce Seçim Yasası da değiştirilerek seçimlerde yargı güvencesi ve "gizli oy - açık tasnif" sistemi getirildi.[7] 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlerde DP %52, CHP ise %40 oy aldı.[8] DP 12 puan farkla kazanmıştı ancak seçimde kullanılan Çoğunluk Sistemi nedeniyle DP 408, CHP ise sadece 69 milletvekili çıkardı. TBMM başkanlığına Refik Koraltan, cumhurbaşkanlığına DP genel başkanı Celâl Bayar seçildi. Yeni cumhurbaşkanı Celâl Bayar Menderes'i başbakan olarak görevlendi. Aslında pek çok kişi bu görev için Fuad Köprülü'nün getirilmesini bekliyordu[9]. Yeni hükümet 22 Mayıs'ta göreve başladı. Köprülü bu kabinede dışişleri bakanı oldu. Adnan Menderes'in 10 yıllık başbakanlık döneminde Türk iç ve dış politikasında büyük değişimler oldu. 1. Menderes Hükümetinin ilk icraatı fazla masraf olduğu gerekçesiyle devlete ait otomobilleri satmak oldu. Menderes döneminde, paralara mevcut cumhurbaşkanının resminin basılması uygulamasını kaldırılmış, tekrar ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün resimleri basılmaya başlanmıştır.[10]
Daha sonra, o döneme kadar Türkçe okunan ezanın Arapça okunması serbest bırakıldı. Yeni kurulan DP hükûmeti, 6 Haziran 1950'de, askeri darbe planladıkları[11] gerekçesiyle başta Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı re'sen emekliye sevk etti.[12]
1951 yılında Menderes hükümeti Türkiye'nin Kore Savaşı'nda Birleşmiş Milletler kuvvetlerine Türk Tugayı ile katılmasına karar vererek CHPliler tarafından çok tartışılan bir karara imza attı. Bu, aslında Türkiye'nin Soğuk Savaş'ta Batı Bloğu tarafında yer aldığını göstermek için yaptığı bir siyasi manevraydı. Bunun neticesinde, Türkiye 1952'de NATO'ya tam üye olarak kabul edildi. Aynı yıl NATO'nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kuruldu.[13]. Bu tarihe kadar askeri savunmanın geliştirilmesi için çok büyük kaynaklar ayrılmasına rağmen, askeri teknolojide ileri ülkelerin Türkiye'ye Milli Şeflik düzeni dolayısıyla silah satmayı reddetmesi yüzünden Türk Silahlı Kuvvetleri modernize edilememişti. 2. Dünya savaşı çıktığında ordu Verdun Savaşı artığı Fransız toplarıyla ve Sovyetler Birliğinden Moskova Antlaşması gereğince Batum'un onlara verilmesi karşılığında 1920li yıllarda gelen tüfeklerle donatılmıştı. Sadece 2 zırlı birlik vardı ve ordu Çakmak Hattı'nı Çatalca'ya kadar çekmişti çünkü Trakya daha geniş olduğu için savunulamıyordu. Türk ordusunun modernizasyonu ancak 1952 yılında Türkiye NATO'ya kabul edildikten sonra başlayabildi.[14]
1953 yılında CHP'nin tek-parti iktidarı sırasında edindiği malları[kaynak belirtilmeli] haczedildi ve hazineye aktarıldı.[kaynak belirtilmeli] Halkevleri kapatıldı ve Köy Enstitüleri Öğretmen Okullarına dönüştürüldü.[15]
1950-1954 yıllarında Türkiye ekonomide kalkınma dönemine girdi. Bu dönemde serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi. Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi. Yabancı sermayeyi teşvik yasası çıkarıldı. Gelen krediler özellikle tarım alanında kullanmaya başlandı. Tarımda makineleşme çalışmaları yoğunlaştırıldı. Marshall Planı'nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. Örneğin, yassı çelik (sac) imal eden Ereğli Erdemir Demir-Çelik Tesisleri bu tesislerden biriydi. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu. Bu dönemde Türkiye'nin gayri safi milli hasılası yılda ortalama %9 oranında büyüdü.
2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan seçimlerde DP büyük bir zafer kazandı. Oyların % 57'sini alarak iktidarını tek başına devam ettirdi. Bu oy oranı, 150 yıldan beri fasılalarla batılılaşmaya, modernleşmeye ve demokrasiyi uygulamaya çalışan Türkiye tarihinde demokratik bir seçimde bir siyasi parti tarafından ulaşılan en yüksek orandı ve bir daha da bu orana ulaşılamadı. DP 502, CHP %35,9 oy oranı ile 31, CMP %4 oy oranı ile 5, bağımsızlar 3 millatvekili çıkardı. 17 Mayıs'ta Menderes 3. kabinesini açıkladı. Bu kez kendisine daha yakın isimleri bakan olarak seçmişti çünkü önceki 4 yıl içinde İçişleri Bakanı 5, İşletmeler Bakanı 5, Çalışma Bakanı 5, Ulaştırma Bakanı 4, Gümrük ve Tekel Bakanı 4 kez değişmişti.
1955 yılında ekonomide tıkanmalar başlamıştı. Dış borçlar giderek artıyordu, ödeme dengesi bozulmuştu, döviz girişi yeterli değildi. Bu durum ülkede çeşitli sıkıntılara neden olmaya başladı. DP meclis grubunda ekonomik gelişmeler nedeniyle huzursuzluk giderek artıyordu. Yine bu dönemde Birleşik Krallık'ın, egemenliği altında bulunan Kıbrıs'tan yeni düzenlemeler yaparak çekilmek istemesi üzerine 29 Ağustos 1955'de Londra'da Yunanistan, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında 3'lü görüşmeler başladı. Görüşmelerin 1. turunda hiçbir sonuç alınamadı. Yunanistan adanın kendi kaderini kendisinin belirlemesi gerektiğini, Birleşik Krallık 3'lü bir askeri yönetimi, Türkiye ise statüko bozulacaksa adanın kendisine verilmesini istiyordu.
Bu arada Kıbrıs'ta 1 Nisan 1955'te faaliyete geçen ve Kıbrıslı Türklere saldırmaya başlayan, Türk köylerini yakıp yıkan, EOKA'ya karşı, Türk halkının savunmasını yapacak bir örgütlenme ihtiyacı duyan Kıbrıs Türkleri, çeşitli küçük mukavemet grupları oluşturmuştu. 27 Temmuz 1957'de Adnan Menderes'in talimatı ile Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) Fatin Rüştü Zorlu ve Korgeneral Daniş Karabelen'in önderliğinde Rıza Vuruşkan, Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından Lefkoşa’da Türk Mukavemet Teşkilatı kuruldu. Menderes tarafından örtülü ödenek'ten finanse edilen TMT,[kaynak belirtilmeli] küçük grupları birleştirerek, tüm Kıbrıs adasına yaygın, her Türk köyünde varlık gösteren, Rumların EOKA örgütüne karşı çarpışan güçlü bir mukavemet teşkilatı olmuştur.

6-7 Eylül Olayları [değiştir]

Ana madde: 6-7 Eylül Olayları
Kıbrıs konusunda Londra'da ikinci tur görüşmeler yapılırken 6 Eylül 1955 gecesi İstanbul'da bazı gazetelerin Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atıldığını yazması üzerine azınlıklara karşı olaylar çıktı. Ağırlıklı olarak Rumlara karşı yönelen olaylarda 73 kilise, 8 ayazma, 1 havra, 2 manastır, 4.340 dükkân, 110 otel ve lokanta, 21 fabrika ve 3.600 ev saldırya uğradı, 1 papaz olaylar sırasında öldürüldü. Tarihimize 6-7 Eylül Olayları olarak geçen bu olaylar sebebiyle TBMM olağanüstü toplandı. DP İstanbul milletvekili Aleksandros Hacopulos Olayların oluş şekli tertip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. dedi ve kolluk kuvvetlerin olaylar sırasında gösterdiği kayıtsızlığa dikkat çekti. Bunun üzerine hükümet adına konuşan Başbakan yardımcısı Fuad Köprülü hükümetin olaylardan haberi olduğunu ancak gün ve saatinin muayyen olmadığını açıkladı.
6-7 Eylül Olayları sonrasında bazı milletvekillerinin ceza yasasına ispat hakkı getirilmesini istemesi kargaşaya yol açtı. Hükümetin karşı çıktığı yasa tasarısının kabulü için çalışan 9 milletvekili DP'den ihraç edildi. Bunun üzerine 10 milletvekili de DP'den istifa etti. 15 Ekim 1955'te DP büyük kongresi yapıldı ve Menderes tekrar genel başkan seçildi. 22 Kasım 1955'te toplanan DP Meclis Grubu izlenen ekonomi politikaları ile ilgili gensoru açılmasını kabul etti. 29 Kasım'da grup tekrar topladı. Toplantıda meclis grubunun istifa baskılarına dayanamayan Ticaret ve Ekonomi Bakanı Sıtkı Yırcalı ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan istifa etti. Grup daha sonra kürsüye Fatin Rüştü Zorlu'yu çağırdı ve Döviz Komitesi üyesi de olan Dışişleri Bakanı'nın bütün görevlerinden istifa etmesi için tempo tutmaya başladı. Bunun üzerine Fatin Rüştü Zorlu bütün görevlerinden istifa etti. Daha sonra Menderes'i alkışlarla karşılayan grup 3 bakanı indirdikten sonra güvenoyu verdi. Aralarında Hüsamettin Cindoruk'un da bulunduğu, DP'den istifa edenler 20 Aralık 1955'te siyasal alanda liberal, iktisadi anlamda devletçi Hürriyet Partisi'ni (HP) kurdu. Mecliste siyaset sertleşmeye başlamıştı. 7 Eylül 1957'de Fuad Köprülü DP'den istifa etti. Hükümet seçimleri bir yıl erkene aldı, Seçim Yasası'nı değiştirerek seçimlerde partilerin ittifak yapmasını önleyecek maddeler ve partisinden istifa eden bir kişinin 6 ay geçmeden başka bir partiden milletvekili seçilmesini engelleyecek bir madde ekledi. Basın bu maddeye "Köprülü Maddesi" adını taktı. 27 Ekim 1957'de seçimler yapıldı. DP %46 oy alarak 424 milletvekili çıkardı. CHP % 41 oy oranı ile 186, HP ve CKMP ise 4'er milletvekili ile meclise girdi. Bu durumda muhalefet %54 oy oranı ile 178 sandalye, DP ise %46 oy oranı ile ile 424 sandalye almış oluyordu. Bu yüzden muhalefet azınlık iktidarı deyimini kullanmaya başladı.
Menderes 1957 seçimlerinden sonra İstanbul'da imar çalışmalarına ağırlık verdi ve Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi ve Edirne Asfaltı (şimdiki E-5 otoyolu) yollarını açtı. Bu arada, en ileri teknolojilerin Türkiye'ye getirilmesi ve yeni nesillere öğretilmesi için Amerikan Ford Vakfı'nın yardımıyla Ankara'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ni, Trabzon'da da Karadeniz Teknik Üniversitesini kurdu.[16] Böylece, 1776 yılında Padişah I. Abdülhamit tarafından "Mühendishane-i Bahr-i Hümayun" adıyla kurulan İstanbul Teknik Üniversitesinden 180 sene sonra Türkiye'de iki tane daha teknik üniversite kurulmuş oldu.

Uçak kazası [değiştir]

Ana madde: 17 Şubat 1959 Türk Hava Yolları Londra kazası
17 Şubat 1959'da Kıbrıs konusunda Yunanistan'la imzalanan ikili antlaşmanın ardından üçlü görüşmeler için Birleşik Krallık'a giden Menderes'in, uçağının Londra Gatwick Havalimanı yakınlarında alçalırken düşüp parçalanmasına karşın kazadan yara almadan kurtulması ise muhalefetle kısa süreli bir yumuşamaya yol açtı. [17][18][19]
1959 yılında Menderes Hükümeti'nin ortaklık anlaşmasını imzalamasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

Ekonomi politikaları [değiştir]

Menderes iktidarlarının önceki döneminde alınan borçların geri ödenememesi ve dış ticaret açığının çok artması yüzünden 1958 yılından itibaren Türkiye ekonomisi zorluklar yaşamaya başladı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlı devaülasyonu yapıldı, dolar 2 liradan 9 liraya çıkarıldı. Türkiye 600 milyon dolar dış borcunu ödeyemeyeceğini açıklayarak moratoryum (borçların ödenemeyeceği ve yeni bir ödeme planına bağlanması ilanı) ilan etti ve IMF ilk stand-by anlaşması imzalandı.[20] [21]. Menderes, liberal ve dışa açık bir iktisat görüşüne sahipti, özel girişime geçmiş iktidarlara göre daha fazla serbesti tanıdı. Ekonomik girişimleri önceleri toplumun yoksul kesimini mutlu etti, ancak uzun vadede ekonominin dengesi bozuldu, aşırı dış alıma sebep oldu. Sanayileşme ve ekonomik gelişmeyle birlikte kırsal kesimden İstanbul gibi büyük şehirlere göç hızlandı. Bu yüzden büyük şehirlerde ilk gecekondu mahalleleri oluşmaya başladı. Menderes, en çok eleştiriyi, dışa bağımlılık politikaları yüzünden almıştır. Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar.[kaynak belirtilmeli]
1930'ların sonlarında başlatılan Banknot Matbaası kurma işi İkinci Dünya Savaşı nedeniyle aksadı; ancak 1951 yılında kuruluş süreci yeniden başlatıldı ve 1958 yılında Ankara'da Banknot Matbaası kurularak, ilk banknotların Çin'de basılmaya başlanmasından 1,200 sene sonra Türkiye Cumhuriyeti banknotlarının artık Türkiye'de basılması sağlandı.[22]
Menderes'in Başbakan olarak tek başına iktidarda bulunduğu 1950-1960 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %7.8 oranında büyüdü ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 6.43'ünden, binde 7.52'sine yükseldi.[23]

İrtica suçlamaları [değiştir]

Menderes'in iktidarı döneminde, Atatürk döneminden beri Türkçe okunan ezan, Arapça okunmaya başlandı. İlk olarak CHP hükümetinin 1948'de kurduğu imam hatip kursları imam hatip liselerine dönüştürüldü, bunların sayıları arttı.[kaynak belirtilmeli] Menderes'in 1957 seçimleri öncesinde bazı bakanlarıyla beraber Said Nursi'yi ziyarete gitmesi gibi olaylar, bazı çevreler tarafından irticayı hortlatmakla ve oy avcılığıyla suçlandı. Dış siyaset ve ekonomi gibi konularda Batı Bloğuyla birlikte hareket etmesi, özellikle sol çevrelerde eleştirildi.[kaynak belirtilmeli]

27 Mayıs dönemi [değiştir]

Ana madde: 27 Mayıs Darbesi 200px Adnan Menderes Feb 3 1958 magnify clip
Adnan Menderes (3 Şubat 1958 tarihli 'Time' dergisi kapağı)


1955 Yılından itibaren ekonomideki sıkıntıların ve 6-7 Eylül olayları gibi sebeblerle ülkede siyaset sertleşmeye başladı. 1954 seçimleride Osman Bölükbaşı'yı tekrar milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapıldı (Adnan Menderes konuyla ilgili mecliste 'Türkiye’nin hiçbir vilayetinde yüzde 3’ten fazla oy almayan bir partiye mensup milletvekilini iki seçimde de seçen Kırşehir’in, bir içtimai ve siyasi bünye itibariyle anormallik göstermekte olduğunu inkár etmek mümkün değildir, evet biz açık konuşuruz’ şeklinde konuşmuş ve Osman Bölükbaşı da cevaben; "Vilayeti kaldırdınız, bizi de kaldırın da zulmünüz tamam olsun"[24] demiştir.) Ayrıca İsmet İnönü'nün seçim bölgesi Malatya 2'ye bölünüp Adıyaman vilayeti kuruldu. İktidara karşı yazılar yazan 83 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın dahil, gazeteciler birer birer hapise atılmaya başlandı. Adalet Bakanı Esat Budakoğlu TBMM'de muhalefetin soru önergesi üzerine 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci'nin iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkum olduğunu açıkladı.[kaynak belirtilmeli] CHP ve Hürriyet Partisi'nin birleşme çabası karşısında DP'liler 1957 seçimlerinden önce seçim yasası'nı değiştirerek partilerin ittifak yapmasının önleyen maddeler eklendi ve DP'den istifa eden Fuad Köprülü'nün başka bir partiden milletvekili seçilmesini engellemek için partisinden istifa eden bir kişinin 6 ay geçmeden bir başka partiden milletvekili olamayacağı şeklinde bir hüküm kondu. Ayrıca DP Vatan Cephesi'ni[25][26] kurdu. Artık radyoda her gece Vatan Cephesi'ne katılanların isimleri okunuyordu. Bu olay karşısında İstanbul'da bazı vatandaşlar ajans haberlerini dinlemeyenler derneği'ni[27] kurdular. Bu tarz olayların yaşanması ülkeyi kamplaşmaya itti. 1960 yılında ise muhalefet ve iktidar arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. CHP genel başkanı İsmet İnönü 29 Nisan'da seçim gezisine gittiği Uşak'ta DP binasından atılan çay bardağının İsmet Paşa'nın yanındaki bir gazeteciye isabet etmesiyle başlayan olaylar ve benzerinin İstanbul'da da yaşanması üzerine CHP parti grubu Başbakan ve İçişleri bakanı hakkında soruşturma önergesi verdi ancak DP'lilerin çoğunlıkta olduğu meclis bu önergeyi reddetti. Bir başka gerginlik ise 9 Mayıs'ta Menderes hükümetinin ABD ile yaptığı ikili anlaşmaları meclisin kabul ettiği oturumda yaşandı. Muhalefet'in milletvekilleri ABD ordusu'nın doğrudan veya dolaylı bir saldırı karşısında Türk topraklarına gelmesi gibi hükümlerin yer aldığı ikili anlaşmalara karşıydılar ve böyle anlaşmaların hiçbir Avrupa ülkesi ile yapılmadığının altını çiziyorlardı. Hükümet sertleşen ortam karşısında daha sert bir önlem olarak Tahkikat Komisyonu'nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti ve kararlarına itiraz edilemiyordu. Ayrıca uygun gördüğü toplantıları ve yayınları yasaklama hakkına sahipti. Komisyanun ilk işi Muhalefet partisi CHP aleyhine soruşturma açmak oldu. Bu durum karşısında "bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam" dediği ve birkaç ay önce Güney Kore'de gerçekleşen askeri darbeye gönderme yaparak "Türk Ordusu Kore Ordusundan daha az şerefli değildir" diye konuştuğu için TBMM tarafından İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi.[kaynak belirtilmeli] CHP Meclis Grubu'nun duruma itiraz etmesiyle olaylar iyice büyüdü ve sonunda CHP milletvekilleri polis zoruyla meclisten çıkartıldı. Meclis dışında ise üniversitelerde hükümete karşı protestolar düzenleniyordu ve 28 nisan 1960 tarihinde İstanbul Üniversitesi öğrencisi Turan Emeksiz hükümete karşı İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı. Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu 'görülen lüzum üzerine' re'sen günde emekliye sevkedildiler[28]. 5 mayıs 1960'ta Ankara Kızılay Meydanı'nında 555K parolasıyla büyük bir protesto mitingi düzenlendi. 21 Mayıs'ta ise Harp Okulu öğrencileri ve subaylardan oluşan yaklaşık 1000 kişi Ankara'da hükümet aleyhinde sessiz bir yürüyüş yaptı[11][29][30]. Sonunda 27 Mayıs 1960 sabaha karşı saat 4'te radyoda Kurmay Albay Alparslan Türkeş TSK olarak yönetime el koyduklarını belirtti ve askeri darbenin sebeplerini bir radyo bildirisi ile halka duyurdu. Menderes ise 27 Mayıs 1960 günü Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü. Daha sonra da ve diğer tutuklu Demokrat Parti üyeleri ile birlikte Yassıada'da hapsedildi. Darbeci subaylar ise Cemal Gürsel başkanlığında kurulan Milli Birlik Komitesi ve kurucu meclis ile beraber ülke yönetimini devraldı. Yeni bir anayasa oluşturulması için ülkenin önde gelen hukuk profesörlerinden bir anayasa komisyonu kuruldu. Menderes ve diğer DP üyeleri ise bulundukları Yassıada'da kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmaya başladı. Yapılan oturumlar her gece radyoda Yassıada Saati programında halka duyuruluyordu. 1982 Anayasası'nın aksine, 1961 Anayasası'nın referandum sürecinde, hayır oyu yönünde propaganda yapmak serbest olmuş[kaynak belirtilmeli]; 9 Temmuz 1961 tarihinde Anayasa Komisyonu'nun hazırladığı yeni anayasa için yapılan halk oylamasında % 67 oy oranı ile kabul edilerek yürürlüğe girdi.[31][32]
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
18 Şubat 2013       Mesaj #7
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Adnan Menderes
MsxLabs.org
Adnan Menderes6 yasamoykusu

Adnan Menderes, 1899 yılında Aydın'ın Koçarlı ilçesi Çakırbeyli köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir İttihat ve Terakki İdadisi ve Kızılçullu Amerikan Koleji'nde yaptı. Kolej son sınıf öğrencisi iken 4 Aralık 1916'da askere alındı, 15 Aralık 1917'de Zabit Vekili (Asteğmen) rütbesine yükseltildi, 30 Ekimde terhis oldu.

İstiklal Savaşında 6 Ekim 1920'de yeniden askere alınarak Aydın Askerlik Şubesi'nde görevlendirildi. 1 Eylül 1921'de Şube İnzibat Subaylığı'na atandı. 1 Mart 1922'de Menderes Bölgesi Komutan Yaveri oldu. Zaferden sonra 1 Eylül 1922'de Teğmenliğe yükseltildi. 1. Kolordu II. Şube, İstihbarat Şubesi ve İzmir Sansüründe hizmette bulundu. 1 Ağustos 1923'te terhis edildi.

12 Ağustos 1930'da İstanbul'da Ali Fethi Bey'in Başkanlığı'nda kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda politikaya girerek partinin Aydın örgütünü kurdu ve İl Başkanı oldu. Partinin kendini kapatması üzerine siyasi yaşamını CHP'de sürdürdü. CHP Aydın İl Başkanlığı'na seçildi.

IV. Dönem seçimlerinde Aydın Milletvekilliği'ne seçildi. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesi'nde öğrenim görerek 1935 yılında mezun oldu. V, VI ve VII. Dönemlerde yine CHP adayı olarak Aydın'dan Milletvekili seçildi. 25 Eylül 1945'te CHP'den ihraç edildi. 7 Aralık 1945'te Demokrat Parti'nin kurucuları arasında yer aldı.

VIII. Dönemde DP adayı olarak Kütahya'dan Milletvekili seçildi. IX. Dönemde İstanbul Milletvekili seçilerek 22 Mayıs 1950'de I, 9 Mart 1951'de II. Menderes Hükümetleri'ni kurdu.

X. Dönemde yeniden İstanbul Milletvekili seçildi. 17 mayıs 1954'te III. Menderes Hükümetini kurdu. 9 Aralık 1955'te Kabinesini yenilemek suretiyle, görevini dönem sonuna kadar sürdürdü. 28 Temmuz 1957'ye kadar Başbakanlıkla birlikte Milli Müdafaa Bakanlığı'na da vekalet etti. XI. Dönemde tekrar İstanbul Milletvekili oldu. Beşinci kez Bakanlar Kurulunu kurmaya memur edildi.

27 Mayıs 1960'ta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülke yönetimine el koymasıyla tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü. Yüksek Adalet Divanı'nda, Anayasayı ihlâl ve çeşitli suçlardan dolayı yapılan yargılama sonunda ölüm cezasına çarptırıldı.

17 Eylül 1961'de ölüm cezası Yassıada'da idam şeklinde yerine getirildi.

Benzer Konular

24 Aralık 2011 / KisukE UraharA Siyaset tr
4 Temmuz 2011 / KisukE UraharA Taslak Konular
11 Eylül 2008 / Lavie Taslak Konular
10 Aralık 2010 / DERUNİ Siyaset tr