
Ziyaretçi
Fidel Castro

Castro (Ruz), Fidel (d. 13 Ağustos 1926, Biran yakınlan, Küba - 25 Kasım 2016),
Sponsorlu Bağlantılar
Ülkesinde sosyalizmi kurma çalışmalarının yanı sıra başta Latin Amerika ve Afrika olmak üzere başka ülkelerdeki hareketlere verdiği destekle de tanınır.
Orta halli İspanyol göçmeni bir toprak sahibi olan Angel Castro y Argiz’in, aşçısı Lina Ruz’dan doğan evlilik dışı beş çocuğundan İkincisidir. American Fruit Company’nin denetimi altındaki yoksul bir yöre olan Mayari’de yetişti. Oriente ilinin merkezi Santiago’daki Katolik okullarında ve Havana’daki Cizvit lisesi Belen İlahiyat Okulu’nda öğrenim gördü. 1950’de Havana Üniversitesinden hukuk doktoru olarak mezun oldu. Öğrenciyken, 1947’de Dominik Cumhuriyeti’ne karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir devrimci harekete ve 1948’de Bogota’daki kent ayaklanmalarına katıldı. 1947’de Küba Halk Partisine girdi. 1950-52 arasında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler Meclisi seçimleri için Küba Halk Partisinden adaylığını koydu. Ama 10 Mart 1952’de iktidardaki Carlos Prio Socarrâs hükümetini deviren Küba’nın eski başkanlanndan General Fulgencio Batista seçimleri iptal etti.
1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, 26 Temmuz’da Santiago’daki Mon- cada kışlasına 125 arkadaşıyla birükte bir baskın düzenledi. Ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 Ekim 1953’te Santiago do Cuba Yüksek Mahkemesinde yapılan yargılamada “Tarih beni aklayacaktır” (La Historia Me Absolverâ) cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. Savunmadan çok, bir saldın niteliği taşıyan bu konuşmasında, Batista hükümetini anayasaya aykınhk, basr kı rejimi uygulamak, rüşvet ve yolsuzlukla suçlarken, siyasal özgürlüklerin ve yurttaşlık haklannın tanınması için çağnda bulundu. Aynca toprak reformu, kırsal gelişme ve sanayileşme programlan hazırlanmasını, kânn bir bölümünün sermaye sahipleriyle işçiler arasında bölüştürülmesini ve yeni vergiler konmayacağına ilişkin söz verilmesini istedi. Meşruluğunu yitirmiş bir iktidara karşı halkın ayaklanma hakkı olduğu yolundaki görüşünü 1940 tarihli Küba Anayasasının yanı sıra birçok siyasal düşünürün “özgürlük” konusundaki görüşlerine ve Fransız Devrimi belgelerine dayandırdı. Zengin tarih ve hukuk bilgisini yansıtan bu savunmadan sonra 16 yıla mahkûm oldu. Pinos (bugün Juventud) Adasında 21 ay hapis yattıktan sonra, Batista’nın emriyle cezasının geri kalan bölümü bağışlandı.
1955’te Küba’dan ayrılarak Meksika’ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurdu. İspanya İç Savaşı’na katılmış olan Kübalı Alberto Bayo’nun yönetiminde gerilla savaşı eğitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralık 1956’da “Granma” yatıyla Küba’ya dönerek Oriente’de karaya çıktı. Burada hükümet kuvvetleriyle girişilen çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren Castro, aralarında kardeşi Raül ve Ernesto (Che) Guevera’nın da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Oriente’nin güneybatısındaki Maestra Dağlarına çekildi. Bu dağlarda Batista kuvvetlerine karşı iki yıl boyunca başarılı bir gerilla savaşı yürüttü. Batista’yı devirmeye çalışan öteki grupların da kendisine katılmasıyla giderek güçlendi. Temmuz 1957’de mücadelenin amacını, “tarafsız bir geçici hükümetin gözetiminde anayasal düzene geçilmesi” olarak belirleyen bir bildirge yayımladı. Giderek siyasal desteğini yitiren ve bir dizi askeri yenilgiye uğrayan Batista, 31 Aralık 1958’de Dominik Cumhuriyeti’ne kaçtı. Castro’nun devrimci ordusu 1959’un başlarında Havana’ya girdi. Hukukçu Dr. Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Castro da başbakanlığa getirildi.
Castro hükümeti ilk olarak fiyatları ve kiralan düşürdü ve rüşvete karşı savaş açtı. Ardından köklü bir toprak reformu gerçekleştirildi; 40 hektan geçen topraklar bedelleri 20 yılda ödenmek üzere kamulaştınldı ve halk çiftlikleri olarak işletilmeye başladı. Önceleri Castro’ya karşı çıkmakla birlikte 1959’a doğru gerilla hareketini desteklemeye başlayan Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP) Castro ile ilişkilerini geliştirerek etkili bir konum kazandı. Bu durumdan tedirgin olan Urrutia’nın toprak reformunun ertelenmesi yönündeki baskıları üzerine, Castro istifa etti. Ama halkın yoğun tepkisi karşısında Urrutia görevinden çekilmek zorunda kaldı; yerine Osvaldo Doticos getirilirken Castro yeniden başbakan oldu. 26 Temmuz Hareketi’nin önderleri ve PSP yönetimde ağırlık kazandı.
Bu sırada topraklann kamulaştırılmasından zarar gören ABD şirketlerinin baskısıyla ABD hükümeti Küba’ya karşı ekonomik ambargo uygulamaya başladı. Ekonomisi tek ürüne dayalı bir ülke olan Küba, öteden beri ABD’ye sattığı şekeri SSCB’ye satmaya başladı. ABD şirketlerinin elindeki rafineriler, şeker karşılığında SSCB’den alman ham petrolü işlemeyi reddedince, Castro bu rafinerileri devletleştirdi. Bu gelişme ABD ile Küba’nın arasını daha da açtı. Devrimden sonra ABD’ye kaçan ve Kennedy yönetiminden silah ve mali destek sağlayan Kübalıların Nisan 1961’de giriştiği Domuzlar Körfezi Çıkarması başarısızlıkla sonuçlandı. Castro, çıkarmanın ardından yayımladığı Havana Bildirisi ile ilk kez, Küba’nın sosyalist politikalar izleyeceğini bütün dünyaya duyurdu. 1962’de SSCB’nin Küba’ya balistik füzeler yerleştirmesi ve Kennedy’nin Küba’yı deniz ablukasına almasıyla dünya bir nükleer savaşın eşiğine geldi. Bu bunalım ancak ABD’nin Küba’da hükümeti devirmek için artık girişimde bulunmayacağına söz vermesi ve Sovyetler’in Türkiye’deki Amerikan füze rampalarının kaldırması karşılığında nükleer silahlarını Küba’dan geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatılabildi. Bununla birlikte Merkezî Haberalma Örgütü (CIA) Castro’yu öldürmeye yönelik suikast planlan düzenlemeyi sürdürdü.
Kruşçef in Küba Bunalımı sırasında ödün verdiğini öne süren Castro, 1968’e değin bağımsız sosyalist bir politika izledi. Güney ve Orta Amerika ile Afrika’daki devrimleri destekleyici bir tutum aldı. Aynı dönemde Bağlantısızlar Hareketi’nin önderlerinden biri durumuna geldi. 1968’den sonra SSCB ile ilişkilerin düzelmesi doğrultusunda başlayan askeri ve ekonomik yakınlaşma süreci içinde, SSCB’ye dönük bir dış politika benimsedi. 1975’te Angola’daki iç savaş sırasında Angola Halk Kurtuluş Cephesi’ni (MPLA) desteklemek amacıyla Kübalı askerler gönderdi. Bunu Etiyopya ve başka ülkelere gönderilen kübalı askerler izledi. 1980’lerde Küba’nın yurt dışındaki asker sayısı 40 bine ulaştı.
1961’de Küba Sosyalist Halk Partisi ile birleşme sonucu ortaya çıkan Birleşmiş Sosyalist Devrim Partisi’nin (1965’ten sonra Küba Komünist Partisi) genel sekreterliğini üstlenen Castro, ülke içinde çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulamaya başladı. Okuma yazma seferberliği sonunda okuryazarlık oranı yüzde 90’m üzerine çıktı. Yeni okullar açılarak eğitim olanakları yaygınlaştırıldı. Zenginlik kaynaklarının, ulusal gelirin ve sağlık hizmetlerinin dağılımında köklü değişiklikler gerçekleştirildi. İşsizlik büyük ölçüde ortadan kaldırılırken, herkese çalışma yükümlülüğü getirildi. Bütün bunlara karşın tek ürüne dayalı Küba ekonomisini dönüştürme yönündeki çabalar başarılı sonuçlar vermediğinden, 1970’lerin ortasından başlayarak önemli sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bu nedenle SSCB’nin mali desteği büyük önem kazandı.

Küba’da 1959’dan sonra ilk kez yerel seçimlerin yapıldığı ve devlet yapısında yeni düzenlemelerin gerçekleştirildiği 1976’da Devlet Konseyi ve Bakanlar Kurulu başkanlığını üstlenen Castro, güçlü ve merkezî bürokrasiye dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki yönlendirici rolünü sürdürdü. Devlet ve parti organlarında eski mücadele arkadaşlarına ağırlık verdi. Silahlı kuvvetlerden sorumlu devlet bakanı olan kardeşi Raül Castro giderek ikinci adam konumu kazandı. SSCB ile Doğu Avrupa’nın sosyalist ülkelerinde 1980’lerin sonlarında ortaya çıkan demokratikleşme ve piyasa ekonomisine yönelme süreci karşısında Küba yönetimi sosyalizmin Marksist-Leninist yorumuna bağlılığını sürdürdü. 1989’da Fidel Castro’nun yakın çevresindeki ordu komutanlarının karıştığı yolsuzlukların ortaya çıkarılması yönetimi ciddi biçimde sarstı. Öte yandan SSCB’yle ticaret hacminin gitgide küçülmesi ve Sovyet yardımlarının azalması Küba ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlarını göstermeye başladı. ABD’yle ilişkilerdeki gerginlik de sürdü.
Enerjik, karizmatik ve siyasal sezgileri güçlü bir önder ve parlak bir hatip olan Castro, özgün bir siyasal düşünür olmaktan çok gelişen durumlara göre davranmasını bilen pragmatik bir eylem adamıdır. Başardığı işlerle halk içinde önemli bir destek kazanmakla birlikte, çoğu sonradan ABD’ ye sığınan geniş bir muhaüf kitlesinin doğmasına da yol açmıştır. Yazıları ve konuşmaları 1972’de toplu olarak yayımlanmaya başlayan Castro’nun Türkçede yayımlanmış çeşitli yapıtları vardır.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 2 Aralık 2016 00:20
Biyografi Konusu: Fidel Castro nereli hayatı kimdir.