Arama

Türklerin geçmişte kurdukları devletler hangileridir? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 8 Nisan 2014 Gösterim: 31.949 Cevap: 29
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Kasım 2009       Mesaj #21
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bune yw ben sadece kuruluşlarını istiom devletlerinnn

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bana türkdevletlerinin kuruluşları hakkında bilgi verirmisiniz ŞİMDİDEN TANK YOU

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

aynı soruyu bende bulamadım

Alttaki yanıtları okuyunuz,

Sponsorlu Bağlantılar
Alıntı
Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

kronolojik sırayla türk devletleriMsn Happy

İslamiyetten Önce Türkler Türkler, dünyanın en eski, asil, büyük devletler kurup, pek çok ünlü şahsiyetler yetiştiren medenî milletlerinden biridir. Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes'in Türk adlı oğlunun neslindendir.

Tarihî şahıs, boy ve millet adlarının oluşumuna göre, Türk kelimesinin aslı "türümek" fiilinden gelmektedir. Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten "yürük" adını almışlardır. Türk kelimesi, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töreli, töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manâlarında kullanılmaktadır.

Coğrafî ad olarak Turkhia (Türkiye) tabiri ise altıncı yüzyıldaki Bizans kaynaklarında, Orta Asya için kullanılmıştır. Dokuzuncu ve onuncu asırlarda, Volga'dan Orta Asya'ya kadar olan sahaya denilirdi. Bu da Doğu ve Batı Türkiye olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Doğu Türkiye, Hazarların; Batı Türkiye ise Türk asıllı Macarların ülkesiydi. Memlukların ilk zamanlarında, Mısır'a da Türkiye deniliyordu. Selçuklular zamanında, onikinci yüzyıldan itibaren Anadolu'ya Türkiye denilmeye başlandı. Türk kelimesini Türk devletinin resmî adı olarak ilk defa kullanan, yedi ve sekizinci yüzyıllarda hüküm süren (681-745) Göktürk Devletiydi.

Bilinen en eski Türk kavmi, Çinlilerin Hiong-nu dedikleri, M.Ö. 3. asrın başından itibaren tarih sahnesinde görülen Hunlardır. Bu kavmin anayurdu, Tienşan'ın kuzey kesimiyle batıdaki Altay Dağları, Orta Urallar ve Hazar Denizi'nin kuzey hudutları içinde kalan vadideydi. Şenyu denilen hükümdarlarının ordugâhı, Orhun Irmağı kıyısında bulunuyordu. Nüfus çoğalması ve fetih isteği gibi iki büyük sebeple yayılmaya başladılar ve Çin hudutlarına kadar olan bölgeyi ele geçirdiler.

Müslüman Türk Devletleriİtil Bulgarlarından sonra ilk Müslüman Türk devletleri, Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular'dı. Karahanlılar, 944 yılında, İslâmı resmî din olarak kabul etti. Karahanlılar arasında İslâm dîninin yayıcısı, Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın oğlu Musa Baytaş oldu. Karahanlı hükümdarı, 999 senesinde, Abbâsî halifesi tarafından İslâm hükümdarı olarak tanındı. Hâkanlığın sınırları, Balasagun, Özkend ve havalisine, Tarım havzasının batı kısmına, Balkaş Gölüne, Hindukuş, Karakurum Dağları dolaylarına kadar yayıldı. Ülke, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştı. Doğu Karahanlılar 1090, Batı Karahanlılar ise 1089'da Selçuklulara bağlandılar. Karahanlılar devrinde, 200 000 çadır Türk halkı, İslâmı kabul etmiştir.

962 yılında Alptekin (Alb Tegin) adlı bir Türk kumandanı, Afganistan'ın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977'de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mâhir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İran'ın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistan'a, zaferle neticelenen bir zafer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistan'a onyedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslâmın köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmud, aynı zamanda, İran'ın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbâsî halifesinden ilk defa olarak, sultan ünvanını aldı. Gazneliler, 1040 yılından sonra Selçuklulara tâbi oldular. 1186 senesinde de Gûrlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar.

10. asrın ikinci yarısında Seyhun nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlar, Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında, Kınık boyundan Selçuk Bey'in oğulları vardı. Selçuk Bey'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları Ceyhun'dan Fırat'a kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan, 1071'de Malazgirt ovasında Bizanslıları yenerek Anadolu'nun Türk ülkesi olmasını sağladı. Bu zaferden Anadolu'nun fethine Kutalmış Bey'in oğulları memur edildiler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, büyük zaferler kazanarak Üsküdar'a kadar geldi ve İznik'i hükümet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devletini kurdu. Süleyman Şah'tan sonra I. Kılıç Arslan, I. Mesud ve II. Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk Milletine büyük hizmetler verdiler. 13. yüzyılda Moğol istilâsı, İran, Horasan ve Mâverâünnehir taraflarında yaşayan âlimlerin hemen hepsinin Anadolu'ya gelmelerine sebep oldu. Bu istilâ Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına yol açtı. Fakat çok geçmeden, yüksek yaylalarda yaşayan Türkmen beyleri, Anadolu'yu istilâcıların elinden kurtarmayı başardılar. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Bey'di. 1299'dan itibaren gelişen Osmanlılar, mânevî yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devraldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.

Söğüt'te kurulan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Batı Anadolu'ya hakim olarak, 1356'da Rumeli'ye ayak bastı. Bu geçiş çok mütevazı başlamakla birlikte, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat, üstün vasıflara sahip Osmanlılar, Haçlıları 1363'te, Edirne civarında Sırpsındığı mevkiinde, 1389'da Kosova'da ve 1396'da Niğbolu'da hezimete uğrattılar. Böylece devlet Rumeli'de sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadolu'da yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatya'ya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hristiyan Avrupalılara gösterdi. Hristiyan Batı âlemine galip gelen Osmanlılar'ın, doğuda Timur Han'a mağlup olması, Anadolu'daki birliği tekrar sarstı. Ancak Fetret Devrinde sarsıntı, Rumeli'den daha çok Anadolu'da meydana geldi.

Fetret Devrinden sonra devletin başına geçen ve "ikinci kurucu" olarak adlandırılan Çelebi Sultan Mehmed Han, Osmanlı Devletini tekrar canlandırdı. Oğlu II. Murad Han, 1444'te Varna ve 1448'de II. Kosova meydan savaşlarında, Haçlılara karşı yeni zaferler kazandı. Osmanlılar bu suretle Anadolu'da Türklüğün ve kendilerinden önceki diğer İslâm devletlerinin maddî ve manevî mirasını toplayarak, yeni bir medeniyet kurdular.

Türk tarihinde ilk defa olarak, Osmanlıların merkezî bir devlet sistemi olarak ortaya çıkması, büyük bir siyasî yenilik oldu. Gerçekte Osmanlı hanedanı, diğer Anadolu beyleri gibi, millî örf ve geleneklerini muhafaza ettiği halde, devletin bölünemez kutsal bir varlık olduğunu kavramış, şehzadelerin ve boy beylerinin siyasî hakimiyete ortak olmalarına imkân vermemiş ve bu sayede merkeziyetçi, sağlam, istikrarlı bir devlet ortaya çıkarmayı başarmıştı. Fatih Sultan Mehmed Han, Anadolu beylerinin ve kendi içinde gelişen devleti sarsıcı hanedanların geriye kalanlarını bertaraf ederek merkeziyetçi otoriteyi daha da sağlamlaştırdı. Daima devlet birliği şuuruna bağlanan Osmanlı inancı bakımından, Sultan II. Bayezid Han'ın; "Osmanlı Devleti öyle namuslu bir gelindir ki, iki kişinin talebine tahammül edemez" sözü anlamlıdır.

Müslümanların birliğini sağlamak ve Anadolu'dan Şiî-Sâfevî propagandasını kaldırmak isteyen Yavuz Sultan Selim Han, Şah İsmail üzerine sefer düzenledi. Şah İsmail'i saf dışı bıraktıktan sonra, yıldırım hızıyla Mısır ordularını 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye zaferleriyle mağlup etti. Bu zaferlerden sonra bütün Arap ülkeleri Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Yıldırım hızıyla, kıtaların fethini sekiz senelik saltanatına sıkıştıran bu büyük fatihin, cihan hakimiyeti girişimine ve Avrupa'yı fethetmeye kararlı olması tabîiydi. Fakat ecel onun dünyayı tek ve yüksek nizama kavuşturmasına fırsat vermedi.

Kanunî Sultan Süleyman'ın yarım asır süren saltanatı, Türk ve Osmanlı dünya barışı davâsının en yüksek ve kudretli devrini teşkil eder. Zamanında Türk ordusu, 1526'da mutlak bir zafer kazandı ve Orta Avrupa yolu Türklere açıldı. Artık Osmanlı ordusu Orta Avrupa'yı çiğniyor, Viyana'yı geride bırakarak, Gratz, Merburg, Gunis gibi birçok Alman kentini fethediyordu.

16. yüzyılın sonlarıyla 17. yüzyılda Osmanlı siyasî gücü gibi sosyal düzeni de kuvvetini sürdürmüştür. Devlet; liyakat, ahlâk, maddî ve manevî disiplin ve çalışma üzerine kurulmuştu. Osmanlılarda şahsî meziyet ve yetenekten başka bir şeye değer verilmezdi. Herkes, liyakat, bilgi, ahlâk ve seciyesine göre bir mevkiye tayin edilirdi. Ahlâksız, bilgisiz ve tembel kişiler, hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazdı. Osmanlıların başarısının ve dünyaya hakim olmalarının hikmeti buydu.

17. asrın ikinci yarısından sonra devletin siyasî ve askerî kudretinde zaaf başlamış, idarî ve ilmî müesseselerde bozukluklar meydana çıkmış, bunun neticesinde gerileme başlamıştır. Anadolu'da çıkan ve memleketi harap ve perişan eden kızılbaş teşvikli Celâlî ayaklanmalarını bastırmak için çok büyük gayretler sarfetmek ve uzun seneler uğraşmak gerekmiştir. Amerika'nın keşfinden sonra götürülen Afrikalı köleler, nice zulümlerle, Avrupalı zalimler için bol bol gümüş çıkardılar. Avrupa yoluyla Osmanlı ülkesine de bol miktarda giren gümüş, fiyatları altüst etti. Gümüş olan Osmanlı akçesinin değeri düştü. Devletin, düştüğü zor durumdan kurtarılması için zaman zaman hükümdar ve devlet adamlarının teşebbüsleri, olumlu neticeler verdiyse de, bilhassa yeniçerilerin çıkardığı isyanlar bunların devamlılığını baltaladı.

Türkler, 17. asırda da Avrupa'ya medeniyet verici durumdayken, 18. asırdan itibaren alıcı olmaya ve iktibaslar yapmaya mecbur bulunduklarını kabul etmişlerdir. 18. asrın başlarından itibaren tahta geçen padişahların hemen hepsi, bu gerilemenin farkına varmışlar, batıdan faydalanarak ıslahat yapmak istemişlerdir. Sultan II. Mahmud Han, yeni, düzenli bir ordu kurduğu gibi, hükümet teşkilat ve usullerinde değişiklik yapmıştır. Bu faydalı yenilik hareketleri yanında, siyasî bakımdan birçok felaket vuku buldu. Fransız İnkılabının ortaya attığı milliyetçilik fikirlerinin, Osmanlı ülkesinde ırkçılık şeklinde yayılması, dış tahrikli Sırp ve Yunan isyanları, Avrupa devletlerinin kendi çıkarları için olaylara müdahale ederek işi çıkmaza sokmaları, Rusya'nın emperyalist ve geleneksel siyasetine uygun olarak savaş açması, Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'nın isyanları bu felaketlerin başlıcalarıdır.

Bütün bu karışıklıkların halli için çareler arayan Osmanlı padişahı II. Mahmud Han, Avrupa'daki teknik ilerlemeden istifade niyetiyle hocalar getirtti. İlk defa 1834 yılında Avrupa'ya öğrenci gönderdi. Avrupa başkentlerinde daimî büyükelçilikler kurdu. Fakat Avrupa'ya gönderilen bazı öğrenciler, fen alanındaki ilerlemeleri alacak yerde, Hristiyan Avrupalının köhneleşmiş ahlâkına talip oldular. Ahlâkî ve manevî değerlerini kaybederek Osmanlı ülkesine dönen bu öğrencilerin ilk işi, kendilerini para ve kadınla elde eden Osmanlı düşmanlarının çıkarları için çalışmalara başlamak oldu. İngilizler tarafından yetiştirilip mason yapılan Londra büyükelçisi Mustafa Reşid Paşa, II. Mahmud Han'ın vefatından sonra onaltı yaşında padişah olan Abdülmecid Hanı Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nun ilanına ikna etti.

Böylece 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile, yeni düzene ait esaslar belirlendi. Osmanlının isteklerinden çok Avrupalıların arzularına uygun olarak hazırlanan bu fermanda, Türk ve Müslümanlardan çok, Hristiyan tebaanın çıkarı gözetilmişti. Tanzimat-ı Hayriye Fermanı denilerek yeni ve parlak bir devir açtığı iddia edilen bu fermanla Müslüman ve gayri müslim bütün tebaanın ırz, namus ve can güvenliğinin sağlanacağı vergi ve askerlik işlerinin düzenli bir usule bağlanacağı vaad ediliyor ve bu fermana dayanılarak çıkarılacak kanunlara saygı gösterileceği belirtiliyordu. Tanzimat döneminde hukuk, askerlik, eğitim öğretim ve yönetim alanlarında birçok değişiklikler yapıldı. Gülhane hattının eşitlik ilkesine rağmen, askerlik mükellefiyetine yalnız Müslüman tebaa tâbi kılınarak, gayri müslimler muaf tutuldu.

Fransız İnkılabı sonucu dünyaya yayılan milliyetçilik fikirleriyle, ülkede isyanlar çıktı. Neticede âsîlere idarî ayrıcalıklar ve özerklik verilmesi, Avrupa'ya ilim için giden gençlerin, Avrupa bilim ve siyaset adamlarının Türkiye ve Türkler hakkındaki olumlu ve olumsuz fikir ve kanaatlerini öğrenmeye başlamaları gibi bazı sebepler, Osmanlı Devleti içindeki çeşitli kavimlerin millî şuur ve millî devlet fikirlerini güçlendirmiş ve çözülme hareketleri başlamıştır. Bunun yanısıra, tebaanın önünde ve siyasî haklar konusundaki eşitliğini yeterli görmeyerek, meşrutî bir idarenin kurulması için mücadeleye girişen ve Osmanlı düşmanı devletler tarafından desteklenen Genç Osmanlılar'da iareye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. Genç Osmanlıların fikirlerini paylaşan Midhat Paşa, padişahın fikir ve icraatına muhalefet eden Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Rüştü Paşa, birlik olup Sultan Abdülaziz Hanı şehit ederek Beşinci Murad'ı tahta çıkardılar. Beşinci Murad Han, hastalığı sebebiyle üç ay sonra tahttan indirilerek, veliaht Abdülhamid, Ağustos 1876'da tahta çıkarıldı.

II. Abdülhamid Hanın tahta çıktığı 1876 yılı, Türk tarihinin gerçek dönüm noktalarından biri oldu. İçeride pek çok mesele vardı. Dışarıda ise Midhat Paşa'nın arzu ve isteğiyle, Rusya ile bir savaş yaklaşıyordu. Avrupa devletlerinin Osmanlı hakimiyetindeki Hristiyan tebaayı sürekli kışkırtmaları, özellikle Balkanlar'da birkaç eyaletin kan, ateş, isyan ve huzursuzluk içine düşmesine yol açtı. Malî durum bir hayli zayıflamış, Tanzimatla verilen tavizlerle Osmanlı sanayii ve ticareti çökertilmişti. Ayrıca devletin coğrafî durumu, yabancı istilâ ve müdahalelere açıktı. Türk olmayan eyaletler, Avrupa devletlerinde olduğu gibi, sömürge muamelesi görmediği, anavatanın birer parçası sayıldığı halde, dışa dayalı isyanlar durmak bilmiyordu. Devamlı dış baskılar ve bitip tükenmek bilmeyen savaşlar, devletin kalkınmasını engelliyordu. Avrupa devletlerinin, kendi çıkarları için tahrik ettikleri Ermenilerin özerklik elde etmek amacıyla ihtilalci komiteler kurarak ülkede olay çıkarmaya başlamaları, devlet için ayrı bir meşgale oldu. Ayrıca Bulgar, Yunan ve Sırp çetelerinin meydana getirdikleri olaylar, devleti uğraştırdığı gibi, yabancı müdahalelere de yol açtı.

Sultan II. Abdülhamid, batı devletleri ve Rusya'nın her türlü baskıları karşısında, devlet birliğini korumak için tek çıkar yolun, Müslüman tebaayı din bağıyla bütünleştirmek olduğunu düşünüyor ve bu birliğin yalnız Osmanlı ülkesinde değil diğer Müslümanlar arsında da kurulmasına çalışıyordu. Ülkenin ekonomik kalkınmasına çok önem verdi. Ulaştırma ve haberleşme alanlarında ıslahat, eğitim konusunda ciddî hamleler yaptı. İngiltere ve Fransa'nın dostluk ve yardımlarına güvenilmediğinden, Alman dostluğuna önem vererek denge sağlamaya çalıştı. Zamanla Sultan Abdülhamid idaresine karşı doğan muhalefet, Genç Türkler denilen kişiler tarafından ilerletilerek, İttihat ve Terakkî Cemiyeti adı altında siyasî bir teşkilat kuruldu. Bunların baskısıyla, 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet rejimi, yeniden yürürlüğe konuldu. İttihatçıların tertibi ile, 31 Mart Vakası olarak bilinen bir ayaklanma çıkarıldı. Hadiseyle ilgisi olmadığı halde Padişah, bu bahaneyle tahttan indirilip, yerine Beşinci Mehmed Reşat çıkarıldı. İktidara cemiyet yanlısı devlet adamları getirildi ve o zamana kadar idarî işlere karışmayan İttihat ve Terakkî Cemiyeti, söz sahibi oldu. 1912'de başlayan Balkan Harbinde Osmanlı ordusunun yenilmesi üzerine, Enver Beyin başkanlığında küçük bir subay topluluğu, Ocak-1913'te Bâbıâli'yi basarak sadrazam Kâmil Paşa'yı istifaya zorladı. Böylece İttihat ve Terakkî Cemiyeti, devletin mukadderatını doğrudan eline aldı ve sonunda kötü bir âkıbete yol açtı.

Yeni iktidar zamanında felaketler birbirini takip etti ve devletin çöküşü hızlandı. Trablusgarp, Balkan Savaşları ve nihayet ittifak devletleri safında girilen I. Dünya Savaşı, devletin yıkılışının başlangıcı oldu. Savaş sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile, Osmanlı Devleti baştan başa işgal edildi. Sultan Vahideddin, bölünmüş, parçalanmış, hattâ işgal edilmiş bir devletin başına geçti ve bütün imkânsızlıklara rağmen İstiklâl Mücadelesini başlattı. Mustafa Kemal Paşa liderliğinde gerçekleştirilen, şanlı Türk İstiklâl Savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalandı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi.

Bugün, Uzakdoğu'daki Sakalin Adlarından, Batıdaki Balkan Adacığına kadar iki Avrupa kıtası büyüklüğünde bir alanda yaşayan Türklerin çoğunluğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Çin ve İran hudutları içinde bulunmaktadır.

Türk Milletinin bağımsız millî devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 19. yüzyılda Rus işgaline uğrayan Orta Asya Türk Birlikleri uzun yıllar bu devletin sömürüsü ve zulmü altında kaldıktan sonra, bağımsızlıklarını kazanmak için mücadeleye başlamışlar ve 1991'de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bunlar, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleridi

Alıntı
Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

Tarihteki Türk Devletleri'nin Kuruluş ve Yıkılış Tarihleri

Büyük Türk Devletleri

Büyük Hun İmparatorluğu/M.Ö. 4. asır - M.S. 48
Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu/374-496
Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu/4. asır sonları - 577
Birinci Göktrük İmpararorluğu/552-582
Doğu Göktürk İmparatorluğu/582-630
Batı Göktürk İmparatorluğu/582-630
İkinci Göktürk İmparatorluğu/681-744
Uygur İmparatorluğu/744-840
Avrupa Avar İmparatorluğu/6. asır - 805
Hazar İmparatorluğu/7. asır - 965
Karahanlılar Devleti/840-1042
Gazneliler Devleti/962-1187
Büyük Selçuklu Devleti/1038-1194
Harezmşahlar Devleti/1097-1231
Osmanlı Devleti/1299-1922
Timurlular Devleti/1370-1506
Bâbürlüler (Gürgâniyye) Devleti/1526-1858


Devletler
Kuzey Hun Devleti/48-156
Güney Hun Devleti/48-216
Birinci Chao Hun Devleti/304-329
İkinci Chao Hun Devleti/328-352
Hsia Hun Devleti/407-431
Kuzey Liang Hun Devleti/401-439
Lov-lan Hun Devleti/442-460
Tabgaç Devleti/386-557
Doğu Tabgaç Devleti/534-557
Batı Tabgaç Devleti/534-557
Doğu Türkistan Uygur Devleti/911-1368
Liang Şa-t'o Türk Devleti/907-923
Tana Şa-t'o Türk Devleti/923-936
Tsin Şa-t'o Türk Devleti/937-946
Kan-çou Uygur Devleti/905-1226
Türgiş Devleti/717-766
Karluk Devleti/766-1215
Kırgız Devleti/840-1207
Sabar Devleti/5. asır - 7. asır arası
Dokuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Otuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Basar-Alan Türk Devleti/1380-?
Doğu Karahanlı Devleti/1042-1211
Batı Karahanlı Devleti/1042-1212
Fergana Karahanlı Devleti/1042-1212
Oğuz-Yabgu Devleti/10. asrın ilk yarısı - 1000
Suriye Selçuklu Devleti/1092-1117
Kirman Selçuklu Devleti/1092-1307
Türkiye Selçuklu Devleti/1092-1307
Irak Selçuklu Devleti/1157-1194
Eyyubîler Devleti/1171-1348
Delhi Türk Sultanlığı/1206-1413
Mısır Memlûk Devleti/1250-1517
Karakoyunlu Devleti/1380-1469
Akkoyunlu Devleti/1350-1502

Beylikler
Tulûnlular/868-905
İhşidîler/935-969
İzmir Beyliği/1081-1098
Dilmaçoğulları Beyliği/1085-1192
Danişmendli Beyliği/1092-1178
Saltuklu Beyliği/1092-1202
Ahlatşahlar Beyliği/1100-1207
Artuklu Beyliği/1102-1408
İnaloğulları Beyliği/1098-1183
Mengüçlü Beyliği/1072-1277
Erbil Beyliği/1146-1232
Çobanoğulları Beyliği/1227-1309
Karamanoğulları Beyliği/1256-1483
İnançoğulları Beyliği/1261-1368
Sâhib Atâoğulları Beyliği/1275-1342
Pervâneoğulları Beyliği/1277-1322
Menteşeoğulları Beyliği/1280-1424
Candaroğulları Beyliği/1299-1462
Karesioğulları Beyliği/1297-1360
Germiyanoğulları Beyliği/1300-1423
Hamidoğulları Beyliği/1301-1423
Saruhanoğulları Beyliği/1302-1410
Aydınoğulları Beyliği/1308-1426
Tekeoğulları Beyliği/1321-1390
Eretna Beyliği/1335-1381
Dulkadıroğulları Beyliği/1339-1521
Ramazanoğulları Beyliği/1325-1608
Doburca Türk Beyliği/1354-1417
Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti/1381-1398
Eşrefoğulları Beyliği/13. asır ortaları - 1326
Berçemeoğulları Beyliği/12. asır
Yarluklular Beyliği/12. asır

Atabeylikler
Böriler/1117-1154
Zengîler/1127-1259
İl-Denizliler/1146-1225
Salgurlular/1147-1284

Hanlıklar
Büyük Bulgarya Hanlığı/630-665
İtil (Volga) Bulgar Hanlığı/665-1391
Tuna Bulgar Hanlığı/981-864
Peçenek Hanlığı/860-1091
Uz Hanlığı/860-1068
Kuman-Kıpçak Hanlığı/9. asır - 13. asır
Özbek Hanlığı/1428-1599
Kazan Hanlığı/1437-1552
Kırım Hanlığı/1440-1475
Kasım Hanlığı/1445-1552
Astrahan Hanlığı/1466-1554
Hive Hanlığı/1512-1920
Sibir Hanlığı/1556-1600
Buhara Hanlığı/1599-1785
Kaşgar-Tufan Hanlığı/15. asır başları - 1877
Hokand Hanlığı/1710-1876
Türkmenistan Hanlığı/1860-1885

Cumhuriyetler
Azebaycan Cumhuriyeti/1918-1920
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-I/31 Ağustos 1913
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-II/1915-1917
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-III/1920-1923
Türkiye Cumhuriyeti/1923-...
Hatay Cumhuriyeti/1938-1939
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/1983-...
Azerbaycan Cumhuriyeti/1991-...
Kazakistan Cumhuriyeti/1991-...
Kırgızistan Cumhuriyeti/1991-...
Tacikistan Cumhuriyeti/1991-...
Özbekistan Cumhuriyeti/1991-...
Türkmenistan Cumhuriyeti/1991-...


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2009       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

gecmiste kurulan turk devletleri


türlerin geçmişte kurdukları devletlerin bayrak ların ı inceleyin bu devletlerin tarihin hangi zamanlarında yaşadklarını araştırarak yazınızzzzzzz lütfennnnnnnnnnnnnnnnnn!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2009       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türklerin geçmişte kurdukları dvletlerin tarihinin hangi zamanlarda yaşadıkları
meleimmxx - avatarı
meleimmxx
Ziyaretçi
22 Aralık 2010       Mesaj #24
meleimmxx - avatarı
Ziyaretçi
İslamiyetten Önce Türkler Türkler, dünyanın en eski, asil, büyük devletler kurup, pek çok ünlü şahsiyetler yetiştiren medenî milletlerinden biridir. Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes'in Türk adlı oğlunun neslindendir.

Tarihî şahıs, boy ve millet adlarının oluşumuna göre, Türk kelimesinin aslı "türümek" fiilinden gelmektedir. Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten "yürük" adını almışlardır. Türk kelimesi, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töreli, töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manâlarında kullanılmaktadır.

Coğrafî ad olarak Turkhia (Türkiye) tabiri ise altıncı yüzyıldaki Bizans kaynaklarında, Orta Asya için kullanılmıştır. Dokuzuncu ve onuncu asırlarda, Volga'dan Orta Asya'ya kadar olan sahaya denilirdi. Bu da Doğu ve Batı Türkiye olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Doğu Türkiye, Hazarların; Batı Türkiye ise Türk asıllı Macarların ülkesiydi. Memlukların ilk zamanlarında, Mısır'a da Türkiye deniliyordu. Selçuklular zamanında, onikinci yüzyıldan itibaren Anadolu'ya Türkiye denilmeye başlandı. Türk kelimesini Türk devletinin resmî adı olarak ilk defa kullanan, yedi ve sekizinci yüzyıllarda hüküm süren (681-745) Göktürk Devletiydi.

Bilinen en eski Türk kavmi, Çinlilerin Hiong-nu dedikleri, M.Ö. 3. asrın başından itibaren tarih sahnesinde görülen Hunlardır. Bu kavmin anayurdu, Tienşan'ın kuzey kesimiyle batıdaki Altay Dağları, Orta Urallar ve Hazar Denizi'nin kuzey hudutları içinde kalan vadideydi. Şenyu denilen hükümdarlarının ordugâhı, Orhun Irmağı kıyısında bulunuyordu. Nüfus çoğalması ve fetih isteği gibi iki büyük sebeple yayılmaya başladılar ve Çin hudutlarına kadar olan bölgeyi ele geçirdiler.

Müslüman Türk Devletleriİtil Bulgarlarından sonra ilk Müslüman Türk devletleri, Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular'dı. Karahanlılar, 944 yılında, İslâmı resmî din olarak kabul etti. Karahanlılar arasında İslâm dîninin yayıcısı, Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın oğlu Musa Baytaş oldu. Karahanlı hükümdarı, 999 senesinde, Abbâsî halifesi tarafından İslâm hükümdarı olarak tanındı. Hâkanlığın sınırları, Balasagun, Özkend ve havalisine, Tarım havzasının batı kısmına, Balkaş Gölüne, Hindukuş, Karakurum Dağları dolaylarına kadar yayıldı. Ülke, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştı. Doğu Karahanlılar 1090, Batı Karahanlılar ise 1089'da Selçuklulara bağlandılar. Karahanlılar devrinde, 200 000 çadır Türk halkı, İslâmı kabul etmiştir.

962 yılında Alptekin (Alb Tegin) adlı bir Türk kumandanı, Afganistan'ın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977'de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mâhir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İran'ın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistan'a, zaferle neticelenen bir zafer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistan'a onyedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslâmın köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmud, aynı zamanda, İran'ın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbâsî halifesinden ilk defa olarak, sultan ünvanını aldı. Gazneliler, 1040 yılından sonra Selçuklulara tâbi oldular. 1186 senesinde de Gûrlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar.

10. asrın ikinci yarısında Seyhun nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlar, Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında, Kınık boyundan Selçuk Bey'in oğulları vardı. Selçuk Bey'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları Ceyhun'dan Fırat'a kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan, 1071'de Malazgirt ovasında Bizanslıları yenerek Anadolu'nun Türk ülkesi olmasını sağladı. Bu zaferden Anadolu'nun fethine Kutalmış Bey'in oğulları memur edildiler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, büyük zaferler kazanarak Üsküdar'a kadar geldi ve İznik'i hükümet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devletini kurdu. Süleyman Şah'tan sonra I. Kılıç Arslan, I. Mesud ve II. Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk Milletine büyük hizmetler verdiler. 13. yüzyılda Moğol istilâsı, İran, Horasan ve Mâverâünnehir taraflarında yaşayan âlimlerin hemen hepsinin Anadolu'ya gelmelerine sebep oldu. Bu istilâ Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına yol açtı. Fakat çok geçmeden, yüksek yaylalarda yaşayan Türkmen beyleri, Anadolu'yu istilâcıların elinden kurtarmayı başardılar. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Bey'di. 1299'dan itibaren gelişen Osmanlılar, mânevî yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devraldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.

Söğüt'te kurulan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Batı Anadolu'ya hakim olarak, 1356'da Rumeli'ye ayak bastı. Bu geçiş çok mütevazı başlamakla birlikte, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat, üstün vasıflara sahip Osmanlılar, Haçlıları 1363'te, Edirne civarında Sırpsındığı mevkiinde, 1389'da Kosova'da ve 1396'da Niğbolu'da hezimete uğrattılar. Böylece devlet Rumeli'de sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadolu'da yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatya'ya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hristiyan Avrupalılara gösterdi. Hristiyan Batı âlemine galip gelen Osmanlılar'ın, doğuda Timur Han'a mağlup olması, Anadolu'daki birliği tekrar sarstı. Ancak Fetret Devrinde sarsıntı, Rumeli'den daha çok Anadolu'da meydana geldi.

Fetret Devrinden sonra devletin başına geçen ve "ikinci kurucu" olarak adlandırılan Çelebi Sultan Mehmed Han, Osmanlı Devletini tekrar canlandırdı. Oğlu II. Murad Han, 1444'te Varna ve 1448'de II. Kosova meydan savaşlarında, Haçlılara karşı yeni zaferler kazandı. Osmanlılar bu suretle Anadolu'da Türklüğün ve kendilerinden önceki diğer İslâm devletlerinin maddî ve manevî mirasını toplayarak, yeni bir medeniyet kurdular.

Türk tarihinde ilk defa olarak, Osmanlıların merkezî bir devlet sistemi olarak ortaya çıkması, büyük bir siyasî yenilik oldu. Gerçekte Osmanlı hanedanı, diğer Anadolu beyleri gibi, millî örf ve geleneklerini muhafaza ettiği halde, devletin bölünemez kutsal bir varlık olduğunu kavramış, şehzadelerin ve boy beylerinin siyasî hakimiyete ortak olmalarına imkân vermemiş ve bu sayede merkeziyetçi, sağlam, istikrarlı bir devlet ortaya çıkarmayı başarmıştı. Fatih Sultan Mehmed Han, Anadolu beylerinin ve kendi içinde gelişen devleti sarsıcı hanedanların geriye kalanlarını bertaraf ederek merkeziyetçi otoriteyi daha da sağlamlaştırdı. Daima devlet birliği şuuruna bağlanan Osmanlı inancı bakımından, Sultan II. Bayezid Han'ın; "Osmanlı Devleti öyle namuslu bir gelindir ki, iki kişinin talebine tahammül edemez" sözü anlamlıdır.

Müslümanların birliğini sağlamak ve Anadolu'dan Şiî-Sâfevî propagandasını kaldırmak isteyen Yavuz Sultan Selim Han, Şah İsmail üzerine sefer düzenledi. Şah İsmail'i saf dışı bıraktıktan sonra, yıldırım hızıyla Mısır ordularını 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye zaferleriyle mağlup etti. Bu zaferlerden sonra bütün Arap ülkeleri Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Yıldırım hızıyla, kıtaların fethini sekiz senelik saltanatına sıkıştıran bu büyük fatihin, cihan hakimiyeti girişimine ve Avrupa'yı fethetmeye kararlı olması tabîiydi. Fakat ecel onun dünyayı tek ve yüksek nizama kavuşturmasına fırsat vermedi.

Kanunî Sultan Süleyman'ın yarım asır süren saltanatı, Türk ve Osmanlı dünya barışı davâsının en yüksek ve kudretli devrini teşkil eder. Zamanında Türk ordusu, 1526'da mutlak bir zafer kazandı ve Orta Avrupa yolu Türklere açıldı. Artık Osmanlı ordusu Orta Avrupa'yı çiğniyor, Viyana'yı geride bırakarak, Gratz, Merburg, Gunis gibi birçok Alman kentini fethediyordu.

16. yüzyılın sonlarıyla 17. yüzyılda Osmanlı siyasî gücü gibi sosyal düzeni de kuvvetini sürdürmüştür. Devlet; liyakat, ahlâk, maddî ve manevî disiplin ve çalışma üzerine kurulmuştu. Osmanlılarda şahsî meziyet ve yetenekten başka bir şeye değer verilmezdi. Herkes, liyakat, bilgi, ahlâk ve seciyesine göre bir mevkiye tayin edilirdi. Ahlâksız, bilgisiz ve tembel kişiler, hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazdı. Osmanlıların başarısının ve dünyaya hakim olmalarının hikmeti buydu.

17. asrın ikinci yarısından sonra devletin siyasî ve askerî kudretinde zaaf başlamış, idarî ve ilmî müesseselerde bozukluklar meydana çıkmış, bunun neticesinde gerileme başlamıştır. Anadolu'da çıkan ve memleketi harap ve perişan eden kızılbaş teşvikli Celâlî ayaklanmalarını bastırmak için çok büyük gayretler sarfetmek ve uzun seneler uğraşmak gerekmiştir. Amerika'nın keşfinden sonra götürülen Afrikalı köleler, nice zulümlerle, Avrupalı zalimler için bol bol gümüş çıkardılar. Avrupa yoluyla Osmanlı ülkesine de bol miktarda giren gümüş, fiyatları altüst etti. Gümüş olan Osmanlı akçesinin değeri düştü. Devletin, düştüğü zor durumdan kurtarılması için zaman zaman hükümdar ve devlet adamlarının teşebbüsleri, olumlu neticeler verdiyse de, bilhassa yeniçerilerin çıkardığı isyanlar bunların devamlılığını baltaladı.

Türkler, 17. asırda da Avrupa'ya medeniyet verici durumdayken, 18. asırdan itibaren alıcı olmaya ve iktibaslar yapmaya mecbur bulunduklarını kabul etmişlerdir. 18. asrın başlarından itibaren tahta geçen padişahların hemen hepsi, bu gerilemenin farkına varmışlar, batıdan faydalanarak ıslahat yapmak istemişlerdir. Sultan II. Mahmud Han, yeni, düzenli bir ordu kurduğu gibi, hükümet teşkilat ve usullerinde değişiklik yapmıştır. Bu faydalı yenilik hareketleri yanında, siyasî bakımdan birçok felaket vuku buldu. Fransız İnkılabının ortaya attığı milliyetçilik fikirlerinin, Osmanlı ülkesinde ırkçılık şeklinde yayılması, dış tahrikli Sırp ve Yunan isyanları, Avrupa devletlerinin kendi çıkarları için olaylara müdahale ederek işi çıkmaza sokmaları, Rusya'nın emperyalist ve geleneksel siyasetine uygun olarak savaş açması, Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'nın isyanları bu felaketlerin başlıcalarıdır.

Bütün bu karışıklıkların halli için çareler arayan Osmanlı padişahı II. Mahmud Han, Avrupa'daki teknik ilerlemeden istifade niyetiyle hocalar getirtti. İlk defa 1834 yılında Avrupa'ya öğrenci gönderdi. Avrupa başkentlerinde daimî büyükelçilikler kurdu. Fakat Avrupa'ya gönderilen bazı öğrenciler, fen alanındaki ilerlemeleri alacak yerde, Hristiyan Avrupalının köhneleşmiş ahlâkına talip oldular. Ahlâkî ve manevî değerlerini kaybederek Osmanlı ülkesine dönen bu öğrencilerin ilk işi, kendilerini para ve kadınla elde eden Osmanlı düşmanlarının çıkarları için çalışmalara başlamak oldu. İngilizler tarafından yetiştirilip mason yapılan Londra büyükelçisi Mustafa Reşid Paşa, II. Mahmud Han'ın vefatından sonra onaltı yaşında padişah olan Abdülmecid Hanı Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nun ilanına ikna etti.

Böylece 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile, yeni düzene ait esaslar belirlendi. Osmanlının isteklerinden çok Avrupalıların arzularına uygun olarak hazırlanan bu fermanda, Türk ve Müslümanlardan çok, Hristiyan tebaanın çıkarı gözetilmişti. Tanzimat-ı Hayriye Fermanı denilerek yeni ve parlak bir devir açtığı iddia edilen bu fermanla Müslüman ve gayri müslim bütün tebaanın ırz, namus ve can güvenliğinin sağlanacağı vergi ve askerlik işlerinin düzenli bir usule bağlanacağı vaad ediliyor ve bu fermana dayanılarak çıkarılacak kanunlara saygı gösterileceği belirtiliyordu. Tanzimat döneminde hukuk, askerlik, eğitim öğretim ve yönetim alanlarında birçok değişiklikler yapıldı. Gülhane hattının eşitlik ilkesine rağmen, askerlik mükellefiyetine yalnız Müslüman tebaa tâbi kılınarak, gayri müslimler muaf tutuldu.

Fransız İnkılabı sonucu dünyaya yayılan milliyetçilik fikirleriyle, ülkede isyanlar çıktı. Neticede âsîlere idarî ayrıcalıklar ve özerklik verilmesi, Avrupa'ya ilim için giden gençlerin, Avrupa bilim ve siyaset adamlarının Türkiye ve Türkler hakkındaki olumlu ve olumsuz fikir ve kanaatlerini öğrenmeye başlamaları gibi bazı sebepler, Osmanlı Devleti içindeki çeşitli kavimlerin millî şuur ve millî devlet fikirlerini güçlendirmiş ve çözülme hareketleri başlamıştır. Bunun yanısıra, tebaanın önünde ve siyasî haklar konusundaki eşitliğini yeterli görmeyerek, meşrutî bir idarenin kurulması için mücadeleye girişen ve Osmanlı düşmanı devletler tarafından desteklenen Genç Osmanlılar'da iareye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. Genç Osmanlıların fikirlerini paylaşan Midhat Paşa, padişahın fikir ve icraatına muhalefet eden Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Rüştü Paşa, birlik olup Sultan Abdülaziz Hanı şehit ederek Beşinci Murad'ı tahta çıkardılar. Beşinci Murad Han, hastalığı sebebiyle üç ay sonra tahttan indirilerek, veliaht Abdülhamid, Ağustos 1876'da tahta çıkarıldı.

II. Abdülhamid Hanın tahta çıktığı 1876 yılı, Türk tarihinin gerçek dönüm noktalarından biri oldu. İçeride pek çok mesele vardı. Dışarıda ise Midhat Paşa'nın arzu ve isteğiyle, Rusya ile bir savaş yaklaşıyordu. Avrupa devletlerinin Osmanlı hakimiyetindeki Hristiyan tebaayı sürekli kışkırtmaları, özellikle Balkanlar'da birkaç eyaletin kan, ateş, isyan ve huzursuzluk içine düşmesine yol açtı. Malî durum bir hayli zayıflamış, Tanzimatla verilen tavizlerle Osmanlı sanayii ve ticareti çökertilmişti. Ayrıca devletin coğrafî durumu, yabancı istilâ ve müdahalelere açıktı. Türk olmayan eyaletler, Avrupa devletlerinde olduğu gibi, sömürge muamelesi görmediği, anavatanın birer parçası sayıldığı halde, dışa dayalı isyanlar durmak bilmiyordu. Devamlı dış baskılar ve bitip tükenmek bilmeyen savaşlar, devletin kalkınmasını engelliyordu. Avrupa devletlerinin, kendi çıkarları için tahrik ettikleri Ermenilerin özerklik elde etmek amacıyla ihtilalci komiteler kurarak ülkede olay çıkarmaya başlamaları, devlet için ayrı bir meşgale oldu. Ayrıca Bulgar, Yunan ve Sırp çetelerinin meydana getirdikleri olaylar, devleti uğraştırdığı gibi, yabancı müdahalelere de yol açtı.

Sultan II. Abdülhamid, batı devletleri ve Rusya'nın her türlü baskıları karşısında, devlet birliğini korumak için tek çıkar yolun, Müslüman tebaayı din bağıyla bütünleştirmek olduğunu düşünüyor ve bu birliğin yalnız Osmanlı ülkesinde değil diğer Müslümanlar arsında da kurulmasına çalışıyordu. Ülkenin ekonomik kalkınmasına çok önem verdi. Ulaştırma ve haberleşme alanlarında ıslahat, eğitim konusunda ciddî hamleler yaptı. İngiltere ve Fransa'nın dostluk ve yardımlarına güvenilmediğinden, Alman dostluğuna önem vererek denge sağlamaya çalıştı. Zamanla Sultan Abdülhamid idaresine karşı doğan muhalefet, Genç Türkler denilen kişiler tarafından ilerletilerek, İttihat ve Terakkî Cemiyeti adı altında siyasî bir teşkilat kuruldu. Bunların baskısıyla, 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet rejimi, yeniden yürürlüğe konuldu. İttihatçıların tertibi ile, 31 Mart Vakası olarak bilinen bir ayaklanma çıkarıldı. Hadiseyle ilgisi olmadığı halde Padişah, bu bahaneyle tahttan indirilip, yerine Beşinci Mehmed Reşat çıkarıldı. İktidara cemiyet yanlısı devlet adamları getirildi ve o zamana kadar idarî işlere karışmayan İttihat ve Terakkî Cemiyeti, söz sahibi oldu. 1912'de başlayan Balkan Harbinde Osmanlı ordusunun yenilmesi üzerine, Enver Beyin başkanlığında küçük bir subay topluluğu, Ocak-1913'te Bâbıâli'yi basarak sadrazam Kâmil Paşa'yı istifaya zorladı. Böylece İttihat ve Terakkî Cemiyeti, devletin mukadderatını doğrudan eline aldı ve sonunda kötü bir âkıbete yol açtı.

Yeni iktidar zamanında felaketler birbirini takip etti ve devletin çöküşü hızlandı. Trablusgarp, Balkan Savaşları ve nihayet ittifak devletleri safında girilen I. Dünya Savaşı, devletin yıkılışının başlangıcı oldu. Savaş sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile, Osmanlı Devleti baştan başa işgal edildi. Sultan Vahideddin, bölünmüş, parçalanmış, hattâ işgal edilmiş bir devletin başına geçti ve bütün imkânsızlıklara rağmen İstiklâl Mücadelesini başlattı. Mustafa Kemal Paşa liderliğinde gerçekleştirilen, şanlı Türk İstiklâl Savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalandı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi.

Bugün, Uzakdoğu'daki Sakalin Adlarından, Batıdaki Balkan Adacığına kadar iki Avrupa kıtası büyüklüğünde bir alanda yaşayan Türklerin çoğunluğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Çin ve İran hudutları içinde bulunmaktadır.

Türk Milletinin bağımsız millî devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 19. yüzyılda Rus işgaline uğrayan Orta Asya Türk Birlikleri uzun yıllar bu devletin sömürüsü ve zulmü altında kaldıktan sonra, bağımsızlıklarını kazanmak için mücadeleye başlamışlar ve 1991'de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bunlar, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleridir.
Büyük Türk Devletleri

Büyük Hun İmparatorluğu/M.Ö. 4. asır - M.S. 48
Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu/374-496
Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu/4. asır sonları - 577
Birinci Göktrük İmpararorluğu/552-582
Doğu Göktürk İmparatorluğu/582-630
Batı Göktürk İmparatorluğu/582-630
İkinci Göktürk İmparatorluğu/681-744
Uygur İmparatorluğu/744-840
Avrupa Avar İmparatorluğu/6. asır - 805
Hazar İmparatorluğu/7. asır - 965
Karahanlılar Devleti/840-1042
Gazneliler Devleti/962-1187
Büyük Selçuklu Devleti/1038-1194
Harezmşahlar Devleti/1097-1231
Osmanlı Devleti/1299-1922
Timurlular Devleti/1370-1506
Bâbürlüler (Gürgâniyye) Devleti/1526-1858

Devletler

Kuzey Hun Devleti/48-156
Güney Hun Devleti/48-216
Birinci Chao Hun Devleti/304-329
İkinci Chao Hun Devleti/328-352
Hsia Hun Devleti/407-431
Kuzey Liang Hun Devleti/401-439
Lov-lan Hun Devleti/442-460
Tabgaç Devleti/386-557
Doğu Tabgaç Devleti/534-557
Batı Tabgaç Devleti/534-557
Doğu Türkistan Uygur Devleti/911-1368
Liang Şa-t'o Türk Devleti/907-923
Tana Şa-t'o Türk Devleti/923-936
Tsin Şa-t'o Türk Devleti/937-946
Kan-çou Uygur Devleti/905-1226
Türgiş Devleti/717-766
Karluk Devleti/766-1215
Kırgız Devleti/840-1207
Sabar Devleti/5. asır - 7. asır arası
Dokuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Otuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Basar-Alan Türk Devleti/1380-?
Doğu Karahanlı Devleti/1042-1211
Batı Karahanlı Devleti/1042-1212
Fergana Karahanlı Devleti/1042-1212
Oğuz-Yabgu Devleti/10. asrın ilk yarısı - 1000
Suriye Selçuklu Devleti/1092-1117
Kirman Selçuklu Devleti/1092-1307
Türkiye Selçuklu Devleti/1092-1307
Irak Selçuklu Devleti/1157-1194
Eyyubîler Devleti/1171-1348
Delhi Türk Sultanlığı/1206-1413
Mısır Memlûk Devleti/1250-1517
Karakoyunlu Devleti/1380-1469
Akkoyunlu Devleti/1350-1502

Beylikler

Tulûnlular/868-905
İhşidîler/935-969
İzmir Beyliği/1081-1098
Dilmaçoğulları Beyliği/1085-1192
Danişmendli Beyliği/1092-1178
Saltuklu Beyliği/1092-1202
Ahlatşahlar Beyliği/1100-1207
Artuklu Beyliği/1102-1408
İnaloğulları Beyliği/1098-1183
Mengüçlü Beyliği/1072-1277
Erbil Beyliği/1146-1232
Çobanoğulları Beyliği/1227-1309
Karamanoğulları Beyliği/1256-1483
İnançoğulları Beyliği/1261-1368
Sâhib Atâoğulları Beyliği/1275-1342
Pervâneoğulları Beyliği/1277-1322
Menteşeoğulları Beyliği/1280-1424
Candaroğulları Beyliği/1299-1462
Karesioğulları Beyliği/1297-1360
Germiyanoğulları Beyliği/1300-1423
Hamidoğulları Beyliği/1301-1423
Saruhanoğulları Beyliği/1302-1410
Aydınoğulları Beyliği/1308-1426
Tekeoğulları Beyliği/1321-1390
Eretna Beyliği/1335-1381
Dulkadıroğulları Beyliği/1339-1521
Ramazanoğulları Beyliği/1325-1608
Doburca Türk Beyliği/1354-1417
Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti/1381-1398
Eşrefoğulları Beyliği/13. asır ortaları - 1326
Berçemeoğulları Beyliği/12. asır
Yarluklular Beyliği/12. asır

Atabeylikler

Böriler/1117-1154
Zengîler/1127-1259
İl-Denizliler/1146-1225
Salgurlular/1147-1284

Hanlıklar

Büyük Bulgarya Hanlığı/630-665
İtil (Volga) Bulgar Hanlığı/665-1391
Tuna Bulgar Hanlığı/981-864
Peçenek Hanlığı/860-1091
Uz Hanlığı/860-1068
Kuman-Kıpçak Hanlığı/9. asır - 13. asır
Özbek Hanlığı/1428-1599
Kazan Hanlığı/1437-1552
Kırım Hanlığı/1440-1475
Kasım Hanlığı/1445-1552
Astrahan Hanlığı/1466-1554
Hive Hanlığı/1512-1920
Sibir Hanlığı/1556-1600
Buhara Hanlığı/1599-1785
Kaşgar-Tufan Hanlığı/15. asır başları - 1877
Hokand Hanlığı/1710-1876
Türkmenistan Hanlığı/1860-1885

Cumhuriyetler

Âzebaycan Cumhuriyeti/1918-1920
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-I/31 Ağustos 1913
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-II/1915-1917
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-III/1920-1923
Türkiye Cumhuriyeti/1923-...
Hatay Cumhuriyeti/1938-1939
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/1983-...
Âzerbaycan Cumhuriyeti/1991-...
Kazakistan Cumhuriyeti/1991-...
Kırgızistan Cumhuriyeti/1991-...
Tacikistan Cumhuriyeti/1991-...
Özbekistan Cumhuriyeti/1991-...
Türkmenistan Cumhuriyeti/1991-...
meleimmxx - avatarı
meleimmxx
Ziyaretçi
22 Aralık 2010       Mesaj #25
meleimmxx - avatarı
Ziyaretçi
Tarihte Türk Milleti

Türk sözcüğünün anlamı; "Güçlü, kuvvetli, miğfer, türemiş, şekil kazanmış" demektir. Türk Dil Kurumu'nun hazırladığı Türkçe Sözlük 'te, Türk; Asya ve Doğu Avrupa'da yaşayan, Türkçe'nin çeşitli lehçelerini konuşan soy ve bu soydan gelen kimse diye belirtilmektedir. Söz konusu bu kimselerden oluşan topluluklara "Türkler" denir. Türkler; Türkçe ve bu dilin lehçelerini konuşurlar. Türk kelimesinin geçtigi ilk devlet, Göktürk (Kök-Türk) imparatorluğudur. Orhun Kitabelerinde Türk kelimesi, bazen Türk, bazen de Türük olarak yazılmıştır.

11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud; "Türk adının Türkler'e , Tanrı tarafından verildiğini belirterek, Türk adının "Gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu belirtir. Türk kelimesi, gerek İslâm, gerek İran ve gerekse Tevrat'ta geçmektedir. Tevrat'ta Türkler'in Hz. Nuh'un oğlu Yafes'in soyundan geldiği kabul edilir.Türkler, üç beyaz ırk grubundan "Europid" grubunun "Turanid" tipinden gelir.

Türkler'in anavatanı Orta Asya'dır. 9. yüzyıldan itibaren, Orta Asya'da yaşayan Türkler; nüfus fazlalığı, mer'a yetersizliği, su kıtlığı gibi nedenlerle göç etmeye başlamışlardır. Orta Asya'dan dört bir yana gerçekleşen bu göçlerin en önemlisi batı yönünde olmuştur. Batı yönde gerçekleşen göçler sonucu, 11. yüzyılda Anadolu Türkleşmiş ve daha sonra Avrupa içlerine kadar yayılmışlardır. 20. yüzyılda ise dünyanin bütün kıtalarına dağılmışlardır. Avustralya'dan Brezilya'ya kadar, dünyanın her tarafında, bugün Türk vardır.

Yine bu göçün Altay çevresinde göçebe halinde yaşayan Türk kavimlerinin hayvan sürülerini otlatmak için Aral Gölü istikametinde olduğu kaydedilir.Tarihin geçmiş dönemlerinde, değişik ve uzun zaman dilimleri içinde, birlik ve beraberlik içinde yaşayan Türk Dünyası, kurmuş olduğu medeniyetlerle, tarihe altın harflerle adını yazdırmıştır. Göktürkler, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar, bu devletlerin en bilinenleridir. Özellikle bugüne göre en son Büyük Türk Devleti olan Osmanlı Devleti, kendine has özellikleriyle, dünya hakimiyetini tam 600 yıl elinde tutmuştur. Ne yazık ki, Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle birlikte, Türk Dünyası paramparça olmuş ve 20.yüzyıla esaret altında girmiştir. 20.yüzyılın esaretini, Türk Dünyası içinde ilk kez, yine Osmanlı Devleti'nin çekirdeğini oluşturan Türkiye kırmış ve Anadolu'nun şahlanışı ile bağımsızlığını kazanmıştır. Bu devletlerin sayısı, mevcut bazı tarihi kaynaklara göre 113 olduğu, bazı kaynaklara göre 125'i geçtiği ve bazı kaynaklara göre de 180'i bulduğu kabul edilir.

Burada, Tarihi Coğrafya açısından, tarihteki Türk devletlerinden kısaca bahsedeceğiz. Özellikle de yaşadığı coğrafi mekanlar üzerinde duracağız

1. Hun İmparatorluğu : İlk büyük Türk Devletidir. M.Ö.220'den M.S.216'ya kadar hüküm sürmüştür. Türklük dünyasının öncüleri olarak bilinir. Mete Han döneminde imparatorluğun sınırları Japon Denizi'nden Hazar Denizi'ne kadar geniş bir bölgeyi kapsar.
2. Batı Hun İmparatorluğu: M.Ö. 53'de, Büyük Hun İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle, Batı Türkistan'da Cici Han tarafından kurulan devlet. Coğrafi mekan olarak sınırları Batı Türkistan'ı içine alır.
3. Han yada Ön Chao Kuzey Çin Hun Devleti: M.S. 304 ile 329 yılları arasında Kuzey Çin'de kurulmuş bir devlet.
4. Arka Chao Kuzey Çin Hun Devleti: M.S.319 ile 351 yılları arasında Kuzeydoğu Çin'de kurulmuş bir Türk devleti.
5. Kuzey Liang Hun Devleti: M.S. 401 ile 439 yılları arasında Kansu ve çevresinde kurulmuştur.
6. Hsia Hun Devleti: M.S.407 ile 431 yılları arasında , Kuzey Çin'de ordu platformu çevresinde kurulmuş bir Türk devletidir.
7. Avrupa Hunları(Bati Hunları) : M.S. 434'de Atilla'nın başa geçmesiyle Avrupa Hunları, büyük bir imparatorluk haline geldiler. Atilla'nın oğulları devleti iyi yönetemeyince, imparatorluk 470'de çökmüştür.
8. Tabgaç Devleti : Batı Hun imparatorluğu yıkıldığı yıllarda , Orta Asya'da kurulmuştur. 520'de Budizmin etkisinde kalarak yıkılmıştır.
9. Akhunlar : Tabgaç Devleti'nin çağdaşıdır. 5.yüzyılın ortalarında, Amuderya nehrinin akaçlama alanı içinde kurulmuş ve gelişme göstermiş bir Türk devletidir. Coğrafi sınırları; Horasan, Afganistan ve İran topraklarına kadar uzanır. 557'de Akhunlar tarihe karıştı.
10. Göktürk Devleti : 530'larda kurulan ve adında ilk defa Türk geçen bir devlettir. 745'de Uygurlar tarafından yıkılmıştır.
11. Doğu Göktürk Hakanlığı: 582 yılında, Göktürk Hakanlığı'nın ikiye ayrılmasından sonra ortaya çıkmıştır. 630 yılına kadar devam eden Doğu Göktürk Hakanlığı'nın coğrafi sınırları; Aral gölü ve çevresi, Ötüken, kuzeybatı Moğolistan ve Kaşgar'a kadar uzanan geniş bir mekanı içine almıştır.
12. Batı Göktürk Hakanlığı: 630 yılına kadar devam eden Batı Göktürk hakanlığının sınırları Aral Gölü - Kafkaslar arasındakı geniş toprakları içine almaktadır.
13. Türgeş Devleti: Batı Göktürk Hakanlığı'nın 630'da yıkılışından sonra On Boy'dan biri olan Türgeşlerin kurmuş olduğu bu devlet, 750 yılına kadar devam etmiştir. Türklere, şehir hayatını benimseten bir devlettir. Başkenti Talas'dır.
14. Uygur Hakanlığı : Büyük Hunların torunları olan Uygurlar, çok sayıda devlet kurmuşlardır. Uygur Hakanlığı bunlardan birisidir. 744-840 yılları arasında hüküm sürmüştür. Selenga, Orhun ve Tola ırmakları havzalarından Baykal gölünün güneyindeki bozkırlara kadar uzanan geniş sahada yaşamışlardır.
15. Kao-Ch'ang (Turfan) Uygur Devleti: Ötüken Uygurları da denilen Uygur hakanlığının 840 yılında Kırgızlara yenilgisinden sonra, güneye göç eden Uygurların Turfan havzası ve çevresinde kurmuş oldukları bir devlet. 847 yılında Çin ve Kırgız kıskacı altında dağılmışlardır.
16. Kan-Chou (Sarı Uygur) Uygur Devleti: 840 tarihinde Uygur Hakanlığının yıkılışından sonra kurulmuş bir devlet. Orta Asya İpek yolu ticaretine hakim oldular.
17. Karluklar : İslâm dinini ilk kabul eden bir Türk devleti. Çungarya havzası ve Tarım bölgesinde hüküm sürdüler.
18. Kimek Hakanlığı: İrtiş boylarında yaşayan İmek, İmi, Tatar, Balandur, Kıpçak, Lankaz ve Ecdad gibi Türk boylarının bir araya gelerek kurmuş oldukları federasyon bir devlettir.
19. Kırgızlar : 840'dan itibaren Uygur başkenti Ötüken'de devleti kurdular. 1207'de Cengiz Han'ın egemenliğini kabul ettiler.
20. Avar İmparatorluğu : Macaristan'da büyük bir devlet kuran Avarlar, zaman zaman İstanbul'u kuşattılar. 630'dan sonra zayıflamaya başladılar. 9. yüzyılda da parçalandılar.
21. Hazar Devleti : 7. yüzyıldan itibaren iyice güçlenen ve bütün Dogu Avrupa'yı eline geçiren Hazarlar, 3 yüzyıl hüküm sürdüler.
22. Peçenekler : Bir süre Hazarlar'ın egemenliğinde yaşayan Peçenekler, 10. yüzyıl ortalarına doğru güçlendiler ve 11. yüzyılda dağıldılar.
23. Uzlar : Karadenizin kuzeyinde ve Doğu Avrupa'da hüküm sürdüler. Genelde Özi Irmağı çevresinde yaşayan Uzların Selanik'e kadar ilerledikleri bilinir. Peçenekler ile çağdaştırlar.
24. Kumanlar : 11. yüzyılda Balkaş gölünden Batı Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş topraklarda hüküm sürdüler. 12. yüzyılda dağıldılar.
25. İtil (Volga) Bulgar Devleti : Karadeniz'in kuzeyinde 630'larda devlet oldular. 864'den sonra Hırıstiyanlığı kabul ettiler. 1236 yılında Batu han tarafından yıkılmıştır. Coğrafi sınırları; İtil (Volga) nehrinin akaçlama alanına tekabül eder.
26. Tuna Bulgar-Türk Devleti: Hazarların tazyiki ile birlikte Bulgarlar 660 tarihinden itibaren tuna boylarına yerleşmeye başladılar. 893-927 yıllarında en parlak dönemini yaşayan Bulgar Devleti, 1393 yılından itibaren 500 yıllık Osmanlı hakimiyetine girmişlerdir.
27. Toharistan Türk Devleti: Altıncı yüzyılın sonlarında kurulmuş bir Türk devleti. Coğrafi sınırları; bugünkü Afganistan Türkistanı topraklarını içine alır.
28. Türk-şahi yada Tigin-şah Devleti: Kabil, Gazne çevresinde, Sind ırmağı ve Mahaban dağları çevresinde kurulmuş bir devlet.
29. Şûl (Çöl) Türkleri Devleti: Hazar denizinin güneydoğusunda kurulmuş bir Türk devleti. 716 tarihinde Emevi ordularına yenilince, İslâmiyeti kabul ettiler.
30. Tolunoğulları : 868'de Mısır - Irak arasında kurulan bir Müslüman Türk devletidir. 905'de yıkıldılar.
31. İhşidiler : Tolunoğullarından sonra yaklaşık aynı topraklarda 968'e kadar hüküm sürdüler.
32. Karahanlılar : 10. yüzyılın ortalarında Orta Aysa'da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
33. Gazneliler : Karahanlılarla çağdaştır. İlk Müslüman Türk devletlerindendir. Sınırları Afganistan ve Hindistan'ı içine alır.
34. Kutbiler: 1191-1211 arasında, Hindistan'da hüküm sürmüş bir Türk devletidir. Kurucusu bir Memluk olan Aybeg'dir.
35. Şemsiler: 1211-1266 arasında Hindistan'da hüküm sürmüştür. Kurucusu Iltutmuş (ünvanı Şemseddin) Memluk asıllıdır.
36. Balabanlılar: 1266-1290 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş bir Türk devleti.
37. Kalaçlar: 1290-1320 yılları arasinda hüküm sürmüştür. Kutbiler, Şemsiler ve Balabanlardan sonra gelen Delhi Türk Sultanlığıdır.
38. Tuğluklar: Kalaçlardan sonra, Delhi Türk Sultanlığı'nın son halkasını teşkil ederler. 1320-1414 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir.
39. Büyük Selçuklu İmparatorluğu : Ön Asya'da kurulan ilk ve en büyük Müslüman Türk devletlerinden biridir. 1040-1157 yılları arasında hüküm sürmüştür.
40. Hısn-ı Keyfâ Artukluları: 1101 yılında Artuk'un oğlu Sokman tarafından Hısn-ı Keyfâ (Hasankeyf) ve yakın çevresinde kurulmuştur. 1231 yılında Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
41. Mardin Artukluları: 1108 yılında Artuk'un oğlu İlgazi tarafından Mardin ve çevresinde kurulmuştur. Artuklu devletlerinin en uzun ömürlüsüdür. 1408 yılına kadar hüküm sürmüşlerdir.
42. Harput Artukluları: En kısa ömürlü olan Artuklu devletlerinden biridir. 1185-1233 tarihleri arasında bugünkü Elazığ ve çevresinde hüküm sürmüşlerdir.
43. Saltuklular: 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'da kurulmuş olan 4 Türk devletinden biridir. Erzurum ve çevresinde 1072-1202 yılları arasinda hüküm sürmüştür.
44. Mengücekler: Anadolu Selçuklu devletlerinden biridir. Erzincan ve çevresinde 1072-1228 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir.
45. Danişmendliler: Sivas ve Divriği çevresinde hüküm sürmüş, Anadolu Selçuklu devletlerinden biridir.
46. Sökmenler (Ahlatşahlar) Devleti: 1110-1207 yılları arasında Van gölü havzasında hüküm sürmüş bir Türk devleti.
47. Dilmaç Oğulları Beyliği: 1084-1394 tarihleri arasında Erzen ve Bitlis çevresinde hüküm sürmüş bir Türk devleti.
48. Yinal Oğulları Beyliği: 1098-1183 yılları arasında, Diyarbakır ve çevresinde hüküm sürmüşlerdir.
49. İzmir Türk Beyliği (Çaka Beyliüi): 1081-1097 yılları arasında, İzmir, Foça, Midilli adası ve çevresinde hüküm sürmüş bir Türk beyliğidir.
50. Türkiye Selçukluları Devleti: 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'da kurulmuş olan ve Bizans'a en yakın olan Türk de
letlerinden biridir. 1075-1308 tarihleri arasında hüküm sürmüştür. Konya ve çevresi merkez olmuştur.
51. Suriye Selçukluları Devleti: 1069-1118 yılları arasında, bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail toprakları üzerinde kurulmuş bir Türk devletidir.
52. Dımaşk Atabegliği: 1104-1154 yılları arasında güney Suriye'de varlığını sürdüren bir Türk devletidir.
53. Irak Selçukluları Devleti: 1118-1194 arasında Irak ve güneybatı İran toprakları üzerinde kurulmuş bir Türk devletidir.
54. Zengiler : Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra, Suriye ve Yukarı Mezopotamya'da kurulan bir Türk devletidir. Musul Atabegliği adı da verilir. 1127-1233 yılları arasında hüküm sürmüştür.
55. Kirman Selçukluları: 1040 Dandanakan zaferinden sonra Tabes vilayeti ile Kirman çevresinde kurulmuştur. Sınırları Umman'a kadar uzanır. 1187 yılında yıkıldı.
56. İldenizler : Zengilerle çağdaş, Azerbaycan çevresinde kurulan bir Türk devletidir. Azerbaycan Atabegleri de denilir.
57. Salgurlar : Zengiler ve İldenizlerle çağdaş (1148 - 1286) İran'da kurulmuş bir Türk devletidir.
58. Hârizmşahlar Devleti: Büyük Selçuklu Devletiyle çağdaş, Aral gölünün güneyinde 1097-1231 yılları arasında yaşamışlardır.
59. İlhanlı Devleti: 1256- 1343 yılları arasında, Doğu Anadolu, İran ve Afganistan'a kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hakimiyet kurmuştur.
60. Eyyubiler : Ön Asya'da kurulan bir Müslüman Türk devleti (1171-1250).
61. Mısır Türk Sultanlığı (Memluklar) : Mısır ve Suriye'de 250 yıldan fazla (1250-1517) hüküm sürmüştür. Osmanlılar'ın Mısır'ı fethettikleri tarihe kadar varlıklarını korumuşlardır. Mısır, bir Arap ülkesi olmasına rağmen, ortaçağ haritalarında, Memluk hakimiyetinden ötürü, "Türkiye" olarak adlandırılmıştır.
62. Timurlar Devleti: 1370-1507 yılları arasında, Adalar Denizi (Ege) kıyılarından Orta Asya'ya ve Hint Okyanusuna kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hüküm sürmüş büyük bir Türk imparatorluğu.
63. Bâbur Devleti: 1494-1858 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüştür.
64. Şeybaniler : Aynı zamanda Özbek devleti olarak da bilinir. Orta Asya'da kurulmuştur.
65. Kazan Hanlığı : Dogu Avrupa'da Karadeniz'den Moskova'ya kadar uzanan geniş bölgede, 1437 - 1552 yılları arasında hüküm süren bir devlet.
66. Kasim Hanlığı: 1445-1681 arasında, Kazan hanlığının güneybatısında yaşamış olan bir Türk hanlığı.
67. Astrahan Hanlığı: 1466-1556 yılları arasında, Idil nehrinin Hazar denizine döküldüğü delta bölgesinde kurulmuş olan bir Türk devletidir.
68. Kırım Hanlığı : 1441 - 1783 arasında Kırım ve çevresinde kurulmuştur. Osmanlı devletine bağlı yaşamışlardır.
69. Sibir Hanlığı: Altınordu devletinin parçalanmasından sonra Moğolistan bölgesinde kurulmuş ve 1480-1598 yılları arasında hüküm sürmüştür.
70. Buhara (Özbek) Hanlığı: 1500-1920 yılları arasında, Orta Asya'da, Buhara ve çevresinde, hüküm sürmüş bir Türk devleti.
71. Hive Hanlığı: 1512-1920 yılları arasında, Orta Asya'da Hive ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır.
72. Hokand Hanlığı: 1700-1876 yılları arasında, Fergana havzasında kurulmuş bir hanlık.
73. Safeviler : 1502-1732 yılları arasında Ön Asya'da yaşamışlardır.
74. Afşarlar : Safaviler'in yıkılmasından sonra, aynı bölgede 1736-1795 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir.
75. Kaçarlar : 1779-1925 yılları arasında, Hazar Denizi'nin güney kıyılarında yaşamışlardır.
76. Altınordu Hanlığı: 1227-1502 yılları arasında, Karadeniz ile Hazar denizi arasında yaşamış bir Türk devleti.
77. Akkoyunlular Devleti: Diyarbakır-Malatya çevresinde kurulan bu devlet, Karakoyunlularla halef-seleftir. 1403-1514 yılları arasında, 111 yıl süren bir ömrü vardır.
78. Karakoyunlular Devleti : Erbil-Nahçıvan arasında yani Azerbaycan, Irak ve Doğu Anadolu'da 1390'de kurulmuş ve 1468'e kadar devam eden 78 yıllık bir ömre sahiptir.
79. Karaman Oğulları Beyliği: 1256 - 1483 arasında, Konya-Karaman çevresinde hüküm sürmüştür.
80. Alaiye Beyliği : Alanya ve çevresinde 1300-1463 yılları arasında hüküm sürmüş bir beyliktir.
81. Eşref Oğulları Beyliği: Beyşehir ve Eğridir yörelerinde, 1280-1326 yılları arasında hüküm sürmüş bir beyliktir.
82. Germiyan Oğulları Beyliği: 1303-1429 yılları arasında, Kütahya ve çevresinde kurulan bir Türk beyliğidir. Beyliğin ömrü 126 yıl olarak görülürse de, bağımsızlık dönemi 70 yıl kadardır.
83. Hamid Oğulları Beyliği: Uluborlu ve Eğridir çevresindeki bir beylik. Coğrafi sınır olarak bugünkü Göller Yöresini içine alir. 1300-1391 yılları arasında hüküm sürmüştür.
84. Teke Oğulları Beyliği: Antalya yöresinde hüküm sürmüş, bir Anadolu beyliğidir.
85. Menteşe Oğulları Beyliği : Menteşe (Anadolu'nun güneybatısı) yöresinde, 1282 - 1389 arasında hüküm sürmüştür.
86. İnanç Oğulları Beyliği : Buna Lâdik Beyliği de denilir. 1276-1400 yılları arasında, Denizli - Honaz - Dalaman çevresinde kurulan bir Anadolu beyliğidir.
87. Sahip Ata Oğulları Beyliği: 13.yüzyıl sonları ile 14.yüzyıl başlarında yaklaşık 90 yıllık bir devrede, Afyon Karahisarı ile yakın çevresinde hüküm sürmüş olan bir beyliktir.
88. Aydın Oğulları Beyliği : Aydın ve İzmir çevresinde hüküm süren Anadolu beyliği. Hakimiyeti, 1310-1426 tarihleri arasında, 116 yıllık bir süreyi kapsar.
89. Karesi Oğulları Beyliği: Balıkesir yöresinde 1297'de kurulan bir beylik, 1360'da Osmanlı idaresine girmiştir.
90. Candar Oğulları Beyliği: Kastamonu ve Sinop yöresindeki Anadolu Türk beyliği. Beyliğin ömrü, 1292-1461 yılları arasında, yaklaşık 170 yıl sürmüştür.
91. Eretna Oğulları Beyliği: Sivas ve Kayseri'deki Anadolu beyliğidir. Anadolu'daki Uygur sülalesinin kurmuş olduğu bir beyliktir. 1344-1381 yılları arasında, 37 yıllık bir ömür sürmüştür.
92. Kadı Burhaneddin Beyliği: 1381-1400 yılları arasında, Sivas, Amasya ve Kayseri havalisinde kurulmuş bir beylik. Anadolu Selçuklu Beylikleri arasında, 19 yıllık ömrü ile en kısa ömürlü bir beyliktir.
93. Saruhan Oğulları Beyliği : 1310-1410 yılları arasında, 100 yıllık bir ömür süren beylik, Manisa yöresinde hüküm sürmüştür.
94. Tacettin Oğulları Beyliği: Ordu ve Bafra yörelerinde kurulmuş Anadolu beyliği. 1378-1428 tarihleri arasında, yaklaşık 50 yıl ömrü olan bir beyliktir.
95. Pervane Oğulları Beyliği: 1276-1322 yılları arasında 46 yıllık bir süre içinde, Sinop'ta kurulmuş bir beyliktir.
96. Ramazan Oğulları Beyliği: Çukurova'da kurulmuş Anadolu beyliği. 1378-1608 yılları arasında varlığını sürdürmüştür. Anadolu Selçuklu Beyliklerinden, Osmanlı Beyliği'nden sonra ömrü en uzun olan beyliktir. Yaklaşık 245 yıl hüküm sürmüştür.
97. Dulkadir Oğulları Beyliği: Maraş ve Elbistan'da hüküm sürmüş bir beylik. Beylik, 1337-1521 yılları arasında varlığını göstermiştir.
98. Osmanlı İmparatorluğu : 1299'da Söğüt civarında kurulmuş ve 1923 yılına kadar devam etmiş ve üç kıtada at sürmüş Cihan İmparatorluğudur. Bu cihan imparatorluğu, geçmişten gelen Türk devlet geleneğinin kemâle ermiş biçimini dünya sahnesinde, 600 yıl sergilemiştir. 1606 tarihinde imzalanan Zigvatorok Antlaşmasi ile İmparatorluk, toprak bakımından en geniş noktasına ulaşmıştır. Bu tarihlerde, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları; Anadolu, Kafkasya, Kırım, Güney Ukrayna, bugünkü Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Suriye, Ürdün, Lübnan, Israil, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Mısır, Tunus, Libya, Cezayir ve Akdeniz adalarını içine almaktaydı. İmparatorluğun etkisi altına almış olduğu toprakların yüzölçümü ise, 22 milyon km².yi aşmıştır.
99. Türkiye Cumhuriyeti: Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra, Anadolu yarımadası ve doğu Trakya toprakları üzerinde, 1923 tarihinde kurulmuştur.
100. Hatay Türk Cumhuriyeti: 2 Eylül 1938 - 23 Haziran 1939 tarihleri arasında, Antakya ve İskenderun çevresinde kurulmuş bir devlet.
101. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: 15 kasim 1983'de Kıbrıs adasının kuzey yarısında Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
102. Aras Türk Hükümeti: 3 Kasım 1918'de Iğdır ve Nahcıvan çevrelerini kapsayan topraklar üzerinde kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte, Iğdır Türkiye'de, Nahcıvan bölgesi Sovyet Rusya'da kalmıştır.
103. Cenubi Garbi Kafkas Türk Hükümeti: 9 Ocak 1919 Ardahan Kongresi'nin ardından Batum'dan Nahcıvan'a kadar uzanan topraklar üzerinde kurulmuştur.
104. Türkmen Devleti: 1855-1885 tarihleri arasinda Türkmenistan 'da kurulmuş bir devlet.
105. Garbi Trakya Devleti: 22 mayis 1920'de Gümülcine'nin Hemitli nahiyesinde kuruldu. 24 Temmuz 1923'de Lozan Antlaşmasi ile, Garbi Trakya Devleti toprakları Yunanistan'a bırakıldı. Ayrıca Balkanlar'da geçici olarak iki devlet daha kurulmuştur. Bunlar; Garbi Trakya Devlet-i Muvakkatası ve Rodop Devlet-i Muvakkatasıdır. Garbi Trakya Devlet-i Muvakkatası: 31 Ağustos 1913'de Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç çevresinde kurulmuştur. 25 Ekim 1913'de tarih sahnesinden çekilmiştir. Rodop Devlet-i Muvakkatası: 14 Nisan 1878'de, Balkan dağlarının güneyinde Rodop bölgesinde kurulmuş ve mücadelelerini 20 Nisan 1886 tarihine kadar 8 yıl sürdürmüşlerdir.
106. Doğu Türkistan (Uygur) Devleti: 1864-1877 tarihleri arasında Doğu Türkistan'da varlığını koruyabilmiş bir Türk devleti.
107. Doğu Türkistan Türk Cumhuriyeti: 12 Kasım 1933 tarihinde Doğu Türkistan'da kuruldu. 1937 yılına kadar varlığını korudu.
108. Azerbaycan Türk Cumhuriyeti: 1918-1920 tarihleri arasında, Azerbaycan topraklarında hüküm sürmüştür. Daha sonra Sovyet Rusya'nın hakimiyetine giren bu devlet,30 Ağustos 1991 yılında yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur.
109. Özbekistan Türk Cumhuriyeti: 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
110. Türkmenistan Türk Cumhuriyeti: 27 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir.
111. Kazakistan Türk Cumhuriyeti: 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
112. Kırgızistan Türk Cumhuriyeti: 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.

Kuşkusuz tarih sahnesinde yaşamış olan Türk devletleri sadece bu kadar değildir. Araştırmalar devam ettikçe, bu sayının artacağı ve bu devletler hakkındaki Tarihi Coğrafya bilgilerinin daha kesinlik kazanacağı beklenmektedir. Tarihte yaşamış olan Türk Devletleri'nin yaşamış oldukları coğrafi mekanlar üzerinde çok sayıda devlet bulunmaktadır. Ancak bunların bir kısmı, Türk Devleti değildir. Bugün için, dünya üzerinde, 8 bağımsız Türk Cumhuriyeti (Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan) bulunuyor. Ayrıca bağımsızlık mücadelesi içinde olan Türk cumhuriyetleri de bağımsız olurlarsa, bu sayı hayli artacaktır. Tarihteki Türk devletlerinin sayısı ne olursa olsun, tarihin her döneminde Türkler, devlet geleneklerini korumuşlardır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2011       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Büyük Hun İmparatorluğu/M.Ö. 4. asır - M.S. 48
Avrupa (Batı) Hun İmparatorluğu/374-496
Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu/4. asır sonları - 577
Birinci Göktrük İmpararorluğu/552-582
Doğu Göktürk İmparatorluğu/582-630
Batı Göktürk İmparatorluğu/582-630
İkinci Göktürk İmparatorluğu/681-744
Uygur İmparatorluğu/744-840
Avrupa Avar İmparatorluğu/6. asır - 805
Hazar İmparatorluğu/7. asır - 965
Karahanlılar Devleti/840-1042
Gazneliler Devleti/962-1187
Büyük Selçuklu Devleti/1038-1194
Harezmşahlar Devleti/1097-1231
Osmanlı Devleti/1299-1922
Timurlular Devleti/1370-1506
Bâbürlüler (Gürgâniyye) Devleti/1526-1858


Devletler
Kuzey Hun Devleti/48-156
Güney Hun Devleti/48-216
Birinci Chao Hun Devleti/304-329
İkinci Chao Hun Devleti/328-352
Hsia Hun Devleti/407-431
Kuzey Liang Hun Devleti/401-439
Lov-lan Hun Devleti/442-460
Tabgaç Devleti/386-557
Doğu Tabgaç Devleti/534-557
Batı Tabgaç Devleti/534-557
Doğu Türkistan Uygur Devleti/911-1368
Liang Şa-t'o Türk Devleti/907-923
Tana Şa-t'o Türk Devleti/923-936
Tsin Şa-t'o Türk Devleti/937-946
Kan-çou Uygur Devleti/905-1226
Türgiş Devleti/717-766
Karluk Devleti/766-1215
Kırgız Devleti/840-1207
Sabar Devleti/5. asır - 7. asır arası
Dokuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Otuz Oğuz Devleti/5. asır sonu - 6. asır sonu
Basar-Alan Türk Devleti/1380-?
Doğu Karahanlı Devleti/1042-1211
Batı Karahanlı Devleti/1042-1212
Fergana Karahanlı Devleti/1042-1212
Oğuz-Yabgu Devleti/10. asrın ilk yarısı - 1000
Suriye Selçuklu Devleti/1092-1117
Kirman Selçuklu Devleti/1092-1307
Türkiye Selçuklu Devleti/1092-1307
Irak Selçuklu Devleti/1157-1194
Eyyubîler Devleti/1171-1348
Delhi Türk Sultanlığı/1206-1413
Mısır Memlûk Devleti/1250-1517
Karakoyunlu Devleti/1380-1469
Akkoyunlu Devleti/1350-1502

Beylikler
Tulûnlular/868-905
İhşidîler/935-969
İzmir Beyliği/1081-1098
Dilmaçoğulları Beyliği/1085-1192
Danişmendli Beyliği/1092-1178
Saltuklu Beyliği/1092-1202
Ahlatşahlar Beyliği/1100-1207
Artuklu Beyliği/1102-1408
İnaloğulları Beyliği/1098-1183
Mengüçlü Beyliği/1072-1277
Erbil Beyliği/1146-1232
Çobanoğulları Beyliği/1227-1309
Karamanoğulları Beyliği/1256-1483
İnançoğulları Beyliği/1261-1368
Sâhib Atâoğulları Beyliği/1275-1342
Pervâneoğulları Beyliği/1277-1322
Menteşeoğulları Beyliği/1280-1424
Candaroğulları Beyliği/1299-1462
Karesioğulları Beyliği/1297-1360
Germiyanoğulları Beyliği/1300-1423
Hamidoğulları Beyliği/1301-1423
Saruhanoğulları Beyliği/1302-1410
Aydınoğulları Beyliği/1308-1426
Tekeoğulları Beyliği/1321-1390
Eretna Beyliği/1335-1381
Dulkadıroğulları Beyliği/1339-1521
Ramazanoğulları Beyliği/1325-1608
Doburca Türk Beyliği/1354-1417
Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti/1381-1398
Eşrefoğulları Beyliği/13. asır ortaları - 1326
Berçemeoğulları Beyliği/12. asır
Yarluklular Beyliği/12. asır

Atabeylikler
Böriler/1117-1154
Zengîler/1127-1259
İl-Denizliler/1146-1225
Salgurlular/1147-1284

Hanlıklar
Büyük Bulgarya Hanlığı/630-665
İtil (Volga) Bulgar Hanlığı/665-1391
Tuna Bulgar Hanlığı/981-864
Peçenek Hanlığı/860-1091
Uz Hanlığı/860-1068
Kuman-Kıpçak Hanlığı/9. asır - 13. asır
Özbek Hanlığı/1428-1599
Kazan Hanlığı/1437-1552
Kırım Hanlığı/1440-1475
Kasım Hanlığı/1445-1552
Astrahan Hanlığı/1466-1554
Hive Hanlığı/1512-1920
Sibir Hanlığı/1556-1600
Buhara Hanlığı/1599-1785
Kaşgar-Tufan Hanlığı/15. asır başları - 1877
Hokand Hanlığı/1710-1876
Türkmenistan Hanlığı/1860-1885

Cumhuriyetler
Azebaycan Cumhuriyeti/1918-1920
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-I/31 Ağustos 1913
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-II/1915-1917
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-III/1920-1923
Türkiye Cumhuriyeti/1923-...
Hatay Cumhuriyeti/1938-1939
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/1983-...
Azerbaycan Cumhuriyeti/1991-...
Kazakistan Cumhuriyeti/1991-...
Kırgızistan Cumhuriyeti/1991-...
Tacikistan Cumhuriyeti/1991-...
Özbekistan Cumhuriyeti/1991-...
Türkmenistan Cumhuriyeti/1991-...
osmanlı - avatarı
osmanlı
Ziyaretçi
14 Şubat 2011       Mesaj #27
osmanlı - avatarı
Ziyaretçi
İslamiyetten Önce Türkler Türkler, dünyanın en eski, asil, büyük devletler kurup, pek çok ünlü şahsiyetler yetiştiren medenî milletlerinden biridir. Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes'in Türk adlı oğlunun neslindendir.

Tarihî şahıs, boy ve millet adlarının oluşumuna göre, Türk kelimesinin aslı "türümek" fiilinden gelmektedir. Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten "yürük" adını almışlardır. Türk kelimesi, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töreli, töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manâlarında kullanılmaktadır.

Coğrafî ad olarak Turkhia (Türkiye) tabiri ise altıncı yüzyıldaki Bizans kaynaklarında, Orta Asya için kullanılmıştır. Dokuzuncu ve onuncu asırlarda, Volga'dan Orta Asya'ya kadar olan sahaya denilirdi. Bu da Doğu ve Batı Türkiye olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Doğu Türkiye, Hazarların; Batı Türkiye ise Türk asıllı Macarların ülkesiydi. Memlukların ilk zamanlarında, Mısır'a da Türkiye deniliyordu. Selçuklular zamanında, onikinci yüzyıldan itibaren Anadolu'ya Türkiye denilmeye başlandı. Türk kelimesini Türk devletinin resmî adı olarak ilk defa kullanan, yedi ve sekizinci yüzyıllarda hüküm süren (681-745) Göktürk Devletiydi.

Bilinen en eski Türk kavmi, Çinlilerin Hiong-nu dedikleri, M.Ö. 3. asrın başından itibaren tarih sahnesinde görülen Hunlardır. Bu kavmin anayurdu, Tienşan'ın kuzey kesimiyle batıdaki Altay Dağları, Orta Urallar ve Hazar Denizi'nin kuzey hudutları içinde kalan vadideydi. Şenyu denilen hükümdarlarının ordugâhı, Orhun Irmağı kıyısında bulunuyordu. Nüfus çoğalması ve fetih isteği gibi iki büyük sebeple yayılmaya başladılar ve Çin hudutlarına kadar olan bölgeyi ele geçirdiler.

Müslüman Türk Devletleriİtil Bulgarlarından sonra ilk Müslüman Türk devletleri, Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular'dı. Karahanlılar, 944 yılında, İslâmı resmî din olarak kabul etti. Karahanlılar arasında İslâm dîninin yayıcısı, Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın oğlu Musa Baytaş oldu. Karahanlı hükümdarı, 999 senesinde, Abbâsî halifesi tarafından İslâm hükümdarı olarak tanındı. Hâkanlığın sınırları, Balasagun, Özkend ve havalisine, Tarım havzasının batı kısmına, Balkaş Gölüne, Hindukuş, Karakurum Dağları dolaylarına kadar yayıldı. Ülke, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştı. Doğu Karahanlılar 1090, Batı Karahanlılar ise 1089'da Selçuklulara bağlandılar. Karahanlılar devrinde, 200 000 çadır Türk halkı, İslâmı kabul etmiştir.

962 yılında Alptekin (Alb Tegin) adlı bir Türk kumandanı, Afganistan'ın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977'de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mâhir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İran'ın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistan'a, zaferle neticelenen bir zafer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistan'a onyedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslâmın köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmud, aynı zamanda, İran'ın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbâsî halifesinden ilk defa olarak, sultan ünvanını aldı. Gazneliler, 1040 yılından sonra Selçuklulara tâbi oldular. 1186 senesinde de Gûrlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar.

10. asrın ikinci yarısında Seyhun nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlar, Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında, Kınık boyundan Selçuk Bey'in oğulları vardı. Selçuk Bey'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları Ceyhun'dan Fırat'a kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan, 1071'de Malazgirt ovasında Bizanslıları yenerek Anadolu'nun Türk ülkesi olmasını sağladı. Bu zaferden Anadolu'nun fethine Kutalmış Bey'in oğulları memur edildiler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, büyük zaferler kazanarak Üsküdar'a kadar geldi ve İznik'i hükümet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devletini kurdu. Süleyman Şah'tan sonra I. Kılıç Arslan, I. Mesud ve II. Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk Milletine büyük hizmetler verdiler. 13. yüzyılda Moğol istilâsı, İran, Horasan ve Mâverâünnehir taraflarında yaşayan âlimlerin hemen hepsinin Anadolu'ya gelmelerine sebep oldu. Bu istilâ Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına yol açtı. Fakat çok geçmeden, yüksek yaylalarda yaşayan Türkmen beyleri, Anadolu'yu istilâcıların elinden kurtarmayı başardılar. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Bey'di. 1299'dan itibaren gelişen Osmanlılar, mânevî yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devraldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.

Söğüt'te kurulan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Batı Anadolu'ya hakim olarak, 1356'da Rumeli'ye ayak bastı. Bu geçiş çok mütevazı başlamakla birlikte, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat, üstün vasıflara sahip Osmanlılar, Haçlıları 1363'te, Edirne civarında Sırpsındığı mevkiinde, 1389'da Kosova'da ve 1396'da Niğbolu'da hezimete uğrattılar. Böylece devlet Rumeli'de sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadolu'da yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatya'ya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hristiyan Avrupalılara gösterdi. Hristiyan Batı âlemine galip gelen Osmanlılar'ın, doğuda Timur Han'a mağlup olması, Anadolu'daki birliği tekrar sarstı. Ancak Fetret Devrinde sarsıntı, Rumeli'den daha çok Anadolu'da meydana geldi.

Fetret Devrinden sonra devletin başına geçen ve "ikinci kurucu" olarak adlandırılan Çelebi Sultan Mehmed Han, Osmanlı Devletini tekrar canlandırdı. Oğlu II. Murad Han, 1444'te Varna ve 1448'de II. Kosova meydan savaşlarında, Haçlılara karşı yeni zaferler kazandı. Osmanlılar bu suretle Anadolu'da Türklüğün ve kendilerinden önceki diğer İslâm devletlerinin maddî ve manevî mirasını toplayarak, yeni bir medeniyet kurdular.

Türk tarihinde ilk defa olarak, Osmanlıların merkezî bir devlet sistemi olarak ortaya çıkması, büyük bir siyasî yenilik oldu. Gerçekte Osmanlı hanedanı, diğer Anadolu beyleri gibi, millî örf ve geleneklerini muhafaza ettiği halde, devletin bölünemez kutsal bir varlık olduğunu kavramış, şehzadelerin ve boy beylerinin siyasî hakimiyete ortak olmalarına imkân vermemiş ve bu sayede merkeziyetçi, sağlam, istikrarlı bir devlet ortaya çıkarmayı başarmıştı. Fatih Sultan Mehmed Han, Anadolu beylerinin ve kendi içinde gelişen devleti sarsıcı hanedanların geriye kalanlarını bertaraf ederek merkeziyetçi otoriteyi daha da sağlamlaştırdı. Daima devlet birliği şuuruna bağlanan Osmanlı inancı bakımından, Sultan II. Bayezid Han'ın; "Osmanlı Devleti öyle namuslu bir gelindir ki, iki kişinin talebine tahammül edemez" sözü anlamlıdır.

Müslümanların birliğini sağlamak ve Anadolu'dan Şiî-Sâfevî propagandasını kaldırmak isteyen Yavuz Sultan Selim Han, Şah İsmail üzerine sefer düzenledi. Şah İsmail'i saf dışı bıraktıktan sonra, yıldırım hızıyla Mısır ordularını 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye zaferleriyle mağlup etti. Bu zaferlerden sonra bütün Arap ülkeleri Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Yıldırım hızıyla, kıtaların fethini sekiz senelik saltanatına sıkıştıran bu büyük fatihin, cihan hakimiyeti girişimine ve Avrupa'yı fethetmeye kararlı olması tabîiydi. Fakat ecel onun dünyayı tek ve yüksek nizama kavuşturmasına fırsat vermedi.

Kanunî Sultan Süleyman'ın yarım asır süren saltanatı, Türk ve Osmanlı dünya barışı davâsının en yüksek ve kudretli devrini teşkil eder. Zamanında Türk ordusu, 1526'da mutlak bir zafer kazandı ve Orta Avrupa yolu Türklere açıldı. Artık Osmanlı ordusu Orta Avrupa'yı çiğniyor, Viyana'yı geride bırakarak, Gratz, Merburg, Gunis gibi birçok Alman kentini fethediyordu.

16. yüzyılın sonlarıyla 17. yüzyılda Osmanlı siyasî gücü gibi sosyal düzeni de kuvvetini sürdürmüştür. Devlet; liyakat, ahlâk, maddî ve manevî disiplin ve çalışma üzerine kurulmuştu. Osmanlılarda şahsî meziyet ve yetenekten başka bir şeye değer verilmezdi. Herkes, liyakat, bilgi, ahlâk ve seciyesine göre bir mevkiye tayin edilirdi. Ahlâksız, bilgisiz ve tembel kişiler, hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazdı. Osmanlıların başarısının ve dünyaya hakim olmalarının hikmeti buydu.

17. asrın ikinci yarısından sonra devletin siyasî ve askerî kudretinde zaaf başlamış, idarî ve ilmî müesseselerde bozukluklar meydana çıkmış, bunun neticesinde gerileme başlamıştır. Anadolu'da çıkan ve memleketi harap ve perişan eden kızılbaş teşvikli Celâlî ayaklanmalarını bastırmak için çok büyük gayretler sarfetmek ve uzun seneler uğraşmak gerekmiştir. Amerika'nın keşfinden sonra götürülen Afrikalı köleler, nice zulümlerle, Avrupalı zalimler için bol bol gümüş çıkardılar. Avrupa yoluyla Osmanlı ülkesine de bol miktarda giren gümüş, fiyatları altüst etti. Gümüş olan Osmanlı akçesinin değeri düştü. Devletin, düştüğü zor durumdan kurtarılması için zaman zaman hükümdar ve devlet adamlarının teşebbüsleri, olumlu neticeler verdiyse de, bilhassa yeniçerilerin çıkardığı isyanlar bunların devamlılığını baltaladı.

Türkler, 17. asırda da Avrupa'ya medeniyet verici durumdayken, 18. asırdan itibaren alıcı olmaya ve iktibaslar yapmaya mecbur bulunduklarını kabul etmişlerdir. 18. asrın başlarından itibaren tahta geçen padişahların hemen hepsi, bu gerilemenin farkına varmışlar, batıdan faydalanarak ıslahat yapmak istemişlerdir. Sultan II. Mahmud Han, yeni, düzenli bir ordu kurduğu gibi, hükümet teşkilat ve usullerinde değişiklik yapmıştır. Bu faydalı yenilik hareketleri yanında, siyasî bakımdan birçok felaket vuku buldu. Fransız İnkılabının ortaya attığı milliyetçilik fikirlerinin, Osmanlı ülkesinde ırkçılık şeklinde yayılması, dış tahrikli Sırp ve Yunan isyanları, Avrupa devletlerinin kendi çıkarları için olaylara müdahale ederek işi çıkmaza sokmaları, Rusya'nın emperyalist ve geleneksel siyasetine uygun olarak savaş açması, Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'nın isyanları bu felaketlerin başlıcalarıdır.

Bütün bu karışıklıkların halli için çareler arayan Osmanlı padişahı II. Mahmud Han, Avrupa'daki teknik ilerlemeden istifade niyetiyle hocalar getirtti. İlk defa 1834 yılında Avrupa'ya öğrenci gönderdi. Avrupa başkentlerinde daimî büyükelçilikler kurdu. Fakat Avrupa'ya gönderilen bazı öğrenciler, fen alanındaki ilerlemeleri alacak yerde, Hristiyan Avrupalının köhneleşmiş ahlâkına talip oldular. Ahlâkî ve manevî değerlerini kaybederek Osmanlı ülkesine dönen bu öğrencilerin ilk işi, kendilerini para ve kadınla elde eden Osmanlı düşmanlarının çıkarları için çalışmalara başlamak oldu. İngilizler tarafından yetiştirilip mason yapılan Londra büyükelçisi Mustafa Reşid Paşa, II. Mahmud Han'ın vefatından sonra onaltı yaşında padişah olan Abdülmecid Hanı Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nun ilanına ikna etti.

Böylece 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile, yeni düzene ait esaslar belirlendi. Osmanlının isteklerinden çok Avrupalıların arzularına uygun olarak hazırlanan bu fermanda, Türk ve Müslümanlardan çok, Hristiyan tebaanın çıkarı gözetilmişti. Tanzimat-ı Hayriye Fermanı denilerek yeni ve parlak bir devir açtığı iddia edilen bu fermanla Müslüman ve gayri müslim bütün tebaanın ırz, namus ve can güvenliğinin sağlanacağı vergi ve askerlik işlerinin düzenli bir usule bağlanacağı vaad ediliyor ve bu fermana dayanılarak çıkarılacak kanunlara saygı gösterileceği belirtiliyordu. Tanzimat döneminde hukuk, askerlik, eğitim öğretim ve yönetim alanlarında birçok değişiklikler yapıldı. Gülhane hattının eşitlik ilkesine rağmen, askerlik mükellefiyetine yalnız Müslüman tebaa tâbi kılınarak, gayri müslimler muaf tutuldu.

Fransız İnkılabı sonucu dünyaya yayılan milliyetçilik fikirleriyle, ülkede isyanlar çıktı. Neticede âsîlere idarî ayrıcalıklar ve özerklik verilmesi, Avrupa'ya ilim için giden gençlerin, Avrupa bilim ve siyaset adamlarının Türkiye ve Türkler hakkındaki olumlu ve olumsuz fikir ve kanaatlerini öğrenmeye başlamaları gibi bazı sebepler, Osmanlı Devleti içindeki çeşitli kavimlerin millî şuur ve millî devlet fikirlerini güçlendirmiş ve çözülme hareketleri başlamıştır. Bunun yanısıra, tebaanın önünde ve siyasî haklar konusundaki eşitliğini yeterli görmeyerek, meşrutî bir idarenin kurulması için mücadeleye girişen ve Osmanlı düşmanı devletler tarafından desteklenen Genç Osmanlılar'da iareye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. Genç Osmanlıların fikirlerini paylaşan Midhat Paşa, padişahın fikir ve icraatına muhalefet eden Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Rüştü Paşa, birlik olup Sultan Abdülaziz Hanı şehit ederek Beşinci Murad'ı tahta çıkardılar. Beşinci Murad Han, hastalığı sebebiyle üç ay sonra tahttan indirilerek, veliaht Abdülhamid, Ağustos 1876'da tahta çıkarıldı.

II. Abdülhamid Hanın tahta çıktığı 1876 yılı, Türk tarihinin gerçek dönüm noktalarından biri oldu. İçeride pek çok mesele vardı. Dışarıda ise Midhat Paşa'nın arzu ve isteğiyle, Rusya ile bir savaş yaklaşıyordu. Avrupa devletlerinin Osmanlı hakimiyetindeki Hristiyan tebaayı sürekli kışkırtmaları, özellikle Balkanlar'da birkaç eyaletin kan, ateş, isyan ve huzursuzluk içine düşmesine yol açtı. Malî durum bir hayli zayıflamış, Tanzimatla verilen tavizlerle Osmanlı sanayii ve ticareti çökertilmişti. Ayrıca devletin coğrafî durumu, yabancı istilâ ve müdahalelere açıktı. Türk olmayan eyaletler, Avrupa devletlerinde olduğu gibi, sömürge muamelesi görmediği, anavatanın birer parçası sayıldığı halde, dışa dayalı isyanlar durmak bilmiyordu. Devamlı dış baskılar ve bitip tükenmek bilmeyen savaşlar, devletin kalkınmasını engelliyordu. Avrupa devletlerinin, kendi çıkarları için tahrik ettikleri Ermenilerin özerklik elde etmek amacıyla ihtilalci komiteler kurarak ülkede olay çıkarmaya başlamaları, devlet için ayrı bir meşgale oldu. Ayrıca Bulgar, Yunan ve Sırp çetelerinin meydana getirdikleri olaylar, devleti uğraştırdığı gibi, yabancı müdahalelere de yol açtı.

Sultan II. Abdülhamid, batı devletleri ve Rusya'nın her türlü baskıları karşısında, devlet birliğini korumak için tek çıkar yolun, Müslüman tebaayı din bağıyla bütünleştirmek olduğunu düşünüyor ve bu birliğin yalnız Osmanlı ülkesinde değil diğer Müslümanlar arsında da kurulmasına çalışıyordu. Ülkenin ekonomik kalkınmasına çok önem verdi. Ulaştırma ve haberleşme alanlarında ıslahat, eğitim konusunda ciddî hamleler yaptı. İngiltere ve Fransa'nın dostluk ve yardımlarına güvenilmediğinden, Alman dostluğuna önem vererek denge sağlamaya çalıştı. Zamanla Sultan Abdülhamid idaresine karşı doğan muhalefet, Genç Türkler denilen kişiler tarafından ilerletilerek, İttihat ve Terakkî Cemiyeti adı altında siyasî bir teşkilat kuruldu. Bunların baskısıyla, 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet rejimi, yeniden yürürlüğe konuldu. İttihatçıların tertibi ile, 31 Mart Vakası olarak bilinen bir ayaklanma çıkarıldı. Hadiseyle ilgisi olmadığı halde Padişah, bu bahaneyle tahttan indirilip, yerine Beşinci Mehmed Reşat çıkarıldı. İktidara cemiyet yanlısı devlet adamları getirildi ve o zamana kadar idarî işlere karışmayan İttihat ve Terakkî Cemiyeti, söz sahibi oldu. 1912'de başlayan Balkan Harbinde Osmanlı ordusunun yenilmesi üzerine, Enver Beyin başkanlığında küçük bir subay topluluğu, Ocak-1913'te Bâbıâli'yi basarak sadrazam Kâmil Paşa'yı istifaya zorladı. Böylece İttihat ve Terakkî Cemiyeti, devletin mukadderatını doğrudan eline aldı ve sonunda kötü bir âkıbete yol açtı.

Yeni iktidar zamanında felaketler birbirini takip etti ve devletin çöküşü hızlandı. Trablusgarp, Balkan Savaşları ve nihayet ittifak devletleri safında girilen I. Dünya Savaşı, devletin yıkılışının başlangıcı oldu. Savaş sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile, Osmanlı Devleti baştan başa işgal edildi. Sultan Vahideddin, bölünmüş, parçalanmış, hattâ işgal edilmiş bir devletin başına geçti ve bütün imkânsızlıklara rağmen İstiklâl Mücadelesini başlattı. Mustafa Kemal Paşa liderliğinde gerçekleştirilen, şanlı Türk İstiklâl Savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalandı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi.

Bugün, Uzakdoğu'daki Sakalin Adlarından, Batıdaki Balkan Adacığına kadar iki Avrupa kıtası büyüklüğünde bir alanda yaşayan Türklerin çoğunluğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Çin ve İran hudutları içinde bulunmaktadır.

Türk Milletinin bağımsız millî devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 19. yüzyılda Rus işgaline uğrayan Orta Asya Türk Birlikleri uzun yıllar bu devletin sömürüsü ve zulmü altında kaldıktan sonra, bağımsızlıklarını kazanmak için mücadeleye başlamışlar ve 1991'de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bunlar, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleridir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2011       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Ziyaretçi adlı kullanıcıdan alıntı

Arkadaşlar şöyle bir sorum var sizlere:
Türklerin geçmişte kurdukları devletlerin tarihinin hangi zamanlarda yaşadıkları...
NE OLUR YARDIM EDİN Msn Confused
ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER...

DÜZgÜn türklüğe yakısır bir sey yapmissniz ben almanyadan canan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2011       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bebim sosyal öğretmenim çok acımasız onun için sizden ödevim için yardım istiyorum. Lütfen kısa ve öz olabilirmi ?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Nisan 2014       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cumhuriyetler

Âzebaycan Cumhuriyeti/1918-1920
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-I/31 Ağustos 1913
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-II/1915-1917
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti-III/1920-1923
Türkiye Cumhuriyeti/1923-...
Hatay Cumhuriyeti/1938-1939
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/1983-...
Âzerbaycan Cumhuriyeti/1991-...
Kazakistan Cumhuriyeti/1991-...
Kırgızistan Cumhuriyeti/1991-...
Tacikistan Cumhuriyeti/1991-...
Özbekistan Cumhuriyeti/1991-...
Türkmenistan Cumhuriyeti/1991-...

Rapor Et



Kaynak: Türklerin geçmişte kurdukları devletler hangileridir?

Benzer Konular

3 Temmuz 2016 / zehranural Cevaplanmış
24 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
29 Nisan 2012 / Misafir Cevaplanmış
21 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap
25 Nisan 2012 / klara Soru-Cevap