Arada özel olarak kütle çekim ve enerjinin korunumu ile ilgili örneklerde vereceğim.
Bir ifadenin yasa (kanun) kabul edilme sürecinin en başında “Gözlem” yer almaktadır (Gözlemler kaç çeşittir vs gibi sorularınız için ebilge.com da nitel gözlem ve nicel gözlemler ile ilgili sorulmuş sorulara bakmanızı tavsiye ederim). Gözlemlerden yola çıkarak bir durumu sorgulamaya başlarız.. Örneğin Newton için anlatılan bir hikaye vardır, belki duymuşsunuzdur: Newton bir elma ağacının dibinde uyurken kafasına elma düşüyor ve daha sonra bu elmanın hareketini gözlemleyerek genel çekim kanununun temellerini atmaya başlıyor. Bu hikayenin aynen bu şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda kesinlik yok fakat anlatmak istediğim en temel noktamızın “Gözlem” olduğu.
Gözlemlerden elde edilen bilgiler sonucunda artık bir olayı açıklamaya çalışırız. Açıklarız diyemeyiz çünkü henüz açıklamak için yeterli bilgimiz yoktur. Sadece ne gözlemlediğimizi bu gözlemlediğimiz şeyin nedenlerinin neler olabileceğini düşünmeye başlarız. Kütle çekim kanununda da durum böyle olmuştur. Newton bir şeyler gözlemlemiş ve ilk önce bu gözlemleri açıklamaya çabalamıştır. Bu çabalar sonucunda ortaya atılan iddialara “Hipotez” diyoruz.
Yani gözlemden sonra varacağımız ikinci temel nokta hipotezlerin oluşturulması aşaması. Bu aşamada gözlemlerden varılan açıklamalar daha düzenli şekilde ifade edilmeye başlanır ve öneri şeklinde ifade edilir. Mesela “Dünya üzerinde ki cisimler dünya tarafından çekilir” ifadesi kütle çekim yasası yasa haline gelmeden önce bir hipotezden ibaretti.
Hipotezlerimizde oluştuktan sonra artık bu hipotezleri test etmemiz lazım ki “Evet bu olay bundan kaynaklanabilir” diyebilelim. Bu aşama “deney” aşaması. Yasalaşma sürecinde deney aşaması önemli bir yere sahiptir. Hipotezimizi test etmek için çok çeşitli şartlarda birçok deney yapmamız gerekir. Öyle bir iki deneyle evet işte benim hipotezim doğru işte her şey tam benim hipotezimdeki gibi diyemez kimse. Bir koşulda uygun sonuç veren deney başka bir koşulda tamamen farklı sonuçlar verebilir. Bu aşamada işte hipotezimizin tüm şartlar altında geçerliğini test ediyoruz. Eğer tüm şartlarda geçerli değilse bile varsayımlarımızı, ön şartlarımızı bu deneyler yardımı ile belirliyoruz.
Deney aşamasından sonra deney sonuçlarını analiz aşaması geliyor. Deneyler sonucunda elde edilenler analiz edilerek yeni durumlarda ne gibi sonuçlar veriyor bunlar açıklanmaya çalışılır. Sonuçların hipotezimizi destekleyip desteklemediği ne gibi eksik noktalar olduğu bu deneylerin analiz edilmesiyle belirlenir.
Deney sonuçlarından hipotez ya reddedilir ya da kabul edilir. Eğer deneyler sonucunda en baştaki öneri kabule edilirse ve bu konuda birçok yerde birçok deney yapılır aynı sonuçlar elde edilirse en baştaki öneri artık bilimsel çevrelerde teori olarak kabul edilmeye başlanır. Bir önermenin teori olabilmesi için mutlaka yapılan tüm deneylerde ve gözlemlerde aynı sonuçlara ulaşılabilmesi gerekmektedir. Fakat teorilerin de ilerde başka deneylerle aksinin ispatlanabilmesi ihtimali vardır.
Bilimsel yasa teoriden daha farklı bir kavramdır. Yasalar teorilerden daha genel ifadelerdir. Yasa olarak kabul edilmiş bir ifade tüm dünya tarafından kabul görür. Yasalaşmış teoriler artık bütün çevrelerde doğru olarak kabul edilir ve her şartta her olayda geçerli olarak kabul edilirler.
Kütle çekim ve enerjinin korunumu ile ilgili yasalarda bu yukarda belirttiğim süreçte ortaya çıkmış yasalardır.