
Ziyaretçi
ya bana jan jack rousse un toplum sözleşmesi adlı eseri hakkında bilgi lazımm lütfen yardım ediinn...!
fransız filozof.
aydınlanma döneminin en ünlü ve etkili ismi.
öğretisi toplumsallık üzerinedir.
doğal durumdaki insanın yararlarıyla, uygar durumdaki insanın yararlarını yaklaştırabilecek bir düzen olası mı?
"düzenin tüm devinimleri herkesin mutluluğundan başka bir yere yönelmesin diye, yöneticinin çıkarlarıyla halkın çıkarlarının tek ve aynı olduğu bir toplumda yaşamak isterdim."
Fransız ihtilali'nin sembol olmuş düşünürü,politika adamı,sosyal bilimcisidir.Demokrasi kavramının gelişmesi ve bunun anayasal hukuk devleti modeline dönüşmesi adına büyük işler başarmış,bi anlamda bu düşüncelerin teorisini oluşturan kişi olmuştur.Mustafa Kemal Atatürk'ün bu şahsı kendisine idol olarak aldığı söylenir,zaten buna bağlı olarak da 1924 anayasası Rousseau'cu bir yaklaşımın ağırlığını taşımaktadır.
#1274667 w tavsiye !? mulkiyet hakkina karşıdır. Mülkiyeti zenginlerin gücünü artıran, fakirleri de aç bırakan bir kurum olarak görür. Mülkiyet rousseau'ya göre eşitliği bozar. Bu yönüyle bir Locke'den* ayrılır. Mülk sahibi olmak ya da zengin olmak kesinlikle siyasi iktidarı ele geçirme ya da ülkede egemen olma yönünde hak bahşetmez. günümüz demokrasileri açısından da bu geçerlidir. ancak her ne hikmetse anayasal demokrasilerin kurucuları arasında locke başta gelir. Rousseau ise totaliter rejimin ve mutlakiyetçi görüşün savunucusu olarak kabul edilir. zannımca bunun sebebi, rousseau'nun eserlerinde çelişkili ifadeler kullanmasından kaynaklanmaktadır. Şöyle ki:
toplum sozlesmesi yapanlar o toplumda yaşayan insanlardır. yani iktidarın kaynağı halktır. rousseau'ya göre herkesin özgürlüğü devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. bunun için de bireylerin tüm haklarını devlete devretmesi gerekmektedir. yani bireyler üstün irade olan devleti kabullenmelidirler. işte rosseau'nun çelişkisi burdadır. hem locke gibi devletin özgürlükleri korumak için varolduğunu söylemekte hem de görüşüyle çelişecek şekilde kişilerin hak ve özgürlüklerinden devlet lehine vazgeçmeleri gerektiğini söylemektedir.
Buna gerekçe olarak toplum sözleşmesi* isimli kitabında şunları söyler: "herkes hakkını devlete devretmektedir, yalnız devrettiği kadarını da devletten geri almaktadır. Çünkü bu durum herkes için aynı olunca hiçkimse bunu diğerlerinin zararına kullanmayacaktır." bir anlamda eşitliği savunur. Bu açıdan bakıldığı zaman sosyalist bir düşünür imajı çizer. ama savunduğu eşitlik koleler arasindaki esitliktir. özgürlüksüz eşitliğe razıdır.
aydınlanma döneminin en ünlü ve etkili ismi.
Sponsorlu Baglantilar
doğal durumdaki insanın yararlarıyla, uygar durumdaki insanın yararlarını yaklaştırabilecek bir düzen olası mı?
"düzenin tüm devinimleri herkesin mutluluğundan başka bir yere yönelmesin diye, yöneticinin çıkarlarıyla halkın çıkarlarının tek ve aynı olduğu bir toplumda yaşamak isterdim."
Fransız ihtilali'nin sembol olmuş düşünürü,politika adamı,sosyal bilimcisidir.Demokrasi kavramının gelişmesi ve bunun anayasal hukuk devleti modeline dönüşmesi adına büyük işler başarmış,bi anlamda bu düşüncelerin teorisini oluşturan kişi olmuştur.Mustafa Kemal Atatürk'ün bu şahsı kendisine idol olarak aldığı söylenir,zaten buna bağlı olarak da 1924 anayasası Rousseau'cu bir yaklaşımın ağırlığını taşımaktadır.
#1274667 w tavsiye !? mulkiyet hakkina karşıdır. Mülkiyeti zenginlerin gücünü artıran, fakirleri de aç bırakan bir kurum olarak görür. Mülkiyet rousseau'ya göre eşitliği bozar. Bu yönüyle bir Locke'den* ayrılır. Mülk sahibi olmak ya da zengin olmak kesinlikle siyasi iktidarı ele geçirme ya da ülkede egemen olma yönünde hak bahşetmez. günümüz demokrasileri açısından da bu geçerlidir. ancak her ne hikmetse anayasal demokrasilerin kurucuları arasında locke başta gelir. Rousseau ise totaliter rejimin ve mutlakiyetçi görüşün savunucusu olarak kabul edilir. zannımca bunun sebebi, rousseau'nun eserlerinde çelişkili ifadeler kullanmasından kaynaklanmaktadır. Şöyle ki:
toplum sozlesmesi yapanlar o toplumda yaşayan insanlardır. yani iktidarın kaynağı halktır. rousseau'ya göre herkesin özgürlüğü devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. bunun için de bireylerin tüm haklarını devlete devretmesi gerekmektedir. yani bireyler üstün irade olan devleti kabullenmelidirler. işte rosseau'nun çelişkisi burdadır. hem locke gibi devletin özgürlükleri korumak için varolduğunu söylemekte hem de görüşüyle çelişecek şekilde kişilerin hak ve özgürlüklerinden devlet lehine vazgeçmeleri gerektiğini söylemektedir.
Buna gerekçe olarak toplum sözleşmesi* isimli kitabında şunları söyler: "herkes hakkını devlete devretmektedir, yalnız devrettiği kadarını da devletten geri almaktadır. Çünkü bu durum herkes için aynı olunca hiçkimse bunu diğerlerinin zararına kullanmayacaktır." bir anlamda eşitliği savunur. Bu açıdan bakıldığı zaman sosyalist bir düşünür imajı çizer. ama savunduğu eşitlik koleler arasindaki esitliktir. özgürlüksüz eşitliğe razıdır.