Arama

İnsanların kader hakkındaki yanılgıları nelerdir? - Sayfa 7

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Kasım 2012 Gösterim: 101.051 Cevap: 89
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
7 Ocak 2009       Mesaj #61
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
İNSANLARIN KADER HAKKINDA Kİ YANILGILARI
Sponsorlu Bağlantılar
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
12 Ocak 2009       Mesaj #62
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
‘‘KADER UTANSIN”
Toplumumuzda sık sık ‘’kader mahkûmu’’,’’Kader utansın.’’Alın yazım böyleymiş.’’ gibi ifadeler kullanıldığını duyarız.. Aynı şekilde deprem,sel gibi olumsuzluklar karşısında ‘‘Allah’ın takdiri böyleymiş.Ne yapalım?’’, ‘‘Kaderde yazılı olanın önüne geçilmez.”gibi sözler söylendiğine hepimiz şahit olmuşuzdur.Kader konusundaki yanlış anlayışlar sonucu,bilimsel alanda geri kalınmış,insanlar acı ve sıkıntılar çekmiştir.Kaderle ilgili yanılgılar,yalnızca bireyin yaşamını etkileyen bir sorun değildir.Bu anlayış bir taraftan topluma ağır bedeller ödetirken diğer taraftan insanların Allah’la olan bağını zayıflatmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar

Bazı insanlar kaderi yanlış anlamaktadırlar.Başarısızlığı,yoksulluğu,hastalığı kader olarak değerlendirmektedirler.Kimileri de trafik kazalarını böyle nitelendirmektedir.Bütün bu gibi anlayışlar İslam düşüncesine aykırıdır.Çünkü İslam’a göre,yoksulluktan kurtulmak isteyen insan çalışıp üretmelidir.Derslerinde başarılı olmak isteyen öğrenci planlı ve çok çalışmalıdır.Sağlıklı olmak isteyen kişi düzenli ve iyi beslenmelidir.Alkol,dikkatsizlik ve kuralları çiğnemek ise trafik kazalarının başlıca nedenleridir.Dolayısıyla insan,karşılaştığı olumsuzlukları kader olarak görmemelidir.Böyle bir kader anlayışı Kur-an’ın ilkelerine aykırıdır. ‘‘Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.”(Necm suresi,39.ayet) ve ‘‘Başınıza gelen bir musibet,kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir…”(Şûrâ suresi,30. ayet) gibi ayetler bu gerçeği açıkca ortaya koymaltadır.

İslam dini,insanlara çalışmalarını öğütler.Kendilerini aşan durumlarda ise Allah’a güvenmeyi,tevekkül etmeyi emreder.Buna göre bir öğrenci sınavdan iyi bir not almak için düzenli,planlı ve çok çalışmalıdır.Kendisine düşen yükümlülükleri tam olarak yaptıktan sonra Allah’a tevekkül etmeli,ondan başarı dilemelidir.Aynı durum farklı alanlarda çalışan herkes için geçerlidir.Ayrıca insan,başına gelebilecek olumsuzluklar içinde önlem almalıdır.İnsan;Allah’ın kendisine akıl ve hür irade verdiğini unutmamalı,karşılaştığı olumsuzluklara alın yazısı ve talih diyerek kadere yüklememelidir.
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
18 Ocak 2009       Mesaj #63
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
KADER KONUSUNDA İNSANLARIN YANILGILARI NELERDİR
FsZGHDZFXFGH - avatarı
FsZGHDZFXFGH
Ziyaretçi
19 Ocak 2009       Mesaj #64
FsZGHDZFXFGH - avatarı
Ziyaretçi
İNSAN'LARIN KADER HAKKINDAKİ YANILGILARI.BU
BENİM BİŞR PROJE ÖDEVİM VAR BU KONUDA YARDIM EDERSENİZ SEVİNİRİM.TŞK
yusuf_gyk - avatarı
yusuf_gyk
Ziyaretçi
10 Şubat 2009       Mesaj #65
yusuf_gyk - avatarı
Ziyaretçi
arkadaslar hepimizin bildiği gibi kader daha önceden yaptığımız olayların vb yazılması. ve bu olayların olmasıda kazadır. ama benim bi kaç sorum var buyrun bilginiz varsa aydınların beni lütfen yaptığımız tüm eylemler biliniyorsa . yaptığımız yanlıs bi davranıs günah olarak sayılır ki?yada neden yaptığımız iş veya baska bi eylem günahsa neden kaderimizde yazılmıstır? Teşekkür Ederim...
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
10 Şubat 2009       Mesaj #66
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
yusuf_gyk adlı kullanıcıdan alıntı

arkadaslar hepimizin bildiği gibi kader daha önceden yaptığımız olayların vb yazılması. ve bu olayların olmasıda kazadır. ama benim bi kaç sorum var buyrun bilginiz varsa aydınların beni lütfen yaptığımız tüm eylemler biliniyorsa . yaptığımız yanlıs bi davranıs günah olarak sayılır ki?yada neden yaptığımız iş veya baska bi eylem günahsa neden kaderimizde yazılmıstır? Teşekkür Ederim...

Sanırım bu metin sizin sorunuza cevap olabilir.Yardımcı olmaya çalıştım inş.faydalı olur.Lütfen tamamını okuyunuz



Allah her insanı temiz bir fıtrat üzere özünde iyi olarak yaratmıştır. Her insanda iyiliğe olduğu gibi kötülüğe de meyil vardır. İnsanın sorumluluğu, bunlardan hangisine ağırlık verdiğiyle ilgilidir. Allah her insanı potansiyel bir Ebubekir olarak yarattığı gibi potansiyel bir Ebucehil olarak da yaratmıştır. Peygamberler istisna tutulursa genel olarak bu böyledir. Çünkü Allah âdildir, zulmetmez.

Ama her insan kendisindeki iman filizini aynı şekilde büyütmeye gayret etmez. Hatta bazıları tamamen bunu kurutmaktadır. Kötü meyillerin verilmesi veya nefis ve şeytanın musallat olması ise hayırdır. İnsan meleklerden farklı yüksek makamlara da çıkabilir, alçak mertebelere de inebilir . Kâinatın kurulması ve hayatın devamında asıl amaç kamil insanı netice vermesidir. İnsanın yüksek mertebelere çıkıp kâmil insan olması için, kötü meyillerine, nefsine ve şeytana muhalefet etmesi, gerekmektedir. Bu olmasaydı melekler gibi makamı sabit kalırdı. Halbuki sabit makamlı olan melekler çoktur.


Allah’ın insanlarda iyiler yanında kötü meyiller yaratması, nefis ve şeytanı onlara musallat etmesi, onların derecelerini yükseltip kâmil insan olmaları içindir, yoksa cehenneme girmeleri için değildir.

Kaderin esas anlamı Allah’ın, olmuş olacak her şeyi bilmesi demektir. Dikkat edersek bu bilgi, insan iradesini yok saymıyor. Bilmek ayrı, yapmak ayrıdır. Bilen Allah’tır, yapan kuldur. Bu konuya bir misal verelim;

Peygamberimiz İstanbul’un fethini ve komutanını yüz yıllar önce müjdelemiş ve haber vermiştir. Zamanı gelince de dediği gibi çıkmıştır. Şimdi, İstanbul Peygamberimiz dediği için mi fethedildi, yoksa fethedileceğini bildiği için mi söyledi. O zaman Fatih Sultan yatsaydı, çalışmasaydı, ordular hazırlatıp savaşmasaydı, yine olacak mıydı. Demek ki Allah Fatih’in çalışıp İstanbul’u fethedeceğini biliyordu ve bunu elçisi Hz. Peygambere bildirdi.

Buradaki ince nokta: Allah bildiği için biz bir şeyler yapmıyoruz. Biz ne yapacaksak, Allah onu biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez.

Buna bir örnek daha verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine “yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim” diyor. Fakat öğretmen Allah’ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine “0” yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini öğrendiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp “senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım” diyor. Buna karşı öğrenci “Hocam sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın, geçerdim” diyebilir mi?

Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri, önceden bildiği için Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.

Dünyaya gelen her insan bir kader programına tabidir. İnsanın ne yapacağını, başına ne geleceğini Yüce Allah ezeli ilminde biliyor. Ancak Allah’ın bilmiş olması, insanın o işi yapmasını zorlamaz. Çünkü Allah, insanın önüne sonsuz seçenekler koymuştur.

İnsan kendi iradesini kullanarak, hangi yolu tercih ederse, Allah onu yaratır. Dolayısıyla sorumlu olan insanın kendisidir.

Bu meselede şöyle bir örnek verilebilir: Bir apartmanın üst katının nimetlerle, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir kişinin bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz edin. Kendisine, apartmanın bu durumu daha önce anlatılmış bulunan bu kişi, üst katın düğmesine bastığında nimetlere kavuşacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba uğrayacaktır.

Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise, o kişinin gücü ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi gücüyle çıkmadığı gibi, alt kata da kendi gücüyle inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin belirlenmesi, kişinin iradesine bırakılmıştır.

İşte insanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüye göre değerlendirilebilir. Mesela; Cenab-ı Hak, meyhaneye gitmenin günah, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu bildirmiştir. İnsan ise kendi iradesiyle, örnekteki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsaittir.

Hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.


MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
10 Şubat 2009       Mesaj #67
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Bu yazınında sizin için faydalı olacağını düşünüyorum.Rica ediyorum dikkatlice okuyunuz:

Kaderi ikiye ayırabiliriz: Izdırari kader, ihtiyari kader.

Izdırari kaderde bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmıştır. Dünyaya geleceğimiz yer, öleceğimiz yer-zaman , annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Ve bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yoktur.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlı olan icraatımızı belirlemiş olan kaderdir. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle onu bilmiş ve öyle takdir etmiştir. Örneğin evlenmek için, siz içinizde bir aday tipi belirliyorsunuz ve onu arıyorsunuz. Allah da sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Siz de bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Allah’ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle yaptığınız seçim, cüz’i irade dediğimiz insanın mesuliyet sınırları içindedir.

Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.

Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.

Yol kavşağında hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz. Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.

Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?

Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek “benim ne suçum var” diyen kişinin iradeyi yok saydığı görülür.

Eğer insan, “rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak” ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?

Halbuki, kendi anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi: “bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”

Hakkı-hukuku çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?

İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı, “iyi” ve “kötü” kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi olmadığını kabul eder.

__BüŞ__ - avatarı
__BüŞ__
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #68
__BüŞ__ - avatarı
Ziyaretçi
benim allahın varlığına olan inancım sonusuz fakat ben bişey anlayamıorum madem hepimizin bi kaderi var, neden yaratılıoruz. kaderimiz kötü olduqunda çekmek zorundaız tamam peki kaderimizde qenelevine(yanlış anlaşılmasın sadece örn.) düşmek varsa? cevap verirseniz qerçekten sevinirim
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
9 Mart 2009       Mesaj #69
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Muhabbetci adlı kullanıcıdan alıntı


Kader konusunu anlamak icin öncelikle zamansizligi kavrayabilmek gerek..Malesef "INSan" bunu kavrayamiyor..Yani söyleki ALLAH katinda " dün, yarin" yoktur..Hersey sadece bir andir!...
Biz bu ani farkli hissetigimizden, bizim icin binlerce sene gecmis gibi geliyor...Aslinda ALLAH icin daha ( en dogrusunu kendi bilir , bizimki misaldir) saniye bile gecmemisdir...

Kaderi bu isikda degerlendirmeye alirsaniz, kader ne olmus bitmisdir, nede olup bitecekdir...Paradoks düsüncedir aslinda kader konusu...En büyük yanlisimizda burda basliyor iste...Msn Thinking

Detailli kader konusunu istiyorsan söyle onuda insallah yakinda eklerim Msn Happy


Bu yazi Kashif Ahmed Shehzada makalesinden ceviridir.
----------------------------------------------
ALLAH INSANI SAPTIRIR MI ?
Kashif Ahmed Shehzada

Esirgeyen ve Bagislayan Allah'in adiyla
GiRiS
Bu Makalenin amaci degisik inanclara sahip insanlarin cogun inandigi gibi Insanin kaderinin onceden Yaratici (Allah) tarafindan belirlendigini, bu dunyada olanlarin kendi yaptiklarinin degil, ALIN yazilari oldugu varsayimini tartismakdir. Bir cok dinde kabul edildigi gibi, insanlar eger Cehennem atesinde ise bu kaderlerindedir..
Bir sure once aldigim bir elektronik posta mesajinda cikardigim sonuc bazi insalar Kuran ayetlerini hayallerine dayali olarak okuduklarindan bu sonuca ulasabiliyorlar.
Soru Su Sekilde idi
İBRÂHİM suresi 14. ayetde soyle der. "…….Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir."
Allah herseyin galibi olabilir. Bu ne bicim Tanridir ki bizi Cehennem atesine gonderiyor? Istedigini kurtariyor, istedigini saptiriyor. Acaba benide saptirdimi ? ben hatalarimdan sorumlu olacam mi ? Burda Tanriyi suclamak gerekmez mi ? Neden Allah once beni saptiracak, sonrada bu SAPIKligimdan dolayi beni cehenenm atesine koyacak ?
Yukarida mesaji cevap su sekilde olacakdir.
Hareketlerimizi belirlemekde ozgurmuyuz ?
Insanlarin cogu Kurandki kullanilan genel bir ifadeyi tekrar ederler.
14:4 ……Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir."
Simdi bu ayetin sadece bu kismina bakarsak, soyle bir sonuca ulasabilirz: Insanlarin hic bir ozgur iradesi yokdur, yaptiklarinin cogu kendi harektelerinin sonucu degil, kaderlerinde yazili oldugu icin olanlardir. ve insanlarin kendi kaderlerini degistiremezler. Bununla birlikde boyle bir sonuc Kurandaki diger ayetlere bakmadan, bir ayeti DAR KALIPLAR icine sokarak cikarilan bir anlamdir. Simdi hep birlikde Gercekden ozgur iradeye mi sahibiz yoksa yaptigimiz hersey kaderimizde yazildigindan olmakdadir.
SU ayetler bizi bu konuda aydinlatmakdadir.
KEHF suresi 29. ayet) Ve kulil hakku mir rabbiküm fe men şae fel yü'miv ve men şae fel yekfür inna a'tedna liz zalimine naran ehata bihim süradikuha ve iy yesteğiysu yüğasu bi mani kel mühli yeşvil vücuh bi'seş şerab ve saet mürtefeka
(KEHF suresi 29. ayet) Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
Bu ayete gore gercegi kabul etmek veya etmemek kisinin kendi tercihidir.
(İNSÂN suresi 3. ayet) İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura.
(İNSÂN suresi 3. ayet) Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
(MÜZZEMMİL suresi 19. ayet) İnne hazihi tezkiretun femen şaettehaze ila rabbihi sebiylen.
(MÜZZEMMİL suresi 19. ayet) İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
(FURKÂN suresi 57. ayet) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae ey yettehize ila rabbihi sebila
(FURKÂN suresi 57. ayet) De ki: «Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum
Yukaridaki ayetler insanlara hangi yolu sececeklerine dair secme hakki veriyor.
(ANKEBÛT suresi 69. ayet) Vellezine cahedu fina le nehdiyennehüm sübülena ve innellahe le meal muhsinin
(ANKEBÛT suresi 69. ayet) Uğrumuzda çaba gösterenleri yollarımıza ileteceğiz. ALLAH hiç kuşkusuz iyilik edenlerle beraberdir
Allah neden kendi ugrunda mucadele edenlerden bahdsediyor. Eger kaderimiz onceden belirlenmisse, Allah yolunda mucadele edenleri dogru yola eristirmek cok anlamsiz olmakdadir. Oyle degil mi ?
(ZÜMER suresi 7. ayet) İn tekfüru fe innellahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ibadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm tü'melun innehu alimüm bizatis sudur
(ZÜMER suresi 7. ayet) Eğer inkar ederseniz, şüphe yok ki Allah'ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları adına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz, sizin adınıza ona razı olur. Bir günahkar da diğerinin günahım çekecek değildir. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O vakit O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü o bütün sinelerin özünü bilir.

Eger kaderimiz onceden belirlenmisse Allah neden "Bununla beraber kulları adına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz, sizin adınıza ona razı olur.." Isin garibi Eger Allah sizin icin kader yazmissa neden neden yazdiklarindan bazilari bizzat onun Hosuna gitmiyor. Bu isde sizce bir gariplik yok mu ?
Tekrar tekrar Alla'in bizi dogru yola eristirmesi bizim ozgur irademizle yaptigimiz tercihlere baglidir. Bizi dogru yola eristirmek elbetde Allah'in iradesindedir. Allah bunu bize Elcisi yoluyla bildirmekdedir..
(ABESE suresi 11. ayet) Kella inneha tezkiretun.
(ABESE suresi 11. ayet) Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür.
(ABESE suresi 12. ayet) Femen şae zekerehu
(ABESE suresi 12. ayet) Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Son olarak Allah bize yaptiklarimzi konusunda ozgur oldugumuz fakat bu yaptiklarimizin Allah 'in kontrolu altinda oldugunu belirtmekdedir.
(MÜ'MİN suresi 40. ayet) Men amile seyyieten fe la yücza illa misleha ve men amile salihüm min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe ülaike yedhulunel cennete yürzekune fiha bi ğayri hisab
(MÜ'MİN suresi 40. ayet) Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.
Allah bize istedigimiz sekilde calisma ozgurlugu vermistir. Yukaridaki ayetlerden acikca anladigimzi kadariyla dogru yada yanlisi secme konusunda Allah hic bir on sart koymadan yada onceden yazmadan bizi serbest birakmistir. Iyi yada Kotuyu secmeden bizi ozgur birakmistir. Iyi yada kotu yolu secme hakkimiz oldugu icin secimimizin sonuclarinda katlanmak zorundayiz.
Her hareketin yada secimin de bir sonucu vardir. Allah kanunlarina aykiri bir hareket de elbetde negatif bir sonuc doguracakdir.
Neyi secme hakkimiz Allah tarafindan bize birakilmistir fakat bu hareketlerimizin sonuclarini degistirme hakkimiz bize birakilmamamistir. Diyelim ki ZEHIR icme ozgurlugumuz vardir ama bunun sonucunda Intihar etmis olup Hayatimiz sona erdiririz. Yani Zehir icme ozgulugumzu var ama bu zehir icdikden sonra mudahale olmadan sonucunda saglikli yasamayi secme hakkimzi yokdur. Hareketi seceriz ama sonucunu secemeyiz. Sonuc Allah'in Sunnetullahi yani koydugu kanunlar sonucunda olur. Allah'in Sunnetu (kanunlari) Zehiri yaratmis ve onu icince sonuncunun da ne olacaginida koymustur. Sunu yaparsan su olur gayet acikdir. Ne yapacagimzi konusunda secme hakkimiz var sonuclari konusunda secme hakimiz yok.
(NECM suresi 31. ayet) Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil erdi li yecziyellezine esau bima amilu ve yecziyellezine ahsenu bil husna
(NECM suresi 31. ayet) Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Bu, Allah'ın, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, güzel davrananları da daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.
Bu, Allah'ın, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, güzel davrananları da daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.
(CÂSİYE suresi 22. ayet) Ve halekallahüs semavati vel erda bil hakki ve li tücza küllü nefsim bima kesebet ve hüm la yuzlemun
(CÂSİYE suresi 22. ayet) Halbuki Allah o Gökleri ve Yeri hakk ile halk etti, hem de her nefsi hiç hakları yenmeksizin kazandığı ile cezalandırmak için
Yaptiklariniz Allahin kanunlarina uygun yada uygun olmayabilir ama sonuclarina katlanmak zorundasiniz. Kendi yaptiklarinizn sonuclarini baskalarina yuklememeye hakkiniz yokdur. Yaptiklainizn cezasini cekeceksiniz. Herkes kendi yukunu tasiyacakdir. Kendi yaptiklarinizdan dolayi baskasini sorumlu tutamazsiniz.
(CÂSİYE suresi 15. ayet) Men amile salihan fe linefsih ve men esae fe aleyha sümme ila rabbiküm türceun
(CÂSİYE suresi 15. ayet) Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz
Eger Allah zaten kaderimizi belirlemisse, bu ne demek oluyor. " Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir" Demekki sonuc bizim sonucdan once yaptiklarimiz dayanmakdadir.
(NEML suresi 90. ayet) Ve men cae bis seyyieti fe kübbet vücuhühüm fin nar hel tüczevne ila ma küntüm ta'melun
(NEML suresi 90. ayet) Her kim de fenalıkla gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür, başka değil sırf yaptığınız amellerin cezası
(SÂFFÂT suresi 38. ayet) İnneküm lezaikul azabil elim
(SÂFFÂT suresi 38. ayet) Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.
(SÂFFÂT suresi 39 ayet) Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta'melun
(SÂFFÂT suresi 39. ayet) Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
Eger amelleriniz Allah'in kanunlarina ve emirlerine uygun degilse, yaptiginiz amelein sonucunu goreceksiniz.
(TÛR suresi 13. ayet)Yevme yude'une ila nari cehenneme de'a
(TÛR suresi 13. ayet) O gün cehennem ateşine itilip atılırlar :
(TÛR suresi 14. ayet) Hazihin narulleti kuntum biha tukezzibun
(TÛR suresi 14. ayet) "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur!" denilir.
(TÛR suresi 15. ayet) E fe sihrun haza em entum la tubsirun
(TÛR suresi 15. ayet) Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?
(TÛR suresi 16. ayet) İslavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleykum innema tüczevne ma kuntum ta'melun
(TÛR suresi 16. ayet) Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız
Eger yaptiklariniz Allahin kanunlarina ve emirlerine uygu ise de sonuclarini goreceksiniz.
(TÛR suresi 17. ayet) İnnel muttekiyne fi cennativ ve neiym
(TÛR suresi 17. ayet) Fakat korunan müttakıler Cennetler, ni'metler içinde
(TÛR suresi 18. ayet) Fakihine bima atahum rabbuhum ve vekahum rabbuhum azabel cehiym
(TÛR suresi 18. ayet) Rablerinin kendilerine verdiği ile sefa sürmektedirler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur
(TÛR suresi 19. ayet) Kulu veşrabu heniem bima kuntam ta'melun
(TÛR suresi 19. ayet) Yaptıklarınıza karşılık yeyin, için, afiyetler olsun ,
Butun ameller kadin erkek ayirimi olmadan odullendirlecekdir
(ÂLİ IMRÂN suresi 195. ayet) Festecabe lehüm rabbühüm enni la üdiy'u amele amilim minküm min zekerin ev ünsa, ba'duküm min ba'd, fellezine haceru ve uhricu min diyarihim ve uzu fi sebili ve katelu ve kutilu le ükeffiranne anhüm seyyiatihim ve le üdhilennehüm cennatin tecri min tahtihel enhar, sevabem min indillah, vallahü indehu husnüs sevab
(ÂLİ IMRÂN suresi 195. ayet) Rableri de onların dualarına şöyle icabet etti: «Kesinlikle ben, içinizden gerek erkek, gerek kadın hiçbir iyilik yapanın işlediğini boşa çıkarmam, hep birbirinizdensiniz. Benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, yolumda işkenceye uğrayanların, savaşanların ve bu uğurda öldürülenlerin suçlarını örteceğim. Onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Onlar, Allah tarafından tasavvur edemeyeceğiniz bir mükafata kavuşacaklar. Mükafatın en güzeli Allah yanındadır.
Insanlar bu dunyada yaptiklarinin sonuclarina katlanmak zorundadirlar. Burda kaderim diye Allah suclayamazsiniz.
(A'RAF suresi 146. ayet)Seasrifü an ayatiyellezine yetekebberune fil erdi bi ğayril hakk ve iy yerav külle ayetil la yü'minu biha ve iy yerav sebiler rüşdi la yettehizuhü sebila ve iy yerav sebilel ğayyi yettehizuhü sebila zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilin
(A'RAF suresi 146. ayet) Yeryüzünde haksızlıkla büyüklenenleri, ayetlerimden uzaklaştıracağım. Bütün mucizeleri görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler de onu yol tutmazlar. Eğer sapıklık yolunu görürlerse onu yol edinirler. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanlamayı adet edinmişler ve onlardan gafil olagelmişlerdir.
(A'RAF suresi 147. ayet) Vellezine kezzebu bi ayatina ve likail ahirati habitat a'malühüm hel yüczevne illa ma kanu ya'melun
(A'RAF suresi 147. ayet) Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!
Yukarida ayetde belirtildigi gibi Yeryüzünde haksızlıkla büyüklenenlerden olursaniz, Allahin isaretlerinde yani ayetlerinden Allahin Kanunlarina gore uzaklastirilisiniz. Burda kendi ozgur iradenize gore yaptiginiz bir amelin bu sonucu icin kendiniz suclamalisiniz Allah'i degil. Kendi ozgur irademizin ve harektlerimizn sonuc olan bu durum icin sorumlu arayacaksak bu Allah degil biziz. Allah bize gayet acik bir sekilde hatirlatmakdadir.
(YÛNUS suresi 44. ayet) İnnellahe la yazlimün nase şey'ev ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun
(YÛNUS suresi 44. ayet) Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler
Asagidaki ayetlere dikkat edelim. Bu ayetlerde yaptiklarimizn sonucundan bizim sorumlu oldugumuz ve Allah suclayamayacagimizi gostermekdedir.
16:34 But the evil results of their deeds overtook them and that very (Wrath) at which they had scoffed hemmed them in.
(NAHL suresi 32. ayet) Ellezine teteveffahümül melaiketü tayyibine yekulune selamün aleykümüdhulül cennete bima küntüm ta'melun
(NAHL suresi 32. ayet) (Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir
(NAHL suresi 33. ayet) Hel yenzurune illa en te'tiyehümül melaiketü ev ye'tiye emru rabbik kezalike fealellezine min kablihim ve ma zalemehümüllahü ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
(NAHL suresi 33. ayet) O kâfirler başka değil ancak kendilerine o meleklerin gelmesine veya Rabbının emri gelmesine bakarlar, onlardan evvelkiler de böyle yaptılar ve onlara Allah zulmetmedi ve lâkin kendileri nefislerine zulmediyorlardı
Herkes kendi yaptiklarindan sorumludur, yaptiginiz yanlislarin sorumlusu Allah degil, sizsiniz.
(FUSSİLET suresi 46. ayet) Men amile salihan fe li nefsihi ve men esae fe aleyha ve ma rabbüke bi zallamil lil abid
(FUSSİLET suresi 46. ayet) Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.

Allah dilemesini koydugu kanunlar ile belirtir.
Allah kanunlari gerek dogayi yoneten Doga kanunlari, gerekse insan iliskilerini duzenleyen Kuran hukumleri seklinde olsun degismezdir. Allah’in Kuranda belirtigi degismez kurallarini Kabul etmek ve ahiretde bundan faydalanmak insanin kendisine birakilmistir. Allah Kur’anda bize kurallarini ve sonuclarini acikca anlatmakdadir. Ister Kabul edersiniz, ister red edersiniz, Allahin ortaya koydugu sonuclar degismez. Unutmayin ki, gerek Allahin fizik Kurallari gerekse insane iliskilerine dair kurallari degismezdir.
Sabit olan ve degismez olan Allah Kanunlaridir, insanin kaderi degil. Insan Allahin kanunlarina uyarsa sonuclarini gorur, eger Allah’in kanunlarina karsi cikarsa yine sonuclarina katlanir. Tekrarlamak gerekirse insan istedigi yolu secmekde ozgurdur. Yaptiklariniz sonuclari belirleyecekdir. Sonuclar degismez. Simdi Kuran da ki ayetlere bir daha bakalim.
Allah atesin kanunu koymustur elimizi icine sokarsak elimiz yanar. Allah tasin yakma kanununu koymustur. Elimiz atasin icine sokup, elimiz sogutmak mumkun degildir. Yanan elimize ilac yada Allahin ongordugu baska bir iyilestirme methodu olmadan iyilestirmek mumkun degildir. Elimizi atese koyma eylemi bizim yapip yapmamakda serbest oldugumuz bir hareketdir. Atesin yakip yakmadigini bilmek insanin kendi gorevidir. Sonuclarina katlaniriz.:
Simdi Kafa karistiran ayetin su kismina tekrar bakalim.
14:4 ……..Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir."
Simdi Bu SaPIKLIKDa birakilacak insanlarin ozelliklerini Allah Kuranda acikca belirtmistir. Bazi ayetler SAPIKLIKDA olanlari belirtmekdedir. Eger SAPIKLIKDA BIRAKILIP Atese gonderilecek olanlarin ozelliklerini Tasiyorsaniz hesabi vereceksinizdir.
SAPIKLIKDA BIRAKILACAK OLAN INSANLAR KIMLERDIR.
1. FASIKLAR (fasikiyn)
(BAKARA suresi 25. ayet) İnnellahe la yestahyi ey yadribe meselem ma beudaten fe ma fevkaha, fe emmellezine amenu fe ya'lemune ennehül hakku mir rabbihim, ve emmellezine keferu fe yekulune maza eradellahü bi haza mesela, yüdillü bihi kesirav ve yehdi bihi kesira, ve ma yüdillü bihi illel fasikiyn
(BAKARA suresi 26. ayet) Allah bir sivrisineği, hatta üstündekini örnek vermekten sıkılmaz. İman edenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise: «Allah böyle bir örnek ile ne demek istemiş?» derler. Evet! Allah onunla bir çoğunu da şaşırtır, yine onunla bir çoğunu yola getirir. Onunla ancak fasıkları şaşırtır
2. Seytani Dost Edinenler (şeyatiyne evliyae)
(A'RAF suresi 30. ayet) Ferikan heda ve ferikan hakka aleyhimüd dalaleh innehümüt tehazüş şeyatiyne evliyae min dunillahi ve yahsebune ennehüm mühtedun
(A'RAF suresi 30. ayet) Bir kısmına hidayet buyurdu, bir kısmına da dalalet hakkoldu, çünkü bunlar, Allahı bırakıb Şeytanları evliya ittihâz ettiler, bir de kendilerini hidâyette zannederler
(HAC suresi 4. ayet) Kütibe aleyhi ennehu men tevellahü fe ennehu yüdillühu ve yehdihi ila azabis seiyr
(HAC suresi 4. ayet) (O şeytanki) hakkında şöyle hüküm verilmiştir: Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür.
(3) Allah ve Resule itiatsizlik edenler
(AHZÂB suresi 36. ayet) Ve ma kane li mü'miniv ve la mü'minetin iza kadallahü ve rasulühu emran ey yekune lehümül hiyeratü min emrihim ve mey ya'sillahe ve rasulehu fe kad dalle dalalem mübina
(AHZÂB suresi 36. ayet) Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
(4) Zalimleri ise Allah saptırır
(İBRÂHİM suresi 27. ayet) Yüsebbitüllahüllezine amenu bil kavlis sabiti fil hayatid dünya ve fil ahirah ve yüdilüllahüz zalimine ve yef'alüllahü ma yeşa'
(İBRÂHİM suresi 27. ayet) Allah Teâlâ sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar.
(5) Allahin Mesajini işitip veya akıl etemeyenler
(FURKÂN suresi 44. ayet) Em tahsebü enne ekserahüm yesmeune ev ya'kilun in hüm illa kel en'ami bel hüm edallü sebila
(FURKÂN suresi 44. ayet) Yoksa onların ekserîsini işitirler veya akıl ederler mi zannediyorsun? Onlar sırf hayvan gibi hattâ gidişçe daha sapkındırlar
Msn Demon Atalarina, Reislerine ve büyüklerimize itaat edenler
(AHZÂB suresi 67. ayet) Ve kalu rabbena inna eta'na sadetena ve küberaena fe edallunes sebila
(AHZÂB suresi 67. ayet) Ve demiş olacaklardır ki: «Yarabbi! Muhakkak biz reislerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Artık onlar da bizi doğru yoldan sapıttılar.»
(7) Bu dünyada kör gibi davrananlar
(İSRÂ suresi 72. ayet) Ve men kane fi hazihi a'ma fe hüve fil ahirati a'ma ve edallü sebila
(İSRÂ suresi 72. ayet) Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.
Msn Note: Cogunlugun fikirlerini izleyenler
(EN'ÂM suresi 116. ayet) Ve in tüti'eksera men fil erdi yüdilluke an sebilillah iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun
(EN'ÂM suresi 116. ayet) Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.
(9) arzularınıza uyanlar
(EN'ÂM suresi 56. ayet) Kul inni nühitü en a'büdellezine ted'une min dunillah kul la ettebiu ehvaeküm kad daleltü izev ve ma ene minel mühtedin
(EN'ÂM suresi 56. ayet) De ki: Allah'ın dışında taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularınıza uymam, aksi halde sapıtırım da hidayete erenlerden olmam.
Yukaridaki ayetler kimlerin SAPIKLIKDA birakilacagini belirtmekdedir. Yukaridaki ozellikleri tasiyan kimse SAPIKLIKDA birakilacakdir. Simdi bunu Allah dogru yola iletecekleri ile karsilastirin. (Ayetler verses 39:18 , 13:27 , 6:125)
Yukardaki ayetler insanin dogru ve yanlisi secme konusunda ozgur oldugunu gostermekdedir. Sonuclar amellere gore olacakdir. Sonuclardan Allah degil biz sorumluyuz. Insanin sapiklikdan birakilacak olanlari Allah onlari SAPIKLIK icinde yarattiklari icin degil, Allahin koydugu Kurallara gore SAPIKLIKDA olanlardir. Insanlar FASIK, Inkar etmeyi, arzularini izlemekde, akilllarini kullanip kullanmamakda ozgurlerdir.
SONUC
Kurani detayli inceleyip, ayetleri karsikli inceledigimizde KADERCILIGIN olmadigini, insanin kaderinin onceden yazilmadigini goruyoruz. Insanlar istedikleri yolu yolu secme konusunda serbestirler. Bunula birlikde sonuclar Allahin koydugu kurallara gore olacakdir.Eger aci cekerlerse bu kendi tercihleridir. Kimse Allahi Kaderim diye Allahi suclayamaz.

Insallah bu isinize yarar....Msn Wink

Alıntı
MeLL adlı kullanıcıdan alıntı

Bu yazınında sizin için faydalı olacağını düşünüyorum.Rica ediyorum dikkatlice okuyunuz:

Kaderi ikiye ayırabiliriz: Izdırari kader, ihtiyari kader.

Izdırari kaderde bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmıştır. Dünyaya geleceğimiz yer, öleceğimiz yer-zaman , annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Ve bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yoktur.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlı olan icraatımızı belirlemiş olan kaderdir. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle onu bilmiş ve öyle takdir etmiştir. Örneğin evlenmek için, siz içinizde bir aday tipi belirliyorsunuz ve onu arıyorsunuz. Allah da sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Siz de bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Allah’ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle yaptığınız seçim, cüz’i irade dediğimiz insanın mesuliyet sınırları içindedir.

Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.

Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.

Yol kavşağında hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz. Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.

Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?

Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek “benim ne suçum var” diyen kişinin iradeyi yok saydığı görülür.

Eğer insan, “rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak” ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?

Halbuki, kendi anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi: “bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”

Hakkı-hukuku çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?

İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı, “iyi” ve “kötü” kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi olmadığını kabul eder.

Alıntı
__BüŞ__ adlı kullanıcıdan alıntı

benim allahın varlığına olan inancım sonusuz fakat ben bişey anlayamıorum madem hepimizin bi kaderi var, neden yaratılıoruz. kaderimiz kötü olduqunda çekmek zorundaız tamam peki kaderimizde qenelevine(yanlış anlaşılmasın sadece örn.) düşmek varsa? cevap verirseniz qerçekten sevinirim

..
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2009       Mesaj #70
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Arkadaşlar bi cafe'de çalışıyorum az önce araştırılmak üzere bi ödev elime geldi ama o kadar kafa çatlatmama rağmen bulamadım lütfen yardımcı olurmusunuz ? Ödev şu ( Günlük hayatta kaderle ilgili neden olumsuz şeyler söylenir ?? )

Benzer Konular

2 Mart 2016 / Misafir Edebiyat
20 Temmuz 2018 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
20 Kasım 2015 / Misafir Soru-Cevap
21 Ekim 2011 / welat Soru-Cevap
7 Mayıs 2014 / 340Çağla Soru-Cevap