AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ
Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli hükümdarları ATTİLA'dır.
NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından yapılmıştır.
HUN KEŞİF BİRLİKLERİNİN ANADOLU'YA GİRİŞLERİ
Roma İmparatoru Theodosius'un ölüm yılı olan 395'te Hun'lar yeniden harekete geçtiler. Bu hareket iki yönde gelişti. Hun'lar dan bir kısım Balkanlar'dan Trakya'ya doğru ilerlerken, daha büyük sayıdaki diğer kısım Kafkas'lar üzerinden Anadolu'ya doğru indiler. Hun Devleti'nin Don nehri havalisindeki "doğu kanadı" tarafından tertiplenen Anadolu akını BASIK ve KURASIK adlı iki Hun kumandanı tarafından yönetiliyordu. Romalı'lar kadar Sasani'lerde bu akından rahatsız oldular. Hun birlikleri Erzurum bölgesinden itibaren Karasu, Fırat vadileri boyunca ilerleyerek Malatya ve Çukurova'ya ulaştılar. Daha sonra Suriye'ye inerek Sur'u baskı altına alıp Kudüs'e yöneldiler. En nihayet kuey istikametine dönerek Kayseri, Ankara ve havalisine kadar ulaştılar. Oradan Azerbaycan, Bakü yolu ile kuzeye merkezlerine döndüler. Bu Türklerin Anadolu'da tarihe geçmiş ilk görünüşleri oldu.
BATI ROMA HUN İLİŞKİLERİ
Batıdaki Hun baskısı, 400 yılına doğru iyice hissedildi. Hun komutanı ULDIZ'ın Tuna'da görülmesi üzerine kavimler göçünün ikinci büyük dalgası başladı. Hun'lar dan kaçan kütleler Batı Roma topraklarına saldırıyor, hatta Alarik komutasında Galya'ya uzanan Got tehlikesi Romalı'lar tarafından güçlükle önlendi.
Fakat daha önemlisi RADAGAİS tarafından birleştirilen Vandal, Sueb, Kuad Burgond, Sakson, Alman birlikleri hızla Roma üzerine saldırdılar. Çiğnedikleri İtalya topraklarında müthiş tahribat yapıyorlardı.
Daha önce Vandal akınını durduran Roma komutanı Stiliko bu akını durduramadı. Yardım isteyen Roma'ya takviye Hun birliklerinin gelmesiyle Floransa'nın güneyinde cereyan eden savaşta istilacılar yenilmekten kurtulamadılar. İstilacı komutanı Radagais yakalanarak idam edildi.(406)
Batı yolu üzerindeki bütün engeller de bu sayede kalkmış oluyordu. 410 yıllarında ölen Uldız'dan sonra Hun İmparatorluğunun başına KARATON geçti.Bu hükümdar on yıl kadar doğu işleriyle meşgul oldu. Karaton'dan sonra Hunlar'ın başına RUA geçti. Üç kardeşi vardı. Bunlardan MUNCUK (Attilla'nın babası) erken ölmüştü. Diğer iki kardeşi AYBARS ve OKTAR, kanat kralları olarak, Rua'nın yardımcısıydılar.
RUA VE BİZANS
Rua siyaset olarak Uldız'ın yolundan yürüdü. Bizans, Hun ordusunu isyana teşvik etmek ve Hunlar'a bağlı kavimleri ayırmak için Hun topraklarında casusluk şebekesi kurmuştu. Rua bu tahrikleri ileri sürerek Bizans üzerine yürüyüp varlık gösteremeyen Bizans'ı yıllık vergiye bağladı (422).
Batı Roma İmp. ölen kralın yerine 4 yaşındaki 3.Valantinianus imparator ilan edilmişti(423).Bizans imparatoru 2.Theodosios, Roma'ya sahip olmak için İtalya'ya ordu ve donanma gönderdi. Bu durumda Batı Roma Hun'lara daha da yaklaşmış oldu. Ünlü Roma komutanı Aetius Hun hükümdarı Rua'dan yardım talep etti. Hun hükümdarı Rua 60.000 kişilik ordusunun başında Roma'ya hareket etti. Bu gelişmenin olması üzerine Bizans birlikleri savaşa dahi girmeden geri çekildiler. Ancak Rua Bizans'tan ağırca bir savaş tazminatı aldı.
Rua bunlara ilave olarak ayrıca Bizans'a sığınmış olan Hun ileri gelenlerinin ve diğer Hun kaçaklarının iadesini istedi. 2.Theodosios, süratle anlaşma yolu bulmak için, bir elçilik heyetini Hun başkentine göndermeğe karar verdi. Fakat o sıralarda hasta olan Rua yaşamını yitirdi. (434 baharı)
Rua'nın ölümü Bizans tarafından sevinçle karşılandı. Hatta o kadar sevindiler ki ayin yapan papazlar bu tehlikenin kalkmasını dindar olan imparatorlarına bağladılar.
Fakat Hun sınırlarına gelen Bizans elçilik heyeti, Rua'yı bile gölgede bırakacak bir hükümdarla karşılaştılar:Attila.
ATTİLA DÖNEMİ
Attila başlangıçta ULDIZ'ın siyasetini takip etmiş ve Bizans'ı baskı altına almak üzere Balkan seferleri düzenlemiştir. Bizans'ı MARGUS ve ANATOLYUS antlaşmaları ile ağır ve vergilere bağlamıştır. Bizans'ı dize getiren Atilla daha sonra Batı Roma üzerine yönelmiştir.
ATTİLA
ATTİLA
Babası Muncuk erken öldüğü için, amcası Rua'nın yanında yetişmişti. Onunla beraber seferlere katılmış, çeşitli kavimleri yakından tanımak imkanı bulmuştu. Hun iç ve dış siyasetini , devlet idaresini amcası Rua'dan öğrenmişti. Hunlar'ın başına geçtiği zaman 39-40 yaşlarındaydı.
Memleketi büyük kardeşi BLEDA ile birlikte devraldı. Fakat eğlenceden hoşlanan, enerjisi kıt Bleda devleti ciddi bir hükümdar olan Attila'ya bırakmak için onu buna zorlamış ve kendisini ikinci plana itmişti. Dış münasebetlerin düzenlenmesi ve ordu Attila'ya aitti.Amcaları Aybars ve Oktar ise kanat kralları olarak yerlerini korudular. Aralarında tam bir anlaşma vardı. Attila'nın yardımcısı olarak 11 yıl Hun İmparatorluğunun idaresinde kalan Bleda 445 yılında eceli ile öldü.
KONSTANTİA (MARGOS) BARIŞI
434 yılında Bizans'tan gönderilen elçilik heyeti Hun sınırında Attila tarafından at üzerinde karşılandı. Elçilerin dinlenmelerine bile izin vermeden, isteklerini barış şartı olarak yazdırdı. Tuna ile Morova arasında kalan Bizans Margos kalesinin tam karşısında ve Tuna'nın kuzey kıyısında bulunan Konstantia surları önünde yapıldığı için bu anlaşmaya "Konstantia (Margos) Barışı"denir.
Başlıca maddeleri şöyledir:
1-Bizans bundan sonra Hunlar'a bağlı kavimlerle görüşmelere,anlaşmalara girmeyecek.
2-Esir alınmış Bizans teb'ası dahil Hunlar'dan kaçanlara sığınma hakkı verilmeyecek.
3-Bizans'ın elinde bulunan mülteciler iade edilecek. (Grek asıllı olanlar için fidye verilebilecek)
4-Ticari münasebetler yine belirli sınır kasabalarında devam edecek.
5-Bizans'ın ödediği yıllık vergi iki katına (700 libre altın)çıkarılacaktır.
2.Theodosios bu şartları aynen kabul etti. Hunlara iade edilen kaçaklar ve hainler daha Bizans içinde Karsus kalesinde idam edildi. Bu durum Attila'nın namını bütün ülkelere duyurmuş oldu.
HUN DEVLETİ BÜNYESİNDEKİ KAVİMLER
Hun imp. batı kanadının ağırlık merkezi Tuna çevresinde ,doğu kanadının ağırlık merkezi ise Dinyeper dolaylarındaydı. İmp. bünyesindeki kavimlerin başlıcaları şunlardan oluşuyordu:
a) Germen kavimleri (doğudan batıya) : Doğu Got'ları ,Gepid'ler, Turciling'ler, Sueb'ler, Markoman'lar, Kuad'lar, Herul'ler, Rugi'ler, Skir'ler
b) İslav kavimleri: (Orta ve Batı Rusya'da ): Veneda'lar, Ant'lar, Sklaven'ler.
c) İran'lı kavimler (Kafkaslardan Tuna'ya kadar, dağınık halde: Alan'lar, Sarmat'lar, Baştarna'lar, Neur'lar)
d) Fin Ugor kavimleri ( Ural'dan Baltık'a kadar):Çeramis'ler, Mordvin'ler Merya'lar, Veşi'ler, Çud'lar, Est'ler, Vidivari'ler.
e) Türkler: Volga'ya doğru Beş-Ogur, Altı-Ogur,On-Ogur, Sarı Ogurlar, Azak'ın batısında Akatir'ler, Volgan'nın doğusunda Sabar'lar ve başka Türk kütleleri.
Bu kavimlerin sayıları 45 kadardı. Hun sınırları içinde her şey sükun halindeydi. Sadece tek bir isyan çıkmış Akatir'lerin başkaldırısı görülmüş, oda çok kısa bir zaman zarfında Attila'nın oğlu İlek tarafından bastırılmıştı(442).
BİZANS'A KARŞI 1.BALKAN SEFERİ
440 yılından itibaren Attila, Bizans üzerindeki baskıyı artırdı. Çünkü Bizans anlaşma şartlarını ihlal etmeye başlamıştı. Mesela Hunlar'dan kaçan bazı hainleri geri vermiyor ve hatta onları yüksek mevkilerde bile görevlendirebiliyordu. Hatta daha ileri giderek Margus piskoposu Hun büyüklerinin mezarlarını soyarak, mezarlara konmuş kıymetli madenlerden yapılmış süs eşyası ve silahları çalıyordu.Bu davranışlar Hun'ları şiddetli öfkelendirmişti. Diğer bir sebep ise anlaşma hükümlerine rağmen Akatir'leri Hun'lara karşı kışkırtma olmuştu. Bütün bu sebepler bir araya gelince Attila Bizans'a karşı sefere çıktı.
Margos'un zaptı ile başlayan harekat (441) Belgrad ve Niş üzerinden Trakya'ya doğru gelişirken Batı Roma araya girdi. Roma orduları başkomutanı Aetius, bundan böyle Bizans'ın antlaşmalara uyacağını garanti ediyor, kendi oğlunu da Hun merkezine rehine olarak gönderiyordu.
Balkan seferi sonunda (442) Tuna boyundaki kaleler Hun idaresine geçti. daha geri hatlardaki kaleler yıktırıldı. Balkanlarda Hun'lara karşı durabilecek direnme yuvaları böylece ortadan kalktı.
2.BALKAN SEFERİ VE ANATOLİOS BARIŞI
Attila Batı Asya ve Orta Avrupa'ya sahip olunca ona karşı koyabilecek hiçbir kuvvet kalmamıştı. Bunun psikolojik bir belirtisi de mitolojide ki Savaş Tanrısı Ares'in uzun zamandır kayıp olan kılıcının bir Hun çobanı tarafından bulunarak Attila'ya getirilmesiydi. O devir inanışına göre, Ares'in kılıcına sahip olan kişinin yeryüzüne hükmedeceği kanısıydı.
Bizans bir kez daha sözünde durmamış ve hem vergiyi vermemekte direniyor hem de kaçakları geri vermekten kaçınıyordu. Nihayet Bizans'a karşı ikinci defa sefere çıkılmasına karar verildi. (447) Hun ordusu Tuna'yı birkaç koldan geçerek ilerlemeye başladı. Attila Sofya, Flipe, Preslav, Lüleburgaz şehirlerini zapt edip Büyük Çekmece'ye kadar ulaştı. Bu sırada İmp. Theodosios, bir elçiyi süratle Attila'ya gönderi. Hun imp. barış yapmayı kabul etti ve şartları yazdırdı. (Anatolios Barışı 447)
1-Bizans Tuna'nın güneyinde kalan ve Tuna'ya beş günlük mesafede asker bulundurmayacak.
2-Buralardaki pazar yerine,artık bir Hun şehri olan Niş'te pazar kurulacak.
3-Bizans savaş tazminatı olarak 6.000 libre altın ödeyecek.
4-Bizans'ın ödediği yıllık vergi üç katına, yani 2.100 libre altına çıkacak.
Antlaşma Bizans imp. tarafından aynen kabul edildi.
BATI ROMA İLE SİYASİ İLİŞKİLER
Hunlar'ın Batı Roma'ya yaptıkları son önemli destek 439 yılında olmuştu. Ondan sonra yardımlar gittikçe azalmış, nihayet kesilmişti. Batı Roma Hun Devletine yıllık vergisini aksatmadan ödüyordu, ancak durumun farkında olan Batı Roma ordusu başkomutanı Aetius muhtemel bir Hun, Roma savaşına da hazırlık teşkil edecek faliyetler içine girmişti.
Buna karşılık Attila'da 443 yıllarında yeniden alevlenen ve Galya'dan İspanya'ya uzanan köylü isyanları ile yakından ilgileniyordu. Ayrıca Barbarlarla ilişkilerini düzeltip birlikleri içine alan Batı Roma'ya karşı Vandal'larla işbirliği imkanlarını araştırıyordu. Roma İmp. ve "barbarlar"dan meydana gelen bütün bir Batı Avrupa ile hesaplaşmanın önemini çok iyi kavramaktaydı.
Hunların askeri ve siyasi hazırlığı iki yıl kadar sürdü. Bundan sonra diplomatik bir taarruza girişildi. Batı Roma imp. 3.Valentinianus'un kız kardeşi Honoria çılgın tabiatlı bir prensesti. Vaktiyle evlenmek amacı ile Attila'ya bir nişan yüzüğü göndermişti. Attila aradan yıllar geçtikten sonra Honoria'yı zevceliğe kabul ettiğini Roma'ya bildirdi. Çeyiz olarakta İmparatorluğun Honori'nın hissesine düşen yarısını veya Honoria'nın kocası sıfatıyla Roma İmparatorluğunun idaresine katılma hakkını istedi. Maksadı Roma üzerine açacağı sefer için hukuki bir mazeret yaratmaktı. Roma bu direktif karşısında önce oyalama taktiği güttü daha sonra ise tamamen reddetti. Böylece Hun seferi meşru hale gelmiş oldu.
Vizigotlarla ve Ren kıyılarındaki Ripuar Frankları ile olan bir iki anlaşmazlık da savaş havasını olgunlaştırdı.
451 yılı başlarında Hun birlikleri akın, akın Orta Macaristan'dan batıya doğru harekete geçtiler. Ordu mevcudu 80-100.000 kadarı Türk bir o kadarı da Germen ve İslav olmak üzere 200.000 kişi civarındaydı. Bu büyük ordu Şubat-Mart aylarında Ren nehrini üç koldan geçerek Galya'ya girdi.
Roma ordusuda Aetius'un kumandasında Galya'ya gelmişti. Roma ordusuda 200.000 kişilik bir orduya "barbarlar"ın da katılmasıyla ulaştı.
KAMPUS MAURİAKUS SAVAŞI (HAZİRAN 451)
Roma ordusu kuzeye doğru ilerlerken, Metz ve Rheims şehirlerini zapt eden Hun kuvvetleri bugünkü Paris yakınlarında bulunan Orleans'a ulaşmıştı.Aetius'ta o sırada oraya varmış bulunuyordu.Fakat karşılaşma için Attila Katalanum bölgesini daha uygun buluyordu. Savaş burada oldu. (Paris'in güney doğusu)
Savaş nerdeyse bir gün sürdü.Her iki tarafta ağır kayıplar verdi. Gündüz yapılan savaştan kesin sonuç çıkmadı, ancak gece olduğu zaman Roma ordusu dağılmıştı. Birlikleri arasındaki irtibatı kaybeden Aetius yanlışlıkla düştüğü Hun birlikleri arasından güçlükle kurtuldu. Roma'nın müttefiki olan Batı Gotlarının kralı Theodorik savaş meydanında ölmüştü.Ertesi sabah, babasının cesedini almaya gelen yeni Got kralı, ordusunu toplayarak savaş meydanını terk etti. Ağır kayıplara uğrayan Frank kuvvetleri de onları takip etti. Aetius müttefiksiz ve desteksiz kalmıştı. Buna karşılık Attila gayesine ulaşmış oldu. Bunun sonucu olarak ünlü Aetius Roma'da gözden düşmüş oldu.
Attila, ordularını Galya ortasından oldukça sağlam ve disiplin içerisinde 20 gün gibi kısa bir süre içinde kendi başkent bölgesine getirdi.
Daha bir yıl geçmeden Attila İtalya seferine başladığı zaman, Roma'nın Hunlara karşı çıkarabileceği kuvveti kalmamıştı. Karşı koymanın imkansızlığı karşısında Aetius bile, imparator Valentinianus'u İtalya'yı terke teşvik ediyordu.
İTALYA SEFERİ
Attila 452 baharında 100.000 kişilik ordusunu Julia Alplerinden aşırarak Venedik düzlüğüne indi. Po ovasına girdi ve güneye doğru ilerleyerek Roma'nın o zamanki başkenti Ravenna'yı tehdite başladı.
Saray büyük bir dehşet içindeydi. Halk telaşlı, senato ne olursa olsun barış yapmağa kararlıydı. Kilisede bu görüşe katıldı. Hitabı ile ünlü PAPA 1. LEO başkanlığında büyük bir heyet hazırlandı. Attila bu heyeti ordugahında kabul etti.
Papa İmparator ve bütün Hrıstiyan dünyası adına Büyük Türk hükümdarından Roma'yı affetmesini rica etti. Papanın ağzından Roma'nın teslim olduğunu işiten Attila, bu ricayı kabul etti.
Beş yıl kadar önce nasıl ki Bizans'ı tahrip etmekten kaçındı ise Çok eski bir medeniyete sahip olan Roma'yı da bundan dolayı korumayı vazife saydı.
Tıpkı Bizans gibi artık Roma'da onun iradesine bağlı oldu.
ATTİLA'NIN ÖLÜMÜ VE HUN BİRLİĞİNİN DAĞILIŞI
Dünya hakimiyetinin gerçekleşmesi için artık son engel İran'daki Sasaniler kalmıştı. İtalya dönüşü artık sıra buraya gelmişti. Fakat bu Attila'ya nasip olmadı. Sefer dönüşü (rivayete göre evlendiği gece) ağzından ve burnundan kan ******** suretiyle öldü (453). Öldüğünde 60 yaşlarındaydı.
ATTİLA'NIN ÇOCUKLARI
Attila'nın eşi ARIKAN'dan olan üç oğlu vardı. İlek, Dengizik ve İrnek. Üçüde babalarının yerini tutamadılar. İlek imp. oldu fakat ayaklanan Germen kavimleri ile savaşırken öldü (454) Dengizik çok cesurdu ama o da siyaseti bilmiyordu. Çok çalıştı ama neticede Bir Bizanslı tarafından öldürüldü (469). İrnek ise kardeşleri ölünce artık Orta Avrupa'da tutunmanın zorluğunu anladı. Savaşlardan yorgun düşen Hun birliklerinin büyük kısmı ile Karadenizin batı kıyılarına döndü. Burada Türkler yaşamakta idi. İrnek idaresindeki Hun'lar Bulgar ve Macar'ların ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır.