Arama

Sayfa düzeni nasıl olmalıdır? - Sayfa 5

En İyi Cevap Var Güncelleme: 30 Kasım 2014 Gösterim: 109.298 Cevap: 47
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ekim 2012       Mesaj #41
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
her yerde farklı türkçe hocamız üst 4 alt 3 sol 2 sağ 1 dedi burda farklı başka yerde daha farklı
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2012       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sağ taraf 1cm alt taraf 2cm sol taraf 3cm üst4 cm bize daha bu hafta türkçe ögretmeni söyledi
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #43
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen yanlis sordun hem solunki 2 cm,sagink
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2013       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Başarılı ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şöyle gösterebiliriz:

1. Bilgi birikimi
2. Konu seçme
3. Plân yapma
4. Başlık bulma
5. Paragraf bilgisi
6. Dilin kurallarını bilme
7. Yazma
8. Yazının okunması ve düzeltilmesi

Şimdi bunları sırasıyla anlatalım:
1. BİLGİ BİRİKİMİ

Üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanın bilmesi gerekenler ise sadece kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen hemen her soru için az çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. “Ben inşaat mühendisiyim, ülke sorunlarından, sosyal çevreden, spor faaliyetlerinden, trafikten ... hiç anlamam” demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu sorumluluk; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece bilgi birikimi için ilk adımlar atılmış olur.

Herhangi bir bilim veya sanat dalıyla ilgili özel araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü veya yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında yarar vardır:
a) Okuma

Yazılı veya sözlü anlatım yeteneğini geliştirmenin en etkili ve en güzel yollarından biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlarla ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... okumak insanı hiç şüphesiz, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat değeri taşıyan, okumaya değer, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de yararlanmak mümkündür. Kişi ne kadar çok okursa dil ve anlatım yeteneği, düşünme yeteneği, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... o derecede gelişir.

Okuyan insan doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendisini, çevresini, insanları, dünyayı ... daha iyi tanır.
b) Kütüphanelerden yararlanma

Herhangi bir konuda ayrıntılı bilgiye sahip olmak; konuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başında kütüphaneler gelir. “Ulusların kalkınmasında iki önemli kaynak başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırıldığı yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi tam olarak karşılayabiliyorsa, daha da önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o ölçüde kalkınmıştır.”[1]

Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde yararlanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız veya kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak internet aracılığıyla kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak yerleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir veya istediğimiz sayfaları yazdırabiliriz.

Okuyucuya daha kolay ve daha iyi hizmet verebilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde yavaş yavaş ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
c) İnternetten yararlanma

Akla gelebilecek hemen her alandaki ve her konudaki bilgiye internet sayesinde kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, internet ortamındaki kitaplar, dergiler, antoloji sayfaları... meraklıları için sadece birkaçıdır.
d) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)’lerden yararlanma

Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer alan bilgi, harita, resim veya belgeseller, filmler CD veya DVD’lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok çabuk, çok ekonomik ve çok keyifli bir şekilde ulaşmak mümkündür.
e) Dinleme

Bir dersi, konferansı, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Özellikle bir amaca yönelik yapılan dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati konu üzerinde toplayıp, kavramaya çalışarak, duyguları kontrol edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
f) Gözlem yapma

Başarılı bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından biri de gözlemdir. Çevrede olup bitenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular aracılığıyla (bir anlamda) fark etmek, bunlardan yararlı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları diğer insanlardan ayıran önemli özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi hemen görürler. Çünkü onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.

Üzerinde iyi gözlem yapmadığımız konuları veya eşyayı başkalarına anlatmak oldukça güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne olduğunu anlatabilmek ancak iyi bir gözlem sonunda mümkündür.

Gözlem yoluyla hayattan dersler almak, deneyimler kazanmak da ihmal edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan arkadaşlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
g) Kesik (Kupür) biriktirme

Kesik (kupür); gazete, dergi vb. yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, daha sonra kaynak olarak kullanılabilecek türden haber, makale, fıkra vb. gibi yazılar kesilerek gereğinde konulara göre ayrı ayrı zarflarda veya dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. “Ünlü bir yazara kendisini nasıl yetiştirdiğini sormuşlar, şöyle açıklamış: Okuduğum bir kitaptan beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zamanla bir hazine ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum zaman benim için her şey artık hazırdır.”[2]
h) Şiir defteri tutma

Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Ancak bazı şiirler vardır ki bize göre daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları konusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma

Herhangi bir olay, haber veya yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere veya ajandaya düzenli olarak yazılması anlatım yeteneğinin geliştirilmesinde etkili yollardan biridir.
i) Özlü sözleri derleme

Yazılı veya sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi artırmak, örnek vermek... için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların deneyimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına göre) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem düşünce ufku genişletilmiş hem de yazı veya konuşma için malzeme de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME

Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonra sıra, üzerinde söz söylenecek veya yazı yazılacak konuyu seçmeye gelir. Konunun araştırma yapmaya uygun, bol kaynağı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir konu olmasına özen gösterilir.
3. PLÂN YAPMA

Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, zorluk, zevksizlik ve kabalık kendini nasıl gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı veya sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar hemen kendini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı veya konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA

Başlık, yazının veya konuşma konusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, ismi konmayan varlık olmadığına göre yazıya da bir isim konmalıdır.

İyi bir başlık;

· Kısa ve öz,

· Dikkat çekici ve merak uyandırıcı,

· Konuyla ilgili,

· Ana düşünceyi etkili bir biçimde anlatan,

· Kolay söylenebilen ve akılda kalıcı,

· Yazının içeriği hakkında fikir verici,

olmalıdır.

Film adlarına, kitap adlarına, makale başlıklarına, haber başlıklarına... dikkat edilirse bunların yukarıda sayılan nitelikleri taşıdığı görülür.

Düşünce yazıları için konu, konunun maddesi veya ana düşünce uygun başlıklar olarak seçilirken olay yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçtiği yer; olay kahramanı; olayın adı; olay kahramanı ve olayın yeri; olayın özü olan eylem gibi. Nelerin başlık olarak kullanılabileceği hakkında bir fikir vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:

Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul’u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Suç ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Küçük Kız, Mihriban, Düşünmek, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.

Bölüm başlıkları ve ana başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle yazılır ve (ünlem veya soru ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ait başlıklar ise küçük harflerle yazılır.

Önce başlık konup yazının buna göre geliştirilebileceği gibi, yazıyı tamamladıktan sonra da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ

Herhangi bir yazının bir satır başından öteki satır başına kadar olan bölümüne paragraf denir. Paragraf, geniş bir konunun belli bir bölümünü ifade eden düşünce birimidir.

Paragraflar, bütün bir konunun ayrı ayrı bölümlerini ifade eden, kendi içinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.

Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın biraz içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin veya konunun bir bölümünün tamamlanıp diğer bir bölümüne geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.

İyi bir paragrafın özellikleri

İyi bir paragrafta;

a) Temel cümle,

b) Yan cümleler (yardımcı fikirler),

c) Birlik,

d) Düzen,

e) Ölçü

bulunur.

a) Temel cümle

Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) mutlaka bulunur. Bu cümle, üzerinde durulacak temel düşünceyi açıkça veya dolaylı yoldan ifade eden bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; ancak paragraftaki diğer cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.

Temel cümle yazarın üslûbuna göre, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Önce temel cümle yazılıp yardımcı fikirlerle geliştirilebileceği gibi, açıklamalar yapıldıktan sonra, “işte buradan çıkarılacak sonuç budur” dercesine paragrafın sonuna yazılabilir veya bir başka yol olarak temel cümle paragrafta doğrudan doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.

b) Yan cümleler (Yardımcı fikirler)

Temel cümle, yardımcı fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Böyle olmasa, bütün paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen yardımcı fikirlerle konu ve düşünce bütünlüğü sağlanır.

Paragrafta işlenen konunun, düşüncenin özelliğine göre ana düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralanan metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan sadece biri kullanılabileceği gibi, birkaçı aynı anda kullanılabilir:

· Tanımlama: Bir kavramın veya nesnenin ne olduğunu, ne işe yaradığını; belirleyici özellikleriyle anlatmaktır. Makale gibi fikir yazılarında ve giriş paragraflarında daha çok kullanılır. Tanımlama, kimdir, nedir sorusunun cevabıdır.

“Yazıcılar, klavye veya daha değişik giriş aygıtlarıyla bilgisayara girilen bilgileri veya yazıları kâğıt üzerine aktarmaya yarayan aygıtlardır.” örneğindeki gibi.

· Örnekleme: Soyut niteliği olan düşünceyi (veya görüşü), okuyanın veya dinleyenin zihninde canlandırmak, onun kolay kavranmasını sağlamak için yapılan somutlaştırmadır.

· Karşılaştırma: Birbiri arasında benzer veya farklı yönler bulunan iki kavram veya nesnenin ortak ya da farklı yönlerini incelemeye karşılaştırma denir. Sık kullanılan metotlardan biridir.

Roman ve hikâye olay yazıları olduğu için benzer yönleri çoktur. Hikâyede olay, romanda olaylar vardır. Kahramanların ve çevrenin tanıtımına romanda çok yer verildiği hâlde hikâyede ayrıntıya girilmez...

· Tanık gösterme: Fikir yazılarında, ortaya atılan düşünceye okuyanı inandırmak için tanınmış kişilerin görüşlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Okuyucuya veya dinleyiciye “ben bu konuda böyle düşünüyorum ama bu alanın uzmanı ve sizin de tanıdığınız, itimat ettiğiniz falanca da aynı kanaattedir” mesajı verilerek inandırıcılık artırılmaya çalışılır.

· Benzetme: Anlatıma güç kazandırmak için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram veya nesneden zayıf olanı kuvvetliye benzetmedir.

“Şimdi, buz gibi soğuk su içmek istiyorum.” cümlesinde su soğukluğu yönüyle buza benzetilmiştir.

· Tasvir: Anlatılmak isteneni okuyucuların gözü önünde canlandırmak gerektiği zaman başvurulan yollardan biri tasvirdir.



“Bu balçıktan insanlar, aralarında hiç konuşmadan yürürler. Kiminin sırtında bir tutam çalı, kiminin bir çuval saman vardır. Kimi bir keçi yavrusunu kucağına almıştır; kimi bir mandayı dürtüşleyerek önüne katmıştır. Boz eşek, İsmail’in ardından, başını önüne eğmiş, küçücük küçücük adımlarla yürür.” ( Y. K. Karaosmanoğlu, Yaban)



Temel cümle, zıt fikirlerle de açılabilir. Bu metotta, önce karşıt düşünceler yazılır sonra bunların yanlışlığı belgelerle ortaya konur.

c) Birlik

Paragrafta üzerinde durulan temel düşünceden, işlenen konudan uzaklaşmamaya birlik denir.

Her paragrafta konunun sadece bir yönü ele alınmalı, diğer bir yönüne geçileceği zaman yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği konuyu mükemmel olarak ifade eden cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın konu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönüyle temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.

Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.

d) Düzen

Paragrafı oluşturan temel cümle ve yardımcı düşüncelerin, işlenen konunun özelliğine göre bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene göre sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.

Konunun özelliğine göre; zaman, bakış açısı, görüş tarzı ve mantıkî düzen ölçü olarak kullanılabilir. Zamana göre yapılacak bir düzenlemede olaylar veya konu geçmişten bugüne veya bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek yazılır. Zamana göre sıralama; hikâye, roman, hatıra, biyografi, öz geçmiş gibi yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına göre yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa gibi bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genelde görüş tarzına göre düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genelden özele, özelden genele; parçadan bütüne veya bütünden parçaya doğru bir sıra izlenir. Düşünce yazılarında bu metot daha çok kullanılır.

e) Ölçü

İyi düzenlenmiş paragraflar arasında düşüncelerin önemine göre bir ölçü bulunur. Basit konunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile önemli bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:

· Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya göre ayarlanmalıdır.

· Önemli düşünceleri içermeyen paragraflar kısa yazılmalıdır.

· Yazmaya başlamadan önce konunun tamamı hesaba katılmalıdır.

· Açıklama gerektiren, önemli düşüncelerin bulunduğu paragraflar, diğerlerine göre uzun olmalıdır.

· Paragrafların uzunluğu ile ilgili bir sınırlama olmadığı için bu ölçüyü, yazar ayarlamalıdır.

Paragrafların, birbirine uygun bir şekilde bağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Paragraf çeşitleri

Herhangi bir konunun farklı bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine göre başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve sonuç paragrafı gibi çeşitlere ayırmak mümkündür:

Başlangıç paragrafı: Uzun yazılarda konuya girmeden önce, o konuyla doğrudan ilgisi olmayan fakat yine de onu aydınlatmaya yarayacak düşüncelerin bulunduğu paragraftır. Başlangıç paragrafı, yazının ilk paragrafı demek değildir ve her yazıda olmaz.

Giriş paragrafı: Okuyucuyu konuya hazırlamak, düşünceleri (veya olay yazılarında yeri) tanıtmak, onu okumaya yönlendirmek amacıyla düzenlenen paragraftır. Bir anlamda yazının vitrini olan bu paragrafın dikkat çekici bir şekilde, iyi düzenlenmesi gerekir.

Geçiş paragrafı: Özellikle, uzun yazılarda paragraflar veya bölümler arasında ilgi kurmak için düzenlenen paragraftır. Bir paragraftan diğerine geçildiğinde bazen arada bir kopukluk hissedilir. İşte bunu gidermek için iki paragrafı birbirine bağlayan bir geçiş paragrafı düzenlenir.

Gelişme paragrafı: İşlenen konunun düşünceyi geliştirme yollarından istifadeyle, çeşitli yönleriyle açıklandığı, geliştirildiği paragraftır. Yazıda giriş bölümünden sonra yer alır.

Sonuç paragrafı: Giriş veya gelişme bölümündeki düşüncelerin kısaca özetlendiği, ana düşüncenin hatırlatıldığı paragraftır. Usta yazarların yazılarında genellikle bu paragraf bulunmaz. Çünkü yazar söyleyeceklerinin hepsini daha önceden tamamlamıştır. Ancak, değerlendirmeyi okuyucuya bırakmamak (onun yanılmasını önlemek) veya etkili bir biçimde yazıyı tamamlamak anlayışıyla sonuç paragrafı düzenlenebilir.

Paragraflar, (istenirse) konularına göre olay paragrafı, tasvir paragrafı, tahlil paragrafı ...gibi çeşitlere de ayrılabilir.

UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş bölümü sadece bir paragraftan ibaret olabileceği gibi birden fazla paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme bölümü de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden fazla olur. Sonuç bölümü ise bir paragraf olabileceği gibi birkaç paragraf şeklinde de düzenlenebilir. Düşünce yazılarındaki giriş, gelişme, sonuç bölümleri; olay yazılarında serim, düğüm, çözüm şeklinde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME

İyi bir yazı yazmak veya başarılı bir konuşma yapmak için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar bütün) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazana (veya konuşana) kolaylık sağlayacaktır. Bu konudaki birikimin bir anda oluşması elbette mümkün değildir. Kişi, öncelikle konunun önemine inanır, bol bol okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamana yayarsa bu birikimi kazanabilir.
7. YAZMA

Bilgi birikimden yola çıkarak konuyu tespit edip plânladıktan sonra (paragrafların özellikleri dikkate alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Ancak kişinin kendisini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile doğrudan ilgisi olduğunu belirtmekte yarar vardır.

Yazmaya önce, kısa yazılar yazarak başlamakta yarar vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... olduğu gibi yazılabilir. Sonra bir üslûp kazanıncaya kadar bol bol yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu konuda Benjamin Franklin diyor ki “Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. Üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp yeteneğine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Önce kitaptaki en güzel makaleleri seçtim. Her paragrafın önemli yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonra bu makaleleri aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım oldukça zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonra özetleri tekrar düzelterek metni meydana çıkarmaya çalıştım. Bu çalışmalar yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağladı.”[3]

8. YAZININ OKUNMASI VE DÜZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonra sanki bir başkasının yazısını okuyormuş gibi; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk gibi ölçütlerle dikkatli bir şekilde yeniden okunmalı, varsa yanlışlar düzeltilmelidir. Yazı, herkesin doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.

Kaynak: Sayfa düzeni nasıl olmalıdır?
Misafirby - avatarı
Misafirby
Ziyaretçi
7 Ekim 2013       Mesaj #45
Misafirby - avatarı
Ziyaretçi
Başarılı ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şöyle gösterebiliriz:

1. Bilgi birikimi
2. Konu seçme
3. Plân yapma
4. Başlık bulma
5. Paragraf bilgisi
6. Dilin kurallarını bilme
7. Yazma
8. Yazının okunması ve düzeltilmesi

Şimdi bunları sırasıyla anlatalım:
1. BİLGİ BİRİKİMİ

Üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanın bilmesi gerekenler ise sadece kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen hemen her soru için az çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. “Ben inşaat mühendisiyim, ülke sorunlarından, sosyal çevreden, spor faaliyetlerinden, trafikten ... hiç anlamam” demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu sorumluluk; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece bilgi birikimi için ilk adımlar atılmış olur.

Herhangi bir bilim veya sanat dalıyla ilgili özel araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü veya yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında yarar vardır:
a) Okuma

Yazılı veya sözlü anlatım yeteneğini geliştirmenin en etkili ve en güzel yollarından biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlarla ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... okumak insanı hiç şüphesiz, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat değeri taşıyan, okumaya değer, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de yararlanmak mümkündür. Kişi ne kadar çok okursa dil ve anlatım yeteneği, düşünme yeteneği, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... o derecede gelişir.

Okuyan insan doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendisini, çevresini, insanları, dünyayı ... daha iyi tanır.
b) Kütüphanelerden yararlanma

Herhangi bir konuda ayrıntılı bilgiye sahip olmak; konuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başında kütüphaneler gelir. “Ulusların kalkınmasında iki önemli kaynak başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırıldığı yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi tam olarak karşılayabiliyorsa, daha da önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o ölçüde kalkınmıştır.”[1]

Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde yararlanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız veya kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak internet aracılığıyla kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak yerleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir veya istediğimiz sayfaları yazdırabiliriz.

Okuyucuya daha kolay ve daha iyi hizmet verebilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde yavaş yavaş ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
c) İnternetten yararlanma

Akla gelebilecek hemen her alandaki ve her konudaki bilgiye internet sayesinde kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, internet ortamındaki kitaplar, dergiler, antoloji sayfaları... meraklıları için sadece birkaçıdır.
d) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)’lerden yararlanma

Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer alan bilgi, harita, resim veya belgeseller, filmler CD veya DVD’lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok çabuk, çok ekonomik ve çok keyifli bir şekilde ulaşmak mümkündür.
e) Dinleme

Bir dersi, konferansı, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Özellikle bir amaca yönelik yapılan dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati konu üzerinde toplayıp, kavramaya çalışarak, duyguları kontrol edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
f) Gözlem yapma

Başarılı bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından biri de gözlemdir. Çevrede olup bitenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular aracılığıyla (bir anlamda) fark etmek, bunlardan yararlı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları diğer insanlardan ayıran önemli özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi hemen görürler. Çünkü onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.

Üzerinde iyi gözlem yapmadığımız konuları veya eşyayı başkalarına anlatmak oldukça güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne olduğunu anlatabilmek ancak iyi bir gözlem sonunda mümkündür.

Gözlem yoluyla hayattan dersler almak, deneyimler kazanmak da ihmal edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan arkadaşlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
g) Kesik (Kupür) biriktirme

Kesik (kupür); gazete, dergi vb. yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, daha sonra kaynak olarak kullanılabilecek türden haber, makale, fıkra vb. gibi yazılar kesilerek gereğinde konulara göre ayrı ayrı zarflarda veya dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. “Ünlü bir yazara kendisini nasıl yetiştirdiğini sormuşlar, şöyle açıklamış: Okuduğum bir kitaptan beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zamanla bir hazine ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum zaman benim için her şey artık hazırdır.”[2]
h) Şiir defteri tutma

Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Ancak bazı şiirler vardır ki bize göre daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları konusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma

Herhangi bir olay, haber veya yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere veya ajandaya düzenli olarak yazılması anlatım yeteneğinin geliştirilmesinde etkili yollardan biridir.
i) Özlü sözleri derleme

Yazılı veya sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi artırmak, örnek vermek... için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların deneyimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına göre) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem düşünce ufku genişletilmiş hem de yazı veya konuşma için malzeme de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME

Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonra sıra, üzerinde söz söylenecek veya yazı yazılacak konuyu seçmeye gelir. Konunun araştırma yapmaya uygun, bol kaynağı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir konu olmasına özen gösterilir.
3. PLÂN YAPMA

Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, zorluk, zevksizlik ve kabalık kendini nasıl gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı veya sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar hemen kendini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı veya konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA

Başlık, yazının veya konuşma konusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, ismi konmayan varlık olmadığına göre yazıya da bir isim konmalıdır.

İyi bir başlık;

· Kısa ve öz,

· Dikkat çekici ve merak uyandırıcı,

· Konuyla ilgili,

· Ana düşünceyi etkili bir biçimde anlatan,

· Kolay söylenebilen ve akılda kalıcı,

· Yazının içeriği hakkında fikir verici,

olmalıdır.

Film adlarına, kitap adlarına, makale başlıklarına, haber başlıklarına... dikkat edilirse bunların yukarıda sayılan nitelikleri taşıdığı görülür.

Düşünce yazıları için konu, konunun maddesi veya ana düşünce uygun başlıklar olarak seçilirken olay yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçtiği yer; olay kahramanı; olayın adı; olay kahramanı ve olayın yeri; olayın özü olan eylem gibi. Nelerin başlık olarak kullanılabileceği hakkında bir fikir vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:

Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul’u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Suç ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Küçük Kız, Mihriban, Düşünmek, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.

Bölüm başlıkları ve ana başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle yazılır ve (ünlem veya soru ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ait başlıklar ise küçük harflerle yazılır.

Önce başlık konup yazının buna göre geliştirilebileceği gibi, yazıyı tamamladıktan sonra da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ

Herhangi bir yazının bir satır başından öteki satır başına kadar olan bölümüne paragraf denir. Paragraf, geniş bir konunun belli bir bölümünü ifade eden düşünce birimidir.

Paragraflar, bütün bir konunun ayrı ayrı bölümlerini ifade eden, kendi içinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.

Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın biraz içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin veya konunun bir bölümünün tamamlanıp diğer bir bölümüne geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.

İyi bir paragrafın özellikleri

İyi bir paragrafta;

a) Temel cümle,

b) Yan cümleler (yardımcı fikirler),

c) Birlik,

d) Düzen,

e) Ölçü

bulunur.

a) Temel cümle

Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) mutlaka bulunur. Bu cümle, üzerinde durulacak temel düşünceyi açıkça veya dolaylı yoldan ifade eden bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; ancak paragraftaki diğer cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.

Temel cümle yazarın üslûbuna göre, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Önce temel cümle yazılıp yardımcı fikirlerle geliştirilebileceği gibi, açıklamalar yapıldıktan sonra, “işte buradan çıkarılacak sonuç budur” dercesine paragrafın sonuna yazılabilir veya bir başka yol olarak temel cümle paragrafta doğrudan doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.

b) Yan cümleler (Yardımcı fikirler)

Temel cümle, yardımcı fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Böyle olmasa, bütün paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen yardımcı fikirlerle konu ve düşünce bütünlüğü sağlanır.

Paragrafta işlenen konunun, düşüncenin özelliğine göre ana düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralanan metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan sadece biri kullanılabileceği gibi, birkaçı aynı anda kullanılabilir:

· Tanımlama: Bir kavramın veya nesnenin ne olduğunu, ne işe yaradığını; belirleyici özellikleriyle anlatmaktır. Makale gibi fikir yazılarında ve giriş paragraflarında daha çok kullanılır. Tanımlama, kimdir, nedir sorusunun cevabıdır.

“Yazıcılar, klavye veya daha değişik giriş aygıtlarıyla bilgisayara girilen bilgileri veya yazıları kâğıt üzerine aktarmaya yarayan aygıtlardır.” örneğindeki gibi.

· Örnekleme: Soyut niteliği olan düşünceyi (veya görüşü), okuyanın veya dinleyenin zihninde canlandırmak, onun kolay kavranmasını sağlamak için yapılan somutlaştırmadır.

· Karşılaştırma: Birbiri arasında benzer veya farklı yönler bulunan iki kavram veya nesnenin ortak ya da farklı yönlerini incelemeye karşılaştırma denir. Sık kullanılan metotlardan biridir.

Roman ve hikâye olay yazıları olduğu için benzer yönleri çoktur. Hikâyede olay, romanda olaylar vardır. Kahramanların ve çevrenin tanıtımına romanda çok yer verildiği hâlde hikâyede ayrıntıya girilmez...

· Tanık gösterme: Fikir yazılarında, ortaya atılan düşünceye okuyanı inandırmak için tanınmış kişilerin görüşlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Okuyucuya veya dinleyiciye “ben bu konuda böyle düşünüyorum ama bu alanın uzmanı ve sizin de tanıdığınız, itimat ettiğiniz falanca da aynı kanaattedir” mesajı verilerek inandırıcılık artırılmaya çalışılır.

· Benzetme: Anlatıma güç kazandırmak için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram veya nesneden zayıf olanı kuvvetliye benzetmedir.

“Şimdi, buz gibi soğuk su içmek istiyorum.” cümlesinde su soğukluğu yönüyle buza benzetilmiştir.

· Tasvir: Anlatılmak isteneni okuyucuların gözü önünde canlandırmak gerektiği zaman başvurulan yollardan biri tasvirdir.



“Bu balçıktan insanlar, aralarında hiç konuşmadan yürürler. Kiminin sırtında bir tutam çalı, kiminin bir çuval saman vardır. Kimi bir keçi yavrusunu kucağına almıştır; kimi bir mandayı dürtüşleyerek önüne katmıştır. Boz eşek, İsmail’in ardından, başını önüne eğmiş, küçücük küçücük adımlarla yürür.” ( Y. K. Karaosmanoğlu, Yaban)



Temel cümle, zıt fikirlerle de açılabilir. Bu metotta, önce karşıt düşünceler yazılır sonra bunların yanlışlığı belgelerle ortaya konur.

c) Birlik

Paragrafta üzerinde durulan temel düşünceden, işlenen konudan uzaklaşmamaya birlik denir.

Her paragrafta konunun sadece bir yönü ele alınmalı, diğer bir yönüne geçileceği zaman yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği konuyu mükemmel olarak ifade eden cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın konu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönüyle temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.

Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.

d) Düzen

Paragrafı oluşturan temel cümle ve yardımcı düşüncelerin, işlenen konunun özelliğine göre bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene göre sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.

Konunun özelliğine göre; zaman, bakış açısı, görüş tarzı ve mantıkî düzen ölçü olarak kullanılabilir. Zamana göre yapılacak bir düzenlemede olaylar veya konu geçmişten bugüne veya bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek yazılır. Zamana göre sıralama; hikâye, roman, hatıra, biyografi, öz geçmiş gibi yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına göre yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa gibi bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genelde görüş tarzına göre düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genelden özele, özelden genele; parçadan bütüne veya bütünden parçaya doğru bir sıra izlenir. Düşünce yazılarında bu metot daha çok kullanılır.

e) Ölçü

İyi düzenlenmiş paragraflar arasında düşüncelerin önemine göre bir ölçü bulunur. Basit konunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile önemli bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:

· Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya göre ayarlanmalıdır.

· Önemli düşünceleri içermeyen paragraflar kısa yazılmalıdır.

· Yazmaya başlamadan önce konunun tamamı hesaba katılmalıdır.

· Açıklama gerektiren, önemli düşüncelerin bulunduğu paragraflar, diğerlerine göre uzun olmalıdır.

· Paragrafların uzunluğu ile ilgili bir sınırlama olmadığı için bu ölçüyü, yazar ayarlamalıdır.

Paragrafların, birbirine uygun bir şekilde bağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Paragraf çeşitleri

Herhangi bir konunun farklı bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine göre başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve sonuç paragrafı gibi çeşitlere ayırmak mümkündür:

Başlangıç paragrafı: Uzun yazılarda konuya girmeden önce, o konuyla doğrudan ilgisi olmayan fakat yine de onu aydınlatmaya yarayacak düşüncelerin bulunduğu paragraftır. Başlangıç paragrafı, yazının ilk paragrafı demek değildir ve her yazıda olmaz.

Giriş paragrafı: Okuyucuyu konuya hazırlamak, düşünceleri (veya olay yazılarında yeri) tanıtmak, onu okumaya yönlendirmek amacıyla düzenlenen paragraftır. Bir anlamda yazının vitrini olan bu paragrafın dikkat çekici bir şekilde, iyi düzenlenmesi gerekir.

Geçiş paragrafı: Özellikle, uzun yazılarda paragraflar veya bölümler arasında ilgi kurmak için düzenlenen paragraftır. Bir paragraftan diğerine geçildiğinde bazen arada bir kopukluk hissedilir. İşte bunu gidermek için iki paragrafı birbirine bağlayan bir geçiş paragrafı düzenlenir.

Gelişme paragrafı: İşlenen konunun düşünceyi geliştirme yollarından istifadeyle, çeşitli yönleriyle açıklandığı, geliştirildiği paragraftır. Yazıda giriş bölümünden sonra yer alır.

Sonuç paragrafı: Giriş veya gelişme bölümündeki düşüncelerin kısaca özetlendiği, ana düşüncenin hatırlatıldığı paragraftır. Usta yazarların yazılarında genellikle bu paragraf bulunmaz. Çünkü yazar söyleyeceklerinin hepsini daha önceden tamamlamıştır. Ancak, değerlendirmeyi okuyucuya bırakmamak (onun yanılmasını önlemek) veya etkili bir biçimde yazıyı tamamlamak anlayışıyla sonuç paragrafı düzenlenebilir.

Paragraflar, (istenirse) konularına göre olay paragrafı, tasvir paragrafı, tahlil paragrafı ...gibi çeşitlere de ayrılabilir.

UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş bölümü sadece bir paragraftan ibaret olabileceği gibi birden fazla paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme bölümü de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden fazla olur. Sonuç bölümü ise bir paragraf olabileceği gibi birkaç paragraf şeklinde de düzenlenebilir. Düşünce yazılarındaki giriş, gelişme, sonuç bölümleri; olay yazılarında serim, düğüm, çözüm şeklinde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME

İyi bir yazı yazmak veya başarılı bir konuşma yapmak için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar bütün) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazana (veya konuşana) kolaylık sağlayacaktır. Bu konudaki birikimin bir anda oluşması elbette mümkün değildir. Kişi, öncelikle konunun önemine inanır, bol bol okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamana yayarsa bu birikimi kazanabilir.
7. YAZMA

Bilgi birikimden yola çıkarak konuyu tespit edip plânladıktan sonra (paragrafların özellikleri dikkate alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Ancak kişinin kendisini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile doğrudan ilgisi olduğunu belirtmekte yarar vardır.

Yazmaya önce, kısa yazılar yazarak başlamakta yarar vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... olduğu gibi yazılabilir. Sonra bir üslûp kazanıncaya kadar bol bol yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu konuda Benjamin Franklin diyor ki “Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. Üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp yeteneğine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Önce kitaptaki en güzel makaleleri seçtim. Her paragrafın önemli yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonra bu makaleleri aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım oldukça zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonra özetleri tekrar düzelterek metni meydana çıkarmaya çalıştım. Bu çalışmalar yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağladı.”[3]

8. YAZININ OKUNMASI VE DÜZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonra sanki bir başkasının yazısını okuyormuş gibi; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk gibi ölçütlerle dikkatli bir şekilde yeniden okunmalı, varsa yanlışlar düzeltilmelidir. Yazı, herkesin doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2014       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sayfa düzeni tam olarak nasıl olacak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Nisan 2014       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence kompazizasyon düzeni:

http://img708.imageshack.us/img708/9946/forumdasnetkompozisyons.jpg

böyle olmalı(elimden gelen bu )
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2014       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
şiir yazarken sayfa düzeni nasıl olmalı?

Benzer Konular

10 Ekim 2011 / CcCAaAnNn Cevaplanmış
27 Haziran 2011 / LütfenCevap Soru-Cevap
6 Mart 2013 / Misafir Soru-Cevap